★★★

- ÜST EDiT: Alttaki yazıya başlarkenki niyetim, diyeceklerimi tek bir entry'e sığdırmak ve 'bgçşk' başlığına girdiğim her entry'i editleyerek alttaki yazıyı hepsine tek tek kopyalamaktı. Bu sebeple bazı kısımları biraz uzatınca 'karakter sınırı' muhabbeti yapıyorum yazıda. Bu şekilde farklı bir başlık açıp 2-3 entry girerek sadece bu başlığı 'bgçşk' entrylerime (bknz:) vermek, ancak yazı bitiminde aklıma geldi. Zira karakter sınırını çoktaaan aşmıştı ve beyin anca o zaman bir çözüm üretti... Öte yandan o kadar uzun süredir entry girmiyorum ki yeni bir entry girebileceğimi unutmuşum a*k. Neyse yeni 8 aylık trend başlığınız hayırlı olsun beyler, bu başlıkla diğer başlığın trend kalma rekorunu geçmek istiyorum ona göre haa xd xd. Şaka lan korkmayın... 10 şuqéla alsak ößüß başımıza q0YalıM zamqiler yhA, o 8 aylık travmaYı halen atlatamadınız çnkü bnché xd xd xd.

Özlemişim incide yazmayı az şımardım ve yeter bu kadar. Acaba sözlüğün yaş ortalaması kaç oldu merak etmiyorum da değil he. 2000 üstü her veletçiğin burdan ben ...

Üst edit finish; YAZIYA iLERLEEE AŞŞŞŞAAAA KOÇUM A$$AAA ↓↓

HADi BAKiiiiiMMMM ↓↓↓↓↓↓↓↓↓↓↓

★★★
PART 1
★★★

YAZI SiLiNMiŞTiR.

SEBEP: Beni Twitter'dan (@mucxjzzz) takip edenlerin bileceği üzere, uzun bir sorgulama ve araştırma süreci ardından Elhamdülillah islam ile şereflendim, ilimlendim, hatta bayağı bir ilimlendim, açıldım, aydınlığa eriştim, gözlerim açıldı, çok daha iyi görüp-okuyabiliyorum her şeyi - her olayı, üzerimdeki zincirleri fark edip kırdım, nelere kulluk ettiğimin farkına vardım, yanlış şeylere kul olmanın bana ve topluma getirdiği zararları gördüm ve kulluğu tek hak eden varlığı keşfedip O’na yöneldim... Bu ballı cümleleri uzatabilirim ancak edebiyat kasmayacağım; velhasıl Müslüman oldum panpikolar... Ciddiyim bu arada. E yazının neden silindiğini de az çok tahmin edebilirsiniz artık.

DETAY: Sözlük kitlesinin bu gelişmeden haberdar olduğunu sanmıyorum; 'Şu başlık kalsın şurada sonra okuruz ya mk ehehe' diyen ve bir gün buraya bakacak olanlar, 'ulan şöyle bi başlık vardı noooldu acep' tayfası vs. Yahut eski okuyucuların önermesi sonucu yeni gelecek olanlar bla bla bla... Twitter'i aktif takip edenler bu dönüşümün sürecini az da olsa takip edebildiği için HOOP diye olmadığının farkındalar ve çok şaşırdıklarını sanmıyorum lâkin şu bahsettiğim kitlenin beyninden vurulmuşa dönüp 'Yok artık! Nasıl la?' diyebiliiiir...

Eh...

Yaani...

Şöyle bir düşünürsek;

Şaşırmanız anormal değil diyebiliriz.

Başına 'militan' sıfatını ekleyebileceğimiz kadar koyu derecede bir ateist, kemalist, üç lafından ikisi 'bilim', nefsinin arzularına tapındığı gayet aşikâr falan... Evet, müslüman olmaya çok uzak bir profil, lâkin... Lâkin burası dünya ve burada işler öyle yürümüyor işte beyler... =)

Şöyle biraz bahsedecek olursam:

'Hayat' diyerek başlayalım beyler...

Nedir hayat?

Ben söyleyeyim: Hedef+ Çaba+Sonuç= ETKi döngüsü.

YANi;

- Bir şeyler hedefliyoruz, önündeki engelleri geçmek için çabalıyoruz, süreç ortasında çabalarken yahut bir sonuca varınca, her ikisininde bireye ve toplum bireylerden oluşan zincir misâli bir 'bütün' olduğu için topluma iYi veya KÖTÜ etkileri oluyor. istisnasız her gün yaşanan bu sürece de 'hayat' diyoruz.

Peki. Burda duralım, çünkü sorulması gereken bazı sorular var:

• Peki hedeflerimizi belirleyen makam-mevki ne-kim olmalı; ALLAH mı? Atatürk mü? Hitler mi? Karl Marx mı? Hedonizm felsefesi mi? Yahut farklı fikir babalarının ürettiği sayısız ‘..izm’ mi? Veya nefsimizin arzuları mı? Ana-babamız mı? Dayımız mı? Bir diziden yahut kitaptan aldığımız ilham mı? Bir bankta beraber otururken bize tavsiyeler veren yaşlı amca mı? Hangisinin dediklerini hedef-ilke edinir ve o yolda çabalarsak bunun karşılığında kendimize ve dolayısıyla toplumumuza iyi etki eden, faydalı işler yapmış oluruz? …

Kimdir beyler, kimdir bize ‘Senin varoluşunun yegâne temeli şudur. Hedefin ve ilkelerin şunlardır. Sen şunu yapmak, şunu yüceltmek için yaşayacaksın. Vakit ve enerjini şuna harcayacaksın.’ Kalıbında bir cümle kuracak olan kişi? Kim bizim üzerimizde böyle bir cümle kurmaya hak sahibidir? Bu hakkı kime vermeliyiz? Bu cümleyi kime kurdurursak dünya güzelleşir, kime kurdurursak dünya kötüleşir? Bu cümleyi kurma hakkını kime verirsek bu işten daha kazançlı çıkarız?

Peki… Peki bu cümleyi kim kurmalı ki bütün insanlar bu cümleyi kuran varlığa itaat edebilsin? Zira herkes kendine farklı bir ‘hedef koyucu’ (ilah) seçip onun dediklerine itaat (ibadet) edip bu şekilde ona tapınınca ortaya milyonlarca farklı ilah ve milyonlarca farklı hedef çıkıyor ve kaos tam da bu şekilde başlıyor. Hedefler çelişmeye başlıyor. Örn: (1) ilahı nefsi olan bir hırsız malı çalmayı, esnaf malı korumayı hedefliyor. (2) X kişisi ülkesine Y , A kişisi ülkesine B varlığının(ilahının) dediklerinin-rejiminin-otoritesinin hâkim olmasını hedefliyor. (3) X kişisi özgürlüğün sınırının Y , A kişisi B olmasını istiyor (4) X kişisi hedeflediği toplum düzeninde Y’nin , A kişisinin hedeflediği toplum düzeninde B’nin ayıp olarak karşılanmasını istiyor. (5) X kişisinin hedeflediği ceza hukuku daha katı, A kişisinin hedeflediği ceza hukuku daha yumuşak. iyi-Kötü, Değerli-Değersiz yargıları tamamen göreceli hâle geliyor zira herkes kendi hedef ve ilkeleri doğrultusunda bu yargıları belirliyor ve bu noktada da kaos oluyor, insanlar asla ittifak edemiyor ortak görüşte, çatışma bitmiyor. Örn: (1) ilhdıbını Hitler’den alan ve hayatının hedefi ırkını yükseltmek olan biri için ırkçılık iyi, hümanizmden ilham alan ve hedefi tüm ırklara eşit değer verilmesi olan biri için ırkçılık kötü. Hitlerci’ye göre ırkçılık uğrunda çabalamak değerli bir davranış fakat hümanist bireye göre değersiz ve vahşice bir davranış. (2) Sosyal Darwinizm’den ilham alan ve orman kanunlarının insan toplumlarında da işlemesini hedefleyen biri için fakirlere-güçsüzlere yardım kötü-değersiz davranış iken islam’ı benimseyen biri için bu davranışın tam tersi iyi-değerli bir davranış. Velhasılıkelam, ne kadar çok hedef belirleyici – kanun koyucu – ilke veren – hayat amacı empoze eden yani ne kadar çok iLAH var ise, o kadar çok; kaos, ahlak çatışması, fikir çatışması, ihtilaf, ayrışma, birleşememe, kavga, gürültü, huzursuzluk, küfür… Bu sebeple sadece TEK OTORiTE, TEK iLAH olması gerekiyor. Aksi hâlde insanlığın içine düştüğü kaosdan, birbirini yemesinden başka kurtuluş yok. Ve öyle biri tek otorite, tek ilah, tek hedef belirleyici, tek kanun koyucu olmalı, öyle biri ‘sen şunun için varsın, hedefiniz şu ve hadi bu hedef uğrunda çabalayıp yarışın. Hepiniz bunun için varsınız!’ demeli ki, bunu diyen zat’a tüm insanlar gözü kapalı teslimiyet gösterip iLAHI BiRLEMELi(Tevhid) ve insanlık bu kaostan kurtulmalı. Ayrıca bu zat öyle bir ilime sahip olmalı ki, gösterdiği hedefler uğrunda yarışınca dünya orman kanunlarından arınıp gerçek adalete ve huzura kavuşmalı. O hâlde kim olmalı bu hedef koyucu(ilah)? Nefsimiz mi? Farklı insanların aklı mı? ALLAH MI? Kim? Kim gereken özelliklere sahip? Kim insan üzerinde hedef belirlemeye hak sahibi? Kim insana en güzel hedefleri tayin edebilecek olan zat? Kim itaat edilmeye lâyık olan? Kimdir kendisine sonsuz korku, sevgi, saygı, güven duyulabilecek olan varlık? Zira itaat=korku, sevgi, saygı, güven demektir. Bir emirden ya korktuğumuz için, ya emri vereni sevdiğimiz-saydığımız için ya da emri verenin vaatlerine güvendiğimiz için itaat ederiz. Bu emir koyucu, hedef emredici zat nasıl bir varlık olmalı ki tüm insanlar kendisine saygı-sevgi-korku-güven besleyebilsin ve onun emrine rahatlıkla itaat edebilsin?

- Sorgulama Silsilesinin Sezon finali –

★★★
PART 2 iÇiN GEEÇÇÇ AŞAĞIII
↓↓↓↓↓↓↓↓
★★★

★★★
PART 2
★★★

Kaptırdım gidiyorum yine =)…

Bu sorgulama silsilesinin devamı; insanlığın muhtaç olduğu hedef koyucu varlığın özellik-sıfatlarının, Kur’an’da tanımı yapılan yaratıcı tasavvuru ile birebir uyuşmasına (denizin ikiye yarılması gibi bir mucizedir bu. 21. YY mucizesi) gider ve islam’ın detaylarına-hükümlerine ve bunların hikmetlerine doğru yola devam eder, arada sağa kırıp nefis ürünü ideoloji ve rejimleri tokatlar, ani bi sol yapıp inkâr ve iknâ pgibolojisinin işleyişine değinip bugüne kadar red veya kabül ettiğiniz şeylerin %99’unun sadece SAÇMA-ZIRVA ve bir kere bile üstünde düşünmediğiniz lâkin çürütülmesi 2x2=4 kadar basit önkabullerinize dayandığını açıklar. Örn; ‘Eşitlik=Adalet’ 21. YY’nın sorgulanmadan kabul edilen EN BÜYÜK PUTU, EN BÜYÜK ÖNKABULÜ budur. Bu doğru olmayan denklemi temel alarak saçmalıkta zirve çıkarımlar yapılıyor lâkin bir kere bile şu temel sorgulanmadığı ve doğru kabul edildiği için hepsi de doğru sanılıyor. Demokrasi ve feminizm büyük ölçüde bu önkabul üzerine inşaa edilmiştir. Misâlen bataklık arazi yahut dalgalı bir deniz üzerine inşaa edilen iki adet ev gibilerdir. Bu evlerin kaderinde nasıl sağlam olmak yok, zamanla sallantılardan ötürü çatlak-yarıklar ile dolmak ve içinde yaşayanlara rahatsızlık vermek var ise, bu iki akımı kabul edip bu ikisinde huzur-çözüm arayanın da kaderinde huzur ve çözüm bulmak yok; sadece rahatsızlık, kaos, boşanmalar, yıkılan aileler, yetim çocuklar, orman kanunlarının hakimiyeti, insanlıktan çıkan insansılar, hayvanlaşanlar, hazza tapanlarda artış, depresyon, intiharlar, anarşi, artan suçlar, belalar, musibetler, terör, cinayetler, tecavüzler vb. vardır. Zira temel algıları bozuktur.

Sözde dünyayı iyileştirmek, yaraları sarmak, adaleti sağlamak, daha iyi bir toplum yaratmak için ortaya çıkan ve günümüzde ‘gerekli’(?) olarak kabul edilen bu akımların kaosu arttırmaktan başka hiçbir şeye yaramamaları, şüphesiz; ‘Kuran'ı yalanlayanları Bana bırak; Biz onları bilmedikleri yerden yavaş yavaş azaba yaklaştıracağız.’ buyuran Kalem/44 ayetinin bu yüzyıldaki tecellisinin delilidir. Sayısız ama sayısız kez aptal hissetme ve şaşkınlık eşliğinde 'Heh! Şimdi anladım!' cümlesini kurmamıza sebep olan ve aslında bu vesileyle bizlere acizliğini, geleceği bilmediğini, bir şeyin yarar ve zararlarını ne kadar analiz etse de tam manasıyla göremediğini ve ancak yaşandıktan bir süre sonra fark edebildiğini ve yanılabileceğini bizlere haykıran 'iNSAN AKLI' adlı aciz makamı, tüm bu durumlara KÖR KESiLiP kanun koyucu-hedef belirleyici ilân edip bu vesileyle ilah yapanlar, ondan çıkan emirlere itaat ederek onu putlaştıranlar, insan aklının sorun çözmede yeteceğini düşünüp o’ndan çıkan fikirlerin sonuna bir ‘izm’ takarak kurtuluşu bunlarda arayanlar -> KÖR oldukları için ‘insan aklı’nın bu konudaki yetersizliğini BiLMiYORLAR, rehber insan aklı olursa sorunların çözülmeyeceğini bilâkis artacağını bilmiyorlar ve tam da bu BiLMEDiKLERi yerden azaba uğruyorlar. Zira umduklarının tam tersini buluyorlar. Suç ve zulüm azalmıyor, intiharlar bitmiyor, insanlar gerek yaptığı-gerek yapmadığı eylemler ile insanlıktan çıkmaya devam ediyor… Ve maalesef hâlen GERÇEK sebebi bilmiyorlar, çözümü o aciz ‘insan aklı’nda aramaya devam ediyorlar, devam ettikçe KALEM/44 tecelli etmeye devam edecek; bilemedikleri yerden belalar fışkıracak. Kör olmayana, ateşin Hz. ibrahim’i yakmaması gibi bir mucizedir bu. 21. YY mucizeleri… Sorgulama silsilesinin devam yollarından bahsederken inkâr-iknâ dedik, önkabuller dedik, ‘eşitlik=adalet’ önkabulüne değindik, bunun üzerine inşaa edilen iki örnek verdik, neden çözüm olamayacaklarını açıkladık, insan aklına ve acizliğine değindik, bazılarının çözümü arayacağı yeri bilmemeleri ve bilmedikleri yerden çıkan belalar üzerine aklımız hemen Kalem/44’e gitti ve isabetli bir yorum ile mucizeyi keşfettik. Başka önkabullerde var; ‘çoğunluk=doğruluk’, ‘huzur=hazcılık’ gibi… Kendimi zor tutsam da, bunlara şimdi girmeyeceğiz ve bu önkabulleri burada yıkmayacağız. NOT: Bu yanlış temel önkabuller kitapta darma dağın ediliyor raad olun ^.^ Hem de karakter sınırından korkmadan yazıp bol örneklendiren bir mucxjzzz tarafından, dağ olsa dayanmaz karşısında ;)

Evet beyler, kısa bir şekilde-üstü kapalı bir biçimde de süreci anlatabilir yahut hiç yazmaz ve ‘müslüman oldum silindi, her şey kitapta geliyor’ diyebilirdim fakat madem yazdım karakter sınırını doldurayım bari dedim ve en azından bazı önemli noktalarda örneklendirmeye ve detaya girdim. An itibariyle 11 bin karakter olmuş. inci’nin karakter sınırını tam hatırlamıyorum fakat dolmaya az kaldığına eminim, bu civarlarda idi çünkü. Az mı aldık o lanet uyarıyı…

Şöyle bir toparlayayım ve bitireyim. Ne yaptım beyler? Ne yaptım? SORGULADIM. Hayat dediğimiz şeyin, bir gün içinde sahip olduğumuz 24 saatin çeşitli hedefler uğrunda çabalanmaya harcanması sonucu ‘geçen vakit’ olduğuna ulaştım. Hedef meselesini sorguladım. Her hedefin bir ‘hedef koyucu’su (ilahı) olduğuna, her hedefin bir sonucunun ve her sonucun birey-topluma iyi veya kötü etki getirdiğine kanaat getirdim. Daha sonra durdum ve ‘ben ne yapıyorum, hangi hedef peşinde ne için koşuyorum, bu hedef kaynağını nereden aldı ve sonucunda nasıl etki yapacak?’ sorularını sordum kendime. Misâlen ucu uçuruma gidecek olan bir yolda 200 km ile basmışken bir anda durup, arabayı yolun kenarına çekip ‘nereye gidiyorum la ben? Niçin bu yoldan devam ediyorum, bu yolun sonu nereye varıyor? Sonunda iyi mi yoksa kötü şeyler mi beni bekliyor?’ dedim kendime. Gittiğim yolu, seçtiğim hedefleri nefsimin arzularının belirlediğini fark ettim, size de bu yoldan gitmeyi tavsiye ediyor ve bu yolda size yardımcı olmaya çalışıyordum zaten. Ancak öncesinde ‘bir hedefi sadece nefsimizin istemesi, o hedefin uğrunda çabalanmaya değer ve sonucunda iyi etki yapacak bir hedef olduğu anldıbına mı gelir?’ ve ‘insan aklı, gerçekten iyi/kötü etki yapacak hedefleri doğru ve net analiz edebilecek yetiye sahip mi?’ şeklindeki ve cevapları koca bir HAYIR olan soruların cevaplarını maalesef aramamıştım. Alternatif olarak hedef gösterilen şeyleri de şöyle uzun uzadıya incelememiştim. incelerken de objektif olmamış; nefsimin arzularının gösterdiği yolda-hedefte ilerlemeyi haklı çıkarmaya bahane arayacak şekilde incelemiştim yüksek oranda. inceleme değil idi bu… Olsa olsa geçmişteki günah çıkarma eylemleriyle ortak duyguları yaşatan bir duygusal mastürbasyon idi. ikisinde de günahlarından arınıyorsun zira; birinde bedelini ödeyerek, benimkinde ise ‘neyse len zaten bedel ödemicekmişim’ diyerek. Ortak yönleri ise ikisinde de günahlardan dolayı yaşanan korku ortadan kalkıyor….

Ve…

Ve bu süreç böyle devam etmedi işte beyler.

insanlar cinsellik ihtiyacını giderme hedefine nefsin emrettiği(ilkel dürtüler; kadında hipergami, erkekte poligami) yolllardan gidince ve islam’ın emrettiği yollardan gidince ne gibi farklar oluyor? Hangisinde kaos artıyor hangisinde azalıyor? Hangisinde iyi, hangisinde kötü etkiler oluşuyor? Sorularının cevabını analiz etmeye çalışarak başladım işe. Ve işte bu seferki analiz-inceleme öyle eften püften, nefis arzusunu haklı çıkarmaya bahane arama amaçlı türden bir şey değildi öncekiler gibi… GERÇEKTEN inceledim. G E R Ç E K T E N. Objektif biçimde, ince düşünerek, ilmik ilmik, her ihtimali hesap ederek, en uç insanları da işin içine katarak vesaire… (Bu incelemelerin hepsi kitapta olacak.) Ve islam, ilk golü atmıştı. Önce insan nefsine öyle bir ayar çekerek başlıyordu ki… Sadece nefse verdiği terbiyeyle bile işi büyük ölçüde halledebilecekken, çizdiği sınırlar, koyduğu cezalar ile bir toplum için gerçekten ÇOK ÖNEMLi olan bu konuya kusursuz-ekgibsiz bir düzen veriyordu. Orman kanunlarının işleme düzenini çöpe basıyor, ancak ilkel dürtüleri de mutsuz etmiyordu(Bu cümle önemli, kitapta anlatılıyoree)… Keşfettiğim sonuçları yazıyorum sadece, ‘nasıl yapıyordu da bu sonuçlara ulaşıyordu peki muck?’ sorusunun cevabı gelecek olan kitapcııımızda.

★★★
PART 3 iÇiN DOWNNNNNN(AŞŞAAA)
★★★

★★★
PART 3
★★★

14 bin karakter oldu beyler, istesem de uzatmam mümkün değil artık. Bitiriyorum;

Attığı ilk gol ile islam'a ilgim arttı ve sadece cinselliği giderme sorunuyla sınırlı kalmadım; her ama her sorunu islam'a zütürdüm ve hepsinde islam'da bir kurtuluş, bir çözüm buldum. Ne insan aklı ideolojiler de ne de kendi aklımda yoktu bunlar... Bu dinin 'kurtuluş' olduğuna inancım her sorunun çözümünü islam'da bulduğumda daha da arttı ve artık bunlar benim için birer mucizeydi; tıpkı ölü kuşun dirilmesi gibi. Elhamdülillah... Bu süreçte, islam'da bulunanları eşsiz biçimde güzel aktaran ve benim için yüzyılın alimi-aydını olan Alparslan Kuytul Hoca'nın derslerinin bana yaptığı desteği ve işimi kolaylaştırmasını da es geçmeyeceğim tabii ki, özellikle Twitter'da 23429342 kere paylaştığım 'Azgın Medeniyet' adlı ders serisi; bana insan aklının aciziyetini, neden tek otoriteye(ilaha) muhtaç oluşumuzu, bu otoritenin sahip olması gereken özellikleri, Kur'andaki yaratıcı tasavvurunun özelliklerinin insanın muhtaç olduğu otoriteye birebir uyuşunu, yani kısaca 'NEDEN ALLAH'ın dediği olmalı?' sorusunun felsefi arkaplanını saatlerce süren dersler sonucu iliklerime kadar hazmettirdi beyler. O ders serisini mutlaka izlemelisiniz. MUTLAKA.

Detayına kitapta gireceğim bu süreç işte böyle işledi. Yani, 'iSLAM=KURTULUŞ' denkleminin sağlamasını defalarca yaptım ve her seferinde doğru çıktı. Gerçek temel bu ve her şey bunun üzerine inşaa edilmeli. 'insan AKLI=Kurtuluş' değil beyler.

Sözün özü, islam'ın 21. YY'daki bireysel-toplumsal her sorunu çözmesi, bir kurtuluş, mutlak adalet olması benim için bir mucize idi, inanmak için yeterli delil idi ve iman ettim. Sitemizin de, kitabın da adı 'islam ve Kurtuluş' olacak zaten, kararımı bu yönde değiştirdim.

Pekâlâ panpalar... O hâlde siz beklemeye(boş boş durarak beklemeyin!), ben de size daha kaliteli-güzel-anlaşılır bir kitap-site sunmak için çalışmaya devam edeyim.

Belki çoğunuzu ben saptırdım ama, daha çoğunuzu da yine tekrar ben ADAM EDiP doğru yola, doğru çizgiye, doğru davaya çekip, bu sefer güzel hedefler uğrunda sizlerle aynı saflarda çabalayacağız ALLAH'ın izniyle. Şüphesiz bu, vesile olduğum çirkin şeylerin kapatılması için gerekli bir şey. Güç, imkân, ilim ve irade vererek bu fırsatı bana veren Rabbim'e şükürler olsun, bu fırsatı kaçırmayacağım, kaçırmamam gerek. Kaçırırsam gerçekten de kendi nefsime zulmetmiş olurum, azabı hak ederim. Suç dibine kadar bende olur, merhamet dilemeye bile utanırım gerçekten. Şüphesiz bizler, ALLAH'ın kadrini gereği gibi bilirsek; bize zulmedenin o değil sadece kendimiz olduğunun da farkına varırız elbette sevgili khardeşkolar. Kitabın-Sitenin gelmesine minimum 1- maksimum 5 yıl var diyebilirim. Lütfen nedenini sormayın. Beklediğinize değecek inşallah emin olun. Sandığınız gibi bir kitap olmayacak, teknolojiyi dibine kadar kullanmaya çalışacağım...

2025'e kadar bir Twit atmazsam (@mucxjzzz), ruhuma bir Fatiha'yı esirgemeyin.

Ancak ölmek istemiyorum, ölüleri diriltmek için (inş) ;). islam'ı dünyada ŞAHA KALDIRMAK için (inş) ;). Zalimlerin oturduğu koltukları başlarına geçirmek için (inş) ;). Gaza mı geliyoruz? KESiNLiKLE ^^^^... Lâkin muck abiniz boş sıkmaz ;)

★ÖNEMLi NOT: Bazı amellerin getireceği hayır-şer'ler bitmiyor beyler. Mesela bir çeşme yapar, bir ağaç dikerseniz siz öldükten sonra bile ondan faydalanan insanlardan ötürü sevap kazanırsınız. Aynı şekilde hayırlara teşvik eden bir kitap yazarsanız, siz öldükten sonra bile o kitap ile imanı kuvvetlenenler oldukça sevap kazanmaya devam edersiniz. Ve bu olayın tam tersi günahlar için de geçerli. insanları yoldan saptıran bir yazı yazarsınız, siz hayatta olup sevap işliyorken bile bir yandan o yazıyla sapanlar olduğu için sevapla beraber günah da kazanmaya devam edersiniz. Ben bunların bilincindeyim, biraz geç kaldım itiraf edeyim fakat sonuçta ölmeden bu yazıyı imha ettim ÇOK ŞÜKÜR! Ancak yazı hâlen sizin arşivlerinizde duruyor olabilir ve sizden isteyenler olabilir... Beyler... Eğer bunu yaparsanız, yaptığınızın ALLAH KATINDA cezasız kalmayacağını BiLiN bu bir. ikincisi, bu başlığı silmeme rağmen hâlen upload edip farklı kişiler ile paylaşanlar olursa, bu kişilere HAKKIMI HELAL ETMiYORUM. 'ben AtEüsTüm zhamQie bNané xd' diyip bu taku yiyecek bir ergenin de olacağını sanmıyorum, bunu yapana yazıklar olsun diyorum sadece. Üzerinizde saptırma açısından demiyorum, moral ve pgibolojik destek bakımından; en ufak, bakın zerre kadar bile olumlu etkim olduysa bunun hatrına yapmayın bu işi. Bazı şeyler sizin için değil ama karşıdaki kişi için önemli olabilir. Sizin için önemli olmadığı hâlde karşıdaki önemsediği için bir davranışı yapmamak üst level bir GÜZEL AHLÂK örneğidir. Kaliteli insan örneğidir. O... pu çocuğu olmak çok kolay beyler, inanın zor olan bir ELMAS gibi ahlâkıyla pırıl pırıl parlamaktır. Bozmayın kendinizi yanlış davranışlarla. Sevgiler.

Yazıyı silmek, bu yazıyı yazmak ve paylaşmak ile ben bir amel işlemiş oldum. Asıl gayem ALLAH'ı razı etmek. O'nun dışında umarım en azından MiNiMUM 1 Kişiye iyi etkisi olur bunun. Okuyup sapacak bir kişi sapmaz artık. Yahut bunu okuyan bir kişi kendine çeki düzen verir. Bir kişi... Bir kişi hiçbir zaman sadece bir kişi değildir beyler. Bir kişiyi etkilediğinizde, minimum 10 kişiyi etkilersiniz çevresiyle beraber bunu unutmayın. O yüzden insan kazanmak önemli. Tabi O'ndan önce ALLAH'ın rızasını. inşallah hayırlara vesile oluruz amellerimizle.

Görüşmek üzere ALLAH'a emanet olunuz...