/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +10
    Suyu içip kafamı kaldırdığımda ilerdeki çalılıklarda birini gördüm. Emindim ordan birisi gidiyordu. Bıçağımı kaldırıp arkasından dikkatli bir şekilde gitmeye başladım. Biraz daha gördüğüm yöne gidince ilerde gerçekten birisi gidiyordu. Yarı çıplaktı.

    Dikkatli bir şekilde takip etmeye devam ettim. Birden ne olduğunu anlamadan koşmaya başladı. Şaşırmıştım. Hemen bende koşmaya başlamıştım. Artık beni duymasının bi anlamı yoktu. Eğer birisi daha varsa birileri de olabilirdi. Fakat yönü belli değildi bir keskin dönüş sağ yapıyor koşuyor birden tekrar sola dönüyordu. Bir şey arıyor gibiydi. En son hızımı biraz daha artırdım son enerjimi kullandığımın farkındaydım. Nefes alış verişim çok hızlanmış ve kalbimin atışlarını hissedebiliyordum. Tekrar dönüş yapacakken üstüne atladım. Çalılıklarda yuvarlanmaya başladık ve yuvarlanırken yüzüme bir yumruk yedim. Onunda verdiği hırsla altıma alıp bıçağımı havaya kaldırdım. Bu Kaan dı !..
    ···
  2. 2.
    +10
    Soluksuz koşuyorduk. Bir yandan da sayıları tekrarlıyordum. Okları takip ede ede koşmak zor geliyordu çünkü görmekte zorlanıyorduk. Oklar bitmişti solukluğa kafamızı kaldırdık ancak ortada ne barınağımız ne de taş vardı. Bulunduğumuzun yerin aksine otlar ve çalılar değil tropik çicekler vardı etrafta.

    ikimizde şaşkın şaşkın birbirimize bakıyorduk. Oklar bitmişti. çizmedin mi? diye sordum. her bir metre de çizdim hemde diye karşılık verdi. Hiç bir şey anlamamıştık. Sanki biri arkamızdan okların istikametini değiştirmişti.
    ···
  3. 3.
    +10
    Kaan'da tıpkı benim gibi gördüğü anda gözleri donup kalmış hiç bir şey söyleyememişti. Birden dönüp yakama yapıştı. BUNU DAHA ÖNCE GÖRDÜN MÜ? DOĞRUYU SÖYLE !! GÖRDÜN MÜ? diye hem bağırıyor hem beni silkeliyordu. KENDiNE GEL !! diye sinirli bir şekilde bağırdım. Sonra sesimi alçaltıp Hayır. Buraya bir tek rüyamda geldim. Dedim. Nefes alışverişi hızlanmıştı Kaan'ın benimki de pek yavaş sayılmazdı. Başka ne gördün? Dikkatini çeken bişey var mıydı? dedi. Birden ağzımdan yavaş ve istemsiz bir şekilde Dikkat? diye çıkıverdi. Arkamı dönüp tepesinde kuş yuvası olan ağaca geldim ( Benzetebildiğim tek şey kuş yuvasıydı. ) Bu ağacın gövdesi soyulmuştu ama burda normal dedim.

    Kaan ağacın etrafında bikaç tur attı daha sonra elini sürterek tur attı ve birden durdu. Gözlerime baktı. Gözleri gereğinden fazla açıktı. ne oldu? dedim. Nasıl soyulmuştu? diye sordu. bildiğin beyaz iç kısmı görünüyordu diye karşılık verdim. Birden elini tuttuğu yerden çekti ve ağacın kabuğuda onla beraber çıkıp yere düştü. Çıkıntılıydı. dedi sakince. Bir şey görmüş müydün beyaz kısımda diye sordu. Hayır dedim. Eliyle orayı işaret etti. Yanına gidip yakından baktığımda bir keypad çizili olduğunu gördüm bazı tuşlar yuvarlak içine alınmıştı. Yuvarlakların üstünde yine küçük sayılar vardı.Ben çoktan parçaları yerine oturtmuştum. 1 - 9 - 2 - 3 Keypadin şifresi bu kaan !! dedim ve koşmaya başladık.
    ···
    1. 1.
      -1
      Pampa sabahin 8 inde gerilmek cok korkunc urktum amk Buz kesildim Pampa sagol valla oruc oruc agzima ettin
      ···
  4. 4.
    +10
    Gözlerimi açtığımda sarışın bir kız eliyle gelmemi işaret ediyordu. Kafamı bikaç kez sallayıp tekrar baktım. Halen ordaydı. Kaan'ı dürttüm fakat uyanmıyordu. Kız arkasını dönüp yürümeye başladı. Etrafına dikkat et. Dikkat et. Dikkat et. Dikkat et. diye tekrarlıyordu sürekli. peşinden giderken dikkatimi çeken tek şey üzerinde kuş yuvasına benzer bir ağacın gövde kısmının soyulmuş olmasıydı. Kızı takip etmeye devam ediyordum. Az önce bulunduğumuz yerden yaklaşık 200-300 metre gitmiştik. Kız durdu ben yanına adım atmaya devam ettim. Yanına vardığımda kumu işaret ediyordu.

    Kuma baktım. Kumun üstünde özenerek çizilmiş rakamlar vardı. 571 O an kıza dönüp Bu rakamlarda ne? diye sordum. Ellerini yanaklarıma koydu. Gülüyor ve gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Ellerini boynuma doğru indirdi. Birden boynumda bir metalin soğukluğunu hissettim. gözlerimle kızın eline baktığımda bir bıçak vardı ve Ne? diyemeden boğazıma derin bir çizik attı. Dizlerimin üstüne düştüm.. O an gözlerimi açtım barınağın tavan kısmındaki dallara bakıyordum ama boğazımda halen bir metalin soğukluğu vardı. Aargğh diyerek doğruldum. Bıçağım nasıl olduysa boğazıma yaslıydı, düştü. Kaan sıçradı ve Ne? Ne oldu? dedi heycanlı bi şekilde. hiç kabus gördüm dedim ve ekledim Sabah sana bi şey söylicem Şimdi söyle dedi. Şimdi olmaz uyumamız gerek dedim ve tekrar kafamı koydum.
    ···
  5. 5.
    +9
    Gözlerimi açtığımda barınağın üstündeki dalların arasından güneş süzülüyordu. Kaan yanımda yoktu. Barınaktan çıktım karşıdan elinde bir şeylerle geliyordu. Senin yılanın birazını kullandım ama bak en azından öğlen yemeğimiz kaliteli olacak balık yiyoruz. diyerek gülümsedi. kaybolabilirdin neden haber vermedin? dedim. Kaybolmazdım bak yerlere ok işaretleri çizdim gideceğim yöne doğru sonra da takip ederek geri geldim dedi. Kaan'ın böyle bir şeyi düşünüp yapması beni şaşırtmıştı ama hoşuma da gitmişti. Belki de tabiat onu değiştirmişti.

    Balıkları pişirecektik. Bildiğimiz bir şeyi çiğ yemek istemedik. Bu yüzden çevreden bi kaç kuru ot ve odun topladım. Kaan Yanıma koy ve biraz daha dinlen ben hallederim Dedi. Oldukça enerjikti. Bende öyleydim ama yine de gözlerimi kapatsam uyuyabileceğimi hissediyordum. Barınağa girip başımı biraz daha koyup dinlenmeye karar verdim. bir şey olursa ve ya bi yere gidecek olursan bu sefer haber ver dedim. Tamam veririm dedi. Barınağa girdim ve gerçekten başımı koyduğum anda daldım.
    ···
  6. 6.
    +9
    Arkadaşlar hikayeye yarin öğlen devam edeceğim ve bir aksaklık olmazsa iftara kadar yazmayı planlıyorum. Burda olmanız dileğiyle..

    Hikayenin buraya kadar olan kısmıyla ilgili yorumlarınızı bekliyorum.. Rezleri alın

    Allaha emanet.. iyi geceler.
    ···
    1. 1.
      0
      iyi geceler reyiz
      ···
  7. 7.
    +9
    Kaan uzun süre odunları sürterek ateş yakmaya çalıştı ancak ne yazık ki tam enerjimiz olmadığı için hiç bir işi tam anlamıyla yapamıyorduk. Birden elindeki odunu sürtmeyi bırakıp Biraz bişeyler yesek bence iyi olacak dedi. Başımla onayladım. Yılanın baş kısmını kestim ve kalan kısmını ikiye yarıp etinin bir kısmını çıkardım. Pgibolojik olarak zor bir durumdu ama hayatta kalmamızın belki de tek yoluydu. ikimizde birer parça aldık ve ağzımıza attık.

    Birbirimizin gözüne bakarak çiğniyorduk. Kaan Aslında lezzetli belki de pişirip yesek o kadar da kötü durumda sayılmayız. dedi. Küçük bir tebessüm ettim. Okuduğum bazı kaynaklarda sıcak mevsimlerde yılanlar genelde kurbağalarla beslendiği için etinin lezzetinin arttığı bilgisi vardı. Bunu kaan'a söyleyecektim ama onun için bir şey ifade etmiyordu. Kaan daha çok düz kafa bir çocuktu. Fazla düşünmez bildiği neyse onu yapardı. Bilmiyorsa da denerdi.
    ···
    1. 1.
      +2
      Uzun süre sonra incide kaliteli hikaye okuyorum panpa
      ···
  8. 8.
    +9
    Kardeşlerim sanırım daha sağlıklı yazabilmem için biraz uyumam gerekiyor elimden geldiğince burda olacağım bi aksilik olmazsa öğlende burdayım iftara kadar yazacağım okumak isteyen kardeşlerim olursa.

    O zamana kadar yerinizi alın ve her ara verişimizde oraya kadar olan kısma dair görüşlerinizi belirtmeniz benim için çok önemli zahmet ederseniz sevinirim.. Allaha emanet. Hayırlı sabahlar hepinize.
    ···
  9. 9.
    +8
    Yine aynı rüyayı yada kabusu görmüştüm. Hemen kalktım ve kaanın yanına gittim. Balıkları çoktan pişirmişti. Yanına oturdum ve yemeye başladık. Ee dün neden bağırdın öyle? dedi. Gördüklerimi anlattım. sence normal bir yerde normal şartlarda mıyız? böyle şeyler görmen normal dedi. Az önce de aynısını gördüm diyince hızlı hızlı çiğnemesi biraz yavaşladı ve gözlerime baktı. Ard arda aynısı mı ? dedi. Onayladım. Biraz konuştuk ve yemekten sonra gördüğüm yere gitme kararı aldık.

    Yemek bittikten sonra nereye gittiğini gördüysen o yöne git bende arkadan ok işaretleri çizeyim dedi. peki dedim. Yürümeye başladık. Ortam aynı rüyamdaki gibiydi. Hatta gördüğüm tepesinde kuş yuvasına benzer bişey olan ağaç bile ordaydı. Ancak gövdesi soyuk değildi. Kızın durduğu yere gittiğimde durdum ve gözlerim sonuna kadar açıldı. Kaan çizerek geldiği için durduğumu görmemiş ve bana çarpmıştı. irkildim. Neden durdun? Geldik mi? dedi. Elimle yeri işaret ettim konuşamıyordum. Nutkum tutulmuştu. Yerde çizilmiş 571 rakamı orda duruyordu.
    ···
  10. 10.
    +8
    Acı o kadar keskindi ki kolum birden kaskatı olmuştu. Kolumu bırakmasına fırsat dahi vermeden diğer elimle bıçağı kafasındaki pullardan içeriye soktum. Kolumu bi kaç saniyeliğine daha fazla sıkmış ancak daha sonra hareketsiz kalmıştı. Bitkinliğimin ve susuzluğumun üstüne birde kolumun acısı eklenmişti. Bir an önce su bulmalıydım.

    Çalılar arasında 1 saat kadar daha dolaştım. Güneş oldukça eğimliydi artık ancak adım atacak halim dahi kalmamıştı. ilerde, içinde dolaştığım çalılıktan daha farklı görünen otlar vardı. O yöne yöneldim otların arasından geçtiğimde oldukça küçük bir su birikintisine rastladım. Kaynağı mutlaka olmalıydı fakat şuan onu düşünecek halde değildim. Direk suya doğru dizlerimin üstüne düştüm ve avucumu daldırıp içmeye başladım. Çok şükür ki halüsinasyon değildi.
    ···
  11. 11.
    +8
    Gözlerimi açtığımda hava karanlıktı başımı yana çevirdim. Kaan orda yoktu ! Ayağa fırlayıp normal bi sesle Kaan dedim ancak cevap gelmemişti. Daha yüksek sesle bağırdım ama yine cevap yoktu. Çevreyi fazla geniş olmayacak şekilde dolaşmaya başladım. Bir yandan da fazla yüksek olmayan bir sesle Kaan diyordum. Sesimi yükseltmiyordum çünkü etrafta yırtıcı veya zehirli olan bir hayvan olabilirdi.

    En son tekrar yattığımız ağacın önüne geldim. Nereye kayboldu bu dedim kendi kendime. Birden ağacın arka tarafında sallanan bir ayak gördüm. Ağacın arkasına dolaştığımda ise dehşete düşmüştüm. Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Kaan kendi palaskasıyla asmıştı kendini. Birden arkamdan bişeyin yaklaştığını hissettim. Daha arkamı dönemeden bir bıçak belimin sağ tarafından içeri büyük bir acıyla girdi ve bir ses Benle mücadele etmemeliydin. dedi. Sıçrayarak uyandım nefes nefeseydim ve terlemiştim. Güneş doğmuştu ve kaan'a baktığımda ölü gibi yatıyordu. Biraz yaklaştım nefes aldığını görünce tekrar sırt üstü bıraktım kendimi. Gökyüzüne ve dallara bakıyordum.
    ···
  12. 12.
    +7
    Kaan sakinleştikten sonra koridorda yürümeye başladık. Bilgisayarlar yeni gibiydi üstünde ne bir örümcek ağı ne de bir çizik vardı. Sandalyelerinin döşemeleri çok düzgün sıfır gibiydi. Bu aşırı düzen ve temizlik beni tedirgin ediyordu. Kaansa dikkati sıfırlanmış bi şekilde ortalıkta geziyordu. Koridorun sonunda çelikten büyük bir kapı ve daha sağ tarafında bir şalter inik durumdaydı.

    Elimi yavaşça şaltere atıp kaldırdım. Birden odadaki bütün bilgisayarlar çalışmaya ve ekranlarında değişik yazılar çıkmaya başladı. Kaanın haberi olmadığı için paniğe kapılıp bıçağını çekti ve etrafa bakındı. Koridorda yanan lamba gidip geliyordu. Tırmanamıyacağımıza göre tek çıkışımız o büyük çelik kapıydı.
    ···
  13. 13.
    +7
    Gökyüzünü izlerken Kaan birden hareketlendi ve uyandı. Direk Ne oldu böyle? diye sordum. Bilmiyorum. En son uçağın motorundan duman çıktığı ve paraşütümün açılmadığıydı. Ya sen? dedi. aynen öyle dedim. sence ikimizinde aynı anda paraşütlerimizin açılmaması tesadüf mü? diye sordu. ihtimali az da olsa var fakat diğer bi ihtimalin ne olduğu dahi aklıma gelmiyor dedim.

    Yiyecek bulabildin mi? dedi. Yılanı gösterdim. Ancak yetmeyeceği aşikar diye ekledim. Suyumuz da keza öyle dedi. Hazır güneş daha bizi bitkin düşürmemişken aramaya çıkmamız gerekiyordu. Toparlandık. Üniformasını nerede olduğunu sordum. Sıcaktan ve susuzluktan çıkarıp attığını ancak nerede olduğunu hatırlamadığını söyledi. Az kalan suyumuzu da kaybetmemek için adımlarımızı sayarak geziniyorduk. Birden Kaan tökezledi ve yere düştü.

    Hemen kaldırmak için hamle yaptım ve ayağın mı takıldı? diye sordum. Kafasını salladı evet anlamında ama gözleri ayağının takıldığı yere doğru bakıyordu. Suratı donuktu. Bir şey mi oldu? diye sordum. Eliyle ayağının takıldığı taş parçasını gösterdi. Taş parçası ufaktı. sence beni düşürüp kendisi oynamayacak kadar ağır mı o küçücük taş parçası dedi. Sesinde şüphe vardı ve söylediklerinden sonra benimde içimi şüphe kaplamıştı.

    O an bir yılan daha gördüm. Kaan'a gösterdim ancak oralı olmadı. Taş ile ilgileniyordu. Bıçağımı çekip yılana yaklaşmaya başladım. Fırsatını bulduğumda hamle yaptım bu sefer zamanlamam iyiydi. Yılandan bıçağımı çıkardığım an kaan'nın bağırışını duydum. Hemen yanına koştum. Gözleri açılmış taşa bakıyordu. ne oldu? diye sordum. Gel ve yakından bak dedi. Yanına gittiğimde bende şaşkınlıklar içerisinde kalmıştı. Kayanın yan kısmında şifreli bir keypad vardı.. Ama bu ne anlama geliyordu? Nasıl olabilirdi? Öylece birbirimize baka kaldık.
    ···
  14. 14.
    +7
    Uyku bir türlü tutmadı. Telefondan bakıyordum. Madem bu saatte okuyanlarımız var. Bilgisayarı açacağım..

    Burda olan kardeşlerim bi kendini belli etsin.
    ···
  15. 15.
    +7
    O Zaman 05:50 de başlıyoruz.

    Birde arkadaşlar hep cevap olarak kardeşlerime yazıyorum ama birde böyle yazayım dedim. Yazdıklarımın hiç birini bir yerden kopyalamıyor veya yazıp hazır bir şekilde bekletmiyorum. Burda sizle beraber yazıyor ve yazdıktan sonra sizin gibi okuyorum. ilginiz için tekrar tekrar teşekkürler. Siz olun yeter.
    ···
  16. 16.
    +7
    Kaan'ın son yaşadıkları zaten normalde dahi pgibolojisini aşırı bozmuşken bunları yaşaması onun için gerçekten zor olmalıydı. Rehine kurtarmadaydık. Bir grup terorist sivil rehinelerle bir bakımevine girmişti. Etrafını sarıp uyarılar verip içeri girmek için bekliyorduk. O anda kaana haber gelmişti. Karısının bulunduğu kuyumcuyu soymayan gelen bir soyguncu karısını karnından vurmuş ve kaçmıştı. Kaan haberi aldığında gözleri dolu dolu ve kıpkırmızı olmuştu. O an komutanımız gir emrini verdiğinde kaan da tereddüt etmeden bakım evine girdi ve arka koridorun camından teroristlerin arkasından dolaşmasıyla 6 tane sivilin hayatı kurtulmuştu sayesinde..

    Görev bittiğinde son gaz hastaneye doğru yola çıkmıştık ancak kara haber yolda gelmişti. Kaanın eşi ve 2 aylık bebeği yoktu artık. Kaanın göz yaşı durmuyor ancak ağlamıyordu. Direk karşısımda keskin bakışlarla gözünü kırpmadan bakıyordu. O günden sonra da kaanın pgibolojisi hiç düzelmemişti. Olay zaten tazeydi.
    ···
  17. 17.
    +6
    Lan ne diyon aq bilim var şuku
    ···
    1. 1.
      +1
      571 şuku olunca hikaye başlıyor
      ···
  18. 18.
    +5
    Kardeşlerim küçük kardeşim biraz rahatsızlandı. Hastenedeyim. Eve gittiğim an yazıcam. Hepinizden tek tek özür diliyorum.. Hakkınızı helal edin..
    ···
    1. 1.
      0
      Sıkınti yok reis. Geçmiş olsun
      ···
    2. 2.
      0
      Geçmiş olsun supersın devam ett..
      ···
    3. 3.
      0
      Geçmiş olsun supersın devam ett..
      ···
    4. 4.
      0
      Geçmiş olsun da hadi dıbınıyüm
      ···
    5. diğerleri 2
  19. 19.
    +5
    Kardeşlerim eve doğru yola çıkıyorum iftara yakın anca varmış olacağım. O yüzden iftardan sonra 11 12 gibi burda olacağım.

    Hikayenin ısınma turları bitiyor ve yavaş yavaş gerçekler ortaya çıkıyor yerinizi alın.
    ···
    1. 1.
      +2
      Isınma turu dediğin yer diğer çoğu hikayeyi sollar amık
      Eline beynine emeğine sağlık
      ···
  20. 20.
    +4
    Şaşkın bir şekilde etrafta geziniyorduk. Bi ara kaandan ayrılıp ters yöndeki bir çiceğin yanına gittim. Çicek diğerlerinden farklı görünüyor parıl parıl pembemsi bir renkte parlıyordu. Birden kaanın çığlığıyla irkildim. Hemen arkamı dönüp kaana baktığımda ortalıkta yoktu. Az önce olduğu yöne doğru koşarak gidiyor bi yandan da KAAN! diye bağırıyordum. Aniden Kaa... bağırırken sesim yarıda kesildi ve ayağım boşluğa çıktı. Bir yerden aşağı düşüyordum.

    Ancak 8 9 saniyedir düşmemiştim. Neyin üstüne düşersem düşeyim yaralanacak hatta belki de ölecektim. Aklımdan bunları geçirirken buz gibi suyun içinde buldum kendimi. Daha önceki düşüşümden kalan bir travma olsa gerek gözlerimi kapatamıyor nefesimi tutamıyordum. Su yuttuğumu fark ettiğimde göz kapaklarının kapandığını hissediyordum fakat hareket kabiliyetim sıfırdı ve gözlerim tamamen kapandı.
    ···
    1. 1.
      +2
      Anlattiklarini resmen kendim hissediyom reyiz çok güzel yaziyosun
      ···