1. 54.
    0
    hepsini usanmadan okudum panpa böle devam
    ···
  2. 53.
    0
    puslu kitalar atlasini bi daha okuyacam lan, zamani gelmis.
    ···
  3. 52.
    0
    bayıldım amk bidaha yaz
    ···
  4. 51.
    0
    @44 sagol panpa

    bari bu yazdıgıma diyin amk bi kaç kisi daha desin lütfen özledim

    Tarık, Feriha’yı seven fakat geçmiş yaşamında farklı kadınlarla birlikte olan birisidir. Feriha ile bir köy bahçesinde buluşurlar. Tarık, kendine ait olan bir dünya kurmuş ve bu dünyanın içerisine yalan, kin, nefret gibi duyguları sokmamıştır. Tarık’ın kardeşi Feride, Ahmet’i sever, ama ailesine bu sevgisini açıklayamaz. Çünkü Ahmet bir isyancıdır. Fakat Feride’nin Ahmet ile birlikte olmasından sonra sessizleşmesinden annesi olanları anlar ve Feride’ye bağırıp çağırır.
    Feriha, Tarık’a o zamana kadar yalan söylemiştir. Ama son günler yalan söylediğini sezer. Feriha’nın Paris’te arkadaşlarına özenerek, yaşlı bir adamla evlenip Paris’e yerleşme isteği gün geçtikçe artar. Arkadaşının istanbul’a gelmesiyle buluşurlar, ama arkadaşını çevrenin sevmemesinden dolayı bu buluşmalar gizli olur. Feriha, Tarık’ı gerçekten sever, ama Paris’e gitme fikri de ona cazip gelir. Feriha’nın babasının ölmesi evde daha da sıkı yönetim ilan edilmesine neden olur. Feriha’nın abisi ne Paris’ten gelen arkadaşalrıyla ne de Tarık ile görüşmesine izin vermektedir. Feriha’nın rahat bir hayat yaşama isteği galip gelir ve arkadaşıyla Paris’e gitmeye karar verir. Yaşlı bir adamın metresi olacaktır. Bunu öğrenen abisi önce dışarı çıkması yasaklar daha sonra Feriha’yı odasına kilitler. Feriha içeride arka arkaya sigara içmeye başlar. Bu sırada Tarık’ın burnuna yanık kokuları gelmektedir. Ama hiçbir yer yanmamaktadır. Feriha sigarayı yakmak için çakmakla uğraşırken yatağın çarşafını yakar. Kaçmak istemesine rağmen odanın kapısı kilitli olduğu için dışarı çıkamaz. Duman kokusunu alan hizmetçi abisini kaldırır. içeri girdiklerinde çok geç kalmışlardır. Artk Feriha hayata gözlerini yummuştur. Feriha’nın not defterinde “Biz, hepimiz sadece kendimizi düşündüğümüz için yalnızız ve yalnız kalacağız” cümlesini okuyunca kızın üstüne çok yüklendiklerini anlarlar, ama çok geç kalmışlardır.

    KiTABIN ANA FiKRi:
    insanlar dertlerini paylaşmalı, yalnız başlarına sıkıntılarını içlerine atarak sıkılmamalı, düşüncelerini açıkça söyleyebilmelidir.

    KiTAPTAKi OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDiRiLMESi:
    Feriha, Feride ve Tarık aynı ailenin çocuklarıdır. Olaylar çok çabuk geçmiş, fakat oldukça ilginçtir.

    KiTAP HAKKINDA Ki ŞAHSi GÖRÜŞ:
    Yazar, açık ve sade bir dil kullanmış oldukça anlaşılır bir ifade kullanmıştır. Her gencin okumasını tavsiye ederim.

    KiTABIN YAZARI HAKKINDA BiLGi:

    PEYAMi SAFA
    istanbul’da 1899 yılında doğdu. Servet-i Fünün şairlerinden ismail Safa’nın oğludur, iki yaşında iken ,Sivas’ta sürgünde bulunan babasını kaybetti (1901).Dokuz yaşında iken sağ elinin ekleminde kemik hastalığının başlaması,13 yaşında iken de hayatını kazanmak zorunda kalması yüzünden düzenli okul ögrenimi göremedi, kendi kendini yetiştirdi. Birinci Dünya Savaşı yıllarında ögretmenlik yaptı. 15 Haziran 1961’de istanbul’ da öldü.

    Öykü:

    Gençliğimiz (1922), Siyah Beyaz Hikâyeler (1923), istanbul Hikâyeleri (1923), Aşk Oyunları (1924), Süngülerin Gölgesinde (1924), Ateşböcekleri (1925).

    Roman:

    Mahşer (1924), Bir Akşamdı (1924), Sözde (1925), Canan (1925), Şimşek (1928), 9. Hariciye Koğuşu (1931), Atilla (1931), Fatih - Harbiye (1931), Bir Tereddüt Romanı (1933), Matmazel Noraliya’nın Koltuğu (1949), Yalnızız (1951), Biz insanlar (1947).

    Oyun:

    Gün Doğuyor
    Carnegie, Missouri’de tren yoluna on mil uzaktaki bir çiftlikte doğmuş ve 12 yaşına kadar araba-tramvay görmemiştir. Fakat bu çocuk Hong Kong’dan Kuzey Kutbu’na kadar dünyanın dört bucağını dolaşmayı, bütün kurumların yöneticilerine ders vermeyi başarmıştır. Güney Dakota’da sığır çobanlığı yapan bir çocukken, ingiltere’de veliahtın himayesinde konferans veren birisi olabilmiştir.

    Carnegie yaptığını şöyle açıklıyordu:

    ‘insanların korkularını yenmelerine çalışıyorum. Başarısızlık, korkunun neticesidir. Korkularının yenenler, kendilerine güveniyorlar, atak oluyorlar.

    Gün geçtikçe kurslarıma katılanların yalnız etkili konuşmak değil, sosyal münasebetlerden başarı sağlamanın diğer yollarını da öğrenmek ihtiyacında olduklarını gördüm.

    Teknik bir meslekte bile başarının % 15 bilgiye, % 85 insanları idare etme sanatındaki maharete bağlı olduğu ortaya çıkmıştır.

    Yaşayan meşhurlarla yüz yüze görüşmeler yaptım. Marconi, Roosevelt, Young, C. Gable, Pickford, Johnson bunların arasındaydı.

    Yanımda çalışan 314 kişi bana selam bile vermezdi. Beni gördüklerinde yollarını değiştirirlerdi. Şimdi 314 düşmanım yerine, 314 dostum var. Çünkü artık onları başaramadıkları ile değil, başarabildikleri ile değerlendiriyorum. Azarlayarak değil, takdir ederek yaklaşıyorum’.

    iNSANLARI iDARE ETMENiN TEKNiK ESASLARI

    1-Tenkit Çok Tehlikeli Bir Kıvılcımdır

    Yıllarca birçok cinayet işlemiş, insanları sindirerek haraca bağlamış, bir sürü soygun yapmış insanlar bile suçlu olduklarına inanmadıklarına göre, sizinle her gün görüşen insanlar, tenkitlerinizin doğru olduğunu hemen kabul edecekler midir? Sert tenkitleriniz bir işe yarayacak mıdır?

    Bütün tenkitler yuvalarından uçan güvercinler gibi yuvalarına dönmeye mahkumdurlar.

    Tenkit, insanın en çok değer verdiği ‘benliğini’ yaralıyor. O’nun hiddetlenmesine sebep oluyor.

    Alman Ordusu’nda hiçbir asker olayın hemen sonrasında şikayette bulunamaz. Önce hiddeti yatışacak, olayı daha soğukkanlı değerlendirebileceği bir zaman geçecek, sonra şikayette bulunabilecektir.

    Karısı veya başkaları iç harp sırasında Güney halkı için ağır sözler sarf ettiklerinde Lincoln şöyle diyordu: ‘Onları tenkit etmeyiniz. aynı şartlar içinde bulunsaydık, aynı şekilde hareket edebilirdik’.

    Dünyadaki karışıklıkların ve anarşinin birçok sebeplerinden biri de kendisi düzeltilmeye muhtaç olan insanların dünyayı düzeltmeye kalkmalarıdır.

    Konfiçyus der ki: ‘Evinizin eşiğini temizlemeden, komşunuzun damındaki karlardan şikayet etmeyiniz.

    Çok tehlikeli bir kıvılcımdır tenkit. Bu kıvılcım, bir barut fıçısından farksız olan insan gururunu anında infilak ettirebilir.

    Büyük adam, küçük adamlara karşı takındığı tavırlardan anlaşılır.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 50.
    0
    özete gerek yok panpa
    ···
  6. 49.
    0
    okudum panpa güzelmiş
    ···
  7. 48.
    0
    bizi aydınlattığın için teşekkür ederim çok güzel gerçekten noktası virgülüne kadar okudum
    ···
  8. 47.
    0
    anafikri biraz zayıf kalmış ama fena değil
    ···
  9. 46.
    0
    gerçeğin ne kadar paranormal bir noktada olabileceğinin dışa vurum olayının içerisine sentezlenerek o harmoninin bir parçası olan bu yazı tamamen paradoxlardan sıyrılmış bir şekilde zihnini ufuklara doğru ilerleten bir havada özellikle naif tadı ve kekremsi gelen yazım tarzı ile otantik fakat bir okadar yenilikçi olması ile dikkatimi çekmiş durumda. terazine tıkladım.
    ···
  10. 45.
    0
    okudum güzel kardeşim çok güzel yazmışsın.
    ···
  11. 44.
    0
    özet geç bin
    ···
  12. 43.
    0
    kaynak ver muallak
    ···
  13. 42.
    0
    @1 https://fbcdn-sphotos-a.a...1769_817917_3098068_n.jpg
    ···
  14. 41.
    0
    Gerçekten yazınıza hayran kaldım.Siz yazmaya üşenmediyseniz tabii ki okumaya da üşenmemek lazım. Böyle güzel bir yazıyı kaleme aldığınız için ve paylaştığınız için gerçekten teşekkürler. Yüreğinize sağlık. hayranlıkla okudum defalarca okudum bu kadar anlamlı vede duygu yüklü bir yazı olamaz dedim ve zekanıza hayran kaldım.Ne kadar fevkalade konulara değinmişsiniz öyle..
    ···
  15. 40.
    0
    bunu okuyan çocuk kör oldu.
    ···
  16. 39.
    0
    nobel edebiyata aday gösterildin panpa
    ···
  17. 38.
    0
    eee sonra
    ···
  18. 37.
    0
    çok güzel bir yazıydı panpa kültürümüzün bu seviyeye çıkması çok güzel
    ···
  19. 36.
    0
    panpa çok iyiydi,, üslubuna hasta oldum
    ···
  20. 35.
    0
    aranan kan bulundu beyler. özet geç bin
    ···