yağmur damlalarının her biri farklı bir anlam yüklü bir şekilde beni ıslatırken
bir yandan elimde yanlarından tutarak açtığım montumu o ıslanmasın diye üzerine
tuttmaya çalışıyordum. birkaç dakika sonra eve varmıştık , önce şömineye
biraz odun atıp ısınmaya başladım, odunların çıt pıt yanmasını izlemeye öylesine
dalmıştımki evde yalnız olmadığımı unutmuştum... dışarıdan gelen yağmur sesleri
insanın içini rahatlatırken benim içimi rahatlatan asıl şey gelmişti, yanıma
oturdu ve bana sarılıp ne kadar sıcak olduğumu söyledi, sarılmaya devam etmesini
söyledim. zaman zaman ne ben ne o konuşacak herhangi bir konu bulabiliyordu...
öylece şöminenin önünde, battaniyeyi üzerimize almış bir şekilde oturuyorduk,
kadehlerimden aldığım her bir yudumda onu daha çok hissediyordum... kafasını
omzuma yasladığında saçlarını elimle okşamaya başladım, dakikalar sonra
şöminedeki ateşin ısıttığı kadehimden son bir yudum aldım ve gözlerimi kapattım.
gözlerimi kapattığımda gerçeğin onu görmem için gözlerimden bile yakın olduğunu
görmüştüm, gözlerimi kapattığımda hayatla arama giren siyah perde birden ıslanmaya
başlamıştı , şöminenin sıcaklığı kaybolup yerini yavaş yavaş düşen yağmur damlalarının
soğukluğuna bırakmıştı... gözlerimi açmak istemiyordum. onun , hiç olmadığı gerçeği ile
hergün tekrar tekrar yüzleşmek beni bile üzüyordu, gözlerimi herzamanki beklentimle
açtım ve yalnızdım... alışmaya başladığım bu duygunun verdiği ağırlık ile evime gitmeye
çalışırken yolda bana araba çarptığına yemin edebilirdim. çünkü görüyordum, bir ölünün
sonsuz mutluluğa açılan kapının ışığını görmesi gibi görüyordum onu, gözlerine baktım
kim olduğumu hatırlamadığını gördüm... birden yanındaki çocukları gördüm, evlenmişti
hayallerimdeki hayata bir başkası sahipti, birden saçlarımdan ve sakallarımdan
yere damlayan yağmur damlalarına gözyaşlarım da karışmaya başlamıştı çünkü bırakın
öylece ona bakan kişinin neden ağladığını , kim olduğunu bile bilmiyordu o. daha sonra
bir araba geldi kapısı açıldığında azıcık bir aralıktan hayatıma sahip olan insana baktım
tabiki benden iyi durumda olmalıydı... birkaç saniye sonra kapıyı kapattılar ve gittiler,
yürümekte çektiğim zorluk nedeniyle arkamı dönüp yürümeye başlar başlamaz düşmüştüm.
elimdeki şarap şişesi kırılmıştı , öylece yerde yatarken gözümün önünden akıp giden
şarap ve hayatın birden durduğunu görmüştüm, araba durmuştu... o ve eşi paniklemiş bir şekilde
bana koşuyordu, onlar bana doğru gelirken arabanın arka camından olan biteni izleyen çocukların
gözlerindeki korkuyu görebiliyordum, daha sonra kötü hissetmeye başladım.o olamazdı bana yardım eden
o olamazdı bu ayyaşı kaldırımda öylece yatarken kaldırmaya çalışan. eşi üzerindeki montu iki yanından
tutarak üzerime doğru tuttu, beni arabaya bindirdiler. yolun yarısında inmek istedim fakat onlarla
eve gelmem gerektiğini söylediler, ısrar etmedim inmek konusunda... ve birden tanımadığım bir çift göz
ile karşılaştım o aynada, umutsuz, çaresiz, yalnız bir çift gözdü o gözler, tanrım... uzun zamandır
aynaya bakmamıştım.. evlerine vardığımızda bana duş alabileceğimi söylediler, sıcak bir duşun ardından
onların yanına gittiğimde şöminenin önünde odunların çıt pıt yanmasını izlemeye dalmış, sarmaş dolaş bir çift
gördüm... etraflarında çocuklar koşuşturuyordu , çocuklar birden " baba... o geldi " dediler koşuşturmayı bırakıp
bana dönüp "otur lütfen" dedi, insanlara hayır diyemememden kaynaklansa gerek gittim ve yanlarına oturdum...
beni tanımaması için sürekli camdan dışarı bakıyordum, daha sonra ah... ah o ses, "i̇yi misin" diye sordu bana
hayır demeyi çok isterdim ama "çok iyiyim sağolun" dedim ve bana uzattığı kahveyi aldım... birden eşi adım ile
hitap etti bana, tam arkamı dönüp efendim demek üzereyken çocuklardan biri gelip "efendim baba" dedi adama.
"amcayla tanışmak ister misiniz" diye sordu babası. çocuk kardeşini alıp yanıma geldi, gözlerine baktığımda
ona ne kadar benzediğini gördüm. adımı sordu, uydurdum birşeyler... engel olamadığım gözyaşlarımı gizlemek için
kafamı eğmiştim, onlara gitmem gerektiğini söyledim... "kalmanızı isterdik" diye yanıtladılar, ayağa kalkıp
kapıya doğru yürüdüm , montumu giyip onun yüzüne son kez bakarak "kalmanı isterdim" dedim ve ıslak sokaklarda
yürüdüm, yürüdüm ve yürüdüm.
(bkz:
Enterhasan)
(bkz:
beyler kitap yazmak istiyorum/#52682190)