SON PART

Ben; "Efendim"

Beril; "Olum sen naptın öyle" dedi.

Ben; "Noldu ki"

Beril; "Sen çıktıktan sonra bizim okuldaki kızlar geldi. Neden haber vermeden gittin ayrıca. (Ulan horlarken beni yersin diye haber vermedim kıyamadığımdan değil yarmagül) neyse dedi; Gülçin geldi senle yaşadıklarını anlattı kızlara."

Kestim sözünü ne anlattı dedim.

Beril; "Açık açık anlatmasa da seviştiğiniz belliydi. Dedi ve devam etti sonra o çıktı. Sabah da ben uyurken Sera çıkmış ya hani.
Bu, Gülçin çıktıtan 10-15 dk sonra geldi. Yani Sera olmayınca Gülçin anlattı. Gülçin'le de denk gelmediler heralde. Sonra Sera'da dün seninle tanıştığını ve dün gece neler yaşadığınızı anlattı. Kızlar da bi'şaşırdı tabi hemen Gülçin'in anlattıklarını söylediler işte Sera'ya." Dedi. (Ulan ayı hiç düşünmedin di mi ben uyurken neler dönmüş diye gib kafası seni. Ayrıca iyilik meleği arayacağına o ördek sürüsü gibi gezinen dudağında sanayiden çok slikon olan arkadaşlarını sustursana.)

Sakindim. Bana ne Beril bunlardan dedim. Olayın aslı şimdi geliyordu.

Beril; "Kızlar anlatınca Sera hızlıca çıktı Gülçin'le konuşmalıyım. şimdi ikisi de telefonunu açmıyor arıyorum açmıyorlar. Ayrıca burdaki kızlar da seni baya merak etti. Dedi.

He sıçtığımın yüzülmeş ayısı he. Ordakilerle de tanıştır. Biten testere serisini tekrar keselim. Bahçivanı giberiz en son villandaki. Ulan ben kovalamadıkça ortalık kıllanıp alevleniyordu.

Ben; "Sakin telefonumu verme sakın." Deyip kapattım telefonu.

Kısaca anlatıyorum bazı yerleri...

Aradan bi'ay geçti. Sera ve Gülçin ne konuştu hiç öğrenmedim. Merak ta etmedim aslında soksok spor. Onlar istedi ben de çavuşun apoletleri gösterdim işte. Ama bi'şekilde ortak tanıdıklardan öğrendim ki Sera da Gülçin de yeni sevgili yapmış. Yalnız içine rus kaçmış Sera Gülçin'i falan tehdit etmiş baya. Bana da tehditler savurmuş. Bu kadarını biliyordum. Her zaman davrandığım gibi hiç giblemedim. Ben naaptım akü.

Yine kısa bi' zaman yolculuğu...

En son erkek arkadaşı ve Sera'yla aynı ortamda olmak zorunda olduğumda bu olayların üstünden 4 ay geçmişti. Beril'le kafenin birinde karşılaşmıştık derken masaya davet etti. Kıramadığımdan değil arkadaşla buluşucaktım gelmesine 1 saat vardı erken gitmiştim. Masa da Gülçin'de vardı. Sevgilisinden ayrılmıştı. Aralarında geçen konuşmalardan anladım tabii. Ve hala Sera ve Gülçin aynı masaya oturabiliyordu. Midenizi gibiim. işin kötüsü Sera sevgilisiyle otururken hiç bi'gib olmamış gibi takılıyordu. dıbına koyduğumun rus drakulasından saftirik elmır'a geçiş yapmıştı hemen.

Sera'ysa sevgilisiyle sarmaş dolaştı. Üzüldüm çocuğa akü. Vicdanım tuttu duramadım müsade isteyip kalktım. Belki çocuk da sadece takılmak için beraberdir ama ne biliim akü üzüldüm. Saf bi'tipe de benziyordu. Ben çıkınca arkamdan Gülçin geldi.

Gülçin; " iki dakika konuşabilir miyiz?"

Zoraki tabi dedim. içimdense gibtir git bebeğim gibtir git güzelim. Mahalledeki çekirdek yiyip çöplerini şalvarının üstünede toplayan, dişlerinin çeyreği kalmış teyzeler gibi ortalığı karıştırma gibtir git diyordum.

Gülçin; " Bak tek bi'şeyi unutma ben bi'hata yaptım seninle birlikte oldum, o günden beri de aklımdasın bi'şans lütfen bi'şans." Dedi.

Çıkardım sigaramı yaktım. Zippomun çınlamasını severim. Olaya ağırlık katmak için bi'nefes çektim bekledim. (Burda daymadafaka daymadafaka day çalsın ehühehühe)

Ben; "Bak Gülçin birincisi hiç bir erkek kolay seviştiği kadına aşık olmaz. Eğer ilk seviştiği kadın değilse. ikincisi sen kendin geldin benim ilişki istemediğimi biliyorsun. Yani şimdi bundan sonraki ilişkilerinde daha dikkatli ol, iyi niyetlisini seç. Hakediyosun."dedim döndüm iki adım atmıştım ki durdum.

Döndüm, bana bakıp güldü. Ciddiyetimi bozmayınca şaşırdı bi'sonra topladı kendini anlamsızca baktı.

Ben; "Kurumuş kabak... Neden... Ne için olabilir ki. Dedim. Sonra bi'nefes daha çektim. Güldüm "Sen nerden bilebilirsin ki" dedim. (O da şaşırmıştı tabii ki akü kimse bu olayların içinde kabağa takılmazdı. Ama zaten o rus drakulası Sera her şeyi anlatmıştı. Yani Sera'yla Kilerde seviştiğimizi Gülçin'de biliyordu. Sadece onu rencide etmek için sormuştum ben de.)

Arkamı döndüm yürüyorum. "Benim annem için. Annem çok sever. Beril'le üvey kardeşiz. Öz babam değil yani babası yeni evlendiler" Dedi. Hafiften bi'ağlama sesi duydum. (Kurumuş kabağı seven bi'anneden böyle sulu şeftalili bir kız. ilginç bi'doğum hikayesi.)

Duydum ama duraksamadan devam ettim. Sigara ağzımda yapıştı kaldı. Fark ettiğimde kül yarıya gelmişti. Çekerken dudağıma yapışan sigarıyı çekemedim iki parmağımın arası yandı. Başına gelen anladı dediğimi.

AMINA KOYAYiM BERiL AMINA KOYAYIM

Bi'daha kurumuş limon ağızlı Patlak murat 131 egzozu gibi horlayan Beril'le hiç görüşmedim. Vicdanım resmen izdivaç programlarındaki istenmeyen adamlar gibi gibik bi'haldeydi.

Bu kadar midesiz olamazdı akü. Bu ne hırstı üvey kardeşinin canını yakmak için bana da kumpas kurmuştu. Vicdanımı gibti bin. Yazık Gülçin'e böyle bi'belayla yaşamak zorunda.

O gün bu gündür kurumuş kabak sevmem soksok sporlu kardeşim. Gülçin adını duyduğumda da aklıma kurumuş kabak gelir. Aşık olsam bu kadar aklımda kalmazdı.

Bundan sonraki hikaye "bilemiyorum altan bilemiyorum 2" başlığıyla gelicek soksok sporlular.

Şimdi soksok sporlu kardeşim kıssadan hisse de şu : gibiş asla hissettirilmeden yapılmalı. Hissettirmeden hisli hisli sevişin.

Bi'sonraki başlığı biliyosun. Am çuvalı bulman dileğiyle soksok sporlu kardeşim.

Şanslıydım...

Herkesin uykusu gelmişti. O yüzden muhabbetin tamamı hep sonunda "eee uyusak mı?" cümlesiyle bitiyordu. Bu cümleyide genel de ben kurardım.
Beril; "Uyumaya mı geldin olum buraya bak iki tane kız var karşında işte konuş." Diyerek beni zor duruma düşürdü akü. UlanBeril, bazen tıp alanında beyni ilk yağ bağlayam vaka olduğunu düşüyorum. Bu agresif şoför edasıyla kurulan gibindirik cümlelerin başka bi'açıklaması olamaz soksok sporlu kardeşim.

Beril böyle deyince Gülçin; "Yorulmuşsun ama belli oluyor az uyumuşsun sanırım." Dedi.

Ben; "Genel olarak az uyuyorum." Derken içindeki canavarı iyice ortaya çıkartıp bi de utanmadan köçek oynatırcasına Sera daldı mevzuya.

Sera; "Gözlerinin çevresi biraz garip ne kullanıyosun? Alkol almıyosun biliyorum ama. Dedi hafif sırıttı.

Taktiği çözmüştüm iyi aile kızı gibi yaklaşan Gülçin'e karşı beni serseri olarak göstericekti. Yani biz viskili çikolatayız kızım sen düz bi'gofretsin yazık etme kendine git parktaki çocuklar yesin seni biz kötülerin ve gavatus elitusların tarzıyız demenin yolunu yapıyordu.

Bu Sera böyle deyince ben de gayet kibar bi'salon beyfendisi gibi hemen smokinimi giydim üstüme ve

Ben; "iki kötü alışkanlığım var. Bir sigara iki insanları sevmek." Derdemez Gülçin Fatma Girik saflığıyla "Ay ne kadar masum öyle" dedi. Ulan bunu derken öyle bi'yüz ifadesi vardı ki, harbiden acayip masum baktı. O an kararımı vermiştim Gülçin'le asla çavuşu tanıştıramazdım. Kız belli ki hem saf hem de iyi niyetliydi. ilk entryde demiştim ya hiç bi'kızın ahını almadım diye. Sadece olaya kızlık zarı olarak bakma hakikatten bu tarz şeylere dikkat ederdim soksok sporlu kardeşim. Saf ve duygusal yanı ön planda olan kızdan da uzak dururdum. Emin ol hem başın beladan kurtulmaz bu tarz kızlara bulaşırsan hem de vicdan lan. Susmaz pavarotti gibi öter o vicdan sonra çüksüz kardeşim.

Teşekkür ettim gülerek. Artık cidden uyku üstümüze berlin duvarı gibi, tayland tsunamisi gibi çökmeye başlamıştı akü. Beril kızlarını koruyan bi'çaça misali "Kızlar siz yukarda yatıyosunuz." Dedi gülerek. Bilmiyorki hatunlarından biri çavuşla twist yaptı.

Sera beni işaret ederek; " Galiba koltukta rahatsız olucak ama burda yatıyosun." Dedi.

Ben;" Önemli değil alışkınım zaten." Dedim. O sırada Gülçin cümleye girdi.

Gülçin; "Kıyamam ya Beril adam gibi bi'yer yok mu zaten yorgun çocuk belli." Dedi.
Kısa saçlı, kıvırcık hafif esmer ve pürüssüz teniyle bu kız hakikatten iyi niyetin Meryem Anasıydı ama neden bana sokakta görüp tinerci olmasına üzüldüğün çocuk edasıyla yaklaşıyorsun be kızım. Ama iyi en azından içinde şeytan çadır kurmamış. Bu arkadaş ortamında nasıl olur da kendini koruyabilmiş şaşırdım cidden.

Kısa geçiyorum buraları.

Sera ve Gülçin üst katta yatıyordu. Beril de üst katta yatıcaktı. Partiden kalan sadece biz 4 kişiydik evde. Millet çavuş dansı için tek tek ayrılmaya başlıyor demiştim önceki partta. Çok hızlı dağılmışlar çükümonlar bi'biz kalmıştık. Neyse Beril evin odalarını ve tuvalet banyo gibi yerlerine baktı sızıp kalan var mı diye. Evdeki popülasyon bizden ibaretti sadece.

Kızlar yukarı çıktı. Ben de köle zinciri gibi sıkan kotu çıkardım. Özgürlüğüne kavuşan taşaklarım bildiğin pascalya bayramındaydı. Bi'ara şarkı söyleyen bi'grup sesi duydum. Eminim taşaklarımdı bu.

Saat sabaha karşıydı ama çok uyumamıştım lan. Yukardan öküz Beril'in Saruman hücum borusu gibi horlama sesi geliyordu. Biri konuşuyordu. Tam duyamıyordum. Sonra merdivenlerden koşarak indi biri yanıma geldi. Boxerle uyuyorum akü bas git işte. Gözümü araldım Sera'ydı. Dudağımdan öpüp; " 2 saat içinde dönüyorum gelicem kaçma bi'yere" dedi. Elinde telefon vardı. Demek ki telefon gelmişti. Gülçin olmadığında ya da ortada rakibi olmadığında tam bir anime gibi olabiliyordu ve cidden güzel kızdı rus kaçığı olsa bile çocuksuydu yani. Sonra bi'kez daha öptü dudağımdan gitti.

Tam uykuya devam ediim dedim bi'yandan uykum kaçıyordu bi'yandan da Beril horlayarak desibel rekorlarının anasını gibmeye yemin etmişti. Ulan büzüşük ağızlı bi'insna böyle horlayamazdı. Kalktım mutfağa gittim kahve koymaya.

Merdivenden gelen sesi duydum. Mutfağın kapısı merdivenin karşısındaydı. Gülçin iniyordu. Ben de inişini izliyordum. Olum yine aşık olabilirdim. Saf temiz iyi niyetli. Ama erken evlilik batağına ve erken boşanma vakalarına karışan biri olmaktansa çavuşum ve ben vur kaç taktiğini daha mantıklı buluruz. Olmaz soksok sporlu kardeşim olmaz. Beceremez bu işleri senin benim gibi adamlar. Hem bi'yandan da kıza yazık diye düşünüyorum.

Bildiğin slow motion iniyordu kız merdivenden. O uykulu haliyle ve sıfır makyajla acayip güzeldi. Gülerek geldi yanağımdan öptü "Günaydın serseri." Dedi.

binçe gülerek ve bakarak;"Günaydın erken uyanmışsın." Dedim

Gülçin;" eh Beril'in serenatı malum baksana." Dedi horlamanın yankısını tarif edercesine. Devam etti;" Sera'da babasıyla konuşurken uyandırdı beni. iyi oldu ama Beril uyanmaz daha Sera'da 2 saate gelicekmiş yani baş başayız serseri beyfendi." Dedi.

Hatun serseri diyerek beni kendi Sınırlarının kibarlığında ayıp şeyler yapmaya davet ediyordu. Ulan haklıda kız. Beni gibmeni istiyorum diyen kız kadar iticisi yoktur olum. Bunu kibar yollarla söylemeli. 40 yıllık kamyon şoförü gibi o ne öyle akü beni gibmeni istiyorum denir mi?

Ben;"Niye serseri oluyorum ya hu." Dedim.

Önüme doğru bi'adam attı. Elleriyle saçlarımı düzelterek ve gözümün içine bakıp çok tatlı bi'gülümsemeyle;

Gülçin;"Çünkü şu an çok tatlısın ve serserisin." Dedi. Uzak dur olum uzak dur üzme kızı diye içimden düşünürken diğer yanağımdan da öptü ve kendisine kahve yapmak için gitti.

Durumu farkettim tabiki soksok sporlu kardeşim ve uzatmama kararı verdim. Kahvemden bi'yudum aldım ve tam yanında dirseğimi tezgaha yaslayıp durdum.

Ben; "Gülçin güzel tatlı sevecen iyi bi'kızsın ama bi'daha beni yanağımdan öpme lütfen." Dedim gülerek söyledim çok ters ve kırıcı olmasın diye.

Saf saf bakarak (ki bence bu zorlama bi'saflıktı okuyunca anlıcaksın çavuşbaşı kardeşim)

Gülçin; "Aaa neden dudaktan mı öpiim tamam. Dedi. Öptü. Bi'an kaldım öyle tepki vermeyince ikincisi için yeltendi. Dur diyerek kafamı geri çekerken açık olan dolap kapağına vurdum. Akü evde de hep kapağı açık bırakırdım burda da aynı naneyi yiyince kafayı vurdum tabi.

Hemen elini kafama zütürdü, elimdeki kahveyi bıraktım yavaşça ben de. Önemli değil desem de durmadı otur şuraya dedi oturdum.

Olum harbiden de canım çekiyordu ama çok tatlıydı tenini ve göğüslerini çok yakından görmüştüm, kokusunu da almıştım. Evet benjaminin bolca harcandığı bi'kokuydu. Buz aldı dolaptan ayakta yanımda duruyor bi'yandan eliyle de buz presi yapıyordu kafama. Ben yaparım otur desem de dinlemedi. Sen otur bari o zaman dedim.

DEMEZ OLAYDIM AMINA KOYAYIM

Kucağıma laps diye oturdu. Ulan taşaklarımdan bildiğin çatlamış kriko sesi geldi hissettim akü. Ben yerimden sıçrayınca "ay özür dilerim." Dedi gülerek.

Ben;"Napıyosun beril falan gelicek sera falan gelir bak sen zor durumda kalıcaksın sonra." Desemde giblemedi. Ve anasını gibiim öyle bi'huurluk yapmış ki Sera dün yaşananları anlatmış.

Gülçin;" Her şeyden haberim var serseri." Dedi dudağımdan bi'daha öptü. Devam etti konuşmaya "Tamam anlıyorum erkeksin bağlanmaktan korkuyosun ama belki bu şansı ben sana sunabilirim." Dedi.

Ben; "Ne şansı niye bunu istiim ki." Dedim.

Gülçin; "Çünkü." Dedi ve beni öpmeye başladı gömlek ve boxerla uyuduğum için gömleğin düğmelerini açmaya başladı. Artık çavuş emrimde değildi. Durmadım ben de göğüsleri önümdeydi. Islatır ıslatmaz da inlemeye başladı. Sessiz dedim. Evde hala uyuyan bir ayı vardı ve görmesini istemezdim. Hiç bi'cacık demese de istemezdim kurumuş kabak manyağı karı.

Yere yatırdım mutfak masasına falan yatırmadım ki fazla ses çıkamsın diye. Önce o boşaldı eliyle ağzını kapattı bunu yaparken bağırmamak için. Sonra "bana gel hadi gel." Dedi. Değmekçi misin ablacım araba mı yanaştırıyorsun. Neyse ayaklarıyla belimi sardı iki kat hızda gidip geliyordum bi elini yine ağzına koydu ve ben tam göbeğine doğru yine yaşam sıvısını sanatsal şekillerle bıraktım. Aya kaldırdım hemen lavobaya gitti ve geldi. Yıkamış silmiş iç dış muhtemelen. Öptü ve; " Söz bu aramızda." Dedi yukarı giyinmeye çıktı.

Anlaşılan Sera ve Gülçin'in iddia mevzusuydum. Sera'da Gülçin'de elde edip tasma takma peşindeydi. Yer mi bunu Fight Clup ruhu. Yemez çüksüz kardeşim.

Evden çıktım hemen üstümü giyip. Sonuçta medya işinde ne zaman işini. Çıkacağı belli olmaz yalanı en sağlam yalandı. Sera ve Gülçin'e telefonumu vermemiştim nasılsa. Beril her ne kadar öküz olsada vermez numaramı bilirim. Hatta başka isimle kayıtlıyım onda. Ayı mayı ama tam bir anaç şan cidden sıçtığımın kabak manyağı.

Evden çıktım taksiye bindim ulan o kadar şey yaşandı hala o vıcık şeyi sıramadım. Ve kurumuş kabak hala aklımdaydı. Akü ne saçma lan diyorum.

Eve girdim duş aldım. Çıktım kahvaltı falan yaptım atıştırmalık. Telefonum çaldı.

Arayan Beril...

Hataya meyil vermeden hemen muhabbeti değiştirme kararı aldım. O ara zekice gelmişti.

+ Eee siz sorun anlatiim. Dedim.

Gülçin; neden radyoculuk, dedi. Ulan söyleşide miyiz sığır.

+Konuşmayı seviyorum. dedim

Gülçin; Ne tarz şarkılar ya da ne tarz yemekler ya da hangi renkler anlat işte uzun uzun sesini duyalım bol bol. Dedi. Heh akü ben de tam bi'pıtırcık edasıyla ne anlatırım ya bunları sana.

Ben tam konuşmaya başlıycam içine sinsi rus gelin kaçmış olan Sera daldı mevzuya.

Sera; Renk dersen mavi ve siyahı seviyor boxer seçiminden belli. Dedi. Ulan bu nası bi'kurnazlıl nası bi'kaşarlık. Büfe de ki kaşarlar bile senden gevşek değildir be.

Gülçin anlamsızca ve gözlerini devirerek Sera'ya baktı. Sessiliği bozan zippomun çıkardığı ses ve hemen ardından Beril'in "ohaaa nerden biliyosun" demesi oldu.

Yalnız şunu söyliim Gülçin iyice hırslandı ben de gayet kral gibi hissediyorum tabii.

+ Siz gelmeden konuşmuştul aynı şeyleri yalnız boxer mevzusuna ne ara geldik ya hu cidden. Diyerek hafif güldüm millet de nezaketen sırıttı ortam yumuşar biraz derken Gülçin istenmeye hazır gelin edasıyla "ben sana kahve yapiim" dedi. içinde rusluk taşıyan Sera'ya karşı hamaratlık kılıcı kaldırmıştı Gülçin. Kalktı Berile malzemelerin yerini sordu kahveyi yapmaya koyuldu ara ara da yokluyordu kafasını çevirmeden ben balkon kapısına dönük oturduğum için görebiliyordum.

Aklım hala kurumuş kabaktaydı akü. Elime gelen o vıcık şeyi de Beril'e soracaktım da yeri ve zamanı değildi. Sera'nın beline bulaşmışı uyandırmaya gerek yoktu hiç.

Neyse kahve geldi içiyorum bi'yandan konuşuyoruz 1-2 saat derken millet sevişgenlik aktifliği için dağılıyor. Beril "bu saatte karşıya geçilmez kal bu gece." Dedi.

Sera ve Gülçin ağzımın içine bakıyor. Gayet giblemez bi'şekilde az buçukta istemeyerek olur dedim.

Beril; Gülçin'de burda hem bu gece bak bol bol muhabbet işte. Dedi Gülçin'e dönerek. Sonra Sera'ya dönüp "sen de kalsana" dedi. iyi niyetine inansam gam yemiycem de dolapta kurumuş limon gibi olan dudaklarının ayarını gibiim Beril.

Sera; Süper olur valla eee balkonda takılıcaksak bize bişiler ver de rahat oturalım bari. Dedi Beril'e. Bu sefer Gülçin'i de kendi rahatlığının içine katarak olayı sakinleştirmişti. Şaşırdım muhtemelen Gülçin'de öyle.

Sera rahat bişiler istemişti ya. Zaten Beril pandası 4XL akü. Zannedersin araba brandası vermiş. O yüzden ne verse zaten rahat olucaktı kızlar için. Ulan kızlar gidip giyindi normal tişört vermiş ikisine de ama bolluktan dekolteler belli. Arada kaldığım nadirdir millet. Bi'yanda arasında boğulma ihtimaliyle hafif esmer altın meme Gülçin, bi'yanda greyfurt kıvamında diri ve dik duruşuyla rakibine korku yayan Sera.

Aklımda binbir senaryo dönüyor. Bana da bişiler ver diyemem ki kot zaten şişmiş taşaklarıma köle zinciri gibi baskı yapıyor. Sesimi çıkarmadım babanınkilerden ver diicem ulan kızı böyleyse babası boğaza asılan şampiyonluk bayrağından boş giyiyordur kesin dedim. Şansımı bile denemedim.

ilk soruyu Gülçin sordu; Radyo programcısı olmak zor düzenli ilişkin olsa nası katlanır ki sevgilim elbet sesinden dolayı farklı şeyler söyleyen kızlar olur. Dedi, ulan yanladığını belli etme bari bu kadar. Hoş gerçi benim keyfim yerinde ama şahinci drifti yapıyosun ablacım. O kızların dediği ya da diyeceğinden farksız bişi mi dedin sen de inceden yürüdün işte.

Ben de ortalığın gerginliği yatıştı diye rahatım; Düzenli ilişkiyi beceremiyorum galiba istemiyorum bu aralar. Dedim, dürüstlüğün belasını yine gibecekler tabii dururlar mı? Sokrates gibi at sineği olursan tabii rahatsız olurlar akü.

Sera; nası yani ilişki anlayışın hangi boyutta, diye sordu kaşar.

Ben; ömer ve salih gibi saf temiz duygularla 5. Boyutta olmadığı kesin. dedim gibindirik bi espiri yaptım. (Şu taşak geçilen dizi işte) espiriye Gülçin hunharca güldü. Ulan diyorum radyoda şunları söylesem 3. Gün kovarlar bunlar ya salak ya da ikisi de tavlamak adına beni her taka gülüyorlar.

Gülçin; eeee hangi boyutta yani, dedi.

Ben de Sera'nın sokkoluğuna ve yaşattığı gerilime uyuz olduğum için gülerek ve binçe sırıtarak; "Bilemem masterını boxer üzerine yapmış hanfendiye sormak lazım." Dedim. Gülçin gülmemek için kendini zor tuttu. Pinpon maçı izler gibi izleyen ve her şarkıya alkışla ritim tutan mal seyirciler gibi bakan Beril hafif sesli güldü. Sera'nın şok oluşunu, kızarmasını ve bozuntuya vermeme çabasını görünce sustu ve yumuşatmak için; "Bizim çocuk hep böyledir kızlar aldırmayın sever uğraşmayı." Dedi. Çocuk diyen ayardız ağzına kilerdeki kabağı sokayım Berilcim. Gerçi normal aramızda içi geçmiş tek karpuz oydu. O yüzden alınmamıştım. Tavırları hep anaçtı aslında kızın hakkını yemiim. Şu 4-5 yaşında çocukları parklarda kaybeden anneler kadar anaçtı en azından.

Tabi Sera'da güldü bozuntuya vermemek için ama içine rus kaçmış bu hatunun bakışlarından belliydi. Çoktan süngüsünü bilemeye başlamıştı.

Ama ben artık salvonun arasında kalmazdım. Çünkü sadece ciksi değil, sorunsuz ciksi tercih etmiştim. Yani kimse bilmeden bilse dahi olmamış gibi davranılanından.

Beril; "Salona geçelim." Dedi kalktık yürüdük aynı anda hesabı ödemekten kaçar gibi akü.

Ben tekli koltuğa oturdum Beril büyük TV koltuğuna oturdu hani şu digiturk koltukları gibi soksok sporlu kardeşlerim. Zaten o kasa anca öyle bi'aprona sığardı.

Gülçin ve Sera da karşımdaki ikili koltuğa yan yana oturdular.

Şortlar bol olunca ve koltukta ikisi de bağdaş kurunca baya bi'sıyrıldı tabii paçaları. Ama Gülçin üstüne yastık koydu. Bu kurşunu sık ama sesi komşuya gitmesin diyen kadın tarzıdır millet öğrenin bunu. Bu tarz hatunlar çok fazla ses çıkarmaz at mahmuzlanırken. Sera ise gayet rahat oturuyordu.

ikisinin de bakışları biraz tuhaftı. Sanırım oturacak en gibindirik yeri seçmiştim. Hem müdürün hem de müdür yardımcısının azarlayacağı öğrenci gibi tam karşılarına oturmuştum. Savunmam sağlam olmalı.

Kafanı ayık tut olum ayık tut. ikinci yaylım ateşi başlamak üzere ayık tut...

Bilirsiniz yani en azından hayatında sevişgenliği olan soksok sporlu kardeşilerim bilir. Öpüşmeden önce dudaklarını ıslatırsın. Ulan gözleri kapalıyken öyle bi'ıslattı ki dudaklarını bildiğin yavaş yavaş yükselmeye başladım. Ben de uzatmadan öpmeye başladım. Kiler dar ve kafa hizama yakın. Akü benim boyum 1.75 nası olurda tavan kafama yakın olur elinin ayarına sokiim mimar.

Hatunu belinden tuttum çeviriim derken ampüle kafası çarptı. Bilirsin tavandan kablosuyla sarkan şu gibindirik 60 wattlık sarı ampüller işte. Ulan evdeki kileri bile mimara yaptırıcan içinde böyle bi'lamba olucak. Benjamin harcama sevdanıza koyiim. Neyse kafası ampüle çarpınca ben güldüm bu utandı bi'öpmeyi bıraktım o ara ama yakın duruyoruz hala birbirimize.
-Burda biraz sakin hareket etsek. Dedi sanki başka şansımız mı var! Zaten o gibidirik kurutulmuş kabak kokusu yüzünden kendimi 60'lık dede gibi hissediyorum bi'de sakin diyor.

+Tamam ama burda zaten öpüşmekten başka bişi yapamayız. Dedim. Yüzünde şu ciksi olma çabası olan gülüşle "öyle mi dersin" diyerek yavaşça kemerime elini attı. Ulan kemerin tokasını iki parmağıyla açtı ben bunca yıl kemer taktım bu kadar becerikli değilim akü. Demekki tecrübeli bi'şoför var dedim içimden.

Hatun dizlerinin üstüne çöktü. Sevişenler bilir (ulan bunu deyince de ciks için bi'hayır kurumu oluşturmak geliyor içimden) eğer dondurma külahta yenecekse erkek için elin nerde durduğu önemli. Bi'elimle saçlarını topladım hatunun bi'elimi de sağ tarafta tahtaya koyayım diye attım ki atmaz olaydım.

KOSKOCA Bi'AMINA KOYiiM DAHA

gibindirik kilere her şeyi kurutup koymuşlar acayip bişeydi lan. Ne olduğunu anlamadım bile ama iğrençti akü. Ben ki testere serisini izlerken yemek yemiş adamım bundan iğrendim. Ne kadar kötü sen düşün. Çaktırmamam lazım ama diğer tarafta da o kurumuş fil taku gibi duran kurumuş kabak hala gözüme çarpıyor dikkatim dağılıyor akü.

Bi'yandan da Beril denen partinin ve evin sahibi olan kız Sera'yla beni merak eder de balkona gelirse diye düşünmüyo değilim o sıra.

Ulan ben kabak ve Beril arasında konsantre olmaya çalışırken benim çavuşun güneşe çıktığını hissettim. Düşündüğüm gibi gayet ustaydı olum bi'kere bile "Yalnız dişlere dikkat" cümlesini kurmadım. O an ne parti ne kiler ne Beril'in bizi merak edip bizim yediğimiz şeylerin yanında ciks mi yapıyosunuz diye bizi basma ihtimali gibim de değildi. Çünkü gibim şu an astral seyahette nirvananın kukusunun peşindeydi. Lan Kurt Cobain açın arkadan yad edelim godoşları.

Beyler çavuşa duş aldırıyorsanız eğer en önemli şey hatunun size bakarak bunu yapmasıdır. O gözler sana bakacak yani. Biz erkekler de boşalırken yüz ifademizin ta akü. Bi'anda ilyas Salman'a döneriz. Aynalı dolabın karşısında hatunla sevişenler anlar dediğimi. Baktım akü aynadan kendime biliyorum. O günden beri de yüz ifademe dikkat ederim her zaman ufak bi'bin sırıtışı daha fazlası yok. Ulan bu detayları da dikkate alın soksok sporlar.

Neyse çavuş artık duşu bitirmek üzereydi geliyorum dedim. Ağzından çekicem çavuşu daha da hızlandı. O an içim de bi'sevinç bi'panayır havası. Lan çok kez ciks yaptım yüze göğüse göbeğe bele içine dışına saldım yaşam sıvısını ama ilk kez ağzının ta içine gargaralık bırakıcaktım. Hatun hızlandıkça ben yükseldim. Zannedersin canlı canlı Buckethead solosu dinliyorum. Beyler benim şelale olmam la hatunun öksürmeye başlaması bir oldu. Ulan patlak belediye borusu gibi fışkıra fışkıra gitmiş. (Bu arada sağ elim hala o gibindirik kurutulmuş şeyin jöle kıvamındaki şeyine bulaşık durumda. Herhalde dedesinin gibini de kurutup koymuşlar akü. Dedenin döl elimde jdkskakak)

Bu bi'toparlandı ama utandı. Bana baktı ben de o vıcık vıcık olan sağ elimi beline attım akü çaktırmadan. Rahatsız olmuştum çünkü.
+iyi misin? Dedim. Yüzüme bakmadan;
-iyiyim. Dedi sadece
+Çıkalım mı ? Dedim ve cevap vermesini beklemeden kapıyı yavaşça açtım balkona bakıyorum. Ulan herkes zaten çavuş selamlatmak ve çuval doldurma peşinde niye gerildiysem. Yine de yavaşça baktım aradan sakindi balkon çıktık.
-Benim lavaboya gidicem. Dedi. Muhtemelen ağzını çalkalayacaktı.
+Tamam. Dedim gittim balkona oturdum çavuşun sakinleşmesini bekliyorum o sırada Beril geldi; "Ya nerdesin seni biriyle tanıştırıcam yarım saattir arıyorum seni" dedi. Oha dedim çavuş yarım saat mi dayandı saate baktım 10 dk falan olmuş. Tamam sevişgeniz ama daha fazla dayanmak hakikatten er kişinin işidir. Bilen bilir hem gereksiz ağrılara hiç sebep vermemel lazım.

+Kimle tanıştırıcaksın. Dedim o sırada kız geldi kırmızı mini şort beyaz tişört fit vücutlu tahminimce benden bir iki santim uzun.

Beklemeden daldı muhabbete;

• Meraba ben Gülçin. Dedi.

+Meraba. Dedim.

• Sesinden radyo programı yaptığın belli. Dedi, ulan tırcıda bu sesi duysan vericen mi belki kuruyemişçiyim akü. Neyse nezaketen güldüm
+Sağol. Dedim.

• Oturabilir miyim? Dedi.

+Tabi. Dedim. Gülçin oturdu. Bana çaçalık yapan Beril'de oturmak için sandalye aldı çekti yanımıza. Akü oturmaz olaydın kırmızı şortlu Gülçin'cim. O sırada balkona Sera geldi.

Bana baktı donuk donul Beril ve Gülçin göremeyecekleri şekilde oturmuşlardı. Ben Sera'ya bakınca "Neye bakıyosun" der gibi önce bana baktılar. Gözlerim dönük olduğu yere doğru kafalarını çevirdiler. O sırada bana Joker edasıyla bakan Sera onlar dönünce bi'anda hıncal uluç gibi 32 diş gülüp;

-Meraba kızlaaar ve karizmatik ses tonlu jönümüz,
diye Gülçin'e mesaj verir edasıyla konuştu. Akü karısı içinde harbiden rus vardı bunun. Sevişirken övgü yok. Sırf başkalarının çuvalı muzla dolmasın diye "senden önce tanıyorum" edaları.

Bi'sandalye çekti o da.
-Eee ne konuşuyodunuz? Dedi bana sinsice sırıtarak. Ulan oturmaz olaydın. Ulan soru sormaz olaydın. O an çıkartıp çavuşu bi'daha güneş tüneline sokucaktım ki susaydın.

Sera silahını çekmişti artık. Gülçin de az değil. Fark etti ki Beril'e dönüp;

• Hani çok konuşkan demiştin baksana sustu, sesinden mahrumuz şu an. Dedi.

Hasgibtir salvolar başlıyordu. Ben de elinde cips ağzından salya akan çocuk gibi mermileri havayi fişek sanıyordum akü.

Ayılmalıydım. ciksi unut olum ciksi unut ayıl savaş başlamadan arada kalmadan sıyrıl çık...

Kilerin kapısının önüne gelince kapıyı tuttuğu elini yavaşça çekerek gülümsedi olum içerisi garip şeylerle doluydu lan.

Işık fazla olmasa yani loş ışık olsa bu hatun beni keser derdim millet. Yalnız tam ışığın altında duruyordu. Acayip güzel görünüyordu lan. Neyse soksok sporlu kardeşlerim ardından bana;

- Girsene hadi. Dedi. Sanki evine geldik akü. Ardından "- korkuyo musun yoksa." Dedi.

+Korkmak değil ama burası küçük girmem için çıkman lazım. Dedim.
-Gel ya hu ben zayıfım sığarız, hem saba anlatırım be var ne yok merak etmiyo musun? Dedi.

Ulan ben zayıfım sığarız diyor. Lan ben de 1.75 boyunda 71 kilo adamım. Neyin havası bu hatun. Ben senin hemcinsin miyim de bana geriniyosun odun rus kılıklı karı.

Neyse bakma böyle dediğime. Hatun hakikatten güzeldi. Adımı attım içeri millet bir şey koktu akü o anda acayip bişiydi lan. Bak yine beynim titredi kokuyu hatırladım. Ulan içerde her tür bakliyatın kokusu birbirine karışmış şarküteri havalandırması gibi kokuyor. Diyorum ulan Sera senin burnun kesin estetik yoksa bu kokuyu nası almazsın lan. Hakikatten de estetik olabilirdi he.

-Çok pis kokuyor ulan. Dedim.
+Evet ama (biraz duraksayıp) aaaa ne kadar ayıp terbiyesizce ulan mı? Dedi.
-Daha da terbiyesiz olabilirim birazdan bir uzun yol otobüs şoförü gibi küfredebilirim.
+(küçük dilini görene kadar güldükten sonra) sen hep böyle her zaman her şeyle dalga mı geçiyosun. Dedi
-Sıkıldığım sevmediğim durumlarda evet.
+Ben de terbiyesizleşicem ama bak şimdi. Dedi.
-Oooo olmaz bi'hanfendi asla küfretmemli. Deyip hafifçe sırıttım sigarayı ağzıma koydum ve yaktım. Sanki züte koyucam akü gereksiz detay oldu ama içinizde zütüyle içen varsa yazsın.

+Yakıcaksın her yeri dikkatli ol. Dedi. Endişelendiğini fark ettim
-Merak etme dikkatliyim eee anlat burasının ne kadar taktan bi'yer olmadığına beni inandır. Dedim.

Yine küçük dilinin tüm ayrıntılarını görecek şekilde at gibi ağzını açtı gülerken. Bi'ton ıvır zıvırı anlattıktan sonra sigaram bitmişti. Aralık olan kapıdan balkonun marleyine attım.

Anlatırken durdu ve;
-Aaa terbiyesiz niye yere atıyosun bakiim. Dedi yüzünde hınzır tatlı bi'gülümsemeyle.
+Terbiyesizliğe çok takıntılısın eminim benden daha terbiyesiz olabilirsin. Dedim gülerek.

Önce bozulur gibi oldu. Ama cooluğumdan taviz vermiyorum hiç. Sonra güldü.
-Nası bu kadar emin olabiliyosun? Dedi. Sanırım bu aslında bi'soru değildi soksok sporlu kardeşim.
+Bilmem his işte. Dedim.
-Hep bu kadar hisli mi olursun. Dedi yarım adım daha yaklaşarak. La bu ne kadar gibindirik bi'cümle. Gözüm de bi'yandan kurumuş kabağa takılı kaldı akü gülücem zor tutuyorum.
+Bazen işte. Dedim başka ne cümle kurulur akü bu kadar saçma şeye.
-iyi o zaman bana göster. Dedi artık nerdeyse burunlarımız birbirine deyecekti. Rimelin azıcık akmış be hatun ama olsun ayrı bi gotiklik katıyordu sanki akü. Yalnız hala kurumuş büzüşmüş kabak hala görüş alanımdaydı.

Gözlerini kapattı...

Edit: ilk üç paragrafı okumayabilirsin. Sadece ne alaka bin denmesin diye birer girizgah sayılır ilk 3 paragraf. Öptüm soksok spor.

Övünen denyolar gibi cikse lisede başladım filan demiycem. Lise 1 e geçmeden bir önceki yaz ilk ilişkiyi yaşamıştım. Yaşadıkça da normalleşti akü ezmek ya da ben bu şehrin kralıyım demek değil yani sevgili soksok sporlu kardeşim

Biraz kısa anlatıcam buraları çünkü esan mevzular üniversite de başladı. Neyse lise baya bi'hızlı geçti nerde sevişgen bir hatun var tanıyordum. Playboy değildim elbet ama ne biliim kovalamasam da buluyodu. Mutlu muydun dersen adam gibi aşık olamadım dıbırına koyiim hep sonu çavuşun selamıyla bitiyordu. E malum kızdan da ilişkiden de soğuyordum sonrasında. Ha hiç bi'kızın da ahını almadım (kızlık).

Ulan diyordum o zamanlar herkes sevişiyor kimsenin haberi yok. Burda da herkes Avrupa'da Amerika'da gelinlerin evlenirken bakire taklidi yapması gibi taklit mi yapacak? Hoş orda millet biliyor grekoromen güreşte uzmanlığını her hatunun. Biz de ne halt yicekler.(insaflı gibmişim şimdi fark ediyorum)

Direkt üniversiteye geçiyorum. Hatta birinci sınıfın ikinci yarısına. istanbulda devlet üniversitesinde okuyordum. Ama nerdeyse eskiden de arkadaşım olan ve istanbul'a kadar taşıdığım tüm arkadaşlarım özel okuldaydı.

Olaya geliyorum. Dıbırına koyiim o kadar karışık ki ciksin başladığı tarihten anlatsam 50 sayfada anca lise biter.

Üni. De 1 yılda 60 farklı kızla yattım. Bunlardan 10 küsürü düzenliydi. (Ali'nin yaşı kaçtır gibi oldu amk böyle yazınca) Yani takılıyorduk geniş rahat eğlenceli hatunlardı. Dicenki saydım mı hatırladığım kadarıyla bu kadardı.

Mesaj geldi gece
Beril-parti var geliyosun kesin diye. Özel üni.de okuyan eskiden beri arkadaşım.(hani şu şişman ve çirkin olan ama bir mama bir çaça gibi genelev işletir misali etrafı iyi hatunlarla dolu olan kız.)

Evi taaa maltepe'de. Ben de avrupadayım. Neyse şans kaçmaz dedim gitmeye karar verdim.

Şunu belirtiim soksok sporlar: radyo programı yapmaya yeni başlamıştım o zamanlar. Halen daha yapıyorum hayalimdeki yerde hemde (köy fm dediğini duyar gibiyim kahkehkuhkoh) deşifre olmayalım sormayın. Zaten gibinize de takmazsınız bilirim. Neden söyledin o zaman bin dersen ilerde ses tonuyla alakalı hikayeleri ve şu karıların her radyocuya dibi düşmesinin rahatlığıyla yaşadığım şeyleri anlattığımda ne alaka deme diye söylüyorum.

Neyse parti maltepe'de villa da bakma villaya davet edildiğime. Kardeşi Sıçtığında altına bez alınamayacak kadar zor durumda olan bi'memur aile çocuğuyum soksok spor.

Mesajı atan kıza yani Beril'e dedim ki gel beni taksimden al yarın 5 te yeri bilmiyorum dedim. gibe gibe gelecekti hem benle ve çevremle mesleğimden dolayı övünecekti o gün bak partime kim geldi görün diye hem de ben eziyet çekecektim yok öyle yağlı taşak arkadaşım.

Neyse ertesi gün buluştuk taksimde yol bitmiyor tüm hatunların isimlerini sayıyor özelliklerini anlatıyor kısaca hiç gibimde olmamasına rağmen dinliyorum beynim alev alev çüksüz kardeşim.

Eve varıyoruz milletin gelmesine 2-3 saat var nerden baksan bi odaya geçip uyuyorum uyandır beni diyorum.

içerde kıyamet kopuyor sanki akü.
Odadan çıkıyorum üstüm başım incin bi'baktım herkes janti rahat rahat gidip mal gibi köşeye oturuyorum ulan beynimin içinde zılgıtlı halay var sanki. Olayı anlamaya çalışıyorum. Bana bakıp gülenler, merhaba günaydın diyerek fen lisesi espirisi yapan dallamalar. Ne var soksok sporlar hiç mi uykudan ayılmaya çalışan adam görmediniz diye bağırmak geldi içimden neyse deyip masadaki kola kutusunu aldım. (Karaciğerdeki arızadan dolayı alkol almıyorum 30 gün yattım akü hastanede)

Derken ortama ufaktan ısınıyorum. Kaynaşıyoruz milletle. Radyo işini falan soruyorlar. Küçük bi grubu etkim altına alıyorum o an farketmedim böyle olduğunu Beril pandası biraz bozuldu tabii. Yüzündeki o ifadeyi görünce anladım. Derken içeri biri geldi nası gözümden kaçırdım lan bu hatunu dedim. Heralde uyku sersemi kaçırdım derken herkes kıza bakıyor akü. Siyah saçlı beyaz tenli üzerinde siyah bi'elbise askılı ve kızın göğüsleri hakikatten de en kaliteli malzemeyle yapılmış gökdelen gibi. Bi'anda miller hoş geldin falan demeye başladı. Yani yeni dahil olmuştu partiye.

Derken kızın yakın arkadaşları benim muhabbet ettiğim gruptaymış. Tanıştırdılar benle bir iki hoş geldin beş gittin derken oturdu muhabbete dahil oldu.

KOSKACA Bi AMINA KOYiiM

Olmaz olsaydı sıçtığımın rus gelini kılıklı kızı. ( harbi güzeldi ama lan )

Aşık olmadım sevgili sok sok sporlu kardeşim hemen böyle hayıflanmama bakma. Muhabbet ederken hep ben konuşuyorum komiklikler şakalar falan işte ama iki lavuk da uzaktan bizim muhabbetin olduğu alana doğru bakıyor.

Tam 2 saat muhabbet ettik grupça bi'ara bunaldım balkona çıktım. Akü bu nası bi balkon ulan. Evin yarısını balkon yapmışlar. Evin duvarını kırıp balkonu katmamışlar da balkonu kırıp gerisine ev yapmışlar gibi. Önce Beril geldi
-Millet seni konuşuyo, dedi.

+Normal aranızda tek yeni eleman benim, dedim.

-Bilemiyciiim artık, dedi en uyuz olduğum o büzük ağız konuşmasıyla. zütüm konuşsa böyle konuşurdu akü.

Sırıta sırıta gitti kafasıyla kapıyı işaret etti giderken. Baktım hasgibtir dediğim kız geliyor. ismi Sera'ydı galiba. Değilse bile dediğim kız demek yerine Sera demek daha iyi akü. Rus mus değil anne baba modernizm sıçarken bu ismi koymuş coşmayın soksok sporlar.

Kız geldi balkona ne tak olduysa ondan sonra oldu marleyine sıçtığımın balkonu. Balkonun sonunda kiler gibi bişi vardı. Heh işte o kilerin akü.

Neyse hatun geldi sigarasını yaktı.
+Sıkıldım mı? Dedi.
-Hayır ya hava alıyorum sadece. Dedim. Züppe arkadaşlarının akü diyemedim tabi.

+Bu ses tonuna sahip olmak için ne yaptın
-Her gün sekiz karton sigara içiyorum. Dedim. Akü bu da ne saçma bi sorudur bıktım yaratılıştan böyle be kızım bu ne saçma sorudur demek yerine gibindirik bi espiri yaptım. Güldü. Vay akü dedim buna bile gülüyorsan ya harbi sarhoşsun ya da benim düşündüğümü düşündün. Salak salak olma dedim kendime. Evet kendime karşı hep bu kadar kibarımdır.

Hatunla başlkonda konuşurken saat 2'ye doğru geliyordu ve artık muhabbet benim boxer seçimlerimin nası olduğundaydı. Ne ara buraya geldi inan hatırlamıyorum. Heralde boxer giyicem soksok spor memur çocuğuyuz diye beyaz üçgen slip don mu giyicez illa.

Gözüm hep balkonun sonundaki gibindirik ahşaptan yapılma yere takılıyordu. Sordum burası ne, niye var çok saçma duruyor deyince baya sesli güldü. Lan diyorum ne var orası mescid de ben mi bilmiyorum.
-Eski bi'kiler gibi dursa da bilerek öyle yapmışlar mimariyi bozmasın diye. Dedi

Ulan ev hakikaten eski mimaride bi'evdi. Mantıklıydı ama güzel değildi işte akü. Merak ettim dedim.
-Kapısı açık gel bak. Dedi ayağa kalktı açtı kapısını ışığı yaktı. Bu kadar net bildiğine göre Sera, bizim Beril'in eve sürekli geliyordu. Bu iyiye işaretti çünkü bu gece olmazsa başka gece elbet olurdu.

Ne kadar ciks konusunda kendime güvensem de heycanlanmıştım akü. Sonuçta ya kilerde gibindirik şeylere turşu kuru kabak kuru patlıcan gibi şeylere bakıp hımm garipmiş taklidi yapıcaktım ya da ilk kez kiler de konser verecektim. Kapıda durup bana gülüyordu. Akü harbiden de çok güzeldi. Eğer çabuk seviştiğin kadına aşık olunmayacağını bilmiyor olsaydım o gün aşık olabilirdim.

Kilerin kapısına doğru yürüdüm...