/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +29 -3
    Adım murat; arkadaşlar kısaca japon der, takaşi der koreli der çinli der, kısacası çekik gözlü kimi bulursa lakap takar. Türkmen göçmeni olduğumuz için ailecek çekik gözlüyüz.

    1993 yılında, Giresun'da bir köyde, ağustos günü freni patlak bir ford ile hastahaneye yetişmeye çalışırken yol kenarında bir kulübede doğmuşum. Hayatımın hep aceleyle geçeceği, zor olacağı, aslında bir mesaj gibi buradan belli edilmiş sanki, tabi o zaman ailenin en son çocuğu ve erkek çocuğu olduğum için eve gidene kadar attıkları mermilerin haddi hesabı yokmuş.
    Bilen bilir karadenizli sevincini silah atarak kutlar. Yıllar çabuk geçiyormuş o zamanlar, ya da bana göre çabuk geçiyormuş. Bir fındık bahçesi hatırlarım, iki fındık dalının arasında bir salıncakta uyuduğumu hatırlarım, dedemin cenazesini hatırlarım hayal meyal, ağlayan annemi hatırlarım, bize ait olmayan bahçelerde ablamların çalışmasını hatırlarım...
    ···
  1. 2.
    +9
    Rezzaaak
    Edit: vıp koltuğuma sadece sami ile şığışabilirim ..
    ···
    1. 1.
      +4
      allah rahmet eylesin
      ···
  2. 3.
    +9
    yerimi aldım, bekliyorum.
    ···
    1. 1.
      +1
      mekanın cennet olsun güzel adam
      ···
  3. 4.
    +8
    Yazmazsan adam değilsin bak o kadar diyorum. Yüzüne puding atarım lan!!!
    ···
  4. 5.
    +6
    Muco was here
    ···
  5. 6.
    +7 -1
    Rezerved hafız...

    Hiç başlamayın beyler yarım bırakır bu...

    Edit: Bu entariyi girdiğime o kadar pişmanımki...

    Beynimi gibiyim...
    ···
  6. 7.
    +6
    burdayızzzzz.
    ···
  7. 8.
    +6
    Reservedddd.
    ···
  8. 9.
    +6
    dinleyelim bakalım
    ···
  9. 10.
    +8
    baykuşlar izin verirse. rez.
    ···
  10. 11.
    +19
    Mağraba derlerdi bizm aileye, sebebini bilmezdim, babama hoca derlerdi, onun da sebebini bilmezdim. Sonradan sonradan öğrendim mağraba başkalarının fındık bahçelerinde anlaşmalı çalışan yani anlaşmalı dediysem o başkasına ait bir bahçeyi alıp her türlü hamallığını işçiliğini yapıp fındığın yarısını alan demekmiş. Babama da hoca derlerdi; o da okumuş adammış ama annesi babası harcamış okul hayatını, evde çuval çuval kitapları vardı. Arapça farsça bilir türkçe gibi okur yazardı.
    ilk gittiğimiz yarı bahçesini hatırlıyorum 3 yaşlarındaydım, 5 yıl kaldık orada. Okula yazıldığım günü hatırlarım, babam eskiden senede iki kere merkeze indiğinden 6 ay yaş olarak küçük yazdırmış beni. 1 Yıl geç başladım okula ama sağolsun ablamlar evde öğretti okuma yazmayı, hırslı bir çocuktum. Başka çocuklar benimle arkadaş olmak istemezlerdi; burunlarını kıvırıp ,
    mağrabanın çocuğu bu bizimle oynamasın derlerdi. Esra diye bir arkadaşım vardı, sadece 1 arkadaş.. Zeki kızdı esra çok severdim lakin ilkokula beraber yazılacaktık ama 1 yıl geç yazıldığım için o 2'ye giderken ben 1'e gidiyor olacaktım.
    1. sınıfın 2. haftası, cam kenarına oturmuş etrafı izlerken hocanın tok sesi beni kendime getirdi:
    murat, oğlum ne yazıyordu bu fişte?
    bilmiyordum ki, hoca fişte ne yazdığını göstermiş, herkese teker teker ne öğrettiğini soruyordu;
    kalktım ayağa gittim masanın yanına, başladım okumaya:
    m.e.b. 1. sınıflar... fişin kenarındaki küçük yazıları okuyordum.
    şaşkınlıkla kalakaldı hoca sen ne okuyorsun diye.
    sonradan olayı çaktığı gibi kaptı kolumdan doğruca müdür odasına zütürdü. 4-5 Öğretmen bana bir sürü sorular sordular, yazılar okutup yazdırdılar.1 ay boyunca her gün çizgi roman verdi bana öğretmenim ve 1 ay sonunda 2. sınıftan eğitime devam edecektim, edemedim.
    ···
  11. 12.
    +18
    Akşam eve geldiğimde suratı beş karıştı evdekilerin. Ne olduğunu anlamazdım ki, küçüktüm daha. Taşınmaktan bahsediyorlardı. Bahçe sahibyle kavga etmişler, artık orda kalamazmışız. Komşular felan toplandı anlaştırmak için bizimkileri, ama babam dediğim dedik bir adamdı. Çoktan ayarlamıştı yeni gideceğimiz bahçeyi. Kamyon geldi ertesi gün. Eşyaları yükledi bizimkiler, kenardan sessizce yardım ediyordum taşıyabildiklerimi.
    Esra'yı son kez gördüm. Çok ağladı , ben de ağladım, bindik arabaya uzaklaştık yeni bir bahçeye ve eve. Yerleşmemiz iki günden az sürdü. Diğerine nazaran oldukça küçük bir yerdi burası. Toplam 4 evden oluşan, şehir merkezine arabayla yarım saat olan bir yarı bahçesiydi burası.
    Okuldan kaydımı aldı babam. Yeni bir okula yazıldık gittik beraber. 4 kardeşiz bu arada. 3 kız bir erkek. Ablamların en büyüğü, köyden taşındığımızdan beri okula gitmediği için okumuyor. Diğer ikisi o zamanlarda liseye gidiyordu, en büyük ablam babam annem ve ben kalırdık ıssız yarı bahçelerinde. Yeni mahallemizde hiç arkadaşım yoktu, belki bu yüzden okula istekle giderdim. Hocalarımın dediğine göre çok zeki bir çocukmuşum.Leb demeden leblebiyi anlarmışım. Babam her veli toplantısına gittiğinde eve yüzü gülerek gelir, aslan oğlum benim büyük adam olacak derdi.
    Servisle giderdim orda okula, kemal sunalın atla gel şaban filmindeki gibi bir servise tıklım tıkış biner giderdik okula. Fazla arkadaşım yoktu okulda. Hayta bi çocuk değildim eskilerin tabiriyle. Dersimi dinler okula giderdim. Bir seferinde bir kıza çelme takıp düşürdüğüm için pis dayak yemiştim hocadan. Suları elektrği çok giderdi yeni bahçede evimizin. .Taa aşağılarda bir su çeşmesinden su taşırdı anamla ablam. Babam da bahçelerde çalışırdı akşamlara kadar. Köpek sürüleri vardı bol bol etrafta. Sabah servisin yoluna kadar babam bırakır, babamın olmadığı zamanlarda boyum kadar baltayı elime alır servisin yoluna kadar kendime yoldaş eder , orada saklayıp akşam gelirken geri getirirdim.
    ···
  12. 13.
    +7
    takrar rezzzzzzzzzaaaaaaaaaaaaaakkkkkkkkkkkkkkkkkkkk
    ···
  13. 14.
    +7
    devam et zamqi burdayım ben (:
    ···
  14. 15.
    +19
    2 Yıl boyunca çalıştık o bahçede, küçücük ellerim orak tutmaktan fındık toplamaktan nasır bağladı, yaşıtlarıma göre hep küçük ve zayıftım ama ellerim farklıydı hepsinden. Okulda beden eğitimi derslerine herkes spor ayakkabısıyla gelirdi, ben kara lastik giyerdim. Havamı da basardım bu kramponlar sizinkilere bin basar diye. Fazla oyuna almazlardı beni, beceremezdim pek. Sen git kitap oku derlerdi. Çizgi romanlarla başlayan kitap okuma alışkanlığım çılgınca ilerlemiş, babamın evdeki tarih kitaplarını bile okumaya çalışıyordum bazen.
    Fındık o yıl çok para etti. Kilosunu 9 liradan satıydık yanlış hatırlamıyorsam , bahçe sahibi çok çirkefleşti ve babam ordan gideceğimizi söyledi. Yine taşınacaktık sanırım. inşallah kalabalık bir mahalle olur diye dua ediyordum içimden.
    Taşındık. Neresi olduğunu bile bilmiyordum, babam ben seni alırım akşam okuldan diyip beni yollamıştı okula, onlar eşyaları yeni eve zütürmüşler ben yokken. Yeni ev dediysem bizim için yeni bir hayata yol açacağı için yeni ev. Akşam okuldan çıkarken okul hayatım boyunca yaptığım tek yaramazlık olan çelme taktığım kız geldi yanıma. Benimle gelicekmişsin baban öyle demiş dedi, bindik bir servise yine. Bi deniz kenarında indik tünelin üzerinde bir bahçe almışız bu sefer sahil yolunun kenarında.
    Dimdik bir yokuş vardı önümüzde, tepede iki tane ev. Şeyma, o tepedeki evlerin birinde kalıyormuş, diğerinde de biz kalacakmışız. Birkaç dakika sonra şeyma ile canciğer arkadaş olduk o yokuşu çıkana kadar. Canı çok sıkılyormuş onun da orada tek başımayım kimse yok senin gelmen çok iyi oldu arkadaş hiç yok felan diyordu.
    Eve geldik heyecanla baktım, duvarın bir tarafı neredeyse yoktu. Babam o tarafın duvarını sacla sarıyor, kenarlarına tahtalar felan çakıp tamir ediyordu. Çantayı felan kenara bırakıp babama yardım etmeye çalıştım.O duvarı bozuk odada ben kalacaktım ablamla beraber. Evi 1 haftaya düzene soktuk yine başladık her zamanki gibi. yokuştu bu bahçe , fındık toplamak çok zordu. Küçücük bedenimle koca koca çuvalları taşımaya çalışırken bacaklarım titrerdi, delikanlılığıma yediremez sesimi hiç çıkarmadan taşırdım, taşırdım, taşıdıkça hırslanırdım. Taşıdıkça içten içten isyan ederdim, ablamlar üniversite kazanmış kendilerini kurtarmak için canla başla ders çalışırlardı. Babam çiftçi bağkuruna yazılmış emeklilik için prim yatırıyordu. Okula hiç harçlıkla gitmedim. ineklerimiz vardı, emeklilik primi uğruna bir defa af gelmişti , ne kadar varsa satıp bir dana bırakmıştık sadece. Anneciğim ahırın kenarlarında sessizce ağlardı.
    Ders çalışmazdım, en büyük ablam beni çalıştırırdı sürekli, 5. sınıfta bursluluğu kazandım, özel bir okuldan teklif geldi bana bize gelsin biz okutalım diye. Babam zengin çocuklarının içinde yapamaz benim oğlum diyip göndermedi, iyi ki de göndermemiş diyorum.Şeyma çok iyi çok cana yakın bir kızdı. Ömrüm boyunca en iyi arkadaşlarım arasında kaldı, hala da öyle. 2 yıl da o berbat bahçede türlü eziyetler çektim, her gün o berbat yokuşu çıktım, hala zayıftım. Ara ara göğsüme bir ağrı girerdi, herhalde yorgunluktan diyip geçiştirirdim, kimseye birşey söylemez erkekliğime taş değdirmezdim.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 16.
    +7
    rezzan mutlu ne karıydı be
    ···
  16. 17.
    +17
    Günler çabuk geçiyor, aylar seneler derken zaman bana göre o zamanlarda çok yavaş şimdilere göre çok hızlı geçiyordu.
    Her zaman olduğu gini fındık fiyatları bir ara yükseldi, bahçe sahibi çirkefleşti, babam dayanamadı. Buradan da yol gözüktü hanım dedi bir akşam yemek yerken anneme. içime oturdu benim. Yine taşınacaktık, yine, yine, yine.. Şeyma'ya sana bir sır vereceğim dedim, ertesi gün. Babam taşınacağımızı söyledi buradan gideceğiz deyince hemen yaşlar süzüldü gözlerinden kızcağızın, tek arkadaşımın, kardeşimin. Lanet kamyon geldi yine, anneciğimin çiçekleri çoktu saksılarla, kamyonun bagajına doğru dizerdi o çiçekleri, gelin arabasına çevirirdi gahpeyi.
    Mor menekşe vardı küçük bir saksıda, çaldım onu Şeyma'ya verdim, benden bir anı sakla diye. Kamyonun arkasından koştu bir süre muraaat gitme başka arkadaşım yok benim burda diye. Şu an bu satırları yazarken gözlerimden yaş akıyor, sövüyorum dünyanın düzenine.
    Bu sefer şehrin içinde bir yere taşındık. Bahçesi yoktu buranın. Baba bahçe nerde dediğimde;
    bahçe yok oğlum burda artık ne kazanırsak çalışarak cevabını aldım. Ev oldukça eski alt katında ahır , mahalle içinde, 500-600 m ilerisinde devam edeceğim yeni bir okul olan , bol çocuklu arkadaşlı şen şakrak bir yerdi. Taşındığımız evin sahibi Hasibe yenge ve ismail amca iyi insanlardı. ismail amcanın oğlu murat hoca vardı, dershanesi vardı merkezde. Eşi de benim gittiğim okulda matematik öğretmeniydi.
    Çocukları vardı, küçük. Arada bana baktırırlardı, para vermek isterlerdi kesinlikle kabul etmezdim. Mahalledeki bütün çocuklarda bigiblet vardı, ben yazları 1 hafta kadar yaylaya anneannemin yanına gider orda kendi çapımda dünyanın en mutlu çocuğu olurdum. Doğaldı yayladaki köy çocukları. Tahtadan araba yapar, eski kara lastik tabanlarından tekerlek yapardık. Oturduğumuz mahalledeki çocukların hepsi bigiblet binerken benim bigiblet alacak param olmadığı için tahta araba yaptım bir tane. Garibine gitti şehirli çocukların, hepsine birer tane yaptım.Çelik çomağı öğrettim o çocuklara, köy yayla oyunlarını öğrettim. Futbol oynarlardı bol bol, beceremezdim, bir gün kaleye soktular beni. Fena kalecilik yapıyormuşum, öyle diyorlardı. eldivene ihtiyaç duymadan tahta gibi ellerimle tutardım topları, derslerim okulda çok iyiydi. Babam arada morali düzelsin diye okula giderdi. Matematik olimpiyatlarına zütürdü bizim köyden bir çocukla beni kaldığımız evin sahibinin gelini olan öğretmen. Bizi çok seviyordu öğretmenlerimiz. Parmakla gösterilen komşu çocouğu moduna girmiştim resmen.
    7.sınıfın yazında ablam bana bir bigiblet aldı yazın biriktirdiği bursuyla. Dünyalar benim oldu, bindim bigiblete üzerinden inmiyordum. Hayatımda o kadar mutlu olduğumu hatırlamam. Mahalledeki çocuklarla beraber ben de bigiblet sürebilecektim artık.
    Göğsümde ağrı peydah olurdu ara ara belli etmezdim kendime, geçer herhalde derdim. Diğer çocuklara göre hala çok zayıftım. iki katı yemek yer yine de kilo alamazdım. Kafam zehir gibi çalışırdı, boş vakitlerimde pazarda tezgahta çalışır, 3-5 kuruşa akşam ederdim. Yazları fındık toplardım, o yaşta yetişkinle aynı parayı alırdım. Çok hızlı fındık topladığımı söylerlerdi.
    8. sınıfa kadar böyle devam etti. Okulda dershane sınavları için giriş belgesi dağıtıyorlardı. Birer tane de bize verdi matematik öğretmenimiz. Gittik girdik sınava , rüstem idi o arkadaşımın adı, o birinci oldu ben ikinci oldum ilçede. ikimizi de bedava kaydettiler, babam bir kez daha gurur duydu benimle. Annem afferim beem bi denecük oğluma diyerek saçlarımı okşardı.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 18.
    +7
    Adaş hikayeye fakirez
    ···
  18. 19.
    +16
    Dediğim gibi, hırslı bir çocuktum. Biraz çalışıp yapamayacağım şey yoktu benim gözümde, çalıştım fen lisesi kazandım. Yatılı olarak okuyacaktım. Fen lisesi kazananlar diye ilçede isimlerimizi asmışlardı Rüstem'le. Babamın keyfine diyecek yoktu. Rüstem için aynı şeyi söyleyemeyecektim ama.O yıl babasını biri vurdu köyde. Annesi zaten küçük yaşta bırakıp gitmişti. O yaşta öksüz kaldı rüstemceğiz. Öğretmenler hep beraber el tuttu, derslerine yardımcı oldu, pgibolojik destek verdiler fen lisesine yolladılar onu da bir tane. Başka şehirdeydi benim okulum, gittik kaydımızı yaptık. O yaz en büyük ablam evlendi. Babam da artık şehirdeki mahalleden taşınma vakti geldi dedi. Kenarda köşede bir yarı bahçesi bulmuş yine. Arkadaş yine yoktu bana, ama alışmıştım. Oldukça büyüktü bu bahçe. En büyük ablam evli, diğer ikisi üniversteyi bitirmiş kpss çalışıyor bir yandan da ücretli öğretmenlik yapıyorlardı.
    Yeni bahçenin tüm yükü babamla bana kaldı. Bahçe altı temizlemek için motor kullanılır, boyumdan büyük motoru sırtlanır, zar zor kolunu zapt edip çalışırdım. Lise 2 ye geçtiğimde derslerim artık kötüye gidiyor, okula uyum sağlamakta zorluk çekiyordum. Yurtta kalırdım, oda arkadaşım trabzlonlu bir çocuktu. Sigara içerdi, bir gün bana da uzattı
    çek la bi fırt
    yok dedim içmem ben
    çek çek bişe olmaz
    çektim bi fırt. Başım döndü bir öksürük aldı beni, sanki o zamana kadar yaşadığım doğru bildiğim herşeye ihanet etmiş gibi hissettim, babama , aileme ihanet etmiş gibi hissettim ama yavaş yavaş bir fırt daha aldım. hoşuma gitmişti meret. Çektikçe sanki dertlerden arınacakmışım gibi olurdu. Yaşıtlarıma göre zayıf, kısa boyluydum hala. göğsüme de bir ağrı dururdu bazen, artık şiddetlenirdi ara ara. Kimseye söylemezdim.
    ···
  19. 20.
    +8
    Amk nedir lan bu Seyma'lardan çektiğimiz kendimden sonra sende de duyunca iyice uyuz oldum bu isme:@!!!
    ···