1. 1.
    +2
    Öyle ya, onlar babalarıyla araba yıkayabiliyorlardı. Hem de bütün bir Pazar günü boyunca! Hatta beraber gülüp eğleniyorlardı. Bir keresinde, arkadaşımın babasını hortumla ıslattığını bile gördüm! “Eyvah, şimdi babası kızacak!” diye düşündüm, ama hiç öyle olmadı. Babası da onu ıslattı! Nasıl oluyordu bu?
    ···
  2. 2.
    +2
    O sene sonunda, okuma bayramı yapılacaktı. En hızlı okumayı öğrenen iki kişi sunacaktı. Biri zaten bendim, diğeri de Oya oldu. Beraber sunduk o bayramı, bütün veliler gelmişti. Anneler, babalar, teyzeler, amcalar… Herkes oradaydı, okumayı yarım yamalak öğrenenlerin bile aileleri gelmişti. Bir kişi hariç.
    ···
  3. 3.
    +2
    Babam yoktu. Unutmuş.
    ···
  4. 4.
    +2
    3’üncü sınıftayken, Oya’lar başka yere taşındı. Bir daha da hiç göremedim.
    ···
  5. 5.
    +2
    Tamirat.. Elime çekici alıp, bi çiviyi çakmak bile o kadar keyifli gelirdi ki… Hele babamla beraber bir şeyleri tamir etmek. Çok zevkliydi… Ya da, çok zevkli olmalıdır. Çünkü, bunu da hiç yaşayamadım. Elime en ufak bir aleti bile alsam, babam hemen atlardı; “Sen beceremezsin, bırak.” Ben de bıraktım, artık elimi bile sürmüyorum.
    ···
  6. 6.
    +2
    bak dalyarak sana şöyle birşey söyliyeyim 9 yaşında babam öldü tek hatırladığım ne biliyor musun ona dair hiç birşey hatırlamamk otur şükret bin arabamızda olmadı hiç en kötüsü ne biliyor musun bir gün arkadaşta camın önünde otururken kar yağmıştı veletler kar topu filan oynuyordu gibim gibim kardan adam yapıyorlardı bende severim karlı havayı velasıl kelam cam açık karşıdan da bir adam geliyordu tam sokağa girince adam çocuğun biri bağıra bağıra baba baba diye koşup adama sarıldı bak mesela ben hiç onu yaşayamadım 18 yaşındaydım bu olay olduğunda bir düşünsene bütün arkadaşların babasını anlatırken sen sus pus oturuyorsun bi düşünsene hayatından evin direğinin eksildiğini insan diyor ki keşke yaşasaydı da bu dünyada hiç bir zaman anlaşamayacağım insan o olsaydı daha aklım ermemişti lan benim ölüme 9 yaşında ablamın arkadaşı gelmişti gece 2 de kimin aklına gelir lan sorduğum ilk soru neydi biliyor musun "elif abla babam nerde yoksa öldü mü?" karşınızda ablanın arkadaşının hüngür hüngür ağladığını düşünsenize müneccim miydim lan ben hiç bir zaman hayatımı doğru güzgün yaşayamadım amk bir arkadaşım da kalamadım annem evde tek diye gece saat 4 bile olsa 5 bile olsa eve dönmek zorundaydım hiç tatile gidemedim amk annem yalnız kalmasın başına birşey gelir diye hoş yaz tatili o zamanlar benim için iş tatiliydi otur şükür et haline koçum
    ···
  7. 7.
    +2
    Ailemin yanında olsam da olmasam da, tek düşündüğüm onlardı, kavga ediyorlar mıydı, birbirlerine bir şey yaparlar mıydı? Bir cinnet anında, belki de… Bu düşünceler, ne Ankara’da, ne askerde, ne de kendi evimde hiç aklımdan çıkmadı. Askerde, o kadar dert arasında, tek düşündüğüm onlardı. Her akşam aradığımda, annemin ya da kardeşimin ses tonundan anlamaya çalışırdım: “Bugün kavga etmişler mi?”
    ···
  8. 8.
    +2
    Ve biz, yaralı çocuklar.. Kendimden, sizden, herkesten tek isteğim şudur: Baba olduğunuzda, çocuğunuzun başını okşayın, onunla muhabbet edin, elinden tutup gezin, günde 10 dakika bile olsa, ona ayırın. En önemlisi; bunu içinizden gelerek yapın.
    ···
  9. 9.
    +1 -1
    çok güzel yazıyon simdiden ağladım amk :((((
    ···
  10. 10.
    +2
    Etrafımdaki çocuklar, hep anlatırlardı: “Oğlum, babam beni derine zütürdü, yüzmeyi öğretti.” “Hiç korkmadınız mı lan?” Diye sorduğumda ise, “Babam yanımdaydı, niye korkayım ki?” Diye cevap verirlerdi. Bense, babanın yanında olması ve korkmama kavramlarını bir türlü yan yana getiremiyordum. Baba, bana bir güven vermekten çok, o güveni benden alan bi kavramdı. “Ya yanlış yaparsam” düşüncesi, yiyip bitiriyordu beni.
    ···
  11. 11.
    +2
    “Babam yanımdaydı, niye korkmayayım ki?”
    ···
  12. 12.
    +2
    Lojmanda, çocukların çok sevdiği bi kadın vardı: Fatma Teyze. Bize hiç küçükmüşüz gibi davranmazdı, birer büyük gibi karşısına alır, saatlerce konuşurdu. Bi gün, Fatma Teyze, lojmandaki 15- 20 çocuğu aldı, denize zütürdü. Çok eğlendik. Yüzdük, şakalaştık, muhabbet ettik. Ama bi sorun vardı; bütün çocuklar derinde yüzebiliyordu; sadece bir çocuk, iskelenin en ucunda dikilmiş onlara bakıyordu: Ben.
    ···
  13. 13.
    +2
    Evet, yine yüksek notlar aldım, Anadolu Lisesi’ni kazandım, üniversiteyi kazandım, mezun oldum, hayatımda hiç sınıf tekrarı yapmadım, ama hep idare ettim. Hiç bi zaman derslere doğru düzgün çalışmadım. Yapabileceğimin minimumunu yapıp bıraktım.
    ···
  14. 14.
    +2
    Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. “Baba, ne ekşimesi, ne diyosun sen? Biz sana yük mü oluyoruz ya, sen bizim özel şoförümüz müsün? Sen de gel istiyordu, ondandı söylemelerimiz. Git bilet al onlara, merak etme bu konuda tek kelime etmeyecekler.” Diyip, kapattım telefonu suratına. Bir baba, ailesini nasıl yük olarak görür? Bu, aklımın asla alamayacağı kadar garip bir düşünce.
    ···
  15. 15.
    +2
    işte ben de, ergenliğimde bununla yüzleşmiştim: Ben ailemle neden huzurlu değilim? Aile dediğimiz şeyin huzuru olmadıktan sonra ne anlamı var? Neden, tek bir gün bile huzurlu bir şekilde odamda oturup ders çalışamıyordum? Neden, içerden bir ses gelirse müdahale edebileyim diye kapımı aralık bırakmak zorundaydım? Neden, bu evin çocukları, dikkat edilmesi gerekenleri ben ve kardeşim değildi de, annem ve babamdı? “Çocuksu davranış” dediğimiz şeyi, neden biz “çocuk”lar yerine, “büyük”ler yapıyordu? Bu sorularla doluydu zihnim.
    ···
  16. 16.
    +2
    Zaten, okul konusunda hiç sorun çıkartmadım. Hep takdir getiren öğrenci oldum. Benim için o kadar doğaldı ki… Yaşıtlarımdan çok önce okumayı öğrendiğim ve çok da kitap okuduğum için, basit gelirdi dersler. Hiçbir zaman eve koşa koşa zütürmedim karnemi. Eve gidince, karnemi ortaya koyup, kitap okumaya dönüyordum. Sadece kitap da değil gerçi, yere serilen gazeteler, dışarıda bulduğum kâğıtlar, dergiler… Ha bi de, dönüp dolaşıp okuduğum dünya klagibleri… Babamın hediyesi…
    ···
  17. 17.
    +2
    “Kiminleydin?” “Arkadaşlarla.”

    Hangi arkadaşlar?” “Erkek”

    Adları yok mu?” “Var.”

    “isimleri ne?” “Hasan, Hüseyin, Ali, Veli ne fark eder.”

    “Lan düzgün cevap versene” “Veriyorum ya. Hadi iyi geceler” diyip, odaya gidiyodum.
    ···
  18. 18.
    +2
    Ahmet Amca, Oğuz’a “kenara çek oğlum” dedi. Durduk. “Hadi, inin bakalım arabadan” dedi. Şaşırmıştım. inince, “Hadi, geç bakalım ön koltuğa” dedi bana. Nasıl yaparım! Ben ön tarafı göremiyordum ki? Hem, arabayı çarparsam babam bana çok kızar? “Yapamam, beceremem ben.” Dedim. Ahmet Amca, tuttu omuzlarımdan, gülerek “Yaparsın evladım, kocaman adamsın, hadi geç bakalım” dedi. Gözlerim dolmuştu.
    ···
  19. 19.
    +1
    Bir kavgayı hatırlıyorum, 8- 9 yaşlarındaydım. Odamda ders çalışırken, artık alışık olduğum sesler gelmeye başladı: Salonun ortasında, babamla annem çok şiddetli bir şekilde kavga ediyorlardı. Babamın üstü başı yırtılmış, annemin dudağında kan…
    ···
  20. 20.
    +1
    Kendimi bildim bileli, annemle babam hep kavga ederler. Hem de her yerde, herkesin yanında. Hem de, şiddete varan kavgalar. Gözünüzün önünde, babanız annenize vuruyo, ya ta tam tersi. Ve bunlar her gün, her gece oluyor. Çok garip bir duygu.
    ···