-
1.
+5Yüksekçe iki binanın arasına sığınmış 8-10 kişi kadardık. iki karşılıklı gökdelen tarzı ve girişlerinde normal asansörlerin en az 2 katı olan ve tahminimce 20 kişi civarında insanı rahatlıkla alabilen etrafı kurşun geçirmez şeffaf camla kaplı asansörler vardı. Karşı binanın asansörünün bozuk olduğu belliydi hem de uzak ve riskliydi. bizim duvarına siper aldığımız binanın asansörü ise arka kısımdaydı. Kulakları sağır edecek türden helikopter sesleri, jetlerin yükselme ve alçalma sesleri, askeri araç ve uzun namluların birbiriyle karşılıklı patlama sesleri...
Arkasına sığındığım grup, arada çıkıp kalaşnikoflarla saydırıp geri çekiliyordu. kimdi bunlar? çok da tekin değillerdi kıyafetleri teröristler gibiydi fakat yargısız infaz yapamazdım. Arkamdan biri omzuma dokundu ve refleksle irkildim.
-
2.
+2- "Hala neyi bekliyorsun girişi bulamadın mı?" dedi. Kendisini tanımıyordum, sadece birkaç saniye mal gibi bakıp kim bu amk diye kendime soruyordum.
- "Gel benimle hadi" deyip kolumdan çekti ve koca binanın çevresini duvarları kendimize siper ederek ağır adımlarla keşfe çıktık. Ardından devam etti. "güvenli yerler hep karşı binalarda, buraya en yakın binaya geçmemiz gerek eğer bu binanın asansör girişini bulamazsak."
Anlamadığım halde başımla onaylıyordum. Biraz daha ilerledikten sonra duvar içe doğru kıvrılıp L şekline geliyordu. Biraz daha sokulduk ve epeyce uzunlukta bir ara caddenin hemen karşısında bir giriş kapısı vardı ama o ara caddenin hemen girişinde ise barikatlar kurulmuş, daha hangi millete ait olduğunu bilemediğim askerlerce her an birinin çıkmasını bekler gibi hazır pozisyonda silahlarını doğrultmuşlardı. Arkalarında askeri araçlar ve komutan zannettiğim birkaç askerin elinde anons aletleri vardı ve sağa sola bağırıyorlardı. Neyce bağırdıklarını duyamıyor, algılayamıyordum. Hala nerede olduğum hakkında, ve en önemlisi nasıl buraya düştüğüm hakkında bir bilgim yoktu. -
-
1.
0tutar belki rez
-
1.
-
3.
+2https://www.youtube.com/watch?v=Afis1Ne3Kq0
Biz askerleri gözetlerken az önce ayrıldığımız yerden sesler geldi, bizi çağırıyorlardı. Ardından bir top patlaması ve çığlıklar... Ben yanımdakine bakıyorum "N'oluyor?" diyorum, geldiğimiz yöne gitmememizi, askerleri atlatıp binanın çevresini dolaşmamız gerektiğini söyledi. Nasıl olacaktı? silahım dahi yoktu. Ellerimle üstümü başımı arayana kadar bu çoktan caddeyi kapatan askerlere saydırmaya başladı ve bana diğer elini sallayıp arkaya doğru "Koş koş!" diye bağırdı. Koştum, asansörü bulana kadar koştum, ateş ede ede arkamdan geliyordu diğer eleman. Bir girinti bulduk, sığındık fakat vurulmuştu bu, cebinden bir sargı çıkardı ve kolunu sardı. Silahı da tutamadığı ve mermi de kalmadığı için bir kenara fırlattı. Bana yüzü gülercesine şöyle dedi "Arkana bak!" -
-
1.
0Rezardjsjxnc
-
1.
-
4.
+2Girdiğimiz girinti U şeklinde dar bir yerdi ve asansörü de vardı. Hemen binmeliydik, sarıldık düğmelerine çok geç geliyordu. Kapı ağır açılıyor insanı çileden çıkarıyordu adeta. Küfürler feryat figan kapı açılmasına karşın kapana kısılmıştık. 5 kişi civarı bir asker geldi, komutanları bir kadındı. Baya da ciksi bir şeydi, sarışın, fiziği güzeldi. Saçlarını at kuyruğu yapıp kepi geçirmiş gözünde de güneş gözlükleri vardı. Arkalarındaki askerler silahlarını bize doğrultmuştu fakat hatunun eli havadaydı, hiçbiri ateş etmiyordu. ikimizi de yaka paça çıkardılar asansörden.
duvara dizildik, hatun bana baktı birkaç saniye, gözlüklerinin altından bakıp bozuk bir Türkçe ile "Sen bin!" diyerek asansörü gösterdi. Daha der demez diğer askerler de elemanı kurşunlamaya başladı, koşa koşa asansöre binip en üst kata bastım. Kaç numaraydı en üst? 99,100,101... ulan bu bina kaç katlı? 108' e bastım... -
5.
+2https://www.youtube.com/w...lient=mv-google&gl=TR
Kapılar kapandı ama yukarı çıkmadı. Bekledim, bekledim... Düğmelere vuruyorum ve ağır stres altındayım. Diğer düğmelere bastım yine çalışmadı. Komutan olan hatun "Çık oradan bozuk!" dedi. Lan dıbını eşrafını gibtiğim sen bin demedin mi niye çıkarıyorsun şimdi diye geçirdim içimden. Kapı da açılmıyordu. Askerler şeffaf camlara silah kabzalarıyla vuva vura açtılar kapıyı ve çıkardılar beni. Kadın şöyle dedi "Adım Sergova. Özgür Ukrayna Hareketi birimi komutanıyım."
"Neredeyiz?" diye sordum. "istanbul" dedi. istanbul mu? Nasıl olurdu? O an böyle alttan bir sıcaklık geldi gibi hissettim. Tansiyonum düşüyor gibi oldu. -
-
1.
0Siçti cafer bez getir
Civik etti tez getir
-
1.
-
6.
0okuyan varsa ses versin beyler
-
7.
+3"Eğer bizimle işbirliği yapmak istersen seni karşıdaki güvenli yere geçiririz. çünkü orada yapman gerekenler var." dedi.
"Ne yapacağım?"
"Onu kendin keşfedeceksin. Ama emin ol biliyorsun. Caddenin girişini Amerikan askerleri kontrol ediyor. Biz seni koruyacağız asansöre kadar." dedi.
Aniden çıktık saklandığımız yerden. Ukraynalı askerler uzun namlularla Sergova da normal tabancayla karşıya geçene kadar beni korudu. Karşıya ulaştığımızda Sergova sekiyordu, diğer tüm askerler de yol ortasına serilmişti. "Sen nasıl gideceksin?" diye sordum. Bana, helikopter birliklerinin kendisini alacağını söyledi. Çok ta gibimdeydi. Can havliyle yine koştum bir başka asansöre inşallah çalışıyordur diye. -
8.
0Son katın düğmesine bastım ve hareket etmeye başladı. Etrafı süzmeye başladım. Kendime diyorum lan burası nasıl istanbul amk? Genişçe binalar genişçe cadddeler...
Asansör yükseldikçe etraf daha da aydınlık kazanmaya başlıyordu. Birazdan bina gövdesine girecekti, son bir kez Baktım havadan manzaraya. Sultanahmet camii'nin bir minaresinin sallandığını, Fatih Sultan Mehmet Köprüsünün ortadan ikiye parçalandığını ve boş arabaların tek tek denize sürüklendiği o kırılmış, etrafı kararmış yeri görebiliyordum. Böyle birçok gökdelen tarzı binaya göz gezdirdim ve etrafları bu tip, hatta daha gelişmiş asansörlerle çevrili ve sürekli binmeye çalışan sivil ve askerlerle dolu. -
9.
+1https://www.youtube.com/w...desktop&persist_app=1
Az önce bir Jet, birkaç asansörü hedef aldı ve imha etti. içindekilerle birlikte döküldüler. Şimdi karanlığa girdim. Nasıl bu hale gelmişti buralar? Neden hiçbir şey hatırlamıyordum? Beynimde binbir soru dönüp dolaşıyordu ve en üst kata az kalmıştı. Aklımı zorlayınca gözümün önünde birkaç resim, birkaç anı canlandı. Nedendir bilinmez, ailemin şuan güvende olduklarını bildiğim aklıma geldi.
Akşam yemeği yiyorduk. Kaşığımı çorbaya daldırdığımda içimde kötü bir his vardı. Ağzıma zütürmeden önce kaşığımın üstündeki çorbanın titrediğini gördüm. Sonra kesildi. Birden göçen bir evimiz aklıma geldi. Askeri araçlar, sivilleri toplayıp güvenli yere zütürüyordu. Bizim askerlerdi. Yine kesildi. Sesler, bağırış haykırışlar, anonslar ve ağlamalar heryerde birbirine karışmıştı. Silah ve kalkan jet sesleri... Patlamalar ve bir kaza... Kırılan camlar ve o acıları hissettiğimi hatırladım. -
10.
0up up up
-
11.
+1Binanın son katına gelmiştim. Buralar karanlıktı ve beni neyin beklediğini bilmiyordum ama teras gibi bir yere uzanan merdivenden çıktım. Salak gibi dikkatsizce gün ışığına doğru giderken ensemde bir sızı, bir el hissettim ve duvara çarpılıp kenetlendim. Üstü başı siyahlar içinde şalvarlı, sakallı ve kel, pis suratlı bir adamdı. Aklıma daha sormadan gelen ilk şey ışid oldu. Adamın suratından pislik akıyordu adeta. iğrençlikte çağ kapatıp çağ açan bir tipi ve kara seyrek çürük dişleri ile ve gırtlaktan arap şivesi Türkçesiyle -ulan herkesin Türkçesi bozuk gibecem böyle işi-
"Sabah namazı kaç rekat?" diye sordu. Hasgibtiir. Hatırlıyor gibiydim böyle şeyleri. internette görürdüm sürekli ışid videolarında ama çok saçma gelirdi. Video sonunda iyiki Türkiye'de yaşıyorum diye böyle saçma bi huzur kaplardı içimi o günleri hatırladım bir anlığına, şimdi durumumuza bak! Silahını çıkardı, kafama dayadı; -
12.
0"Sana diyorum duymuyor musun beni? Sabah namazı kaç rekat?" dedi. Ben de sanki sormasını bekliyormuş gibi birden "4" dedim ve sıraladı.
"Öğle namazı?"
"10"
"ikindi namazı?"
"8"
"Akşam namazı?" dediğinde kafam karışmıştı, herşey üstüste gelmiş zaten hay senin rekatına da roketine de... Hay amk kaçtı lan? Tabi bilmezsin diye kendime kızıyordum.
Hadi burada da yardım etsin sana evrim teorisi, ateizm, deizm, agnostisizm, o pembe haliyle "Ehe aslında allah yok ki" tavırları... kıtalar, coğrafya, primatlar atalar hadi. Yarrağam, dedim ve adeta kendimi aşağılıyor, kendime atarlanıyordum içimden. Eskiden camiye gittiğim zamanları gözüme getirmeye çalışıyordum, akşam saatlerini hatırlamaya çalışıyordum; -
13.
+1"10" dedim. Tereddütle bekledim."Neeyy? 10 mu?" deyip tetiği oynatınca kan beynime gitti 5 5... 5. dedim. Şerefsizin suratı gülüyordu heh aferin der gibi.
"Yatsı kaç?"
"13"
"Kısmen doğru aslında seni çoktan vurup sermem gerekirdi de eleman sıkıntısı çekiyoruz gel benimle" dedi.
Şerefsizdeki özgüvene bak hele. Aklıma ilk gelen şey, buradan kaçana kadar ve bu dangozlardan bilgi alana kadar bunlar için savaşacaktım. Şayet bizim askerlere karşılarsa kötü nişan alacak, eğer fark ederlerse "giberim sizi lan" deyip intiharın pimini çekip sağa sola saydıracaktım. Planım buydu. Ben bunları düşünürken sakallıyla birlikte teras kata çıkıyor, ve terasın ortasında bir sığınma yerine giriyorduk. -
14.
+1Aşağı doğru merdivenler uzanıyordu. işte hücreleri buradaydı. Rahat 100'ü aşkın ışid militanı ile aynı hücreyi paylaşacaktım. Herkesle tanıştım. Birkaçıyla sohbet ettim neredensin? nasıl geldin? amaç bilgi toplamak tabii. Çoğu ya Türkçe bilmiyor ya da iğrenç konuşuyordu. Hemen Türk aramaya başladım. Daha aramadan, önceden tanışık olduğum birini gördüm. Lan bunun burada ne işi vardı? Bu bizim Mehmet'ti.
-
15.
0up up up
-
16.
+1Mehmet'i tanıtayım. Kendisi lise zamanımdan arkadaşımdı. ilk zamanlar sürekli rap falan uğraşırdı, hastasıydı. Saçma salak bir tipti işte. Bir ara okula hiç gelmemişti, rapor aldığını duymuştuk meğer hastanede yatıyormuş. Nedeni de abuk subuk ortamlara girip uyuşturucu falan çekmiş, komaya girmişti. aradan zaman geçti, lise sonlara geldiğimizde bu ne hikmetse kendini dine vurmuştu. Bize geliyor Kurtuluş islam'da, bakın ben ne hallerden geldim, Allah'ın hikmeti işte diyordu.
Boş konuşan kendine de çevresine de faydası olmayan bir tip işte. özellikle sürekli sagopa dinliyor, sagopa hayranı, sözlerini ezberlemiş... bize cami maceralarını anlatıyordu ara ara. Hu mudur nedir, nasıl çektiğini anlatıyordu. işte şöyle kendimizden geçiyoruz böyle güzel sarıyor... Tarih derslerinde Atatürk ile konu açıldığında sürekli muhalefet oluyor, hocam hilafeti kaldırdı, dilimizi değiştirdi tarzında hiçbir gibe merhem olmayacak boş konuşmalarla hepimizden kendini tiksindirmeyi de başarmıştı. iyi ki mezun olduk da kurtulduk pezevekten.
Derken burada, böyle bir ortamda karşıma çıkması fazla da şaşırtmadı doğrusu.
Yanıma gelip "Vay kardeşim demek sen de doğru yolu buldun" dedi. içimden ne kadar sayıp sövsem de dışarıdan pek belli etmiyordum. Kendimi Pkk ya sızan Yeşil kod adlı Mahmut gibi hissediyordum. Sakallı geldi, kendiyle beraber 20 kişiyi terasta çatışmaya zütürecekti. Buna ben ve mehmet de dahildik. -
17.
03 dünya savaşı mi
-
-
1.
0Yok panpa. Okudukça anlayacaksın. Ben de yazdıkça senaryo sapıcak rüyamda gördüm amk çok etkilendim onu yazıyorum
-
1.
-
18.
+1https://m.youtube.com/watch?v=7vFaoA7t2RE
"Gelin, kafir Ukrayna saldırıya hazırlanıyor" dedi. Ellerimize uzun namlu kalaşnikofları tutuşturdu, siper yerlerine kadar gittik. Düşünüyordum o an. Ukrayna'nın ne işi vardı? Sergova bana ne görevini kastetti? Bana, 'Özgür Ukrayna Hareketi' komutanı olduğunu söylediği aklıma geldi. Büyük ihtimalle Ukrayna Silahlı Kuvvetleri'nden değildi, milis gücüydü onlar. Şimdi bu sakallının bahsettiği Ukrayna da eğer milis gücüyse, demek ki bir plan var ve ben de bu plana dahilim.
Ya devlet kuvvetleriyse? Ya Ukrayna Silahlı Kuvvetleri bir yandan da kendi milis güçlerine karşıysa? Veya şu da olabilirdi; Devlet kuralları yüzünden kendilerinin yapamadıklarını kendi eliyle yarattıkları Özgür Ukrayna Hareketi' ne yaptırıyor olabilirlerdi. Çok farklı varyasyonlar vardı kafamda. Doğru bir anda doğru bir hareket yapmam lazımdı ve şu bilinmeyenleri kafamda aydınlatmam lazımdı. -
19.
+120 kişi siperlere doluştuk. Birazdan bir helikopter yükselip tarayacakmış. Mehmet'e sordum, "Kim bunlar?" diye. "Ukrayna'danlar kanka. Hareket midir nedir tam bilmiyorum isimlerini. Allah'ın izniyle paramparça edeceğiz." dedi. Hala emin olamıyordum. Sakallıya sordum, onda istihbarat sağlamdır diye, Özgür Ukrayna Hareketi dedi.
"Tamam" dedim kendime. Plan ortadaydı. Karşı tarafa sıkmadan, ki onlar da beni inşallah tanır da sıkmaz diye düşünerek bekledim. Pervane sesleri yaklaşmaya başladı. Bizim siper ateş etmeye başladı, herkes, "Pilotu vurun!" diye haykırıyordu. Camlar kurşun geçirmez olduğundan, ve bu ışidçilerin silahları da pek kuvvetli olmadığından fazla işlemiyordu.
Helikopterden uçaksavar tarzı bir silahla siper tarandı, ben ise bırak karşılık vermeyi, kafamı çıkaramıyordum. Göz ucuyla olan biteni takip ediyordum. Herkes siperlerden çıkacaktı. Sakallı, telsizi çıkarıp zor durumda olduklarını ve takviye gelmesini emretti. Siperde 5 kişi kalmıştık. 30 kişi takviye olarak siperin altından kazılmış tünelden sürünerek geldiler ve herkes olduğu yerden kalkıp Allah Allah nidalarıyla helikoptere saydırıyordu. -
20.
+1Uçaksavar kullanan 2 askeri öldürüp, uçağın önemleri yerlerine hasar verdiler. Uçak mecburi olarak geri dönüş yaptı ve 34 kişi giden militanlar 10 kişi olarak geri döndü. Çoğu yaralı ve "Allahuakbar" diye sevinç çığlıkları atıyor.
Hemen ardından Sakallı, telsizden birileriyle cızırtılı şekilde konuştu uzun uzun. Anlaşılan saldırılar bitmemişti. "Ruslar geliyor, ruslar geliyor!" diye bağırdı herkese. Çil yavrusu gibi dağılıyordu etrafa herkes. Neden bu kadar korkuyorlardı?