1. 26.
    +2
    bir keresinde sen yine ağlıyordun. gülmen için teker teker bütün parmaklarımı sehpanın kenarına çarpmıştım. ona değilde acıdan dişlerimi sıkınca kanayan diş etlerime gülmüştün. kanlı ağzımdan öpmüş, "kan revan içinde seveceksin beni" demiştin. bense o günün akşamında yastığının altına kalbimi koymuştum. uyurken diş perisi geldiğinde kanatlarını kırıp aramıza almıştık. sahi kaç gün bakmıştık ona? hatırladığım tek şey isteklerimizi yerine getirmeyince sokağa atmıştık. kaltak kendi istemişti ama senin suçun yok.
    ···
  2. 27.
    +1
    aslında yapılmayacak şeyler değildi istediklerimiz. ben delik deşik bıraktığın kalbim yerine yenisini istemiştim, sende eski kalbimi içini doldurup bozulmayacak şekilde saklamak. her seferinde tanrının egosuna yenik düştük zaten. kendi kendine konuşurken ayağa kalkıyordur dediğimde gülmüştün, bende gülüşünle çarpılmıştım.

    benden nefret ediyordu o yüzden ilk seni aldı galiba. mezarlarımız ayrı olmasaydı keşke. vasiyetimde belirmeyi unuttum. keşke tüm mal varlığımı bulgaristan da gördüğümüz sokak sanatçısına bağışlamasaydık. türk lirası ne kadar eder ki orada. sahi bankadan çaldığımız parayı yakarken en pahalı ısıtma sistemini biz kullanıyoruz diye sevinirken, dumandan sarhoş olacağımızı akıl etseydin keşke. sonuçta hastane masraflarını kimse karşılamadı. böbreğim hala onlarda mı acaba?
    ···
  3. 28.
    +1
    bana en çok koyan aslında birbirimizin olmadan önce başkasının sözleriyle sevişmen oldu. ben kelimelerim, söylediklerim havada kalırken sen başkalarıyla konuşarak seviştin. bu yüzden kırgınım sana. ben sana doğum gününde, ömrümü hediye etmiştim adını kanımla kazıya kazıya, bir de çok sevdiğin dudağımı kesip vermiştim. sense kuru söylenen "aşkım"lara koşmuştun. sahi ne ara geçti yavşaklığın? hani sana ilk "seni seviyorum" dediğimde çene kırmıştın ya o zaman mı gitti acaba. tanrıya sorduğum cevapsız sorulardan biri. ona da geçmiş olabilir. ne sorsam cevap yok, ne istesem cevap yok. ya o da sana aşık ya da bana özel nefreti var. sormak lazım...
    ···
  4. 29.
    +1
    aslında hep vadeli oldu. ilişkimiz. başkaları önemliydi şimdi senin için. beni değilde giydiğim takım elbiseyle sevişmek istedin kimi zaman. az yakmadım fabrikaları. sen benim ömrümü kundaklamıştın bende gidip fabrikaları yakmıştım. dünya takım elbisesiz daha iyi bir yer olabilirdi aslında. ama tanrı istemedi. şahsen onun takım elbise giydiğini düşünüyorum belki o yüzden seviyordun sen onu.

    şu an gözümde bir kurt var, yanaklarım çürümeye başladı. aslında geç bile kaldı sen öptüğünde olmalıydı bunlar. eğer telepati kuramaz isem cebrail ile sözcükler kafamda yankılanır. o zaman duyar değil mi söylediklerimi? sahi sen mahremiyete çok önem veriyordun değil mi? ondandı çamaşırlarımı meydan da yakman. donsuz kaldım mahşerde

    mahşer demişken ayrı cehennemlere düşmeden bulaşalım orada son kez düş ruhuma. unutmak istemiyorum seni. yanarken dipte adını haykıracağım zebanilere. göz yaşların yakar belki. her ihtimale karşı mahşerde bir kuytuda sevişelim yine de.

    şimdi çürüyorum izninle..
    ···
  5. 30.
    0
    yazmış o.ç

    edit: @4 çok severim o şarkıyı şuku.
    ···
  6. 31.
    0
    çürümüş sözler pelesenk oldu dilime. her söyleyişte cansız bedenler savruluyor yüreğimden. sahi ne ara gömdük bu kadar insanı kalbime? biliyorum seviyorsun kanla oynamayı. kanlı canlı sevdim seni hep. sen kan revan içinde bırakıp gittin beni. hep çürümeye yüz tutmuş aşklar bıraktın. cehennemde yeşerir mi onlar? cehennem ateşinde serinlerken ruhumu çıkaracak mısın göğüsünden? belki kızgın miller çekilecek gözlerime yüzünü aklıma kazıdım o yüzden. seni bir daha göremeyecek olursam yanımda kal yine de. ayrı cehennemde olmayalım yani sevgili. kendime sürgünlüğüm yetmezmiş gibi, cehenneminden kovma beni. dünya ya gönderse de tanrı beni. bulduğum ilk uçurumdan atlayıp düşerim cehennemine geri...
    ···
  7. 32.
    0
    aslında hep kalan oldum ben senin aşk bölmelerinde. hep böldüklerine eklendim bu yüzden çok kızdım tanrıya. hatta bir keresinde kaderimi değiştirmesini istedim, sen olmayan bir hayat yazarken vazgeçtim. katil olmadan cinayet olmaz nihayetinde değil mi?

    katil demişken. gözlerini beğendiğim kızı öldürdüğün gün geldi aklıma. o vahşette çok mutlu olmuştum hatta. kızın gözleri elinde gelmiştin yanıma. kese kağıdına koyup arka bahçeye gömmüştük. kanlı ellerini saçımda gezdirirken sevişmiştik seninle. bense her nefeste bileğimi kesmiştim saçlarınla. çok deli sevdik birbirimizi...
    ···
  8. 33.
    0
    ara ara yazıyorum sevgilim, sana dokunduğum her an için parmaklarımı kırıyor tanrı. aslında kelimeler ağzımdan dökülüyor her seferinde kaleme ihtiyacım yok yani. yine de saçlarını topladığında saçını sardığın kalem hala yanımda belki yine dilimi kesmek istersin belli mi olur. kalemi sana doğum gününde almıştım, sen de yıl dönümümüz de gözüme batırmış, "yazdığın her kelime için sev beni." diye haykırmıştın. kalbimi gergedan sürüsüyle ezip vermeseydin bekçi belki her harf için sevebilirdim seni. lakin şimdi ömrüm kalbine bağlı. aşkım dudaklarına. her öpüşte bir ömür saklı. öperek öldürseydin beni keşke. bu ayrılık bizim aşkımızı pek hak etmedi gibi..
    ···
  9. 34.
    0
    bir şiir yazsana bana ömrümü yerken şaraba batırayım. tanrı kuracak soframızı cehenneme her zebani aşkımızdan birer parça, en kor halinden. şimdi gözlerimden sev beni... yazıya devam etmek için çıktığım zaman cennette görmek istiyorum şiirini. ömrüm dizesi olmalısın bende..
    ···
  10. 35.
    0
    son bir hece kaldı ciğerimde.. senle başlayıp biten bir hece. harfine bir şey sakladım oku ve bul şimdi..
    ···
  11. 36.
    0
    son bir nefeste sevişsek olmaz mı? o an söker alırsın son heceyi benden. boncuk boncuk kan damlaları akarken her inlemelerimizden boşa gitmemiş olur inip kalkması göğsümüzün. her haykırışında kulağına fısıldayacağım adını işte o an öleceğiz gerçekten..
    ···
  12. 37.
    0
    aslında her seferinde yeni bir hayat yeşeriyor beynimde, her seferinde sen dolu bir hayat. aşktan uzakta ama sana yakın bir ev. tam saçlarının omzuna döküldüğü yerde. iki katlı, bahçeli bir ev, manzarası gözlerinin gördüğü. gündüzü gecesi sana bağlı bir ova. her gülüşün ısıtacak bizi. akşamı ise koynumda uyuduğun vakit. mevsimleri ben belirleyeceğim; bazen "haziran" olacaksın, gönlümü yakıp kül ettiğin vakit "temmuz"a geçeceğiz. sen sere serpe uyurken içimde "ağustos" güneşi düşecek gölgemize. "eylül" olacaksın ama en çok "aşk" ayı dudaklarından geçecek. 6 ay eylül olacak kutubumuz her an öpeceksin beni bende seni. "ekim" zamanı geldiğinde adını senin koyduğun aşk gelecek aklımıza. "kasım" zamanı şömine, ateş, şarap, gece arasında geçecek aşkımız. akşamlara doyamayacağız. ama "aralık" olmayacak hiç. olduğun sürece devredecek aşkımız büyük ikramiye gibi. "ocak" yandığında kahvelerimiz elimizde, yağan karı izleyeceğiz senin omzunda, başın benim omzumda... dört yılda bir "şubat" çekecek canımız. hep on dördüne uyanacağız seninle. serptiğim güllerin dikeni batacak ayağına ben kanayarak öpeceğim yaralarını. "mart" gelecek ardından kediler gibi olacağız o zaman her sevişme anımızda sırtımı çizecek tırnakların aklımıza düşecek kızımız. "nisan" yağmurları gibi annelik duygusu kaplayacak içini. benimle beraber bir çocuğun daha olacak. "mayıs" güneşi içimizi ısıtacak tekrar, artık terli sevişmelerimiz olmayacak sekiz ay.. sekiz ay sonunda aşkımızın devreden büyük ikramiyesi çalacak kapımızı; pia...
    ···