1. 296.
    +1
    296 rezerved
    ···
  2. 295.
    0
    Üniversitenin 2. yılındaydım. Ankara’da. Güzel bir bahar günüydü. Ankara’nın o karlı günlerinden çıkmış, biraz olsun ısınmaya başlamıştık. Bunun da etkisiyle, insanlar parklara doluşmuştu. Ben de, dersten çıkmış, amaçsızca dolaşıyordum. Havanın güzelliğinden çok etkilenmiştim, nedensizce gülümsüyordum. O kasvetli Ankara bile, gözüme güzel görünmeye başlamıştı. Gittim, bi büfeden gazetemi aldım, geçtim bir parka oturdum.
    ···
  3. 294.
    0
    Enkaz.
    ···
  4. 293.
    0
    insanın, babasıyla bir şeyler paylaşamamasının, ne kadar kötü bir durum olduğunu, büyüyünce anlıyor aslında insan Küçükken, bunun seni ne kadar yaraladığını anlayamıyorsun. Yaşayıp gidiyorsun. Büyüyünce, biraz da bu konulara kafa yormaya başladığında, aslında ne kadar harap bir durumda olduğunu anlıyorsun.
    ···
  5. 292.
    0
    ironik.
    ···
  6. 291.
    0
    Sessizliğe bürünmüştüm babamın son söylediklerinden sonra. Anlamıştım, ne desem boştu. Üstelik; acı gerçekle de yüzleşmiştim: Babam, kendisinin doğru baba olduğuna inanıyordu. Kendisini hatalı görmüyordu, bu yüzden de değiştirmesi gereken yönleri olduğunu düşünmüyordu.
    ···
  7. 290.
    0
    “Rahatlık ne baba? Adamlar, çocuklarını rahatlatmaya çalışıyorlardı. Olgunca yaklaştılar işte, ne güzel. ”

    “Nesi güzel, böyle çocuk yetiştirirlerse ohoo, daha çok düşerler karakollara.”
    ···
  8. 289.
    0
    “Baba, geldin teşekkür ederim. Bizim elimizde olan bir şey değil bu, uzatmayalım. Annemi de arayıp haber veririm.”

    “O çocuklar hep düşüyorlar herhalde böyle yerlere.”

    “Ne alakası var baba? Hepimiz için ilkti bu.“

    “Ne bileyim babaları pek rahattı da.”

    O an anladım, bu bakış açısını asla ve asla kavrayamayacaktım.
    ···
  9. 288.
    0
    Sorular, sorular…
    ···
  10. 287.
    0
    Şöyle bir baktım babama, aklımdan demin gördüğüm görüntüler geçiyordu. Nasıl olabiliyordu bu? O adamlar da uzaydan gelmemişti ki, belki farklı ailelerde büyümüşlerdi ama, aynı toplumun mahsülleriydiler sonuçta. Bu kadar değişiklik nerden kaynaklanıyordu o halde? Neden benim “babam” dediğim adam, gerçekten bir babam varmış gibi hissettirmiyordu bana?
    ···
  11. 286.
    0
    “iyi mi oldu yani, bu saatte herkesi ayaklandırmışsınız. Annen de seni bekliyo.”
    ···
  12. 285.
    0
    Tabii, babam hemen atladı: “Bizim eve gitmemiz lazım.” Arkadaşlar, gözümün içine baktılar, ne diyebilirdim ki? O güzel insanların yanında, babamla tartışamazdım. “Evet ya, yoruldum zaten, size iyi eğlenceler, sonra görüşürüz” diyip kaçarcasına uzaklaştım oradan. Bindim arabaya, babamın yüzüne bile bakmadım. Babam, işin peşini bırakmamaya niyetliydi:
    ···
  13. 284.
    0
    Bu insanlar gerçek miydi?
    ···
  14. 283.
    +1
    “Gençler, içkileriniz yarım kalmıştır; hadi gelin de iki tek atalım.”
    ···
  15. 282.
    +1
    Tanıdıkların da ricasıyla, arabayı kurtardık. Babam sinirle bir köşede duruyordu. Arkadaşın babası ise, hiç unutamadığım bir şey söyledi:
    ···
  16. 281.
    +1
    Yalnız değildim.
    ···
  17. 280.
    +1
    Aslında, babamı saymazsak, çok güven verici bir ortamdı. 6 tane arabayı bi telefonumuzla yığmışız oraya, her yerde tanıdığı ola koca bi aile gibiyiz. Foça'daki arkadaşımızın babası da gelmişti o saatte, o da bir sürü kişiyi tanıyordu. Oldukça güvende hissediyordum kendimi.
    ···
  18. 279.
    +1
    Başka ne bekleyebilirdim ki. Sağol baba. iyiyim ben. Hep düşerim zaten karakola.
    ···
  19. 278.
    0
    Ben babamın yanına gittiğimde ise, ilk lafı “Bu saatte getirttin beni buraya” olmuştu.
    ···
  20. 277.
    0
    Önce, diğer babalar indi arabalarından. Herkes, kendi babasının yanına koştu. Kimse çocuğuna kızmadı. Kimisi “iyi misin oğlum” diyordu, kimisi “Korkuttunuz lan gece gece”, kimisi ise “Karakola düşmek için biraz daha bekleseydiniz” diyip gülüyordu.
    ···