bizim dediğimiz "kurdurmayız!.. şehitlerimizin kanı!..", diye habire bağırdıkları, kurulmasın diye kürtlere binbir türlü rüşvet (bkz:
yeşil kart) (bkz:
beleş elektrik) verdikleri, akıllı kürtlerin ise sayesinde rüşveti alıp yan ceplerine attıkları hayali ülkedir.
kürtlerin acelesi yok. ne de olsa nüfusları artıyor. türk ergenleri "skeriz atarız anlı şanlı atalarımız" diye bağırırken onlar her yeni doğan kürt bebesiyle demokratik sistemde daha da güçlendiklerinin farkındalar.
türkler öylesine kutuplaştırılmış bir vaziyetteler ki, kürdistan'ın türkiye sınırları içinde çoktaaaaan kurulduğunun farkında bile değiller. bugün bir türk için hakkari, diyarbakır, siirt artık yabancı ülkedir. pratik olarak en az şam, bağdat, sofya kadar elden çıkmıştır. bu coğrafyada türkiye cumhuriyetinin egemenliği pratik olarak sıfırdır.
pekii, türklerin yerinde ingilizler olsaydı sorunu nasıl çözerlerdi?
1) kürdistana hemen bağımsızlık verirlerdi.
2) ingiliz parası, teknolojisi ve yönetimi çekildikten sonra kürdistan 6 ay içinde çökerdi.
3) ingiliz bankaları kürdistana çok ağır şartlar altında kredi açardı (bkz:
imf)
4) kürtler (bi tak üretmedikleri için) o krediyi ithalatla çar-çur ederler, iyice borca batarlardı.
5)borç para bitince kürdistan'da önce işsizlik, sonra açlık, sonra aşiretler arası iç savaş başlardı. ingilizler savaşan grupların içinde en aşağılık, en adi, en satılık olanı desteklerler, onu başa getirirlerdi. (bkz:
suud ailesi) (bkz:
sabah ailesi) (bkz:
şeyh said) (bkz:
istiklal savaşında dinci isyanları)son ikisi malesef(!) başarılı olamadı. ancak uzmanlarımız konunun üzerinde hala uğraşıyorlar.
6) başa gelen aile hemen ingiltere ile "serbest ticaret anlaşması" imzalar, bir çok önemli devlet kurumunu ingilizlere satardı. aile buralardan gelen paraları zimmetine geçirip ingiliz bankalarına depolardı.
7) kürdistan'daki bir kaç zeki çocuk ingiliz üniversitelerinden burs alırdı. bunlar ingiliz hayranı olarak yetiştirilir, sonra da kürdistan basınına, bankalarına, bakanlıklarına "embed" edilirlerdi. bu adamlar ingiliz demokrasisini öve öve bitiremeyen yazılar yazarlar, sürekli kürtlerin ne kadar ilkel olduğundan yakınırlardı.
8) ingilizlerin verdiği borç devasa bir cari açık balonu şişirirdi. balon patlayınca ingiliz sermayesi iflas halindeki kürdistana dalar ve bütün altyapıyı üçotuz kuruşa ele geçirirdi. basındaki embed'ler ise "yaşasın yabancı sermaye geliyor" diye sevinç çığlıkları atarlardı.
9) vaziyete itiraz eden kürt vatanseverleri kürdistan hapishanelerinde kaybedilirdi. ingiliz basını bu kaybedilen vatanseverleri günün konusu yapar, kürdistan'ın ne kadar antidemokratik olduğundan yakınır, çok ayıplar, hesap sorardı. eh, ne de olsa baştaki ingiliz ajanı aileyi de baskı altında tutmak, sırtından sopayı ekgib etmemek lazım.
10) en nihayetinde halkın tepkileri dizginlenemez hale gelince baştaki aile devrilir, parçalanmış cesetleri sokaklarda sürünürken ingilizlerin yedekte beklettikleri bir başka aile "kürdistanı otuz saniye içinde cennet yapacakları" iddiasıyla başa geçer, bir önceki ailenin bıraktığı yerden devam ederdi. popoları daha tahta değmeden ingilizler bir sonraki aileyi belirleyip yedeğe almış olurdu. (bkz:
satranç)
11) yeni gelen aile kürdistan'ın en güzel topraklarını ingilizlere satardı. kürdistan'ın (çok az olan) güzel yerlerini (mesela van gölü kıyıları) ingilizler satın alır, buralara sadece ingilizlerin girebildiği, etrafı yüksek duvarlarla çevrili siteler yapardı. kürtler bu sitelere ancak hizmetçi ve temizlikçi olarak girebilirdi. kürtler bu sitelerde ingilizlerin hizmetçisi olup üç kuruş kazanabilmek için birbirlerini öldürürlerdi.
12) ingilizler çok sıkı bir vize rejimi uygular, kürtlerin ancak hamal, ayakkabı boyacısı, uşak, garson, sıvacı, inşaat işçisi ihtiyacını karşılayacak kadarını batıya kabul ederlerdi. zaten kürdistan'ın ana gelir kaynağı da bu işçilerin kürdistana yolladığı işçi gelirleri olurdu. bu paranın büyük kısmı da yönetici aile tarafından çalınıp ingiliz bankalarına yatırılırdi.