kendimden tam anlamıyla emindim diyemem. mirayla bir geleceğe hazır olup olmadığımı sorsanız bilmiyorum cevabını alırdınız.ama miray karşımdaydı işte. değişkendir hayat... bilinmezliklerle doludur. hayatı çözmedim, çözenide görmedim. burada yazarken sadece tecrübelerimin bana kazandırdığı şeylerden yola çıkarak düşüncelerimi belirtiyorum. içinizden bırak bu felsefik tavırları dediğinizi duyar gibi oldumda (: neyse.

miray sek içiyordu votkayı. garip gelmişti.
+ne zamandır sek içiyorsun?
-o günden beri. böyle daha güzel oluyor.
+iyide onu içtikten sonra meyve suyundan yudum alıyorsun karıştırsanda aynı şey?
-ya böyle seviyorum işte.
+şimdi seninle her şeyi konuşucaz ciddi ciddi.bi yola giriceksek hazırlıklı olmalıyız.
-giriceksek mi?daha ne kadar girebiliriz ki?
+ya anla işte. şimdi öncelikle yatakta yaşadıklarımızdan bahsedelim olur mu?ben sana içimi dökeyim sende bana dök. başlıyorum.
-tamam...
+şimdi biz sevişiyoruz. birbirimizi çırılçıplak görüyoruz ne biliyim ilginç geliyor bana yani. sanki yaşımızdan büyük işlere kalkışmışız gibi. gerçi lezbiyenliğin yanında bu çok ufak kalıyor. allahım şöyle oturup 15 dakika mantıklı düşünsem senden vazgeçerim gibi oluyor ama bir yanımda senden asla vazgeçmemem gerektiğini, seninle bir geleceğe doğru gitmem gerektiğini söylüyor. kalbim aklımla savaşıyor ve kalbim kazanıyor miray. şimdi kafandan neler geçiyor bilmiyorum ama beni rahatlatmana ihtiyacım var. korkuyorum ben. seni üzmekten, seni yarı yolda bırakmaktan, üzerimizde oluşacak olan baskıdan ne biliyim her şeyden korkuyorum işte.
-bir yanın beni istiyor diğer yanın istemiyor yani? hala emin değilsin...
+sen nasıl kendinden emin olabiliyorsun mesela? neye güveniyorsunda böyle bir şeye kalkışıyorsun? eğri oturup doğru konuşalım istiyorum.bir benzetme yapmak gerekirse bu kalkıştığımız daha doğrusu başladığımız iş cehenneme bilet almak gibi bir şey.
-çok abartıyorsun. bana sürekli ahkam kesiyorsun ama düşüncelerin hiç mantıklı değil.
+neymiş mantıksız olan? abartmıyorum miray. sadece hayatımızın tepetaklak olabileceğini söylüyorum.
-benimle olmasan hayatının tepetaklak olmayacağının garantisi var mı peki?
+ya tabi orası öyle ama ne biliyim ya rahatlat beni işte. bişeyler anlat bana.
-sana ne diyim ki merve?ben seni hiçbir şeye zorlamadım. hayat senin hayatın ve ben şuanda senin yanındayım.ben istediğim şeyin sen olduğunu gayet iyi biliyorum.
+nasıl emin olabiliyorsun peki?
-çünkü kalbimin senin için attığını hissediyorum. çünkü yanındayken heyecanlanıyorum, çünkü yanındayken bile seni özleyebiliyorum.sen yokken içimde büyüttüm seni her gün biliyor musun? sana kızamadım bile doğru düzgün. kadehlerimi sana kaldırdım, geceleri uyurken iyi geceler dedim sana ama sen duymadın, duyamadın.sana ilgi duymaya başladığım zamanın üzerinden çok geçti merve.ben kendimle olan savaşımı çoktan kazandım! hayatım boyunca böyle olacağım buna emin olabilirsin. peki ya sen?sen kazandın mı verdiğin savaşı?
+bilmiyorum. böyle konuşma lütfen.
-bilmiyorsun ama benim yanımdasın.ne desem bilemiyorum ki.yazık.

bir süre sustuk... derin derin düşünüyordu. sigarasına öyle bir asılıyordu ki öksürmüştü. içme işte bu kadar miray... daldı gözleri uzaklara. bense onun o masum yüzüne bakıyordum. duygularımın,düşüncelerimin olgun olmasını dilerdim.