1. 1.
    +1
    moruk biraz hızlı anlat be valla sağlam hikayeye benziyor
    ···
  2. 2.
    +1
    Yanından ayrıldım ayrılmasına ama aklımı unutmuşum orda be binler. gönlümü unutmuşum. bedenimde bi gibe yaramadı zaten. titreyen bacaklarım zor taşıdı beni eve kadar. yatağıma zor atabildim kendimi. sabaha kadar ağlasam geçmezdi içimdeki sıkıntı. yatağa yatıp annemin yemek davetini reddettikten sonra mesaj atmak istedim ona herşeyi söylemek istedim ama yapamadım. çaresiz bekledim uyku reizi. gelmedi saatlerce. ertesi gün uyandırdı annem beni..
    -serhat kapıda xxx. seni bekliyor.
    vay amk haberde vermemiştik ayıp oldu. son sürat giyinip kapıya koştum sarıldık hoş beş muhabbet derken içeri davet ettim. oturup sohbet ettik bir süre. çalıştığını gece evin ışığını açık görünce hoşgeldin demek istediğini ama geç olduğu için bu güne bıraktığını söyledi. aslan kardeşim benim. ilk kez birini kendime bu kadar yakın hissediyordum. bir müddet sonra annemde bize eşlik etti. serhatın çayı bittiğinde annem tazelemek isteyince itiraz edip kendisi almak istedi ama annem fırsat vermedi ona. çok ezildiğini hissettim karşımızda. anlayamadım basit bir çay doldurmak neden rahatsız etmişti ki onu bu kadar ? yine annemin mutfakta olduğu bir zaman:
    -kardeşim biraz çıkıp dolaşalım mı ?
    -sıkıldın mı ? olum rahat ol senin de evin sayılır burası.
    -eyv. kardeşim. ama çıkalım biz konusmamız lazım.
    çıktık dışarı takıldığı bir bilardo salonu vardı oraya doğru yürüdük ama tek kelime etmedi mekana kadar. girdik içeri masanın birine yöneldi direk oyuna başladı:
    - ne konuşcaz olum hadi ?
    - oyna oyna konuşuruz. bir süre tek kelime etmeden oynadık oyunu. derken mekana 3-5 kişi girdi kavga ettiği lavukta aralarında. beni es geçip serhatla tokalaştıktan sonra oyuna başladılar serhat gerildiğimi anlayııp.
    - hadi çıkıp konuşalım.
    - anlatsana olum merak ettirme amk. çıktık mekandan sakin bir parka oturduk konuşmaya niyeti yok gibiydi ama suratına dikkatle baktığımı anlayınca başladı konusmaya.
    - aşık oldum ben.
    şaşırdım amk kızlarla konusmaktan bile haz etmeyen adam aşık oldum diyor.
    - vaay yakışır kardeşime. kim bu şanslı kız?
    - bize yakın biri. tanırsın. demesiyle birlikte beyin duvarlarım sarsıldı. içimden yalvardım allah'a lütfen.. lütfen selin demesiiiin...
    ···
  3. 3.
    +1
    ben düşüncelerle gibişirken o konuşuyordu bir kaç kez buluştuklarını telefonla sürekli konuşup mesajlaştıklarını ilk kez birine bir şeyler hissettiğini falan söyledi. tepkisiz kaldığımı görünce.
    - noldu kardeşim? sıkıldın mı kusura bakma. demesiyle soyutladı beni düşüncelerimden.
    -hayır hayır şaşırdım. diyebildim güçlükle.
    -sence ne yapayım? ilk sana söylüyorum.
    -önce kim olduğunu söyle. dedim korkarak. çok sevdiğim biri olmustu serhat beni kendine çok yakın hissediyor olmasıda ayrı mevzu. selin'e aşıksa bana paşa paşa kabullenip sineye çekmek düşecekti.
    -aylin. dedi kısık ve utangaç bir ses tonuyla. gevşedi tüm vücudumun gerginliği. silinip gitti bir anda.
    - bizim aylin mi ? aylin bazen bizimle takılırdı okulda aynı sınıftan güzel sayılabilecek kıvırcık saçlı hayatını derslere adamış bir tip.
    - evet. yanlış mı yapıyorum sence ? belk o sadece arkadaşı olarak görüyo beni ?
    - öyle düşünme be oğlum.
    - ne bilim lan tuhaf hissediyorum. ya istemezse beni ?
    -konuştun mu kızla ?
    -ilk sana söyledim dedim ya.
    -lan konuşsana olum.. beni mi seviyon kızı mı git kıza söyle amk. kötü düşünme benim kardeşimden iyisini mi bulacak.
    - eyv. kardeşim. dedi rahatlamış bir tavırla. ama bilmiyordu ki asıl rahatlayan bendim. bunların üzerine düşünürken. selin'le önceki akşam olanlar geldi aklıma. acaba ne düşündü ? rahatsız olmuşmudur ? lan hiç mesajda atmadık amk atsamıydım. telefona bakmak geldi o ara aklıma. bir yeni mesaj yazısını görünce açtım sabırsızca. evet oydu mesajı yollayan.
    - Bu çok güzel yaaaaaa teşekkür ederim buralarda bulmak zor bunları.
    Vay amk diğer konudan hiç bahsetmemişti. bende açamadım.
    - başka yerde de bulamazsın. denizin dibinden topladım onları. yazıp yolladım.
    cevap 1 saat sonra geldi. bu arada bizde serhatla sohbetimizi bitirip ayrılmış o iş yerine ben eve dönmüştüm.
    - inanmıyorum sen mi yaptıııııııııın ?
    -evet belli değil mi taşların yamukluğundan *
    - yaa çok güzel gerçekten. çok mahçup ettin beniiii.
    - beğenmene sevindim. çokta yakıştı baktıkça hatırlarsın.
    - unuturmuyum ki hatırlayayım. içimdeki ataşe bir odun daha attın be güzelim. cevap veremedim. bir mesaj daha geldi.
    - neden hemen gittin teşekkür bile edemedim. buluşma teklifim hala geçerli ':)'
    içimdeki umut gittikçe büyüyordu beyler. karşı çıkamazdım. sözleştik yine aynı cafe. yine aynı masa yine aynı sandalyeler. bekledim 1 saat gelmedi. mesaj attım cevap vermedi. bir saat daha bekledim yine gelmedi. aradım açmadı...
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    +1
    telaştan nasıl koştuğumu bilmiyordum durağa bitmedi amk yolları. 20 dakikalık yürüme mesafesindeki yol otobüsle saatler sürdü sanki kapısına geldiğimde ne olursa olsun diyerek çaldığım kapıyı açan selin oldu. iyi olduğunu teyit eden gözlerim sakin olmam konusunda sinyaller verdi beynime. sigaranın zararını evleriyle arası 5 dakika olan duraktan koşarak gelmem sonucu nefes nefese kalmam kanıtlıyordu. yüzünü gördükten sonra rahatladığımı mı yorulduğumu mu onun anlayamadığı bir ohh çektim. aralıklı kapıdan bana bakıyordu çöktüğüm yerde kalakaldım konuşamadım bile. o girdi lafa.
    - babam çıkmama izin vermedi xxx. özür dilerim.
    - iyisin ya? dedim malca bir tavırla
    - hı? ne olduki.
    - neden haber vermedin.
    - demiştin ya ararsan ya da mesaj atarsan alınırım diye. o yüzden.
    - hastalandın sandım
    - koştun mu sen ? su vereyim mi ?
    cevap beklemeden içeri gitti. bir bardak suyla geldiğinde hayatımda içtiğim en tatlı su olma şerefine nail olan su zemzem tadında geldi bana onun elinden içince.
    -gideyim ben. dedim ayağa kalkarak.
    -tekrar özür dilerim.
    yine yanağından öpüp yüzüne bakmadan hızla indim ikinci katın merdivenlerinden aşağı. binanın sokağa açılan kapısına geldiğimde aldığım mesajda.
    -utanmak yakışıyor. yazıyordu daha bir utandım amk. seviyeli bir şekilde arkadaşlığın ötesine geçmeyen mesajlaşmalarımız devam etti okul açılana kadar. bende duygularımı anladığını ama kendisinin istemediğini düşünüp gereksiz imalarda. aşk sözlerinde bulunmadım normal davranmaya çalıştım. hangi bölümü seçmeyi düşündüğünü sorduğumda kararsız olduğunu benim fikrimin ne olduğunu sordu. türkçe-matematik seçeceğimi söyledim matematik yapamadığını o bölümü tercih etmeyeceğini söyleyince üzüldüm. ama aynı okulda olduğumuz için çok büyütmedim bu sorunu kendime. Bölümler seçildi ve ikinci yılımıza başladık lisede. Tm1 sınıfında olduğumu listenin ilk sırasındaki ismimi görünce öğrendim. sınıfa gidip uygun bir yer ararken pencere tarafı en arka sıradan seslenen serhat bitirdi bu arayışı.
    -Yerin hazır kardeşiiiiim. gidip oturdum. bu iyi haberdi selin yoktu ama candostum gözüyle baktığım belkide tek dostum olan adamla aynı sınıftaydık. serhatla muhabbete daldığımız bir anda kapıdan giren biri onun başını eğmesine neden olunca istem dışı kafamı çevirdiğimde karşımda gördüğüm kişi aylindi. adam sevdiği kızla aynı sınıfta dedim kendi kendime.. sen kendine yan olum. Sözel bölümündeydi selin. karşı sınıfımızdaydı üstelik. dersler dışında rahatça görebilirdim o yüzden bu sorunu kafaya takmamaya çalışarak geçirdim ilk iki haftayı. ikinci haftanın sanırım son gününde sınıfta olduğumuz bir anda koridorda ağlamaklı bağıran sesin selin'e ait olduğunu anlamakta çok zorlanmadım. Defol git lan istemiyorum anlamıyomusun diyordu birine. hışımla fırladım yerimden beni gören serhatta durmadı tabi. koşar adım çıktığım kapı önünde selin'in bana bakan salak ifadesini ve kanın beynime sıçramasına sebeb olan huur çocuğunun ona bakışını gördüm. serhat selin'e ne olduğu konusunda sorular sorarken ben attığım kafa sonrası burnunu tutan muallakyi yumruklamakla meşguldüm...
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    +1
    mesajı açarken tedirgin olmasam da okuduktan sonra o an birlikte olduğum zat-ı muhterem peder beyden güç bela saklayabildim dolan gözlerimi. içimde filizlenen aşk fidanını suluyordu mesajı. hala kayıtlı duruyor telefonumda.
    -Sevmek vazgeçmektir dediler. sevdim.. vazgeçemedim senden.
    sevmek umut etmektir dediler. ettim.. vazgeçmedim senden.
    sevmek yaşarken can vermektir dediler.. verdim. vazgeçmedim senden.
    sevmek ölmektir dediler.. bin defa öldüm. vazgeçemedim senden.
    sevmek gitmektir dediler. gittim. vazgeçemedim senden...

    Gidenler varmış bak. ben gidemedim hiç senden. benim de acıyor xxx. inan benimde acıyor sol yanım..


    gözlerimden akmayan yaşlar içime aktı o gün. belki mutluluktandı belkide şimdiden başlayan kaybetme korkusu. bunu hiç bir zaman bilemedim ben. cezamın bitmesine bir gün olmasına rağmen gittim o gün. okul çevresinde dolaştım yanına gidecek cesareti topladığımda çıkış zili çalmıştı. kalabalığın içinden onu seçmekte hiç zorlanmadı gözlerim. aşinalardı ona hayallerden rüyalardan. beni görünce uzaktan eli ayağına dolaşır gibi oldu ama bozmadı hiç. yanıma kadar gelip iki adım ötemde durdu. ne söyleyeceğimi ne yapacağımı defalarca prova etmeme rağmen unuttum. akışına bırakmaya karar verdiğimde döküldü kelimeler ağzımdan kendi kendine..

    - geç kaldğım tek şeysin sanırım.. nasıl böyle konustuğuma anlam verebilmiş değildim ama sanırım aşktı bu.
    - geç kalmadın tam zamanıı. dedi gülümseyerek.
    birlikte yürüdük el ele evine giden en uzun yolları kullanarak. ne o konustu ne de ben. suskunluktu anlaşan. suskunluktu konuşan. suskunluktu sarılan diğerinin suskunluğuna ve yine suskunluktu diğerinin suskunluğunu alnından öpen. evlerinin sokağına geldiğimizde her zaman yaptığımı değilde bu defa onunda öpmesini bekledikten sonra sakladım kızaran yüzümü ondan. eve giderken basmadı ayaklarım yere sanki. Benimdi ulan o. benimdi aşk. benimdi cennet gözleri. mutluluğun en safıydı bu. en güzeli. en el değmemiş hali. sebebsiz ağladım o gün. sebebsiz güldüm. sebepsiz sarıldım her içimden geldiğinde anneme kardeşime...

    Resmi bir ilişki başlamış olmasa da olmuş gibiydi herşey. şimdi en yakın arkadaşıma bahsetmenin tam zamanıydı. başkasından duyması pek hoş olmazdı. ertesi gün biten cezanın ardından okula gittim. serhatla konusmak ona anlatmak için sabırsızlanıyordum. heyecandan uyuyamadığım için evde de duramamış okula erken saatte gelmiştim. nihayet serhatta geldi dersin başlamasına az bir süre kala. sarılıp kucaklaştık özlediğim için sanıyordu belki o ama hayır be amk. dünyaları sığdırasım vardı kalbimin ondan arta kalan kısmına. anlatmak için hazır hissedince girdim söze.
    -kardeşim belki şimdiye kadar bahsetmediğim için bana kızacaksın. haklısın sen ilk benimle paylaşmıştın. ama ben ilk onunla paylaşmak istedim. bozulmasın büyüsü istedim. hakkını helal et. ben aşığım kardeşim. hemde çok aşığım.
    - neee ? sen mi aşıksın ? gazdır olum tuvalete git amk.
    - ???
    - şaka be olum. kime aşıksın lan ? niye şimdi söylüyosun amk.
    - Selin.. Selin zeynep.(zeynep ikinci ismi)
    - lan biliyordum amk. yemin ederim biliyordum. onun aşkının karşılıksız olmadığınıı.(uppss!!)
    - onun aşkı mı ?
    - geçen yıl söyledi bana senden hoşlandığını. senin öğrenmen bugüne nasipmiş.
    Sövdüm serhata o ise güldü bana.
    -neden söylemedin bana diye sorunca.
    -etkilemek istemedim duygularını. aşık olacaksan adam gibi ol diye. etki altında kalma diye.. ulan gerçekten adamın dibiydi bu serhat.

    velhasıl kelam gecikmeli yetiştik aşk otobüsüne ömür durağında. lakin yetişmiştik en azından. bindik ikimizde tereddütsüzz. katıldık aşk kervanına. tek duam vardı artık dilimde. allahım onun ömrünü. benimkine nasip et..
    Tümünü Göster
    ···
  6. 6.
    +1
    Çıktım odadan. gidemedim sınıfa o halde. bahçeye çıktım önce hava almak için temiz hava iyi gelmedi. markete gidip sigara aldım. art arda içtiğim sigaralar biraz sakinleştirmişti beni. kimdi lan bu lavuk. adı ne ? hangi sınıfta ? ne zamandır selin'in peşinde ? bunları düşünürken tenefüs zili çaldı. okul bahçesinde sigara içtiğimi de gördü üstelik kodumun müdürü. ama ses etmedi. az sonra serhat geldi koşarak üzerimdeki kanı gördü.
    - iyi misin kardeşim ? bir şeyin yok ya ?
    - iyiyim iyiyim benim kanım değil.
    - neler oldu ? çıkarmadı amk hocası dersten gelemedim.
    -bişi olmadı daha. saol kardeşim varlığını bilmek yeter.
    biz bunnları konuşurken koşarak merdivenlerden inmekte olan selin'i gördüm. önümde duran serhattan faydalanıp düğmeleri kapattım ama yine de gördü gelince üzerimdeki kanı.
    - ne yaptın sen. neden kavga ediyorsun. suçlar gibiydi. incindim biraz.
    - özür dilerim. dedim. serhat uzaklaştı hemen. anlayışına kurban olduğum kardeşim. Selin'de kırıldığımı anlayıp.
    -bir şey oldu mu ? neren kanıyor, hastaneye gidelim mi ? gibi bir sürü soru sıraladı peş peşe.
    - benim kanım değil. ama acıyor dedim.
    - neresiiii ? dyerek ceketimin düğmeletini açtı.
    sağ elimi sol mememin altına zütürüp.
    - şurası. dedim. anlamadı. şaşırmadım. kızlar gerizekalıdır biliyordum.
    - off ya inanmıyorum sana çok korktum derken sarıldı. akabinde çalan ders zili kopardı bizi birbirimizden. penceresinden izlemekte olduğunu tahmin ettiğim reyhan hanım seslendi. odasına davet etti. diğer tüm öğretmenlerin aksine kibar, emirle değil ricayla istek bildiren bir yapıya sahipti. gittim odasına. gidip üzerimi değişip gelmemi derse değil kendisinin yanına gelmemi söyledi. söylediğini yaptım. geldiğimde çıkış zili çalmasına yakındı. biraz yalnız konuştuk.
    -şansın iyi bu yıl için yapılan disiplin kurulu başkan seçimini ben kazandım. karar benden geçmek zorunda ama herkes ceza görmenizi isteyecek. bende onaylayacağım ama işleme koymayacağım. 3gün uzaklaştırma alacaksın muhtemelen. okula gelme. devamsızlığına etki etmeyecek. cezayı almış olacaksın ama kimse bilmeyecek gerçekte siciline işlenmyeceğini.
    sonra 3-5 hoca ve müdür muavinide geldiler odaya formalite icabı savunma istediler konuştum önceki gibi. 3 gün ceza kitlediler bana. Saolsun hocamın söylediği gibide oldu. sonraki haftanın ilk 3 günü okula gitmedim. cezada resmi işleme konulmadı. Asıl gelişmeler selin cephesindeydi. yolladığı mesajda yazan şeyler bütün olumsuzlukları silip. yeniden bağladı beni hayata...
    Tümünü Göster
    ···
  7. 7.
    +1
    Akşam devam beyler. okuyanlara teşekkür ediyorum tekrar.
    ···
  8. 8.
    +1
    iki şey var
    birincisi:fame olamayacaksın
    ikincisi:fame olmak bir takuna yaramayacak
    üçüncüsü:anan xd
    ···
  9. 9.
    +1
    Okul güvenliğinin yaka paça müdür odasına zütürmesiyle son bulan kavgadan sonra müdür odasında fark ettiğim şey beyaz renkli okul gömleğimin kırmızıya dönüştüğüydü. müdürün sorularına olabildiğince sakin cevaplar vermeye çalıştım. odada isminin ozan olduğunu öğrendiğim lise 3. sınıfta okuyan çocuğu orada gibmek iyice dağıtmak geliyordu içimden ama yapamadım. müdürün kavga sebebi nedir sorusuna. sebeb yok canım sıkıldı kavga ettim dedim. Selinde bulaşmasın olaya diye. binte satmadı beni allah için. söylemedi birşey. gibtir etti beni müdür odadan. disiplin kuruluna rapor yazacam falan fişmekan saydırdı. çıktım dışarda çocuğu bekledim. 5 dakika sonra çıktı. ben lafa girmeden o konuştu.
    -Yanlış yaptın erkek. habersiz gelip kafa atmak olmaz. hem de suçsuz yere. yine sinirler maximum düzeye yükseldi.
    - lan yavşak ne suçsuzu kızı rahatsız ediyon nasıl adamsın lan sen.
    - Ben aracıyım. üstelik isteyerek gelmedim oraya arkadaşımın zoruyla geldim. benim o kızla alakam yok. ama bunun hesabını da sorarım senden. dedi
    - arkadaşın kim lan ?
    - gibtir git anlatacam ben sana kim olduğunu.
    vay amk bide posta koydu bin. ben elemana bir daha dalmayı planlarken rehberlik odasının açılan kapısı yüksek tansiyonu azalttı. değerli hocam reyhan hanım.
    - Gençler böyle alayım sizi. içeriyi işaret ederek.
    içeri girip karşılıklı oturduk ceketimin düğmesini ilikledim kanlı gömleği görmemesi için ama çoktan görmüştü. kibarca girdi söze.
    - neden kavga ettiniz ? yakışıyor mu size ? dedi özellikle bana bakarak. cevap veremedim. öteki de konuşmadı. sessizliği bozan yine reyhan hanım oldu.
    -sen çıkabilirsin. elini yüzünü yıka dersine git. dedi kavga ettiğim çocuğa.
    çocuk çıktıktan sonra kalktı masasından karşıma oturdu.
    - demek selin ? dedi cevap beklemeksizin. sonra esas konuya döndü tekrardan.
    - daha farklı halledemezmiydin kavga etmeden ? disiplin kuruluna sevk edildiniz ceza almanız özelliklede senin kaçınılmaz. kavgayı görenler senin ona saldırdığını söylemişler.
    - versinler. dedim umarsızca.
    - o kadar basit değil işte. hayatın boyunca etkileyecek seni bu ceza. en ufak uzaklaştırmayı dahi alsan heryerde karşına çıkacak.
    açıkcası o an umrumda değildi hiçbir şey. selin'i görmek istiyordum. iyi olduğunu bilmek istiyordum. çok korktuğunu görebilmiştim güvenlik görevlilerinin arasındayken.
    - seni savunmam için bana bir neden söyle xxx. inandır beni bende seni koruyayım savunayım engel olayım cezana.
    -Seviyorum hocam.. !!
    -çıkabilirsin
    ...
    Tümünü Göster
    ···
  10. 10.
    0
    Kendimi toparlamaya çalışarak yanına koştum. kanayan yerine tampon yapmaya çalışarak ambulansı aradım amk görevlisinin mal mal sorularını geçtikten sonra yerimizi tarif ettim. serhatın söylemeye çalıştığı birşeyler vardı ama yorulmaması gerekiyordu.
    - senden şüphelenmedim kardeşim
    - serhat tamam sonra konusuruz sus şimdi. ağlıyordum amk.
    - ağlama lan karı gibi bişi yok işte
    - lan tamam sus diyorum. sus lan lütfen sus.
    - kanıyo mu lan ? amk binleri yaa. ama yumruğu gördün dimii. hala kafa buluyodu bin cevap vermedim konusturmamak için

    hastaneye en fazla 2km uzaklıkta olmamıza rağmen 15 dakika beklediğimiz ambulansın şoforünden başlayıp lastiğine hava basan lastikçiye kadar sövdüm. nihayet gelen ambulansa serhatı bindirdikten sonra hastaneye vardık hemen annemi arayıp olanları anlattım. birşeyim olup olmadığını sordu fiziksel bir yaram yoktu ama sanki o bıçak serhatın değilde benim içimi parçalamıştı. ağlıyordum amk. sakin olmamı söylüyordu annem. çok geçmeden de yanımızdaydı zaten. serhatın ailesine haber vermek gerekiyordu ama ulaşacak ne bir numara vardı ne de evlerine gidecek yüzüm. serhatı ameliyata aldılar iç kanama olduğu için. 2 saat süren ameliyattan sonra da yoğun bakıma. aklıma reyhan hocayı aramak geldi. o ulaşabilirdi ailesine. aradım konuştuktan yarım saat sonra o da hastanedeydi. çok geçmeden annesi ve babası da geldi. annesinin bana o gün ki bakışları hala aklımda amk. konusmadan suçlamıştı beni sanki. haklıydı amk benim yüzümdendi. verseydim amk telefonunu olmayacaktı böyle. ben kendimi yiyip bitiriyordum içten içe hocam saolsun sabaha kadar teselli etti beni annemle birlikte. ertesi gün olayı haber alan arkadaşlarda geldiler. aralarında o da vardı. geçmiş olsun dileklerini sundular tek tek. onları özellikle de o'nu görünce daha bir fena oldum sanki amk. yaşlar kendiliğinden akıyordu gözlerimden. hiç bir şey hissetmiyordum. ağlıyordum öyle bomboş. yanıma geldiğinde annem ve oğuzla koridorun en dip köşesindeki 3 oturakta oturuyorduk. ben arkadaşların yanına gideyim deyip kalktı oğuz. annem de farklı bir bahaneyle. başbaşaydık şimdi. içimde çok büyüktü yeri. ama serhattı lan içerde azraille kapışan. kardeşimdi benim. ne yeri ne zamanıydı selinle konusmanın. o girdi lafa.
    - geçmiş olsun xxx. çok üzüldüm serhata. ama sen iyisin en azından.
    - saol selin.
    - birşeye ihtiyacın var mı ? aç mısın birşeyler alayım mı kantinden ?
    - istemem saol.
    - içecek birşey alayım istersen.
    - istemiyorum dedim selin.
    - konusmak istermisin ?
    - sonra konusalım şimdi iyi değilim.
    - yanında oturayım o zaman.. Oturduk aramızdaki koltuğu boş bırakarak. bu boşluk belki onun istediği belki benim şuan ona hazır olmadığım için vardı. ama vardı işte be amk. bir köşesinide o yakıyordu yüreğimin.
    doktorla konuşup durumunun iyiye gittiğini öğrenince rahat bir nefes aldık hepimiz. sonra polisler geldi. tamda zamanı amk. aslında önceki akşam gelmişlerdi ama. rica minnet bugüne erteledik. zütürdüler beni. ifade mi alırlarken suçlu gibi baktılar bana. sanki ben yapmısım gibi. o ıssız yerde ne yaptığımızı neden içki içtiğimizi.(serhatın kanında bulununca anladı binler). sarhoş edip öldürmeyi mi istediğimi. ve daha bir sürü soru sordular. cevaplarım tatmin etmiş olacak ki. suçsuz olduğum kanaatine varıldı. nefret ettim o gün polislerden. tamam görevini yapıyor adamlar ama öyle de denmez ki be amk. herneyse robot resim falan çizdirdik(yakalandı binler 1 hafta sonra). tekrar hastaneye gittiğimde aksam olmustu. uyanmıstı serhat. sağ kaburgasında bıçağın sebeb olduğu 2 çatlak vardı. doğrulamaması sebebiyle ben üzerine eğilmek zorunda kaldım sarılmak için. canının yandığını doğrulduğumda yüzünde gördüğüm ifadeden anlamıstım. yansın be amk o benimkini ne kadar yaktı bir bilse. o bıçaktan kaç delik alsa bendeki acıyı hissedeceğini bi bilse acısından utanırdı.. akşam saatleri olamsı dolayısıyla ben ve ailesinden baska kimse yoktu hastanede. belirli bir saate kadar biz de odasında kalıyorduk ama. saat 23.00'dan sonra bizi hastaların yattığı yerin dışına alıyorlardı. serhatın babası ve annesi kaç kez gitmemi yorulduğumu söylediysede gitmedim. birlikte girdik birlikte çıkarız biz kardeşimle dedim. nihayet 1 hafta yattıktan sonra. serhatı evine zütürdüm. şimdi benim gitmem gereken bir evim ve de okulum vardı. zira devamsızlığım sınıra dayanmıştı artık. gibe gibe gidecektik. kaçarı yok...
    Tümünü Göster
    ···
  11. 11.
    0
    ne demek panpa bu hikaye çok tutacak bak görürsün sağlam bu sağlam
    ···
  12. 12.
    0
    @32 kardeşim adam akıllı takip eden bir sen varsın galiba. yeterde artarsın bile bana. kuru kalabalığa gerek yok. adam gibi adamlar okusun yeterlidir. affına sığınarak söylüyorum ki. sabahları iş yerinde fırsat buldukça yazmaya çalışıyorum. akşamları da evde yazıyorum elimden geldiği kadar. yavaş yazıyorum evet. pek alakam yoktur bilgisayar işleriyle falan. elimden gelen bu kardeşim kusuruma bakma. sevgiler saygılar. sana ve varsa takip eden diğer panpalarıma teşekkür ederim. devamı yarın inşallah.
    ···
  13. 13.
    0
    Selin olayı üzerine serhat ta eklenince hayli çekilmez oldu günler. 2 haftadır kapalı olan telefonumu açtım serhata ulaşabilmek için. ne aramalarıma cevap veriyordu ne de mesajlarıma. o'ndanda hiç mesaj yoktu. yine aradığım bir zamanda açtı serhat telefonu.
    -alo ?? serhat nasılsın
    -kimsin sen. arama beni. deyip kapadı telefonu. alkollüydü. tekrar aradım. açtı
    -nerdesin olum yerini söyle.
    -gelme amk bini. senide gibeyim aşkıda onuda. gelmeyin lan hiçbiriniz.
    - olum yanına geleyim döv beni rahatlayacaksan. öldür lan yapma böyle. nasıl düşünürsün sana yanlış yaptığımı yapacağmı ?
    -istemiyorum dedim kapat ulan arama bir daha.
    derken tren yolu civarnda olduğunu anlamama yardımcı olan tren seslerini duydum çıktım evden. bizim eve en yakın tren yolu başlangıcından girdim yola. kendime sövdüm. kadere sövdüm. serhata sövdüm. 1 saat kadar yürüdüm yok oğlu yok. aklıma aramak geldi telefonunun sesini duyardım belki. onun evinin civarlarına doğru arayarak yürümeye devam ettim. üst geçite geldiğimde duvarn köşesine pusmuş ağlayan serhatı gördüm yanına gidip oturdum direk. konusmadım. şişeden bir yudum alıp yere koyuyor çok geçmeden tekrar içiyordu. o bıraktığında ben alıyordum ben bıraktığımda o. şarabın tadını öğrenmiş oldum. ilk kez içtiğim için kısa sürede çarptı. ama durmadım o içtikçe ben de içtim. ne kadar içtik bilmiyorum. sızdığını fark ettiğimde kalkacak halim kalksamda ayakta duracak halim yoktu. montumu çıkarıp üzerimize çektim. uyumuşum. birisinin şş oop kalkın lan. diyerek ayağıyla dürttüğünü hissettiğimde gözlerimi açtım. sabaha yakın. vay amk evdekiler meraktan çatlamıştır. serhatta uyandı mal gibi bir bana bir karşımızdakilere baktı geri kapattı gözlerini. para istedi tinerci olduğunu düşündüğüm velet. cüzdanımı evde unuttuğumu söyledim harbiden almamıştım. telefonunu ver o zaman dedi elindeki bıçağı sallayarak. yok telefonum dedim cebime baktı telefonu gördü. verirdim normalde olsa bulaşmamak için. ama selin ? ya mesaj atarsa ulan ya ararsa ? nasıl ulaşacak bana.
    -vermem. dememle suratıma okkalı bir yumruk indirdi. bu defa bağırarak
    - ver ulan telefonu deşerim yoksa.
    -vermem. bir tane daha. serhatın gözlerini açtığını fark ettim. kalkıp gibmek istedim binleri ama durdum. ne yapacağını merak ettim serhatın. kardeşim göz yumacakmıydı ? yoksa kalkıp gibecekmiydik birlikte amk tinercilerini.
    -olum manyakmısın lan canından mı olacan telefon için.
    -gibtir git lan vermiyorum telefon falan.
    bıçağı tuttuğu elini geriye doğru zütürünce kalktı serhat yerinden hışımla salladı yumruğunu elinde bıçak olan tinerciye. bende doğrulup ötekine doğru hamle yaptım çok geçmeden serhatın kopardığı nara kilitledi tüm bedenimi. derinden bir ahhhh. vardı kardeşimin dilinde. kavgayı bırakıp döndüğümde serhat acılar içinde kıvranıyor tinerciler ise kaçıyorlardı..
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    0
    Ayrılmıştık resmen. ne o arayıp soruyordu ne ben. görüpte daha kötü olmamak adına gitmedi okula o haftanın kalanında ve sonraki hafta. kapattım telefonumu. kimseyle konusmadım odamdan çıkmadım. yemeğimde sigaraydı suyumda. hepsinin yerini tutuyorduda meret. bir onunkini dolduramıyodu. dağıldım kısa sürede. sabaha kadar ağlıyor akşama kadar uyuyor sonra yine ağlayıp yine uyuyordum. odamda otururken tıklatılan kapının dışından gelen ses annemindi.
    -oğlum misafirin var görüşecek misin ?
    misafir mi. o mu geldi lan yoksa ? koşarak çıktım odadan, salonda karşımda duran o değildi olmasına ama yalnız olmadığımı kimsesiz olmadığı mıda hatırlattı. Can dostum serhat. ama yalnız değil. Reyhan hanımda yanında. merak edip gelmişler. şaşkınlıktan hoşgeldiniz demediğim gelmedi aklıma annemin sesiyle soyutlandım düşüncelerden.
    - hoşgeldiniz hocam buyrun oturun. xxx hoşgeldiniz desene oğlum. kusuruna bakmayın hocam iyi değil bu aralar.
    -hooğoğ. hoşgeldiniz. diyebildim güç bela titreyen ağlamaklı sesimle. önce hocam sarıldı boynuma sıksıkı sonra can dostum.
    - Ne oldu. dedi serhat neden gelmiyorsun okula. merak ettik seni. yaptığıın reva mı ?
    -doğru söylüyor serhat. telefonunda kapalı ev numaranızda ne kayıtlarda var ne herhangi birinde. herkes çok merak etti seni.
    - herkes mi yoksa sadece siz mi dedim muzip bir tavırla.
    - herkes etti dedi serhat.
    - o ? o da etmiş mi ? selinde merak etmiş mi..
    konuşmadı ikisi de. hayra yormadım bu davranışlarını. ama sorun olmadığını söylediler. kalktılar gitmek için. yarın okula bekliyoruz diyerek. bende çıktım evden onlarla birlikte. serhattan öğrenmek istiyordum olan biteni. hocayı okula kadar bıraktıktan sonra kapıda serhatla biraz konusmak istediğimi söyledim.hem onu soracak hemde aylin konusunda konusacaktım. yalnız kalınca da.
    - nasıl o ?
    -kim ?
    - olum selin işte. bişi demediniz amk merak ettim.
    -git kendisine sor.
    terslemezdi beni vardı bir sorun. duymuşmuydu acaba ? birşey sölemezmiydi duysa ? ne olursa olsun diyerek anlatmaya karar verdim.
    - selin'le neden ayrıldığımzı biliyormusun serhat ?
    - bilmiyorum xxx.
    - anlatmam gereken şeyler var.
    - dinleyecek halim yok benim ama.
    - sorun mu var kardeşim ne oldu anlatsana ?
    - var ulan. sevdiğim kız sana aşıkmış.
    - aşk değil kardeşim ne aşkı yapma lütfen sadece hoş çocuk demiş. normal değilmi birisi hakkındaki fikrini belirtmek ?
    - değil be KARDEŞiM.. aşk varsa arada normal değil. kardeşim kısmı hayli vurgulu...
    beni suçluyordu o da selin gibi. selin neyse de sen yapmasaydın be kardeşim. gibseydin beni. ağzımı burnumu kırsaydın. ama demeseydin lan öyle...
    Tümünü Göster
    ···
  15. 15.
    0
    Gecikmeli başlayan aşkımızın geç kaldığımız günlerinin acısınnı çıkarmak istedik ikimizde. her ders arasında buluşuyor bazen ben onun bazen o benim sınıfıma geliyor öğle aralarını başbaşa geçiriyor çıkışlarda evinin olduğu sokağa kadar birlikte yürüyorduk. ısrar etmeme rağmen katılmıyordu serhat bize. aşkın ilk günleri çok güzel geçermiş. tadını çıkarın başbaşa diyordu. günler böyle geçip giderken mutluyduk ikimizde.. ilk dönem bittiğinde çok iyi notlarla geldim eve bu kez. tatil istemedim. karlıdır buralar genelde o dönemlerde. her gece evinin önüne gittim. pencereden bakarken telefonla konustuk saatlerce. kimi zaman güldük kimi zaman daha çok güldük. hiç ağlamadık. çok mutluyduk be binler. okullar tekrar açıldğında herkesten çok özlediğim oydu yine. her saniye mesajlaşıp konusmamıza rağmen onunda bendim şüphesiz. işler yine yolunda giderken tehlike çanları çalmaya başladı yavaş yavaş. selin'in kıskançlık huyu çok yoktu önceleri. ama artmaya başlamıştı. özellikle arkadaş ortamlarında daha samimi oluyor, öpmelerini göstere göstere yapıyor el tutmalarını sıkı sıkı sarılmalara çeviriyordu. anlam veremediğim hareketlerinin sebebini kısa süre sonra öğrendim. saklamadı benden bunu da diğer şeyler gibi. aylin.. can dostumun. kardeşimin aşk olduğu kız. selin'in yakın arkadaşlarından birine hakkımda bazı şeyler söylemiş. hoş çocuk sempatik vs. vs.. amk dünyasında hep böyledir zaten. illaki çıkar bir yerden bir aksilik. selinin istekleride davranışları gibi değişti. okula gelirken şekil verdiğim saçlarımı normal bırakmamı istedi. yaptım. o kızla konusmamamı söyledi konusmadım. sınıfımı değiştirmemi isteyene kadar her söylediğini yaptım. ama bunu yapamazdm serhatı bırakamazdm. uğruna ölürdüm ama serhatı kıramaz bırakamazdım. reddettim bu isteğini. ilişkimizin 4. ayına kadar etmediğimiz kavgayı sonunda ettik. selin'den gelen bir mesaj sonrası.
    -Değiştirmek istememenin sebebini biliyorum ben xxx. seninde hoşuna gitti onun söyledikleri !!
    beynime sıçradı kan. nasıl böyle düşünür. nefesimi yüzü suyu hürmetine aldığım nasl böyle söyler bana.
    -Selin saçmalyorsun. Serhatı nasıl bırakayım sen söyle ? o hep yanımdaydı benim şimdi ben mi gideceğim ?
    -bahane bunlar xxx. ben yada o seçimini yap.
    bu kadar kolay olmamalıydı be amk. beni böyle kolay harcamamalıydı. o an ki sinirle:
    -her söylediğini yaptım selin. senin için kendimden ödün verdim. konuşma dedin konusmadım. yap dedin yaptım yapma dedin yapmadım. madem bu kadar kolay senin için benden vazgeçmek. madem bu kadar basit senin için herşey. ben can kardeşimi seçiyorum.. yazıp yolladım.
    evet amk hep böyledir zaten. tam buldum dediğimde kaybedersin. ben de atıldım gecikmeli bindiğim aşk otobüsünden. şimdi ya peşinden koşup tekrar binecektim. ya da sonraki otobüs için bekleyecektim çaresizlik durağında...
    Tümünü Göster
    ···
  16. 16.
    0
    Serhatsız çekilmiyordu okul. Bazı öğle aralarını oğuzla kantinde geçiriyorduk. selini görmemeye çalışıyordum. içimdeki ateşi söndürmem onunkine de odun atmamam gerekiyordu. zira o güne kadar hiç bir ilişkimde ikinci kez denemediğim için bu defada öyle olacağını umuyordum. gidip konusmayı dön demeyi çok istiyor ama yapamıyordum. istemeyeceğini düşündüğüm için gereksiz çabalardan uzak durmanın en doğrusu olduğunu düşünüyordum. ilk hafta hiç denecek kadar az gördüm selini. uzaktan. ne o geldi ne de ben gittim hastanedeki son konuşmadan sonra. ikinci haftanın ilk günü sınıfta otururken selin geldi öğle arası. yanıma oturdu ama konuşmadı hiç. zil çalınca kalkıp gitti. ikinci günde aynısı. üçüncü gün konuşmamız gerektiğine inandığım için ben oldum ilk konuşan.

    - iki çift laf edecek değerim de kalmadı galiba o yüzden konusmuyoruz ?
    - Sana laf söyleyecek, söyleyince dinletecek değerim olmadığı için konuşmuyoruz xxx.
    - Selin sen benim en değerlimsin adın gibi biliyorsun. böyle düşünmene sebep olan nedir ?
    - davranışların, seçimlerin, suskunluğun.. bir haftadır gelip konuşursun diye bekledim ben. ama gelmedin.
    - selin benden istediğin şeyi çok küçümsüyorsun. senin için canını tehlikeye atan adamı bırak diyorsun bana. beni hiç mi tanımadın ? öyle bir adamı nasıl bırakırım.
    - senden öyle bir isteğim yok benim xxx. o zamanda yoktu şimdide yok. kabul etsen ben sana gitme diyecektim zaten. serhatın senin için olan değerini biliyorum ama benim senin için değerim ne onu anlamaya çalıştım. ben sana o günde güveniyordum şimdide güveniyorum. ayline karşı bir şey hissetmediğini biliyordum. beni çok incitti seçimin xxx. beni sevmediğini düşündürdü. sevmiyorsun sen beni.
    - bak selin ben seni sevmesem şimdi yanımda oturan sen değil yeni sevgilim olurdu. böyle birşey olmadığına göre ? ya da senden bir çıkarım, kazancım var o yüzden seni bekliyorum desek. var mı sence ? elini tutmaktan başka bir isteğim ya da girişimim oldu mu ? hayır. nasıl sevmediğimi düşünürsün.
    - ne yani bunlar mı benden istediklerin ? öpmek dokunmak ya da daha ilerisi ?
    - sen kendini beniim seni sevmediğime inandırmışsın selin ne desem değişmeyecek bu.
    - sen inandırdın beni buna.
    - gerçekten inanıyorsan sevmediğime neden geldin yanıma ? kalk git o zaman

    ayağa kalktı ama gitmedi. devam ettim

    - ha bu arada.. gittiğin nere yada her kimse seni üzmesine izin verme.. üzülürüm ben de

    Tekrar oturdu.

    -gidebilsem senden. bir gidebilsem. her yer sen herkes sen olamasan..
    - gitmek istiyorsan git selin. ben sensizde severim seni.
    - sevmiyorsun xxx. ben söylersin belki, hayır selin seviyorum seni dersin belki diye sevmiyorsun diyorum sen seviyorum diyemiyorsun. bir cümle kurduracak kadar değilse sevgim.. izin vermedim devdıbını getirmesine
    - sana burada oturup ömrümün geri kalanında durmaksızın kurabilirim o cümleyi ama sevmek söylemekle yazmakla olmaz. öyle olsa en büyük aşklar şairlerin olurdu. ama değil. ne mecnun ne ferhat ne kerem hiçbri şair değil. bende şair değilim selin. aşığım ben. aşık..

    konuşmadık bu cümleden sonra. zaten konuşacak birşeyde yoktu. elimi tutup zütürdüğü dudakları açılmadı bir daha. evet kazanmıştı aşk. kazanmıştık biz. kazanmıştı hayallerimiz. geri döndü almaya bizi atıldığımız otobüs. bir sonraki durağımızın neresi olacağını zaman gösterecekti şimdi.. onsuz geçmek bilmeyen onunlayken pervaneleşen zaman..
    Tümünü Göster
    ···
  17. 17.
    0
    Hafta boyunca ayrılmadık hiç serhatında gelmemesi sebebiyle yalnızlığımı bozan tek kişiydi selin okulda. sonraki hafta serhatta aramıza katıldı. tam iyileşmese de iyiydi. şimdi çözüm bulmamız gereken şey onun sorunuydu. sevdiği kızın en yakın arkadaşından hoşlandığı yanılgısından kurtarmalıydık onu. bunu yapmak benim görevimdi. suçlu hissediyordum kendimi. selinle konuşup anlattım herşeyi. aylinle kestiğim muhabbetimi biraz düzeltip sonrada serhatın yanında bir yolunu bulup bana karşı herhangi bir duygusal zaafının olmadığını göstermek istediğimi söyledim kabul etti. çoğu zaman selinle başbaşa veya serhatın katılımıyla geçirdiğimiz öğle aralarını grupla yani oğuz aylin ve diğer bir kaç arkadaşla daha paylaşma kararı aldık. nitekim yaptıkta. grup içerisinde selin dışında herkesle aynı derecede samimi görünüyor ayline de normal davranıyordum. bir süre böyle devam ettikten sonra aylinin fikirlerine ters fikirler ortaya koymaya başladım. rahatsız olmuyordu pek fazla tartışmaya açık egoist olmayan bir yapısı vardı kızın. serhatta çoğu zaman benim fikrime katılıyordu. eskiden olsa genelde ayline yakın dururdu ama şimdi benimleydi. düzeltmem gerektiğine inandığım için daha ileri gitmeye karar verdim. yine selinle konuşup bir planım olduğunu ve aylinle serhatı yakınlaştıkmayı istediğimi. bunun içinde onun gidip kız kıza ayağıyla aylinden bilgi toplaması gerektiğini söyledim. hoşuna gitti seve seve yapacağını söyledi. zaten polis olup cinayetleri çözmek istediğini söylerdi hep. dedektiflik ruhu vardi sevdiceğimde. ondan gelen bilgilerden yani sevgilisi veya sevgili adayı olmadığı, eğlenmeyi sevdiği vs. bilgilerinden yola çıkarak ve yaza yaklaştığımız için tadını çıkarmamız gerektiğine inandığım hava şartları dolayısıyla bir piknik gezisi planladık. merkeze 80-90 km uzaklıktaki bir ilçenin güzel bir piknik alanı olduğunu söyledi serhat. yeri ve zamanı ayarladıktan sonra sıra asıl olaya geldi. aylin ve serhat dışındaki arkadaşlarla konuştum. planımı anlattım hoşuna gitti hepsinin. serhatla aylini başbaşa bırakacaktık. bu yüzden piknik ekibinin genelini çiftler veya çift olma yolundakilerden kurmaya çalıştım. herşey ayarlanıp defalarca konuşulduktan sonra gittik. yemekler yenilik sohbetler yapıldıktan sonra işareti verdim arkadaşlara. hep birlikte kalkıp gitsek çakardı serhat. sırayla çiftler halinde farklı yönlere gidecektik. seline bakarak:

    - aşkım gel şuraya gidip balıklara bakalım(havuzları işaret ederek)
    - tamam canım gidelim.

    biz gittikten bir süre sonra planladığımız gibi herkesin farklı işlerle meşgul olduğunu serhat ve aylinin masanın bir ucunda biri diğer ucunda diğeri oturur vaziyette kaldıklarını gördüm. seline.
    - umarım serhat işini biliyordur. biraz arkadaşına benziyorsa zaten tamamdır o iş. dedim kendimi kastederek ve gülerek.
    - alla allaaa. kızlar zekidir kanmazlar öyle hemen.
    - yok canııım ? bunu bir cümleyle kollarıma koşan kız mı söylüyor.
    karnıma ufak bi yumruk attıktan sonra.
    -hiçte bileee ben koşmadım sen yalvardın. (upppss!!)
    bozulmasın diye fazla üstelemeden elimi havuzun suyuna sokup yüzüne doğru fırlattım. o bana ben ona derken başlayan şakalaşmamız sarılmalara. sarılmalar yanaklardan öpüşlere döndü. çimlere yan yana birbirimize bakar şekilde uzandığımızda elleri ellerimde cennet kokan gözleri gözlerimdeydi. bembeyaz tenine vuran güneşin dahada çok ortaya çıkardığı kiraz kırmızı dudakları çok güzel göründüler gözüme. engel olamadım dudaklarımın onunkilerle tanışma isteğine.. önce küçük bir merhabalaşma oldu. karşılık vermediği için istemediğini düşündüm. ama boynuma sardığı kolları davet etti beni tekrar dudaklarına. annemin yemeklerinden daha tatlı olan tek şeydi dudakları. öpüşmeyi bilmeyişinin sebebiyse ilk olmamdı sanırım. kalbim ronaldonun çalımları kadar seri, sabrinin şutları kadar isabetsiz ve rastgele atıyordu. hareketlenen tek yerimdi kalp hücrelerim...
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    0
    O gün bir ilki daha paylaşmanın verdiği mutlulukla zamanın nasıl geçtiğini anlayamamışız. az kalsın yakalanıyorduk öpüşürken oğuza. allahtan kulaklarım sağlamdır. ayak seslerini duyunca toparlandık. oğuzdu gelen. hava kararmak üzereydi neredeyse. aşkımıza dalıp serhatla aylini unutmustuk. geldimizde herkes binmiş bizi bekliyordu. önden oğuz bindi. 12lik ford transitin arka kısmının en önündeki koltuğu selin ve bana ayırmışlar. arabaya bindiğimde dikkatimi çeken şey gelirken şoförün yanında oturan serhatın yerinde oğuzun, aylinle oturan oğuzun yerinde ise serhatın oturduğuydu. selinin kulağına eğilip.
    - boşuna kardeşim demiyorum yaa. aynı ben baksana şunlara..
    dönüp bir bakış attı aralarında sohbet eden serhat ve ayline. sonra tekrar bana kaçamak bir bakış attıktan sonra.
    - utanıyorum ben. dedi
    - neden utanıyorsun aşkım ? sonuçta ikiside arkadaşımız mutlu olmaları için biraz katkıda bulunduk çok mu kötü sanki. dedim anlamayarak.
    - ondan değil şapşalım. hani yaptıkya. anlamama rağmen mala yattım. utanınca ayrı bi güzel oluyordu.
    - ne yaptık ki ? hatırlamıyorum.
    - çok gıcıksın aşkım dedi başını göğsüme koyup. o zaman bir daha öpmem seni böyle kolay unuttuysan.

    hagibtir. amk gidiyor elden güzelim dudaklar

    - aklımı başımdan aldın meleğim. benimde seninkiler gibi kanatlarım vardı o an. o yüzden hatırlayamadım. diye kıvırmaya çalıştım. anladı tabi.
    başını kaldırıp bu kez benim başımı omzuna koyduktan sonra.
    - çok yalancısın sen. ama en büyük yalanın bu olsun. başka söyleme..
    - söylersem anlarsın zaten.
    - nasıl anlayayım çok iyi söylüyorsun. inandım az öncekine bile.
    - o da yalan değildi. olursa anlarsın aşkım. (bu cümle unutulmasın amk.)

    biz böyle konuşurken serhat geldi öksürerek. ikimizde ona döndük yüzlerimizi sırıtır vaziyette. selin e hitaben.
    - biraz benim yerime geçermisin bişi konuscam xxx'le.
    - tamam ama söylemedi deme bağımlılık yapıyor.
    - kızım bi git yaa. beni aracı etme cilvelerine. dedi serhat gülerek
    - tamam bee zaten istesen de bırakmam sana. deyip gitti.

    oturdu serhat aynıma çakmış olayı nasıl çaktıysa.

    - senin fikrindi kesin
    - piknik mi ? evet. fena mı oldu olum eğlendik ne güzel. yırtmaya çalışarak.
    - dalga geçme olum anladın sen.
    - sayılır.
    - bak kardeşim kendini kanıtlaman gerekmiyor. ona birşey hissetmediğini biliyorum. galiba onunda sana karşı yok. ben sana güveniyorum. ama böyle birşey yapma bir daha. ben sana selinle ilgili bırak böyle şeyler yapmayı benimle konusmasına ve benim seninde ondan hoşlandığını bilmeme rağmen tek kelime etmedim. kendisi olsun olacaksa etkilenmesin benden sağlam temelli olsun diye açmadım ağzımı. şimdi sen böyle şeyler yaparsan. olurda ilerde birşeyler yaşarsak ben senin ya da sizin sayenizde oldu diye düşünüp ilişkinin gidişatını olumsuz etkileyeceğim. beni yanlış anlama sen benim kardeşim gibisin o yüzden direk söylüyorum sana lafı kıvırmadan. sende beni öyle görüyorsan kırılmada gücenmede.
    - haklısın kardeşim kusura bakama. ben kendimi suçlu hissettiğim için..
    - değil kardeşim. suçlu olsanda sıkıntı olmazdı. sadece ağzını burnunu kırardım. dedi sırıtarak.
    ortam yavşayınca.
    - az değilsin sende bin. muhabbeti kurmuşsun hemen.
    - yok olum öyle birşey değil. kız on numara, futbol hastası. senden çok biliyor lan.
    haklı amk futbolla pek alakam yoktur.
    - tamam hadi git bu senenin şampiyonunu tartış aşkımı yolla bana. dedim.
    -olum otursun orda burası rahatmıs. dedi muallakliğine.
    - lan gibtir git kızla otur napcan beni.
    - senden değerlimi lan kız dediğin.
    - eyw. kardeşim adamsın sen lan.
    - ama sen değilsin be kardeşim. kovuyosun beni. dedi yine gülerek. kalktı gitti. akabinde selin gelip. oturdu yanıma. 5 dakika sonra uyuduğunu farkettim. yüzündeki o masum ifadeye takılıp kaldığımı anladığımda okulun kapısındaydık..
    Tümünü Göster
    ···
  19. 19.
    0
    arkadaşlar selamlar. biliyorum bana çok sövdünüz hikayeyi bırakıp gittim diye ama inanın elimde olmayan sebeblerdendi. ilk önce ufak çaplı bir kaza geçirdim. sonrasında ise hesabıma ulaşamıyordum. ama şimdi yine burdayım hikayeyi takip eden olur olmaz sıkıntı değil Allah'ın izniyle tamamlayacağım. herkese teşekkürler.
    ···
  20. 20.
    0
    reserved
    ···