bi sevgili uğruna neler yaptım toplanın beyler

asansöre binme gereği duymadım ikişer üçer çıktım merdivenleri hevesten beste açtı kapıyı kısık bi sesle bütün gece ağladı çok mutlu olacak seni görünce iyi ki geldin dedi ayakkabılarımı çıkardım kapıda yavaş yavaş geçtim salona besteyi takip ederek buse kapıya sırtı dönük üstünde bi battaniyeyle oturuyordu karşısında gözde vardı başımla selam verdim gözdeye gülümsedi o da o sırada buse konuşmaya başladı oturuşunu hiç bozmadan beni hala göremiyordu

buse: kimmiş gelen
beste: kapıcı gelmiş
buse: ne diye geliyormuş bu saatte ben dertliyim gelmesin kimse

beste ve gözde güldü busenin sarhoşluktan ağzı dolaşıyordu o kadar tatlı oluyorduki konuşurken kıyamadım lan kendimden utandım kızı üzdüğüm için tek suçu bana dürüst olmaktı amk söylemese ruhum bile duymazdı yüzüme acımayla karışık bi utanç perdesi inmişti beste ve gözde benden bi hamle bekliyorlardı buse ağlamaya devam ediyordu konuşmanın vakti gelmişti artık

ben: gelen kapıcı değildi bendim ama umarım benide öyle kovmazsın bu saatte uzun sayılabilecek bi yoldan geldim

buse hiçbir şey demeden şaşkınlıkla arkasını döndü ayağa kalktı bana doğru geldi hayal mi görüyorum ben dedi elini tuttum koltuğa çektim ve sarıldım bütün gücüyle sarıldı bana nolur bırakma beni dedi hıçkırarak ağlamaya başladı seni seviyorum dedim özür diledim özür diledi ne zaman ben gelsem ağlaması bir anda kesilirdi çok severdim bunu insanların üzerinde sabit ve ciddi etkiler bırakmak bir nevi imzadır özel olduğunu gösterir. birbirimizin gözlerinin içine bakarak sarılarak özlem gidererek saatler geçirdik geç olmaya başlamıştı beste bana artık sevgilimi çağırabilir miyim sen kızdın diye buse gelmesine izin vermemiştide dedi bi defa daha utandım kızın evine çat kapı geldiğim yetmezmiş gibi eve gelen misafirede karışmıştım resmen tabii lütfen dedimm ardından ekledim ben artık kalkayım kal bu gece dedi buse beste ve gözdede ona destek çıktı dünden razıydım kalmaya basit bi blöf yapmıştım sadece bu saatte ne tren vardı nede açık döviz bürosu(o gün üzerimde sadece 50 dolar vardı tüm TL yi gecekonduda hesaba sigaraya tren biletine ve sigaraya harcamıştım) kendimide davet ettirdiğime göre kalabilirdim artık biraz mırın kırın ettim ayıp olmasın filan dedim bestede kal işte nolacak yabancı mıyız sanki dedi pek üstelemedim kabul ettim beste sevgilisini aradıktan sonra seninle biraz yürüyelim mi hem bira alırız dedi kabul ettim markete doğru yola koyulduk o sırada sohbet ettik biraz beste bana bu çocuğu anlattı daha çok olmamıştı ilişkiye başlayalı sorular soruyordu bana çocuğun hareketlerini söylediklerini filan anlatıyor kafasına takılan yerler hakkında fikrimi almaya çalışıyordu bu konuşmalar geçerken markete gidip dönmüştük kykdan kalan son 20 lirada biralara gitmişti benim kafam ondaydı bestenin sorularınada kısa cevaplar verip geçiştiriyordum zaten çok geçmeden eve vardık yeniden

kafamda bu düşüncelerle adana garına kadar geldim bestenin check inlerine baktım foursquareden evdeki bi check ini yakaladım adresi buldum açık adresti bulabilirdim bu sayede evi gardan çıkarken içime bi korku saplandı ya evvde erkekler varsa napacaktım lan buseyi affedemezdim öyle bi durumda ama kaybetmeyide göze alamazdım içimi rahatlatmak için aradım buseyi telefon 2 3 defa çaldı ve buse açtı

buse:(ağlamaklı bir sesle) alo
ben: napıyorsun buse nerdesin
buse: beste gildeyim içip hayal kuruyorum
ben: ne hayaliymiş bu
buse:sen her ayrılışımızda benim hayalimi kurmak için içerdin belki banada senin hayalini kurdurur senin yanındaymışım hissi verdirir
ben: peki
buse hıçkırarak ağlayıp bir şeyler söylemeye başladı dinleyemedim dayanamadım ağlamasına kapattım telefonu bi taksi çevirip bindim adresi verdim yaklaşık 15 dakika sonra beni bi sitenin girişinde bıraktı ön kapıdan girdim siteye 3 blok vardı her bir katta 4 daireden oluşan 12 kat ve 3 blok 144 daire vardı amk gibsen bulamazdım evi bilmeden bi sigara yakıp düşünmeye başladım o sırada zillere bakmak geldi aklıma a bloktan başladım soyad olarak bakıyordum şanslıydım a blokta 1. katta oturuyorlardı çok uzun sürmemişti bulmam saat akşam 11 civarıydı içimi bi heyecan kapladı uçları ceketimin altından sarkmış gömleğimi topladım biraz yakalarımı düzelttim zili çaldım biraz bekledim açan olmadı hevesim biraz kırılsada duymamışlardır diye avuttum kendimi bir defa daha bastım zile bu sefer biraz daha uzun bastım yine açan olmadı sövmeye başladım içimden demek çoktan beni unutup gece hayatına çıkmış diye düşündüm dönüp gidecektimki beste seslendi balkondan kısık bir sesle

beste: orhun!?
ben: madem evdesiniz o kadar çaldım niye açmıyorsunuz ?
beste: 3 kız kalıyoruz sencede bu saatte kapıyı açmamamız normal değil mi ? hem sen burayı nasıl buldun
ben: check inlerine baktım dedim gülümseyerek
beste: aşk adama neler yaptırıyor şu haline bak dedi o da gülümseyerek ardından ekledi bekle kapıyı açıyorum buse sarhoş içerde oturuyor ve ağlıyor gelmen iyi oldu.

yüzümde salakça bi sırıtışla kapıya doğru yürümeye başladım kapıdan otomat sesi geldi tarifsiz duygular içine girmiştim her gün gördüğüm hatta 1 ay beraber yaşadığım bi kızı kendi sevgilimi görecektim ama yinede ilk buluşma kadar heyecanlıydım mutluydum lan uzun zaman sonra gerçekten çok mutluydum

güzel ve yüzelsel bir gülümseme belirdi yüzünde tüm dişlerini görebiliyordum oldukça beyaz ve güzel yapılı dişleri vardı sarhoşluğun verdiği hafif sallanmayla beraber yalpalayarak oturdu karşıma beni irdelemeyi enine boyuna derdimi araştırmayı ağzımdan laf alıp tavsiye vermeye kalkmadan önce hiç tanımadığım bi kızla yapacağım basit bir muhabbetin tadını çıkartmak istiyordum kadehini kaldırdı o sırada ben düşünceler içindeyken dikkatimi çekmeyi başardı sana bir soru sormak istiyorum dedi biraz ciddi bir ifade takınarak işte yine başlıyoruz dedim kendi içimden yine işin ucu buseye dokunacaktı ve yaram bir defa daha kanamaya başlayacaktı bunu nasıl başarıyordu acaba 560 km ötede hiç tanımadığım bi insan bile bana onu hatırlatmayı başarmıştı aramızda şöyle bi diyalog geçti eeceyle

ece: sana bir soru sormak istiyorum
ben: tabii buyur sor
ece: gökyüzünün bu kadar yıldız dolu olmasının neye işaret olduğunu biliyor musun
ben: (beklemediğim bu soru karşısında biraz şaşırarak) hayır bilmiyorum neye işaretmiş?
ece: dertlerini unutup eğlenebileceğin bi geceye
ben: önerin ne bu konuda
ece: Gazi kadınlara gidip biraz dağıtmaya ne dersin?

hiç beklemediğim bu soru karşısında biraz afalladıktan sonra bu yabancının içten teklifine istemsizce evet diyebildim o halde hadi vapura dedi iskeleye doğru yürüdük biraz sarhoş sarhoş yalpalıyorduk yolda bazen o bana tutunuyordu bazen ben ona erkekliğin verdiği anlamsız gurur çabası içinde kıza sarhoş olmadığımı ispatlamak için dilimin dolaşmasını ve yürümemi kontrol etmeye çalışıyordum bu şekilde vardık iskeleye vapuru beklemeye başladık çok tuhaf bişey vardı bu kız bana hiç soru sormuyordu garipti aslında her zaman kadınların gereksiz soru ve fazla konuşmalarından şikayet eden bizler oluruz ama bu kızdaki anlamsız suskunluk şaşırtıyordu beni neyse turnikeler açıldı bekleme salonuna geçtik kapılar açıldı nihayet saat biraz geç olduğu için bekleme salonu çok dolu değildi vapura doğru yürürken eceye döndüm ve nerede oturuyorsun dönüşünün problem olmasını istemem dedim kalacak yerim var hem bu tarafta hem karşıda dedi sen diye sordu nezaketen olduğu çok belliydi bornova dedim uzakmış biraz dedi mecburen dedim okula yakın fazla sallamadı cevabımı çok tuhaftı hakkımda hiçbir şey bilmeden benimle bi gece clubune geliyordu üstelik anlam veremediğim bi biçimde merakta etmiyordu bende susmaya karar verdim bu arada vapura bindik yine arka tarafa geçtim sigara içmek için bende hep bu tarafa otururum dedi kızın gözlerinin içine baktım buseye ihanet ediyormuşum gibi hissettim o sabah okula gitmek için uykuya daldığımı sanıyordu bense ona sarılarak yolculuk ettiğim bi vapura şimdi başka bi kızla biniyordum