1. 51.
    0
    Yaşadığımız şehirden yeni taşınmıştık buraya. Kayserii.. hayatta nefret ettiğim nadir şeylerden bir tanesiydi o günlerde bu şehir. Liseye yeni başlamıştım ilk aylarını istanbul'da geçirdiğim ilk dönemin ortalarına yakın bir zamanda yeni okulama başlamış ve yeni bir ortamın içinde bulmuştum kendimi. ilk dersime müdür muavininin rehberliğiğnde girdim. kapıyı hafifçe tıklatıp içeri daldıktan sonra öğretmenin yanına gidip birşeyler konuşurken ben yerdeki mozaik desenlerine bakmakla meşguldüm. 2 dakika sonra sınıftaki öğrencilere dönüp bu arkadaşınız okulumuza yeni geldi. ismi 'xxx' istanbuldn geliyor artık sizinle aynı sınıfta olacak ona iyi davranın aranıza alın vs. gibi gibimsonik bir takım laf ettikten sonra çekti gitti. kafamı ilk kez yerimden kaldırıp oturacak boş bir yer ararken orta sıraların sonlarına doğru boş bir yer gördü nihayet gözlerim. oturdum yanına oturduğum çocuğu adam yerine koyup selam vermeden. ilk ders bitti. tenefüste sınıfın yarısı yanıma gelip kendini tanıttı. sinir oldum bu tavırlarına. ben sizden biri değilim demek geçti içimden ama demedim. gelenlere sinir olduğum kadar gelmeyenlere de oldum. amk binleri havalara bak dedim kendimce..
    ···
  2. 52.
    0
    anlatma amk
    ···
  3. 53.
    0
    Mola amk okuyan yok zaten. yinede yazayım okuyan okur.
    ···
  4. 54.
    0
    reserved
    ···
  5. 55.
    0
    anlat panpa dinliyoruz
    ···
  6. 56.
    0
    Mesajı gönderen selin'di daha öncede 1-2 ergence mesaj atmıstı ama cevap vermemistim. ama bu mesajı merak duygumu doruklara çıkardı:
    - Seni rüyamda gördüm xxx.
    - hayırdır inşallah ben ne gezerim oralarda. dedim dayanamayıp
    - gördüm işte anlatayım mı ?
    -anlat.
    sonra rüyasını anlattı. enteresan bir rüyaydı. sonunda da:
    -Özledim seni galiba ondan oldu ':)'. (gülen suratları hep tırnak içinde yapardı mk sebebini hala bilmem)
    -Bende sizi özledim dedim. yanlış anlaşılmasın sonuçta sevgilisi var diye.
    - Buradaysan görüşelim mi ?
    heyecan bastı yine amk. ulan ne güzel rahattı kafam.
    - Sevgilin kızmasın ? hem ben tatildeyim.
    - ne sevgilisi ??
    bunu duymak bile rahatlattı beni. ama ne diyeceğimi bilemedim.
    -neyse canım hem banane zaten.
    -ha sen kendinden bahsediyosun ':)'. bitmemismiydi o oyun ?
    vay amk ya mal ayağına yatıyor ya harbi mal. hayır deyip çocuğun ismini söylediğimde gülmeye başladı. dalga geçtiği için iyice ayar oldum. aralarında bir şey olmadığını onunda buraya yeni geldiğini ve uzaktan akraba olduklarını söyledi. sabaha kadar sevişip boşalamamış ardından iliklerine kadar hunharca boşalan adam hissi vardı üzerimde. sebebsiz mutlu oldum yine amk. buluşmaya gidemediğim için üzüldüm. bi sevindim bi üzüldüm amk mal gibi oldum. Pederin yanına gidip tatili ne zaman bitireceğimizi sordum. 1 hafta daha burada olduğumuzu söyledi. uzun bir zaman olsa dayanamayıp dönerdim ama bekledim. o 1 hafta çok zor geçti ama sonunda döndük. oraları bırakıp böyle bir yere gelmenin verdiği pgibolojik yıkım ancak selin'i görme hayaliyle yok oluyordu. gelene kadar uyuyamadım. eve uğrayıp bavulları bıraktığımızda akşamın ilk saatleriydi. dayanamayıp çıktım evden. evinin önüne gelip mesaj attım.
    -selam. seninle bir şey paylaşmak istedim. yazıp yolladım
    gecikmedi cevap:
    -ne paylaşacaksın ?
    -şu an sahildeyim kumlara uzandım ve gökyüzünde sadece benim yıldızım olduğunu fark ettim. balkona çıkıp bakar mısın ?
    -manyak ':)' dur bakıyorum hemen. mesajını aldıktan sonra balkonlarını karşıdan gören müsait tenha bir yere pusu kurdum. çok geçmeden balkon kapısının arkasındaki perde aralandı. yüzündeki o alıştığım gülüş kamaştırdı o karanlıkta gözlerimi. gelen mesajı geç fark ettim.
    -yaaa bir sürü yıldız var burda hangisi senin ? yazıyordu.
    ona doğru yürüdüm. bir bir toplayıp ellerimle simetrik bir şekilde dizmeye çalıştığım küçük deniz kabuklarından yaptığım bilekliği elime alıp balkonun altına geldiğimde fark etti beni. koşarak girdi içeri az sonra da apartman kapısından çıktı aynı tempoda. boynuma sarılmasıyla kesildi yerden ayaklarım. yanılmışım. bana göreymiş aşk. aşk o'ymuş. o bana göreymiş. aralandıktan sonra gülümsemeye çalışarak:
    -yıldızımı göstermeye geldim. dedim.
    -hangisii dedi kafasını yukarıya kaldırıp
    -bak en aydınlık olan. dedim.
    -aaaa şu mu ? dedi parmağıyla işaret edip.
    -Hayır benim yıldızım bu. deyip bilekliği havadaki eline taktıktan sonra yanağından öpüp hızlıca uzaklaştım yanından arkama bile bakmadan...
    Tümünü Göster
    ···
  7. 57.
    0
    reserved
    ···
  8. 58.
    0
    rezerved
    ···
  9. 59.
    0
    bugünlük bu kadar. takip edenler varsa kusura bakmasınlar sabah işe gideceğim ordanda yazarım. cümleten iyi geceler.
    ···
  10. 60.
    0
    Karamsarlığımın zaten zirvede olduğu günlerde kantinde serhat ve oğuzla otururken selin'in tanımadığım yabancı biriyle kantinden çay almakta olduğunu gördüm. sevgilisimiydi lan acaba ? kimdi bu lavuk. içim içime sığmadı o sinirle okul nüfusunun yarısını doğrama eğilimi vardı bende. tatsızlık çıkmasın diye sınıfa koştum gözlerimi kimsenin görmesini istemeyerek. beni durduran şey çarpışmanın etkisiyle sendeleyen edebiyat öğretmenim çok değerli insan Reyhan hanım oldu. yavaş ol xxx derken yere doğru olan başımı kaldırmadan özür dileyerek arkamı dönmüştüm ki. seslendi arkamdan. ses tonumdan anladığını düşünüp sorun yokmuş gibi davranmaya çalışarak:
    -efendim
    - kalemim düştü verir misin ?
    yüzüne bakmadan kalemi alıp uzattım tekrar özür dileyerek.
    - teşekkür ederim. kitaplarım ağır oldu yardım eder misin odaya kadar ?
    ses etmeden uzattığı 2 tane kitabı elime aldığımda ağırlık derecesinin 0a yakın olduğunu anladım. konuşmak için odasına zütürüyordu beni. ama kaçma ihtimalim yoktu bu şekilde. direk sorsa bir şey yok deyip gideceğimi bildiği için böyle yapmıstı zekiydi bi kıza göre amk. gittik odasına. ne odası demeyin kadın rehberlik öğretmeniydi. ama bizim ve 2 sınıfın daha edebiyat dersine giriyordu. kitapları bırakıp çıkmaya yeltendiğimde:
    -xxx gelsene biraz konusalım. dedi oturduğu yerden.
    - tamam. deyip oturdum okula alıştın mı öğretmenlere alıstınmı falan gibi birkaç soru sorduktan sonra asıl meseleye gelmeye karar verdi:
    - bu halde olmanın sebebini benimle paylaşmak ister misin ? öğretmenin gibi değil ablan annen gibi düşün beni. dedi
    - sorunum yok ki. dedim gülümsemeye çalışarak.
    - Birisi bir şey mi söyledi ? ya da birşey mi yaptı ?
    - hayır hocam sorun yok herşey yolunda
    - bak xxx. beni çok tanıyan yok bu okulda. senin gibi benimde ilk yılım bu. ama şöyle bir özelliğim olduğunu paylaşayım seninle. öğrencilerimi özelliklede bana saygılı davranıp sevgimi kazananları uzaktan takip ederim ben. senide ediyordum ve şu an ki davranışların normaldekiler gibi değil. diyerek zarfladı beni.
    - teşekkür ederm hocam bende sizi seviyorum ama sorun yok.
    - yalan da olmasın öyleyse.. aşık mı oldun o kıza ? kalp atışlarım hızlandı. duvarı karalarken annesine yakalanmış bir çocuk gibi kafamı öne eğdim.
    - hayır dedim direk.
    - savunmaya geçtiğine göre birşeyler var demektir dedi. köşeye sıkıştım amk.
    - şey biraz hocam. ama istemeyerek oldu.
    - aşk isteyerek ya da planlayarak olmaz zaten canım. ama yanlış kişiyi seçtiğini üzülerek söylemem gerekiyor. bu onun son senesi gidecek senin daha ilk ne olacaksence o gidince ?
    ooohh rahatladım amk öteki kaltağa aşık olduğumu düşünmüş. ama yinede düzeltme ihtiyacı duydum.
    - o değil hocam...
    hatırladığım kısmı bu kadar bu konuşmanın burayı yazmamışım günlüklere.. kim olduğunu sormadı öğreneceğini düşünüyordu galiba. aynı gün serhatıda odasına çağırıp önce normal muhabbet edip sonra benimle ilgili sorular sormaya başladığını öğrendiğimde amacının ne olduğunu merak etmiştim açıkcası. ama üzerinede gitmedim. derdim başımdan aşkındı zaten...
    Tümünü Göster
    ···
  11. 61.
    0
    salona geçtiğimizde koltukta uyuyakalmış bir melek karşıladı bizi. buraya geldiğimizi haber alan 2 kız arkadaş daha geldi bizden sonra. onlarda bize eklenince seslere uyandı Selin. çok sevindi bizi görünce. ruhunun bedenini terk ettiği izlenimi veren görünüşünü aydınlattı o sımsıcak gülüşü. solgun yüzüne öyle yakışıyordu ki o gülüş. çevremdekilerin anlam veremeyeceği bir yüz ifadesiyle seyrediyordum onu gözlerimi ayırmadan. o ise arada sırada gözlerini gözlerime çevirip sonra aniden önüne indiriyordu hızlıca suçlu bir çocuk gibi. bu hali bile cezbediyordu beni. sarılıp özürler dilemek geçiyordu içimden. birşeyler yapmak istiyordum ama yapamıyordum be amk. yaşamadınız mı siz hiç bu duyguyu. ağlamak istiyordum ama ağlayamıyordum. gülmek istiyordum gülemiyordum. hasta ziyaretinin kısa olanı makbul dedi kezbanlardan biri kendisinden nefret etmeme sebeb oldu bu sözler. kalktık kapıya kadar annesi eşlik etti bize. telefonumu unuttum dediğimde getireyim diyen annesine ben alırım deyip fırladıktan sonra gelip alnından öptüm onu bir an önce iyileş özlediğim okul değilmiş dedikten sonra koşar adım uzaklaştım oradan. daha sonrasında gülerek itiraf etmiştim ona aslında telefonumu unutmayıp bilerek bıraktığımı sırf yalnız veda etmek için. ziyaretten sonraki gün daha iyi oluğunu merak etmememi ve geldiğimiz için hepimize teşekkürlerini içeren bir mesaj yolladı. 1 hafta boyunca gelmedi okula arada bir 1-2 mesajlık kısa konusmalar yaptık. fazla yormak istemediğimi belirterek dinlenmesini istedim ondan çabuk gelsin diye. sonraki hafta geldi okula tam sağlığına kavuştuğuna inanmadım. üzerine titredim bariz belli etmeden. çevredekilerin tepkilerini çekmemek adına.ama serhattan kaçmıyordu galiba. selin'le ilgilendiğim zamanlarda izliyordu beni yüzünde çok az gördüğümüz gülümsemesiyle.. Bu şekilde bir kaç hafta geçtikten sonra tekrar eski canlılığına kavuşmuştu selin. gülüyor eğleniyor bizleri de eğlendiriyordu yine eskisi gibi. o güldüğü zaman benim gülmeme gerek kalmıyordu bile. gülmüş kadar oluyordum. sorun olduğunu bile düşünmüştü arkadaşlarım konusmak anlatmamı isteyenler bile oldu. serhat dışında hepsi nerdeyse. o tek kelime etmedi bile desem yeridir. normal davrandı. Selinle bazen okul sonralarında ters istikamette olduğu halde evine kadar yürüyüp sonra kendi evime gidiyordum. sorduğu zamanlarda ise uğramam gereken yerler olduğunu söylüyordum.. Uğrayacağım tek limanın onun gönül limanı olduğundan habersizdi o. bu şekilde geçti aylar. arada sırada tesadüfen yalnız kalmalarımız ve evine yaptığımız yürüyüşler dışında pek olmadı başbaşa zamanımız. yıl sonu yaklaşırken herkesi saran sınıf geçme heyecanından zerrece bulunmuyordu bende. düşündüğüm tek şey olmuştu selin. aynı sınıfta olacakmıydık bölüm seçiminden sonra ? geçebilecekmiydim sınıfı ? bu sorularla boğuşurken bile aklımdaki en büyük soruydu selin. acaba ? şansım olabilirmiydi onunla birlikte olmaya. çok kez düşündüm konuşmayı açılmayı ama yapamadım. benden kopması ihtimalini alamadım göze. uzak kalmak yerine yanyana olmayı tercih ettim hep. dokunamasam öpemesem sarılamasam da yanımdaydı en azından riske edilecek yanı yoktu onun. edemedim...
    Tümünü Göster
    ···
  12. 62.
    0
    ilk gün farklı olacak gibi bir his vardı içimde ama aynıydı amk. bildiğin liseli ergenler. onların içinde gözlermin aradığı tek bir adres vardı. Selin. ama yoktu amk. gelmemişti. oysa soracaktım ona attığım mesajlara cevap vermeyişinin, telafi edeceği buluşmanın hesabını. bunları düşünürken serhat seslendi karşıdan. ooopp oluum yüzde vermez olmuşsun. vay bin özlemişim lan onuda. sarılıp kucaklaştıktan sonra muhabbete giriştik. şöyle geçti böyle geçti. lan bi kız ayarladım offf motor amk paso gibişiyoz. olum o da bir şey mi sen benimkini görsen ancelina culiye benziyo amk. gibi ergen atmasyonları çoğalınca attık serhatla kendimizi dışarı. konuştuk uzun uzun boş geçti amk dersleri hocalar yokmus. bir ara selinden bahsettik anlattım görüştüğümüzü falan ama detay vermeden. normal bir olaymış gibi. bir şey hissetmemiş gibi. neden gelmedi acaba falan diye düşünürken bizim elemanlardan oğuz geldi yanımıza. naber nasılsın geyiğinden sonra selin hastaymış vs. birşeyler söyledi ama hastaymıştan sonrasını dinlemeyemedim. beynimden saniyede milyon düşünce geçiyordu amk. lan acaba kartopu attımda ondan mı hastalandı ? yok lan zarar verecek kadar abartmadım ki.. beynim düşüncelerle orgy yaparken seslendi serhat:
    - hadi lan gelsene
    - nereye oloom
    -kantine gidiyoruz. dinlemiyon mu leylamısın amk
    gittik kantine ama aklım kaldı o'nda. kantidede muhabbet koyu olunca dayanamayıp oğuza sordum
    - nesi varmış selin'in ?
    - bilmem hasta dedi annesi sabah birlikte gelecektik ama gelemeyecekmiş. dedi
    serhat girdi araya
    - olur arada onun böyle şeyleri. bünyesi zayıf çok hasta oluyor.
    - geçmiş olsuna mı gitsek ? dedim.
    -noluyoruz olum ? nedir bu selin meerakı ?
    - lan bişi olmuyor hastaymış gidip soralım işte arkadaşımız sonuçta. diyerek kamufle etmeye çalıştım duygularımı. çıkışta gideriz diye geçiştirdiler beni. ısrar ettim hemen gitmek için. okul ? sokayım okula kalkın pçler. gittik evine kapıyı annesi açtı. önceki ders çalışma ziyaretlerinden aşina olduğu için fazla sorgulamadan aldı bizi içeri...
    ···
  13. 63.
    0
    Ondan önce geldiğim için mekanın en güzel masasını aradı gözlerim. kanımca en güzel manzaraya ve konuma sahip olan masaya oturup garsona arkadaşımın geleceğini söyledikten sonra beklemeye başladım. kapının her açılışında heyecanlanıyor ama kendime sakin olmak konusunda telkinde bulunuyordum. çok geçmeden girdi kapıdan. beni aradı gözleri bir süre elimi kaldırıp yardımcı oldum ona. yönünü bana çevirip yüzünde görmekte pek zorlanmayacağınız o gülümsemeyle aramızdaki kısa mesafeyi adımlayarak yaklaştıkça kalbimin seside adımlarının sesi gibi artıyordu. krem rengi paltosu kırmızı atkısı ve şapkası yaklaştıkça o bedene ne denli yakıştıklarını daha çok belli ettiler. masaya geldiğinde ayağa kalkıp elimi uzattım hoşgeldin diyerek. elimi tutmadan sarılıp hoşbulduuuk dedi. yanaklarının yanaklarıma hissettirdiği üşüme hissiydi ama kalbimde hissettiğim şey onun sıcaklığıydı. oturup konuşurken gözlerimi yüzünden alamıyordum kızaran burnunun ucu yanakları daha bir güzel görünmesine sebep olmustu sanki. biraz oradan buradan sohbet ettikten sonra sıcak çikolatasının dudaklarında kalan kısmını dudaklarımla silmemek bir hayli zor oldu benim için. peçeteye sildim. teşekkür etti. yarım saat kadar oturduk. saatine baktı.
    - anneme söz verdim birlikte alışverişe gitcez biliyorum ayıp oldu ama sonra telafi ederim. dedi
    - sorun değil en azından gelip kendin söyledin mesaj atsan ya da arasan alınırdım. dedim.
    - şimdi alınmadın değil mi ?
    - hayır gidelim hadi deyip kaldırdım. hesabı ödeyip mekandan çıktık zaten adam gibi bilmediğim şehirde onunla yürümek istiyordum.
    - nereye gideceksin ? dedim
    - alışverişe dedim ya.
    - tamam da nerede yapacaksınız alışverişi ? çok yer varmış gibi malca bir soru olduğunu sonradan anladım adam gibi 2-3 yer var amk. söyledi yerini. annesinin orada olacağını. birlikte yürüyelim mi dedim kabul etti. normalde kardan nefret ederdim o gün sevdirdi bana. nazikçe attığı kartopuyla. akabinde ben o ben derken eğlenceli bir yürüyüş sonrası mekana gelince. annem görmesin kızlara gidiyorum demiştim dedi. döndüm eve nasıl geldim bilmiyorum amk. yeşilçam gavatları gibi sırıttığımı biliyorum ama. gören olduysa ki kesin olmuştur amk delisi demişlerdir. desinler kimin gibinde.. eve varmama az kala mesaj geldi selin'den
    - anlayışın için teşekkür ederim. özlemişim..
    - bende çok özlemişim ama seni görünce haffledi biraz. dedim
    - benim ki bitti denecek kadar azaldı :) ne de olsa sevgilimle bulustum. dedi yaptığımız planı kastederek. gülüşmeler yazışmalar derken akşam oldu. peder bey çağırdı yanına. burası çok soğuk istiyorsan bir yerlere gönderelim seni dedi. benim içimdeki ateş yakarda kavurur bu şehri be peder sen ne diyosun. iyiyim böyle falan deyip pederin teklifi reddettikten sonra telafi ederim dediği buluşma için planlar yapmaya basladım bile çoktan.. ama olmadı amk. okullar açılana kadar bulusmadık bir daha. nihayet açıldı koduğumun okulu.. koşarak gittim desem yeridir ilk gün.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 64.
    0
    Plana göre sadece o kızın görebileceği ortamlarda yani kantin bahçe vesaire gibi yerlerde birlikte görünecektik. amk sanki kız bana tecavüz edecek gibi düşünüyordu bizimkiler benlik bir sorun yoktu. sadece kızın öpüşürken öyle demiyordun vs. gibi sözler söyleyip ayarı vermesinden çekiniyordum. bu arada sınavların sıklaşması sebebiyle toplu ders çalışmalar haftasonlarının her günü farklı birinin evinde toplanıp ders çalışma bahanesiyle muhabbetin geyiğin dibini bulmalar da sıklaşıyordu. selinle okul dışında hiç bir şekilde yakın olmamaya çalışıyordum. ne gerek var amk kısmeti kapatmaya belki dışardan biri düşer mantığıyla. ilk dönemin sonuna geldiğimizde çok iyi olmayan ama kötüde olmayan notlara sahiptim. herkes tatil planını anlattı selin izmire gideceğini oğuz köye babaannesine gideceğini serhat ise burada kalıp çalışması gerektiğini söyledi. benim planım yoktu henüz. ailem ne uygun görürse o olacaktı. tatile gidip gitmeyeceğim belli değildi. karşılıklı iyi tatiller dilekleri numara alıp vermeler ve klagib vedalaşma sözcüklerinden sonra ayrıldık.eve geldiğimde annem ve babam her zaman ki alıştıkları notları göremeyince biraz bozuldular ama çaktırmadılar bana.. tatilin ilk haftası bittiğinde sıkılmaya başlamıştım. bizimkilerin de tatil konusunda herhangi bir teklifleri olmamıştı bu defa. sanırım notların etkisiydi bu. günler geçtikçe artan sıkkınlık ps'de prof. sayılabilecek bir kıvama gelmeme yardımcı oluyordu. uyuyamadığım bir gece telefonumu elime alıp sağa sola mesaj atıp uykunun gelmesi için beklemeyi planlıyordum. rehberde mesaj atacak adam ararken Selin'in numarası ilişti gözüme. atmakla atmamak arasında kaldım bir süre. sonra şöyle bir geriye bakınca aslında sıkılmaktan öte onunla olan zamanları özlediğim hissine kapıldım biraz. bahçede koluma girdiği anlar geldi aklıma. kantinde elleriyle yedirdiği tostlar içirdiği çaylar. sonra gözleri.. onları özlemişim en çok. uçsuz bucaksız o yeşil gözler. cennetin fragmanı misali geldi bana ilk defa o an... bir mesaj attım;
    - Selam tatil nasıl gidiyor ? umarım eğleniyorsundur.
    cevap gelmeyince biraz karamsarlığa kapıldım. gördü de cevap vermedi mi acaba düşünceleriyle iç içeyken uyuyakaldığımı ertesi gün öğleye doğru uyanınca fark ettim. kahvaltıdan sonra telefona baktığımda 2 mesaj olduğunu gördüm. aklıma hiç selin gelmedi açıkcası. ikisi de ondan gelmişti
    1. çok güzeldi ama okulu özledimm yaaa.
    2. kusura bakma anca gördüm yoldaydım dönüyordum izmir'den.

    tekrar mesaj attım cevap geleceği düşüncesinden uzak.
    - sorun değil. ben de özledim okulu sormadın ama söyleyeyim tatilin şimdiye kadar olan kısmı iğrençti.
    1 saat sonra cevap geldi.
    -nereye gitmiştin ki tatil için ?
    - gitmedim ki biryere. yazıp yolladım
    - yazık olmuş senin tatile desene.
    - sorma yaa. yalnızım bir de kimseyi tanımıyorum hayatımda geçirdiğim en kötü tatil bu galiba. dedim
    - serhatla görüşmediniz mi hiç ? o da kalmıştı orada.
    - çalışıyor o çok işi oluyor işten sonrada yorgun oluyor. dedim.
    - iyi ben geldim artık sıkılmazsın. dedi.
    - süper olur yaa görüşelim bir ara. yazıp yolladım.
    - bugün bana uyar senin içinde uygunsa
    - Yuh o kadar mı özledin. diyerek binliğimide yaptıktan sonra akşam üzeri best of kayseri mekanlardan birinde buluşmak için sözleşip mesajlaşma faslını kapadık... zaman gelince hazırlanıp gittim cafemsi yere..
    Tümünü Göster
    ···
  15. 65.
    +1 -1
    Evet beyler her zaman dalga geçip eksilediğimiz liselilerdendim bende bundan kısa süre önce. yaşadığım bir aşkı paylaşmak istiyorum. gibleyen olsun ya da olmasın pek mühim değil benim için. 2-3 adam okusa yeter. onlarda sıkboğaz etmezse daha iyi olur olabildiğince özet geçmeye çalışacağım takip edecek olanlara şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum.
    ···
  16. 66.
    -1
    Bir gün okul çıkışında yine kızla birlikte giderken birisi geldi yanıma kulağıma iki dakika şu araya gel diye işaret etti. kız farketmedi kalabalıktan dolayı bende devam etmesini geleceğimi söyleyip ayrıldım yanından. gittiğimde beni bekleyen çocuk okul dışından biriydi sanırım kıyafetleri öğrencilikle alakası olmadığını gösteriyordu boyuda benden biraz uzundu. tipi ofsayttı işte amk oğlanının. başladı konusmaya :

    - bilader ismin ne senin ?
    - xxx ne oldu ki ?
    - yeni mi geldin sen buraya görmedim daha önce ?
    - evet istanbul'dan geldim.
    - bak koçum burası istanbul değil burda kafana göre hareket edemezsin. o kızdan uzak duracan o kız benim. !
    - sevgiln mii ? bilmiyordum kusura bakma. hem sadece arkadaşız biz.
    - sanane bilader uzak dur dediysem uzak duracan.

    vay amk oğlu korktum sandı heralde alttan alınca. giberler olum istanbuldan geldik diye godoşmuyuz lan. direk arkamı dönüp kızın yanına gittim tekrar. onunla orda kavga da edebilirdim ama etmedim. bu şekilde daha çok kuduracaktı. kızla takılmaya devam ettim yine. aradan 1 hafta kadar zaman geçti selin geldi yanıma konuşmaya başladı:

    - o kızla çıkıyomusun sen ?
    - yoo neden sordun ki.
    - o kızdan uzak dur iyi biri değil üzülürsün falan gibisinden bişiler söyledi bana giblemedim açıkcası. ertesi gün çıkışta farklı birisi çağırdı bu defa kızın yanından. gittim yine giderken serhat gördü çocuğun yanına gelip ;
    - Hayırdır bilader ? dedi
    - sen karışma serhat işimiz var onunla.
    - tamam bende geliyorum işinize dedi.
    - serhat karışma dedim sana olum kendisi kaşındı arkadaş. dedi.

    böylece anlamış oldum niyetinin konusmak olmadığını. kendimi hazırladım piskolojik olarak kavgaya temkinli durdum.
    serhat;
    - bu adam benim arkadaşım sorun herneyse bende gelip dinleyecem dedi. konusmasına bakılırsa serhat baya taşaklı biri gibiydi. neyse gittik sakin bi boş yere bahça gibi biryer. bizi bekleyenin daha önce beni uyaran kişi olduğunu görünce meseleyi anlamıştım...
    ···