/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    0
    "baba yarın gitsem olur mu" dedim. cevap
    vermedi. şimdiki aklım olsa "sen benim için bir tanrı modelisin bin fight clubu izledin mi cahil
    lümpen" demezdim yine de. levye yi alır gebertirdi beni. 30 dakika kadar olmuştu yolda ilerleyeli.
    bir binanın önünde durduk. gel benimle dedi. arkasından yürümeye başladım kurbanlık koyun gibi.
    ne var yani benim de kız gibmişliğim vardı neden kendini bu kadar üstün görüyordu?
    binanın alt kısmına girdik. depo gibi bir yerdi. içerisinde atölyeler olan bir binaydı. babam beni
    ustabaşıyla tanıştırdı. "eti senin kemiği benim" dedi. klişe yetmezliğinde ölecekti herifler. ustabaşı
    nasılsın yeğenim dedi. iyiyim abi dedim. gel bakalım elin nasırlansın biraz dedi. "abi merak etme
    az osbir çekmedim" dese miydim diye hala düşünüyorum. burası bir sayacıydı. saya ayakkabının
    deri kısmıdır. gerçi ben de pek anlamıyorum ya. saat sabahın 8 iydi ve iş başı yapılmış haldeydi.
    etraf ölü balıklar gibi duran insanlarla çevriliydi. bir korku aldı bedenimi. hüzün kapladı
    düşüncelerimi. ilk kez lise bile güzel göründü gözüme. hem güzel kalçalı güzel göğüslü kızlar
    vardı. burada göbekli kıllı herif doluydu. önüme tabanları verdiler. tabanalr iplerle yanyana
    dizililerdi. o ipleri kesmem istendi. başladım kesmeye. saate baktım 3 dakika geçmişti. etrafta
    kimse olmasa eminim hüngür hüngür ağlardım. sevgikoyayım kapitalizm.
    iyi geceler.
    işte zaman akmıyordu neredeyse. Tabanları tekliyordum yenileri geliyordu, tekliyordum yenileri
    geliyordu. Oturduğum yerin tam karşısında saat vardı. Özellikle bakmamaya çalışıyordum saate
    ama hep gözüm kayıyordu. Bir süre saate hiç bakmadım. Ardından bir anda sevinçle artık yarın
    olmuştur diyerek saate baktım. 8.30 du. O an yemin ederim gözlerim doldu. Geçmiyor mu lan bu
    zaman diyordum. Sayacı da herkes büyükçe bir masanın etrafında otururdu. Yan yanaydınız yani.
    Bir anda konuşmaya başlardı herifler:
    -yauv abicim sen o ciğeri hiç elazığ da yedin mi?
    +yok abi yemedim.
    -yav yok böyle bir şey.
    herifler yemek programı çeviriyorlardı. Ardından futbol, siyaset. Yanımda bir adam durmadan beni
    konuşturmaya çalışıyordu:
    -ee genç var mı manita durumları?
    +yok abi.
    -niye yok oğlum. Bu yaşta vericen odunu.
    +hehe haklısın abi.
    -tabi haklıyım lan. Hiç gibmedin mi?
    (bakınbeyler, bazılarınız bu konuşmaları abarttığımı sanabilir. Ama size yemin ederim
    abartmıyorum tam tersine hafifleştiriyorum. Bu tip yerlere çalışanlar ne demek istediğimi anlarlar)
    +yok abi hiç yapmadım.
    ardından radyoyu açtılar. işte bu kısım benim en nefret ettiğimdi. Arabesk ve türkü dinliyorduk.
    Eğer başbakan falan olsam direk bu işyerlerinde müzik dinlemeyi yasaklarım. Dinlemek isterlerse
    illa it’s my life, tuttu frutti ismail, we will rock you, frantic tarzı şarkılar dinleyebilirler. Moral falan
    kalmıyordu adamda. Sonra saate baktım 8.45. zaman ve gerçeklik kavrdıbının sevgi koyayım.
    Tabanları tekledikten sonra usatabaşı “gel koçum ciddi bir şey yap” dedi. Tabanları teklemeyi bu
    kadar hafife alması sinirimi bozdu. Yani ben onları teklemesem bütün iş aksardı bana göre. Ben
    kilit oyuncuydum. Diğerlerinin ne yaptığını giblemiyordum.
    ustabaşının yanına gittim. Sayayı bir bütün haline getirmeden önce sittin tane parçası vardır. O
    parçaları diğer bir parçaya yapıştırırsınız dikersiniz ardından yine birkaç işlemden geçer.
    ustabaşı sandalyemin yanına geldi. Ve ne yapmam gerektiğini gösterdi. Solüsyon denen bir
    yapıştırıcı var. Bu yapıştırıcıyı süngerle ıslatıp o solüsyonu belli parçaları yapıştırmak için
    sürüyorsunuz. Bana bunu öyle bir anlatıyordu ki dedim herhalde bunu yapmazsam dünya yok
    olacak:
    - bak koçum bu iş çok önemli. Sakın berbat etme parçaları. Gösterdiğim yerin dışına taşırma.
    Tamam mı?
    +tamam .
    -daha yüksek.
    +tamam.
    -bağırlan bağır sesin çıksın.
    +tamam huur tamam gibtir git lan . real: tamaaaaaaam abiiii.
    Bu tip işleri yapa yapa saat 1 i buldu. Saat 1 i bulana kadar bir çok siyasi konu tartışılmış , her
    türlü futbolcu her türlü türk takımına getirilmişti.
    öğlen arasında yemek yerdiniz veya ne yapmak isterseniz. Dedim an bu an kaçayım. Ama çalışan
    muallaklerden biri yanımdan ayrılmıyor. “sayacılık yetenek ister. Herkes sayacı olamaz.” Bir anda
    bütün sokak her türk sayacı doğar diye başlasaydı keşke. Herif yaptığı işi çok fazla önemsiyordu.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 27.
    0
    Alt tarafı ayağımızın altında olacak değer vermediğimiz bir şey üretiliyordu.
    babam 10 lira vermişti. Sanırım yemek yemem falan için. Bir büfeye girip tost aldım. Yanına da bir
    sprite. Büfeci de susmuyordu. Galiba biri bu civarda ki adamların yanına gelip “susan huur
    çocuğudur” demiş. Yoksa herkes bu kadar çok konuşamazdı imkan yoktu.
    tostu yedikten sonra dönmem için iş yerine 10 dakika vardı. Yolda ki banklardan birine oturup
    etrafa baktım. Yoldan geçen güzel kızlar vardı. 10 dakikayı onlarla değerlendirebilirdim.
    Yapmadım ama. Kendimi çok bitkin hissediyordum. Sonra uzaktan biri bağırdı “geeeenç gel
    işbaşı”
    neden bana miras bırakan bir akrabam yoktu ki.
    Tekrar işe girdik. Yine bana söylenenleri yaptım. Sayacının sahibi geldi kahkaha atarak.
    Ustabaşına iddia kuponunu gösteriyordu. Herif 900 lira tutturmuştu söylenene göre. Bende bir ara
    10 tane falan kupon yapmışımdır. Ama hiç tutturamadım. Tek maçtan bile yatamadım. Hep olduğu
    gibi bütün maçları yanlış tahmin ediyordum.
    akşam doğru saat 5 olduğunda vücudum buradan kaçalım diyordu bana. Artık sahiden kafayı
    yiyecek konumdaydım. Biri bana dokunsa ağlayacaktım. Beni öldürseler sesim çıkmaz. Ama bu
    tür şeylerden nefret ediyorum. köle gibiydim.
    artık saat 8 olmuştu. iyice afalladım ne zaman bitiyordu lan bu iş. Allahım hayatımın sonuna kadar
    ayakkabı tabanı tekleyecektim. iş çıkışına yakın bunların muhabbet iyice manyaklaştı:
    -yav abi o karıynın göğüsler üfffff.
    +onda ne amcık vardır biliyor musun, soğan gibi yarmışlardır onu.
    -yanında ki karı nasıl dana anasını satayım.
    +onlarda da acayip amcık vardır öyle deme. Bir keresinde öyle bir kadınlayım. Yemin ederim
    göbeğini baldırlarını kaldırdım amı bulamıyorum.en sonunda iki elimle açtım oraya vurdum mala.
    (bu cümlelerin birazcık daha iğrencini düşünün)
    bu anda tuvalete gittim. Konuşmanızı gibeyim dedim. Ama tahrik olmadım desem yalan olur. Bir
    attırsam mı diye kendim söylendim. Ama yapmadım. Tekrar geri döndüm çalışmaya.
    Saat 9 da iş bitti. Ustabaşı hadi koçum yarın görüşürüz diyince kanım çekildi. Değil 1 gün bir saat
    daha gelemezdim buraya. Dışarı çıktığımda 1 ay falan geçmiş gibiydi. Çok tuhaf hissettim kendimi
    . ilk kez dünyayı görüyor gibiydim. Ardından bu salakça düşüncelerin fazla üzerinde durmadan
    minibüs durağına gittim.
    minibüs durağında liseli bir çift vardı. Aşkım lı maşkımlı konuşuyorlardı. Tam üzerine
    kusmalıklardı. Onları duymamaya çalıştım. Neyse ki minibüste gelmişti.
    minibüsler bildiğimiz gibi. Ayakta gittim doğal olarak. otobüs ve minibüslerde bu olay çok aptalca
    geliyor bana. Yürümemek ve yorulmamak için bu araçlara biniyoruz. Ama daha çok stres yaşayıp
    daha çok yoruluyoruz. Herkes birbirinin kucağına oturabilmeli. Bunları aşmalıyız artık.
    eve geldiğimde kişneyen bin yine oradaydı. Galiba evdekiler benden ümidi kesince evlatlık
    almışlardı bunu. Benden daha çok bizim evdeydi. Yine bir kızla msnde konuşuyorlardı. Kafayı
    soktum ikisinin arasından ekrana baktım. Kız bunlara en son 25 dakika önce cevap vermişti.
    babam içeriden bana seslendi, yanına gittim:
    -nasıldı iş?
    +muhteşem. (biri neyi duymak istiyorsa benden tam tersini söylerim)
    -hadi ya. Yarında oradasın yani?
    +memnuniyetle giderdim baba ama ödevim var.
    -bak sen.
    +yaa.
    -demek ödevin var?
    +öyle.
    -nasıl olsa uzaklaştırma aldın gerek yok ödeve falan yarın da gidiyorsun?
    cevap bile vermedim kendisine. Ben bu herifin oğlu olmayabilirdim belki de. Kendimi bu şekilde
    avuttum.
    sabah uyandığımda gördüğüm rüyalar beni daha da korkuttu. Aynen şöyle bir rüya gördüm:
    yan yana 20 kadar çıplak kız dizilmişti. Onlara büyük bir açlıkla yaklaşıyordum. Ardından bir de
    baktım birbirlerine iple bağlıydılar. Ve daha sonra arkadalarından ustabaşı çıktı. “oğlum tekle
    bunları” dedi. Kızların iplerini tek tek kesip onları ayırdım. Hayatımın en taktan anlarıydı.
    ertesi sabah uyanıp babamın arabasıyla tekrar işe gittim. atölyeye girince yine ağlamaklı oldum.
    içeride çalışanlardan biri vardı. "kahvaltı yaptın mı" dedi. hayır dedim ki aslında yapmıştım.
    istersen bir şey alıp ye daha var dedi. hemen dışarı çıktım. bulunduğum yeri biraz dolaştım. güzel
    bir yer değildi . biraz uzakta lise vardı. öğrenciler okullarına doğru gidiyordu. bazıları da tam ters
    yöne. hem işten kaçmak hem de biraz eğlence olsun diye yine bir kızın peşinde takıldım. sıradan
    bir kızdı. güzel denebilirdi. takip etmeye başladım onu.
    kız ormanlık bir alana girdi. çardaklardan birine oturdu. bende ona uzak olan başka bir çardakta
    oturdum. bir süre öylece durduk. ardından kalkıp yanına gittim. merhaba dedim.
    +merhaba.
    -birini mi bekliyorsun?
    +evet.
    -erkek mi?
    +evet.
    -ben gideyim o zaman.
    +yani.
    -yakışıklı biri mi?
    +az çok.
    -neden onunlasın o zaman.
    +motorgibleti var.
    keşke bir motorgibletim olsaydı. bu kızla burada yatardım. erkek arkadaşı gelmeden geri döndüm.
    iş saati de geçiyordu. ben de internet cafenin birine girdim. abimin dandik bir knight online çarı
    vardı. oyundan zerre anlamıyorum. ama bütün internet cafe onu oynuyordu. bende girdim oyuna.
    şu nova falan atan karakterdim. herkes bağırıyordu parti marti diye. ardından ben de karakterimi
    tenhaya arkaürüp gizledim. kalabalığı sevmeyen bir karakterdi.
    internet kafedebaya bir oturdum.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 28.
    +1
    Bu tür oyunlarda zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordunuz.
    Halbuki karakteri savaştırdığım falan da yoktu.
    minibüse binip okul çıkışına gittim. Denizi beklemeye başladım. Okuldan çıkanlar arasında iki kişi
    kalabalığın arasından yanıma geldi. Cemit ve furkandı.
    -oo aga naber ya dedi cemil.
    +iyi nolsun.
    -sınıfta hiç güzel bir şey yok. Çok sıkıcı lan okul.
    +bunu zaten biliyoruz.
    -evet. deniz de yine herifin biriyle çıkmaya başlamış. Derya ile ikisi tam mal bunların uyuz
    oluyorum lan böyle kızlara. Yan sıramızda iki erkekle konuşmalarını duymak güzel değil.
    +deniz hangi erkekle?
    -ne bileyim üst sınıflardan herhalde.
    kötü hissetmiştim kendimi. Sonra furkan konuşmaya başladı:
    -okul gerçekten çok taktan.
    +doğrudur.
    -abi sanki ehr okuyan iş mi buluyor.
    +haklısın. (o arada deniz yanında bir çocukla okuldan çıktı)
    -hem bak zenginlere hepsi okumuş mu?
    +ben geliyorum.
    yanlarından ayrıldım. Denizin yanına doğru gittim. Yanında gerçekten de bir çocuk vardı. Kol kola
    yürüyorlardı. Benimleyken hiç böyle değildi. Şimdi o uyuz olduğum kızlar gibi hareket ediyordu.
    Galiba kızlar size göre şekil alıyorlardı.
    yanında ki çocukta boylu poslu biriydi. Benden büyüktü ama benim de sakalım ondan çoktu. deniz
    gülüyordu her zaman ki gibi. Beni görünce yüzü asıldı. Karşılarında mal gibi bekliyordum.
    yanında ki herif konuşmaya başladı:
    -ne oldu birader.
    +yanında ki kızla birlikteyim de.
    -ne diyorsun lan sen .
    +çok ciddiyim. Biz onla şeydik.
    -neydiniz?
    +o kelimeleri kullanmayı sevmiyorum aga.
    -oğlum şaka mısın lan sen .
    +hayır ama biz o kızla sevgiliydik . (üzerime kaya falan düşseydi de bu kelimeyi kullanmasaydım.
    Midem kalkmıştı)
    -doğru mu deniz?
    • yani öyle bir iki takıldık.
    +sahiden takıldık.
    -tamam koçum geçmiş gitmiş işte.
    +ama bu saçma bir durum. Yani o kız benimle gelmeli. Çünkü onunla hala birlikteyiz.
    sonra yere düştüm. Yüzüme vurmuştu huur çocuğu. Deniz yukarıdan sırıtarak bakıyordu.
    Ardından beni bırakıp yürüdüler. Yine toz tadı alıyordum. Kimse mi bu yerleri süpürmüyordu.
    çok tuhaf bir durumdu. adamın biri birlikte olduğum kızla yanımdan geçip gidiyordu. ayrıca benim
    onu dövmem gerekirdi. hayat sahiden çok taktandı.
    üzerim toz toprak olmuştu. okulda artık tek tük kişiler haricinde boşalmıştı. cemil ve furkana
    baktım hala olduk yerdeydiler. yanlarına gittim.
    +bir şey mi oldu? dedi furkan.
    -hayır dedim. ne yapalım?
    +isterseniz bize gidelim. bilgisayar falan oynarız.
    kabul ettik. sanki ne yapacaktık bilgisayarda onu da bilmiyordum.
    furkanların evi de normal evlerden biriydi. 2 oda bir salon koltuklar televizyon bilgisayar perde vs.
    furkanın odasına geçtik. tek çocuktu. iki sandalye verdi bize. üç mal monitöre bakmaya başladık.
    furkan ciddi ciddi ferre açtı. gülüp eğleniyorlardı. bak bak o ha yarrağa bak gibi nidalar çıkıyordu
    ara ara. herhalde bunlara bir kızla yattığımı söylesem belki kızın organlarından biri üzerime
    sinmiştir diye beni gibebilirlerdi. yemin ederim bu ihtimali düşünüyordum.
    aptalca ferreler komik videolar derken saat 7 yi buldu. kalkıp evlere gittik.
    eve girdiğimde annem "işe gitmemişsin" dedi. fonda barış manço kara haber tez duyulur diyordu.
    bir keresinde ilkokulda seviye belirleme sınavı yapılmıştı. sınıf çapında birinci olmuştum. ve
    evdekilere bunu 20 defa söyledim. ama abim okul çapında dereceye girince kimse beni
    giblememişti. abime biri neden tecavüz etmiyordu acaba?
    evet anne bugünü kütüphane de geçirdim dedim. eminim öyledir dedi. odama gittim. abim tek
    başına ders çalışıyordu. naber lan kaçak dedi. abi sen hiç biriyle birlikte olmadın değil mi diye
    sordum.
    -oğlum yani bizimde kendi çapımız..
    +tamam tamam uzatma olmamışsın.
    -olduk lan olmaz olur mu?
    +sana zerre inancım yok.
    -inanmazsan inanma. hatta biriyle yattım bile.
    +hagibtir oradan.
    -lan yeminlen.
    +nasıl bir duygu lan anlat.
    -otuzbirden bile güzel.
    +hadi canım.
    -sen inanma bakalım. ben ne yaşadığımı biliyorum.
    +ben de ne yaşadığını biliyorum elini gibmişsin.
    -sen ne anlarsın lan.
    +bugün bir kız tarafından terkedildim. hem de terkettiğini bile söylemedi. tuhaf lan harbiden.
    -harbi mi lan hiç bilmiyordum biriyle çıktığını. (yine bu kelime amk)
    +öyle işte. çocuk bana da sağlam bir geçirdi ayrıca.;
    -ne demek lan sağlam geçirdi. kime geçiriyor o. yarın okula gidiyoruz gösteririm ben ona.
    +lan otur ya sen de dayak yeme boşu boşuna.
    -olur mu lan öyle şey, kız güzel miydi bari.
    +yani. kevaşeydi gerçi.
    -kaşar yani.
    +evet aynı anlama gelmiyor mu onlar?
    -boşver üzülme olur öyle şöyler. daha iyilerini bulursun.
    tak bulurdum. o kızda ki arkaü ben rüyamda bile görmedim.
    abimle girdiğimiz bu aptalca diyaloglardan sonra babam eve geldi. anneme çağır şunu dediğini
    duydum. abi git dedim. bana şunu demez dedi. huur çocuğu haklıydı.
    annem gelip beni çağırdı. salona girdim.
    -niye gitmedin işe?
    +sevmiyorum baba işi, kütüphaneleri seviyorum ben.
    -oğlum kütüphaneleri seviyorsun niye uzaklaştırma alıyorsun.
    +(ya baba mantığını gibeyim) haklısın baba bir daha olmayacak.
    -olmazsa iyi olur. git şimdi tamam. işe de gitmene gerek yok yarın.
    +saol.
    odaya geçtim tekrar. en azından bu güzel bir haberdi. bilgisayarı açıp msne girdim. deniz açıktı.
    -sen cidden kevaşeymişsin.
    +gibtir git.
    -insan söyler bari.
    +gibtir git lan.
    -huur.
    +huur çocuğu.
    -kaltak.
    +annesi gibişik (bu lafı asla unutmam9
    sonra kapattı oturumu. benim de içime öküz oturdu. en azından son lafı ben söyleseydim. ama
    yılmadım. oturumu kapalı olsa da yazdım:
    "babası domalık"
    gece uyuduk normal olarak. sabah uyandığımda dünya çok güzeldi.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 29.
    0
    sabah uyandığımda dünya çok güzeldi. okula gitmek yoktu abim
    yoktu babam yoktu. annem de bir yere gider diye bekliyordum. nereye gidiyordu bu kadın baya
    baya merak ediyordum. sonra boşver diyerek yatmaya devam ediyordum.
    sanırım hafta sonuna denk gelmişti bir günde. normalde sayılıyor mu bilmiyorum ama hafta
    sonunu da saymıştım ben ve okula gittiğimde kimse de bir şey dememişti uzaklaştırmayla ilgili.
    tekrar okula dönünce beni konfetilerle karşılamadılar. derya ve deniz pis pis sırıtıyordu. bahar
    nefretle bana bakıyordu, mahide defterine bakıyordu ve göğüslerine bir şey olmamıştı, furkan
    yatma eylemini cemilden devralmıştı cemil se şarkı dinliyordu. sol sıra grubunda ki tembel
    arkadaşlardan biri gündoğdu marşını söylüyordu. nasıl sınıf lan bu dedim. ön sıralar normal sınıf
    imajını koruyordu arkadakiler se birbirinden bağımsız mallar güruhuydu. ben de onlara katılarak
    sırama oturdum. furkan ve cemil hergün okuldaymışım gibi hiçbir şey demediler. bahar mahide ye
    sevgilisinden bahsediyordu kahkahalar atarak. derya da denize aynı şekilde. ben de cemil e
    döndüm:
    -hiç bir kızla yattın mı dedim.
    +yani aga bizimde söylemediklerimiz var tabi.
    -gibtir git. dedim. biri bu tarz cümle kuruyorsa kimseyle yatmamıştır.
    +peki sen kimseylen yattın mı diye sordu.
    -hayır dedim.
    tabi bu hayır diyen herkesin biriyle yattığı anlsevgi gelmiyor.
    sınav dönemi de yaklaşıyordu bu arada. ama kimsenin tahtaya baktığına rastlamamıştım. bu
    yüzden vicdanımı rahatlatıyordum.
    mahide defterine yazı yazarken:
    +mahide kitap okumayı sever misin? dedim.
    -evet severim.
    +sevdiğin bir yazar var mı?
    -yani daha çok şiir kitaplarını severim. şairlerden sevdiğim de nazım hikmet falan var.
    cemil atladı:
    • ceviz ağacında olan adam mı?
    öğretmen arka sıralardan birine bağırdı konuştukları için.
    tabi cemil in konuşmaya tecavüz etmesine şaşırmamıştım. daha önce jack london un martin eden
    kitabına "martin eden mı çok iyi yazar abi jack london diye bir kitabı var" demişliği de vardır. o
    yüzden mahideyle konuşmaya devam ettim:
    -nazım hikmet i o kadar sevmiyorum. abartılmış bence.
    +yapma ya çok güzeldir. senin sevdiğin şair var mı?
    o ara charles baudelaire nin şiir kitabını okumuştum bir derste. ders matematikti. o kadar sıkıcıydı
    ki etrafımda gördüğüm ilk kitabı alıp okumuştum.
    -charles baudelaire çok iyidir. (telaffuzu şöyle yapmıştım: çarls buduliyır)
    +onu duydum ama hiç okumadım.
    -çok iyi bir şair.
    sonra bahar bana bakıp mahide ye gel bir şey söyleyeceğim dedi. uzaklaştırdı kızı benden. ne
    huurlar vardı dünya da. gündoğdu marşını söyleyen çocuk titre oligarşi parti cephe geliyor diyordu
    bu sefer kısık bir sesle. öndeki gruplarda ona gülüyordu. gazi mahallesinde oturan çocuktan ne
    gibi şeyler söylenmesi beklenebilir ki zaten. mahallede doğan çocukların kulağına orak çekiç
    diyorlardır herhalde.
    teneffüste çok taktan bir olay oldu. hava almak için dışarı çıktım. bir de baktım nöbetçi
    kulübesinde başarılı olduğu her yerden belli olan ve etrafına malca bakışlar atan bir insan evladı.
    evet o herif abimdi.
    hemen abimin yanına gittim. gömleğini bağrını da açmış mal sanırsınız ki pgibopatın allahı.
    kravatı çıkarıp cebine koymuş. gömlek dışarıda.
    -abi niye geldin?
    +kim lan sana karışan söyle?
    -ya abi gözünü seveyim şu tipine bak git matematik sorusu falan çöz ne işin var burada?
    +oğlum bakma sen biz hergün kavga ediyoruz. bak 2 kişi de dışarıda.
    dışarı bir baktım bakmaz olaydım. kendi gibi iki çalışkan bini de getirmiş. neyse ki kişneyen arka
    yoktu. orada bir nebze rahatladım.
    -abi bir sorun yok çözdük biz olayı.
    +yok öyle gelecek o herifler.
    sonra deniz ve o bana vuran çocuk okulu tavaf ederken görüldü. deniz bana baktı, yanında ki
    çocukta ister istemez beni gördü. yanımıza geldi direk. nasıl özgüven varsa herifte.
    -noldu bilader bir şey mi var?
    abim girdi araya:
    +bu mu sana karışan zapatista?
    -evet arkadaşım benim ne olmuş?
    +sen kime karışıyorsun kardeş. (şu kardeş derken ki halini gibseydim. ramiz dayı pekekent)
    -biz sorunumuzu hallettik.
    +ama biz halletmedik. gelsene sen dışarı.
    -teke tek mi?
    +göreceğiz onu.
    sonra bu herifin arkadaşları olayı gördü. 3 kişi kadardılar. hepimiz dışarı çıktık. abimin o gelen
    çocukları görünce aldığı yüz ifadesini unutamam. herif "hagibtir yannanı yedik bakışı" attı.
    yine konuşmadı herifler. kötü olan şuydu bende dayak yedim. ama denizin sevgilisine bir kaç tane
    geçirdim arada. bu da yeterliydi. çocuklar gittiğinde 4 mal oturdum kaldırıma.
    - iyi tak yedin abi.
    +ama gördün mü o beni döven çocuğa nasıl geçirdim. feleği şaştı herifin.
    • aynen kanka iyi geçirdin.
    -neyse abi ben okula dönüyorum.
    +aa sahi senin okulun var lan git derse.
    bu herifler nasıl başarılı olabiliyordu bu kadar anlamıyordum. ya da benim gibik ıq'm 54 falandı.
    derse 5 dakika geç kalmıştım. üstüm başım kirliydi. hoca:
    -ne oldu dışarı da tozla mı oynadın dedi. sınıfta gülüşmeler oldu.
    +hocam o tozları yerlerden temizlemeliler okul çok kirli dedim.
    herkes mal gibi yüzüme baktı. ben de bu bakışlar arasında yerime geçtim.
    deniz bana bakıp sırıtıyordu. derya da benimle dalga geçiyordu. şişman kızlar da gülüyorlardı
    bana bakarak. kafamı onların sırasına uzattım:
    -o kadar şişmansınız ki çocuğunuzu doğururken doktorların arama kurtarma ekibini çağırması
    gerekecek.
    yüzleri düştü önce. sonra:
    +hocaaam. bu arkadaş bize terbiyesiz şeyler söylüyor.
    şişman huur ilkokuldayız sanki.
    -ne oldu kızım?
    +arkadaş bize terbiyesiz şeyler söylüyor.
    -ne söylüyorsun oğlum?
    • hiç bir şey hocam. fazla kilolular sağlıkları tehdit altında.
    -kızım bu konuda haklı .
    kızlar iyice çökerek sıralarında oturdular. cemil iyi kapak yaptın kanka dedi. günaydın kanka
    uyanmışsın dedim. evet öyle oldu dedi. mahide nin kalçalarına bakmaya başladım. ne arkaler
    vardı ya rab.
    (zaman aralığı oluyor farkındayım ama yemin ederim bu iş disiplin istiyormuş baya. ben
    yaşadıklarımı anlatır arınırım rahatlarım dedim. sinirden kendimi gibecek duruma geldim. ellerim
    titriyor lan vallahi. buradan dostoyevski yi bir kez daha tebrik ediyorum.)
    bilirsiniz lise de önde ki kızların saçı falan çekilir aptalca. bunu mahide ye yapsam mı diye çok
    düşündüm. fakat bu kadarına da cesaret edemedim. ama o saçları kavrasam doggy style gibi
    hissederdim. ben de daha insancıl yollarla yaklaşıyordum kendisine:
    -mahide hiç biriyle birlikte oldun mu?
    +zapa sen ne kadar arsız birisin.
    -ne oldu?
    +herşeyi şak diye söyleyemezsin.
    -güzel değil mi?
    +herkes için değil?
    -senin için?
    +bazen iyi bazen kötü. korkuyorum aptalca bir şey soracaksın diye.
    -merak etme sormam. iriyle birlikte misin şimdi?
    +hayır.
    -istersen birlikte olabiliriz.
    bahar öyle bir baktı ki yüzüme galiba bunlar lezbiyen ve ilişkileri var dedim. cemil ve furkan yemin
    ederim duymamışlardı bile. bu kadar umursamaz olunurdu, olunuyormuş.
    mahide çok şaşırmıştı belliydi. biraz mona lisa havasındaydı. gülmüyordu ama aslında gülüyordu.
    sahiden ne oluyordu?
    -zapa çıkışta konuşsak bunu.
    +stres yapmana gerek yok. hayır dersen çok sorun etmem. (biz de gibtik be mahide eski kulağı
    kegiblerdenim ben)
    -olsun yine de çıkışta konuşalım.
    önüne döndü daha sonra. bahar yılanı hemen kıza yapıştı. fısır fısır bir şeyler diyordu. denizde
    duymuştu galiba söylenenleri. bir tuhaf bakıyordu dememe kalmadan şişman kancıklar "ooooooo"
    demeye başladı.o an buz gibi oldum. böyle şeylere de gelemezdim. yok mu şunları giben midesiz
    demek istiyordum.
    diğer gruptaki çocuklar da hararetli şekilde tartışıyorlardı. teneffüs olunca birden kavga etmeye
    başladılar. ne için olduğunu bilmiyorum kavganın ama sıralar yıkılıyordu. onların sırasına daha
    yakın olan cemil di. cemil yavaş yavaş hasar görmeye başladı. çocuğu uyandırdılar düşünün
    olayın şiddetini. adından furkan hop hop diye bağırdı.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 30.
    0
    bağırdı ve düştü çocuk. üstelik kavga
    edenler onu duymamıştı bile yanlışlıkla vurmuşlardı. kavga iyice bizim sıraya taşındı. bir iki tane
    de sağlam yumruk yedim. 16 yıl kavga etme sonra 1 hafta da hergün dayak ye. hayat sizinle
    resmen dalga geçiyor.
    Kavga bittiğinde arka sıralarda ki herkes hasarlıydı. Cemilin de gözleri doluydu. “of aga ya
    pantolonuma bak” kahve bardağı cemil in bacağına dökülmüştü. Çok sinirliydi bu yüzden.
    -boşver kanka bak bana da kola şişesi attılar. Atta kaşım kanıyor bile olabilir. Kanıor mu lan?
    +yok aga dedim. Sakin olun. Hiç mi dayak yemediniz?
    -ben yemedim.
    • valla ben de yemedim dedi cemil.
    +ben yedim, berbat hissettiriyor.
    okul çıkışında mahide sınıfta duruyordu. Ben de sınıfın boşalmasını bekliyordum. Şişman
    arkalerden biri yanıma gelip inşallah reddeder seni dedi. Bunu duyunca korktum açıkçası.
    Reddetmek teklif etmek. En sevmediğim gruba adım adım dahil oluyordum. Hayır olamazdım.
    Mahide ye küfür edip kaçsa mıydm diye düşündüm. Neyse ki yapmadım. Mahide konuşmaya
    başladı:
    -zapa sen iyi birisin.
    tamam huur sus modundaydım.
    -seninle olmakta güzel olur. Ama arkadaşlarım bilmesinler. Sana biraz öfkeliler. Sana herkes
    öfkeli. Neden acaba*
    +gerçekçiyim ondan olabilir.
    -bence de diyerek güldü.
    +şimdi beraberiz o zaman.
    -evet , gizli bir şekilde.
    +birbirimizi öpmeli miyiz şimdi?
    -makul seviyede. (kullandığın kelimeler bile tahrik edici)
    sonra yanak yanağa birbirimizi öpünce bir kaşarın değerini dah da iyi anladım. Olsun., mahide iyi
    kızdı. Gelecek vaad ediyordu. Bir maxim tsigalko neden olmasındı?
    okuldan mahide ile birlikte çıktık, ardından ayrıldık. cemil beni bekliyordu furkan sa gitmişti.
    -noldu kanka ?
    +ne noldu?
    -niye geç çıktın.
    +boşver.
    -gelsene bugün bize kuzenim arkadaşını getirecek.
    +kız mı kuzenin?
    -evet hehehe.
    +arkadaşı kız mı?
    -herhalde.
    +ne zaman ?
    -şimdi direk gidelim, evdeler. aslında benim için değil tabi annemi ziyaret için gelmişler.
    cemil le evlerine gittik. kapıda annesi karşıladı bizi. direk salonu görmeye çalışıyordum. ve
    gördüm salonu. iki tane kız salonda oturuyordu. hangisi kuzen hangisi değil umurumda değildi. iki
    tane siyah düz saçlı dar patolonlu küçücük göğüslerini diri gibi gösteren sütyen ve tişörtle komnine
    etmiş kız. (viva bugün ne giysem)
    odaya girip merhaba dedim. onlarda merhaba diyerek güldüler. bu kızlar neden her taka
    gülüyordu. karşılarında ki koltuğa oturdum. sonra 2 kız bir erkek fantezileri kafamın sevgi koydu.
    tabi bu da bel altında etki gösterdi. penisim pantolonu yırtıp müsaade istiyordu. kızlar bu durumu
    gördüler sanırım. elleriyle ağızlarını kapatarak kikirdemeye başaldılar.
    ardından salona cemil de girdi. nasılsın kuzen dedi. daha küçük göğüslü olandı bu kuzen.
    kuzeninin adı esra arkadaşının ki ise gözdeydi. cemil kuzeniyle sıkıcı konuşmalar yapmaya
    başladı. ben de başka bir şeyi düşünüyordum. gözde ile konuşursam cemil i içeste sürüklerdim.
    tersi olursa çocuğun kuzeni. böyle aşkın ızdırabını diyerek bir an cemile mi kaymaya çalışsam
    dedim. suratına baktım. gibseler gibmezdim bunu. hem iyi arkadaştık.
    ardından cemil gözde ile konuşmaya başladı. belli ki kendisi gözde ye yazzıyordu. ben de esra ya
    bakmaya başladım. ardından cemil gelin odada bilgisayarda film falan bakarız dedi. olur diyerek
    odaya gittik.
    esra kızı cemil e yamamaya çalışıyor gibiydi. cemilin yanında ki sandalyeye gözde oturdu. oda da
    koltuk vardı. biz de arka koltukta esra ile oturduk. esra patavatsızdı konuşmaya başladı:
    -cemil senin için manyak diyor biliyor musun?
    +hayır bilmiyordum.
    -olsun manyaklar iyidir.
    +belki de iyi olmadıkları için manyak diyorlardır.
    -aa. evet mantıklı. o zaman sen kötü birisin.
    bunu söylerken yüz ifadesi banim için hadi beni zik diyen bir ferre yıldızıydı. ya da ben öyle
    görmüştüm.
    daha sonra bir film açıp tam ekran yaptı cemil. sandalyelerini alıp bizim önümüzde durdular. sanki
    sinemadayız pekekentliğe bak. filmin adını bile bilmiyordum. bakmadım da zaten esra nın
    vücuduyla ilgileniyordum. elimi bacağına atmakla atmamak arasında gidip geliyordum. en
    sonunda dayanamadım ve elimi hafifçe bacağının üstüne koydum.
    esra gülümseyerek karşılık verdi. ama bana bakmıyordu gülümserken. iyice gaza geldim ve elimle
    bacağını hafifçe sıkmaya başladım ağzını açıp ses çıkarmadan aa yaptı. ve yine gülümsedi. iyice
    cesaret alıp elimi göğüslerine koydum yavaş dedi fısıldayarak. iyice coştum bu anlarda. önümde
    iki malda ciddi ciddi filme bakıyordu. esra yüzüme bakıp güldü. ardından elini penisimin üzerine
    koydu. penisimin üzerinde elini sürtüyordu. 2 dakika kadar yaptı ve geldim. titrerken kafam cemilin
    sandalyesine çarptı. ne oldu kanka dedim. önemli değil filme bakın filme dedim heyecanla.
    önlerine döndüler.
    esra kikirdemeye başladı. elimi vajinasına attım. pantolonundan çok belirgin olmuyordu ama
    ittirdikçe inlemeye başladı. karşıma çıkan bütün kızlar kaşardı hayat ne güzeldi. ardından sesli
    şekilde inlemeye başladı. kısık sesle "geliyorum bekle " dedi. bekledim. game of thrones ta ki kış
    gibi değildi . direk geldi. titreye titreye. yüzümüzde aptal bir gülümseyemeyle filme döndük. şimdi
    düşünüyorum. yemin ediyorum bu olaya ben bile inanmıyorum. herhalde matrix falandı .
    (açık falan olabilir anlattıklarım da ki bu çok normal alınmam bu tip şeylere. çünkü dün den
    bugüne kadar geçen 24 saati anlat deseniz onda bile tam anlatamam hatta kendimle çelişirim.
    bu arada offline olursam beklemeyin beyler. çünkü bir yere gitme durumum var. )
    film bittikten sonra tekrar salona geçtik. bu arada tuvalete gittim temizledik iç çamaşırı vs. cemil
    gözdeyle yan yanaydı ben esra ile. mal mal bakıyorduk birbirimize .cemilin oturduğu koltuktan
    televizyona bakıldığında bizi görmek olanaksızlaşıyordu. bu anlarda kızın kalçalarına
    dokunuyordum. kız da çok istiyorum ama en azından "ay yapma " gibi tepkiler vermem gerek
    tarzındaydı.bu şekilde saçma bir gün geçti ve eve gittim. o kızı da bir daha görmedim. keşke şimdi
    kapıya çalsa. gerçi evi nereden bilecek.
    eve gittiğime annem nerede kaldın dedi. bakakaldın dedim. anlamadı. saçmaydı zaten. abim
    bilgisayarda bir şey araştırıyordu. yanına oturdum.
    -abi cidden kimseyle yatmadın değil mi? dedim.
    +yok be oğlum nerede. kızlar paraya tipe bakıyorlar.
    ilk defa bu kadar üzüldüm herife.
    -gibtir et abi 5-10 seneye parayı bulursun bu başarıyla dedim.
    +eyvallah dedi.
    iyi biri aslında kendisi.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 31.
    0
    rutin bir akşamdan sonra yatıp uyuduk. okula gittiğimde mahide sırada tek oturuyordu. gülerek
    baktı yüzüme. bende gülmeye çalışarak baktım ona. dün başka birla birbirimizi getirmekle
    meşguldük. şimdiyse mahide ye bakıyordum. dramatize etmenin anlamı yok dedim. sırama
    geçtim. cemil gelmemişti furkansa sırada oturuyordu. selamlaştık . mahide arkasını döndü.
    -naber
    +iyi sen
    -bende iyiyim.
    +şimdi ne demeliyiz. çünkü gizli olsun dedin.
    -evet. çıkışta bekle beni. dolaşırız.
    +tamam.
    gizliden kasıt neydi anlamadım. herşeyi açık açık konuşuyorduk nihayetinde.
    o gün okulda bir şey olmadı. kızlar basit tartışmalar yaşadılar. "seni kaltak seni demek o çocuğa
    verecektin falan diyenler vardı. ve nihayet gün bitti. sonra geliyorum beyler.
    çıkışta mahide okulun dışında beni bekliyordu. kendisinin yanına gittim. tokalaştık kızla. bildiğin
    elleri uzattık satıyor musun satmıyor musun der gibiydik. ama buna da şükür şimdi düşünüyorum
    da saprtacus ve crixus gibi tokalaşsak daha mı iyiydi, öyle bir şey olsa ben o gazla bunu yere atar
    ardından "getirim o neavia huursunu " diye bağırırdım. gannicusa yaptığı muallaklikler hala
    kalımda.
    mahide ile tokalaştıktan sonra biraaz dolaşıp bir banka oturduk. ama sadece oturduk , yani bir
    hayat belirtimiz falan yoktu. daha sonra mahide elimi tuttu ve güldü. sonra yüzüme bakmaya
    başladı. ne bekliyordu bilmiyorum. ona gülmek zorunda değildim. tam tersi bu yapay hareketleri
    sinirimi bozmuştu. yine de dudaklarımı uzatıp alt dudağıyla çenesini karışık şekilde öptüm. bu
    iyice gülmeye başladı. galiba gibsem kız saba tümer bülent ersoy karşımı bir şeye evrilirdi.
    zaman kavramı yok olmuş gibiydi. hep aynı anın içine hapsolmuştuk ve o bana gülümsüyor ben
    ne yapsam diye düşünüyordum. yukarıdan bir ufo falan düşseydi daha zevkli olurdu.
    en sonunda dayanamadım en azından sessizlik gibtir olup gitsen diyerek konuşmaya başladım:
    -mahide hep böyle mal gibi oturacak mıyız?
    +hehe ne yapalım başka?
    -ne istersen yapabiliriz, yapmak istediğin bir şey yok mu?
    +bir şeyler yiyebiliriz biraz açım aslında.
    elimi pantolon cebinin üzerine attım. kağıt bir para vardı. 5 liraydı sanırım. ve okulda
    harcamadığım halde 5 liram vardı. okula para arkaürmeyenlerin yanında iyi durumdaydım ama
    yiyeceğimiz şeye göre param yetmeyebilirdi.
    -ne yemek istersin?
    +tost olur.
    -tamam gel.
    ayağa kalkıp yürümeye başladık. elimi tuttu birden. yine baktım kendisine. yine sırıtıyor. dünya da
    o kadar insan açlıktan ölüyordu her türlü savaş felaket yaşanıyordu ve bu kız amelia nın istanbul
    şubesi gibi gülüyordu.
    15 dakika kadar oldu yürüyeli. ben ne yapacağımızı unutmuştum.
    -zapa tostçunun yerini biliyor musun?
    olley demek gelmişti içimden. en azından olayı öğrenmiş oldum.
    etrafa bakmaya başladım tostçu var mı diye. en sonunda küçük bir büfe buldum.
    masaya oturduk ve iki tabure çektik. 5 dakika oldu sipariş yok bir şey yok. kızla salak salak
    birbirimize bakıyoruz. brad pitt gibi bir tipim olsa herhalde kız hayatın sonuna kadar karşımda dikili
    dururdu. bense sümüklerimi çekiyordum karşısında.
    -mahide ne istiyorsun?
    +hiçbir şey.
    -tost istemiyor muydun?
    +aa evet sucuklu.
    -içecek.
    +kola.
    adama seslendim bir sucuklu bir kola diye. kafasını gülerek sağa kaydırdı "sucukludur tabi" gibi.
    ne arka insanlar var. bu sayede bana para yetmiyordu. neyse izlerdik kızı. fakat bugün öpüşürsek
    falan berbat olurdu. kim bir sucukla öpüşmek ister ki? ben mangal da bile sucukla ancak zorakiyse
    münasebete girerim. yani çok aç kalırsam yerim anlamında.
    kız önündekileri bitirdikten sonra kalktık. 3.5 lira tutmuştu. çıkarken bu muallak büfeci yine seni
    seni gibi bir bakış attı. hayda der gibi bir bakış attım. iyidir iyi gibi bir bakış attı. dükkanın batsın
    huur çocuğu gibi bir bakış attım. mahide ile tekrar yola koyulduk.
    mahide ile bizim evin o taraflarda geziyorduk. en son olmasını istediğim şey oldu:
    karşıdan pijamalı, depresyon hırkalı ve terlik giymiş başarılı ama bir o kadar loser bir insan bana
    bakıp sırıtıyordu. abimdi. hızla yanımıza geldi parmak arası terliğine soktuğum:
    -oo zapa naber kim bu güzel kız.
    ya cümleni gibeyim dedem sanki pekekent. içinde ölü bir huur çocuğu falan taşıyor.
    +mahide abi.
    o anki bakışını unutamam. "mahide mi ? olum mahide dediğin çirkin olur. sen hiç nazmiye diye taş
    bir kız gördün mü? göremezsin olmamalı" bakışıyla bunun gibi bir şey demiştir.
    -mahide naber nasıl bizim ki.
    • iyi. abisi olduğunu bilmiyordum.
    -bahsetmedin lan benden.
    pijamanı gibeyim senden niye bahsedeyim.
    +henüz o kadar zaman olmadı abi. ayrıca neden bu kadar içli dışlısın.
    orada üzüldü hafifte. yine üzüldüm hergeleye.
    +mahide abim çok çalışkandır. dedim. baktım bu yine gülüyor. sevimli kereta seni.
    ardından abim nihayet gitmeyi akıl etti. mahide abin iyi biri dedi. iyidir iyi dedim arkaten haber ver.
    şaka yapıyorum bu kadarını söyleyemem. mahide ile ayrıldık. kalçalara baktım bir rutin olarak.
    acaba doğanın dengesini mi bozuyordu kız? nihayetinde mahide amk bence de güzel olmaması
    gerek.
    eve gittim mahide ile ayrıldıktan sonra. abim "oooo zapaya bakın siz" diye bağırıyordu. galiba
    kardeşim gibince ben de gibmiş olacağım diye düşünüyordu. kolunu falan omzuma orama burama
    atıyor. sevinç nidaları falan derken bu beni bir kıvama getirmedi değil. neyse ki kendime geldim.
    yoksa abi falan dinleme yatırırdım bunu. eli durmadan gibime değiyordu.
    diğer gün yine okula gittim doğal olarak. oturdum sırama. mahide her zaman ki gibi önceden
    gelmişti. bana bakıp naber dedi. iyi olduğumu söyledim. bugün ne yapalım dedi. e artık arka
    dememe ramak kalmıştı. e bize gel istersen dedim. size mi diyip huurlara has bir terredüte düştü.
    iyi olur dedi gülerek. o anın zihnimde açıklaması şuydu: mahide evet der ve tahtanın önünde
    freddie mercury nin hologramı belirir. ardından we will rock you eşliğinde konfetiler fırlatılıp ben
    tebrikleri kabul ederim. aslolansa biyoloji öğretmeninin içeri girmesiydi.
    sırada cemil ve furkanla biyoloji dersini dinlememek için büyük çaba veriyorduk. yoksa mümkünatı
    yok bir insan horlayamaz. şaka falan olmalıydı. ayrıca bu cemil niye hergün uyuyordu okulda.
    hastalık falanda yoktu muallak de. fazla kurcalamadım olayı. furkana naber aga dedim. iyidir
    kanka sen futbol menajer oynuyor musun diye sordu. yok dedim. çok güzel oyna dün bütün gece
    oynadım. zil çalsa da eve gidip oynasam dedi. sıramda iki seri katil potansiyeli olan insan vardı.
    biyoloji dersini dinlemeye karar verdim.
    okuldan sonra mahide ile eve doğru yürümeye başladık. bu tip şeyleri sevmediğimi falan söylerim
    ki öyledir ama fena da değildi yanınızda güzel bir kız olması. tabi korkuyordunuz da hep aklınıza
    "ya bir anda dünyanın en yakışıklısı gelip kızı elimden alırsa" diye düşünmüyor değildiniz.
    mahide ile eve girdik. abim salondaydı. evde duracağı tutmuş adamın. annem yine yok. belediye
    başkanı mı oldu bizden habersiz diye şüphelerim var. abim yanına çağırdı beni. tam bizim odaya
    giriyorduk mahide ile bir baktım salonun kapısından kafasını uzatıyor. yanına gittim.
    -koçum benim be kızı eve de getirmiş.
    +saol abi. bir şey olacağında değil de.
    -bak koçum. kızı sıkma. rahat bırak zorlama hemen.
    +ne dşyorsun abi ya.
    -güven sen bana. sıkboğaz etme kızı. rahat ol. bak kızların özel noktaları vardır. o noktaları
    bulursan kız feci azar.
    +bizden habersiz playboy falan mı oldun sen cümlelere bak ya. hergün bir kız arkaürüyorsun
    sanki.
    -lan bende para olsa piuuuuuu.
    +he öyle öyle. sen evden çıksana abi kız rahat etsin ürkütüyorsun kızı.
    -hadi lan oradan. kız niye benden ürksün. ama çıkıyorum yine de. hadi göreyim seni.
    kapıdan çıkarken bir gülüşü vardı, dedim bu kızı bir ara gibti herhalde.
    mahidenin yanına gittim. kız odada tek başına bekliyordu melül melül. göleğinin üstten iki düğmesi
    açıktı. bütün kızların böyleydi zaten. ayrıca gömlek göğüslerini çok belirgin yapıyordu. vücudu
    zaten muhteşemdi. yatakta oturuyordu ben de yanına oturdum.
    -ee ne yapalım mahide?
    +bilmem. sen ne istersin?
    çok şey istiyordum ama nasıl söyleyecektim. ben de tüm ergen fantezilerinde olduğu gibi atıldım
    ortaya:
    -doğruluk mu cesaretlik mi oynayalım mı?
    +şişe çevirmece.
    -evet adı bu galiba.
    +tamam oynayalım.
    direk mutfağa gidip şişe aradım. en küçük şişe 1.5 litrelik çamlıca gazoz şişesiydi. sorun olmaz
    herhalde dedim ve odaya arkaürdüm.
    mahide şişeyi görünce görünce gülmeye başladı. umursamadım kendisini.
    şişeyi çevirdim. mahide heyecanlı heyecanlı şişeye bakıyordu. yere oturunca ben iyice tahrik
    oldum. bir şey olduğundan değil tahrik olacak yer aradığımdan. sonra şişe durdu. o bana
    soracaktı.
    direk doğruluk dedim.
    +beni seviyor musun?
    ya giberim ben böyle hayatı.
    bu soruya iyice sinirlensem de belli etmedim.
    -elbette seviyorum dedim. bu gülüp başını omzuma sürttürdü. hala bu yaptığını anlamaya
    çalışıyorum. köpekler gibiydik o anda. belki de doggy sytyle a işaret ediyordu, kim bilir.
    tekrar şişeyi çevirdik. yine bu bana soracaktı.
    cesaretlik dedim.
    +pencereyi açıp mahideyi seviyorum diye bağır.
    keşke şişeyi mahallenin ortasına koysaydı ve üzerine oturmamı isteseydi. ama yapacak bir şey
    yok amı olan kazanır.
    açtım pencereyi. "mahideyi seviyoruu" dedim.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 32.
    0
    neden? çünkü abimi gördüm dışarıda. ellerini falan
    ovuşturuyor . beni görünce kahkaha atmaya başladı. iyice sinirlendim. bu baya baya ölecek gibi
    gülmeye başladı. kapattım pencereyi. mahide yine sürtündü bana. şişeye baktım, iç çektim hadi
    oğlum göreyim seni diyerek attım. sonuç:
    doğruluk olsun mahide dedim. sevgi koyayım çamlıca gazoz şişesi.
    +bir kızla hiç şey yaptın mı? dedi muzip bir sırıtmayla.
    hep şu cevabı verseydim diye iç geçiririm.
    +yattım mı? sevgi bile koydum.
    real:
    +hayır mahide. kimseyle yatmadım. buna zemin hazırlayan kızlar oldu ama bana göre değillerdi.
    bu iyice yumuşadı. kendini koyvermeye başladı. lavaboya gidip geliyorum dedim. lavaboya gittim.
    suyla dilimi çalkaladım. bu söylediklerim kara bir leke gibi üzerimde kaldı.
    odaya girdiğimde mahide memelerini sıvazlamıyordu. keşke sıvazlasaydı. her şey daha kolay
    olurdu.
    şişeyi yine çevirdim. nihayet sıra bana geldi.
    mahide doğruluk dedi. istediğim bu değildi.
    -kızlar hiç o videoları izliyorlar mı? (o zamanlar bu soruyu bir kızın cevaplandırması için
    yaşıyordum)
    +hangi videoları?
    -hani p harfiyle başlayan.
    yine gülmeye başladı kız.
    +yani.
    -evet mi hayır mı?
    +elbette izliyorlar.
    -yani sende izliyorsun.
    +bir soruydu.
    -sadece izliyor musun yoksa ?
    bu yine kahkaha atıp şişeyi çevirdi. sıra yine bendeydi.
    yine doğruluk dedi.
    -sadece izliyor musunuz yoksa şeyde yapıyor musunuz?
    +neyde?
    -kendini tatmin etmekte deniyor buna.
    +eveeet dedi kegib kegib. gülmekle meşguldü.
    yine şişeyi çevirdik. ve yine ondaydı. allahım dedim cuma günü kesin namaza geliyorum. en kötü
    diğer cuma.
    cesaretlik dedi mahide.
    +pantolunun çıkarsana dedim. kalbim yerinden çıkacak gibiydi, penisimde pantolonumda.
    ···
  8. 33.
    0
    kız yine gülmeye başladı. bu gülünce ben de gülüyorum. iyice mala bağladık. mala bağlamak
    yerine mala vurma kısmına geçseydik. sonra dünyanın en güzel anı geldi. bu bir yandan gülerken
    diğer yandan ayağa kalktı. ardından pantolonunu indirdi. o anda bırakın o anı yemin ederim şimdi
    bile titreme geldi. kocaman bir aktar çıkmasın mı? şakaydı beyler.
    ama sahiden aydınlanma yaşadım. ve şu an yazarken halimi tahmin edemezsiniz. kafam tuhaf
    tuhaf kasılmaya başladı. pantolonu indirirken vücudunu da oynatıyor hafiften. ben vücudumu
    dizginlemeye çalışıyorum. ardından pantolonu yatağa koydu. oldu mu dedi gülerek. bacakları süt
    gibiydi. iç çamaşırı şu sıkıca saran boxerlara benzeyenlerden adını bilmiyorum. bu eyre oturdu.
    bağdaş kurdu. bana bakıp yüz ifademe gülüyor. allahım cuma bu hafta kesin dedim.
    bacaklarına bakmaktan şişeyi göremiyordum. ayrıca bu iç çamaşırı türünde vjina ve popo acayip
    belirgin olur. bu da benimin kanımın çekilmesine neden oluyordu. mahide durumun farkındaydı bu
    yüzde o melek kız gitmiş yerine karşısındakiyle alay eden bir şeytan gelmişti. şişeyi çevirdik.
    allahım atayizlere bakma sen muhteşemsin.
    cesaretlik dedi mahide. o an sevinç gözyaşlarımı içime akıttım. ben zapa, hayatımı bu anlar
    sayesinde tutunmuştum. her gece yatmadan önce her sabah yataktan kalkmadan önce bu
    fantezileri kurar hayatı çekilir kılardım.
    -mahide gömleği çıkarsana dedim çatallaşan sesimle. yine güldü. bende güldüm salyalarım
    akarak.
    gömleğini çıkardı. destekli sütyen vardı, zaten göğüsleri büyüktü ama şimdi altlarına kova koyup
    süt sağılabilirdi. çok tuhaf bir duygu bu. benim yaşımda neredeyse düzenli sesk hayatı olan
    adamlar da vardı. ilginç ama bu olaylar oluyor. fakat siz yaşamadığınız için gerçekçi gelmiyor.
    önümde bağdaş kurmuş halde iç çamaşırlarıyla duran süt gibi bir kız vardı. hala inanamıyordum.
    acaba internetten ferre açıp izlesem mi diyordum. çünkü böyle bir arka olamaz. biçimli düzgün .
    bence bu dış güçlerin oyunu. her anlamda yani. türk kızlarının en çirkinlerinin ferreleri yapılıyor.
    aslında en az rusların ki kadar muhteşem vücuda sahip olanları var. ama inanamıyoruz.
    inandırmıyor binler.
    acaba hamle yapsam mı diye kendimle savaşıyordum. mahide ye kitlenmiş durumdaydım. ama
    şişeyi çevirdik yine. teşekkürler çamlıca. ama bu sefer sıra ondaydı.
    cesaret dedim. ve hayatımın top 10 utanç anına girecek olan şeyle karşılaştım.
    -kendini tatmin et . dedi ve güldü.
    +sahiden mi?
    -evet hadi bekliyorum.
    kızlar okulda ki gibi değillerdi. erkeklerden daha iğrenç ve sapkın fantezilere sahiptiler.
    pantolonumu fermuarını açtım. utana sıkıla penisimi çıkardım. bu yine bir kahkaha koyverdi.
    insanlarda sahiden edep kalmamıştı.
    penisimi sıvazladıkça bu gülüyor. bilirsiniz matürbasyon yaparken yüzünüz şekilden şekile girer.
    en iğrenç hallerinizi alırsınız. dorian grayin çirkin hali yanınızda halt etmiştir. cikste de boşalırken
    bu olur. ama ben utançla karışık yapınca yüzüm acınası bir hal alıyordu. mahide nin vücuduna
    bakarak işler kolaylaşmaya başladı. feci sertleşmiş durumdaydım. mahide de eliyle bacaklarını
    sıkmaya başladı. gülmeleri hafif iç çekmelere dönmüştü. derken geldim. tam ferre izleyeceğinizde
    gelen komşunun küçük çocuğu gibi geldim. fakat bir sorun vardı menilerin bir kısmı mahidenin
    göbeğine falan gelmişti. kız hala gülüyordu. arkamı döndüm sümüklerimi çektim ve fermuarımı
    kapattım.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 34.
    0
    mahide ayağa kalkıp beni dürtmeye başladı.
    -utanmadın değil mi ?
    ben o an ağlattın bin:( ruh halindeydim.
    +yok canım ne olacak. hergün yaptığı...
    -hahah çok acayipsin ya. kızlar böyle şeyleri bilmiyor falan sanıyorsunuz.
    yok yok huursunuz bilmez miyiz.
    +evet öyle.
    bu sırada göbeğinde hala meni var.
    göbeğini gösterdi:
    -mahvettin her tarafımı, devam ediyor muyuz oyuna?
    +edelim.
    tam kumarbaz gibiydim. yenilemelere doyamıyordum. aslında trajedik açıdan bakmazsak bence o
    kadar kötü bir durum değil. nihayetinde gerçek bir kız karşısında çekiyorsunuz. sorun yoktu benim
    için. çamlıca döndü, cesaret dedi mahide. o da gözünü karartmıştı galiba. keşke direk hadi
    veriyorum gel deseydi. bu kadar zahmete girmezdik.
    mahideyi kaldırıp yatağa yatırdım . altındakini çıkardım. iyice kikirdeyip bacaklarını kapatmaya
    çalıştı. kafamı daldırdım vajinasına. deli gibi yalamaya başladım. iyi ki çorba içmemiştim. mahide
    inleme faslını geçip bağırma kısmına geldi direk. ne olduğunu anlamadan erkenden geldi. kafamı
    kaldırdım aptal aptal sırıtıyordu. üzerine yattım olduğum gibi. kalçalarını elliyordum. sıka sıka
    koparacaktım neredeyse. ama hakkım olduğunu düşünüyordum hergün böyle arkalere
    rastlanmıyordu. daha kötüsü hergün arkae rastlanmıyordu. hatta kıza bile rastlanmıyordu, güzel
    arkalü erkeğe bile rastlanmıyordu. neden yaşıyorduk ki bu hayatta.
    kalçalarını sıkarken mahide öpmeye çalışıyordu beni. sevmiyorum böyle şeyleri ama arada
    vakumlayıp geri çekiliyordu. ellerimle bu sefer göğüslerini sıkmaya başladım. bundan bir hayvan
    nidası yükseldi gülerek. göğüslerinin sütyeni çıkaramadan ısırıyordum.
    ne kadar kötü kopçalar yapıyorlar sanki hiç çıkarılmamasını istermiş gibi. galiba anti ciksist
    müslümanlar topluluğu falan sütyen üretiyordu.
    mahide nin her yerini sıkarken mahide hafiften doğruldu. bende kendimi sırtüstü bıraktım ardından
    üzerime oturdu mahide. pantolonumu indirmiştim. mahide bi eliyle penisimi sıvazlıyordu diğer
    eliyle "ay ayıp bu haha" babına ağzını kapatıyordu. penisimi elledikçe ben hayvanlaşmaya
    başladım. içimde ki ıssız adam ortaya çıkıyordu. saçlarından kavramasam mı diye düşünüyordum
    ama korkuyordum da. hem hayvanlığın lüzumu yoktu. bir süre sonra penisimin gerektiği kadar
    sertleşmemesi dolayısıyla mahide kafasını gömdü penisime. dişlerine taka taka yalıyordu. penisi
    koparma ihtimali vardı. olsun dedim her gün penisim bir ağızla karşı karşıya gelmiyordu.
    düşünsenize penisinize çömen bir kadın var. göğüsleri hafiften sallanıyor sütyni açamamanız
    dolayısıyla. bacakları birleşik ve size bakıyor. ağzı da penisinizi tatmin etmekle meşgul. ben her
    gün kadın gören biri değilim . böyle analrı yadırgıyorum. keşke fotoğrafını falan çekseydim. çünkü
    şu anda da bana inandırıcı gelmiyor. ben böyle bir şey yapmış olamam. ardından aah dedim.
    dişleri iyice takılmıştı ama zevkten ölecek durumdaydım bir yandan. hayat ne güzeldi amlar filan.
    (şimdilik son entry arkadaşlar. ayrıca dün geçilen usain boltu buradan eleştirmek istiyoum. daha
    konsantre olması geerekiyor. amerikayı bu alanda geçsin baari dünya)
    geleceğimi yavaş yavaş anlamaya başladım. kafasını kaldırdım elimle. kıza baktım hala gülüyor.
    herhalde alnımda filan charlie chaplin vardı neye gülüyordu bu kadar. yataktan kalktık vücudunu
    dolaba dayadım. yüzüstü dolaba bakıyordu. izlediğim ferreler aklıma geldi. allahım şu arkaüde
    aradan çıkaralım diyerek kafamı poposuna soktum resmen. ne güzeldi poposu. artık hiç yok
    etrafımda öyle popo. artık etrafımda arkadaşım da yok gerçi. düşünün yani bırakın kızı erkek bile
    yok.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 35.
    0
    ama vajina kadar güzel değildi. hafiften mide bulandırıyordu. olsun devam ettim. bu da dolaba
    vuruyordu eliyle. "ahh hadi" filan diyordu. bir an alında bu beni gibiyor dedim. ama bende hetero
    muallakydim hoşuma gidiyordu. ardından penisimi poposuna değdirdim. iyice vücudum atmaya
    başladı. penisi poposuna sokamıyordum. kız bağırdı "krem falan llazım" bir şaşırıp aaa öyle mi
    oluyor dedim. ferrelerde hiç öyle değildi . kremi buldum banyodan. ne yapacağız dedim. ya ver
    şunu dedi. kremi alıp deliğini açmaya başladı. iyice tiksindim bundan. ardından penisimi soktum
    zar zor bir iki kere geldim ama zevkten yıkılıyordum. sonra?zil çaldı.
    popousunun deliğine dil atınca hafiften yüzüm ekşidi.
    Evet zil çal çaldı. Kızın içindeydim ve zil çalmıştı. Annem olabilirdi gelen bu yüzden
    telaşlanmıştım. Mahide kafasını çevirip bana baktı.
    -çok zevkli değil mi dedim.
    +zapa kapı çaldı.
    -evet.
    +açmayacak mısın?
    -boşver basar basar giderler.
    1 dakika kadar daha mahide nin içinde gidip geldim. Heyecan ve zevkten kafamı duvarlara
    vurmak istiyordum. Sonra bir anda bulunduğumuz odanın csevgi taş atıldı. Cama çıkmadım. Gidip
    gelmeye devam ettim yavaş yavaş. Mahide ve ben inlemekle meşguldük. Aslında mahide
    inlemekten çok bağırıyordu. Orgazm taklidi dedikleri şeyden olabilir bu. Ardından mahide ye
    geliyorum dedim. Penisimi çıkardım. Başım mahide nin sırtındaydı.ve parkeye boşaldım. Yüzünü
    döndü mahide. Bu sefer başım göğüslerindeydi. Titriyordum hala. Mahide gülmeye başladı tekrar.
    Çok zevkliydi dedi. Bence bunu diyen kız huurdur. Bunu demeyen kız sıkıcıdır. O zaman huurlar
    evlenmek için idealdir. Üzerimizi giyindik. Gerizekalının biri hala cama taş atıyordu. Pencereyi
    açtım. Abim bana bakıp sırıtıyordu. Pencerenin tam altındaydı.
    -abi ne yapıyorsun burada?
    +nasıl lan ne yaptınız?
    -nasıl ne yaptık?
    +hadi hadi anladın işte.
    -sen mi zile bastın?
    +evet. Yarıda bölmemeişimdir inşallah.
    -aslında böldün.
    +neeeeee? Aslanım benim be koçum benim be. Tamam tamam devam edin siz.
    pencereyi kapatıp bunun tuhaf hallerini izledim. En azından mahalledeki çocukları alıp konvoya
    çıkmamışlardı. Bu da iyiydi.
    Mahide artık eve gideceğim dedi. Tamam dedim. Beni bırakmayacak mısın dedi.
    -kendin gidebilirsin diye düşündüm.
    +ya şimdi böyle olduk.
    kızlar ne kadar taktandı.
    -şimdi ne olduk?
    +istediğini aldın tabi.
    arkaten bahsediyorsa haklıydı.
    -seni eve bırakırsam istediğimi almamış mı olacağım?
    iyice sinirlendi mahide. Arkası dönüktü bana. Acaba yine yatabilir miydik? Zorlamadım. Penisim
    de bu düşünceme karşı çıktığını mideme çekilerek gösterdi. Tamam gel dedim mahideye. Birlikte
    onların evine doğru yürüdük. Mahide yi evine bıraktıktan sonra tekrar eve döndüm. ilkokul
    arkadaşlarımdan biri kapının önünde bekliyordu. Ne bojk yemeye gelmişti acaba.
    -oooo zapa neredesin kanka ya.
    +buradayım.
    -haha görüyorum. Ya birkaç kişi eski sınıftan toplandık gelsene bizimle.
    +şimdi mi?
    -aynen hemen gidelim.
    +aslında ödevim vard…
    dememe fırsat vermeden kolumdan tutup yürütmeye başladı. Yürürken ara arar suratına
    bakıyordum. Hafiften korkmaya başladım. Bobreklerimi kontrol ettim. Çünkü bakışlarından iki
    sonuç çıkarılıyordu: ya böbreğini alırız ya da böbreğini giberiz. Böbrek gerçekten kötü bir hayat
    yaşayan organdı.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 36.
    0
    beni arkaüren çocuğun eski sınıftan arkadaşım olduğunu biliyordum ama yemin ederim adını
    hatırlamıyordum. Ayrıca berbat arkadaşlarım varmış. Biri istemediği halde neden zorla
    arkaürürsünüz ki onu. ilkokuldayken pek söz söylemekten çekinmezdim. Normal şeyler söyledikçe
    sınıfta ki gerizekalılar gülmeye başlardı. ister istemez herkesle arkadaş olduğum falan sanılıyordu.
    Bundan da nefret ederim. Düşünsenize bütün sınıf sizinle arkadaş. Bundan daha iğrenç ne
    olabilir?
    bir parka gittik yanımda ki çocukla. Bizim eve yakın bir parktı. Ben ve çocuk dışında 6 kişi daha
    vardı. 3 kız ve ikimizle beraber 5 erkektik. Kızlar geldiğimi görüp arkalarını dönseler ve
    pantolonlarını indirseler o arkaleri öpüp alnıma koyduktan sonra pantolonlarını yukarı kaldırırdım.
    inanılmaz halsizdim. Diğerlerinin yanına gidince ooo zapa dediler. sevgi koyayım ismim “ooooo
    zapa” falandı galiba. Kim gelse ooo zapa diyordu.
    çirkin olanlardan biri konuşmaya başladı:
    -naber zapa ya nerelerdesin?
    +buradayım.
    -hahaha aynısın.
    bin kurusuna bak ya buradayım dediğimde niye gülüyorlardı.
    -nasıl gidiyor okul falan?
    +iyi işte . bir aksilik olmazsa takdir alacağım.
    yalandı. Kümede kalmaya oynuyordum.
    -ikokulda da öyleydin zaten. (ilkokul ve ortaokul yani)
    gerçi ilkokulda böyle değildim ama öyle diyorsa öyle olabilirdim sorun değildi.
    bu salaklar aptal aptal bana bakıyorlardı. Bir çardakta sıkışarak oturmuştuk. Kızlara baktım. Birisi
    çirkin diğeri tuhaf öbürü güzeldi. Tuhaf diye bahsettiğimde güzeldi sanırım. 8 inin de ortak noktası
    sınıfta ve okulda popüler olmalarıydı. Kendilerini üst tabaka da görüyorlardı herhalde. Yoksa hepsi
    birbirini çağırmazdı. Kızlardan güzel olanı orta üçte bizim sınıfa gelmişti. Bütün sınıf aşıktı
    kendisine. O ara kötü hissetmiştim kendimi. Ben de laf olsun diye aşık olmaya çalışmıştım ama
    olmamıştı. Olmayınca olmuyor sahiden.
    ···
  12. 37.
    0
    bir süre oturup başarılarından bahsettiler. iyice sinirlenmeye başladım. Oturduğum çardağı 4
    kişilik barzo bir erkek grubu kesiyordu. Bunlar kendi aralarında konuşurken ben onlara
    bakıyordum. Büyük ihtimalle gay sanmışlardır beni. Ardından kızlardan birine hafiften laf attılar.
    Bütün grup onlara dönüp baktı. Herifler ne bakıyorsunuz lan dediler. Bizimkiler de korkaktır
    açıkçası. Hemen döndüler önlerine. Oradan o kadar ayrılmak istiyordum ki.
    çocuklar yanımıza geldiler bir süre sonra. Aramızdaki en yakışıklı kişiye “noldu lan süt” dediler.
    Süt diye bir tabir var bu ülkede.
    - bir şey olmadı dedim. Hayır derdim, En yakışıklı kişi ben olsaydım. Başka birine söylemişti bunu.
    Ama gördüğüm kadarıyla herkes üstüne alınmıştı.
    +bir şey yok dedi süt.
    -ne öyle bakıyorsunuz lan bize bir şey yapacaksınız. Kızların yanında havanız kime.
    +kimseye bir havamız yok oturuyoruz sadece dedi süt.
    -he akıllı ol.
    acaba dayak yersem buradan ayrılma şansım olabilir miydi?
    +baksana aga. Dedim bize laf atana.
    -buyur dedi.
    çardaktan indim hemen hızlı bir hamleyle kafa attım. Hayatımda ilk kez kafa atıyordum. Yüzüne
    değilde omzuna kafa atınca işler taka sardı. Direk kaçmaya başladım. 4 izbandut arkamda ben
    önde mahalleyi turluyorduk. Adrenalin patlaması yaşıyordum. Çok iyi koşarım bu arada.
    ortaokulda koşu yarışında birinci olacaktım 3 kez dönülmesi gereken sahanın ilk turunda yarışı
    bırakmasaydım. En sonunda peşimi bırakıp taş atıp annemin kulaklarını çınlattılar. Bunlara gülüp
    “noldu lan” diye bağırdım. Biri yine koşmak için hamle yaptı ve kaçtım. Nefes nefese eve geldim.
    abim kapıyı açtı. içeri girmeden soru sormaya başladı.
    -lan parkelerde ki beyaz şeyler sandığım şey mi?
    +evet abi ayran.
    -dalga geçme oğlum. Git temizle lan onları su olmuşlar. Yoksa harbiden kızla seviştin mi?
    +evet abi.
    -lan sen başımıza iş mi açacaksın salak. Ya ailesine söylerse.
    daha demin adriana lima yı gibmiş gibi sevinen ilkokullu gitmiş yerine mahallenin
    muhafazakarlıktan sorumlu abisi gelmişti. Kendi gibemiyor ya biz de gibmeyelim istiyor.
    +bir şey olmaz abi.
    -ya annemin kulağında giderse?
    +ya sanki annemi si…
    -ne?
    +nereden duyacak abi. Sen söyleme bir şey.
    -iyi hadi bakalım. Ama sil şu parkeleri.
    peçeteyle parkeleri sildim. Ardından msne girdim. Mahide “niye konuşmuyorsun” yazmıştı. Bu kız
    hep mi gerizekalıydı yoksa yanlışlıkla beynini mi gibmiştim anlamadım. Yani görüyor online
    olmadığımı ve bunu yazıyor. Sonra kızları neden ciks objesi olarak görüyorsunuz. Sırf bu yüzden
    aciksüel olmaya çalıştım. Bazen korkuyordum bir aptalla yattığım için daha aptal olabilir miyim
    diye. Sonra söz konusu amsa gerisi teferruattır mottosunu uyguluyordum. O aralar gerçek bir
    sevişkendim. Abime ve babama üzülüyordum. Biri hiçbir kızla yatmamıştı diğeri sadece annemle
    yatmıştı. Şimdi anneme bakıyorumda sınıf arkadaşım olsa hayatta muhabbet bile etmezdim. Yani
    dünya da sadece ikimiz kalsak bile onunla birlikte olmaya çalışmazdım. Ne bileyim ağaca falan
    hallenirdim herhalde.
    Ardından işler rutine dönmeye başladı. Sınav zamanı da yaklaşıyordu bu arada. ne kitap yüzü
    açmıştım ne de ders dinlemiştim. Vicdanımı yanımdakilere bakarak rahat ettiriyordum. Onlar da
    ders çalışmıyordu. Mahide yi bırakın artık yalayıp yutmayı öpemiyordum bile. Bazen öyle bir
    bakıyordu ki onu öperken arkaüme cop sokacağını düşünüyordum.
    biyoloji sınavındaydık. Öğretmen kağıtları dağıtmış ve sınavı başlatmıştı. Cemile baktım. Cemil de
    bana baktı. Ardından furkana baktık. Furkan diğer sıralara baktı. Bir anda mahide döndü arkaya:
    -zapa
    +valla mahide ben de hiç çalışmadım.
    -başka bir şey söyleyeceğim.
    +hoca böyle görürse kağıtlarımızı alabilir. Benim için sorun olmaz ama sen iyi not almak istiyorsan
    önüne dön.
    -ben ayrılmak istiyorum.
    +hiç mi çalışmadın?
    -sınıftan değil senden.
    +heeee.
    sonra mahide önüne döndü. Hiç mi sınav pgibolojisinden anlamıyordu. Önümde cevaplanmayı
    bekleyen sorular vardı ve benden ayrılacağını söylüyordu. Hangi kız sınavda ayrılacağını söyler
    ki? O sınavdan 11 aldıysam bunun sorumlusu bence mahidedir. Ayrıca 11 puan veren
    öğretmenler var. 10 olsaydı kabul edebilirdim ama 1 puanı ne için vermişti acaba. Mahide denin
    beni terkettiğini duyunca üzüldüm dersem yalan olur. Cemile :
    -hiç bildiğin soru var mı? Dedim.
    +ya aga o kadar kolay ki bu sorular.
    -cidden mi biliyor musun?
    +ya yemin ederim çok basit lan.
    -e yap o zaman bakalım senden.
    +ama çalışmadım işte. çalışsak çok rahat 80 falan alırdık.
    cemile bakmaya devam ettim. Bu oflayıp pufluyordu. Furkana baktım “aga birinci soru mitokondri
    olabilir mi” dedi. Birinci soruya baktım. Anlamadım. Herhangi bir hayvan y ada bitkinin içinde
    bulunanlardan bahsetmiyordu. Belki mitokondrinin bununla da ilgisi yoktu.
    1. Sorunun yanına mitokondri yazdım. Denemeye değerdi.
    Hayatın her dönemini adlandırmak gerekseydi bu döneme çöküş derdim.
    mahide ile ayrılmıştık. Tabi bu üzücü bir durum değildi. Gerçi ayrıldıktan bir gün sonra bir erkekle
    önümde ki sırada birbirlerine sürtünmeleri falan hoş görünmüyordu. Yandaki şişmanlar çatla patla
    anlsevgi gelen hareketi yapıyorlardı bana. Şu şişmanları arar ara gibmek istiyordum. Sayacı da ki
    adam vajinalarını bulmak için iyice baldırları açmak falan gerek demişti. iğrenç bir adamdı kendisi.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 38.
    0
    Ama bana çatla patla hareketini yapan kızı duvara dayayıp poposunu yumruklamak aklımdan
    geçmiyor değildi.
    bu sınav döneminde bütün sınıf ders çalışırken biz arka sırada oturan gerizekalılar sistemi
    eleştirmekle meşguldük. Gerçi bizim sıra onu da yapmıyordu. Ama din derslerinde teneffüste vs
    gündoğdu marşını söyleyen grup durmadan fuck the system tribindeydiler. Sınavları hep düşüktü
    doğal olarak.
    matematik sınavımızın olduğu anlar acınasıydı. Bağıntılarla ilgili sorular vardı. Sorunun neyle ilgili
    olduğunu anladığımızda 15 dakika geçmişti. Ve bağıntıyla ilgili olduğunu söyleyen yan sırada ki
    komünist çocuktu:
    -beyler soruda bağıntı yazıyor galiba bununla ilgili demişti. Sevinmiştik o anda. En azından ne ile
    karşı karşıya olduğumuzu biliyorduk. Ne formülleri biliyorduk ne de başka bir şeyi. Ama her
    sınavdan düşük not almaktan sıkılmıştım mahide den yardım istedim. Sırtını dürtmeye başladım:
    -zapa ne var dedi fısıldayarak.
    +kağıt değiştirelim mi?
    -hayır saçmalama.
    +ama biz birlikteydik bir ara.
    -ee nolmuş?
    +yardım etmeliyiz eskilerin hatrına.
    -ne yaaşdık ki sanki.
    +sana tost ısmarlamıştım.
    -git be salak dedi.
    cemil in bir soruyu yapmaya çalıştığını gördüm. Kafamı uzatıp kağıdına baktım. 110 u üçe
    bölüyordu. Ne yaptığını sordum. Bana 3. Sınavdan 100 alırsam dedi ve gerisini dinlemedim.
    Furkan sallıyordu habire. Komünist çocuk furkana :
    -aga söylesene nasıl yapıyorsun dedi.
    +sallıyorum ya.
    -oğlum nasıl sallıyorsunuz lan öğretin.
    komünistin durumu bizden daha da beterdi.
    tek yol devrim.
    ···
  14. 39.
    0
    2. sınavlar geride kalmıştı ve karnemde 3 tane 3 üm vardı. Gerisi malumunuz. Ama sıramın ve
    komünistlerin gurur kaynağıydım. Çünkü bu adamların arasında en yüksek not 29 du. Tarih
    sınavında öğretmen “ zapa 60 “ dediğinde bana öyle bir baktılar ki “işte bu zapa tanıyoruz biz bu
    çocuğu” der gibiydiler. Onlar için başarının peygamberiydim.
    bir gün kimya dersindeydik. Kimya hocası aldığı paranın hakkını vermek yerine masasında
    uyukluyordu. Yani en azından gibmemiz falan gerekti hakkımızı almamız için.
    deniz erkek arkadaşıyla yaşadıklarını deryaya anlatıyordu. Şişmanlar bana nazire yaparken
    cemile sordum:
    -aga sen şişman giber misin?
    +elbette.
    bunu öyle bir dedi ki beni de gibebileceğinden emin oldum.
    deniz in anlattıklarına şişmanlar ve derya kahkahalarla gülüp bana bakıyorlardı. iyice
    sinirlenmiştim. Sıralarına uzanıp “ şişmanlar isterseniz deniz bizim yaşadıklarımızı da anlatsın”
    dedim. Komünistler ve bizim sıra ile birlikte mahide de söz konusu cümleye kitlendiler. Şişmanlar
    şok olmuştu. Deniz sinirli bir şekilde bana bakıyordu. insanların mutluluğunu bozmak çok güzeldi.
    Şişmanlar denize bakma sen dediler. Cemil ve furkan aga sen anlat bize hadi dediler. Herhalde
    anlatsam orada pantolonu indirip matürbasyon yaparlardı. Komünistler niye olayı dinliyordu
    anlamıyordum. Belki de devrim yolu tak yolu diyerek başka amaçlara yönlenmişlerdi.
    deniz sinirli bir şekilde konuşmaya başladı:
    -sen ne hayvan birisin lan.
    +ne alakası var.
    -bak huur çocuğu (arka gruplar: oooooo dedi. Ama arka cemil de onlara niye eşlik etti anlamadım)
    dayak yemek istemiyorsan kes sesini.
    cidden dayak yemek istemiyordum. O yüzden susayım en iyisi dedim. Ardından vazgeçtim. Dayak
    yemek sanıldığı kadar kötü bir şey değildi. Ama toz yoksa iyi olurdu.
    +dayak yemek benim için sorun değil deniz. Bizim evde olanları rahatlıkla anlatabilirsin. Ayrıca
    utanmana gerek yok makine gibiydin.
    yüzü kıpkırmızı olmuştu denizin . şişmanlar şok olmuş komünistlerse devrimi farklı yerde
    buldukları düşüncesiyle sırıta sırıta izliyorlardı. Furkanda sırtımı sıvazlıyordu. “bravo kanka”
    diyordu. Artık emindim bunlar beni gibecekti. Çünkü vücudumda kadın organları taşıdığımın
    farkına varmışlardı.
    ···
  15. 40.
    0
    sonra en son olmasını istediğim şey oldu. Deniz yine ağladı Ve sınıftan derya ile birlikte çıktılar.
    Ben de mideme oturan öküzle baş başa kaldım.
    Komünistler “müthişsin zapa” diyorlardı. Devriminize bakın arkaler diyemedim. Sabah sabah
    molotof yemenin anlamı yoktu.
    korku içinde olacakları bekliyordum. Kimya hocası da hala uyuyordu. Ve nihayet zil çaldı. Kimya
    hocasını uyandırdılar. “saolun çocuklar” diyip sınıftan çıktı huur. Şimdi bakıyorum da sahiden
    keşke gibseydik hem notlarımıza arttırmak için şantaj yapardık. Teneffüste tam dışarı çıkacakken
    sınıfa 3 izbandut girdi. Kedidir kedi diyerek kendimi motive etmeye çalışıyordum. Ama sırama
    doğru gelmeye başladılar. Cemil ve furkanda tırmışlardı . keşke hz isa falan olsaydım ben göğe
    yükselseydim benim yerime abim dayak yeseydi. izbandutun arkasından deniz çıktı. Bu huurlara
    karışılmamalı dövdürüyorlar adamı.
    -bilader sen ne ayaksın dedi izbandutlardan en önde olanı. Yine sevgili değiştirmişti kaltak.
    Okulda her şubeye verme rekoru falan kırıyordu galiba.
    +ayaktan kasıt dedim.
    -dalga mı geçiyorsun bilader.
    bilader diyenlerden nefret ederim.
    +hayır.
    -sen bu kıza ne dedin?
    +bilmem ne demişim.
    -makine gibiydin falan ne ayak lan.
    +sen de bilirsin patron makineliğini.
    o an buz gibi oldum. Cemil ve furkan korku dolu gözlerle bana bakıyorlardı.
    -demek ben de bilirim.
    +yani patron dürüst olalım şimdi. Bu kızın hiç biriyle yapmadığını falan düşünmüyorsundur
    herhal…
    huur çocukları suratıma vurmalarından nefret ediyordum. Tam yerde tekmelenirken momünistler
    olaya müdahele etti. Ardından müdür yardımcısı geldi gördüğü herkese vura vura. Yerde
    yatıyordum. Müdür yardımcısı noldu diye sordu:
    -hocam bu sefer yerler tozlu değil tebrik ederim dedim. Gerçekten de pırıl pırıldı.
    Dilimi tutamıyordum. gibik organım bağımsızlığını ilan etmişti. Bana danışmadan istediğini
    söylüyordu. Oldboy da ki adama imreniyordum. Ben de kesebilir miyim diye bir ara makası
    hazırladım. Sonra salaklaştığımın farkına varıp makası kaldırdım.
    dayak yedikten sonra tekrar des zili çalmıştı. Yine oturdum sırama. Komünistler durumumu sordu.
    Saolun dedim alışığım ben. Güldüler. Etrafımda gereksiz yere çok fazla gülen insan vardı.
    girdiğimiz dersin ne olduğuyla ilgili bir fikrim yok. Ama denizlerin sırası yine benle dalga
    geçiyorlardı. Mahide de öfke ve acıma duygusuyla karışık bir şekilde bakıyordu. Acıma sevgilisiyle
    hiç yatmış mıydı? hEp bunu sormak istiyordum ama kolay değildi.
    o gün okuldan sonra eve gittim. Abim evdeydi. O ara sosyalliğini kaybetmişti. Bütün gün gta ve
    age of falan oynuyordu. Yüzüme baktı, gözümün altı morarmıştı. Yine gaza geldi bu:
    -laan ne oldu lan yine .
    +kızın biriyle yiyişiyorduk sıradan düştüm.
    -aslansın lan afferin.
    sonra durdu:
    -oğlum biraz efendi ol lan nedir her kızla yatıp kalkıyorsun.
    görende ferre yıldızı sanırdı beni. Her kızla yatıp kalksam eve mi uğrardım.
    dolaba gittim yemek için. Bu kez bayat ekmek bile yoktu. ekmek almak için dışarı çıktım.
    Mahallenin kevaşelerinden biri naber dedi. iyiyim dedim.
    -hiç mallede yoksun yeeea sen.
    +doğrudur.
    -dur be nereye gidiyorsun hemen.
    +benimle yatar mısın?
    - ohaaaaaa
    +o zaman git başımdan.
    insanlar bunu demeyi zor sanıyorlar. Ama kolay. Yaşıyorsanız her şey kolaydır. Neden bu kadar
    abartılıyor anlamıyorum.
    huur arkamdan sapık diye bağırıyordu.
    sınavlar bitmiş okul artık azalmıştı. fazla gelen yok okula. sınıfta toplasan en fazla 25 kişi
    oluyordu. evde yapacak bir şeyim olmadığından okula geliyordum. arka sıraların okula gelmesinin
    bir diğer nedeni devamsızlıktı. sanki derslerden geçeceklermiş gibi devamsızlığa dikkat
    ediyorlardı. ders işlenmiyordu ve rehberlik hocası saçmalıyordu:
    -evet çocuklar. bir yılı öyle böyle bitirdik. nasıl geçti yılınız?
    herkese tek tek soruyordu. herkes iyiydi kötüydü diye saçmalıyordu. bana sormaması için dua
    ediyordum. zaten beni tanımıyordu da . herkese ismiyle hitap ediyordu. sıra bana geldi:
    -evladım senin nasıl geçti adın nedir?
    cemil furkan ve ben what is love da çalsaydı eğer o jim carrey in arkadaşları gibi olurduk. ben o
    ben o diye saçmalamaya başladık. ben miyoptum galiba ama diğerleri de görmüyordu. derya zapa
    sen dedi sinirli şekilde.
    +nasıl mı geçtim yılım
    -evet adın nedir?
    gibtiğimin salağı demin kız zapa demişti bana.
    +zapa adım. yılım boşlukları doldurmakla geçti hocam.
    -nasıl yani?
    +her türlü delik, hava veren her türlü boşluğu kapattım.
    -ne gibi?
    +bunu söylersem okuldan atılırım.
    -terbiyesi herif otur.
    komünistler gülmeye başladı. eğer molotoftan korkmasam komünistler moskovaya diye
    bağırırdım.
    Türlü dayaklar ve başarısızlıklarla karne günü gelmişti. Önce dışarı da yeteneksiz öğrencilerin
    müziğini dinledik. Yemin ederim ben bu kadar felaket bir şey görmemiştim. Sinirden ağlayacaktım.
    Sesi berbattı söyleyenin , çalanların nasıl çaldığını bilmiyorum müzik bilgim pek yoktur.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 41.
    0
    rezzaeafae
    ···
  17. 42.
    0
    Lan olum hakiki güzel yaziyonla
    ···
  18. 43.
    0
    Rezerve
    ···
  19. 44.
    0
    rez devam et pnp
    ···
  20. 45.
    0
    Reservados
    ···