-
26.
-1okuyanı gibmesinler de napsınlar
-
27.
-1Evrenin bilim yoluyla keşfedilen özelliklerinin Allah'ın varlığına işaret ettiklerini gösterir. Bilim yoluyla vardığımız sonuç, evrenin bir Yaratıcısı olduğu ve bu Yaratıcı'nın çok üstün bir güç, akıl ve bilgiye sahip olduğudur. Bu Yaratıcı'yı tanımamızda bize din yol gösterir. Bu nedenle bilimin, dinin haber verdiği gerçekleri daha detaylı görmek ve incelemek için kullanacağımız bir yöntem olduğunu söylemek mümkündür. Oysa bugün bilim adına ortaya çıkan insanların bir bölümü çok farklı bir düşünceye sahiptirler. Onlara göre bilimsel bulgular Allah'ın yaratmasını göstermezler. Aksine bilimsel verilerden yola çıkarak Yaratıcı'nın varlığına ulaşılamayacağını söyleyerek ateist bir bilim anlayışını geliştirmişlerdir. Dolayısıyla bilim ile dinin birbirleriyle çatışan iki bilgi kaynağı olduğunu iddia ederler.Tümünü Göster
Aslında bu ateist bilim anlayışı, insanlık tarihinde oldukça yenidir. Birkaç yüzyıl öncesine kadar bilim ile dinin çatıştığı hiçbir zaman düşünülmemiş, bilimin Allah'ın varlığını ispatlayan bir metod olduğu düşünülmüştü. Söz konusu ateist bilim anlayışının yeşermesi ise, 18. ve 19. yüzyıldaki materyalist ve pozitivist felsefelerin bilim dünyasına egemen olmasıyla gerçekleşti.
Özellikle 1859'da Charles Darwin'in evrim teorisini ileri sürmesi ile, materyalist dünya görüşüne sahip olan çevreler, dine karşı alternatif olarak gördükleri bu teoriyi ideolojik olarak savunmaya geçtiler. Zira evrim teorisi canlılığın bir Yaratıcı tarafından değil de tesadüfi oluştuğu iddiasındaydı. Böylelikle evrim teorisine sarılarak dinin bilim ile çatıştığı ileri sürüldü. ingiliz araştırmacılar Michael Baigent, Richard Leigh ve Henry Lincoln, bu konuda şöyle derler:
Darwin'den bir buçuk yüzyıl önce, bilim dinden ayrı değildi; aksine onun bir parçasıydı ve nihai amacı da ona
hizmet etmekti... Ama Darwin'in zamanındaki bilim, o zamana dek taşımakta olduğu bu anlamdan koparıldı ve kendisini dine karşı mutlak bir rakip ve alternatif bir anlam olarak tanımladı. Artık insanlık, bu ikisi arasında bir seçim yapmaya zorlanacaktı.27
Din ile bilim arasındaki söz konusu ayrım, başta da belirttiğimiz gibi tamamen ideolojik bir ayrımdı. Materyalizme iman edercesine bağlanan bazı bilim adamları, evrenin bir yaratıcısı olmadığını ispatlamak için kendilerini şartlandırdılar ve bu yönde çeşitli teoriler ürettiler. Evrim teorisi, bunların en ünlüsü ve en önemlisiydi. Aynı şekilde astronomi konusunda da "kararlı durum teorisi" ya da "kaos teorisi" gibi kuramlar geliştirildi. Ancak bilimin bizzat kendisi, önceki bölümlerde de incelediğimiz gibi, yaratılışı inkar eden bu kuramları birer birer çökertti.
Bugün bu kuramlara hala sadık kalarak inkarda direnen bilim adamları, kendilerini Allah'a inanmamak için şartlandırmış, dogmatik ve bağnaz kişilerdir. Ünlü ingiliz zoolog ve evrimci D. M. S. Watson, kendisinin ve diğer meslektaşlarının evrimi neden kabul ettiklerini açıklarken, bu dogmatizmi şöyle itiraf eder:
Evrim teorisinin yaygın kabul gören bir teori olmasının nedeni, bu teoriyi ispatlayacak yeterli delilin var olması değil, ancak diğer alternatifin yani doğaüstü yaratılışın tümüyle kabul edilemez olmasıdır.28
Watson'ın "doğaüstü yaratılış" sözüyle kastettiği, Allah'ın yaratışıdır. Söz konusu bilim adamı, görüldüğü gibi bunu "kabul edilemez" bulmaktadır. Neden? Bilim öyle söylediği için mi? Hayır, aksine bilim yaratılışın doğruluğunu ispatlamaktadır. Watson'ın bunu kabul edilemez saymasının tek nedeni, Allah'ın varlığını inkar etmek için kendisini şartlandırmış olmasıdır. Diğer tüm evrimciler de bu durumdadırlar.
Evrimciler ise bilime değil, materyalist felsefeye bağlıdırlar ve bilimi de bu felsefeye uydurabilmek için çarpıtmaktadırlar. Harvard Üniversitesi'nden ünlü bir genetikçi ve açık sözlü bir evrimci olan Richard Lewontin, bu somut gerçeği şöyle itiraf etmektedir:Bizim materyalizme bir inancımız var, 'a priori' (önceden kabul edilmiş, doğru varsayılmış) bir inanç bu. Bizi dünyaya materyalist bir açıklama getirmeye zorlayan şey, bilimin yöntemleri ve kuralları değil. Aksine, materyalizmle olan a priori bağlılığımız nedeniyle, dünyaya materyalist bir açıklama getiren araştırma yöntemlerini ve kavramları kurguluyoruz. Materyalizm mutlak doğru olduğuna göre de, ilahi bir açıklamanın sahneye girmesine izin veremeyiz.29
Öte yandan, bu dogmatik materyalist grubun karşısında, tarihte olduğu gibi bugün de Allah'ın varlığını tasdik eden, hatta bilimi Allah'ı tanımanın bir yolu olarak gören bilim adamları vardır. Özellikle ABD'de giderek gelişen "Creationism" (Yaratılışçılık) ya da "Intelligent Design" (Bilinçli Dizayn) akımları, canlıların Allah tarafından yaratıldıklarını bilimsel ispatlarla ortaya koyuyorlar.
Bu ise bizlere bilim ve dinin birbirleriyle çelişen iki bilgi kaynağı olmadığını, aksine bilimin din tarafından verilen mutlak gerçekleri doğrulayan bir yöntem olduğunu gösterir. Din-bilim çatışması, belki sadece ilahi kaynakların içine hurafeler katmış olan bazı dinler için geçerli olabilir. Ancak Allah'ın saf vahyine dayanan islam için geçerli olamaz. Kaldı ki islam, bilimi özellikle teşvik etmekte ve evrenin araştırılmasını, Allah'ın yaratışının incelenmesinin bir yöntemi olduğunu haber vermektedir. Aşağıdaki Kuran ayetinde Allah buna işaret eder:
Üzerlerindeki göğe bakmıyorlar mı? Biz onu nasıl bina ettik ve nasıl süsledik? Onun hiçbir çatlağı yok. Yeri de nasıl döşeyip yaydık? Onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda 'göz alıcı ve iç açıcı' her çiftten nice bitkiler bitirdik. Ve gökten mübarek su indirdik; böylece onunla bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik. Ve birbiri üzerine dizilmiş tomurcuk yüklü yüksek hurma ağaçları da. (Kaf Suresi, 6-7, 9-10)
Yukarıdaki ayetlerde de görüldüğü gibi Kuran'da, daima insanları düşünmeye, akletmeye, içinde yaşadıkları dünya ile ilgili herşeyi araştırmaya teşvik edilir. Çünkü bilim, dini destekler, insanı cahillikten kurtarıp daha bilinçli düşünmeye sevkeder; kişinin düşünce dünyasını genişletip kainatta açıkça görülen Yaratıcı'nın izlerini kavramasına yardımcı olur. Yüzyılımızın en büyük dehası sayılan ve Allah'a inanan Albert Einstein "Derin bir imana sahip olmayan gerçek bir bilim adamı düşünemiyorum. Bu durum şöyle ifade edilebilir: Dinsiz bir bilime inanmak imkansızdır" diyerek bilimin dine olan desteğini dile getirmiştir.30
Modern fiziğin kurucusu Max Planck ise şöyle demiştir:
Hangi alanda olursa olsun bilimle ciddi şekilde ilgilenen herkes, bilim mabedinin kapısındaki şu yazıyı okuyacaktır: "iman et." iman, bilim addıbının vazgeçemeyeceği bir özelliktir.31
Kitapta buraya kadar ele alınan konular, evrenin ve canlıların var oluşlarının tesadüflerle açıklanamayacağını açıkça göstermiştir. Yaptıkları araştırmalarla bilim dünyasına yön veren pek çok bilim adamı da, bu büyük gerçeği tasdik etmiştir ve halen de etmektedir. Zira insanlar evren hakkında ne kadar çok şey öğrenirlerse, ondaki kusursuz düzene olan hayranlıkları da o derece artmaktadır. Her yeni bulunan detay 'Yaratılış'ı inkar edilemez şekilde desteklemektedir. -
28.
-221. yüzyıla girerken, modern fizikçilerin büyük bir çoğunluğu da, yaratılış gerçeğini kabul etmektedir. David Daryling şöyle der:Zaman yoktu, uzay yoktu. Madde ve enerji yoktu. Hiçbir şey yoktu. En küçük bir nokta, bir boşluk bile yoktu. Bu yokluktan olağanüstü küçücük bir kıpırtı belirdi. Ufacık bir titreme. Hafif bir dalgalanma, belli belirsiz bir girdap. Bu kozmik kutunun kapağı açıldı ve altından yaratılış mucizesinin filizleri belirdi.32Tümünü Göster
Bunların yanında, farklı pek çok bilim dalının kurucularının hemen hemen hepsinin Allah'a ve kutsal kitaplarına inanan kimseler oldukları bilinmektedir. Tarihteki en büyük fizikçiler arasında yer alan Newton, Faraday, Kelvin ve Maxwell söz konusu bilim adamlarına örnektirler.
Ünlü fizikçi Isaac Newton'un yaşadığı dönemde bilim adamları, dünya üzerindeki cisimlerin ve gezegenlerin hareketlerinin farklı kanunlarla açıklanabileceğine inanıyorlardı. Newton ise, dünya ve uzayın Yaratıcısının tek olduğunu, dolayısıyla aynı kanunlarla açıklanması gerektiğini savunuyordu. Bu önemli görüşünü de kitabında şöyle açıklıyordu:Güneşin, gezegenlerin ve kuyruklu yıldızların bu mükemmel sistemi, ancak güçlü ve akıllı bir varlığın kontrolü ve hakimiyeti ile ilerleyebilir.33
Görüldüğü gibi, Ortaçağ'dan beri fizik, matematik ve astronomi alanlarında araştırmalar yapan yüzlerce bilim adamı, kainatın tek bir Yaratıcı tarafından yaratıldığı fikrinde birleşmişler ve hep aynı noktaya dikkat çekmişlerdir. Fiziksel astronominin kurucusu ve inançlı bilim adamlarının parolası olan "Allah yarattığı herşeyde kendini gösterir" fikrini ortaya atan ilk bilim adamı olan Johannes Keppler, kitaplarından birinde Allah'a olan samimi inancını şöyle dile getirmiştir:
Bizler Allah'a muhtaç, aciz kullar olarak, kendi aklımıza göre Allah'ın aklının büyüklüğünü ve yüceliğini görmeli ve O'na teslim olmalıyız.34
Termodinamiği kuran büyük fizikçi William Thompson (Lord Kelvin) ise, Allah'a inanan bir hıristiyandı. Darwin'in evrim teorisine şiddetle karşı çıkmış ve bu teoriyi tamamen reddetmişti. Ölümünden kısa bir süre önce de, şöyle bir açıklama yapmıştı:Hayatın kökenine baktığımızda, bilim, kesin bir şekilde o Büyük Kudret'in varlığını onaylar.35
Oxford Üniversitesi fizik profesörlerinden Robert Mattheus, 1992'de yazmış olduğu ve DNA moleküllerinin Allah tarafından yaratıldığını anlattığı kitabında aynı gerçeği şöyle ifade ediyor:Bütün bu işlemler, mükemmel bir harmoniyle tek bir hücreden canlı bir bebeğe; daha sonra küçük bir çocuğa, nihayet yetişkin bir insana kadar süregelir. Bütün bu olaylar, biyolojinin bütün safhalarında görüldüğü gibi ancak bir mucize ile açıklanabilir. Nasıl olur da böylesine mükemmel ve kompleks bir organizma, bu kadar basit ve küçük bir hücreden ortaya çıkabilir? Küçücük bir (i) harfinin üstündeki noktadan da küçük bir hücreden, muhteşem bir iNSAN yaratılır? Bu, mucizeden başka birşey değildir.36
Isı akışı üzerine sayısız çalışmalar yaparak ödüller alan ve "mekanik ısı denklemi"ni ve termodinamiğin birinci kanununu bulan James Joule bilim hakkındaki inancını şöyle ifade etmiştir:Allah'ın isteklerini öğrendikten ve itaat ettikten sonra yapacağımız diğer şey O'nun aklını, gücünü ve iyiliğini yaptığı işlerden anlamaktır. Tabiat kanunlarını bilmek Allah'ı bilmektir..37
Bilimsel metodun kurulmasında önemli rolü olan bilim adamlarından Francis Bacon'un sözleri de onun Allah inancının göstergesidir:Hataya düşmemizi engellemek için üzerinde durulması gereken iki yol göstericimiz var; Birincisi Allah'ın vahyi olan Kutsal Kitap, ikincisi ise Allah'ın gücünü ifade eden yaratılmışlar.38
Yapılmış olan her iş yapanın gücünü ve becerisini ortaya çıkarır; o zaman tüm bunlar Allah'ın işidir; yapan varlığın herşeyi yapabilecek güçte olduğunu ve aklını gösterir; dünya Allah'ın bir ürünüdür.39
"Dinsiz ilim kör, ilimsiz din topaldır." (Albert Einstein)
"Kâinatın Yaratıcısına olan inanç, ilmi araştırmanın en kuvvetli ve en asîl muharrik gücüdür." (Albert Einstein)
"Hangi sahada olursa olsun, ilimle ciddî şekilde meşgul olan herkes, ilim mâbedinin kapısındaki şu yazıyı okuyacaktır: imân et!" iman, ilim addıbının vazgeçemeyeceği bir vasıftır." (Max Planck)
"Bir tabiat kanununu ifade eden her formül, Allah'ı öven bir ilâhîdir." (Maria Mitchell)
"ilim, insanlığa, telgrafı, elektriği, teşhisi ve bir takım hastalıkları tedavi çarelerini verdi. Din de ferdlerde ruhî sükûneti ve ahlâkî muvazeneyi te'min eder. ilim ve din, kâinatın hazinelerini açmak için kullandığımız hakikî iki anahtardır.
insan ilimden istifade eder, fakat din ile yaşar." (William James)
Kainatın bir Yaratıcı tarafından var edildiğini kabul eden ve hayatlarında bu yönleriyle tanınan bilim adamlarından bir kısmı da şunlardır:
Robert Boyle (modern kimyanın babası.)
lona William Petty (istatistik ve modern ekonomi çalışmalarıyla tanınırdı.)
Michael Faraday (bütün zamanların en büyük fizikçilerinden biri.)
Gregory Mendel (genetiğin babası, genetik bilimindeki buluşlarıyla Darwinizm'i geçersiz kıldı.)
Louis Pasteur (bakteriyolojinin akla gelen en büyük ismi, Darwinizm'e karşı savaş açmıştı.)
John Dalton (atom kurdıbının babası.)
Blaise Pascal (en önemli matematikçilerden.)
John Ray (ingiliz doğa tarihinin en önemli ismi.)
Nicolaus Steno (yer katmanlarını inceleyen ünlü bir stratigraf.)
Carolus Linnaeus (biyolojik sınıflandırmanın babası.)
Georges Cuvier (karşılaştırmalı anatomi bilminin bulucusu.)
Matthew Maury (oşinografinin bulucusu.)
Thomas Anderson (organik kimya alanında çalışma yapan ilk kişilerden biri.)
Sir Charles Bell (beynin ve sinir sisteminin haritasını ilk defa çizen.),
Jean Henry Fabre (modern entomolojinin kurucusu.)
John Ambrose Fleming (modern elektiriğin kurucusu.)
James Clerk Maxwell (ışığın elektromanyetik teorisini formülize eden kişi.)
-
izmirin dağlarında kürtçülük açar
-
kadın mancigi istiyorum sadece
-
niyet ettim silik yemeye cezaevi nasıl bir yer
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 26 01 2025
-
mottogirl selamun aleycum
-
kurdler dogru yapiyo aga
-
tyler dursunun babaları şukulaşıyor
-
kabzımal feyzullah ne anlatıyorsun yine
-
gazi sultan yavuz burası dert kuyusu mu
-
melek gozun anasının
-
megane2 10 kişilik sözlükte başlık taşıyor
-
hormon tedavisi filam olsana kostang
-
izmir kars rize
-
konstant seni niye zikiyolarlar lan
-
hayatında köyünden dışarıya adım atmamış
-
tyler dursunu silin aga
-
ezzane mi eczane mi ezan mı
-
keşke züt deliğimizden nefes alsaydık
-
aranızda türk hekimi var mı
-
kim dediyse iyi demiş
-
hurma ne aq
-
tip okuyan baycerraha sallıyor
-
gs ye verilmeyen kırmızılar
-
püberte ucan kedi karı değil dost
-
sizin nasıl bir yaşam sevinciniz var amk
-
lan kavga etmeyin nedenmi
-
konyada bina çökmüş
-
askerliği uzatmama kararı
-
boyle giderse 200 seneye turkiyenin yuzde 90ı
-
konstant sen onlara aldırma
- / 2