0
I. Dünya Savaşı'na Almanya ile birlikte giren Osmanlı Devleti, Çanakkale Savaşı'ndaki başarılı savunmaya, Irak'ta Kutü’l-Ammare'de ingiliz ordusunu kuşatıp esir almasına ve savaşın son aylarında Kafkasya cephesindeki başarılara rağmen savaşın son günlerinde Filistin cephesinde Edmund Allenby komutasındaki ingiliz ordularına karşı Nablus Hezimetine uğramıştı. Yıldırım Orduları Grubunun 18 Eylül 1918'deki bu bozgundan sonra Liman von Sanders komutanlıktan istifa etmiş ve yerine Padişah tarafından kendisine Yaver-i Fahri Hazret-i Şehriyari ünvanı da verilen Mustafa Kemal Paşa atanmıştı. Mamafih 1 Ekim 1918'de Şam, 16 Ekim 1918'de Hama ve Humus, 25 Ekim 1918'de de Halep kaybedildi.
Suriye cephesinin çöküşü üzerine ittihat ve Terakki hükümeti 8 Ekim 1918'de istifa etti. Hükümet ileri gelenlerinden Talat, Enver ve Cemâl Paşalar yurt dışına kaçtılar. Genel af ilan edilerek, sürgün ve hapisteki muhaliflerin istanbul'a dönüşüne izin verildi. 30 Ekim1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı hükümeti yenilgiyi kabul etti. Aralarında Mustafa Kemal Paşa'nın etkisinde olan Minber gazetesi de dahil olmak üzere istanbul basını mütarekeyi sevinçle karşıladı.
Mondros Mütarekesi gereğince itilaf devletleri'ne güvenlikleri gereği istedikleri yerleri işgal etme yetkisi tanınıyordu. 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalandığında Musul ve çevresi henüz Ali ihsan Sabis Paşa komutasındaki Türk birliklerinin idaresindeydi. Ateşkesten sonra ingilizler, Musul ve Zaho'daki sivil Hıristiyanların topluca öldürüldüğünü iddia ederek Türk birliklerinin Musul'u terk etmesini istediler. Ali ihsan Sabis Paşa, bu isteği reddetti ancak Suriye cephesinde Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Yıldırım Orduları grubunun Şam'dan sonra Halep'te de ingilizlere yenilip[kaynak belirtilmeli] Adana'ya kadar çekilmesi neticesinde demiryolu ikmal hatlarının kesilmesi üzerine ve istanbul hükümetinin de bu yolda emir vermesinden sonra Musul'u bırakıp Nusaybin'e kadar çekildi. ingiliz askerleri hiçbir direnişle karşılaşmadan Musul'a girdiler. istanbul'dan benzer bir emir Mustafa Kemal Paşa'ya da Çukurova bölgesini terketmesi için gelmişse de Mustafa Kemal Paşa Adana'yı boşaltmamış ve Harbiye Nezaretiyle yaptığı telgraflaşmalarda emrin kanunsuz olduğunu söyleyerek emre direnmişti. Harbiye nezareti, kendisini görevden alıp karargaha çağırdığında ordunun bir kısım silahlarını halka dağıtarak düşman eline geçmesine mani olmuştu. Bazı silahlar ise, Anadolu'da bir düşman direnişinde kullanılmak üzere Teşkilat-ı Mahsusa elemanları tarafından daha güvenli olan doğu cephesine taşınmıştı. Mustafa Kemal Paşa'nın istanbul'a dönmesinden sonra Ali Fuat Paşa, emrindeki 20. kolorduyu teçhizatıyla birlikte önce Konya'ya sonra da Ankara'ya getirerek istiklal Savaşı hazırlıklarına başladı. Bu sırada Kazım Karabekir Paşa da emrindeki 15. kolordu'yu terhis etmemiş ve Erzurum'da savaşa hazır tutmaktaydı.
Suriye cephesinin çöküşü üzerine ittihat ve Terakki hükümeti 8 Ekim 1918'de istifa etti. Hükümet ileri gelenlerinden Talat, Enver ve Cemâl Paşalar yurt dışına kaçtılar. Genel af ilan edilerek, sürgün ve hapisteki muhaliflerin istanbul'a dönüşüne izin verildi. 30 Ekim1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı hükümeti yenilgiyi kabul etti. Aralarında Mustafa Kemal Paşa'nın etkisinde olan Minber gazetesi de dahil olmak üzere istanbul basını mütarekeyi sevinçle karşıladı.
Kurtuluş Savaşı sırasında düzensiz Türk kuvvetleri Adana, Maraş, Antep ve Urfa'yı işgal eden Fransız ordusuna karşı savaşmıştır. Aralık 1919-Mayıs 1920 arasında altı ay süren çatışmalar, 31 Mayıs 1920'de ateşkes ile sonuçlanmıştır. Bu tarihten sonra Fransa uluslararası planda genellikle Ankara Hükümetini desteklemiş, Ekim 1921'de Anadolu'dan çekilen Fransız kuvvetleri, Türk tarafına önemli boyutta silah ve mühimmat teslim etmiştir.
1919 Mayısında izmir'in Yunanlılarca işgalini kendi çıkarlarına yönelik bir saldırı olarak değerlendiren italya, Kurtuluş Savaşı süresince Türk tarafını desteklemiştir. 1919 yazında Kuşadası cephesinde Yunan ve italyan kuvvetleri çatışmıştır.
Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923
Daha çok bilgi için: Lozan Antlaşması
Bu antlaşma ile Türkiye Hicaz, Mısır, Suriye, Filistin, Irak, Kıbrıs ve Oniki Ada üzerindeki tüm haklarından vazgeçti; Batı Trakya'da da bazı koşullarla Yunan egemenliğini kabul etti. Türkiye ayrıca istanbul ve Çanakkale Boğazlarının silahsızlandırılarak uluslararası bir komisyonun yönetimine bırakılmasını da kabul etti. Osmanlı borçlarının bir kısmı silinirken, bakiyesinin uzun vadede ve uygun koşullarla Türkiye tarafından ödenmesi de kabul edildi.
Türkiye'deki gayrimüslim azınlıklara uluslararası hukukun koruması altında bazı haklar tanındı. Buna karşılık Türkiye'nin idari, hukuki, adli ve mali konulardaki bağımsızlığı onaylandı.
Antlaşmaya ekli bir protokolle, Türkiye'deki Rum azınlığı ile Yunanistan'daki islam azınlığın (bazı istisnalarla) zorunlu mübadelesine karar verildi.
Cumhuriyetin ilanı, 29 Ekim 1923
Daha çok bilgi için: Cumhuriyetin ilanı
29 Ekim 1923 günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan "Cumhuriyet" önergesini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verdi. Meclis önergeyi kabul etti. Böylece, Türkiye devletinin yönetimi biçimi "Cumhuriyet" olarak, adı "Türkiye Cumhuriyeti Devleti" olarak belirlendi. Atatürk, kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin, ilk "Cumhurbaşkanı" oldu.
Mudanya Mütarekesi, Eylül 1922
Daha çok bilgi için: Mudanya Mütarekesi
izmir'in kurtuluşundan sonra Fahrettin Altay komutasındaki TBMM Süvari Kolordusu kuzeye yöneldi ve birkaç gün sonra ingiliz işgalinde bulunan Çanakkale Boğazı karşısında mevzilenerek ingilizlerin çekilmesi için bir ültimatom verdi. Çanakkale Krizi adı verilen bu olay üzerine, 15 Eylül'de başbakan Lloyd George başkanlığında toplanan ingiliz kabinesinin Liberal Parti'li bazı üyeleri ültimatomu reddederek, ingiltere ile Türkiye arasında savaş çıkmasına yol açacak bir politika benimsedi. Ancak ingiliz kamuoyunun sert tepkisi üzerine koalisyon ortağı olan Muhafazakâr Parti hükümetten çekildi. Lloyd George hükümeti 19 Ekim'de düştü. 11 Ekim'de ingiltere ile Ankara hükümeti arasında Mudanya'da ateşkes imzalandı. Ateşkes anlaşması en kısa zamanda isviçre'nin Lozan (Lausanne) kentinde bir barış konferansı toplanmasını öngörüyordu.
Saltanatın kaldırılması, 1 Kasım 1922
Daha çok bilgi için: Saltanatın Kaldırılması
Vahidettin istanbul’dan Malta'ya gitmek üzere ayrılırken
1 Kasım'da TBMM, istanbul hükümetinin hukuki varlığına son vererek Türkiye'nin tek ve tartışmasız hakimi oldu.
Şeklen "halife" unvanını koruyan VI. Mehmet Vahdettin 10 Kasım'da son Cuma selamlığına katılmış, ancak yaşdıbına ve özgürlüğüne yönelik tehditleri gerekçe göstererek 17 Kasım sabahı Boğaziçi'nde demirli bulunan ingiliz zırhlısı ile Malta'ya sığınmıştır. Bunun üzerine 19 Kasım'da TBMM, veliaht Abdülmecit Efendi'yi halife ilan etmiştir.
Lozan Barış Konferansı, Kasım 1922
Lozan Barış Konferansı'nda Türk heyeti: ön sıra; soldan sağa Reşit Saffet, Zülfü, Rıza Nur, ismet, Zekâi, Muhtar, Münir, arka sıra; Atıf, Yahya Kemal, ?, Ruşen Eşref, Mustafa Şeref, Tahir, Cevat, Tevfik, Sabri, Seniyettin, Hayım Nahum, Mehmet Ali, Zühtü, Şevket, Yusuf Hikmet, Süleyman Saip, Fuat, Celâl Hazım, Hüseyin
Daha çok bilgi için: Lozan Barış Konferansı
20 Kasım 1922'de toplanan Lozan Barış Konferansı'nda Türk delegeleri ismet Paşa ve Dr. Rıza Nur Bey idi. 4 Şubat 1923'te konferans anlaşma sağlanamadan dağıldı.