bir erkegi nasil siktim anlatiyorum amcik sahibiym

@196 liberaller. baskıcı değiller.

eveeeeet sayın panpalarım devam ediyorum.

bir süre benzer şekilde devam ettik. bir gün yine ben beyaz şarap yudumlarken ve televizyon izlerken o da tasmasının zinciriyle oynuyordu şıngır şıngır. o gün nedense düşünceliydi ve bir kuralı daha ihlal ediyordu: efendiye karşı açıklık. bilerek sustum. bir süre daha anlatmazsa ceza verecektim.

tam böyle düşünürken kendi kendine açıldı.

- efendim size bir şey sorabilir miyim?
- sor.
- size karşı küstahlık olarak görmenizi istemem ama sadece merak ettiğim için soruyorum.
- uzatıyorsun?
- özür dilerim efendim. hemen soracağım. ben internetten diğer deneyimleri okuyorum. özellikle yabancı sitelerde efendiler kölelerinin tüm hayatlarını alıyorlar. siz böyle bir şeyi istemediğinizi söylediniz. nedenini öğrenebilir miyim acaba?

sinirlendirmeyi başarmıştım yine ahmak. "seni aptal." dedim. "ahmak sürüngen. beni tartmak, başka efendilerle kıyaslamak senin haddine mi?"

- efendim siz yanlış anlad...

Her zaman kullandığım kemeri çıkardım. "arkanı dön. bunu sonra konuşacağız."

arkasını döndü. kıçına sırtına önüme gelen her yerine vurmaya başladım. sessizce seansın bitmesini bekliyordu.

bir süre sonra yorgun düştüm. bunu blogda da yazmıştım. köleniz bir kere saçmalamaya başladı mı hele de sıklığı artıyorsa artık o işin cılkı çıkmıştır. ama ben de o zaman toydum. bir köleyi tam olarak nasıl disipline etmem gerektiğini bilmiyordum. işin pgibolojik yönünü sonradan kazanıyorsunuz. insan pgibolojisinden anlamazsanız efendiliğin gerektirdiği davranışları sergileyemiyor ve köle üstündeki kontrolünüzü net olarak kaybediyorsunuz. neyse ki bende bugüne dek böyle bir şey olmadı ama kıyısına geldiğim oldu. neyse... insan yaşadıkça öğreniyor sonuçta (:

dayak bitince sandalyeye oturdum. "senin hayatını istemiyorum çünkü o zaman hevesim çabuk geçiyor. oyuna ısınamadan köleleri sepetliyorum."

- cenin pozisyonunda yat.

pozisyon aldı. bu halde yatışını seyretmeyi severim kölelerimin. ne de olsa ben hepsinin bir noktada annesiyim.

o gece oğlumda kaldım. tüm gece kıpırdamadan cenin pozisyonunda yatmasını söyledim. yerde. ben yatakta yattım. tasması açıktı. sabah bana önce oral ciks yapması gerektiğini, sonra da kahvaltı getirmesi gerektiğini biliyordu. sabah tatlı dil darbeleri ile uyandım. bu işte iyice ustalaşmıştı zavallı. bütün ağzı amımı memnun etmek için harala gürele çalışıyordu. kafasını burnunu amıma dayadım. bir süre nefessiz bıraktım.

sonunda benimki ağzında pıt pıt attı. ıslaklığımı yutuşunu izledim.

- yarın regl olacağım biliyor musun?

gözlerini kocaman açtı.

bunu uzun zamandır istiyordu. zaman zaman konusunu açıyordu ve tersliyordum. henüz bu ödülü hak etmediğini söylüyordum. bu defa bu cümleyi kurunca heyecanlanmıştı. ama sakinliğini korudu.

- efendim, düşündüğüm şeyi mi yapacağız?
- evet. amımı yalayacaksın yarın. üstelik fotoğraflar da çekeceğiz.
- teşekkür ederim efendim.

öbür gün ilacı kestiğim gibi adet oldum. kaldığı eve gittim.

yatağa oturdum. o dibimdeydi. saçını okşadım. bedenindeki yaraları izledim. her renkten vardı. mor, kırmızı, sarı... meme uçları ısırılmaktan şekil değiştirmişti. ama hala normal kalan yerleri bembeyazdı.

- bana bak eğer bugün beni memnun edersen sana ödülünü vereceğim. tamam mı?
- peki efendim.

ayaklarımı uzattım.

- ayak parmaklarımı yala. ama sadece yala. emme.

hevesle yalamaya başladı. güzel gidiyordu.

- şimdi yavaş yavaş em köpecik.

dediğim gibi yavaş yavaş emmeye başladı. yaklaşık 15 dakika bu sürdü.

- tamam, anlat bakalım. benimle bir sorunun var mı? içini dök.
- yok efendim. sizinle sorunum olabilir mi benim? benim gibi ahmak bir kölenin.

güldüm.

- evet. ahmaksın. hadi devam et emmeye...

bir süre daha emdi ayak parmaklarımı.

- tamam şimdi kıçını dön.

hiç ıslatmadan ayak parmağımı kıçına zorladım. inledi.

- ayak parmaklarımı daha ıslak yala. tükürüğün kalsın. kıçına sokacağım.

daha tükürüklü yaladı. sonra kıçını döndü. ayak parmağımı kıçına soktum yavaş yavaş. çok fazla inliyordu. gerçekten canı yanıyor olmalıydı. uyardım.

- sessizlik!

tamamen sessizliğe büründü, ama bu sefer de titreme aldı. kendini tutmaya çalışıyordu ama acıdan titriyordu. bu sırada baş ayak parmağım tamamen girmişti. hafif kanadığını görebiliyordum kıçının.

içinde kıpırdattım parmağımı sertçe. böyle kanca gibi. o kadar kasmıştı ki pek mümkün değildi ama yapabildiğim kadar... sessizlik vardı ama bizimki titriyordu. parmağımı ileri geri yaptırmaya başladım. içerisi pek ıslak olmadığı için çok zorlanıyordu ve acı veriyordu. bir süre onun bu acıya katlanışını izledim. sonra çıkardım.

- dön bana.

döndü.

bacaklarımı açtım. henüz yeni gelmiş, az az sızıyordu kan.

- acele et. yatağın kirlenecek.

hemen geldi. acının şokundan henüz kurtulamamıştı ama yine de hevesi yerindeydi. yalamaya başladı.

o yaladıkça içimden ılık ılık akıyordu kan. iki eline yumurtalıklarımın olduğu yere koydum. adet dönemimde nasıl masaj yapması gerektiğini biliyordu. masaj yapmaya başladı. bu sırada da hevesle yalıyordu. sonra onu durdurdum. fotoğraf makinesini aldım. yatağı düzelttirdim. üstüne yatırdım. yatağın tepesine çıktım. kalemle göğsüne "az önce efendimin dıbını temizledim." yazdım. altına not: "havva'nın malıdır."

ağzı burnu kan içinde, gözleri kapalı çektim fotoğrafını.

artık bitmişti. daha fazla yalamasına izin vermedim.

- kıçını dön bakalım.

döndü. biraz yırtılma var gibiydi.

- çok kanarsa gece ara. acile zütürürüm ben.
- peki efendim ama ben iyiyim. teşekkür ederim efendim.

başını okşadım. giyindim ve eve gittim.

bu gece kısa kesiyorum. yarın bir buluşmam var ^^ erkenden. hadi kendinize iyi bakın.

bir süre ara vermek durumunda kaldım. bu gece devam edeceğim. ben yokken tarafımdan gibilmek ve dikkatimi çekmek için gibtiğim erkeklerin erkek olup olmadıklarını sorgulayanlar olmuş.

çok merak ediyorsanız gelin, am yemek nedir? nasıl yapılır gösterebilirim. ^^ o zaman sizin erkek olup olmadığınızı da sorgulamaya açarız.

ahah buradan biriyle tanıştığım doğrudur. (: birkaç gündür o yüzden yazamıyorum. bir iki güne kalmaz yazacağım. bu sefer anlatacağım deneyimin başlığını da çakayım buraya:

"ağda günü"

bir pazar günüydü. anahtarı çevirdim içeriye girdim. uyuyordu. uykusunun derin olduğunu biliyordum. yarım kalmış beyaz şarap masadaydı. bitirdim.
elimde bir poşet vardı. şimdilik içinde ne olduğunu söylemeyeceğim.

yorganı açtım.

- uyan.

gözlerini zorlukla açabildi. bir köle her zaman ama her zaman uyanık olmalıdır. bilinç olarak kafa olarak. yani buna ne denir bilmem. en azından benim tercihim bu yönde. beni gördüğü gibi gözleri açıldı. hemen toparlandı. ayağa kalktı. boxer'ını indirdim çat diye.

- çıkar bakalım ne varsa üstünde.

hepsini çıkardı.

- bugün temizlik günümüz köpecik tamam mı?
- peki efendim. nereyi temizleyeceğim?
- hayır. bugün ben temizleyeceğim.
- ama olur mu efendim?

yüzüne tükürür gibi baktım. bu tiksinmiş bakışım onda her zaman şok etkisi yaratıyordu. ne zaman böyle baksam kendinden nefret ediyormuş.

minicik bir tanga çıkardım önce poşetten. sonra fiyonklu jartiyerler. beyaz delikli çoraplar... renk cümbüşüydü.

- giy bakalım güzel duracak mı?

hemen aldı.

- efendim bunların nasıl giyileceğini bilmiyorum.
- gerizekalı mısın? uğraş bul!
- peki efendim.

boynuna yeni aldığım kayışı taktım. kahverengiydi. tasma kısmı kayıştan, tutacak kısmı zincirdendi.

biraz uğraştı. giyindi. fotoğraf makinesini çıkardım. çektim birkaç poz.

- biraz kendini anlat hadi. nasıl bir pislik olduğunu.

teklemeden konuşmaya başladı. nasıl bir pislik, fahişe olduğundan bahsediyordu.

- bana para ödemiyorsunuz efendim çünkü ben parayla dahi gibilecek biri değilim.
- afferin köpecik. kendini biliyorsun.

sonra poşetten asıl malzemeleri çıkardım. ağda!

vücudunda çok kıl yoktu ama bu haliyle beni rahatsız ediyordu.

- şimdi seni tamamen temizleyeceğim. bembeyaz olacaksın.

gözlerindeki endişeli ifade kışkırtıcıydı. üzerine oturdum. ellerimle ısıttım ağdayı sürterek. göğsüne güzelce yapıştırdım. tek seferde çektim. inledi.

- özür dilerim efendim.
- inle inle. hoşuma gidiyor huur.

bir kere daha yapıştırdım. tek seferde çektim. bazı yerlere şimdiden kan oturmuştu. daha fazla inledi.

- ama şimdi de çok inledin. biraz sesini keselim senin.

kıllı ağda bandını ağzından boğazına kadar soktum. öğürdü, başını yana doğru çevirdi.

elimle çenesinden tuttum. yüzüne tükürdüm.

- böyle duracaksın!

gözlerinden yaş geldi. kafasını evet anlamında salladı.

yavaş yavaş aşağıya doğru indim. sıra bacaklara gelmişti. kıpırdamamakta güçlük çektiğini, çektiği acıyı görebiliyordum. ona çektirdiğim acıdan daha fazla haz veren şey dediğim gibi gıkını dahi çıkarmadan beklemesi ve ağzına tıktığım her bantı kabul etmesiydi.