/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 26.
    0
    Saat 19:00 gibi evdeydim, içeriye girdiğimde üzerimde tatlı bir yorgunluk vardı. Hemen televizyonun karşısına oturdum ve bir süre dinlendim. Karnım açtı, ama yemek hazırlamaya halim yoktu, dışarıdan sipariş vereyim diye düşünürken patronum Gökhan bey aradı, "Engin, bu akşam saat 8’de Sinem hanım, sen ve ben yemek yiyeceğiz. Hem de şu Çin’e gitme meselesini konuşacağız. Sinem hanımı aradım, sana da haber veriyorum. Mutlaka orada ol!" dedi ve telefonu kapattı. Sevinmiştim bu habere, saat 19:45 gibi evden çıktım. Her zaman gittiğimiz bir lüks balık restorantı vardı. Oradan yer ayırtmıştı bize.

    10 dakika içinde restorantın önüne gelmiştim, arabamı Vale’ye verdim ve eline de biraz para sıkıştırıp içeriye girdim. Patronum Gökhan bey denize bakan bir masada oturmuştu. Yanına gittim ve selam vererek karşısındaki sandalyeye oturdum. Havadan sudan muhabbet ederken Sinem de geldi restoranta. Sinem özel olarak hazırlanmıştı, üzerinde açık kahverengi bol bir elbise, altında da diz kapağının hizasında beyaz bir etek vardı. ikimizle de tokalaşıp, benim yanımdaki sandalyeye oturdu. Gökhan bey garsonlardan birini çağırdı ve hepimizin sırayla siparişlerini aldıktan sonra, kırmızı şarap açmalarını söyledi.
    ···
  2. 27.
    0
    Balıklarımızı beklerken muhabbeti bırakıp yavaş yavaş iş konuşmaya başladık. Gökhan bey önce bana, "Engin sana sormuyorum zaten, şirketimizin tüm satışlarında sen bulundun. Özel bir işin de yoktur büyük ihtimal, o yüzden seni kesin Çin’e gideceklerin arasına yazıyorum!" dedi ve ben de kafamla onayladım. Gökhan bey, Sinem’e döndü ve "Sinem, sen evlisin, o yüzden gelmek istemeyebilirsin. istemiyorsan Özgür’e söyleyebilirim, ama o izindeyken raporla sen ve Engin uğraştığından daha çok biliyorsun işi. Senin gitmeni isterim, ama gidemem diyorsan da Özgür’ü yazarım Engin’in yanına!" dedi. Sinem, "Yok yok Gökhan bey, benim eski çalıştığım şirkette de zaten oluyordu böyle geziler, oradan alışkınım. Engin beyle gidebilirim!" dedi.

    Gökhan bey işleri halletmenin memnuniyetiyle gülümseyerek, "O zaman tamam, Pazartesi günü işe gelmeyin. Pazartesi akşamı saat 20:00’de uçağınız kalkacak. Cuma akşamı aynı saatlerde de Türkiye’ye döneceksiniz!" dedi. işle ilgili birkaç bilgi daha verdikten sonra artık işi bırakıp, tekrardan normal muhabbetimize dönmüştü. Saat 21:30’a kadar oturduk. Yemeklerimizi bitirdikten sonra birer kadeh şarap daha içip kalktık. Sinem tam restoranttan çıkarken, "Aaa, ben telefonumu unuttum. Siz gidin ben geliyorum!" dedi. Bu tabii ki bana bir mesajdı. Gökhan bey, "Tamam, görüşürüz o zaman!" dedi ve arabasına binip gitti.

    Ben restoran çıkışında Sinem’i bekliyordum. Bu arada bir sigara yaktım ve içmeye başladım. Sinem yanıma geldi ve "Eee, haftasonu bir planımız var mı?" dedi. Ben de, "Yok, sen nereyi istiyorsun?" dedim ve gülümsedim. Sinem, "Açık hava olsun bu sefer!" dediğinde, "Seni Pazar günü pikniğe zütüreyim istersen?" dedim. Sinem gülümseyip, "Olur, görüşürüz!" dedi ve arabasına doğru gitmeye başladı. Ben de arabama bindim ve hızlıca evime döndüm. Yorgunluğun ve içkinin etkisi yüzünden yatağıma kendimi atar atmaz pijamalarımı giymeden sızıp kalmışım.
    ···
  3. 28.
    0
    Püü size birisi de çalıntı bu dememiş aq
    ···