/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 51.
    +2
    Abime göre zekat verme şekli, önce yakın çevredeki fakir insanlardan başlamak ve zinciri böyle devam ettirmektir. Tanımadığı kişilere zırnık koklatmıyor ve eğer verecekse de kesinlikle fakir olup olmadıklarına dikkat ediyor. Zekatını öderken fakir fukaraya bu kadar dikkat ediyor, ama bana gelince sadaka niyetine bile olsa, bi anlık güleryüz göstermiyor. Her fırsatta aşşağılama, her fırsatta yanından kovma. Verdiği zekatı sadece malına zarar gelmemesi için verdiğini o aralar çok iyi anlıyorum. Bu öğrenmişlik o anda canımı yakıyor, hemde çok çok yakıyor...
    ···
  2. 52.
    +1
    Kur-an kursunu bırakıp yine gibtiri taktan kütüphanenin kitaplarıyla başbaşa kalıyorum. Hizbullah denilen gerizekalılar hakkında, televizyon kanallarında her gün yeni olaylar patlak veriyor. Hizbulvahşet diye adlandırılan şeyler yaşanıyor ülkede. Televizyonda her gün kaçırılan birilerinden bahsediliyor ve asit kuyuları, domuz bağları diye bir şey öğreniyoruz. Kim oldukları bilinmeyen ve belkide asla bilinmeyecek olan insanların bedenleri fışkırıyor topraktan. Devlet adına çalışan, batılı, eğitimli, görgülü insanlar bile, yer yer yönlendirmelerde bulunup destek vermişler. O aralar tüm doğu genelinde insanlar dine sarılıyor bi anda. Önceki PKK korkusu yerini, HiZBULLAH korkusuna bırakıyor. Devletler PKK'dan sonra HiZBULLAH terörünü yaratıp, bizi yani bu eğitimsiz geri zekalı topluluğunu kucaktan kucağa veriyor.
    ···
  3. 53.
    +2
    Hizbullah terörü dini çıkış noktası olarak aldığından dolayı, insanlar korkudan camilere akın etmeye başlıyorlar. Daha önce kucağında dans ettiğim adamların zütleri yusuf yusuf atarken, camide beraber saf tutup namaz kılıyoruz. Yüzlerine bakıyorum "nasılsın" gibilerinden. Hepsinin saçı yeni alınmış abdest yüzünden ıslak ve yanaklarından benimle yanyana oturmuş oldukları için terler iniyor aşşağı. Camiler dolup taşıyor o aralar. Cuma namazlarında insanlar namaz kılabilmek için sokakları işgal ediyorlar.
    ···
  4. 54.
    +2
    Yalnızca bunlar olmuyor tabii, sokaklarda kara çarşafla dolanan kadınlar çoğalıyor ve bir çoğu aslında hırsızlık yapıyorlar. Mevsim yaz ortası, hatta bazı oruspular bile çıplak bedenlerinin üzerine sadece kara çarşaf giyinip sokağa çıkıyorlar. Alış verişlerinde paraları yetmeyince, yüzlerini saklayıp göğüslerini elletiyorlar. Acemi çırakların hepsi milli oluyor o aralar. Din sperm kokusu eşliğinde son hızla yayılmaya devam ediyor. Arkadaşlar arasında akşamları sohbetlerimiz kara çarşaf giyinip zütünü gibtiren kadınların hikayeleriyle süsleniyor. Bi arkadaşım kara çarşaflı evli bi kadına aşık oluyor ve haftanın en az 3 günü düzenli olarak gibişiyorlar. Kadının boyumdan büyük oğulları var, kocası meymenetsizin teki, kadın ondan umudunu kesmiş, kara çarşafı giyinip durmadan sokaklarda gibişiyor...
    ···
    1. 1.
      0
      absürd örnekler vererek kendi absürtlüğüne yer açmak istemiş
      ···
  5. 55.
    0
    Devammmm
    ···
    1. 1.
      0
      Atacağım akşama doğru
      ···
    2. 2.
      0
      Seri at popi okicak birşeyler arıyorum
      ···
      1. 1.
        0
        Hazırda mı bekliyordun amk :D
        ···
      2. 2.
        0
        Her daim...
        ···
  6. 56.
    0
    Ulan hikayeye bak be
    ···
    1. 1.
      0
      Sende mi okuyorsun lan?
      ···
  7. 57.
    0
    Panpa bunu bitirecen dimi
    ···
    1. 1.
      0
      Bitireceğim panpa
      ···
    2. 2.
      0
      Tmm pnp
      ···
  8. 58.
    0
    ... Günler kendini PKK korkusundan sonraki en büyük ve en korkutucu, adına HiZBULLAH denilen terörün kucağına bırakıp, baştan yaratılan yaşamlarla şekillenirken, evde gerginlikler bitmiyor. Yüzüme tükürülmeyen günlerde bi terslik olduğunu düşünmeye başlıyorum. Azar işitirken yüzüme tükürülmesine o kadar alışmışımki, eğer yüzüme tükürülmüyorsa bu işde bi takluk var diyorum. Günler bu ağız dolusu küfürler eşiliğinde geçip giderken bi gün abimle yine yakın temas yaşıyoruz. Sebebini şu an hatırlamaya çalışıyorum ama nedense hatırlamıyorum. Her halde gibtiri taktan bi konudur yine. Çünkü dayak artık benim için sıradan bi durum olup çıkmış. Zaten önemli olsa ve gerçekten o kadar yakın temasa geçmesini, gerektirecek bi yanlışımdan olsa, kendimi haksız bulur ve "bunu hakettim" derdim ve zaten o zamanlar hakettiğimi düşünüp sessiz kalıyorum.
    ···
    1. 1.
      0
      Beklemekteyim sakın bırakma yazmaya devam
      ···
      1. 1.
        0
        Duşa girip çıkayım devam atacağım bunları okuyakoy panpa.
        ···
      2. 2.
        0
        Okudum kanki bekliyorum gusülünü al gel
        ···
      3. 3.
        0
        Ne ara okudun amk daha gitmedim.
        ···
      4. diğerleri 1
  9. 59.
    0
    Sessizliğimi; canım aşırı derece de yanmasına rağmen hiç bir zaman bozmuyorum. Erkek adamım, ağlamamam lazım. Hem ağlasam "muallak herif"in biri olduğum anlaşılacak. Her neyse işte, ama hak ettiğim bir şey değildi. O gün ikinci yakın temasımızı daha aradan bi kaç saat geçmeden tekrar yaşıyoruz. Yine küfürler, bağrış çağrış arasında ağız dolusu tükürük ve son olarak bi kaç güzel tokat...
    ···
  10. 60.
    0
    Artık iyice dolmuşum, daha önce atılan tokatlar falan filan hiç birine aldırmıyorum, ama bu sonuncu "ehh yeter be" dedirtiyor içimden. Yengemde yanımızda, yanaklarımdaki aleve aldırmadan, kalkıp diğer odaya gidiyorum. Oturup ağlıyorum halime. Yediğim tokatların acısı değil canımı yakan. Canımı yakan şey, sadece kimsesiz olduğumu düşünmem, yalnız olduğumu düşünmem. "nerdesin be baba!!" diyorum o an içimden. Sessizliğin sesi olsa ve o an içimdeki sessizlikte kopan çığlıklar duyulsa, her halde bütün kulaklar sağır olurdu. Gözyaşları yanaklarımdan aşşağı süzülüp, burnumdan akan sümükle birleşince iğrenç olduğumu düşünüyorum o an. muallakyim ya; hala nasıl olduğumu, nasıl göründüğümü aslında merak ediyorum. Ne kadar korkunç oysa değil mi? Ama öyle değil işte, ağlarken bile nasıl göründüğümü ve acaba gerçekten "karı gibi mi zırlıyorum" diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Doğru dürüst odaklanıp ağlayamıyorum bile * muallak olmak böyle bir şey işte. Çünkü ağlayacaksan bile erkek gibi ağlamalısın. (... gibi"leri sevmiyorum o ayrı bi konu ama neyse, şimdi onu karıştırmıyım)
    ···
  11. 61.
    +1
    Sonra artık iyice dolmuş olmanın etkisiyle, kendi kendimi gaza getiriyorum ve içimden "giberim erkekliğini" diyorum ve zırıl zırıl ağlamaya başlıyorum. Ağlarken çirkin olduğumu söylemişmiydim. Gerçekten çok çirkin oluyorum ağlarken. Bi kaç sefer ağlama esnasında, kalkıp aynada kendime bakmıştım, ıyyy çok çirkindim lan, maymun yavrusundan tek farkım küçük ağzım, kalın dudaklarımdı. Gerçi son yıllarda ağlarken nasıl göründüğümü bilmiyorum ve sanırım yıllardır ağlamıyorum. Belki şimdi değişmiştir *
    ···
  12. 62.
    +1
    Neyse konuya döneyim. Yediğim dayaktan sonra aslında bunun hep böyle devam edeceğini ve hiç bir zaman bitmeyeceğini kabulleniyorum. Yengem bu sefer halime acımış yanıma gelip; ağlamamamı söylüyor, "ne de olsa abindir, büyüğündür" diye söylenerek nasihatler veriyor. "Haklısın" diyorum ve o gidiyor. Bu sefer sessizce ağlamaya devam ediyorum. Gözyaşlarım yanağımdaki yangını söndüremiyor, sümüğümde zaten akıyor ve kollarımla silmekten burnum ağrıyor artık. giberim büyüğünü küçüğünü diye içimden geçirmeye başlıyorum ve buna karşılık artık bir şeyler yapmam lazım diyorum. Zaten okulda okutmuyorlar, hep çalışarak, hep böyle eziklenerek mi yaşamaya devam edeceğim diyorum kendi kendime.
    ···
  13. 63.
    +1
    Evet burda, bu aile olmaya çalışan insanlarla bi tak olacağım yok ve hatta olacağım varsada hiç bi tak olamayacağım. Burda doğdum, burda yaşayıp, burda öleceğim diye söyleniyorum kendi kendime. Oysa kitaplardan okuduğuma, televizyonda izlediklerime göre, dışarıda kocaman bi dünya, bambaşka hayatlar var ve ben buraya kapatılıp okutulmadığım yetmezmiş gibi, birde sürekli dayak yiyorum. Onlar kaderlerine razı olup bu şekilde yaşıyorlar, ama bu benim kaderim değil diyorum kendi kendime. giberim işinizi, adetlerinizi, kaderinizi, büyük küçük hepinizin ecdadını, şerefsizin çocukları, ammına koduğumun zütverenleri. Ne öğrenmişsiniz ki bana neyi öğreteceksiniz. Lan çocukluğumu dahi yaşatmadınız bana, hadi yaşatmayı bırakın, çocuk olduğumu dahi hissettirmediniz lan. Sarılıp canım bile demediniz, bi güne bi gün başımı dahi okşamadınız. Sürekli şu ayıb, bu ayıp diye diye kafamın etini yediniz. Ayıblarınız yüzünden bi güne bi gün öpüp sarılmayı bile çok gördünüz.
    ···
  14. 64.
    +1
    Biliyor musunuz; bizim oralarda babalar, çocuklarını büyüklerinin yanında tutup sevemezler bile. Çünkü bizde sevgi, gösterilebilen, dokunulabilen bir şey değildir. Adlandırılmış bir duygudur o kadar. Din diye saçma sapan şeylere inanıp, ayıplarla büyütüyorlar hepimizi. Ve zaten adetlerini bile iyiden iyiye harman çormanlaştırdıkları din diye sunup körü körüne inanıyorlar. Lan inandığınız dinde bile sevginizi gösterin diyor, ama siz nefretinizden başka ifade edecek bir şey bilmiyorsunuz. Adetlerinizden başka dininiz yok. Neyse işte böyle böyle kendi kendime o kadar söyleniyorum ve öyle bi gaza geliyorumki artık evden ayrılmalıyım diyorum ve kararımı veriyorum; evden ayrılacağım.
    ···
  15. 65.
    +1
    O gün, günlerden Cumartesi, geceyi nasıl kaçmam konusunu düşünerek geçiriyorum. Ertesi gün Pazar nedeniyle yengemler falan misafirliğe gidiyorlar ve ben yatak odalarına girip abimin çamaşırları arasından tüm hafta hasılatını çıkarıp cebime dolduruyorum. Yıl 1999 veya 2000 ve cebimde 1.500 tl para atıp evden çıkıyorum. Şehirler arası otobüs terminaline gidersem, hemen farkedileceğimi bildiğimden ilçe ilçe gitmeye karar veriyorum. Bir kaç il böyle dolanıyorum. Nereye gittiğim konusunda en ufak bi fikrim yok. Sadece evden ayrılmalıyım diyorum kendime. gibtiğimin şehrinden, kokuşmuş toplumundan çıkıp başı boş dolanmaya başlıyorum. Bu arada bi sırt çantası, cep telefonu, bi sony walkman, bi kaç kaset alıyorum ve dolaşmaya bunlarla devam ediyorum.
    ···
  16. 66.
    +1
    Parayı slip beyaz kilodumun arasında saklıyorum. Bol elbiseler eşliğinden kamufle edip mal mal dolanıyorum. ilçe ilçe dolanarak gitmek yerine artık bi yerde trenle yolculuk yapmaya başlıyorum ve vardığım yer Ankara. Günlerdir yollardayım ve doğru dürüst uyku uyumadım, yemek zaten atıştırmalık şeyler falan. Korkudan bi yerlere oturamıyorum bile. Parklarda sıradan biri gibi günümü gün edip geceleri bi kuytu köşeye saklanıyorum. Uyku yok zaten, yaz mevsimi olmasına rağmen geceleri bazen soğuk oluyor ve bu yüzden kollu bir sweet short almışım. Otele falan gidemiyorum çünkü yaşım 15 ve gittiğim an enseleneceğim. Sokaklarda dolaşıp akşam olmasını bekliyorum. Ankara'ya neden geldiğim hakkında da en ufak bilgim yok * belki milletvekili adaylığımı koymak istiyorumdur. Zaten gibtiğimin vekilleri çete kurup, ihalelere girmekten başka bi taka yaramıyorlar.
    ···
  17. 67.
    +1
    Sonra Ankara'da internet cafelerden birine giriyorum, bi kaç saat nete takılıyorum. Sohbet odalarından birinde adamın biriyle konuşmaya başlıyorum. 45 yaşında olduğunu söylüyor ve yazdığı şeyler o kadar güzelki. Sanki beni benden daha iyi tanıyor, beni gerçekten anlıyor. Adam sanki konuşmuyor sanki benimle yaşıyor gibi yazıyor. Bana gelsene otururuz biraz diyor ve ben tamam diyorum. Adresi veriyor sanırım Kızılcahamam falan olsa gerek. Kalkıp bi otobüsle ona gidiyorum. Gidecek yerim yok zaten, en kötü ihtimallede gibecek beni diye düşünüyorum. Öldürüp pişirecek değilya. Eee tabii o zamanlar organ mafyası falan filan aklımda yok. Öyle bir şey düşünmüyorum. En fazla yapacağı şey gibmek olacak, zütümden de korkmuyorum zaten.
    ···
  18. 68.
    +1
    Kalkıp ona gidiyorum ve evinden yalnız kaldığımız ilk anda korkmaya başlıyorum. Ne yapıyorum, nerdeyim ne işim var burda diyorum. Ama çok geç artık. Madem zütüme güvendim, olacaklara katlanmalıyım. Adamla konuşmaya başlıyoruz. Eski tarihi bir evdeyiz. Bi kaç odası falan var. Salonda oturup çay falan içiyoruz ve ben korkudan tir tir titriyorum. Adam halimi farkediyor ve yaşımı falan tekrar soruyor. 15 yaşında olduğumu ve aslında evden kaçtığımı söylüyorum. .Evden kaçtığımı söyleyince rengi bembeyaz oluyor ve telefonunu çıkarıp "kimse gelmedi, sende kendini yorma buraya kadar" diye bi kısa telefon konuşması yapıyor. Meğer ben eve gelmeden önce bi arkadaşını daha aramış, kafasında grup fikri var. Bunu yapacakmışız. Benim korktuğumu, yaşımı ve evden kaçtığımı öğrenince bi anda adamın zütünü korkusu sarıyor ve bana eğer istersem gidebileceğimi söylüyor. Bende gidecek yerim olmadığını söylüyorum. Bu sefer korkan o, ben değilim. Öyle bi korku ki zütünden akan ter nerdeyse paçalarından akacak.
    ···
  19. 69.
    +1
    Artık kendime güvenim bi anda yerine geliyor. En fazla zütümü gibeceğini göze almıştım, ama adamın tedirginliğinden, hareketlerinden falan bana karşı hiç bi tak yiyemeyeceğini, kılıma bile dokunamayacağını anlıyorum. Bunu anlamak beni daha çok rahatlatıyor. Saatler ilerleyince "uyumak ister misin?" diyor "evet" diye yanıtlıyorum. Odalardan birini bana ayarlıyor ve girip kapıyı kapatıp uyuyorum. Günlerdir arabalarda, trende sokaklarda yüklendiğim yorgunluk beni öyle bi düşürüyorki ertesi gün öğleden sonra anca uyanıyorum. Daha doğrusu adam "kahvaltı hazır" diyerek kendisi beni uyandırıyor. Çünkü adamı züt korku sarmış. 15 yaşında bi erkek çocuğuyla basılmak korkusunu öyle bir yaşayıp, bana öyle bi hissettiriyorki, kendimi hayatım boyunca hiç bu kdar güvende hissetmemiştim.
    ···
  20. 70.
    +1
    Sofra hazır, kahvaltılık şeyler yiyoruz ve sonrasında bana "artık git" diyor. Resmen kovuluyorum. Ama nereye gidebilirim ki? Eve mi? hayır ev olmaz. Zaten artık gidecek bi yerim de yok. Tamam diyorum adama ve çantamı falan alıyorum diğer odadan. Adam salonda beni tutup "sana hiç dokunmadım, bak hiç bi zararım olmadı sana, elimi bile vurmadım değil mi?" diye defalarca soruyor, bıyıklarım yeni yeni terlemiş, terimi silip "evet" diyorum. Oysa bana dokunmasını istediğim için gelmiştim buraya.
    ···