/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 51.
    +1
    Sonra artık iyice dolmuş olmanın etkisiyle, kendi kendimi gaza getiriyorum ve içimden "giberim erkekliğini" diyorum ve zırıl zırıl ağlamaya başlıyorum. Ağlarken çirkin olduğumu söylemişmiydim. Gerçekten çok çirkin oluyorum ağlarken. Bi kaç sefer ağlama esnasında, kalkıp aynada kendime bakmıştım, ıyyy çok çirkindim lan, maymun yavrusundan tek farkım küçük ağzım, kalın dudaklarımdı. Gerçi son yıllarda ağlarken nasıl göründüğümü bilmiyorum ve sanırım yıllardır ağlamıyorum. Belki şimdi değişmiştir *
    ···
  2. 52.
    +1
    Neyse konuya döneyim. Yediğim dayaktan sonra aslında bunun hep böyle devam edeceğini ve hiç bir zaman bitmeyeceğini kabulleniyorum. Yengem bu sefer halime acımış yanıma gelip; ağlamamamı söylüyor, "ne de olsa abindir, büyüğündür" diye söylenerek nasihatler veriyor. "Haklısın" diyorum ve o gidiyor. Bu sefer sessizce ağlamaya devam ediyorum. Gözyaşlarım yanağımdaki yangını söndüremiyor, sümüğümde zaten akıyor ve kollarımla silmekten burnum ağrıyor artık. giberim büyüğünü küçüğünü diye içimden geçirmeye başlıyorum ve buna karşılık artık bir şeyler yapmam lazım diyorum. Zaten okulda okutmuyorlar, hep çalışarak, hep böyle eziklenerek mi yaşamaya devam edeceğim diyorum kendi kendime.
    ···
  3. 53.
    +1
    Evet burda, bu aile olmaya çalışan insanlarla bi tak olacağım yok ve hatta olacağım varsada hiç bi tak olamayacağım. Burda doğdum, burda yaşayıp, burda öleceğim diye söyleniyorum kendi kendime. Oysa kitaplardan okuduğuma, televizyonda izlediklerime göre, dışarıda kocaman bi dünya, bambaşka hayatlar var ve ben buraya kapatılıp okutulmadığım yetmezmiş gibi, birde sürekli dayak yiyorum. Onlar kaderlerine razı olup bu şekilde yaşıyorlar, ama bu benim kaderim değil diyorum kendi kendime. giberim işinizi, adetlerinizi, kaderinizi, büyük küçük hepinizin ecdadını, şerefsizin çocukları, ammına koduğumun zütverenleri. Ne öğrenmişsiniz ki bana neyi öğreteceksiniz. Lan çocukluğumu dahi yaşatmadınız bana, hadi yaşatmayı bırakın, çocuk olduğumu dahi hissettirmediniz lan. Sarılıp canım bile demediniz, bi güne bi gün başımı dahi okşamadınız. Sürekli şu ayıb, bu ayıp diye diye kafamın etini yediniz. Ayıblarınız yüzünden bi güne bi gün öpüp sarılmayı bile çok gördünüz.
    ···
  4. 54.
    +1
    Biliyor musunuz; bizim oralarda babalar, çocuklarını büyüklerinin yanında tutup sevemezler bile. Çünkü bizde sevgi, gösterilebilen, dokunulabilen bir şey değildir. Adlandırılmış bir duygudur o kadar. Din diye saçma sapan şeylere inanıp, ayıplarla büyütüyorlar hepimizi. Ve zaten adetlerini bile iyiden iyiye harman çormanlaştırdıkları din diye sunup körü körüne inanıyorlar. Lan inandığınız dinde bile sevginizi gösterin diyor, ama siz nefretinizden başka ifade edecek bir şey bilmiyorsunuz. Adetlerinizden başka dininiz yok. Neyse işte böyle böyle kendi kendime o kadar söyleniyorum ve öyle bi gaza geliyorumki artık evden ayrılmalıyım diyorum ve kararımı veriyorum; evden ayrılacağım.
    ···
  5. 55.
    +1
    O gün, günlerden Cumartesi, geceyi nasıl kaçmam konusunu düşünerek geçiriyorum. Ertesi gün Pazar nedeniyle yengemler falan misafirliğe gidiyorlar ve ben yatak odalarına girip abimin çamaşırları arasından tüm hafta hasılatını çıkarıp cebime dolduruyorum. Yıl 1999 veya 2000 ve cebimde 1.500 tl para atıp evden çıkıyorum. Şehirler arası otobüs terminaline gidersem, hemen farkedileceğimi bildiğimden ilçe ilçe gitmeye karar veriyorum. Bir kaç il böyle dolanıyorum. Nereye gittiğim konusunda en ufak bi fikrim yok. Sadece evden ayrılmalıyım diyorum kendime. gibtiğimin şehrinden, kokuşmuş toplumundan çıkıp başı boş dolanmaya başlıyorum. Bu arada bi sırt çantası, cep telefonu, bi sony walkman, bi kaç kaset alıyorum ve dolaşmaya bunlarla devam ediyorum.
    ···
  6. 56.
    +1
    Parayı slip beyaz kilodumun arasında saklıyorum. Bol elbiseler eşliğinden kamufle edip mal mal dolanıyorum. ilçe ilçe dolanarak gitmek yerine artık bi yerde trenle yolculuk yapmaya başlıyorum ve vardığım yer Ankara. Günlerdir yollardayım ve doğru dürüst uyku uyumadım, yemek zaten atıştırmalık şeyler falan. Korkudan bi yerlere oturamıyorum bile. Parklarda sıradan biri gibi günümü gün edip geceleri bi kuytu köşeye saklanıyorum. Uyku yok zaten, yaz mevsimi olmasına rağmen geceleri bazen soğuk oluyor ve bu yüzden kollu bir sweet short almışım. Otele falan gidemiyorum çünkü yaşım 15 ve gittiğim an enseleneceğim. Sokaklarda dolaşıp akşam olmasını bekliyorum. Ankara'ya neden geldiğim hakkında da en ufak bilgim yok * belki milletvekili adaylığımı koymak istiyorumdur. Zaten gibtiğimin vekilleri çete kurup, ihalelere girmekten başka bi taka yaramıyorlar.
    ···
  7. 57.
    +1
    Sonra Ankara'da internet cafelerden birine giriyorum, bi kaç saat nete takılıyorum. Sohbet odalarından birinde adamın biriyle konuşmaya başlıyorum. 45 yaşında olduğunu söylüyor ve yazdığı şeyler o kadar güzelki. Sanki beni benden daha iyi tanıyor, beni gerçekten anlıyor. Adam sanki konuşmuyor sanki benimle yaşıyor gibi yazıyor. Bana gelsene otururuz biraz diyor ve ben tamam diyorum. Adresi veriyor sanırım Kızılcahamam falan olsa gerek. Kalkıp bi otobüsle ona gidiyorum. Gidecek yerim yok zaten, en kötü ihtimallede gibecek beni diye düşünüyorum. Öldürüp pişirecek değilya. Eee tabii o zamanlar organ mafyası falan filan aklımda yok. Öyle bir şey düşünmüyorum. En fazla yapacağı şey gibmek olacak, zütümden de korkmuyorum zaten.
    ···
  8. 58.
    +1
    Kalkıp ona gidiyorum ve evinden yalnız kaldığımız ilk anda korkmaya başlıyorum. Ne yapıyorum, nerdeyim ne işim var burda diyorum. Ama çok geç artık. Madem zütüme güvendim, olacaklara katlanmalıyım. Adamla konuşmaya başlıyoruz. Eski tarihi bir evdeyiz. Bi kaç odası falan var. Salonda oturup çay falan içiyoruz ve ben korkudan tir tir titriyorum. Adam halimi farkediyor ve yaşımı falan tekrar soruyor. 15 yaşında olduğumu ve aslında evden kaçtığımı söylüyorum. .Evden kaçtığımı söyleyince rengi bembeyaz oluyor ve telefonunu çıkarıp "kimse gelmedi, sende kendini yorma buraya kadar" diye bi kısa telefon konuşması yapıyor. Meğer ben eve gelmeden önce bi arkadaşını daha aramış, kafasında grup fikri var. Bunu yapacakmışız. Benim korktuğumu, yaşımı ve evden kaçtığımı öğrenince bi anda adamın zütünü korkusu sarıyor ve bana eğer istersem gidebileceğimi söylüyor. Bende gidecek yerim olmadığını söylüyorum. Bu sefer korkan o, ben değilim. Öyle bi korku ki zütünden akan ter nerdeyse paçalarından akacak.
    ···
  9. 59.
    +1
    Artık kendime güvenim bi anda yerine geliyor. En fazla zütümü gibeceğini göze almıştım, ama adamın tedirginliğinden, hareketlerinden falan bana karşı hiç bi tak yiyemeyeceğini, kılıma bile dokunamayacağını anlıyorum. Bunu anlamak beni daha çok rahatlatıyor. Saatler ilerleyince "uyumak ister misin?" diyor "evet" diye yanıtlıyorum. Odalardan birini bana ayarlıyor ve girip kapıyı kapatıp uyuyorum. Günlerdir arabalarda, trende sokaklarda yüklendiğim yorgunluk beni öyle bi düşürüyorki ertesi gün öğleden sonra anca uyanıyorum. Daha doğrusu adam "kahvaltı hazır" diyerek kendisi beni uyandırıyor. Çünkü adamı züt korku sarmış. 15 yaşında bi erkek çocuğuyla basılmak korkusunu öyle bir yaşayıp, bana öyle bi hissettiriyorki, kendimi hayatım boyunca hiç bu kdar güvende hissetmemiştim.
    ···
  10. 60.
    +1
    Sofra hazır, kahvaltılık şeyler yiyoruz ve sonrasında bana "artık git" diyor. Resmen kovuluyorum. Ama nereye gidebilirim ki? Eve mi? hayır ev olmaz. Zaten artık gidecek bi yerim de yok. Tamam diyorum adama ve çantamı falan alıyorum diğer odadan. Adam salonda beni tutup "sana hiç dokunmadım, bak hiç bi zararım olmadı sana, elimi bile vurmadım değil mi?" diye defalarca soruyor, bıyıklarım yeni yeni terlemiş, terimi silip "evet" diyorum. Oysa bana dokunmasını istediğim için gelmiştim buraya.
    ···
  11. 61.
    +1
    Aslında şimdi düşünüyorumda, o adama neden gittiğimi bi türlü anlamıyorum. Sanırım kalacak bi yerim olsun istediğimden gitmiştim. Çünkü uykusuzdum, açtım ve sanırım birileriyle konuşmaya çok ihtiyacım vardı. Yada başka şeyler. Gerçek nedeni belkide sexdi, ne biliyim işte öylesine kendimi bırakmıştım, rüzgar nereye eserse misali gidiyordum. Adamdan ayrılıp tekrar sokaklara dönüyorum. Ankara da bi parka gidiyorum. Parkın orasında, burasında oturup milleti izliyorum. Ne güzel bi dünya var aslında. Şaşkın şaşkın insanları izliyorum. Sürekli nasıl konuştuklarına, nasıl birbirlerine dokunduklarına, hangi kelimeleri daha sık tekrarladıklarına dikkat ediyorum. Dikkatimi çeken şeyler bunlar. Kocaman bi dünya var etrafımda. Ama önemli olan bu dünya mı? Yoksa olmayan kendi dünyam mı? Bi an önce akşam olsun istiyorum, çünkü o zaman daha sakin bi hayat oluyor ve daha az farkediliyorum...
    ···
    1. 1.
      0
      Seri devam et aşırı sardı
      ···
    2. 2.
      0
      Rez amk harbi sardi lan vay amk
      ···