Edit: Hikayem bitmiştir panpalarım okuyan, yorum yapan, şukulayan, takip eden herkese tesekkurler.
Edit 2: Şarj ve wifi olayında sıçtın diyen ukalalar önce hikayeyi tamamen okusun öyle konuşsun. heyecan yaptırmak ve spoiler vermemek için nasıl oldu bilmiyorum dedim.
Edit 3: Eksileyenler kendi pc uzmanı sanan ukalalar.
Size içimi açacağım burada. olaylar 3 sene önce oldu. 18 yaşındaydım ve okul sömestr tatiline girmişti. liseden çok yakın olan birkaç arkadaşımla sömestrda yaptığımız buluşmadan sonra burak ve mert adındaki iki arkadaşım o gece bizde kalacaklardı. mert'in bilgisayarlar ile arası çok iyiydi. kodlama falan bu konularda çok uzmandı. zaten şuanda ünide bilgisayar bölümünde okuyor. burak ise çapkın, samimi ama çok fazla ve gereksiz yere heyecan arayan bir tipti. O da şuan spor akademisi okuyor zaten. babam ve annem o akşam toplantıya istanbul dışına gitmişti. ablamda arkadaşına kalmaya gitmişti. bizde pcde ve telde takılıyorduk. her neyse mert bilgisayarda takılırken bir anda bir deepweb muhabbeti geçti. ben başta karşı çıktım. doğrusu biraz da tırstım. dedim "mert kardeşim gece gece ne aksiyon arıyorsun. 18 yaşında adamsın" dedim. mert "ya deathburn oğlum ben bu işlerden anlıyorum sen bana güven yeter" falan havalara girdi. burakta boş yere hevese geldi. "deathburn kanka sen ne korkak adamsın ya ne olacak işte az cesur ol. zaten site ingilizce sende dil sınıfındasın bir şey olmaz." falan filan dedi. ben başta gaza gelmedim. Ama zar zor ikna ettiler işte ikna olduk ne yapalım. mert bilgisayara tor browser diye bir program indirdi. işte o an o lanet sitelere girmeye başladık ve benim başımı belaya sokacak olay başladı. Okuyanlar kendini belli ederse sevinirim. 3-4 kişi bile takip ederse devam edeceğim.

her neyse mert girdi benim pcden deepweb'e. ben telefondan bir yandan da heyecanla bakarken bir yandan da inşallah bir şey olmaz diye içimden dua ediyordum. mert deepwebte internet üzeri ticaret sitesi gibi bir şey buldu. herşeyden vardı. burak'ta bilgisayar ve konsol oyunlarına çok hastadır. hep kaçak yollarla sızdırılmış oyunlara link vermiş. bitcoin ile çok ucuz bir miktara da oyunlar indirilebiliyordu. Kısacası steam tarzı bir siteydi. türklerin paylaştığı oyunları da bulduk tabi ve henüz tvye çıkmamış dizi, film, çizgifilm bölümleri, video oyunları ve senaryolarını da... Gta 5 oyununun %40 bitmiş halini, call of duty'nin o zamanki serisinin %19'unun (gta 5 ve cod'un o zaman ki serisi henüz piyasaya sürülmemişti) ve Lol serisi için henüz oyunda çıkmamış 17 karakterinin bulunduğu ve yabancı dizi senaryoları hakkında spoiler veren, 100den fazla brazzers premium üyeliği içeren bir maliyetli dosya gördük. ayrıca Türk biri türkçe olarak paylaşmış. Zaten bayağı da ucuzdu. burak hemen heves etti tabi indirelim diye. Ardından mert "deathburn kanka indirelim tarattırdım dosyayı" dedi. bende dedim bu çocuk internet bilgisi sayesinde kendini aştı diye düşündüm ve bir seferlik güveneyim dedim ve başladık dosyaları indirmeye...

devam ediyorum beyler. dosya inmeye başladı. biz internette takılırken dosya biraz büyük olduğundan uzun bir süre beklemek zorunda kaldık. sonunda indi. Uzun bir süre beklemiştik ama değmişti. En azından biz öyle sanıyorduk. her neyse dosyayı indirip masaüstüne attım. dosyaların içini karıştırdık. hangi oyunlar var , filmler, diziler falan. premium brazzers üyeliklerini merak edip klasörü göreyim dedim. tabi mert ve burak'ın hemen ağzı akmaya başladı. Hemen bana eve gidince şurdan at, burdan at muhabbetleri geçti. ardından garip bir oyun gördük. nintendo ds ve gameboy advance'de bulunan oyunların tarzındaydı. oyun çok ilgi çekici geliyordu. merak ettik ve girdik. ama girmez olaydık...

oyuna girdik. bir karakter yaratma ekranı falan çıktı. işte yarattık karakterimizi girdik oyuna. yalnız oyun çok tuhaf birşeydi. oyunda çevrede bulunan npcler hep diğer oyunlarda bulunan karakterlerden oluşuyordu. daha sonra oyunda biraz ilerledik birkaç yaratık kestik. görev ekranını tamamlayınca azrail görünümlü bir adam geldi. "görevi bitirdiniz tebrikle ama bu sadece bir oyundu." diye yazıyordu alttaki konuşma kısmında. konuşma baloncuğunu geçmek için entera daha basmadan "yavaş olun herşey yeni başlıyor. Şimdi sizinle gerçekten uğraşacağım" dedi. Tabi biz başta oyunun dalga geçme amaçlı bir kısmı olduğunu zannettik. ta ki burak "lan oğlum kapatın şunu ya. oyunu yapanda manyak mıdır nedir?" dedi ve ardından "sensin manyak. bana gelip artistlik yapma burak" yazdı. ardından "deathburn ve mert oyun daha yeni başlıyor" dedi. ve şaşırdık ismimizi nerden biliyor ve nasıl dediklerimizi duyuyordu?

mert korkarak "lan oğlum nerden biliyor lan bizim ismimizi bu bin " dedi. adam yazılı şekilde "gerizekalı herif sesinizi duyuyorum lan birbirinize hayvan adıyla seslenmiyorsunuz ya. burak isyan ederek "ya oğlum açmayacaktık bu oyunu ya. ne yaptık ya biz?" dedi. adam "oyunu açmanız ile bir alakası yok. o dosyayı indirmeyecektiniz" diye yazdı. ben "lan oğlum akşam vakti sizin aksiyon arayışlarınız yüzünden başımıza neler geldi. mert keşke bir taratsaydın dosyayı" dedim. mert "deathburn ben onu özel bir şekilde tarattım nasıl oldu da içinden zararlı dosya çıkmadı hiç anlamadım" dedi. adam "mert hareketlerinden bilgisayardan anladığın gayet açık ama benimle boy ölçüşemezsin" dedi. ben dedim "lan ne bekliyorsunuz kapatsanıza şunu" dedim. çarpıya bastık ama ekranda uyarı butonları çıkıyordu aynı dedeler sitesindeki gibi. Kapatamazsınız beceriksizler tarzı birşeyler yazıyordu. işte o an korkudan gittim lavaboya elimi yüzümü yıkadım. hızlı hızlı düşünmeye başladım.

koşa koşa salona gittim. bu salaklar hala laptop'u kapatmaya çalışıyor. "oğlum kapama düğmesine bassanıza" dedim. mert "sen yüzünü yıkarken elli kere bastık kapanmıyor" dedi. bende kapama tuşuna bastım gerçekten de kapanmıyor. laptop'u zaten yeni şarja takmıştık. %10 şarjı falan vardı. çektik fişi. adam oyun üzerinden "iyi deneme ama hiçbir şey farketmez ;)" diye bir yazı yolladı. "şarja tekrar bak deathburn" dedi. baktım şarj tamamen %100 olmuş. burak "lan oğlum wifi'yi kapatsanıza" dedi. salona koştum gidim wifi'yi kapattım. gitmiştir diye düşündük. Ama adam hala duruyor ve cevap yazıyordu. "siz beni salak yerine mi koydunuz? ip üzerinden bağlantıyı kuruyorum. her neyse deathburn. annen ve baban toplantıya bursa'ya gittiler. ablanın kaldığı arkadaşının evini de tespit ettim. kredi kartı şifrelerinizi, kredilerinizi, paranızı köküne kadar harcayabilirim. ne de olsa bana giren çıkan yok. ayrıca deathburn, sen merak etmeden söyleyeyim. baban ve annenin toplantıya gittiğini maillerden ve girdiği sitelerden buldum. her neyse baban, annen ve ablan bilgisayar üzerinden kredi kartı kullanımı yapmışlar. o yüzden rahatlıkla ebeveynlerini bulunduğu otelden hemen babanın kredilerini çekebilirim. ayrıca mert ve burak dahil birçok arkadaşın bu bilgisayardan faceye girip bu site içinden birşeyler satın almış onların paraları da artık benim elimde" dedi. ben hem sinirlenip hem korkmaya başladım. elim ayağım titremeye başladı.

panpalar devam ediyorum. mert, burak ve ben artık korkudan ne yapacağımızı bilmiyorduk. en mantıklı yolun polisi aramak ve aileme anlatmak olduğunu düşündüm. burak korkarak "lan oğlum napıcaz lan biz bu adam utanmasa bizi gibecek." dedi. mert "ya deathburn arayalım senin anneyle babayı. ablanı da uyaralım oğlum ne yapacağız" dedi. tabi ailemi aramaya fazla cesaretim de yoktu. ama belki de daha kötü olacaktı. zaten saat gecenin 2sine yakındı. Bu saatte aramamalıyım diye düşündüm. Programdaki adam "boşuna uğraşmayın beni zaten bulmayacaklar. milyonlarca polis iki yıldır beni arıyorlar ve bulamıyorlar. sizin kıytırık polisleriniz beni bulabilecek mi sanıyorsunuz dingiller. yoksa komşunuz cemil şerefsizine mi haber verirsin." yazdı. cemil abi 40lı yaşlarında komiserdi. Ama onu bu adam nereden tanıyordu. ben "lan yeter çık git. o kadar insan arasından bizi mi buldun?" dedim. Adam "ahaha... siz benim için sadece çocuk oyuncağısınız. sizden çok daha iyileriyle tabi ki uğraşırdım ama sorun o değil. sorun sensin deathburn" dedi. gittim polisi aradım. olayları tümüyle anlattım. Ama polisler gülüp telefona suratıma kapattılar. heralde dalga geçtiğimi sandılar. neyse artık herşeyi cemil abiye anlatıp ve bilgisayarı bizim mahalledeki bilgisayarcı uğur abiye verecektik. uğur 20li yaşlarında bir bilgisayar mühendisiydi ve çırak olarak çalışıyordu. başka çare yoktu. burak "ya oğlum kapat kapağını laptop'un uyuyalım. Bu şerefsizle yarın uğraşırız. zaten keyfimiz kaçtı" dedi. Adam son olarak "iyi geceler deathburn ve kankaları. uğur ve cemil'in de başı belaya girecek yarın" dedi ve bilgisayar kendi kendine kapandı.

o kadar olaydan sonra o korkuyla laptopu alıp evin en köşesindeki bodruma atıp kapıyı kilitledim. en azından aklıma bizim komiser cemil abinin gelmesi beni bir nebze rahatlattı. annemle babamda zaten sonraki akşama döneceklerdi. şuanda onları rahatsız etmek istemedim. zaten toplantı dolayısıyla yorgun olacaklardı. ablam da öğleden sonra gelecekti. burak, mert ve ben yatmak üzereydik. yatakları hazırladık, daha doğrusu hepsini ben hazırladım (kıçlarını bile kaldırmadılar, misafirler diye zütleri kalktı). neyse yatmaya başladık işte. bu salaklar yarım saatte hemen uyudular. ben olaylardan sonra uyuyamadım bunlar hemen uykuya dalmışlar. her neyse saat 4 gibi oldu. whatsapptan mesaj geldi. tanımadığım bir numara "ne oldu deathburn korktun mu? ayrıca söyleyeyim bu benim gerçek numaram değil. yani cemil salağı yarın boşa heveslenmesin." yazdı. mert ve burakta uyuyordu. ne yapacağımı bilemedim. "ulan dedim numaramı nasıl buldun muallak" yazdım. "lan gerizekalı facebook'una numaranı yazmışsın oradan buldum." yazdı. "daha ne istiyorsun?" yazdım. "Sadece benden kaçamayacağını bil istedim. buna ailen, arkadaşların, komşuların, yakınlarında dahil." yazdı ve sonra çevrimdışı oldu.

bir süre korkudan uykuya dalamadım. sonra bir şekilde uyudum işte. neyse sabah oldu işte. bende uyandım giyindim. burak ve mert hala uyuyordu. adamlar benden çok önce uyumaya başladılar ama hala uyuyorlardı. aldım laptop'u gittim uğur abiye. girdim "günaydın uğur abi napıyorsun?" dedim. "ooo iyidir deathburn işte seni sormalı?" derken suratımdaki yorgunluğu ve vücudumdaki halsizliği farketti. "hayırdır deathburn ne oldu sana?" dedi. Bende olayı baştan sona tamamiyle anlattım. uğur abi "ya deathburn oğlum ne yaptın sen? sen mert'e ne güveniyorsun oğlum. o ne anlar bu işlerden. kesin burak salağı gaza getirmiştir onu" dedi. ben dedim "abi boşver bunu tartışmanın vakti değil" dedim. sen şu bilgisayara bak dedim. uğur abi normal açtı bilgisayarı 1 saat kadar inceledi başta sorun bulamadı. ama sonra kaynağı buldu. "deathburn siz ne yapmışsınız oğlum resmen kendiniz kaşınmışsınız" dedi. ardında bir word dosyası açıldı ve kendi kendine yazmaya başladı. "uğurcum daha fazla kurcalama istersen. deathburn ve arkadaşları çekti sana da çektiririm" yazdı. uğur abi bir anlık gaza geldi ve inadına kurcalayıp "seni bulacağım huur çocuğu" dedi. adam wordden yazmaya devam etti. whatsapptan sana attığım videoyu herkese yaymamı istemiyorsan bu faaliyeti durdurursun" dedi. uğur abi whatsapptan videoya baktı. yalnız inanılır gibi değil. bu seda ablaydı. uğur abinin sevgilisi. videoda soyunuyordu.

uğur abi şaşkınlıkla telefona baktı. "ne oluyor lan bu ne huur çocuğu hacker? nasıl oldu lan bu? ne yaptın lan sen? lan deathburn sende göz ucuyla bakma lan sevgilime." dedi. "yok uğur abi olur mu öyle şey." dedim. adam whatsapptan bu sefer bana mesaj attı. "1 saatiniz var. eğer kurcalamaya devam edersen ve 1 saat içinde istediklerimi yapmazsan bunu tüm sosyal medyada yayarım uğur. anladın mı koçum?" dedi. uğur abi sinirli bir şekilde ne istiyorsun "Allah'ın cezası" dedi. adam "sen ve mert bu bilgisayar işlerinde başarılısınız. bana birkaç konuda yardımcı olacaksınız" diye yazdı bilgisayardan. deathburn'un evine git ve mert'i oradan al. sizinle bir işim var." dedi ve bilgisayar kapandı. telefonlarımızda öyle. uğur abi "deathburn cep telefonunu ver" dedi. sebebini sordum "uzatma ver işte" dedi. telefonlarımızı ve laptopu aldı. laptop'un içine vidayla açıp içinden pili aldı. cep telefonlarının da batarya ve hatlarını aldı. telefonları ve laptopu işyerinin deposuna atıp kapıyı kitledi ve bana nokia 3310 tarzı bir telefon verdi. ne kamera ne internet. "deathburn seninle bunlardan haberleşeceğiz unutma dedi. ben mertle, burak'ı almaya gidiyorum sende komiser cemil abiye git herşeyi anlat dedi. dükkanı kapadı ve yola çıktık.

Beyler birazdan arkadaşımla buluşmaya gideceğim o yüzden 3 saat kadar yokum ama telafi edeceğim söz.

Neyse panpalar devam ediyorum. koşa koşa cemil abinin evine gittim. zaten bizim evin karşısındaydı. kapıyı çaldım ve kısa bir süre cemil abinin kapıyı açmasını bekledim. ardıdan cemil abi kapıyı açtı. "selamun aleyküm cemil abi napıyorsun" dedim. "ooo aleyküm selam deathburn hoşgeldin hiç arayıp sormuyorsun" dedi. dedim ki "haklısın cemil abi yaptım öyle bir hayırsızlık ama affet" dedim. kahkaha atarak "lafımı olur deathburn buyur ne istemiştin?" dedi. "cemil abi seninle önemli bir konu hakkında konuşmak istiyorum ama burada konuşamayız içeride konuşmamız lazım, aynı zamanda mümkün olduğunda az teknolojik alet bulundursak iyi olur" dedim. beni içeri buyur etti. biraz çay içip tatlı yedikten sonra olayı anlattım. başta kızsa da sonradan sakinleşti. "ailenin haberi var mı bundan deathburn?" dedi. ben ailemin henüz haberi olmadığını ve biraz bu konuda korktuğumu söyledim. cemil abi "deathburn eve git. ben karakola gideceğim. sizin evden, pcden ve wifiden kimler facebook, twitter vb. girdiyse hepsini hatırlamaya çalış ve onları uyar. baban, annen ve ablana herşeyi anlatıp ikna edeceğim. sakın bir işe bulaşma." dedi ve evden çıktı. bende evin yolunu tuttum.

her neyse ben eve gittim. ablam çoktan eve gelmiş. bizim burak ve mertte her haltı hiç korkmadan, çekinmeden anlatmışlar. ablam biraz sinirlendi tabi. bana biraz olumsuz şeyler söyledikten sonra bir süre hiç konuşmadan oturduk. adam, mert ve uğur abiden bazı site ve kaynaklardan para sızdırmalarını istemiş. mert "can'ın facebooktan attığı linke hiç girmemeliydim." dedi. uğur abi zaten ben yokken mert ve burak'ı bayağı bir fırçalamıştı. uğur abi sinirlenerek "lan gerizekalı sen yoksa can'ın attığı bir linke mi girdin? Lan o salağa güvenilir mi?" dedi. mert başta kem küm etti fakat sonradan ağzındaki baklayı çıkardı. can, uğur abi ile aynı lisede okudu ama hiç sevmezdi kendisini. Tabi bende hiç sevmezdim. "nerde lan o dangalak? başımız o salak yüzünden hiç dertten kurtulmadı. mert kalk onun yanına gidiyoruz" diyip mert'i sırtından tutarak evden çıktılar. ablam da bana "seda (uğur abinin manita) haberi yokken birileri görüntüsünü çekmiş. git bir geçmiş olsun de" dedi. tabi "kolpalamasın amk huursu gayet kamera karşısında bildiğin soyunmuş" demek istesem de diyemedim mecbur onun evine yol aldım. seda abla, uğur abinin yaşlarında sadece 1 yıldır mahallemizde oturan bir kızdı.

seda ablanın evine gittim zaten bize çok yakındı. kapıyı çaldım seda ablanın çıkmasını bayağı bekledim. seda abla ağlayarak çıktı. "seda abla geçmiş olsun. olayları duydum bende ziyarete geleyim" dedim. seda abla "deathburn tatlım çok sağol. gel içeri" dedi. girdim içeri başladık olay hakkında konuşmaya. "seda abla sana bir soru soracağım. ama bana dürüst olacaksın. bu olay nasıl oldu?" dedim. seda abla "haberim yokken beni çekmişler" dedi. ben inanmadım. bilerek soyundu gibi geldi bana. inatla sordum ve inatla aynı cevabı verdi. birkaç ısrar sonrası bana "tamam deathburn dürüst olacağım. biri uğur abinin adına skype'a girdi ve benden soyunmamı istedi. başta uğur abin sandım ana oysa o değilmiş. bende soyundum işte". ben inanmış gibi yaptım. Ama hiç inanmadım. uğur abi bu kadar sapık bir insan değildi. ben uğur abiyi çocukluğumdan beri tanıyordum. inanmış gibi yaptım ve çıktım. ayrıca çıkarken göz yaşartıcı ilacı gördüm makyaj malzemelerinin yanında...
Ama hala mantıksız olan şeyler vardı...
Şarj %10 iken nasıl full oluyor ve wifi kapatilmasina ragmen nasıl çalışıyordu?

eve gittim. eve vardığımda annem ve babam çoktan gelmişti. babam "oğlum herşeyi bize bugün cemil komiser anlattı" dedi. annem "şuanda sana kızmamız gerekiyordu ama şuanda çok kötü bir durumdayız. o yüzden şimdilik bu meseleyi konuşmayacağız." dedi. meraklı bir şekilde "peki ne yapacağız?" dedim. babam "bu saaten sonra ne yapabiliriz oğlum? tek umudumuz cemil komiser" dedi. akşam ďışarı çıktım. iyice uzaklaştım ve sonra eski telefon ile uğur abiyi aradım. uğur abi, can abiyle kavga ettiklerini sonra çevredeki başka insanların onları ayırdıklarını söyledi. üzülerekte olsa seda ablayla ilgili bütün şüphelerimi uğur abiye anlattım. başta ona iftira attığım için sinirlenip ana avrat küfretse de sonradan mantıklı düşündü ve benden özür diledi. sonuçta seda abla, uğur abinin düzgün, sapık olmayan bir insan olduğunu biliyordu. ayrıca sırf soyun dedi diye niye soyunacaktı. sonradan kafama dank etti. soyunmak seda ablanın işine geliyordu. uğur abinin bu konudaki hassasiyetini biliyordu. belki de kendi çıkarı için kendisi soyunup kendisi tehdit etmişti... ama bu işte tek miydi? ayrıca hala şarj ve wifi olayının mantığını anlayamamıştım.

babam odama geldi. "annen börek yaptı. koş seda ablana zütür. sizin yüzünüzden kız yeterince rezil oldu zaten" dedi. aldım böreği gittim seda ablanın evine. kapıyı tıklatmadan önce kapıyı dinledim. "tamam can ya. ya hayatım tamam zaten uğur'a 1 günün daha var yazdım. başta 1 saat yazdım ama biraz daha sabırlı olabiliriz bence. biliyorum ki o hiç beni riske atmaz." ardından kapıyı tıklattım. seda abla açtı kapıyı. "tamam merveciğim iki dakika bekle misafir geldi". böreği uzatıp "seda abla annem sana da getirmemi istedi." seda abla "deathburn teşekkür ederim canım benim" dedi ve böreği alır kapıyı kapattı konuşmayı sürdürdü. telefonda konuşuyordu "tamam can anladım. deathburn ile konuşuyordum. tamam tamam görüşürüz. bizde amma abarttık aşkım. yok kredi kartı yok para çalarız. alt tarafı uğur ve mert'e internet üzerinden para çaldıracaktık. sonrada onlar suçlu olacaktı." duyduktan sonra iyice şok oldum. yoksa şu mertle hep internet hakkında konuşan ve uğur abinin uyuz olduğu can mıydı?

uğur abiyi akşam bize çağırdım. bizim bilgisayarları ve telefonları aldı da geldi. eski telefonlarla zaten konuşup planlaştık. eve gittiğimizde can ve seda hakkında bildiklerimizi çaktırmayacaktık. uğur abinin bu sefer bilgisayarı kurcalamaktan korkmayacağını biliyordum. çünkü kredi kartı çalma olayının yalan olduğunu ve seda abla denen huurnun videosunu etrafa dağıtmayacağını biliyordu. ayrıca babamla annemin bursa'ya gitmiş olduğunu bilmeleri de doğaldı. sonuçta seda abla herşeyden haberdardı. uğur abi bilgisayarı taradı henüz tehdit gelmemişti. şarjın nasıl %100 olduğunu anlamıştı. ben önceden eski telefonda bunu anlattım tabi. çaktırmamak için kağıda işin mantığını yazdı. oysa şarj yine %10du ve yine 30 dakika ömrü vardı. ama uygulama açmak için indirdiğimiz setup bir program içeriyordu. %100 oysa sadece bir yanılgıydı. bu program ile bizi kandırarak tehdit ediyordu. peki ya wifi olayı onunda bir yanıltma olduğunu anladım. biraz zor oldu ama anladık. wifiyi sürekli açıp kapattık ama değişen birşey olmadı. bana ait olmayan bir wifinin sürekli açıp kapandığını gördüm yada ben öyle sanıyordum. birisi wifi adımızı değiştirmişti. eğer bu bağlandığımız bizim ki değilse kimin wifiydi? kağıt üstünden uğur abiyle çaktırmadan yazıştık. uğur abi kağıda bunun seda ablaya ait olduğunu söylemişti. peki nasıl mı olmuş? uğur abi söylediğim şeyin doğruluğundan emin olmak için seda ablanın evine gitmiş. salonda wifi olmasıyla beraber gizlice yatak odasına girmiş ve orada da görmüş. zaten 2 hafta öncesinde ailem evde yokken bende okula gitmeye hazırlanırken bize gelmiş ve internete girmek istemişti. ben ona "seda abla ailem evde yok, bende okula gidiyorum sen işini gör çık. şimdi diyeceksiniz ki siz laptopu açtığınızda niye hiç girip tehdit etmediler diyeceksiniz. uğur abi, seda abla lavabodayken mesajlarını da okumuş. akşam can ile daha önceden soyduğu paralarla akşam yemeğine çıkacakları yazıyormuş. şimdi diyeceksiniz niye rahat davranmadınız niye kağıtla haberleştiniz. garantiye almak izledik ve kayıt altına alınma ihtimalini düşündük. şimdi tek bir şey kaldı. herşeyi cemil komisere anlatmak...

neyse panpalar birazdan final bölümü geliyor.

Final Bölümü geldi panpalar!!!1111!!bir!1!111!
uğur abi ile birlikte komiser cemil abiye gittik herşeyi açıkladık. seda huursu ve can muallaksininden neden şüphelendiğimizi, ne duyduğumuzu, ne bildiğimizi vb. gittik hepsini teker teker anlattık. cemil abi "tamam çocuklar anladım sizi. hala şoktayım. oysa hiç onlardan şüphelenmemiştik. ama hala kesin kanıtlar yok elde bu akşam onları dinlemeye alacağız. ayrıca geçmiş konuşmaları da bulmaya çalışacağız. şimdi gidin eve uyuyun kimseye birşey çaktırmayın. uğur abi ile evlerimize dağıldık. sonra polisler bunların evi bastılar işte. birşeyler daha oldu... deep webe gireceğimiz zaten belliydi. biz burak ve mertle zaten bizde kalmaya karar vermiştik. can muallaksi mertin böyle şeylere meraklı olduğunu biliyordu. zaten deepwebte bir foruma üyeydi ve orada insanları kandırdığı forum başlıkları vardı. mertte son zamanlarda çok deep webte takılıyordu. can'da ona o siteyi verdi. zaten hem can hemde seda senelerdir dolandırıcılık yapıyorlardı ve sevgililerdi. yani seda buraya taşınmadan önce de tanışıyorlarmış. bizim mahalleyi dolandırmak için plan yapmışlardı. sözlükteki bazı ukala arkadaşlarımızın söylediği gibi şarjın yüzdesi ve wifi değişemezdi. ama o süs verilebilirdi. seda ve can tutuklandılar ve şuan hala hapisteler. can'ın 9 ayı ve seda'nın 2 ayı var çıkmak için şuan. komiser cemil abi şuan emekli. mert özel ünide %100 bursla pc mühendisliği okuyor, burak istanbul dısında devlet ünide spor akademisi okuyor. uğur abi hala işine devam ediyor. annem, babam, ablam aynı. ben ise %50 bursla istanbulda kıytırık bir üniversite okuyorum.

Hikayem bitmiştir şukulayan, yorum yapan, takip eden, okuyan herkese teşekkür ediyorum panpalarım...

dinlediğiniz için sağolun panpalar profilimden bu hikayeden bir sene sonrasını anlatan bir hikayemi okuyabilirsiniz