/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 26.
    +2
    Hani devletinde kütüphaneye, yeni yayımlanan kitaplardan bırakmasına gerek yok zaten, çünkü doğuda yaşayan biri için kitaplar gibtiri taktan şeylerdir. Zaten bizim için önemli olan tek şey öncelikle karnımızı doyurmaktır. Akşam eve gittiğinde avucunun içinde terinle ıslanmış parayı masaya koyabilmektir. Bundan başkası yalan. Geçim sıkıntısı o kadar önemlidirki, kadınlar kaç koyun eder hesabında anlaşıldıktan sonra evlendirilirler. Erkekler babayiğittirler ve eşine, kızına yan gözle bakan biri olduğu an, gözünü bile kırpmadan çekip vururlar. Oysa vurduktan sonra kendisi gidip başkasının karısına, kızına bakar. Bu davranışıyla bile adamın eğitimsizlikten kafayı yemiş olduğunu anlamak zor değildir. Zaten devlet tarafından, doğunun kaderine "cahillik" yazılmıştır. Kütüphaneler yerine kocaman polisevleri, kocaman askeri birlikler, kocaman devlet daireleri yalnız yapılır. insanlar eğitimsizliklerini içselleştirmişler adeta, kimse dönüp ekmeği bırakın, bize eğitim verin bile diyemiyor. Sürekli yükselen askeri binalar, sürekli yükselen devlet daireleri, sürekli yükselen karakollar, polisevleri, insanları sessiz olmaya çağırıyor. Kimse devletten bir şey isteyemiyor, korku imparatorluğu kendi içinde o kadar büyümüşki, halkı kendi sorunlarını kendi içinde sessizce çözüyor. Çünkü devlete elini veren memleketlim, batıdan gelmiş ve asla onu anlayamayacak okumuş aç gözlü adamların elinden, bazen canını zor kurtarıyor...
    ···
    1. 1.
      0
      devlet bize bahmiyir
      ···
      1. 1.
        0
        1990lar olması lazım. Pkknın en azılı dönemi.
        ···
  2. 27.
    0
    Öff konu dağılıyor kütüphane bölümüne döneyim yine;
    Kocaman kütüphaneleri bırakın yeni kitap bile bulmak zordur. Bizim oralarda kitaplar; kütüphaneler ilk açıldığında, hapsedilmiş gibi raflara tıkıştırılırlar, zamanla kalıplaşan tozların arasında hiç el değmeden bir ömür geçirirler. Hadi o zaman çocuktum beğenmezdim bi çok kitabı ve beğenmeme rağmen sırf okumuş olmak için alır okurdum, ama şimdi dönüp bakıyorumda; aslında o kütüphaneler gerçekten hiç bi taka yaramıyorlar.
    ···
  3. 28.
    0
    Ama o yaşta yapabileceğim başka bir şey yok, kaçmak zorundayım, bir şeylerle kendimi oyalamak zorundayım yoksa kafayı yiycem. Bu düşünceler arasından okuma olayını o kadar abartıyorumki yengem sık sık gelip "hadi dışarı çık, git dolaş biraz. Bırak artık o kitabı, git biraz nefes al" diye beni uyarmak zorunda kalıyor. Çünkü kendimi oyalama işini o kadar abartıyorumki, uyku düzenim zaten yok oluyor. Hatta tuvalete girip takumu yaparken bile, ıkınma sırasında bir kaç cümle daha okumaya çalışıyorum. Şimdi dönüp bakıyorumda, acaba o okuma açlığım sadece kendimden kaçmak istediğimden miydi, yoksa liseye gönderilmemişliğimin bilinçaltımdaki etkisi miydi? Belki buda olabilir bilemiyorum.
    ···
  4. 29.
    0
    işte o aralar, benim için hayat tamamen boş geliyor, anlamsızlaşmış herşey, sadece okuyorum. Sonra bi ara dinlere merak salıp kütüphaneden, 4 büyük kitabın türkçe çevirilerini alıyorum. Hepsi güzelliklerden, iyiliklerden, dünya barışından bahsediyorlar ve diğer ortak noktaları muallaklerin yasaklılar listesinde olması. Sonra hepsini yarıda bırakıp tamamen okuma hedefini tamamlamaktan vazgeçiyorum. Bi ara mesnevi'ye de merak sardım.
    ···
  5. 30.
    0
    Eee tabi o zamanlar mevlana bu kadar popüler değil, etinden sütünden, muallakliğinden bu kadar yararlanılmıyor. insanlar henüz onu magazinleştirip, Şems'le aralarında geçen ilişkiyi konuşmuyorlar. Bende zaten oyalanmak için okurken keşfetmişim ve devam ediyorum. Sahip olduğun beden, bi taka yaramıyor kendin ol, öz ol, özüne dön diyor. Madem erkekleri seviyorum, madem erkeklerden hoşlanıyorum o zaman onlarla daha çok zaman geçirmeliyim diyorum.
    ···
    1. 1.
      0
      ben mesneviyi baştan sona okudum muallakliği yerden yere vurur

      okumadan yorum yapmış hikayeyi yazan
      ···
      1. 1.
        0
        Ben okumadım panpa bilmiyorum olabilir.
        ···
  6. 31.
    0
    Erkek arkadaşlarımla, cinsel anlamda ciddi yakınlaşmalarımız başlıyor. O ilk acemi flörtleşmelerin ardından hızlı bi boşalım süreci başlıyor. Artık kızların peşinde çok fazla zaman geçirmiyorum. Dedikodumuz çıkan bi kız var, yengem beni; kızın para karşılığı başka erkeklerle yatıp kalması konusunda uyarıyor, kız tam bi oruspu ve kapağı sana atmasın diyor. Ben, kızla aramızda olanları kimseye anlatmamıştım, demekki kızın ağzıda bacaklarını açtığı kadar varmış diyorum, ardından da ondan ayrılıyorum ve bir daha görüşmüyoruz. Sonra kız başka bi çocukla evden kaçıyor evlenip hayatımdan gibtir oluyor. Yengem mutlu oluyor ama acaba evine getirdiğim arkadaşlarımla, yalnız kaldığımızda yatağında neler yaptığımızı bilse ne düşünecek? Bunu merak ediyorum. Oruspu olan kız mıydı? ben miydim? hiç kimse bilmiyor. Herkes kendi özgürlüğünü ilan etmiş, bacaklarını başkasının omzuna teslim ediyor...
    ···
  7. 32.
    0
    Ölmekten vazgeçip arkadaşlarımla hızlı bir cinsellik yaşamaya başlıyoruz. Her yalnız kaldığımızda dudaklarımız birleşiyor, henüz 15 yaşındayız ve artık öpüşmeyi de iyice öğreniyorum. Bazen evde yalnız kalıyorum, o arada ev bir kerhanaye dönüyor. Oruspuçocuğu değiliz ama, hepimiz birer oruspuyuz o yaşta. Yalnız kaldığımız ilk anlarda birbirimizi çağırıyoruz ve suya atılan taşın, su üzerinde oluşturduğu ve gittikçe genişleyerek çoğalan halkalar misali, seviştiğim insanlara her gün bir yenisi ekleniyor. Oysa burası doğunun en ücra köşesiydi, burda erkekler hüküm sürerdi. Yoksa kandırıldım mı? Neler oluyor böyle diye düşünmeye başlıyorum ve seviştikçe tanıştığım kişiler beni bir başkasıyla daha tanıştırıyorlar. 15 yaşındayım ve 50li yaşlarında adamların kucağına bazen oturuyorum ve hiç miğdem bulanmıyor. Onlar daha iyi öpüşüyorlar, onlar daha iyi dokunuyorlar ve bence onlar saçlarımı yaşıtlarımdan daha iyi karıştırıyorlar...
    ···
    1. 1.
      0
      pid0fili lan bu
      ···
      1. 1.
        0
        Düşünsene amk koca adamlar çocuk için sıraya giriyor. Rezalet.
        ···
  8. 33.
    0
    Gece gündüz asılmaya başlıyorum gibime o aralar doymak nedir bilmiyorum. Dizlerim ağrıyor artık ve halka her geçen gün gittikçe büyüyor. Her fırsatta birileriyle buluşup kendimce beni sevmelerine izin veriyorum. Oysa biliyorum sevgi değil, ama bu durum benimde hoşuma gidiyor. Artık yaşıtlarımla cinsel anlamda pek muhatap olmuyorum, bayaa bi mesafe bırakıyorum. Olgun adamların dünyasında kendime bi cennet yaratıyorum, sırf benimle sevişmek için delirenler var. Etrafımda bi anda her dediğimi yapan, beni hakettiğimden fazla şımartan pislikler var ve aslında o zaman farkediyorumki ben şımarmayı dahi bilmiyorum. Çünkü hiç şımartılmamışım. Sonra bunu farkedip duruluyorum. Hiç kimseyle görüşmemeye başlıyorum. Bi kaç ay sessiz sedasız yaşamıma, kitaplarla devam ediyorum...
    ···
    1. 1.
      0
      Moruk anlamsizca sardi amk buyu falan mi yaptin
      ···
      1. 1.
        0
        Panpa beni de anlamsızca sardı okudum paylaşayım dedim :D
        ···
  9. 34.
    0
    ..Kitaplar o ara sığınağım oluyorlar tekrar. Önyargılarımı, öğrenmişliklerimi bi kenara atıyorum, çırılçıplak soyunup sayfaların arasında gezinmeye başlıyorum. Çıplaklığımı örten, bedenimi dışardaki o kötü dünyadan koruyan ailem olmuyor, ama kitap sayfaları çok iyi koruyorlar...
    ···
  10. 35.
    0
    Dine merakımda bu dönemde başlıyor. Ailemin inandığı gibi, bana öğrettiği gibi değil de, kendi inandığım gibi yaşamak istediğimi kendime söylüyorum ve elime geçen her kitabı okumaya başlıyorum. Elime geçen kitaplardan biri, büyük günah işleyenlerin asılıp kesilmesi gerektiğini söylüyor, diğer kitap ne tak yerse yesin, ne olursa olsun sevilmelerini emrediyor. Sonra kendimce orta yolu bulup hepsini okumaya başlıyorum. O ara abime "Kur-an'ı Kerim okumak" istediğimi söyleyip mahallemizdeki kuran kursuna gidiyorum. Abim mutlu, ailem mutlu. Çünkü ben kur-an kursuna gidiyorum hemde kendi kararımla. Kursta zütü taklu genç bi hoca var, benimle herkesle ilgilendiğinden daha çok ilgileniyor. Nerdeyse özel olarak ilgileniyor ve çok özel sorular soruyor. Bende hocamdır diye sorduğu her soruya içtenlikle, dürüstçe, yalansız cevaplar veriyorum. Aklıma neden bu tür sorular sorduğu konusunda her hangi bir fikir gelmiyor.
    ···
  11. 36.
    0
    O sordukça ben cevaplıyorum. Cevapladıkça yeni sorular geliyor ve hoca artık beni benden daha iyi tanıyor. Bi gün ev adresimizi soruyor, bende kursta olmanın verdiği rahatlık, hoca olmanın verdiği güvenle ev adresini veriyorum ve 2 gün sonra bi gece yarısı evin kapısı çalınıyor. Kapıda 2 sakallı adam bekliyor. Ve gelip çay içmek istediklerini söylüyorlar. Abim uykulu bi şekilde kapıyı açıp, çay için müsait olmadığını söylüyor ve kapıyı kapatmak istiyor. Ama adamlar ısrar ediyorlar ve abim geri çekilip salona mecburi bi buyur ediyor. O anda içeri gelenlerin aslında 3 kişi olduklarını ve görüyorum. 3üncü kişi kursta bana ders veren hoca. Göz göze geliyoruz, zütümden ter atıyor o anda ve ben ne yaptım diye korkup içeri saklanıyorum. Yatağın altında kendimden geçercesine ağlarken, nefret ettiğim aileme zarar verecekleri fikri aklımdan hiç çıkmıyor. Tamam ailemi sevmiyorum, onlardan nefret ediyorum, ama ne olur onlara bir şey yapmasınlar diye zırlayıp duruyorum. Hem bana hiç zarar vermedilerki, noolur uzak durun bizden diye içimde yüksek sesle bağırıp duruyorum.
    ···
  12. 37.
    0
    O akşamki gerginlik bi kaç saat sürüyor. Abim ileriki günlerde adamların nasıl evi bulduklarına şaşırıyor ve şaşırdığı şeyde nasıl cesaret edip geldikleri konusu. Adresi en ince ayrıntısına kadar benim verdiğimden kimsenin haberi yok ve zaten zütüm yusuf yusuf tutuşmuş vaziyette. O olaydan sonra bi daha kursa gitmiyorum. Çünkü adamlar Hizbullah için haraç toplayan oruspuçocuklarıymışlar. Mahalle aralarındaki küçük camilere sızıp hacı hoca ayağına yatıp zekat diye milletten para koparıyorlarmış. Abim inançlı biri olduğu için zekatını düzenli veren biri. O'nuda gözüne kestirmişler ve o yüzden eve gelmişler. Evdeki sohbetlerinde bol bol dualar okuyup, cemaatin isteklerini sıralamışlar. Zekatı hak eden gerçek insanların kendileri olduğunu ve bu yüzden, bu yılki ve sonraki yıllardaki zekatları kesinlikle kendi cemaatlerine vermesi gerektiğini defalarca yeniliyorlar. En sonunda abim, evde onlarla hır gür çıkmasını istemediğinden ve kaçamayacağını anlayınca iş yerine davet edip bunu daha etraflıca konuşmak istediğini söyleyip, o an zekat konusunda net bi cevap vermiyor.
    ···
  13. 38.
    0
    Abimde göz açığın teki tabi. Daha önce hizbullahın farklı bir koluna katılmış tanıdığı bi arkadaşı var ve bu konuyu açıp ne yapabileceğini, nasıl davranması gerektiğini soruyor. Arkadaşı kesinlikle alttan almaması gerektiğini, kesinlikle karşı çıkmasını ve ne şekilde olursa olsun, sadaka niyetine dahi bir kuruş para vermemesini söylüyor. Çünkü eğer 1 kuruş dahi verirse, adamların O'nu zekat verenler listesine alacaklarını ve bunu her zekat döneminde devam ettireceklerini söylüyorlar. Eğer bir defa listeye girerse ve sonrasında vermezse, başının artık belada olduğunu söylüyor. Abim öyle yapıyor, tehditlere falan filan bakmadan para veremeyeceğini, çünkü kendi inancının zekat verme şeklinin bu olmadığını dualar arasında söylüyor. Adamlar "cemaate böylemi davranıyorsun" diye sert bi uslupla çıkışıp "son söyleyeceğin bu mu?" diyorlar. Abim de "evet bu" deyip tekrar dua ederek kapıyı gösteriyor. Hacı, hoca denilen çapulcu takımı gibtir olup gidiyorlar.
    ···
  14. 39.
    +2
    Abime göre zekat verme şekli, önce yakın çevredeki fakir insanlardan başlamak ve zinciri böyle devam ettirmektir. Tanımadığı kişilere zırnık koklatmıyor ve eğer verecekse de kesinlikle fakir olup olmadıklarına dikkat ediyor. Zekatını öderken fakir fukaraya bu kadar dikkat ediyor, ama bana gelince sadaka niyetine bile olsa, bi anlık güleryüz göstermiyor. Her fırsatta aşşağılama, her fırsatta yanından kovma. Verdiği zekatı sadece malına zarar gelmemesi için verdiğini o aralar çok iyi anlıyorum. Bu öğrenmişlik o anda canımı yakıyor, hemde çok çok yakıyor...
    ···
  15. 40.
    +1
    Kur-an kursunu bırakıp yine gibtiri taktan kütüphanenin kitaplarıyla başbaşa kalıyorum. Hizbullah denilen gerizekalılar hakkında, televizyon kanallarında her gün yeni olaylar patlak veriyor. Hizbulvahşet diye adlandırılan şeyler yaşanıyor ülkede. Televizyonda her gün kaçırılan birilerinden bahsediliyor ve asit kuyuları, domuz bağları diye bir şey öğreniyoruz. Kim oldukları bilinmeyen ve belkide asla bilinmeyecek olan insanların bedenleri fışkırıyor topraktan. Devlet adına çalışan, batılı, eğitimli, görgülü insanlar bile, yer yer yönlendirmelerde bulunup destek vermişler. O aralar tüm doğu genelinde insanlar dine sarılıyor bi anda. Önceki PKK korkusu yerini, HiZBULLAH korkusuna bırakıyor. Devletler PKK'dan sonra HiZBULLAH terörünü yaratıp, bizi yani bu eğitimsiz geri zekalı topluluğunu kucaktan kucağa veriyor.
    ···
  16. 41.
    +2
    Hizbullah terörü dini çıkış noktası olarak aldığından dolayı, insanlar korkudan camilere akın etmeye başlıyorlar. Daha önce kucağında dans ettiğim adamların zütleri yusuf yusuf atarken, camide beraber saf tutup namaz kılıyoruz. Yüzlerine bakıyorum "nasılsın" gibilerinden. Hepsinin saçı yeni alınmış abdest yüzünden ıslak ve yanaklarından benimle yanyana oturmuş oldukları için terler iniyor aşşağı. Camiler dolup taşıyor o aralar. Cuma namazlarında insanlar namaz kılabilmek için sokakları işgal ediyorlar.
    ···
  17. 42.
    +2
    Yalnızca bunlar olmuyor tabii, sokaklarda kara çarşafla dolanan kadınlar çoğalıyor ve bir çoğu aslında hırsızlık yapıyorlar. Mevsim yaz ortası, hatta bazı oruspular bile çıplak bedenlerinin üzerine sadece kara çarşaf giyinip sokağa çıkıyorlar. Alış verişlerinde paraları yetmeyince, yüzlerini saklayıp göğüslerini elletiyorlar. Acemi çırakların hepsi milli oluyor o aralar. Din sperm kokusu eşliğinde son hızla yayılmaya devam ediyor. Arkadaşlar arasında akşamları sohbetlerimiz kara çarşaf giyinip zütünü gibtiren kadınların hikayeleriyle süsleniyor. Bi arkadaşım kara çarşaflı evli bi kadına aşık oluyor ve haftanın en az 3 günü düzenli olarak gibişiyorlar. Kadının boyumdan büyük oğulları var, kocası meymenetsizin teki, kadın ondan umudunu kesmiş, kara çarşafı giyinip durmadan sokaklarda gibişiyor...
    ···
    1. 1.
      0
      absürd örnekler vererek kendi absürtlüğüne yer açmak istemiş
      ···
  18. 43.
    0
    ... Günler kendini PKK korkusundan sonraki en büyük ve en korkutucu, adına HiZBULLAH denilen terörün kucağına bırakıp, baştan yaratılan yaşamlarla şekillenirken, evde gerginlikler bitmiyor. Yüzüme tükürülmeyen günlerde bi terslik olduğunu düşünmeye başlıyorum. Azar işitirken yüzüme tükürülmesine o kadar alışmışımki, eğer yüzüme tükürülmüyorsa bu işde bi takluk var diyorum. Günler bu ağız dolusu küfürler eşiliğinde geçip giderken bi gün abimle yine yakın temas yaşıyoruz. Sebebini şu an hatırlamaya çalışıyorum ama nedense hatırlamıyorum. Her halde gibtiri taktan bi konudur yine. Çünkü dayak artık benim için sıradan bi durum olup çıkmış. Zaten önemli olsa ve gerçekten o kadar yakın temasa geçmesini, gerektirecek bi yanlışımdan olsa, kendimi haksız bulur ve "bunu hakettim" derdim ve zaten o zamanlar hakettiğimi düşünüp sessiz kalıyorum.
    ···
    1. 1.
      0
      Beklemekteyim sakın bırakma yazmaya devam
      ···
      1. 1.
        0
        Duşa girip çıkayım devam atacağım bunları okuyakoy panpa.
        ···
      2. 2.
        0
        Okudum kanki bekliyorum gusülünü al gel
        ···
      3. 3.
        0
        Ne ara okudun amk daha gitmedim.
        ···
      4. diğerleri 1
  19. 44.
    0
    Sessizliğimi; canım aşırı derece de yanmasına rağmen hiç bir zaman bozmuyorum. Erkek adamım, ağlamamam lazım. Hem ağlasam "muallak herif"in biri olduğum anlaşılacak. Her neyse işte, ama hak ettiğim bir şey değildi. O gün ikinci yakın temasımızı daha aradan bi kaç saat geçmeden tekrar yaşıyoruz. Yine küfürler, bağrış çağrış arasında ağız dolusu tükürük ve son olarak bi kaç güzel tokat...
    ···
  20. 45.
    0
    Artık iyice dolmuşum, daha önce atılan tokatlar falan filan hiç birine aldırmıyorum, ama bu sonuncu "ehh yeter be" dedirtiyor içimden. Yengemde yanımızda, yanaklarımdaki aleve aldırmadan, kalkıp diğer odaya gidiyorum. Oturup ağlıyorum halime. Yediğim tokatların acısı değil canımı yakan. Canımı yakan şey, sadece kimsesiz olduğumu düşünmem, yalnız olduğumu düşünmem. "nerdesin be baba!!" diyorum o an içimden. Sessizliğin sesi olsa ve o an içimdeki sessizlikte kopan çığlıklar duyulsa, her halde bütün kulaklar sağır olurdu. Gözyaşları yanaklarımdan aşşağı süzülüp, burnumdan akan sümükle birleşince iğrenç olduğumu düşünüyorum o an. muallakyim ya; hala nasıl olduğumu, nasıl göründüğümü aslında merak ediyorum. Ne kadar korkunç oysa değil mi? Ama öyle değil işte, ağlarken bile nasıl göründüğümü ve acaba gerçekten "karı gibi mi zırlıyorum" diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Doğru dürüst odaklanıp ağlayamıyorum bile * muallak olmak böyle bir şey işte. Çünkü ağlayacaksan bile erkek gibi ağlamalısın. (... gibi"leri sevmiyorum o ayrı bi konu ama neyse, şimdi onu karıştırmıyım)
    ···