-
1.
-1bir an önce yazsa da bitse dediğinizi biliyorum, keza faceden vs herkes aynı şeyi söylüyor.Tümünü Göster
bende bir an önce bitirmek istiyorum, ancak aldığım ilaçlar kafamı toparlamama müsade etmiyor, elimden geldiğince her entry'i uzun uzun yazmaya çalışıyorum ama kafam allak bullak... size de okunacak lezzette birşeyler yazmak istiyorum, salt ciks hikayesi ya da aptal kız hikayesi dilinde olsun istemiyorum... uğraşıyorum her kelime de, her entryinin editlendiğini farketmişssinizdir eminim.
öyle bir dönemdeyim ki, kalkıp su içmek bile aklıma gelmiyor... anlayışınıza sığınarak sabrınıza teşekkür ediyorum.
bu gece, daha entry girer miyim bilmiyorum.
(marcakariakrispina, 2011-11-25 23:22 ≈ 2011-11-25 23:24)
hezeyan falan geçirmiyorum... sadece 2 kelimeyi bir araya getirmek zor oluyor. kastedilen 2 kelime sende takdir edersin ki, uslubu güzel, dili anlaşılır ve hoş bir anlatım oluşturmak zorunda olduğu için zor.
hatunlar, dostlar, sultanlar, köleler, şehzadeler...
bikaç gün yeni entry gelmeyebilir... bana kızmayın. dün hastaydım yazamadım, özürdilerim.
1-2 gün ise çok meşgul olacağım ama yazmayı deneyeceğim...
ama ben yazana kadar, birşey yapmanızı istiyorum sizden.
öncelikle sebebini açıklayayım... ben yazıyorum, tepkisiz kalıyorsunuz bu da kendimi monolog yazıyormuşum gibi hissettiriyor haliyle şevkim kırılıyor, yazamıyorum...
bir çoğunuz ben yazarken tepkilerini mesaj ile bildiriyor... bunu neden yaptığınızı cidden anlamıyorum.
başlığıma yazamazsınız gibi bi tepki gösterdiysem özürdilerim (ama bunu yaptığımı hatırlamıyorum)
başkaları sizi örgütlediyse, buna birşey diyemem.
yapmanızı istediğim şu; anlattığım gibi tepkisizliğiniz şevkimi kırıyor ve boşa yazıyormuşum hissi uyandırıyor bende... yazmaya devam etmemi istiyorsanız, bunu bana mesaj yoluyla iletin...
istemiyorsanız da iletin.
(neden mesaj yoluyla derseniz? başlığa yazın demek istemiyorum, popülarite beklentisindeymişim hissi uyandırabilir)
istemeyenler çoğunluktaysa, başlığı tarihin karanlık sayfalarına emanet edip, hikayeye blogtan devam edeceğim...
yapmanızı istediğim birşey daha var, bir çok yorum ve aldığım mesajların ortak paydası şu ; sen bitir öyle yorum yapcam.
bitirmem uzun sürerse; neye, ne şekilde yorum yapacağınızı unutabilirsiniz... bu yüzden ya not alın, ya da hemen anında başlıkta yanıtınızı verin ki sonradan sıkıntı çıkmasın.
hepinizi hayırlı pazarlar, 27 kasımınız güzel geçsin.
zımba'ya özel dip not : başlıklara yazdıklarınla öyle içimi dağlıyorsun ki... senle can buluyor tekrar yaşadıklarım, bu yüzden kimi zaman yazmaya utanıyorum... diyorum ki... benimki de dert mi? kes sesini marca.
bunu neden dediğimi de bilmiyorum açıkcası.
bugün annemle konuşurken, seni anlattım ona, erkekler ağlamaz başlığında yazdıklarını okuttum... ağladı, 2 çocuğunu kaybetmiş başka bir anne olarak ağladı. allah sabır versin dileklerini iletmemi istedi.
canının yangınını ne dindirir bilmiyorum ama bilseydim onu ayaklarına sererdim. sen cansın, yüreğimdesin güzel ablam. -
2.
0geçen olayı anlatıyorum pampalar elim hala gibimde sizinle paylaşmak istedim
-
3.
0giblenmiyosun yazma artık
-
4.
0o gece alp gitti...Tümünü Göster
teyzemlere bıraktı beni.
arkasından ne kadar baktım hatırlamıyorum ama hasta oldum, o gece.
eve girdim. facebooku açmak oldu ilk işim.
alp'e bakmak, sadece fotolarına ama...
teyze kızım, ablam şunu dedi.
"bu kim?, ne kadar hoşmuş?"
kim bilmiyorum abla ama görüşüyoruz dedim...
ben beğendim, adam gibi birine benziyor, nerde getirsene tanışalım.
(hoppala, dün ailem, bugün kuzenim, alp gitti, nasıl bu denli ciddileşebilirm ki kendi kendime?)
bakarız dedim ve fotoğraflarına bakmaya başladım.
yola çıkıyorum diye telefon etti, vardığımda arayacağım...
tamam dedim, sesi çok pozitifti, sanki o kıza gitmiyordu? sanki arkasında birini bıraktığını bilerek gidiyordu? sanki bir an önce bana dönmekti niyeti.
vardığında aramadı, telaşlandım...
ama kendime verdiğim sözü tutmak adına aramadım da, o gün geçmek bilmedi, akşdıbına beni aradı.
sana bir şey diyeceğim dedi, sinirli miydi, hırslı mıydı bilmiyorum.
telefon etmeni beklemiyordum açıkcası ama buyur dinliyorum.
ben senle olmak istiyorum ama bir şartım var dedi.
şart?! diye şok oldum ve telefonu kapadım.
sakinleşip tekrar aradım.
şartını dinliyorum, kabul edebileceğim bir şeyse hay hay yaparım, ama kabul edemezsem üzgünüm şartını hiçe sayarım dedim.
yapabileceğine inanıyorum açıkcası, dedi.
nedir? dedim.
sigarayı bırakacaksın (eyvallah bıraktım zaten)
kilo vereceksin.
dumur oldum, daha 1 haftadır tanıdığım adam, bana bu lafları edebiliyordu, bir anda dellendim.
haddini bil, sınırlarıma müdahale edemezsin, diyip telefonu kapadım.
özellikle bekledim yazmak için, hak savunucularını rahatsız edecek bi konu var son postumda... ama rahatsız olmadılar demek bu sefer. ilginç... neyse.
devam...
telefonu kapadım ve ablamın yanına oturdum.
dedim böyle böyle kilo ver ve sigarayı bırak diyor.
bu kanıma dokundu. neden mi?
1 haftadır köpekler gibi alt alta üst üsteyiz bu adamla, beni çırılçıplak gördü... o zaman her şey iyi hoştu... şimdi kiloma takıldı.
demek romeo ayakları yalanmış dedim kendi kendime... ben bir et parçasıymışım dedim... kaldıramadım. hazmedemedim.
kilomu bunu dile getirecek kadar takmış kafasına demek ki baya rahatsız, hayır ben cesaret edemezdim, mesela seninde pipin küçük demeye... diye düşündüm.
haksız mıydım?
belki haksızımdır... belki altında başka bir düşünce var ama aklım bir türlü pozitife doğru yönelemedi.
kesin dedim, o kızla görüştü, kız bunu sallamadı bile... o da elinde olana yapışma kararı aldı ama kendi istediği şekle sokmadan bu yapışmaya katlanamayacağını düşündü. her fikrim kendimi iyice küçük düşürmeme sebep oldu...
aradım.
beni yanlış anladın dedi.
bak alp, seni seviyorum evet... ama sen, sensin; ben de ben... ben nasıl senin fiziksel sınırına saygı duyup müdahil olmuyorsam sen de benimkine olmayacaksın.
ben kilo veririm problem değil, ama sen bana bunun gerekçesini en dürüst halinle anlatacaksın.
ve ne yazık ki, aklımda o kızla görüştüğün, negatif yanıt aldığın... bu yüzden bana yanaştığın gibi çok da hoş olmayan bir fikir var.
+ bak marca, kızla görüşmedim, meşgulmüş bana vakit ayıramazmış (yanılmamışım, reddediliş var bunun altında)
ben sigaradan hoşlanmam, bunla sıkıntımız yok anladığım kadarıyla? (evet)
kilo meselesi ise şu, ben çocuğumun annesinin benden önce ölmesini kaldıramam, bunu görmek ve yaşamak istemiyorum, bu yüzden sağlıklı yaşayacağız birlikte...
bu, böyle insanın özgüvenini baltalayan bir mevzunun öyle güzel romantize edilmesiydi ki... reddedemedim.
söz verdim, kilo vereceğim.
kipritçi * devam etmeye çalışıyorum.
ugg : hikaye karışık çok, son postta ben de senle aynı kafa karışıklığını yaşadığımı anlattım aslında. -
5.
0tatlı dile güler yüze
doyulur mu doyulur mu
aşk ile bakışan göze
doyulur mu doyulur mu
(bağlantı)
doyulur mu doyulur mu
canana kıyılır mı
canana kıyanlar
hakkın kulu sayılır mı
hem bahara hemi yaza
yarın ettikleri naza
yar aşkına çalan saza
doyulur mu doyulur mu
bağlantı
zülüflerin dökse yüze
yar badeyi sunsa bize
lebleri meyime meze
doyulur mu doyulur mu
bağlantı
garip'im geldik gitmeye
muhabbetimiz bitmeye
yar ile sohbet etmeye
doyulur mu doyulur mu -
6.
0dostlarım.
hikayeme devam edemiyorum, tamamen hukuken engellendiğim için.
hepinizden özürdiliyorum.
kısa süre önce ben bir iftiraya uğradım beatriz.
sevdiğim adama ve bana oynanan bir oyun sandım önce, yanılmışım... sevdiğim adamın da dahil edildiği bir oyunmuş bu.
iftiranın taraflarının anlattığı bu elbet.
ama kimseye inanmayıp konuyu yüce adalete devretme kararı aldım.
ancak bana bir itiraf gelirse, vicdanım devreye girerse, aşık olduğum o gözlerin sahibi kim tarafından kandırıldığını bana itiraf ederse... o zaman vazgeçeceğim bu düşüncemden.
canı nasıl isterse öyle olacak kısacası * -
7.
0hikayenin gerisini anlatmadı a.q mun kevaşesi facesınden alırım huurnun
-
8.
0özet geç bin
-
9.
0reserved
-
10.
0reserv alın facesınden anlatıcak beyler değerlenir buralar
-
11.
0RESERVED 9. ENTRY ANCA OKUYOLAR PANPA gibLENMiYOR DEĞiL HiKAYE UZUN ADAM BiTERECEKTE ENTRY GiRECEK UZUN iŞ
-
12.
0FACE VER DiNLiYEK MADEM
-
13.
0KiM YAZIYOSA GÜZEL YAZIYO AMA kitap gibi amk
-
14.
0reserved
-
15.
0gözlerim gibildi şunu ciltlettir bana kargoyla gönder vazgeçtim okuyamıcam amk
-
16.
0bi tak anlamadım amk
-
17.
0bir yandan birbirimize hayatımızı anlatıyoruz, geçmişimizi hayallerimizi... kimler geldi kimler geçti senfonisi üzerinden kendimizle dalga geçiyoruz.Tümünü Göster
ancak ben, sığır virtüöz, şunu sordum...
ya her şey iyi hoş güzelde, senin hayatında biri var mıydı? ya da hoşlandığın biri?
var, dedi...
o tek kelime, 3 harf, bu ilişkideki ilk gerçek kalp sızımdı.
ben hayır demeni bekliyordum diyebildim.
yani aslında hem var hem yok, o çok yakın bir arkadaşım, iletişimimiz iyi, muhabbetimiz güzel birbirimizi dinlemeyi seviyoruz, ama ona açılmaya hiç cesaret edemedim, arkadaşlığımızın kopmasından korkuyorum ve biliyor musun bu cumartesi (yani 3 gün sonra) onun yanına ist'a gideceğim...
2.kalp sızısı.
iyi o zaman sana iyi yolculuklar diyip çıktım msnden, nefes alamadığımı fark ettim.
yatağıma uzandım.
kendime söz verdim.
marca, bu cumartesi alp'i kaybedeceksin... eğer anlattığı gibiyse, bu iletişm eski dostluk vs derken, senin gibi daha tanıyalı bikaç saat olmuşken kendini köpek eden kızın esamesi bile okunmaz geri döndüğünde.
o yüzden unut kızım, alp'i unut, hem daha 3 günlük mevzu, sen neleri aştın...
istanbul'a gideceği güne kadar arayıp sormadım, kendimi var olan ilişkime odakladım, tamam dedim bu adam seni istiyor, belki sevmiyorsun ama hem ideal damat, hem seni mutlu etmek için her şeyi yapacak biri...
istanbul'a gideceği gün görüştük, ilk kez ondan uzak durdum o gün, anladı bir şeyler olduğunu.
sordu... neyin var?
yazmaya devam ederken şükela butonundan karşıma alp için yazdığım bir şey çıktı...
hani ilk gün ona git derken, elimi kalbine koymuştum ya? işte o an için hissettiklerimdi bunlar... paylaşayım istedim.
kadınlar ne bekler...
aslında sadece sevilmeyi bekler.
saatlerce tartıştıktan sonra, bir öpücük bekler.
bazen sadece vazgeçilmeyen olmayı.
bazen git dediğinde gidilmemesini
bazen sadece sevişsin ister
bazen de sarılayım uyuyum ister.
kadın çok şey ister ama en önemlisi sevgi ister, bu yüzden anlamsızca elini kalbinizin üstüne koyup sesini dinler... orada ben var mıyım diye, duyamadığında o kalbin üstüne yatıp ağlar, bazen gözyaşlarını gösterir ama çoğu zaman saklar... kadın sadece sevilmek ister.
ben o kalpte adımı dinlediğim gün alp'e aşıktım, şanslıydım.
hikayeye devam ediyim...
ilk gidişin bu, ama dönmeyişin olacak biliyorum. gideceksin o kıza açılacaksın ve o muhtemelen karşılık verecek... dönecek ve beni hatırlamayacaksın bile.
bu yüzden bugün hiç dokunamadım sana, canım istedi, dayanamadım belki ama dokunamadım da... ilk kırıklığım bu, hani sana, beni kıracaksan hayatıma girme demiştim ya... bugün 1 hafta olacak nerdeyse, bi kadın bu kadar erken kırılır mı alp?
kırılır da kaldırabilir mi?
git alp...
sevebileceğine inandığın, hoşlandığın o kadına git ve söz ver mutlu olacağına. seni unutamam ama düşmem de peşine ... düşemem, şahit olamam sevgine.
ama bana, istanbul dönüşünde ya küçük bir mesaj ya da bir telefon borcun olsun, orada neler olduğunu anlat, olur mu?
marca...
ben kimseye gitmiyorum, ona açılacak mıyım o bile belli değil... açılsam o kabul edecek mi? buna değer mi hiç bilmiyorum? -
18.
0ugg ...Tümünü Göster
şimdi aslında özenle ayrılması gereken bir çizgi var, çoğunuz bu çizgiyi fark edemiyorsunuz muhtemelen.
hukuk da aynı çizginin altını çizer aslında "niyet", ben de şöyle çiziyorum alp beni öldürmek için boğazımı sıkmadı, asla ama asla benim ölmeme katlanamaz... yaşlanıp ecelimle öldüğümde bile... bunu çok çok çok iyi biliyorum.bir çok sefer kanıtladı bunu bana.
boğaz sıkma, bdsm literatürünün bir parçası aslında aşkla sevgi ile hiç de alakası yok, boğazımı sıkıyorsa seviyordur vs gibi bir düşünceye o gün de bürünmedim asla, bugün de bürünemem.
aşk kısmı ile, roleplay kısmını ayırt etmeyi öğrendim ben, okurken siz de bu durumun ayırt edici niteliklerini görebilirsiniz umarım.
şaşmıyorum bu arada tatlım * hastaneden çıktım, evimdeyim.
yahşi ve irea : net koptu, fak. geldim şimdi yazayım. ayrıca bu sözlerinizi duydukça, ben ne kadar doğru sevmişim diyorum, kimse beni anlasın istemiyorum, ama sadece kelimelerimle karşılaşan 3-5 kişi bile anlasa, frekansımı yakalasa, kendimi şanslı sayıyorum.
hikayeye devam...
rahatlamıştım oldukça, birini her yanımda hissetmeyi sevdiğim yetmiyormuş gibi, üstelik var olduğuna o güne dek inanmadığım kalbimin atışını kulaklarımda hissediyordum. bu ne mutluluk tanrı'm, benden her şeyimi al, benden canımı al ama alp'e olan sevgimi köreltme, bana ait olduğunu bildiğim yegane şey o...
o gün, polisler gittikten sonra, ikimizde afallamanın düzeyini ayarlayamadık aslında, başka bir tenha köşede, bahçeli yakınlarında orada burada birbirimizi sıkıştırmaya devam ettik... ve malum telefon geldi.
-marca kuzenini verdik, tebrik etmek istersen... (heyecan ve ihtiras dolu aşk hikayeme, evlilik çanlarıyla müdahale eden benden küçük ama 2.kez evlenmeye hazırlanan kuzenim ilk baltayı vurdu)
- marca, sen ne zaman evleniyorsun tatlım? (şimdi gel de cevap ver... )
+ eöööee şey, benim hayatımda kimse yok, yani var da, yok, ay ne bileyim işte, evlilik bana göre değil, yani aslında bana göre de, değil işte... ya aman neyse enişte nasıl? mutlu musunuz? yüzükler nasıl? acilen fotolarını istiyorum!
- e bu neyin merakı? hani evlilik sana göre değildi?!
bu konuşma tebrik konuşmasından daha çok, kucağında onlara verdiğim torunları ile mutlu aile tablosunu tamamlama arzusu içinde olan ebeveynlerimi tahrik konuşmasıydı. netekim, o tahrik gece eve gelişimle doruğa çıktı.
eee marca hanım, yediğiniz içtiğiniz sizin olsun, yüzünüzde ki gülümsemeye bakılırsa bu sefer damat ciddi ciddi geliyor öyle mi?
+ ya anne %&/()=
marca, artık bu çakma baba rolünü, asil baba olarak senin için oynamak istiyorum, bak kızım 25 oldun, senden küçükler 1i boşadı 2.sini alıyor ... torun istiyoruz biz de.
+ tamam baba... :(
bu konuşma öldüresiye sıktı canımı, ancak her aptal türk kızı gibi, bu benim alp'le son sürat devam eden harika ilişkimi baltalamaya yetti.
aynı gece msnde konuşurken, çok da cool olan o tavrı mı bırakıp şunu sordum.
ee evlilik için ne düşünüyorsun? (sorduğum anda pişman oldum zate, allah seni kahretsin daha 3 gündür tanıdığın adama bu sorulur mu? hah, tamam 3 günde aşkını hazmedebildi mi daha belli olmayan adama evlilik diyorsun, ok hazır ol terk ediliyorsun.)
-bunları konuşmak için erken değil mi?
+haklısın... saçmaladım. -
19.
0boğazıma sarıldı, konuşamadığımı anladığı ana kadar sıktı, o seviyede sıkmaya devam etti, artık nefesim kesilirken elini boğazımdan çekmeden beni soymaya başladı, soymak dediysem, bir etek sıyrılması, bir çamaşırı kenara çekmekten başkası değil.Tümünü Göster
bir eli boğazıma, bir eli amımda, zaten sırılsıklam. oynuyor, hırıltılı bir sesle "yapma" diyebildim.
kes! dedi efendim.
parmağıyla beni gibmeye başladı, boğazımı bıraktığında "arkaya geçmemi" emretti..
arkaya geçtim, geçerken popom yüzünün hizasındaydı, eli ise halen içerideydi, kendimi koltuğa bıraktım. hiçbir şekilde laf ettirmeden dizlerimi ağzıma kadar getirip, beni olanca sertliğiyle gibmeye başladı. çok kısa süre sonra anın heyecanıyla hayatımda ilk kez, delicesine boşaldım. (sanırım bunun adı squirting, emin değilim)
bitap düşmüş halde koltuğa oturdu, beni dizlerine yatırdı... biz sevişirken çalan telefonum aklıma geldi, açtım baktım, sevgilim olan adam, yüzüm kızardı cidden çok utandım.
müsade eder misin, onu aramam gerekiyor dedim, arabadan inmeye yeltendim, hava soğuk üşüme dedi.
kucağına uzandım. aradım...
"kusura bakma, duymamışım, sonra konuşsak olur mu?
-yoo fark etmez ben sadece seni çok sevdiğimi söylemediğimi fark ettim bugün. seni seviyorum marca"
telefonu kapadım, alp'e baktım... onu terk etmem gerek, kendim için, onun için... ben aldatacak biri olmadım hiç... senle devam etmesek de bunu ona daha fazla yapamam dedim.
bu senin kararın olmalı marca, benim etkim altında kalmamalısın, dedi.
bir süre dinlendik, biraz uyuduk belki hatırlamıyorum ama konuşmadık... şaşkınlıkla gözlerimi açtığımda, onun bebekler gibi uyuyan masumiyetine olan hayranlığım beni çıldırtacak seviyedeydi... ancak,
kendimi toparlamam kısa sürdü, kucağından kalktım ve bu sefer elbisemin düğmelerini açarak, göğüslerimi ağzına dayadım, ısırdı ve morlukları haftalarca geçmedi.(o gece son bulduğunda her yanım mosmordu, önceki günlerin eserlerinin yanına yeni aşk dövmelerim eklenmişti.)
ağzımdan göğüslerimi çektiğimde beni yan yatırıp bir bacağım yerde bir bacağım tavanda beni gibmeye başlamıştı ki... arabanın buharlı camlarından bir ışık hüzmesi ağır ağır arkamıza yanaştı, önce umursamadık, biri geçer gider dedik, birkaç saniye sonra o arabanın arkamızda durduğunu fark ettiğimde, artık her şey için çok geçti...
sol arka camı tıklattı biri, az önce ki ciks kokusundan eser kalmamıştı artık, camı açtık...
"i̇yi akşamlar gençler, ehliyet ruhsat lütfen!!!"
i̇nanamadım, arkaya döndüm baktım, mavi-kırmızı polis lambalarından eser yoktu ama, sol camımızda bir polis vardı ve aklımdan onca senaryo geçti.
(ilk senaryo, sevgilim asker, acaba telsiz frekansları vs kurcalasa bunu duyar mı şu an? telsizde adım yankılanıyor oğlum, yuh, nasıl açıklarım bunu?
acaba kaydediliyor mudur?
ikinci senaryo, allah'ım zütürmezler demi bizi?
üç, sevgilim bunu duyarsa, beni hangi biçimlerde nasıl fantezilere alet eder, öldürür mü ki?
yok yok, sadece ağzıma ederek terk eder, başıma olmayacak insanları salar, hayatım kararır...
allah'ım bütün uçları taklu değnek, imdaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaat!)
sevgilim aşağı indi, belgeleri verdi, altımda çamaşırım bile yok, üzerimde sadece bir ceket ve kış ayı!
birkaç dk dışarı da konuşulanları dinledim... bir başka memur arabanın içine fenerini tutmaya başladığında camı açıp...
"gözümü acıtıyorsunuz, feneri çeker misiniz?" diyebildim sadece...
camı tıklatan polis, kapımı açıp...
"hanımefendi, rızanız var mı?" diye sordu... "evet, var"
dedim... bir kaç dk'lık dumur anından sonra, müsade isteyip üstümü toparladım, o an utanç vericiydi ama sevdiğim adam yanımdaydı, korkulacak bir şey yoktu, tabi! inanmazlarsa bir de zührevi hastalıklar hastahanesi yolu açıktı bana!
rezalet! rezalet! derken... polis memuru kapıyı açıp, şikayet edildiğimizi söyledi, ben ise gayet sakin, "yaptığımızı engelleyen bir yasa yok memur bey, tabi ki görevinizi yapıyorsunuz" diyerek geçiştirdim... (halbuki vardı)
o polisler bizimle birkaç dk'lık hoşbeşten sonra, -akşam karakolda dedikodu yapacak kadar malzemeyi topladıktan sonra- kısa bir güleryüz gösterisi yapıp yanımızdan ayrıldılar.
soğuktan mı, korkudan mı olduğunu bilmediğim bir titreme aldı içimi ama polisler gitmişti...
rahatladım, alp önde arabayı kullanırken, ben üstümü giyiniyordum arkada, ha bu arada saat akşam 8.30-9.00 anca...
eve gidemem... bu titrek bacaklarla dolaşamam... alp ben sakinleşene kadar araba kullandı, arka tarafta oturup boynuna sarılıp, öpücüklere boğdum o an ilk kez.
ne müsade istedim bir daha, ne de köleliğim kaldı artık.
bir oyun sona ermişti...
rahat rahat çığlıklar atabilirdim, seni seviyorum diye bağırabilirdim... kucağına yatabilirdim.
polisten bile çekinmem gerekmiyordu artık, sanki ilişkimizin bir adı vardı , ilişkimiz vardı hatta bilmiyorum ama daha meşru, daha gerçekti aramızdaki bağ.
misi : yırtık dondan çıkar gibi sevdim seni... biliyorsun. :p evet bunu blogda okuyup merak ettin, bende geçiştirdim o zaman, anlatmak istemediğimden *
simpson : teşekkür ederim... blogumun okunduğunu falan duyunca mutlu oluyorum, sağolasın...
beatriz : yargılamadan olumsuz görüş belirtenlere bende saygı duydum, hatta yargılayanlara da aman neyse... anlatıyorum en nihayetinde.
irea : içimdeki hisleri yansıtabiliyorsam çok mutlu olurum, bunu söylediğin için teşekkürler.
edith piaff : allah beni kahretsin alışkanlıktan yolladım entryi... kusura bakmayın. hikaye dinleme havasındaysanız, ben yazma havasındayım, yazacağım. * öpcük falan. -
20.
0bu olayı tamamıyle amlının agzından anlatıyorum kendım hıcbırsey eklemedım ve ya cıkartmadım bu amlıyada asık olcam bu gıdısle *
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 01 11 2024
-
of kalktı lan
-
zütümüzdeki taku iyi silmeyince
-
zalinazurt bora nın vefatı
-
topal odlek ordek hayırlı sabahlardiler 01 11 2024
-
şuraların 2015ine acil ihtiyacım var ya
-
treatment
-
pehh yine akşamı ettik pehh 01 11 2024 20 39
-
gun gelcek akp ye oy verenler çok
-
her şey yanınıza kar kalacak
-
doğum günümde pastama
-
avara hoon
-
beyler endonezyalı sevgilim beni terketti
-
elmacı güzeli satılmış ağa var şuku
-
olum rahatladım allaha şükür
-
türk olmanin bir faydasini görmedim
-
benden allaha tavsiye
-
beyler bu iki saate kaç lira verirsiniz
-
bugün bir kız bana açıldı
-
suphi abi bir aslandı
-
suriyeye geri dönmeyeceğiz
- / 1