binbaşı amlıyı nasıl siktim cepsli

her zevkin bi sonu var. kendimi toparladım. akşam karanlığı olduğu için eşortmanımı çadır yapmış gibimi millet görmeyecekti. etrafa son kez bakındım. her şeyi bulduğum gibi bırakmalıydım.

o gece binbaşının dıbının kokusu burnumda, beynimde, ruhumda kaç kere 31 çwktim hatırlamıyordum. ama her biri bir öncekinden daha güzeldi.

bu arada, kız arkadaşımla kavga ediyorduk sürekli. bu amerikalıların hepsi planlama hastası aga. taşınmadan önce planlar mlanlar yapmıştı. her şeyi düzenli isteyen bi freak karı amk. ortalık onun istediği gibi hemencecik düzenlenmeyince sinirlenmeye başladı. ıvır zıvır beynimi gibti. kavgalıyız.

binbaşı varken sivili kim giber...

devaaaaaaaamm

reserved. hadi bin hızlı

edit:sf. 14

caps ver bin senin gibik yazılarını okumaya mı geldik sandın

birkaç gün sonra kapım çalındı. karşımda binbaşı ciksi kadın. elinde apple pie tabağı.

bu apple pie a hastayım amk. yok öle bi lezzet. mc domaltlardakinden değil ama evde yapılanı.

-sana apple pie yaptım dedi. (amerikada homemade yemekler kişiye değer verildiğinin göstergesidir) allahtan amk lanet kız arkadaşım işteydi. içeri buyur ettim. pie'ı tabaklara koydum. yanına da vanilyalı dondurma. lan binbaşı her defasında gözüme daha güzel ve çekici geliyodu.
kedisine baktığım için teşekkür etti. kız arkadaşımı görmüştü, nerde olduğunu sordu. işte dedim. suratım asılmıştı o an. aramız biraz açık dedim. en iyisini ben yapıyorum, yalnız yaşıyorum dedi.

binbaşı kocasından 2 yıl önce boşanmış.

allahım sevaplarımın karşılığını ver dedim içimden.

karşımda mini eteğe yakın kısalıkta binbaşı, bacaklar çorapsız sütün gibi süt beyazı, iri memeleri düğmeli bluzundan taştı taşacak, hormonların horon tepiyor, gibime hükmüm yok.

acaba dedim içimden. hangi külodunu giyiyor şu an.

rezerve

şarap sever misin dedim binbaşıya.

-rahatsız etmek istemem dedi.

-yapacak hiç bir işim yok dedim. canım da sıkılıyor. bana eşlik edersen sevinirim.

o kahreden gülümseyişi, daha ağzından kelimeler çıkmadan sorumun cevabını vermişti.

-ok dedi.

yarım saat sonra ikinci şişe açıldı. kafalarımız milyon gibiydi. her şeyden bahsettik. daha çok binbaşı soruyo ben cevaplıyordum. türkiyedeki ilginç gelenekleri sordu. düğünlerden, dini bayramlardan, boğazlanan koçlardan (her petsever amerikalı kurban bayramından nefret eder), sünnet törenlerinden bahsettim.

dinleyen kadına her erkek biter. ne öle amk türk kızları cak cak. yok behlül yengesini gibcekmi, yok fb gs yi yencek mi, yok moda yok anasının amı.

bana sünnetli olup olmadığımı sordu.

evet dedim. sünnet oldum.

konu öle böle yarağa gelmiş, içimde binbaşıyı gibme umudu belirdi.

binbaşı ve gibmek kelimelerini ayni cümlede kullanırken, şu an korkuyorum, elim ayağım hafiften titriyor amk. nolur nolmaz. türkiye burası.

bana nereli olduğundan, ailesinden bahsetti binbaşı. (bu amerikalılar ailesinden bahsetmeye bayılırlar. kesinlikle dinleyin hatta ilgileniyormuşçasına soru sorun. hoşlarına gider)

kafam kıyak türkiyede yapılan askerlikten bahsettim. yaş kararlarıyla fişlenip ordudan atılan subayları, talimde onbaşıdan yenilen tokatları, çakma tüfek verilerek talime gönderilen askerleri, 4 aylık eğitimden sonra dağlara savaşmak için bırakılan komandoları, verilen binlerce şehidi.

sarhoştur ne yapsa yeridir amk. aniden komşum binbaşı marylou'nun karşısında zıppadanak ayağa fırladım ve bir türk askerine yakışır vaziyette topuk selamı verdim.

marylou gülmekten koltuğa yığıldı. aslında gülüncek bi şey yoktu ama binbaşı da zil zurna sarhoştu.

kafa bi milyon, sarhoşken gibişmek kadar güzel bi şey yoktur...

rezerveee

ee amk sonra?

rizörved

rezervüar yalancıyı gibmiyolar rahat ol :D

kadehinde kalan şarabı bir çırpıda içti bitirdi binbaşı.

-rahat ol dedim. biz türkler askerimize subayımıza saygılıyızdır. uzan koltuğa. emrindeyim binbaşım. ben topuk seldıbına devam.

amerikada emredersiniz komtanım denmez. erkek gibi asker gibi yes siiiirrrrrrr denir.

koltuğa sere serpe uzanmış ciksi binbaşının etekleri zütüne kadar çıkmış, sütün bacaklarının tamamı gözümün önündeydi. kendi kendime sakin ol. o senin komşun. komşu komşuyu giber mi. belki de binbaşı samimi buldğu için uzandı karşımda. asla bu durumu suistimal etmemeliydim.

-binbaşı hafif kaymış gözlerle o güzel başını kaldırdı ve daha şarap var mı dedi. varsa içmek istiyorm dedi.

-yessss ma'ammmmmmm dedim. bu sefer otomatik olarak topuk selamı verdim.

Eee panpa devam devam

3. şişe için dolaba doğru hafiften salanarak giderken tmm dedim lan. bu kadar şaraba rahibe teresa bile dayanamaz verir dedim. sağ omzumdaki melek dikkatli olo senin komşun. rezil olma dedi.

elimde şarap şişesi salona geldiğimde bizim binbaşı üçlü koltuğa (buna sofa denir) boylu boyunca uzanmış, baş kısmının arkasında o memelere bir süre baktım surdum. taş gibiydi. bacakları harika çok ciksydi.

-ma'aammm dedim. şarabınız hazır.

-bana ma'aam deme please. marylou de dedi. bacaklarını koltuğa doğru çekti. bacaklarının dibine oturmamı söyledi. oturmaz olaydım. binbaşı ipli pembe külotunu giymişti.

beyaz tene şeker pembesi ipli külot çok yakışır...

caps yolla panpa acayip merak ettim amk