-
1.
+9(bkz: bilimin cevap veremediği keşifler)
yine karşınızdayım beyler, 1 aylık kapsamlı bir araştırma sonucunda ufoları insanın yaşamadığı dönemde yaşayan canlıları ve bunların 2. dünya savaşında nazilere verdiği gizli sırrı bu başlık altında toplayacağız.
ve en önemlisi hitlerin masonlarla ilişkisini masonizmin bilinmeyen yönlerini ve nasıl gizlendiklerini öğreneceğiz
http://imgim.com/naziufo.jpg
Bir çok kaynağa göre 2. dünya savaşında Nazi Almanyası yüksek teknolojili uçan araçlar yapmıştır. Fakat kanıtlar nerede? Yoksa bazı güçler tarafından hala gizlimi tutulmaktadır
tarihten saklanan gerçekler zamanla gün yüzüne çıkar ;
adolf hitler savaşı kazanmak uğruna hiçbir maaliyetten kaçınmadı ve bilimadamlarına sonsuz imkanlar vererek üstün silah teknolojisinin temellerini attırdı ve ilerleyen zamanlarda marsta bulunan aldeberan ırkından insanlar ile medyumları mariana orsic ve sigrun yoluyla iletişim sağlandı
adı açıklanmayan eski bir nazi subayı marstan gelen bu insanların tek parça elbise giydiğini,buğday tenli,uzun boylu ve gözlerinin etrafında mor halkaların döndüğünü söyledi.
Ve bu insanlar naziler ile kendi teknolojilerini onlarla paylaşmayı kabul ettiler
bilindiği üzere naziler teknoloji yönünden çok ilerlemişlerdi hatta ingiliz donanması komutanı nazi denizaltılarının teknolojisi karşısında hükümetinesizi temin ederim ki onların teknolojisi bizden 100 yıl ileridedemiştir
savaş sonunda almanyadan kaçan bilim adamları ufo teknolojisi hakkındaki bilgileri abd ye giderek orada paylaştılar ve elde edilen bilgiler sonucunda artık teknolojiyi geliştirmek amerikalılara kaldı.
abd de ufo olayını örtbas etmek amacı ile hollywood u kullandı uzaylı yalanları ve uzaylıların yaratık gibi gösterilmesi tamemen hükümet planıydı.
marsta yada herhangi bir gezegende hayat yok diyen nasa acaba bizlere güneş sistemimiz hakkında ne kadar doğru bilgi veriyor
ve abd nin ufo teknolojisini kullanmak için kullandığı yer ise area 51 bölgesidir ve abd de ufo olaylarının yaşandığı en yoğun bölgedir -
2.
0naziler
http://imgim.com/6444incic1371311.jpg
7 haziran 1945 tarihli new york times gazetesindeki haber şöyleydi: "uçan daireler bir gizli silahtır. Almanlar tarafından üretilmiş ve ülkenin batı sınırında ortaya çıkmıştır. Amerikan hava kuvvetlerinin verdiği bilgiye göre , almanya göklerinde uçan gümüş balonlar görülmüştür.Hatta bunların bazıları neredeyse saydam yapıdadır."
Haberi izleyen günlerde UFOların alman yapımı silahlar olduğu dedikodusu hızla yayıldı.Alman silah endüstrisinin bu garip nesneleri ürettiğine inanılıyordu.UFO gözlemleri hızla artarken,özellikle iskandinavya gökleri sık sık uçan gemiler tarafından ziyaret ediliyordu.iskandinavyada alman garnizonları kurulmuş ve bunlar savaşın sonuna kadar bölgede kalmışlardı.Bu dönemde "SS" ideolojisi, yapılan bilimsel araştırmalar doğrultusunda insanlığın yararına ve çok sayıda kişi tarafından kullanılabilecek yeni enerji kaynakları aramaya yönelikti.Araştırma birimleri U-13 ve E-4, bu yeni teknolojiyi mükemmel hale getirmek için çalışıyordu.Böylece Victor Schönberger 'in uçandaire taslakları ortaya çıktı.Cisimlere Haunebu-1 ve haunebu-2 isimleri verildi. Hazırlanan plan ve çizimlerin, ünlü temascı George Adamski'nin 1952 yılında resmini çektiği ufolarıyla inanılmaz bir benzerliğe sahipti...
Almanlar 1941 ve 1942 yıllarında daire biçimli uçak üretimine çoktan girmişti bile.Ancak ilk denemelerde çok büyük yapım hataları ortaya çıktı. V-1, V-2, V-4 den sonra,1942 yılında mühendis Richard Miethe, italyan bilim adamı Giuseppe Bellonzo ile V-7 nin yeni modeli üzerinde çalışmaya başladı. Zaman geçerken Hitler'in de desteğini alan Miethe-bellonzo ekibi, Schriever-Habermohl ikilisiyle ortak araştırmaya girdiler.Böylece inanılmaz efsanevi V-7 ortaya çıktı ilk uçuş denemesi 20.813 metre, ikinci uçuşta ise 24.200 metreye kadar yükseldi.
Diğer yandan Vril adıyla bilinen uçan diskler projeside devam ediyordu. Bu projenin mimarı Schumann grubuydu ve mucize yaratan silahlar konusunda uzmanlaşmış SS E-4 bölümünden destek alıyordu. Vril-1 serisinde tam17 cismin üretildiği biliniyor. Disklerin çapı 11.56 metre idi ve 2.900 kilometre saat hızına ulaşabiliyorlardı. garip bir biçimde Vril-1 ve Vril-9 un görünümleri, amerikalı astronot Edwin Aldrige'in ay yüzeyinde gördüğü nesnelere çok benziyordu!.. -
3.
0http://imgim.com/9493incic6408285.jpgTümünü Göster
Almanlar savaşın sonuna kadar silahlarını mükemmel hale getirmek için çalışmayı sürdürdüler. Yeni projelerine " ateş topu" adını wermişlerdi. Radyo dalgalarıyla yönlendirilen ateş toplarının tek amacı vardı: yok etmek!.. Düşman uçaklarından çıkan gazı buluyor ve radarlarını işlemez hale getiriyordu. Motorun yada elektrik sisteminin tümüyle çökmesini sağlayan ateş topları ürkütücüydü. Bu özellik, bazı UFO gözlemlerinde, UFO'nun yakın teması sırasında araba motorlarını durdurması , elektrik kesilmesi yada elektrikle çalışan cihazlardaki geçici bozulmayı akla getiriyor.
O dönemde, bugün UFO adını verdiğimiz dairesel biçimli taşıt araçları inşaa edildi, kullanıldı ve tanıklar tarafından sayısız gözlem yapıldı. Şimdi bu tanıklardan birini orjinal almanca metinden yapılan çeviriyle yeniden gözden geçirelim.Çok gizli askeri belge özelliği taşıyan gözlemde tanığın adı ve kimliği açıklanmamıştır:
"Almanya'nın Bavyera bölgesindeydim.Cumartesi öğleden sonra, akşam olmak üzereydi. Karşı taraftan yüksekliği pek de fazla olmayan uçan bir cismin yaklaştığını gördüm.Çapı 8 ila 20 metre arasındaydı. Çevresine ıslık sesi yayıyordu ve cisim hafif bir titrreşim ile sarsılıyordu.Cismin alt kısmında üç yarım küre bir tanede mavi nokta vardı. Ortadaki gamalı haç resmi hemen dikkatimi çekti.Pencere benzer bir şey yoktu sadece delikler vardı. Bu ıssız mekanda ve çevrede artık çalışmayan eski fabrikalardan başka bina yoktu.Garip cisim alçaldı ve görebildiğim kadarıyla bir duvarın arkasında yere indi. Az sonra ortaya çıkan kamyon cisme yaklaştı ve uzaktan pek de seçemediğim şeyler olmaya başladı.Sadece insan formunda iki silüet görebildim. Biri uçan cismin alt tarafında diğeri ise üstündeydi.Uçan disk yüzeyi :-):-):-):-)l plakalarla kaplanmışa benziyordu. Hem alttaki üç küre hemde üst tarafta çıkış borusuna benzeyen bölümler dikkatimi çekti. Az sonra 'NSU 80 Solingen' plakalı bir araba geldi. Bunu yeşil bir volkswagen izledi.Gidip yakından bakmaya karar verdiğimde ise, uçan cisim çoktan ortadan kaybolmuştu.Yaptığım gözlemden bir hafta sonra, bu bölgede pek çok kişinin UFO gördüğüne dair raporlar verildi.Benimle aynı cismi yada benzerlerini görmüş olabileceklerini düşündüm.Benzincide çalışan bir adamla konuştuğumda onunda aynı cismi gördüğünü öğrendim."
UFO teknolojisi konusunda çalışmalar yapan Nazi Almanyası görünmezlik teknolojisi, zamanda yolculuk ve boyut atlaması konularıylada yakından ilgilenmişlerdir.Hatta bu ve benzeri teknolojilerin araştırılması için Tibet ve Hindistan taraflarına ViMANA adı verilen, destanlarda adı geçen uçan araçların tarih öncesi kayıtlarının incelenmesi yönünde bir ekip gönderildiği speküle edilmektedir.Benim kanımca o dönemdeki NAZi bilim adamları elektromanyetik gücün bir çok doğa üstü gibi görünen fenomenlere yol açabileceğini biliyorlardı.Ve bahsi geçen teknolojilerin elektromanyetizmin gizemli yapısı içinde çözülebileceğini her nasılsa bir şekilde biliyorlardı.Ve elektromanyetizmin prensiplerini kullanarak yerçekimine karşı gelebileceklerini düşünüyorlardı. -
4.
+1http://imgim.com/1527incic7562504.gifTümünü Göster
Hitler OKÜLT bilimlerlede ilgileniyordu.Alman ırkının geçmişteki büyük bir uygarlığın (ATLANTiS'in) devamı olan üstün bir ırk olduğunu düşünüyordu.Adolf Hitler spiritüel (ruhsal) bilgilerle ve bu kanaldan yapılan dünya dışı bağlantılarla da ilgilenmekteydi.Her ne kadar da bilinen alışıldık tarih kayıtları içinde yer almasa da Hitler'in ufolar ile ilgili bir takım çalışmalar yaptığı ve hatta UFO'ları kullandığı doğrudur. inanması hayli güç bir spekülasyona göre O zamanlar Adolf Hitler'in sağ kolu Genaral Himmler'e bu görev verilmişti. O da son derece negatif bir varlık olduğu için düşünce formu şeklinde negatif Orion'lu uzaylılardan yardım alarak çok gelişmemiş UFO araçları yaparak kullandıkları söylenebilir ama gelişmiş UFO'ları kullanmalarına Dünya Dışı Konfederasyon tarafından izin verilmemiştir... Eğer dünyaya koruyucular ve Satürn Konseyi tarafından karantina uygulanmamış ve özgür irade yasası olmasaydı, Hitler gelişmiş Ufo'ları devreye alacak ve tüm dünyayı 1 hafta içinde denetim altına alabilecekti...
Almanya'da ortaya çıkan yeni tarihi kaynaklar Hitler'in savaşın son döneminde UFO'lara benzeyen uçaklar geliştirdiğini ortaya koydu. Alman belgeseline göre 1943 yılında Naziler Avrupa'da üstünlüğünü korumaya devam ediyordu. Ancak diğer bölgelerde orduları gerilemeye başlamıştı. Bunun üzerine Hitler çareyi Pseudonym 7 adı verdiği kanatsız uçaklar üretmekte buldu. Andreas Epp adlı bir mühendisten çalınan planlarla hazırlanan prototip uçaklar, radarlara yakalanmıyor ve kendi çevrelerinde dönerek hareket ediyordu. Hazırlanan 15 prototip uçağın görünüşü UFO'lara benziyordu.
Mussolini'ye tanıttı
Hitler test uçuşları başarıyla sonuçlanınca bunları dostu italya lideri Mussolini'ye de tanıttı. Mussolini'nin silah danışmanlarından Luigi Romersa (84) Almanlar'ın UFO'sunu "Yuvarlaktı, ortasında çevresi tamamen camla kaplı bir kokpiti, kenarında jet motorları vardı" diyerek tarif ediyor. Fabrika hataları nedeniyle uçaklar üretilemedi. Savaşın son aylarında da Prag'da Skoda fabrikası ile beraber çizimleri ve prototipleri de yok edildi.
ADOLF HiTLER, EMELLERiNE ULAŞABiLMEK iÇiN BiLiMiN EN UÇ SINIRLARINA GiTMEYi DE iHMAL ETMEDi. KUSURSUZ IRK iÇiN GENLERLE OYNADI, DÜNYAYI FETHETMEK iÇiN UFO iMAL ETTiRDi.”
Haziran 1937”de, Hitler ve Goering”inde aralarında bulunduğu Nazi ordusunun başta gelenleri, birliklerinden özel olarak seçilmiş kuvvetleri ülke dışına yolladılar. Bu birliklerin görevi, uzay ve uzaylılarla ilgili bilgi toplamaktı. Araştırmalar sırasında Türkiye sınırları içinde Nuh”un Gemisinin bulunduğu farz edilen Ağrı Dağı”nda bazı hikayeler dinlediler.
Bu hikayelere göre 200 nesil önce, gökyüzünden büyük ve de çok gürültülü bir ev yeryüzünüze indi. Ev olarak adlandırılan uçan nesnenin çıkardığı gürültü, köyde bulunan herkes tarafından duyulmuştu. Daha sonraları köy halkından biri; bu nesneyle karşılaşmış. içinden çıkan insana benzeyen varlıklar adamı selamlamış. Adama gemiye gelmesini söylemiş. Adam köylülere geminin dışının dokunulmayacak kadar sıcak ve parlak olduğunu, ayrıca içeri girdikten sonrada geminin havalanıp bir kuş gibi uçtuğunu, adamların içeri girdikten sonra taştan yapılmış şapkalarını çıkarıp onunla konuştuğunu anlatmış.
Resimlerin çekildiği tarih: 1944 -
5.
+1http://imgim.com/6083incix1988180.jpg
Aralık 1938 yılında, bulunan UFO, büyük bir gizlilik içinde Almanya”ya getirildi. UFO araştırması için Almanya”da ki en ünlü bilim adamları Münih’in kuzeyinde kurulan bölgeleye getirildiler. Araştırma laboratuarı, başka kuvvetler tarafından fark edilmemesi için eski tuz madenlerinin bulunduğu bir bölgeye konuşlandırıldı. Fakat bu bölgenin Amerika Birleşik Devletleri ajanları tarafından fark edilmesi uzun sürmedi. Nazi bilim adamları ise, UFO ve bileşenleri hakkında birçok bilgiye sahip olmuşlardı.
Temmuz 1941”de, Amerika Birleşik Devletleri, Oz kod adını verdikleri bir ajanını bu laboratuara sokmayı başardı. Oz, buranın resimlerini çekmiş, burası hakkında birçok belge almıştı. Fakat bunların Amerika”ya gönderilmesi sırasında, Almanya”da ki Nazi hazinesini toplayan Rus birlikleri tarafından bu belgelere ve resimlere el konulmuştu. Büyük bir Rus birliği bu topraklara gönderilmiş, ondan sonraki zamanlarda da ne bu kurulan UFO üssünden ve ne de belgelerden hiçbiri bulunamamış.
Nazilerle UFO’ların yakınlığı hakkında birçok belge ve söylenti mevcut. II.Dünya Savaşı”nda Nazi”lerin bu UFO’ları kullandığı söylentisi var.Gerçekten bu teknoloji savaşta kullanılabilmişmiydi? Yada buna fırsat oldumu? Bunu kimse bilmiyor ama bir gerçek varki oda ortalığın bunca dumana boğulduğu bir yerde mutlaka bir gerçek payı olmalı..! -
6.
0thule örgütü nazi ideolojisi
http://imgim.com/4411inciq6633282.jpg
Thule örgütü'nün amaçları özetle;
· Zamanda gidip gelen üstün yaratıklarla ilişkiye geçmek,
· Üstün bir Âri ırk oluşturmak : (Bunun için de saf bir Cermen ırkı oluşturup pan-Cermenik bir Alman Imparatorluğu'nu kurmak ve bu imparatorluğu Âri ırkın oluşturulmasında kullanmak) ve bu arada,
· Hıristiyanlık öncesi antik Alman kültürünün yeniden uyandırmak,
· Böylece dünyanın yazgısını değiştirmek ve
· Mu uygarlığına ulaşmaktı.
Gizlici örgüt ve öğreti olarak Thule'un felsefesine gelince; Bunu Eckart, şöyle açıklıyordu: "Tule'un tüm sırları, eski bir kayıp uygarlığa dayanır. insanoğlu ile dış zekalar arasında bazı varlıklar, bu sırlara erenlere büyük bir güç kaynağı oluşturmaktadır. işte bu güçtür ki, Almanya'yı dünyaya egemen kılacaktır". Bu sözler, Nazizmin de temelini oluşturuyordu.
Bu dönemde üç örgüt kuruldu üç örgütün en önemli işlerinden biri, Germenorden (Alman Tarikatı) adlı örgütün kurulmasına katkıda bulunmalarıydı. Bu Alman Tarikatı 1912'de kuruldu.
1. Dünya Savaşı sırasında ateşli Alman milliyetçilerini organize etmişti. Onu önemli kılan asıl şey ise, Tuhule örgütünün oluşmasına önayak olmasıydı.
Thule Derneği’nin kurucusu "Baron Rudolf von Sebottendorff"tur. Diğer adı, Rudolf Glauer.Yüksek öğrenimini yarım bırakıp, gemilerde üç yıl elektrikçi olarak çalıştı. Böylece bir çok yer gezmiş oldu. Uzak Doğuya, ezoterik öğreti ve gruplara da ilgisi bu sayede oluştu. Bu gezileri sırasında simya, astroloji ve Kabala üzerinde çalışmış, Gül-Haç felsefesi üzerinde de uzun araştırmalar yapmıştı.
Türkiye'de onu "Gizli Müslüman Baron" olarak biliyorlardı. Sufizmi ayrıntılı biçimde biliyordu. Birçok tarikatla ilişkisi vardı. Güçlü bir Mason kariyerine sahip olarak özellikle, Bektaşilikle ilgilenmişti.
edit: masonların güçleri işte burada daha net ortaya çıkıyor. -
7.
0rudolf glauer kimdirTümünü Göster
Uzak doğuda uzun yıllar resmi görevde bulundu. Japonca biliyordu. Ona göre Alman ırkının kökleri Orta Asya'da idi. Aslında o da bir Gurdjief öğrencisiydi. ikisi de Tibet Locası'na üyeydiler ve bu Tibet Loca'sının dünyanın altında yaşayan ve insandan daha üstün bir tür ile ilişkisinin olduğuna inanıyorlardı. Hitler, Himmler, Goring, fizikçi Morell de aynı locanın üyeleri idiler.
Thule derneğinin özünü şöyle açıklıyordu: Thule'un tüm sırları eski kayıp bir uygarlığa dayanmaktadır. insanoğlu ile dış zekaların arasında bulunan bazı aracı varlıklar bu sırlara erenlere büyük bir güç kaynağı oluşturmaktadırlar. Bu güç Almanya'yı bütün dünyaya egemen kılacaktır. Yine bu güç ve bu gücün kaynağı, geleceğin üstün insanının ortaya çıkması için imkan sağlarken, insan türünün de değişimine yol açacaktır. işte bu ifadeler özet olarak Thule’un da Nazizmin de temelini oluşturmaktadır.
Hitler’in ve Nazi Partisinin Thule’un bir ürünü olduğu söylenebilir. Onun da Thule’a derin ilgi duyduğu, onayladığı, çalışmalarını yakından izlediği, zaman zaman derneği ziyaret ettiği doğrudur. Hiç kuşkusuz, onun akıl hocaları ve yaratıcıları oradaydı. Hitler’i tetikleyen, eğiten, ideolojisini, düşünce yapısını veren, hedeflerini belirleyen onlardı.
Eckart başta olmak üzere Alfred Rosenberg ve Karl Haushofer Hitlere çok zaman ayırmışlar, ilgi göstermişler ve onu eğiterek hazırlamışlardı. Özelikle Eckart, Hitler’e mistik doğunun gizemlerini öğretmiş ve Thule’un temel değer ve öğretisini benimsetmişti.
Thule’de Güneş, Aryanların kutsal sembolü olarak bilinirdi. Bir Tibet söylencesine göre, üç-dört bin yıl önce, Orta Asya’da, Gobi’de çok büyük bir uygarlık vardı. Bu uygarlık yıkıldı ve Gobi de bir çöle dönüştü. Buradan canını kurtarabilenler, Kuzey Avrupa’ya ve Kafkasya’ya göç ettiler.
Thule Örgütü’nün ermişleri, bu Gobi göçmenlerinin, insanlığın temel ırkını (Âri soyunu) oluşturduğuna inanıyorlardı. Bu yüzden General Haushofer, kaynaklara dönmeyi istiyor, bunun için de Doğu Avrupa’yı, Türkistan’ı, Pamir’i, Gobi’yi ve Tibet’i ele geçirmeyi planlıyordu. Ona göre, bu bölgeleri ele geçiren, Dünya’ya egemen olacaktı.
Hiç kuşkusuz, Hitler'i siyasete sokan, yükselten ve ona mali destek bulan da Gamalı haçı Nazi bayrağı yapan da Thule idi. -
8.
0hitler ve masonizmTümünü Göster
Tuhule, temelinde, o bir tür Zaman Gezmenleri Derneği idi! Hitler’i seçmesinin temel nedeni, Hitler’in bir çok özelliklerinin yanısıra onun zaman gezmenliğine duyduğu ilgi idi.
Bu durum Hitler’de Thule’a karşı direnilemez bir çekim oluşturuyordu. Ayrıca Hitler sıkı bir ezoterikçi idi. Öne çıkmağa, kahraman olmağa meraklıydı ve tipik bir medyumdu! Onun bu özellikleri de Thule’un ona çekilmesini sağlıyordu.
Şimdi Hitler’in biraz da medyumsal-parapsişik yönünden söz edelim: Zaten tamamı kırklara karışmış bir kasabada doğmuştu. O kasabada ruhlardan, medyumlardan geçilmiyordu! Kendisinin de medyumik yeteneği vardı. Bir çok vizyonlar gördüğü, bir çok bilgiler ifade ettiği bilinmektedir. Hitler' in çevresindekilerin görmediği fakat kendisinin gördüğü, bir çok varlıktan söz ettiği kayıtlara geçirilmiştir. Hatta bu yüzden şizofren olduğundan bile kuşkulanılmıştır. Onun hitabeti ve kitleleri etkilemesi de bir çok kişilerce parapsişik bir yetenek olarak algılanır. Keza yakın çevresi Hitler'in geceleri Büyük Ruh isimini verdiği bir bedensiz varlıktan geleceğe dair bilgi aldığı söylenir.
Bu bilgilerden sonra büyü, mitler, Büyük Ruh, Mu, Tuhule, zaman gezmenliği, Şamballa derken, Hitler’in nasıl bir zihinsel karmaşaya sürüklendiğini açıkça görüyoruz. Hess, Oyuk Evren kuramı yanında bir de buzul kozmozdan ve bir Buz Çağı'ndan söz ediyordu. Hitler kendi döneminde bu buz çağının ateş çağına dönüşeceğine inanmıştı. Üstelik bu çağı başlatmak için de kendisi seçilmişti! Rusya buzuluna orduyu yazlık elbiseyle göndermesinin nedeni buydu!
Hep bunlar, kara büyünün, Şamballa’nın, Büyük Ruh’un (aslında Einstein'lada bağlantılı olduğu düşünülen bir zaman yolculuğu grubuyla gelen, zaman Volf Messing'in telepati gücünün) marifetiydi.
Böylece süreç tapınakçılardan başlıyor, Masonlara bulaşıyor Germonerden’i (Alman Tarikatını) doğuruyor ve o da Thule’un doğuşunu hazırlıyordu. Sonra Thule örgütü kendi etkisi altında zaman gezmenliği uğruna Hitler’i ve Nazi Partisini yaratıyor.
Bir çok başka amaç ve ideallerle kuşatılmasına ya da zenginleştirilmesine karşın Thule’nin merkezî konusu yine de Zaman'dı ve bu durum Hitler’in onlarla daima ilişkide olması için için yeterliydi.
Hitler’in eski uygarlıklara, mitolojilere olan ilgisi de Thule ile örtüşüyordu. Doğa yasalarının üstüne çıkmak istemesi ve bu yüzden büyü ile ilgilenmesi de öyle. Bir farkla ki, Thule ileri gelenlerinin hiç biri kendini böyle ortaya atmamasına karşın Hitler, güç ve imperium uğruna kırklara karıştığına ve seçilmiş olduğuna inanıyor ve dünya egemenliği fikrine lâpinler gibi atlıyor ve öne çıkıyordu. -
9.
0hitlerin dini boyutu
Peki din ve dindarlık bakımından Hitler’in durumu neydi? O, sağın neresine düşmekteydi? Düz tarih bile, Hitler ve Naziler konusunda, din söz konusu olduğunda, bir garipliğin olduğunun farkındadır. Ortaya konan fotoğraflarda bir tuhaflık vardır gerçekten de... Marksizmle silahlı mücadele, yoğun bir Yahudi katliamı ve kiliseye çok soğuk bir yüz. Sağın da solun da neresine düştüğü belirsiz bir kimlik bu. Bence güce soyunmuş bir ezoterizmin tipik örneği. Tapınakçıların da soğuk ve din dışı bulunmalarının nedeni sanırım buradadır.
Ne ki, sonuçta Hitler de tüm güce soyunan ezoterik öğreti yandaşları gibi, sekülerliğini korumaktadır. Güç isteğinin girdiği yürekte Tanrı yada evrensel sevgi barınamamaktadır. Açık olan budur. Tanrının (evrensel birliğin) çıktığı gönle de genellikle güç isteği egemen olmakta ve bu da eski mısır'ın Tanrı-Kral misyonuna giden yolun kapısını aralamaktadır.Bu ne tapınakçıların ne başka misyonsal eğilimlerin ne de Nazilerin sorunudur... -
10.
0sekülerizmTümünü Göster
Sekülerleşmenin gerçek kaynağı, ırkçılık değil, güç isteğidir ve bu güç isteği, zamanımızdaki bazı gizlici örgüt ve öğreti yandaşlarını bugün, dünya imparatorluğuna soyunma noktasına getirmiştir. Oysaki demaokratik, katılımcı, daha hoşgörülü ve sevgi dolu bir dünya gerçeği için daha uzun ömürlü bir insan uygarlığı için çoğulcu bir yönetim söz konusu olmalıdır.
Bu anlamda Devletlerin kendi aralarında savaş kararı alamadıklarını, savaş kararını almada kapitalist dünyada sömürü üzerine dayanan kar ve çıkar hesaplarının tehlikeye girdiği bu güç efendilerinin yani uluslararası büyük finans şirketlerinin bunda etkili olduğunu belirtmek gerekir. Demek ki, sanayileşmenin gündeme geldiği bu dünya arenasında savaş çıkaranlar, terörizmi bir şekilde destekleyenler işte bu güç efendileridir. Rasyonel değil de güdüsel güç isteğinin sonuçları daima savaştır. Bunun artık görülmesi gerekir. Birey bu noktada kendi çıkarlarını toplumun çıkarlarının önüne almaktadır.
Gamalı Haç'ın NSDAP'a Thule Örgütü tarafından yerleştirildiği doğrudur. Ama aslında o, arşetipik bir şeydir. Onda paganik kökler de bulmak olanaklıdır, ama paganlığa mal etmek de yanlıştır. O, yalnızca Kabalacılığın tekelinde de değildir. Onun umulmadık kadar gerilere giden bir tarihi olduğu doğrudur. Söylentiye göre, Thule bu sembolü Mu uygarlığından alıp Nazi Partisi’ne amblem yapmış. Mu tabletlerinde gerçekten de bu sembol vardı ve Mu'ya özgü gizli bilgiler içeren çok önemli bir semboldü. Bu sır, çok sıkı eğitimden geçmiş, eski Mısır ve Tibet rahiplerince de biliniyordu ve onlar tarafından korunuyordu.
Bu sembol bir de iki yeraltı uygarlığı olan Şamballa ve Agartha'da kullanılıyordu. Nazilerin önde gelenleri de (yedi kurucu üye) bu sırrı öğrenmişlerdi ve bu bilgi de doğal olarak Tibet'le olan ilişkileri sayesinde ele geçirilmişti. Onların gamalı haç hakkında edindikleri bilgi Şamballa'dan geliyordu ve Şamballa pek de hırlı bir uygarlık ve güç olarak bilinmiyordu. Temeli şer ve karanlıktı. Bu da bize Hitler'in haklı olarak, nereye yakalandığı ve nereye hizmet ettiği hakkında bir fikir vermektedir.
Gamalı Haç'ın, Thule'nin Tapınakçı kökenine uygun olduğu da doğrudur ama bu sembol Tapınakçıların da tekelinde değildir. Ona eski Hint mandalalarında da Cengiz Han'ın yüzüğünde de rastlıyoruz! Öbür taraftan, Kabalistik ve Masonik kaynaklarda, Siyon yıldızı ile iç içe kullanıldığı da doğrudur.
Haushoffer'ın Hindistandaki çalışmaları sırasında bu sembolü görüp etkilenerek aldığı ve Nazi bayrağı yaptığı da söyleniyor. Aslında Gamalı Haç şekil olarak başka bir şeymiş de o şekli ters çevirerek Gamalı Haç yapmış. Hah! işte burası ilginçtir. Ters çevirdiği orijinal örnek acaba neydi dersiniz? -
11.
0uzak doğu bağlantılarıTümünü Göster
Thule ve onun bir uzantısı olan Nazi Partisi, aktüel ve siyasi alanda dünyayı ateşe vermişti ama bunlar başında da sonunda da ezoterik içerikli ve nitelikliydiler.
Hess Oyuk Dünya kuramı geliştirmişti. 1930'larda tümüyle Atlantis gibi kayıp kıta ve toplumları araştırmaya adanmış dergiler çıkıyordu. Otto Rahn 1938'de Güney Fransa'da "Kutsal Kâse"yi aramaya girişmişti. Bu kâse son yemekte kullanılan şarap kabıydı ama olağanüstü bir sırrı da beraberinde taşıyordu. Ahit Sandığı gibi bir güç yaydığına inanılıyordu.
Thule'un Tibetli rahiplerle de ilişkileri vardı ve Dalai Lama ile iyi ilişkileri olmuştu.
Bu uzak doğu ilişkilerinin temelindeki nedenler;
· Ari ırk
· Ezoterizm ve
· Zaman gezmenliği idi.
Thule de Nazi ileri gelenleri de tarih öncesi Ariyan ırkının Hindistan ve Tibet'te hâlâ var olduğuna inanıyorlardı. Önce Cermen ırkını saflaştırıp, bu ırkı Âri ırkın ortaya çıkması için hizmete koşacaklardı. Yani doğu ezoterizmini tanımak, oraya bağlanmak ve orayla ilişkide olmak zorundaydılar. işte o nedenle, Thule Örgütü 1943 yılına kadar Tibet'le yakın ilişkisini sürdürmüş, birbirlerine karşılıklı heyetler göndermişlerdir.
Bu ilişki çok derin, anlamlı ve yoğundu; çünkü temelinde Âri ırk, uçandaireler ve zaman gezmenliği vardı! Bu Thule’yi de Hitleri de çok yakından ilgilendiriyordu. Bu ilişki konusunda ümitlenip heyecanlanmamaları olanaklı değildi. Çünkü uzak doğu yalnızca ezoterizm yönünden değil, uçandaireler ve zaman gezmenliği bakımından da görmezden gelinemez bir kaynaktı.
Hint-Tibet mitlerinde, zaman yolculuğu yapan Dhurakhapalama, Vaidor; UFO benzeri uçan disklere de Vimana denilmekteydi. Hint mitlerinde, Vaidor’ların, Turan Dağı’nda olduğu; Vimana’ların ise, Tor Dağı’ında bulunduğu, daha doğrusu inip, kalktıkları yazılıydı. Hatta, Çinliler’in, Fransızlar’ın (Kont Sédir) ve Ruslar’ın (Çar Nikola) büyük paralar harcayarak kurdukları ekiplerle Dhurakhapalam’ı arattırdıkları söylenir. General Haushofer da Tibet’te bu konuda araştırmalar yapmıştı. Onu Gurdjief bulmuştu ve Kamensky diye birini iki yıl ileri yani zamanda iki yıl geleceğe göndermişti.
Şu da var, Thule ve Nazi partisinin bu uzakdoğu ilişkisi pek tekin bir şey değildi ve Hitler’e de Almanlara da pahalıya patladı. Çünkü birçok araştırmacı, Nazilerin, aslında çok daha karanlık bir örgütün görünen yüzü olduğuna inanmıştır. Bunun için nedenler yok da değildir. Çünkü bir çok toplantıda, Nazi Partisi'nin ileri gelenlerinin yanında doğulu, şeytani, ucube tipler görülmüştür. Bunların Nazilerin iplerini ellerinde tutan Tibetli rahipler olduğuna inanılıyordu.
1840'larda Almanya'da "Agarta"dan söz ediliyordu. Bu söylenceye göre, yer altında bir krallık vardı. Buranın kralı, dünyadaki birçok kralı denetiminde tutuyordu. O, dünyanın efendisiydi ve çok yakında da Dünya krallığını gerçekleştirecekti. -
12.
0uzak doğu bağlantıları 2
Yaygın kanıya göre, büyük bir olasılıkla Hitler onun bir numaralı adamıydı. Doğrusu Hitler de buna hiç hayır diyecek gibi görünmüyordu; çünkü elinde Amerika'nın bile işgali ile ilgili planlar vardı. italyanlar Afrika'yı, Japonlar Asya'yı yöneteceklerdi.
1926'da Berlin ve Münih'e küçük bir Hintli kolonisi yerleştirilmişti.
Ruslar Berlin'e girdiklerinde ölüler arasında bin kadar alman üniformalı ama kimlikleri olmayan Tibetlili ile karşılaşmışlardı.
Nazilerin "Odessa" adlı bilim örgütünde, üst rütbeli Tibetliler de bulunuyordu.
Thule'nin, Tibet kökenli "Yeşil Ejjder" örgütü ile de bağlantıları bilinmektedir.
II. Dünya Savaşı'nın sonunda yıkılan Nazi karargahında 12 Tibetli rahibin ne işi vardı? Önceleri buna bir anlam verilmemişti. Çünkü eylem zamanıydı; kimsenin soru soracak yorum yapacak durumu yoktu.
THULE örgütünün temel amacı zamanı saptırıp gelecekteki dünyada NAZi egemenliğini sağlamaktı. Thule Örgütü’nün Hitler tarafından Nazi’leştirilmesinden sonra, Nazi’lerin, zaman yolculuğu teknolojisini siyasi amaçlarla kullanmak istemişlerdir.
Örneğin satır aralarında, zaman gezmenliğinin fazla uzak olmayan bir zamanda başlayacağı... Bunun için ışık quantlarının bulunması daha doğrusu anlaşılması gerektiği, bu konuda her şeyin Thule’un yapacağı deneylere bağlı olduğu filan... gibi ilginç bilgilerin varlığındanda bahsedilmektedir.Bu ne demek? Thule’un var ve devam ettiği demek. Zaman üzerine deneyler yaptığı demek!.Thulu örgütüne dahil olan bilim adamları magnetizmal alanlar içinde cisimleri geçmişe ve geleceğe doğru yürütebileceklerini düşünüyor ve iç içe dünyalar ve boyutlar gerçeğinden söz ediyorlardı.
Kitap kurdu olan çok yönlü araştırmacılar NAZi bilim adamlarının bu konudaki çalışmalarının Amerika'daki Philadelphia deneyine, Montauk projesine ve ordan da 51.inci UFO araştırma üssüne doğru uzanan ilginç bir bağlantı ağını içerdiğini sezecektirler. Belki bu bağlantı doğrudan planlı bir bağlantı değil ama sonuçta bir şekilde bu bilgiler bir yerlerde kesişiyor. -
13.
0sonuç
Bilimin cevap veremediği keşiflerin ilk başlığında bahsettiğim olay insanların yaşamadığı kabul edilen dönemde bulunan insan kalıntıları ve bizden saklanan gizli olaylardı.
Şimdi bir benzerini yakın bir çağda yaşanan hitler olaylarında görmekteyiz ve bu olayların masonlarla bağlantılarını yakından izliyoruz, ne saklıyorlar? Biz kaçıncı nesiliz, biz kaçıncı kıyameti yaşıyacağız?
Bu sorular bilinmiyor, mağara duvarlarından sildiler, gerçek tarihi yakıyorlar...
Bilimin cevap veremediği keşiflerin 3. bölümünde görüşmek üzere -
14.
+1@50 uzaylılar dediğin canlılar tahminimce insana benzeyen ve dünyaya gelen bir çok yaratık gibi bir süre sonra ortadan kaybolan canlılardı. şöle düşün teknoloji ilerliyor bir süre sonra bir kavme kıyamet gelirken, yeni bir kavim ortaya çıkıyor insanoğlu bu evrenin sonudur.
bu adamların mağaralarında uçak tank modellerine rastlandı, sence bunu yapan bir teknoloji ilerletip ufoyu yapamaz mı? yapabilir. dünyayı terk edemezler mi? bir ihtimal.
bilim adamlarının uzaylılarla iletişime geçmesi mümkün değil, çünkü bir şeyler saklanıyor bizden.
tüm dünyanın din değiştirmesinden korkuyorlar, korktukları şey neyse elbet bir gün ortaya çıkacak. -
15.
0
-
16.
0@59 evet işte bu yüzden, insanları tek bir düşünce altına toplamak istiyorlar neden bir engel çıkarsınlar?
neden dünya da kaos ortamı yaratsınlar? bunları ortadan kaldırarak gerçekleri ört bas ediyorlar.
yeni dünya düzeni dediğin olay dinsizlikten ibaret değil mi zaten, yada sen türkiyede yapılan dinsizleştirme çabalarını, martin luther olayıyla hristiyanlığın yıkılışını göz ardı mı ediyorsun.
bunların hepsinin bir sebebi var, bilimin cevap veremediği değil cevap vermek istemediği keşifler bunlar -
17.
0
-
18.
0
-
19.
0
-
20.
0
-
su bunak silinse sozluk ne kaybeder
-
nobetten selamlar
-
konstant dayı ve ramo
-
ben michael inci sözlüğün arslanı
-
ucan kedi aksam napıyorsun
-
bu sahte mikropcan yazim stilinden
-
biz burda başlık açarken ispanya 6 yaptı
-
bu grubun uyeleriyle
-
pedri çıkmasa on atarlardı
-
ölüsü olan bir günnn
-
uyumayin la amg
-
tehdit edikdigim seye bak amg
-
mikropcan sen kimsin amg
-
sahte mikropcan anayi
-
sözlükte travesti olmaması sorunsalı
-
bende insta twitter hepsine giriyor
-
4 aydır ağır depresif yaşıyorum
-
dedem rabıta yaparken bi tekme koydum
-
ucan kedi yemek öner la
-
youtube ve instaya girilmiyo
-
minik huurlarim benim
-
helix nerede la
-
en iyi yöntem kestirme yöntemi
-
geçenlerde balili bir kıza fitre zekat verdim
-
osmanlıda içki içen 10 padişah
-
6 0 ne amg
-
ucan kedinin osuruk sesi
-
padişahlar neden kardeşlerini boğdurmuş
-
beyler makatıma bir aparat taktıracam
-
5 ay omceki sakalim amg
- / 2