Islaktı.. bedenim ıslaktı ve üşüyordum. Yavaşça kirpiklerimi oynatıyordum. Bu bile bana aşırı zor geliyordu.. sanki gözlerimi açmak için bile yeterli gücümün olmadığı hissediyordum. Sanırım bi sahildeydim. Dalgaların sesleri kulağıma sanki cennetteymişim gibi bir huzur veriyordu. Ama bilmiyordumki cehennemin belkide en diplerindeyim. Sonunda açabildim gözlerimi. Güneşin o kasvetli parıltısı gözlerimi tam açmama engel oluyordu.. artık vücuduma enerjim yayılmaya başlamıştı. O masmavi gökyüzüne kısık gözlerimle bakmaya devam ediyordum. Aşağı kaydırdığımda gözlerimi, denizin lacivert tonuyla parıltısını farketmiştim.. daha sonra kafamı kaldırdım. Bedenimi doğrultuyordum. Yavaşça oturma pozisyonuna geçiyordum. Tabi bunlari yaparken başımın içindeki o lanet sızı, beynimi delercesine bastırıyordu. Kafamı yavaşça sola çevirdim. Arkamda da can alıcı bir manzara vardı. Uzun uzun ağaçlardan oluşan yemyeşil bir ormanlık.. Yavaş yavaş kendime geliyordum ama buraya nasıl geldiğime dair hiçbi fikrim yoktu.. hatirlayamıyordum neler yaşadıklarımı.. etrafa bakmaya devam ettim. Bunu yaparken diliminde damağıma yapışmış olduğu detayını atlamamak gerek. Evet çok susamıştım. Neyle karşı karşiyaydım? Bu bir rüya mıydı? Neden hala uyanamamıştım? Arkamda yükselen uzun bir orman onun arkasında görünen kahverengili grili büyük büyük dağlar.. dağların üstünde o masmavi gökyüzü.. bir sahilde olduğum apaçık ortadaydı ama burası neresiydi? Yoksa bir adada mıydım? Gücümü toplayıp ayağa kalkmayı başardım ve hafif hafif sendeleyerek ormana doğru yürümeye başladım.