/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 25.
    0
    bağırdı ve düştü çocuk. üstelik kavga
    edenler onu duymamıştı bile yanlışlıkla vurmuşlardı. kavga iyice bizim sıraya taşındı. bir iki tane
    de sağlam yumruk yedim. 16 yıl kavga etme sonra 1 hafta da hergün dayak ye. hayat sizinle
    resmen dalga geçiyor.
    Kavga bittiğinde arka sıralarda ki herkes hasarlıydı. Cemilin de gözleri doluydu. “of aga ya
    pantolonuma bak” kahve bardağı cemil in bacağına dökülmüştü. Çok sinirliydi bu yüzden.
    -boşver kanka bak bana da kola şişesi attılar. Atta kaşım kanıyor bile olabilir. Kanıor mu lan?
    +yok aga dedim. Sakin olun. Hiç mi dayak yemediniz?
    -ben yemedim.
    • valla ben de yemedim dedi cemil.
    +ben yedim, berbat hissettiriyor.
    okul çıkışında mahide sınıfta duruyordu. Ben de sınıfın boşalmasını bekliyordum. Şişman
    arkalerden biri yanıma gelip inşallah reddeder seni dedi. Bunu duyunca korktum açıkçası.
    Reddetmek teklif etmek. En sevmediğim gruba adım adım dahil oluyordum. Hayır olamazdım.
    Mahide ye küfür edip kaçsa mıydm diye düşündüm. Neyse ki yapmadım. Mahide konuşmaya
    başladı:
    -zapa sen iyi birisin.
    tamam huur sus modundaydım.
    -seninle olmakta güzel olur. Ama arkadaşlarım bilmesinler. Sana biraz öfkeliler. Sana herkes
    öfkeli. Neden acaba*
    +gerçekçiyim ondan olabilir.
    -bence de diyerek güldü.
    +şimdi beraberiz o zaman.
    -evet , gizli bir şekilde.
    +birbirimizi öpmeli miyiz şimdi?
    -makul seviyede. (kullandığın kelimeler bile tahrik edici)
    sonra yanak yanağa birbirimizi öpünce bir kaşarın değerini dah da iyi anladım. Olsun., mahide iyi
    kızdı. Gelecek vaad ediyordu. Bir maxim tsigalko neden olmasındı?
    okuldan mahide ile birlikte çıktık, ardından ayrıldık. cemil beni bekliyordu furkan sa gitmişti.
    -noldu kanka ?
    +ne noldu?
    -niye geç çıktın.
    +boşver.
    -gelsene bugün bize kuzenim arkadaşını getirecek.
    +kız mı kuzenin?
    -evet hehehe.
    +arkadaşı kız mı?
    -herhalde.
    +ne zaman ?
    -şimdi direk gidelim, evdeler. aslında benim için değil tabi annemi ziyaret için gelmişler.
    cemil le evlerine gittik. kapıda annesi karşıladı bizi. direk salonu görmeye çalışıyordum. ve
    gördüm salonu. iki tane kız salonda oturuyordu. hangisi kuzen hangisi değil umurumda değildi. iki
    tane siyah düz saçlı dar patolonlu küçücük göğüslerini diri gibi gösteren sütyen ve tişörtle komnine
    etmiş kız. (viva bugün ne giysem)
    odaya girip merhaba dedim. onlarda merhaba diyerek güldüler. bu kızlar neden her taka
    gülüyordu. karşılarında ki koltuğa oturdum. sonra 2 kız bir erkek fantezileri kafamın sevgi koydu.
    tabi bu da bel altında etki gösterdi. penisim pantolonu yırtıp müsaade istiyordu. kızlar bu durumu
    gördüler sanırım. elleriyle ağızlarını kapatarak kikirdemeye başaldılar.
    ardından salona cemil de girdi. nasılsın kuzen dedi. daha küçük göğüslü olandı bu kuzen.
    kuzeninin adı esra arkadaşının ki ise gözdeydi. cemil kuzeniyle sıkıcı konuşmalar yapmaya
    başladı. ben de başka bir şeyi düşünüyordum. gözde ile konuşursam cemil i içeste sürüklerdim.
    tersi olursa çocuğun kuzeni. böyle aşkın ızdırabını diyerek bir an cemile mi kaymaya çalışsam
    dedim. suratına baktım. gibseler gibmezdim bunu. hem iyi arkadaştık.
    ardından cemil gözde ile konuşmaya başladı. belli ki kendisi gözde ye yazzıyordu. ben de esra ya
    bakmaya başladım. ardından cemil gelin odada bilgisayarda film falan bakarız dedi. olur diyerek
    odaya gittik.
    esra kızı cemil e yamamaya çalışıyor gibiydi. cemilin yanında ki sandalyeye gözde oturdu. oda da
    koltuk vardı. biz de arka koltukta esra ile oturduk. esra patavatsızdı konuşmaya başladı:
    -cemil senin için manyak diyor biliyor musun?
    +hayır bilmiyordum.
    -olsun manyaklar iyidir.
    +belki de iyi olmadıkları için manyak diyorlardır.
    -aa. evet mantıklı. o zaman sen kötü birisin.
    bunu söylerken yüz ifadesi banim için hadi beni zik diyen bir ferre yıldızıydı. ya da ben öyle
    görmüştüm.
    daha sonra bir film açıp tam ekran yaptı cemil. sandalyelerini alıp bizim önümüzde durdular. sanki
    sinemadayız pekekentliğe bak. filmin adını bile bilmiyordum. bakmadım da zaten esra nın
    vücuduyla ilgileniyordum. elimi bacağına atmakla atmamak arasında gidip geliyordum. en
    sonunda dayanamadım ve elimi hafifçe bacağının üstüne koydum.
    esra gülümseyerek karşılık verdi. ama bana bakmıyordu gülümserken. iyice gaza geldim ve elimle
    bacağını hafifçe sıkmaya başladım ağzını açıp ses çıkarmadan aa yaptı. ve yine gülümsedi. iyice
    cesaret alıp elimi göğüslerine koydum yavaş dedi fısıldayarak. iyice coştum bu anlarda. önümde
    iki malda ciddi ciddi filme bakıyordu. esra yüzüme bakıp güldü. ardından elini penisimin üzerine
    koydu. penisimin üzerinde elini sürtüyordu. 2 dakika kadar yaptı ve geldim. titrerken kafam cemilin
    sandalyesine çarptı. ne oldu kanka dedim. önemli değil filme bakın filme dedim heyecanla.
    önlerine döndüler.
    esra kikirdemeye başladı. elimi vajinasına attım. pantolonundan çok belirgin olmuyordu ama
    ittirdikçe inlemeye başladı. karşıma çıkan bütün kızlar kaşardı hayat ne güzeldi. ardından sesli
    şekilde inlemeye başladı. kısık sesle "geliyorum bekle " dedi. bekledim. game of thrones ta ki kış
    gibi değildi . direk geldi. titreye titreye. yüzümüzde aptal bir gülümseyemeyle filme döndük. şimdi
    düşünüyorum. yemin ediyorum bu olaya ben bile inanmıyorum. herhalde matrix falandı .
    (açık falan olabilir anlattıklarım da ki bu çok normal alınmam bu tip şeylere. çünkü dün den
    bugüne kadar geçen 24 saati anlat deseniz onda bile tam anlatamam hatta kendimle çelişirim.
    bu arada offline olursam beklemeyin beyler. çünkü bir yere gitme durumum var. )
    film bittikten sonra tekrar salona geçtik. bu arada tuvalete gittim temizledik iç çamaşırı vs. cemil
    gözdeyle yan yanaydı ben esra ile. mal mal bakıyorduk birbirimize .cemilin oturduğu koltuktan
    televizyona bakıldığında bizi görmek olanaksızlaşıyordu. bu anlarda kızın kalçalarına
    dokunuyordum. kız da çok istiyorum ama en azından "ay yapma " gibi tepkiler vermem gerek
    tarzındaydı.bu şekilde saçma bir gün geçti ve eve gittim. o kızı da bir daha görmedim. keşke şimdi
    kapıya çalsa. gerçi evi nereden bilecek.
    eve gittiğime annem nerede kaldın dedi. bakakaldın dedim. anlamadı. saçmaydı zaten. abim
    bilgisayarda bir şey araştırıyordu. yanına oturdum.
    -abi cidden kimseyle yatmadın değil mi? dedim.
    +yok be oğlum nerede. kızlar paraya tipe bakıyorlar.
    ilk defa bu kadar üzüldüm herife.
    -gibtir et abi 5-10 seneye parayı bulursun bu başarıyla dedim.
    +eyvallah dedi.
    iyi biri aslında kendisi.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 24.
    0
    sabah uyandığımda dünya çok güzeldi. okula gitmek yoktu abim
    yoktu babam yoktu. annem de bir yere gider diye bekliyordum. nereye gidiyordu bu kadın baya
    baya merak ediyordum. sonra boşver diyerek yatmaya devam ediyordum.
    sanırım hafta sonuna denk gelmişti bir günde. normalde sayılıyor mu bilmiyorum ama hafta
    sonunu da saymıştım ben ve okula gittiğimde kimse de bir şey dememişti uzaklaştırmayla ilgili.
    tekrar okula dönünce beni konfetilerle karşılamadılar. derya ve deniz pis pis sırıtıyordu. bahar
    nefretle bana bakıyordu, mahide defterine bakıyordu ve göğüslerine bir şey olmamıştı, furkan
    yatma eylemini cemilden devralmıştı cemil se şarkı dinliyordu. sol sıra grubunda ki tembel
    arkadaşlardan biri gündoğdu marşını söylüyordu. nasıl sınıf lan bu dedim. ön sıralar normal sınıf
    imajını koruyordu arkadakiler se birbirinden bağımsız mallar güruhuydu. ben de onlara katılarak
    sırama oturdum. furkan ve cemil hergün okuldaymışım gibi hiçbir şey demediler. bahar mahide ye
    sevgilisinden bahsediyordu kahkahalar atarak. derya da denize aynı şekilde. ben de cemil e
    döndüm:
    -hiç bir kızla yattın mı dedim.
    +yani aga bizimde söylemediklerimiz var tabi.
    -gibtir git. dedim. biri bu tarz cümle kuruyorsa kimseyle yatmamıştır.
    +peki sen kimseylen yattın mı diye sordu.
    -hayır dedim.
    tabi bu hayır diyen herkesin biriyle yattığı anlsevgi gelmiyor.
    sınav dönemi de yaklaşıyordu bu arada. ama kimsenin tahtaya baktığına rastlamamıştım. bu
    yüzden vicdanımı rahatlatıyordum.
    mahide defterine yazı yazarken:
    +mahide kitap okumayı sever misin? dedim.
    -evet severim.
    +sevdiğin bir yazar var mı?
    -yani daha çok şiir kitaplarını severim. şairlerden sevdiğim de nazım hikmet falan var.
    cemil atladı:
    • ceviz ağacında olan adam mı?
    öğretmen arka sıralardan birine bağırdı konuştukları için.
    tabi cemil in konuşmaya tecavüz etmesine şaşırmamıştım. daha önce jack london un martin eden
    kitabına "martin eden mı çok iyi yazar abi jack london diye bir kitabı var" demişliği de vardır. o
    yüzden mahideyle konuşmaya devam ettim:
    -nazım hikmet i o kadar sevmiyorum. abartılmış bence.
    +yapma ya çok güzeldir. senin sevdiğin şair var mı?
    o ara charles baudelaire nin şiir kitabını okumuştum bir derste. ders matematikti. o kadar sıkıcıydı
    ki etrafımda gördüğüm ilk kitabı alıp okumuştum.
    -charles baudelaire çok iyidir. (telaffuzu şöyle yapmıştım: çarls buduliyır)
    +onu duydum ama hiç okumadım.
    -çok iyi bir şair.
    sonra bahar bana bakıp mahide ye gel bir şey söyleyeceğim dedi. uzaklaştırdı kızı benden. ne
    huurlar vardı dünya da. gündoğdu marşını söyleyen çocuk titre oligarşi parti cephe geliyor diyordu
    bu sefer kısık bir sesle. öndeki gruplarda ona gülüyordu. gazi mahallesinde oturan çocuktan ne
    gibi şeyler söylenmesi beklenebilir ki zaten. mahallede doğan çocukların kulağına orak çekiç
    diyorlardır herhalde.
    teneffüste çok taktan bir olay oldu. hava almak için dışarı çıktım. bir de baktım nöbetçi
    kulübesinde başarılı olduğu her yerden belli olan ve etrafına malca bakışlar atan bir insan evladı.
    evet o herif abimdi.
    hemen abimin yanına gittim. gömleğini bağrını da açmış mal sanırsınız ki pgibopatın allahı.
    kravatı çıkarıp cebine koymuş. gömlek dışarıda.
    -abi niye geldin?
    +kim lan sana karışan söyle?
    -ya abi gözünü seveyim şu tipine bak git matematik sorusu falan çöz ne işin var burada?
    +oğlum bakma sen biz hergün kavga ediyoruz. bak 2 kişi de dışarıda.
    dışarı bir baktım bakmaz olaydım. kendi gibi iki çalışkan bini de getirmiş. neyse ki kişneyen arka
    yoktu. orada bir nebze rahatladım.
    -abi bir sorun yok çözdük biz olayı.
    +yok öyle gelecek o herifler.
    sonra deniz ve o bana vuran çocuk okulu tavaf ederken görüldü. deniz bana baktı, yanında ki
    çocukta ister istemez beni gördü. yanımıza geldi direk. nasıl özgüven varsa herifte.
    -noldu bilader bir şey mi var?
    abim girdi araya:
    +bu mu sana karışan zapatista?
    -evet arkadaşım benim ne olmuş?
    +sen kime karışıyorsun kardeş. (şu kardeş derken ki halini gibseydim. ramiz dayı pekekent)
    -biz sorunumuzu hallettik.
    +ama biz halletmedik. gelsene sen dışarı.
    -teke tek mi?
    +göreceğiz onu.
    sonra bu herifin arkadaşları olayı gördü. 3 kişi kadardılar. hepimiz dışarı çıktık. abimin o gelen
    çocukları görünce aldığı yüz ifadesini unutamam. herif "hagibtir yannanı yedik bakışı" attı.
    yine konuşmadı herifler. kötü olan şuydu bende dayak yedim. ama denizin sevgilisine bir kaç tane
    geçirdim arada. bu da yeterliydi. çocuklar gittiğinde 4 mal oturdum kaldırıma.
    - iyi tak yedin abi.
    +ama gördün mü o beni döven çocuğa nasıl geçirdim. feleği şaştı herifin.
    • aynen kanka iyi geçirdin.
    -neyse abi ben okula dönüyorum.
    +aa sahi senin okulun var lan git derse.
    bu herifler nasıl başarılı olabiliyordu bu kadar anlamıyordum. ya da benim gibik ıq'm 54 falandı.
    derse 5 dakika geç kalmıştım. üstüm başım kirliydi. hoca:
    -ne oldu dışarı da tozla mı oynadın dedi. sınıfta gülüşmeler oldu.
    +hocam o tozları yerlerden temizlemeliler okul çok kirli dedim.
    herkes mal gibi yüzüme baktı. ben de bu bakışlar arasında yerime geçtim.
    deniz bana bakıp sırıtıyordu. derya da benimle dalga geçiyordu. şişman kızlar da gülüyorlardı
    bana bakarak. kafamı onların sırasına uzattım:
    -o kadar şişmansınız ki çocuğunuzu doğururken doktorların arama kurtarma ekibini çağırması
    gerekecek.
    yüzleri düştü önce. sonra:
    +hocaaam. bu arkadaş bize terbiyesiz şeyler söylüyor.
    şişman huur ilkokuldayız sanki.
    -ne oldu kızım?
    +arkadaş bize terbiyesiz şeyler söylüyor.
    -ne söylüyorsun oğlum?
    • hiç bir şey hocam. fazla kilolular sağlıkları tehdit altında.
    -kızım bu konuda haklı .
    kızlar iyice çökerek sıralarında oturdular. cemil iyi kapak yaptın kanka dedi. günaydın kanka
    uyanmışsın dedim. evet öyle oldu dedi. mahide nin kalçalarına bakmaya başladım. ne arkaler
    vardı ya rab.
    (zaman aralığı oluyor farkındayım ama yemin ederim bu iş disiplin istiyormuş baya. ben
    yaşadıklarımı anlatır arınırım rahatlarım dedim. sinirden kendimi gibecek duruma geldim. ellerim
    titriyor lan vallahi. buradan dostoyevski yi bir kez daha tebrik ediyorum.)
    bilirsiniz lise de önde ki kızların saçı falan çekilir aptalca. bunu mahide ye yapsam mı diye çok
    düşündüm. fakat bu kadarına da cesaret edemedim. ama o saçları kavrasam doggy style gibi
    hissederdim. ben de daha insancıl yollarla yaklaşıyordum kendisine:
    -mahide hiç biriyle birlikte oldun mu?
    +zapa sen ne kadar arsız birisin.
    -ne oldu?
    +herşeyi şak diye söyleyemezsin.
    -güzel değil mi?
    +herkes için değil?
    -senin için?
    +bazen iyi bazen kötü. korkuyorum aptalca bir şey soracaksın diye.
    -merak etme sormam. iriyle birlikte misin şimdi?
    +hayır.
    -istersen birlikte olabiliriz.
    bahar öyle bir baktı ki yüzüme galiba bunlar lezbiyen ve ilişkileri var dedim. cemil ve furkan yemin
    ederim duymamışlardı bile. bu kadar umursamaz olunurdu, olunuyormuş.
    mahide çok şaşırmıştı belliydi. biraz mona lisa havasındaydı. gülmüyordu ama aslında gülüyordu.
    sahiden ne oluyordu?
    -zapa çıkışta konuşsak bunu.
    +stres yapmana gerek yok. hayır dersen çok sorun etmem. (biz de gibtik be mahide eski kulağı
    kegiblerdenim ben)
    -olsun yine de çıkışta konuşalım.
    önüne döndü daha sonra. bahar yılanı hemen kıza yapıştı. fısır fısır bir şeyler diyordu. denizde
    duymuştu galiba söylenenleri. bir tuhaf bakıyordu dememe kalmadan şişman kancıklar "ooooooo"
    demeye başladı.o an buz gibi oldum. böyle şeylere de gelemezdim. yok mu şunları giben midesiz
    demek istiyordum.
    diğer gruptaki çocuklar da hararetli şekilde tartışıyorlardı. teneffüs olunca birden kavga etmeye
    başladılar. ne için olduğunu bilmiyorum kavganın ama sıralar yıkılıyordu. onların sırasına daha
    yakın olan cemil di. cemil yavaş yavaş hasar görmeye başladı. çocuğu uyandırdılar düşünün
    olayın şiddetini. adından furkan hop hop diye bağırdı.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 23.
    +1
    Bu tür oyunlarda zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordunuz.
    Halbuki karakteri savaştırdığım falan da yoktu.
    minibüse binip okul çıkışına gittim. Denizi beklemeye başladım. Okuldan çıkanlar arasında iki kişi
    kalabalığın arasından yanıma geldi. Cemit ve furkandı.
    -oo aga naber ya dedi cemil.
    +iyi nolsun.
    -sınıfta hiç güzel bir şey yok. Çok sıkıcı lan okul.
    +bunu zaten biliyoruz.
    -evet. deniz de yine herifin biriyle çıkmaya başlamış. Derya ile ikisi tam mal bunların uyuz
    oluyorum lan böyle kızlara. Yan sıramızda iki erkekle konuşmalarını duymak güzel değil.
    +deniz hangi erkekle?
    -ne bileyim üst sınıflardan herhalde.
    kötü hissetmiştim kendimi. Sonra furkan konuşmaya başladı:
    -okul gerçekten çok taktan.
    +doğrudur.
    -abi sanki ehr okuyan iş mi buluyor.
    +haklısın. (o arada deniz yanında bir çocukla okuldan çıktı)
    -hem bak zenginlere hepsi okumuş mu?
    +ben geliyorum.
    yanlarından ayrıldım. Denizin yanına doğru gittim. Yanında gerçekten de bir çocuk vardı. Kol kola
    yürüyorlardı. Benimleyken hiç böyle değildi. Şimdi o uyuz olduğum kızlar gibi hareket ediyordu.
    Galiba kızlar size göre şekil alıyorlardı.
    yanında ki çocukta boylu poslu biriydi. Benden büyüktü ama benim de sakalım ondan çoktu. deniz
    gülüyordu her zaman ki gibi. Beni görünce yüzü asıldı. Karşılarında mal gibi bekliyordum.
    yanında ki herif konuşmaya başladı:
    -ne oldu birader.
    +yanında ki kızla birlikteyim de.
    -ne diyorsun lan sen .
    +çok ciddiyim. Biz onla şeydik.
    -neydiniz?
    +o kelimeleri kullanmayı sevmiyorum aga.
    -oğlum şaka mısın lan sen .
    +hayır ama biz o kızla sevgiliydik . (üzerime kaya falan düşseydi de bu kelimeyi kullanmasaydım.
    Midem kalkmıştı)
    -doğru mu deniz?
    • yani öyle bir iki takıldık.
    +sahiden takıldık.
    -tamam koçum geçmiş gitmiş işte.
    +ama bu saçma bir durum. Yani o kız benimle gelmeli. Çünkü onunla hala birlikteyiz.
    sonra yere düştüm. Yüzüme vurmuştu huur çocuğu. Deniz yukarıdan sırıtarak bakıyordu.
    Ardından beni bırakıp yürüdüler. Yine toz tadı alıyordum. Kimse mi bu yerleri süpürmüyordu.
    çok tuhaf bir durumdu. adamın biri birlikte olduğum kızla yanımdan geçip gidiyordu. ayrıca benim
    onu dövmem gerekirdi. hayat sahiden çok taktandı.
    üzerim toz toprak olmuştu. okulda artık tek tük kişiler haricinde boşalmıştı. cemil ve furkana
    baktım hala olduk yerdeydiler. yanlarına gittim.
    +bir şey mi oldu? dedi furkan.
    -hayır dedim. ne yapalım?
    +isterseniz bize gidelim. bilgisayar falan oynarız.
    kabul ettik. sanki ne yapacaktık bilgisayarda onu da bilmiyordum.
    furkanların evi de normal evlerden biriydi. 2 oda bir salon koltuklar televizyon bilgisayar perde vs.
    furkanın odasına geçtik. tek çocuktu. iki sandalye verdi bize. üç mal monitöre bakmaya başladık.
    furkan ciddi ciddi ferre açtı. gülüp eğleniyorlardı. bak bak o ha yarrağa bak gibi nidalar çıkıyordu
    ara ara. herhalde bunlara bir kızla yattığımı söylesem belki kızın organlarından biri üzerime
    sinmiştir diye beni gibebilirlerdi. yemin ederim bu ihtimali düşünüyordum.
    aptalca ferreler komik videolar derken saat 7 yi buldu. kalkıp evlere gittik.
    eve girdiğimde annem "işe gitmemişsin" dedi. fonda barış manço kara haber tez duyulur diyordu.
    bir keresinde ilkokulda seviye belirleme sınavı yapılmıştı. sınıf çapında birinci olmuştum. ve
    evdekilere bunu 20 defa söyledim. ama abim okul çapında dereceye girince kimse beni
    giblememişti. abime biri neden tecavüz etmiyordu acaba?
    evet anne bugünü kütüphane de geçirdim dedim. eminim öyledir dedi. odama gittim. abim tek
    başına ders çalışıyordu. naber lan kaçak dedi. abi sen hiç biriyle birlikte olmadın değil mi diye
    sordum.
    -oğlum yani bizimde kendi çapımız..
    +tamam tamam uzatma olmamışsın.
    -olduk lan olmaz olur mu?
    +sana zerre inancım yok.
    -inanmazsan inanma. hatta biriyle yattım bile.
    +hagibtir oradan.
    -lan yeminlen.
    +nasıl bir duygu lan anlat.
    -otuzbirden bile güzel.
    +hadi canım.
    -sen inanma bakalım. ben ne yaşadığımı biliyorum.
    +ben de ne yaşadığını biliyorum elini gibmişsin.
    -sen ne anlarsın lan.
    +bugün bir kız tarafından terkedildim. hem de terkettiğini bile söylemedi. tuhaf lan harbiden.
    -harbi mi lan hiç bilmiyordum biriyle çıktığını. (yine bu kelime amk)
    +öyle işte. çocuk bana da sağlam bir geçirdi ayrıca.;
    -ne demek lan sağlam geçirdi. kime geçiriyor o. yarın okula gidiyoruz gösteririm ben ona.
    +lan otur ya sen de dayak yeme boşu boşuna.
    -olur mu lan öyle şey, kız güzel miydi bari.
    +yani. kevaşeydi gerçi.
    -kaşar yani.
    +evet aynı anlama gelmiyor mu onlar?
    -boşver üzülme olur öyle şöyler. daha iyilerini bulursun.
    tak bulurdum. o kızda ki arkaü ben rüyamda bile görmedim.
    abimle girdiğimiz bu aptalca diyaloglardan sonra babam eve geldi. anneme çağır şunu dediğini
    duydum. abi git dedim. bana şunu demez dedi. huur çocuğu haklıydı.
    annem gelip beni çağırdı. salona girdim.
    -niye gitmedin işe?
    +sevmiyorum baba işi, kütüphaneleri seviyorum ben.
    -oğlum kütüphaneleri seviyorsun niye uzaklaştırma alıyorsun.
    +(ya baba mantığını gibeyim) haklısın baba bir daha olmayacak.
    -olmazsa iyi olur. git şimdi tamam. işe de gitmene gerek yok yarın.
    +saol.
    odaya geçtim tekrar. en azından bu güzel bir haberdi. bilgisayarı açıp msne girdim. deniz açıktı.
    -sen cidden kevaşeymişsin.
    +gibtir git.
    -insan söyler bari.
    +gibtir git lan.
    -huur.
    +huur çocuğu.
    -kaltak.
    +annesi gibişik (bu lafı asla unutmam9
    sonra kapattı oturumu. benim de içime öküz oturdu. en azından son lafı ben söyleseydim. ama
    yılmadım. oturumu kapalı olsa da yazdım:
    "babası domalık"
    gece uyuduk normal olarak. sabah uyandığımda dünya çok güzeldi.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 22.
    0
    Alt tarafı ayağımızın altında olacak değer vermediğimiz bir şey üretiliyordu.
    babam 10 lira vermişti. Sanırım yemek yemem falan için. Bir büfeye girip tost aldım. Yanına da bir
    sprite. Büfeci de susmuyordu. Galiba biri bu civarda ki adamların yanına gelip “susan huur
    çocuğudur” demiş. Yoksa herkes bu kadar çok konuşamazdı imkan yoktu.
    tostu yedikten sonra dönmem için iş yerine 10 dakika vardı. Yolda ki banklardan birine oturup
    etrafa baktım. Yoldan geçen güzel kızlar vardı. 10 dakikayı onlarla değerlendirebilirdim.
    Yapmadım ama. Kendimi çok bitkin hissediyordum. Sonra uzaktan biri bağırdı “geeeenç gel
    işbaşı”
    neden bana miras bırakan bir akrabam yoktu ki.
    Tekrar işe girdik. Yine bana söylenenleri yaptım. Sayacının sahibi geldi kahkaha atarak.
    Ustabaşına iddia kuponunu gösteriyordu. Herif 900 lira tutturmuştu söylenene göre. Bende bir ara
    10 tane falan kupon yapmışımdır. Ama hiç tutturamadım. Tek maçtan bile yatamadım. Hep olduğu
    gibi bütün maçları yanlış tahmin ediyordum.
    akşam doğru saat 5 olduğunda vücudum buradan kaçalım diyordu bana. Artık sahiden kafayı
    yiyecek konumdaydım. Biri bana dokunsa ağlayacaktım. Beni öldürseler sesim çıkmaz. Ama bu
    tür şeylerden nefret ediyorum. köle gibiydim.
    artık saat 8 olmuştu. iyice afalladım ne zaman bitiyordu lan bu iş. Allahım hayatımın sonuna kadar
    ayakkabı tabanı tekleyecektim. iş çıkışına yakın bunların muhabbet iyice manyaklaştı:
    -yav abi o karıynın göğüsler üfffff.
    +onda ne amcık vardır biliyor musun, soğan gibi yarmışlardır onu.
    -yanında ki karı nasıl dana anasını satayım.
    +onlarda da acayip amcık vardır öyle deme. Bir keresinde öyle bir kadınlayım. Yemin ederim
    göbeğini baldırlarını kaldırdım amı bulamıyorum.en sonunda iki elimle açtım oraya vurdum mala.
    (bu cümlelerin birazcık daha iğrencini düşünün)
    bu anda tuvalete gittim. Konuşmanızı gibeyim dedim. Ama tahrik olmadım desem yalan olur. Bir
    attırsam mı diye kendim söylendim. Ama yapmadım. Tekrar geri döndüm çalışmaya.
    Saat 9 da iş bitti. Ustabaşı hadi koçum yarın görüşürüz diyince kanım çekildi. Değil 1 gün bir saat
    daha gelemezdim buraya. Dışarı çıktığımda 1 ay falan geçmiş gibiydi. Çok tuhaf hissettim kendimi
    . ilk kez dünyayı görüyor gibiydim. Ardından bu salakça düşüncelerin fazla üzerinde durmadan
    minibüs durağına gittim.
    minibüs durağında liseli bir çift vardı. Aşkım lı maşkımlı konuşuyorlardı. Tam üzerine
    kusmalıklardı. Onları duymamaya çalıştım. Neyse ki minibüste gelmişti.
    minibüsler bildiğimiz gibi. Ayakta gittim doğal olarak. otobüs ve minibüslerde bu olay çok aptalca
    geliyor bana. Yürümemek ve yorulmamak için bu araçlara biniyoruz. Ama daha çok stres yaşayıp
    daha çok yoruluyoruz. Herkes birbirinin kucağına oturabilmeli. Bunları aşmalıyız artık.
    eve geldiğimde kişneyen bin yine oradaydı. Galiba evdekiler benden ümidi kesince evlatlık
    almışlardı bunu. Benden daha çok bizim evdeydi. Yine bir kızla msnde konuşuyorlardı. Kafayı
    soktum ikisinin arasından ekrana baktım. Kız bunlara en son 25 dakika önce cevap vermişti.
    babam içeriden bana seslendi, yanına gittim:
    -nasıldı iş?
    +muhteşem. (biri neyi duymak istiyorsa benden tam tersini söylerim)
    -hadi ya. Yarında oradasın yani?
    +memnuniyetle giderdim baba ama ödevim var.
    -bak sen.
    +yaa.
    -demek ödevin var?
    +öyle.
    -nasıl olsa uzaklaştırma aldın gerek yok ödeve falan yarın da gidiyorsun?
    cevap bile vermedim kendisine. Ben bu herifin oğlu olmayabilirdim belki de. Kendimi bu şekilde
    avuttum.
    sabah uyandığımda gördüğüm rüyalar beni daha da korkuttu. Aynen şöyle bir rüya gördüm:
    yan yana 20 kadar çıplak kız dizilmişti. Onlara büyük bir açlıkla yaklaşıyordum. Ardından bir de
    baktım birbirlerine iple bağlıydılar. Ve daha sonra arkadalarından ustabaşı çıktı. “oğlum tekle
    bunları” dedi. Kızların iplerini tek tek kesip onları ayırdım. Hayatımın en taktan anlarıydı.
    ertesi sabah uyanıp babamın arabasıyla tekrar işe gittim. atölyeye girince yine ağlamaklı oldum.
    içeride çalışanlardan biri vardı. "kahvaltı yaptın mı" dedi. hayır dedim ki aslında yapmıştım.
    istersen bir şey alıp ye daha var dedi. hemen dışarı çıktım. bulunduğum yeri biraz dolaştım. güzel
    bir yer değildi . biraz uzakta lise vardı. öğrenciler okullarına doğru gidiyordu. bazıları da tam ters
    yöne. hem işten kaçmak hem de biraz eğlence olsun diye yine bir kızın peşinde takıldım. sıradan
    bir kızdı. güzel denebilirdi. takip etmeye başladım onu.
    kız ormanlık bir alana girdi. çardaklardan birine oturdu. bende ona uzak olan başka bir çardakta
    oturdum. bir süre öylece durduk. ardından kalkıp yanına gittim. merhaba dedim.
    +merhaba.
    -birini mi bekliyorsun?
    +evet.
    -erkek mi?
    +evet.
    -ben gideyim o zaman.
    +yani.
    -yakışıklı biri mi?
    +az çok.
    -neden onunlasın o zaman.
    +motorgibleti var.
    keşke bir motorgibletim olsaydı. bu kızla burada yatardım. erkek arkadaşı gelmeden geri döndüm.
    iş saati de geçiyordu. ben de internet cafenin birine girdim. abimin dandik bir knight online çarı
    vardı. oyundan zerre anlamıyorum. ama bütün internet cafe onu oynuyordu. bende girdim oyuna.
    şu nova falan atan karakterdim. herkes bağırıyordu parti marti diye. ardından ben de karakterimi
    tenhaya arkaürüp gizledim. kalabalığı sevmeyen bir karakterdi.
    internet kafedebaya bir oturdum.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 21.
    0
    "baba yarın gitsem olur mu" dedim. cevap
    vermedi. şimdiki aklım olsa "sen benim için bir tanrı modelisin bin fight clubu izledin mi cahil
    lümpen" demezdim yine de. levye yi alır gebertirdi beni. 30 dakika kadar olmuştu yolda ilerleyeli.
    bir binanın önünde durduk. gel benimle dedi. arkasından yürümeye başladım kurbanlık koyun gibi.
    ne var yani benim de kız gibmişliğim vardı neden kendini bu kadar üstün görüyordu?
    binanın alt kısmına girdik. depo gibi bir yerdi. içerisinde atölyeler olan bir binaydı. babam beni
    ustabaşıyla tanıştırdı. "eti senin kemiği benim" dedi. klişe yetmezliğinde ölecekti herifler. ustabaşı
    nasılsın yeğenim dedi. iyiyim abi dedim. gel bakalım elin nasırlansın biraz dedi. "abi merak etme
    az osbir çekmedim" dese miydim diye hala düşünüyorum. burası bir sayacıydı. saya ayakkabının
    deri kısmıdır. gerçi ben de pek anlamıyorum ya. saat sabahın 8 iydi ve iş başı yapılmış haldeydi.
    etraf ölü balıklar gibi duran insanlarla çevriliydi. bir korku aldı bedenimi. hüzün kapladı
    düşüncelerimi. ilk kez lise bile güzel göründü gözüme. hem güzel kalçalı güzel göğüslü kızlar
    vardı. burada göbekli kıllı herif doluydu. önüme tabanları verdiler. tabanalr iplerle yanyana
    dizililerdi. o ipleri kesmem istendi. başladım kesmeye. saate baktım 3 dakika geçmişti. etrafta
    kimse olmasa eminim hüngür hüngür ağlardım. sevgikoyayım kapitalizm.
    iyi geceler.
    işte zaman akmıyordu neredeyse. Tabanları tekliyordum yenileri geliyordu, tekliyordum yenileri
    geliyordu. Oturduğum yerin tam karşısında saat vardı. Özellikle bakmamaya çalışıyordum saate
    ama hep gözüm kayıyordu. Bir süre saate hiç bakmadım. Ardından bir anda sevinçle artık yarın
    olmuştur diyerek saate baktım. 8.30 du. O an yemin ederim gözlerim doldu. Geçmiyor mu lan bu
    zaman diyordum. Sayacı da herkes büyükçe bir masanın etrafında otururdu. Yan yanaydınız yani.
    Bir anda konuşmaya başlardı herifler:
    -yauv abicim sen o ciğeri hiç elazığ da yedin mi?
    +yok abi yemedim.
    -yav yok böyle bir şey.
    herifler yemek programı çeviriyorlardı. Ardından futbol, siyaset. Yanımda bir adam durmadan beni
    konuşturmaya çalışıyordu:
    -ee genç var mı manita durumları?
    +yok abi.
    -niye yok oğlum. Bu yaşta vericen odunu.
    +hehe haklısın abi.
    -tabi haklıyım lan. Hiç gibmedin mi?
    (bakınbeyler, bazılarınız bu konuşmaları abarttığımı sanabilir. Ama size yemin ederim
    abartmıyorum tam tersine hafifleştiriyorum. Bu tip yerlere çalışanlar ne demek istediğimi anlarlar)
    +yok abi hiç yapmadım.
    ardından radyoyu açtılar. işte bu kısım benim en nefret ettiğimdi. Arabesk ve türkü dinliyorduk.
    Eğer başbakan falan olsam direk bu işyerlerinde müzik dinlemeyi yasaklarım. Dinlemek isterlerse
    illa it’s my life, tuttu frutti ismail, we will rock you, frantic tarzı şarkılar dinleyebilirler. Moral falan
    kalmıyordu adamda. Sonra saate baktım 8.45. zaman ve gerçeklik kavrdıbının sevgi koyayım.
    Tabanları tekledikten sonra usatabaşı “gel koçum ciddi bir şey yap” dedi. Tabanları teklemeyi bu
    kadar hafife alması sinirimi bozdu. Yani ben onları teklemesem bütün iş aksardı bana göre. Ben
    kilit oyuncuydum. Diğerlerinin ne yaptığını giblemiyordum.
    ustabaşının yanına gittim. Sayayı bir bütün haline getirmeden önce sittin tane parçası vardır. O
    parçaları diğer bir parçaya yapıştırırsınız dikersiniz ardından yine birkaç işlemden geçer.
    ustabaşı sandalyemin yanına geldi. Ve ne yapmam gerektiğini gösterdi. Solüsyon denen bir
    yapıştırıcı var. Bu yapıştırıcıyı süngerle ıslatıp o solüsyonu belli parçaları yapıştırmak için
    sürüyorsunuz. Bana bunu öyle bir anlatıyordu ki dedim herhalde bunu yapmazsam dünya yok
    olacak:
    - bak koçum bu iş çok önemli. Sakın berbat etme parçaları. Gösterdiğim yerin dışına taşırma.
    Tamam mı?
    +tamam .
    -daha yüksek.
    +tamam.
    -bağırlan bağır sesin çıksın.
    +tamam huur tamam gibtir git lan . real: tamaaaaaaam abiiii.
    Bu tip işleri yapa yapa saat 1 i buldu. Saat 1 i bulana kadar bir çok siyasi konu tartışılmış , her
    türlü futbolcu her türlü türk takımına getirilmişti.
    öğlen arasında yemek yerdiniz veya ne yapmak isterseniz. Dedim an bu an kaçayım. Ama çalışan
    muallaklerden biri yanımdan ayrılmıyor. “sayacılık yetenek ister. Herkes sayacı olamaz.” Bir anda
    bütün sokak her türk sayacı doğar diye başlasaydı keşke. Herif yaptığı işi çok fazla önemsiyordu.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 20.
    0
    salona geçtik. televizyonda number one tv yi açtı. çok güzel şarkıcılar
    vardı. iyice tahrik oldum. denizle yan yanaydık. ama elimi bir yerine atsam mı atmasam mı diye
    muallaktaydım. bu arada söyledikleri doğru mu hala bilmiyorum. şu kızla falan yatma meselesi.
    ama mahalleden bir arkadaşım da aynı sınıftan iki kızı sevişirken gördüğünü söylemişti. 31 ci bin
    yalan da olabilir tabi.
    salonda oturuyorduk. okul kıyafetini çoktan çıkarmıştı. ne ara gidip çıkardı hatırlamıyorum. altında
    pijama üstünde tişört vardı. ama vücut hatları dahada belirgindi. daha fazla kendimi tutamadım.
    önünde dizlerimin üzerinde durdum. yani parkenin üzerinde. pijamasını indirip kafamı vajinasına
    arkaürdüm. kikirdemeye başladı. "sen sırf bu bacak arasındaki yüzünden ölebilirsin " dedi. ölmek
    için daha yüce bir amaç mı vardı sanki. pijaması bileklerindeydi. külodunu da indirmiştim
    baldırlarına. yalamaya başladım vajinasını. yine kafamı bastırıyordu. ve yine kısık kısık inliyordu.
    öncekinden daha güzeldi. pijamalar daha tahrik edici olmuştu birden. sağ elimi tişörtünün içinden
    geçirdim ve göğüslerinden birini sıkmaya başladım. sol elim belini kavramış vaziyetteydi. deniz in
    vücudu titremeye başladı . sara krizi geçirmişçesine titriyordu kız. inlemeleri diğer dairelerden
    duyulabilirdi. tam vücudunu koyvereceği anda kapıda anahtar sesi duyuldu. anahtar kapıyı
    zorluyor ama açamıyordu. çünkü diğer anahtar kilidin üzerindeydi. hemen toparlandı deniz.
    yüzünde boşalmakla boşalmamak arasında gidip gelen birinin yüz ifadesi vardı. kendine çeki
    düzen verdi. hemen defterlerinden birini mutfağa arkaürüp açtım. bu sırada kapıda ki iyice
    zorlamaya başlamıştı. deniz kapıyı açtı. gelen annesiydi. mutfağa girdi elinde poşetlerle. ardından
    beni gördü:
    -merhaba oğlum .
    +merhaba teyze.
    +-anne bu zapatista dedi deniz.
    -memnun oldum oğlum.
    +bende.
    -ders mi çalışıyordunuz.
    +-evet anne .
    -iyi iyi çalışın.
    hissettiğim korkunun haddi hesabı yoktu. neyse ki tehlike geçmişti.
    deniz mutfağa geldi. önümüzde ki deftere sap sap bakıyorduk. ben gideyim mi diye sordum.
    neden dedi. aklıma söyleyecek bir şey de gelmedi. kafamı eğdim önümde ki deftere bakmaya
    devam ettim. defterde de yazı yoktu doğru düzgün. sadece şekiller çizilmişti. 5 10 derken yarım
    saat oldu hala aptal aptal deftere bakıyoruz. artık dayanamadım:
    -deniz ben gidiyorum.
    +hehe iyi de niye bu kadar heyecan yaptın?
    bir an gaza gelmişim herhalde. sesim bana normal gelmişti.
    -sonra görüşürüz.
    +tamam.
    denizlerin evinden çıkıp eve doğru yol aldım. abim bu sefer evdeydi. ayrıca annem de öyle. bize
    gelmediğimiz iyi olmuştu. odaya geçtim abimin yanına. sınıfından bir arkadaşı vardı.
    konuşuyorlardı:
    -oğlum o kız o kadar güzel değil ya (mal abimdi bu)
    +nasıl güzel değil lan sarışın bembeyaz kız işte. ben de yan yataktayım bu sırada. bu iki odun da
    bilgisayarın karşısında msn açık vaziyette bunları konuşuyorlar.
    +lan açtı açtı oturumu. yazsana bir şeyler.
    -kendi hesabından yaz lan. ya uzatma işte.
    abim bu söz konusu kıza slm nbr ödev var mı falan yazarken yanında ki herif neredeyse orgazmın
    eşiğine gelmişti. hele kız cevap verdiğinde bir kişneyişi vardı ki, ingiliz atı huur çocuğu kızı gibse
    bu kadar gaza gelmez.
    bu herifler kişnedi ben yattım bu muallakler neredeyse boşaldı ben yine yattım. ve akşam oldu.
    babam eve girdiğinde annem noldu falan diyordu. şak diye bizim odaya daldı.
    -uzaklaştırma mı aldın okuldan?
    +hayır.
    -doğruyu söyle.
    +evet 5 gün. (baskıya gelemem)
    -oğlum sen adam olmayacak mısın ya?
    +baba ilk kez bir şey yapıyorum sakin ol.
    -o 5 günü çalışarak geçir de aklın başına gelsin. yarın sabah hazır ol.
    gibik müdür yardımcısı. bu arada abimin arkadaşı da bana bakıyordu. bin hala gitmemiş. iyice
    moralim bozulmuştu. acaba yarın nereye gidecektim. "abi biraz kalkta oynayayım" dedi. "oğlum
    dur hatunu ayarlıyoruz" dedi. konuşmalarına baktım. kız bunlara deli misiniz? yazmıştı. neyse ki
    ananızı giberim falan yazmamıştı herhalde öyle dese bunlar kızı aşık ettiklerini falan sanırlardı.
    ertesi sabah erkenden uyandım ama yataktan çıkmadım. babam unutsun beni diye dua
    ediyordum. heyecandan kalbim yerinden çıkacaktı. bir yandan da odaya baktım kişneyen bin
    gitmiş mi diye. neyse ki yatıya kalmamıştı en azından. abim uyanıp üstüne giyindi. kendi giyindiği
    gibi beni de rahat bırakmıyordu. dürtüp dürtüp kalk diyordu. sinirlenip kalktım:
    -ne dürtüyorsun amk ya.
    +okula gitmiyor musun?
    -uzaklaştırma aldım ya. dün duymadın mı babamı.
    +uzaklaştırmamı dedi dün gece o?
    cevap bile vermedim yatağa yattım. bunun başarılı olduğu eğitim sistemini gibmeliler.
    abim evden çıkınca gerilimim daha da arttı. artık yalnızdım. bir anda babam odaya daldı. uyuyor
    numarası yapıyordum. babam dürtmeye başladı bu sefer. kalbim şiddetli şekilde atıyordu. derken
    odaya annem girdi. önce üzerimden yorganı attı ardından bildiğiniz sırtıma vurdu. yanlışlıkla
    gözlerimi açtım, kaybetmiştim. kahvaltıyı yapıp üzerimi giyindikten sonra babamla yola koyulduk.
    dışarı da olmak berbat hissettiriyordu.
    babamın arabasıyla giderken midem ağrımaya başladı.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 19.
    0
    deniz beni görünce yanıma geldi, yine o kendine has gülümsemesiyle. yanında da derya vardı.
    deryanın yanında da erkek arkadaşı. bu kızın erkek arkadaşı olduğunu bilmiyordum. gerçi kimse
    hakkında bir şey bilmiyordum. çocukla tanıştım. ardından dördümüz yürümeye başladık ki ben bu
    tip gruplardan one direction dan bile daha çok nefret ederim.
    dört ergen olarak yürürken derya mal mal konuşuyordu:
    -ya aşkım bugün nereye gidelim?
    +bilmem aşkım sen nereye gitmek isterdin?
    (iç ses (me): ya bu huur çocuklarını giben yok mu ahali tecavüz edin ulan bunlara)
    -senle olsam yeter aşkım.
    +aynen bebeğim.
    36 t cebeci taksim otobüsünden sonra midemi bulandıran en büyük konuşmalardandır bunlar.
    ardından deniz konuşmaya başladı bu sefer:
    -naber zapa.
    +iyilik işte. sen ?
    -ne ben?
    +nasılsın yani.
    -iyiyim bende. ne yapalım?
    +bize gel istersen?
    -bugün sen bize gel istersen. çünkü kardeşime yemek yapmam lazım.
    +olur.
    sanırım bu yüzden ben bu kızla dieğr çocuk derya ile beraberdi. çünkü ben derya ile birlikte olsam
    onu ağzını yüzünü giberdim.
    ardından yolda ayrıldık derya ve gerizekalı arkadaşıyla. denizin evine doğru yürümeye başladık.
    denizlerin evi bir apartman dairesiydi. güzel bir evdi. içeri girdiğimizde evde kimse yoktu. kardeşini
    sordum:
    -kardeşim yok benim.
    +neden kardeşine yemek yapacağını söyledin?
    -senin yüzünden gerizekalı. ya sen ne mal bir çocuksun bir şeyi mi merak et be. hakkımda hiçbir
    şey sormuyorsun.
    +boşver sen de bana sormuyorsun.
    -cevap vereceğini bilmediğimden sormuyorum. ya senin ben .. neyse.
    +kardeşin var mı?
    -yok.
    +daha sorayım mı?
    -sor.
    +tek çocuk musun?
    -ya gibtir git şuradan valla. yemek yer misin?
    +şimdi de sen mi bana soruyorsun. güldüm bunu söylerken. ardından o da güldü. aslında ben
    ciddi söylemiş olabilirim.
    -kuru fasulye yer misin?
    +nefret ederim.
    -pilav tavuk var.
    +lokanta mı burası böyle? bizim evde hiç böyle yemekler olmaz öğlenleri.
    -bizde de dün kalmış.
    +iyi bir pilav tavuk yerim.
    ardından yemeği pişirdi deniz. mutfakta masaları vardı. karşılıklı oturduk. ne o konuştu ne ben.
    yemeğin pişmesini bekleyerek birbirimize bakıyorduk. ama ben müdür yardımcısını
    düşünüyordum. sorun yaratabilirdi bin.
    deniz yemekleri koydu önümüze. yine kendimi kötü hissettim. utanıyordum böyle şeylerden.
    kendini büyükmüş gibi hissetmek iğrençti. ama yemek güzeldi, o yüzden fazla düşünmeden
    yedim. deniz tabakları kaldırdı. ardından tekrar masaya oturdu. yine aval aval birbirimize
    bakıyorduk. keşke başka odaya gitseydi, ben de peşinden giderdim. sessizlik iyice canımı
    sıkmaya başlamıştı:
    -deniz başka odaya mı gitsek?
    +neden?
    -burası mutfak.
    +yani.
    -mutfakta oturmamız normal mi? neden salonda oturmuyoruz. televizyonda izleriz.
    +sadece bunun için mi?
    -yani belki yatarız.
    +sen hiç ağzını tutamazsın değil mi?
    -normalde tutarım da senin yanında gerek yok diye düşünüyorum.
    +ben de senin yanında tutmayayım olur mu?
    -tabi ki olur.
    +senin dışında 3 kişiyle yattım.
    -oha be. (anlık refleksti. ve kıpkırmızı oldum. laftan dolayı değildi kırmızı olmam)
    +hepsi de bu sene.
    -yuh kızım ya. sahi sen neden benle çıkıyorsun?
    +tuhafsın , iğrençsin, zeki misin aptal mısın belli değil.
    -başka söyleyeceğin bir şey varsa söyle. lezbiyen falansan da olur.
    +yattığım 3 kişiden biri kızdı.
    -dalga geçiyorsun değil mi?
    +hayır. bir çok kız sınıftan bir kız arkadaşıyla merak edip yatmıştır. birbirlerini yalamışlardı.
    -tamam tamam anlatma.
    +salona geçelim mi?
    -yatacak mıyız?
    bir şey demedi ve güldü.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 18.
    0
    kızın peşinden yürümeye başladım. yaklaşık 1.65 boyundaydı. klagib liseli kız tipi. gömleklerin
    bağrı açık, saçlar dümdüz, pantolon oldukça dar ve converse. istanbul da ki kızların yüzde 70 i bu
    tiptedir zaten.
    bizim kevaşe de istanbul genel teftiş sorumlusu çıktı. yürüdükçe yürüyor, bir o markete giriyor bir
    bu dükkana. iyice kafayı yeme noktasına geldim. yemin ederim bir ara gözyaşım döküldü sinirden.
    gidip saçını çekip "lan zamanın geçmesi lazım gel iki sevişelim" diyebilirdim. ne yapacağını
    bilmemekten daha sıkıcı ve delirten bir şey daha olamaz.
    en sonunda kız bir otobüs durağına oturdu. başladığım yere geri dönmüştüm. bende gittim kızın
    yanına oturdum. her düzleştirilmiş saçlı liseli gibi o da süzdü beni. ben onun kalçalarının
    kıvrımlarına kadar zihnime kazımıştım. bir anda merhaba çıktı ağzımdan:
    -merhaba dedi.
    +kaç yaşındasın? (evet öküzüm)
    -hehe bu nasıl soru böyle.
    +ne bileyim seni takip ettim de yaşın büyük olm...
    bu kısımda iyice sıvadım sıçtığımı.
    -beni takip mi ettin? ne zamandır?
    +yani 1 saat oluyor herhalde. amma yürüdün valla.
    -hehe deli misin sen ya, niye takip ediyorsun?
    +okuldan uzaklaştırma...
    -git be şurdan manyak. bak bağırırım yemin ederim.
    +tamam lan tamam sakin ol hayda.
    o anda bastım deparı okula doğru. zaten okul saati de geliyordu. alın işte böyle insanalrla
    muhattap olunmaz. insan gibi takipte mi etmeyelim? sabahtan beri de bir şey yememiştim. iki
    topkek ve ice tea alıp okulun karşısında ki banklarda beklemeye başladım.
    top kek yiyordum bir yandan diğer yandan da hayatı düşünüyordum. tam anlamıyla geleceği
    düşünen liseli prototipiydim. nihayet okul zili çaldığında ayağa kalkıp üzerime düşen top kek
    tanelerini silkeledim.
    okuldakiler yığın yığın kapıdan çıkıyorlardı. herkesin bildiği saçmalıkları konuşuyorlardı. "şu kız
    kimle çıkıyor şu çocuk çok hoş yeaaaa wuhuuu" liseler tam anlamıyla gerizekalıları koruma ve
    yaşatma derneğiydi. ben de o gerizekalıların bir başka versiyonuydum.
    denizi beklerken bir anda müdür yardımcısı kapıda belirdi. öğretmenler en son çıkardı okuldan
    genelde. daha kötüsü oldu ve müdür yardımcısı beni gördü. "ulan tanımamıştır inşallah" diye dua
    ediyordum. ama tanrı resmen beni dalga geçmek için yaratmış. müdür yardımcısı direk yanıma
    geldim. "bana baksana sen uzaklaştırma almadın mı ne işin var burada"
    -hocam arkadaşımdan bugünün ders notlarını alacağım.
    +okul kıyafetinle gelmene gerek yoktu oğlum.
    -ne bileyim disiplin ve tertipli olmak açısından.
    +lan sen şaka falan mısın? lafa bak ya. adını ver bir daha.
    adımı söyledim, o da bir kağıda yazdı. "akşam görüşürüz" dedi. tabi kendini gibtirmezdi herhalde
    bana. bende ne olacak diye akşamı beklemeye başladım bu sefer. bu arada nihayet deniz
    görünmüştü kapıda.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 17.
    0
    abim oda da msnde kızlarla konuşuyordu. iyice ayar oluyordum kendisine. konuştuğu kızlar taş
    kelimesinin hakkını veriyordu. ama adriana lima da taş sonuçta ten temasına geçilemedikten
    sonra bir anlamı yok.
    -abi bu kızlar sana neden bakıyor ödevlerini falan mı yapıyorsun?
    +oğlum her şey yakışıklılık değil. (bunu kendimden biliyordum)
    -oha abi mal mısın yazdıklarına bak.
    buna benzer bir şey dediğimde bu gerizekalı kıza "amı açsana" yazmıştı. c yi unutmuştu. ama
    gönderdi bir anda mesajı.
    +of ulan niye söylemiyorsun.
    -bırak bu işleri demek ki bunu düşünüyorsun ki bunu yazdın. bir söz var hatta böyle. şimdi aklıma
    gelmiyor.
    daha sonra kız çok ciddiyim bir anda msni kapattı. bu mala o akşam baya gülmüştüm. açtı gta yı
    oynamaya başladı. gta da vice city. herif hala inşaat patlatma görevlerinde kalıyor. gerçi bende
    geçemiyorum. o gece yarını düşünerek yattım. mal gibi sokaklarda dolaşacaktım.
    sabah uyandım. sanki okula gidecekmişim okul kıyafetlerimi giydim ve evden çıktım.
    evden çıkınca iyi mallaştım. nereye gidecektim ne yapacaktım hiç bilmiyordum. zaten telefon falan
    da kullanmıyorum biriyle de iletişimim kuramam. denizle de önceki gün bir plan yapmamıştık.
    anlaşılan sap gibi kalmıştım ortada.
    ilk önce yorulana kadar caddeleri sokakları arşınladım. yürü yürü aynı yere geliyordum. tak gibiydi
    istanbul, nefret ediyorum bu şehirden. paranız yoksa her yer berbattır zaten. daha sonra bir
    otobüs durağına oturdum. 1 saat kadar kaldım. yoldan gelen geçeni izledim aptal aptal. vücudum
    öyle uyuştu ki ayağa kalktığımda kırılacağımı zannettim.
    bir ara iyice saçmaladım. hala da yaparım bunu. öncelikle bir kız seçersiniz. elbette güzel olmalı.
    ardından onu takip edersiniz. öncelikle güzel fizikli bir kız buldum. üzerinde okul kıyafeti olan bir
    liseliydi. ben bu şeylerden hiç kaçınmam. siz de korkmayın. takip edin konuşun. bunları
    yapamayacak kadar da özgüvensiz olmamalı insan.
    ···
  10. 16.
    0
    elleriyle boynumu tutmaya başladı. o gerginlikle öylesine sıkıyordu ki ara ara nefes alamıyordum.
    bir seçim yapmalıydım. uzun olma potansiyeli taşıyan bir hayat mı yoksa am ve ölüm mü? direk
    am ve ölüm dedim umursamadan devam ettim. ellerimle kalçalarını kavradım. bend aynı şekilde
    sıkmaya başladım. boşalamadan o benim canımı ben onun kalçalarını alacak gibiydim. şap şap
    seslerine ikimizin inlemeleri karışıyordu. ben buna ciks düeti diyorum. iki karşı cins aynı anda
    inler bu durumlarda. kadın bunu savaş haline getirip yavaş yavaş çığlıklar atmaya başlar. en
    sonunda dayanamadım boşalacağıuaasfafafds dedim. neyse ki boşalacağımı anladı. üzerimden
    indi. eliyle git gel yaptı penisime. ardından kendi göğüslerine attırdı desem yeridir. ben mi? yemin
    ederim öbür dünyadayım diyordum. böyle zevk olamazdı.
    banyoda üzerini temizledi deniz. bense bitkinlikten ölecektim. ölü gibi yatakta yatıyordum.
    deniz girdi odaya yanağımdan öptü. fahişesi gibi hissettim kendimi. ama olsun bu tip şeylere
    takılmamalı insan. üzerini giyindi. ve evden dışarı çıktı. onu uğurladıktan sonra evdeki odada ki
    menileri temizledim. bir kaç saat sonra abim o meninin üzerine yüzüstü yatacaktı mutlu bir şekilde.
    beter olsun başarılı bin.
    (okuyucuların dikkatin, mastürbasyon molası)
    akşam olduğunda kara kara yarını düşünüyordum. henüz aileme uzaklaştırma aldığımı
    söylememiştim. sanırım haftanın sonuna doğru geliyordu. akşam olunca klagib abimi övmeler
    duyuyorduk ve tabi ki beni gömmeler. babam okulun nasıl gittiğini sordu, dün geceden bu yana
    pek bir gelişme yok dedim. herif 24 saatte bir okulu soruyordu. ne bekliyordu bilmiyorum sanırım
    24 saatte üniversiteye gelmemi falan bekliyordu. onlara uzaklaştırma cezası aldığımı söylemedim.
    direk odaya kaçtım.
    ···
  11. 15.
    0
    bir ara mastürbasyon molası vermeliyiz.
    kız öyle aval aval bakınca yine bir kahkaha tuttu bunu. kahkaha atınca hoşuma gidiyordu yalnız.
    baya tuhaf bir duygu kaplıyordu. nasıl anlatsam "bu kızın vajinasında ölmeyi nasip eyle ya rab"
    gibisinden. kız belini doğrultup eliyle saçlarımı kavradı. vajinasına doğru indirdi kafamı. "aa evet
    yalıyorduk değil mi bunu" durumundaydım. yalamaya başladım vajinasını. iyi soğukkanlıymışım
    am diye sevinerek pencereyi açıp sevinç çığlıkları atmamışım.
    vajinasını yalamaya devam ettim. saçlarımdan kavramış şekildeydi. her geçen sürede saç
    diplerimi kopartacak duruma geliyordu. inlemeleri kısık çığlıklara dönüşmüştü. bu anda komşular
    duyacak diye tıstım. kafamı kaldırdım bunu söylemek için huur tekrar indirdi zorla kafamı. anasını
    satayım 2 oldu 3 oldu söyleyemiyorum. bu baya baya çığlık çığlığa duruma geldi. en sonunda
    kafamı alıp şu yastığa bağırsan iyi olur dedim. tamam tamam dedi tekrar indirtti kafamı. bütün
    vücudu kasılmaktan öte bir hale geldi. zevkten geberecekti kız. yalnız baya zaman yaladım ve
    kızın vajinası yavaş yavaş mercimek çorbası kokmaya başladı. en sonunda kalktım ve penisimi
    vajinasından içeri soktum. içinde hızlı hızlı gidip gelmeye başladım. ferre starı gibiydim. sanırım
    bunda yetenekli olmamın değil açlığın erdiği etki vardı. içine zevk almak için değil yok etmek için
    giriyordum neredeyse. deniz yine inliyordu. bir yandan da ara ara gülümsüyordu. ardından bir
    anda kalkıp beni yatırdı ve üzerime çıktı. üzerime seri şekilde gidip gelmeye başladı. o anlarda
    öleceğimi hissettim neredeyse. yer bildiğimiz kayıyor gibiydi. zemini hisetmiyordum. (zemin buada
    yatak) deniz bağıra bağıra gidip geliyordu.
    ···
  12. 14.
    0
    sadece yalamayla bu
    hale geldiysem içinde olduğumu tahmin edemiyordum. deniz gülmeye başladı. biraz utandım
    orada. vücudum tüm zamanların en büyük endorfinini sağladı. utanmam ve hayal kırıklığım yerini
    mutluluğa bıraktı tekrar yapsana dedim. iyi bakalım dedi. içimden bu kızla hemen evlenmeliyim
    dedim. galiba bu evlilik saçmalıkları böyle ortaya çıkıyor. erkek tam orgazm olacağı sırada kadın
    ona evlilikten bahsediyor ve adam mutluluk patlamasıyla kafasına bu düşünceyi koyuyor. bense
    her an ulaşılabilecek ciks hayaliyle bu düşünceye varmıştım.
    ardından tekrar kavradı penisimi deniz. yalamaya başladı. sahiden daha önce birileriyle birlikte
    beraber olduğu anlaşılıyordu. iyice hızlanmaya başladı. ben yine kendimden geçmeye başladım.
    ah oh nidaları bile şu ağzından çıkan şappır şuppur tarzında ki seslerden daha tahrik edici değildi.

    yine penisim taş kesilince durmasını söyledim. belinden tutup ayağa kaldırdım. gömleğini açtı. süt
    gibi kızdı . göğüsleri de gerçekten büyüktü. sütyeninin kopçasını açamadım. hayatımda ilk defa bir
    sütyen önümdeydi açılmaasını bekleyen. deniz kendisi açtı. en büyük hayalimi yapıp bacakları
    belimi kavrar vaziyette kucağıma oturttum. göğüslerini emmeye başladım. ben cikse inanmazdım
    beyler. sahiden inanmazdım. yok diyordum insanların uydurması ferre ler falan da yalan
    bilincimizin uydurması. sahiden ciks varmış. ve dünyanın en güzel şeyiymiş. göğüslerini emerken
    bu elleriyle kafamı sıkıyordu. iyice hoşuma gitti böyle yapınca. bütün gövdesini yalıyordum.
    ardından yatağa yatırdım. bu anda yine bir kahkaha attı. ayakları kasıldı. çoraplarını indirip attım
    bir köşeye. ardından etiğini indirdim. penisimi tutup içeri gireceğim anda sen de görevini yap dedi.
    o an o kadar penis ve vajina arasında kenetlendim ki ne dediğini anlamadım. görev deyince yemin
    ederim tommy vercetti sandım kendimi o an. heralde albayın kızını mağazaya falan arkaürecektim
    bu arada kendi anılarımdan tahrik oldum.
    ···
    1. 1.
      0
      REZ BURADA KALDIM
      ···
  13. 13.
    0
    çıkıyor çalışkan bin. okulu da hemen kapının önünde. güzel bir anadolu lisesi.
    dersleri müthiş, sınıfın en iyi okulda dereceler yapıyor. sonra eve gelip anında dışarıya çıkıyor.
    aynı anneden olduğumuzu kimse yutturamaz. kesin bu herifi çirkin bir bilim kadını çıkartmıştır.
    denize dolapta bir şey var mı diye sordum. çorba olduğunu söyledi. ilk defa evde yemek vardı.
    doğru mu söylüyor diye baktım. sahiden de çorba vardı. akşamları yemek olurdu ama ben öğlen
    saatinde ilk defa bana yemek bırakıldığını görüyordum. deniz çorbayı ısıttı. ekmeksiz şekilde içtik.
    o an kendimden tiksindim. hep dalga geçtiğim ergenler gibiydim. 16 yaşında evcilik oynayan liseli
    binler. ama kafamı o an başka bir soru kurcalıyordu. mercimek çorbalı ağızlarla öpüşsek tat
    alabilir miydik?
    denizle odaya geçtik. yatağın üzerine oturduk. kafamdan onlarca düşünce hhızla geçiyordu.
    "bilgisayarı açıp yanlışlıkla ferre sitesine girmek, erotik film izlemek, ciks sahnesi olan romantik
    film izlemek , film izlemek , izlemek ,gibmek" o anda deniz hiç şey yaptın mı dedi? ne diye
    sordum. sahiden anlamamıştım. biyolojik açıdan birleşme dedi. kültürlü kevaşem benim. işte size
    kaşar diye nitelediğiniz kızlarla çıkmanın avantajları. aile kızıyla çıksaydınız o kadar iğrenç sıkıcı
    bir durumda olurdunuz ki kendinizi parmaklamak istediniz.
    -hayır yapmadım.
    +ben yaptım.
    -oha (bu kadarı da fazla amk)
    +öyle valla. kötü değil eğlenceli.
    -napalım şimdi yapalım mı?
    +öyle bir şey demedim.
    -demene ne gerek var nerdeyse kendini nasıl si... (sustum orada)
    +yavaş ol be.
    -pardon. peki yapacak mıyız?
    +bilmiyorum. hem güzel olup olmadığını bilemezsin.
    -eminim güzeldir. ben ilerigörüşlüyümdür.
    +iyi bakalım dedi.
    hayatımın en güzel anı başlıyordu. ilk önce idrak edemedim konuşmaları. ben, hayatında
    ferrelerde bile boşalma anında aktar görüntüsüyle karşılaşan zapatista bir kızla, hemde güzel bir
    kızla birleşmenin eşiğindeydim. şimdi bile kendimi kutluyorum. ver düşününce iyi cümleler
    kurmuşum. (buna yakın cümlelerdi herhalde) şimdi o kız gelse soyunsa sanırım ona bakarak
    mastürbasyon yaparım.
    altımda eşofman vardı. okuyorsanız okul pantolonumu çıkardığımı biliyorsunuzdur. denizin eteği
    her zaman ki gibi kısa. gömleğin üstten 2 düğmesi açık. 3 te olabilir bilmiyorum. göğüsleri hafiften
    görülüyor işte. yatakta oturuyordum. ardından deniz diz üstü oturdu yere. önümde eğildi. şeytanca
    sırıtarak eşofmanımı indirdi. ardından eliyle kavradı penisimi. yalamaya başlayalı 15 saniye kadar
    olunca dur dedim. ağzından çıkarttı, bende penisi sola döndürüp boşaldım. ama hayatımda böyle
    bir an yaşamamıştım. aman allahım o mastürbasyon saçmalıklar ferreler.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 12.
    0
    Deniz beni gördü nihayet. Okulun yarısı dayak yerken görmüştü bu arada.
    deniz yanıma gelip korku dolu bir sesle ne olduğunu sordum. Birkaç kişiyle takıştığımı söyledim.
    Sadece onlar sana takışmış dedi. Ne güzel laflar ediyordu böyle. Kaldırdı beni ve destek oldu.
    Birlikte bizim eve doğru yürümeye başladık. Yürürken kalçalarımız çarpışıyordu. Çok güzel bir
    histi.
    Denizle bizim eve girdik. Yalnız anahtarım yoktu. bu tip durumlarda annem anahtarımızı karşı
    komşuya bırakır. Yine öyle yapmıştı. Karşı komşumuz 55 lik klagib chp teyzelerindendir. Ama tam
    çağdaşlık mertebesinde değildi. için de muhafazakar bir rahibe yattığına eminim. Kızla beni iyice
    süzdü. “gibecen mi lan kızı” bakışı attı. “yürü git huur bakışı” attım. Kapadı kapıyı. Tabi biraz
    dalgaya vuruyorum. Yoksa öyle bir baktı ki kıza yürü lan camiye demek geldi içimden.
    denizle içeri girdik. Hayatımda yaşadıklarımı çok fazla dramatikleştirmiyordum ama bir gerçek
    vardı ki çok taktandı durumum. Yani bariz dram dı yaşadıklarım. Sadece küçültüyordum
    sorunlarımı. Tabi açlıkların olduğu bir dünya da bunları en büyük dertlermiş gibi de lanse etmenin
    anlamı yok.
    deniz le lavaboya gittik. Yüzüme su çarptı. Ardından üstümdeki kıyafetlere oluk oluk su döktü.
    Kendince temizlediğini sanıyordu. Halbuki daha da taktan bir hale gelmişti kıyafetlerim.
    lan neyine gülüyorsunuz komik diye mi yazıyorum. ayrıca o anları hatırlamak bile taktan lan
    yaşanılan arka korkusunun haddi hesabı yok. herneyse:
    ardından odama gittim. bu sırada deniz mutfağa gitmişti, kıyafetlerimi değiştirdim hemen.
    deniz "bayat ekmek var" dedi. gibtiğimin evinde bayat ekmek yetişiyordu sanki. abim deseniz bu
    kadar çalışkan olup bir insan nasıl bu kadar sosyal olur anlamıyorum. bir insan eve geldiği gibi
    dışarı çıkar mı?
    ···
  15. 11.
    0
    Benim korkudan popom içeri içeri girmeye başladı. Yine taka battım diyordum kendi
    kendime. Bir yandan da bari mahideyi kaybetmeyelim diyorum o arka bize lazım.
    içeride bunları düşünürken bahar yanında müdür yardımcısıyla geldi. Başım iyice öne düştü.
    “zapatista mg odama gel” dedi. Kalktım ve odasına gittim.
    -utanma arlanma yok mu lan sende terbiyesiz herif. Senin bacına huur deseler hoşuna gider mi?
    +benim bacım yok hocam.
    -dalga mı geçiyorsun lan ? gibtir lan gözüm görmesin seni 5 gün uzaklaştırma.
    bu şekilde 5 gün uzaklaştırma aldım. Sınıfa girip çantamı toplarladım. Nefretli şekilde bakan
    bakışlar eşliğinde denizin yanına gittim: “dışarıda bekliyorum seni”
    güldü ve tamam dedi. Cemil “sağol kanka” dedi giderken. Bunu neden dedi anlamadım. Dışarıda
    denizi beklemeye başladım.
    Dışarı da denizi bekliyordum. Son ders zili de çalmış öğrenciler okuldan çıkmaya başlamıştı.
    Denizi arıyordu gözlerim. Bu arada üzerimde doğru boy ortalamaları 1.80 olan adamlar geliyordu.
    En önde bahar ın sevgilisi murat. Allah ım neden bu kadar şanssızım diyordum. Herifler hiç
    konuşmadan geçirmeye başladılar . yerden kalkamıyordum. Her taraf toz oldu. Toz tadı aağzıma
    giriyordu. Aslında tekmelerinin içi boştu. Ama ilk yumruk çok kötüydü. Yerdeyken attıkları tekmeler
    anlamsızdı. Ardından murat eğilip “bir daha o kıza bir şey dersen gebertirim lan seni” dedi. bine
    bak kesin ezberlemiştir bu lafı dedim. Eminim kavgaya girmeden önce kararlaştırmıştır bu lafı.
    Kalıcı etki bırakacakmış gibi.
    yerden kalktığımda tuhaf bir arınma hissettim. Olayı büyütmedim içimde. Büyütsem bir kez daha
    dayak yerdim zaten. Kavga edecek arkadaşım yok benim. Ben de kavga etmem zaten. Bu yüzden
    herhalde.
    ···
  16. 10.
    0
    ev her zaman olduğu gibiydi. Abimi övüyorlardı beni gömüyorlardı. Babam hergün beni yanına
    çağırıp:
    -bak oğlum abin ne güzel çalışıyor sende onu örnek al biraz olur mu?
    diyordu.
    bende:
    +evet baba diyordum.
    ardından annem saydırmaya başlıyordu. Sen nasıl benim oğlum olabilirsin hiç mi abine çekmedin
    diyordu. içimden “hiç çekmedim içeste karşıyım” diyordum. Bir taka yaramıyordu elbette.
    Ertesi gün okula gittim. Deniz sınıfa girdiğimde gülümseyerek baktı arka sıralardan. Derya da
    bana kötü kötü bakıyordu. Belki onun da bana vermek gibi planları vardı bilinmez. Bu kızlar
    nerede tip biri var buluyorlardı. O tip bendim. Normal bir tiptim ama güzel bir kızla beraberdim .
    hayat güzeldi.
    arka sırada mahidenin kalçalarının etkisinden yavaş yavaş kurtulmanın da sevinci vardı. Derste
    ayağa kalkıp “evet o kalçalarını avuçlamak isterdim. Ama artık kalçalarını avuçlama ihtimalim
    daha fazla olan bir kızlayım. gibtir git bu sınıftan huur” demek istiyordum. Ama herhalde hoca iyi
    karlışamazdı bu durumu. Cemil uyumuyordu bu sefer. Furkan da uyumuyordu. Önümüzdeki
    tahtada dil anlatımla ilgili şeyler yazılıydı ama göremiyordum. Dil anlatım hocasını da hiç
    sevmezdim. Hep arabasını patlatmak gelirdi içimden. Durmadan sakakllarıma karışırdı. Bu da
    başka bir olay. 16 yaşında hayvan gibi sakala sahiptim. Babamın genetiğini gibeyim.
    teneffüs zili çaldığında deniz sırama geldi. Bu sırada furkan ve cemil dıaşrıya çıkmışlardı
    herhalde. Denizle oturup birbirimize sürtünüyorduk. Konuşmuyordukta. Sadece sürtünüyorduk ki
    bana yeterliydi.
    -deniz bugün bize gelmek ister misin diye sordum.
    +okul çıkışında mı?
    -evet .
    +olur farketmez dedi.
    annem hergün misafirliğe gidiyordu neredeyse. Ya da bir işi oluyordu. Ev boştu büyük ihtimalle.
    Bu yüzden çekinmeden çağırdım eve. Teneffüs biterken sırasına geçmek için kalktı. Kalçalarını
    hafiften bacaklarıma değdirerek geçti yanımdan. Yine bir irkilme çöktü üzerime.
    derse girerken furkan ve cemil yanıma oturdu. Cemil in gözleri kan çanağı gibiydi. Ama bir şey
    demedim. Bu tip sevgi şeylerine de gelemem.
    ama furkan öyle değildi.
    -cemil noldu lan ne bu halin?
    +boşver kanka önemli değil.
    -söyle lan rahatlarsın.
    +baharı sevdiğimi söyledim. Kız resmen küfür etti bana. Ben kimmişim ki onu sevebiliyor muşum?
    -bşver kanka kendi kaybeder.
    Üzülmüştüm cemile. Ama kafamı başak bir şey karıştırıyordu.
    -ya kanka sen ne ara uyandında bu kızı sevdin? Dedim.
    +oğlum hep seviyordum bakmaya kıyamıyordum.
    Bir hasgibtir çektim içimden. Bakmaya kıyamıyor diye sınıfta horlayan ilk tescilli insandı.
    ders başlayınca bahar ve mahide oturdu. Bahar mahide ye “o kim ya beni sevebilir” gibi bir şey
    söyledi. Cemil iyice çöktü. Yine tutamadım kendimi:
    -ne biçim bir huursun lan sen . dedim. Bir organımızı gibme şansı verilseydi dilimi giberdim.
    bir kız ın hakaret yediğinde genelde yaptığını yaptı. Ağlamaya başladı. Olay hocaya kadar geldi.
    Bütün sınıf bu duruma kitlenince ben iyice korkmaya başladım. ilkokulda da böyle olurdu. Küçük
    bir şey yapardım olay büyüdükçe büyürdü. huur çocukları tek yumruk olmak için benim hatamı
    bekliyorlardı.
    mahide baharı tuvalete arkaürdü. Kızın arkaünü ortadan ikiye ayırsalar bu kadar ağlamazdı
    herhalde.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      zütürdü
      ···
  17. 9.
    0
    + sen baya.. tahrik edicisin.
    konuşma yeteneğimin sorumlusu tanrı dır. Ben de isterdim güzel konuşayım. Hayat işte.-geçen
    gün bana kevaşe demiştin .
    +kevaşelerde tahrik edici olabilir.
    -nasıl bir manyaksın lan sen. Çıktığın kızla böyle mi konuşulur.
    +neden konuşulmasın? Nasıl konuşuluyor , daha önce hiç konuşmadım.
    -yuh hep sustunuz mu?
    +kimle?
    -çıktığın kişiyle.
    +biriyle çıktığımı kim söyledi.
    -haha çıkmadın mı? Öyle bir bakıyorsun ki tüm evreni bipmişsin gibi. (valla bipmişsin dedi)
    +yoo normal bakıyorum.
    -öyle öyle. Gel bari bir işe yara. Salla beni salıncakta.
    tuhaf bir tipti kendisi. En güzeli kevaşelerle birlitke olmaktır. Sıkılmazsınız yanlarında sizi her an
    boynuzlama ihtimalleri vardır ama olsun. Heyecan iyidir. Belki de bana böylesi gelmişti
    bilemiyorum tabi.
    salıncağa oturdu bende arkasından salıncağı ittirmeye başladım. Bu huu diye bağıra bağıra
    sallanıyordu. Bacaklarını da havaya yükselirken ileri atıyordu. işte orada benim de vücudum
    atıyordu. Bilirsiniz salıncakta çok yükselince tuhaf bir his dolmaya başlar. içine oksijen girer gibi .
    veya zevk kasılmasına benzer. Deniz de yavaş yavaş ohlamaya başladı. Gözümün önünde
    salıncağa veriyordu. Saçmalık bir yana iyice tahrik olmaya başlamıştım. Neyse ki daha sonra
    salıncaktan indi tekrar çardağa geçtik. Derin derin nefes alıyordu. Elleri bacaklarının üzerindeydi.
    Bacaklarını ince bir çorap gizliyordu. Derin derin nefes alırken kafası aşağı dönüktü. Ellerini
    bacaklarımın üzerine koydu. “yuh ateş gibisin” dedi.
    -biraz hastayım dedim. Yalandı elbette. Vücudum zevkten patlayacaktı. Bütün kapalılığa rağmen.
    +çıktığımıza göre seni iyileştirmem lazım.
    -aslında böyle malca konuşmaları hiç sevmiyorum.
    +nasıl?
    -çıktığım çıktı çık. Sevgilim tarzında.
    +bu şekilde bir şey demedim.
    -öyle laf arasında söyleyeyim dedim.
    +iyi. Amma tuhafsın lan sen.
    yine ağzına vurmak geldi içimden . lan diye hitap eden kız mı olur?
    derken bu kafasını bacaklarıma yatırdı. Bu bardağı taşıran son damlaydı. iyice titreme geldi bana.
    Senkronize şekilde boşalmanın eşiğindeydim. Farkındaydı bana ne yaptığının . pis bir şekilde
    sırıtıyordu.
    -deniz kalkalım mı?
    +neden?
    -hava soğudu gibi. (25 derece sıcaktı)
    +iyi kalkalım madem dedi.
    kalkarken eli penisime değdi. Eminim ederim bilerek yaptı. Çünkü değmedi kız neredeyse kavradı.
    Ve orada bittim. Pantolon sıcak bir sıvıyla yıkanıyordu. Kız yüz ifademe bakıp arkasına dönerek
    kikirdemeye başladı. Haykırarak boşalmayı anlatan capslerde ki gibiydim. En son ağzımdan
    buğulu bir:
    -hadi gidelim çıktı.
    sünnet çocuğu gibi yürüyerek eve bıraktım onu. yarın görüşürüz dedi. Ben de eve gittim. Direk
    banyoya girip pantolunu kirliye attım. Yine evde annem yoktu yine yemek yoktu. yine bayat ekmek
    ve soğuk sarelle yedim.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 8.
    0
    akşama doğru babam eve geldim. benden bir yaş büyük başarılı ağbimi övmeye başladı. habil
    kabil olayına döndürmeden işi odaya gittim. açtım msni. zaten bütün sınıf vardı. deniz slm
    yazmıştı. ben de aynı şekilde karşılık verdim. neyse ki o ağzıma bile almak istemediğim hitapları
    yazmıyordu. yarın sabah buluşalım mı dedi? kabul ettim. param da yoktu neyine kabul ettiysem.
    ardından görüşürüz diyerek kapattım msni.
    salona geçip babama bana biraz para verip vermeyeceğini sordum. 10 lira verdi. ağbimine
    sevinmese vermezdi. çalışıyorsa kurcalama diyerek yatıp kafayı uyudum.
    sabah uyandığımda bir tuhaf hissettim kendimi. ne yapacağım lan ben bu huuryla dedim. sonra
    güzel kevaşemle diyerek değiştirdim. aşk adamı olmak başka tabi. 10 liramı aldım ve kızın dediği
    yere gittim. 45 dakika bekledikten sonra geldi kendisi. ikimizle okul kıyafetiyleydik. bu iç
    gıcıklatıcıydı her zaman ki gibi. benim içimde gıcıklanmak için yer arıyordu gerçi.
    En sonunda bir çardakta oturduk. Yan yanaydık, etek boyu inanılmaz kısaydı. Vücutlarımız
    birbirine değiyordu. Vücudum kan pompalamıyordu. Olduğu gibi varili döküyordu. Yavaş yavaş
    vücudum atmaya başladı. Neyse ki kız bacaklarıma bakmıyordu. neredeyse uçacak
    konumdaydım.
    -neden konuşmuyorsun?
    +haa.
    bir anda bu tarz bir tepki verdim. Öküzce değildi ama hafiften boşalma nidası gibiydi. Ama
    boşalmamıştım tabi ki. Deniz güldü ve tekrar konuşmaya başladı:
    -neden konuşmuyorsun diyorum.
    +herkes yeterince konuşuyor boşver.
    -ooo lafları kes.
    o an ağzına bir tane patlatmak geldi içimden. Kıza platon vari konuşuyorum cevap bağlarbaşından
    geliyor.
    ···
  19. 7.
    0
    denizin yanında derya ver normal olarak.
    - senin zorun ne lan
    +oğlum göz muayenesi gibi düşün. gözlerini kurtardım.
    -sen boşuna terkedilmiyorsun ağır kevaşesin. (çok terkedilip ağlar bu)
    +düzgün konuş.
    -düzgün mü konuşayım? her konuda yamuk seversin sen.. (anldıbını hala düşünüyorum)
    ama kız nasıl anladıysa ağlayarak gitti. derya da peşinden. ben de sıraya geçtim. cemil bu arada
    hala uyuyordu. bu herifin sevgi koyayım.
    ders zili çalmadan önce deniz yanıma gelip sırıtarak "çıkışta hemen gitme konuşalım" dedim. olur
    dedim. midenizde tuhaf bir kasılma olur ya korktuğunuzda işte ondan oldu. sanırım çıkışta bir
    taklara bulanacağım dedim. ardından rahat takınmak için furkanın kadrosuna baktım. gerizekalı
    forvete inzaghiyi almıştı. futbol bilgisini gibeyim adam 50 yaşındaydı.
    son ders saatinde benim içimde yarak var. evet evet bildiğiniz den. oturmuş içime bekliyor. nasıl
    bir pgibolojik travma geçiriyorum siz düşünün.
    ders zili çaldı ve ben kaderimi beklemeye başladım. sağıma baktım cemil malı hala uyuyor. bunu
    uyandırdım. saol kanka valla içim geçmiş dedi. ya kanka bir gibtir git dedim. muallak hiç neden
    sınıfta bile durduğumu sormadan gitti. deniz yanıma geldi. dedim beni birilerine dövdürecek bu
    kevaşe garanti. ardından konuştu:
    - benimle çıkar mısın?
    +şimdi mi?
    -genel anlamda?
    +iyi. şimdi evlere mi gidiyoruz.
    -evet kendi evlerimize.
    çıkma kelimesinden bu tip konuşmalardan tiksinirim. felaket bir şey lan bu. içim vıcık vıcık olur.
    neden kabul ettim bilmiyorum hayatımda ilk kez biri sormuştu zaten. iyi dedim yalnız olmam hem.
    ama bu ağlayan kız neden şimdi böyle yaptı anlamamıştım. kafaya takamdım dayak yoktu,
    gerçekten güzel sayılabilecek bir kızlaydım kevaşe olsa da. tam absürd dizi modundaydı
    yaşananlar. fazla düşünmeden eve gittim. annem evde yoktu, yemekte yoktu. yarım bayat ekmek
    ve dolaptaki buz tutmuş sarelleyi alıp yemeye başladım.
    ···
  20. 6.
    +1
    biz sırada üç mal: zapatista,(me)cemil, furkan. isimleri vermek istedim. mahide nin yanında ki
    kızın adı bahar ve sağ grubun 2 kevaşesi deniz ve derya. ne kadar çok kişi varlan böyle savaş ve
    barışa döndü olay.
    yine bir gün dersteyiz normal olarak. önümüzde bu iki arzulanan kevaşenin konuşmalarına
    ingilizce öğretmeninin saçmalıkları eşlik ediyor. ben iyice kendimi kaybetmiş haldeyim. kızı
    tanrılaştırdım gözümde. sınıfta kendisi bir benim ilgi alanım galiba. diğerleri daha parlak kızlara
    yöneliyorlar. çocukken sarışın kızlara aşık olmakla ilgisi var sanırım. yanım da cemil uyukluyor. bin
    kurusu zaten bir sene kalmış sınıfta. bu sene de atılacak allah ın emri. furkan sa kadro kuruyor.
    top oynamayı da bilmiyor yavşak. ama kadro kurmayı seviyor. bir anda çekiştirip "bak lan ön libero
    gattuso olur mu" diyor. gibtir git diyorum. size sınıfın 2 kevaşesinden bahsedeyim biraz.
    deniz: iyi denebilecek bir vücut. etek çok kısa, gömleğin düğmesi açık üstten, yüzünde huurlara
    özgü bir sırıtma. eğer biri aşık olursa bu kıza belli hayatı gibilecek. huurlar gibilmişliklerinin
    acısını başkalarını düzerek çıkarır.
    derya: denizin daha güzel ve daha kevaşe olanı. buna hayat gibtirilebilir aslında.
    ben mahide ye bakarken deniz yüksek sesle "oğlum şaşı olacaksın lan züt mü görmedin " diyor.
    yanında ki şişmanlı zayıflı kızlar gülüyor. cemil uyuyor. mahide bana bakıp sinirli bir bakış atıyor.
    cemil uyuyor. benim yüzüm kıpkırmızı oluyor. cemil bini hala uyuyor. tembel züt.
    acayip utanmış vaziyette gözlerimi tahtaya dikiyorum. dediğim gibi miyop olduğum için bir şey
    göremiyorum. ama rezil olmuş durumdayım. bahar hafiften kafasını bizim sıraya çevirmiş
    vaziyette "kızım sen de vücut taş he" diyor mahide ye. mahide de yavşakça bir sırıtma. furkan
    dürtüp "buldum aga scholes" diyor. bravo diyorum. ardından zil çalıyor. deniz kevaşesinin yanına
    gidiyorum.
    ···