1. 176.
    0
    pompeii, pompei komünü sınırları içeriside, italya'nın kısmi özerk bölgesi campania'da, napoli şehri yakınlarında bulunan ve hâlâ kısmen gömülü olan yıkıntı halindeki antik roma kentidir.
    ···
  2. 177.
    0
    osmanlıya matbaayı ibrahim müteferrika getirdi
    ···
  3. 178.
    0
    oha olm nabıyonuz lan am meme züt ciks gibmek sokmak
    ···
  4. 179.
    0
    inci giber
    ···
  5. 180.
    0
    kebapı iskender bulmuştur
    ···
  6. 181.
    0
    seven mi gibilir giben mi sevilir?
    ···
  7. 182.
    0
    vazelin elleri yumuşatmak içinde kullanılabiliyomuş.yalan gibi ama bilemedim. http://en.wikipedia.org/wiki/Vaseline
    ···
  8. 183.
    0
    sex baş ağrısına iyi geliyormuş
    ···
  9. 184.
    0
    Francis Fukuyama the end of history makalesi ile soğuk savaş döneminde kapitalizmin sosyalizm karşısında galip geldiğini, sert politik ve ekonomik çarpışmalar olmayacağını ve artık tarihin sonlandığını söyleyerek ortalığı karıştırmıştı, uluslararası şirketlerin ülkeler arası sınırları kaldıracağını savundu.

    Ancak Samuel Huntington'dan bir cevap geldi : the clash of civilizations Huntigton soğuk savaştan sonra tarihin sonlanmayacağını, artık devletler arasındaki ilişkileri veya çatışmaları medeniyet kavrdıbının belirleyeceğini savundu.

    Detaylı incelemek için makaleler :

    http://www.wesjones.com/eoh.htm

    http://www.foreignaffairs...he-clash-of-civilizations

    Hangisi haklı beylerrr?
    ···
  10. 185.
    0
    Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (Rusça: Фёдор Миха́йлович Достое́вский, bu ses hakkında Dinle (yardım·bilgi)) (d: 11 Kasım 1821, Jülyen: 30 Ekim, Moskova - ö: 9 Şubat 1881, Jülyen: 28 Ocak, Sankt Petersburg), Rus roman yazarıdır. Çocukluğu sarhoş bir baba ve hasta bir anne arasında geçiren Dostoyevski, annesinin ölümünden sonra Petersburg'taki Mühendis Okulu'na girdi. Babasının ölüm haberini burada aldı. Okulu başarıyla bitirdikten sonra istihkâm Müdürlüğü'ne girdi. Bir yıl sonra istifa ederek buradan ayrıldı.[1] Ordudan ayrıldıktan sonra edebiyata yönelen Dostoyevski'nin ilk kitabı insancıklar, 1846 yılında yayımlandı. Bu eserinin ardından yazdığı kitaplarla beklediği başarıya ulaşamayan Dostoyevski'nin umudu kırıldı ve politikayla ilgilenmeye başladı.
    ···
  11. 186.
    0
    ankara türkiyenin başkenti
    ···
  12. 187.
    0
    beyler burada sanatın metalaşma sürecini irdeleyerek didaktik bir eleştirisini yapıyorum. emeğe saygı +rep:

    Estetik bilginin kendinden başka ereği yoktur. Her üretim bir değerdir, ama sanat bir üretim olarak değiş-tokuş değeri (ticaret) değildir. Çünkü “hayranlıkla izlemenin kendinden başka amacı yoktur.”[1] Sanat yapıtının sıradan kullanım bağldıbına giren nesnelerden özenle ayrılması gerekir. Maddi olan ile içkin olan arasındaki ayrım kesin çizgilerle ayrılmadığı sürece sanat üretimi ve eleştirisi amaçladığı ve özlem duyduğu yetkinliğe ulaş/a/maz. Ulaşmak istediği bu yetkinlik bir araç olarak sanatçının daha iyi bir dünya kurma idealinin estetik yargısıdır.

    Sanat eseri düşünce nesnelerinin üretilmesidir. Estetiğin ve onun ortaya koyduğu eleştirinin üretimi de düşünceye dayalıdır. Çünkü eleştirinin ilk sorunsalı Estetik Yargı ve Değer Ölçütleri üzerinedir. Estetik yargı, bir başka deyişle Sanat Eleştirisi, üç kategori altında değerlendirilebilir; a) Sanatçının yapıtı, b) Sanatçının (kendi sanat perspektifinden) sanat üzerine yazdığı estetik yargılar c) Eleştirmenlerin eleştiri yazıları: Sanat tarihçileri, sosyo- estetler, filozoflar ve düşünürler.

    1. Sanat yapıtının eleştirel yaklaşımı; sanatçının eleştirel tavrı ile belirginlik kazanır. Bu eleştirel tavır öncelikle sanatçının düşüncesinin somut üretimi olan yapıtı aracılığıyla gerçekleşir.

    2. Sanatçılar eleştirel yazılarında; yapıtlar ve sanat görüşleri üzerinden hem sanatlarını, hem de sanatın dünya karşısında alması gereken tutumun yargısını ortaya koyarlar.

    XV. yüzyıl italyan Rönesans’ında ressam Cennino Cenini, döneminde yankı uyandıran Ustanın El Kitabı (Il libro dell’arte) adlı eserinde, resim sanatı hakkında önemli ipuçları verir. Yine 13.000 sayfalık defterlerinde Leonardo da Vinci, Resim Sanatı Üzerine (Trattato della Pittura) adlı yazılarında, sanata ışık tutan en yetkin eleştirel yaklaşımları sergilemektedir. Barok dönemde ispanyol yazar Quevedo, Velazquez’in tekniğini etkili kelimeler kullanarak elden geçirmiştir. XIX. yüzyıla gelindiğinde ise, Baudelaire’in, ilk yapıtı olan 1845 Salon’u, resim üzerine yazdığı eleştirilerini içermektedir. Bu yazıları sayesinde Eugene Delacroix’nin büyüklüğünü ilk kez o vurgulamıştır. 1899’da La Revue Blanche’da çıkan D’Eugene Delacroix au Neo-impressionisme adındaki makalesinde Paul Signac, Yeni-izlenimci hareketin kaynaklarını, amaçlarını ve ilkelerini eleştirerek, açık bir dökümünü yapmıştır. Benzer biçimde yazar ve şair Jules Laforgue 15 Mayıs 1896’da Revue Blanche’ta izlenimciliğin öncüsü olarak, izlenimciliğin Fizyolojik Kökeni: Önyargı ve Çizim adlı bir makale yazmıştır.

    Bunun yanı sıra, Schönberg’in Uyumun El Kitabı (Manuel of Harmony), Kandinsky’nin Sanatta Tinsellik Üstüne adlı sanat-bilimsel eseri, Piet Mondrian’ın Artı ve Eksi (Plus and Minus) ve Tolstoy’un Sanat Nedir ? başlığında toplanan deneme yazılarını diğer örnekler olarak sıralayabiliriz.

    3. Sanat tarihçileri, sosyo-estetler, filozoflar ve düşünürler eleştirel yazılarında çeşitli bilimsel disiplinlerden yararlanmışlardır. Immanuel Kant’ın, Schelling’in, Schopenhauer’ın, Lessing’in, Diderot’nun, Çernişevski’nin, Solovyov’un, genel felsefi sistemlerinde estetiksel bakış ve eleştiri özel bir rol oynamaktadır. 1844 Ekonomi ve Felsefi El Yazmaları’nda Marx ve Engels, estetik biliminin bazı temel sorunlarıyla ilgili düşüncelerini ortaya koymuşlardır.

    Sigmund Freud bilim adamı olarak; Shakespeare, Leonardo da Vinci, Michelangelo, Goethe, ibsen ve Dostoyevski gibi sanatsal ve yazınsal devlerin yapıtlarını ele almakta ve bir yaratıcı dehanın imgelemindeki kavrayışların nasıl aydınlatılacağını göstermektedir. Yine bir bilim adamı olan Chevreul, Eş Zamanlı Renk Kontrastları Yasası Üzerine (De la loi du Contraste Simultane) adlı bilimsel incelemesi ile sanat yapıtının biçimsel oluşumu üzerine bir değer yargısı ortaya koymaktadır.

    Soyutlama ve Özdeşleyim kitabının yazarı, Wilhelm Worringer, Matisse’i dışavurumculuğun önderi olarak savunan Theodore Daubler, Fovizmin eleştirilerini yazan Louis Vauxcelles, Almanya’da Fırtına (Der Sturm) adlı dergiye eleştiri yazan Walter Hegmann, Dışavurumculuğu savunan Wilhelm Hausenstein, Kübizm’in savunucusu ve Kübist Ressamlar, Estetik Düşünceler adlı eleştirel kitabın yazarı Guillaume Apollinaire, Afrika oymacılığını sanat olarak ele alan, 1915’de yayımladığı Negerplastik adlı eseri ile Alman sanat eleştirmeni Carl Einstein, 1916’da New York’ta Alfred Stieglitz’in 291 adlı dergisi için Afrika Zenci sanatı: Modern Sanata Etkisi başlıklı yazısı ile Marius de Zayas, sembolist resmin kuramcıları Albert Aurier, Pal Serusier ve M. Denis ile Daniel - Henry Kahnweiler’ı sanat tarihi ve estetik biliminin disiplini ekseninde yazan eleştirmenlere örnek olarak gösterebiliriz.

    Sosyolog ve düşünürlerden Berman, Simmel, Weil, Grünberg, Benjamin, Fromm, Pollock, Adorno, Marcuse, Horkheimer, Neumann, Grossmann, Kircheimer, Löwenthal, Wittfogel, Borkenau, ve son olarak Jameson, XIX. ve XX. y.y. Modernizmi üzerine Eleştirel Teoriler üretmişlerdir. Bu teorilerle sanat yapıtı sosyo-ekonomik ve sosyo-politik olgular çerçevesinde değerlendirilmektedir.

    Tüm bu saydığımız sanatçılar, sanat tarihçileri, sosyo-estetler, filozoflar ve düşünürler sanatın tüm ifade biçimleri ile estetiğin, felsefenin, sosyolojinin, sanat tarihinin, pgibolojinin, dil bilim ve diğer bilimsel disiplinlerin ışığında oluşturdukları Estetik Yargı ve Değer Ölçütleri ile toplumu ve yaşadığımız dünyayı eleştirmektedirler.

    II. Eleştirinin Estetik ve Felsefi Temelleri

    Biçimlerden söz edildiğinde estetiğin bölgesine girilmiş demektir. Sanat üretiminin bilinçli ve bilinç dışı (sezgisel) etkinliği estetik düşüncenin araştırma konusu olduğu kadar, eleştirinin de alanıdır. Eleştirinin temeli tıpkı estetik biliminde olduğu gibi felsefeye dayanmaktadır. Felsefe alanında eleştiri, yanılgıları bulma ve düzeltme yöntemidir. Sanat, duygu (sezgisel) ve aklın eleştirisi (mantıksal) iken, felsefe sadece aklın eleştirisidir.[2] “Duygular irrasyonel şeylerdir. Buna karşın felsefe sadece rasyonel bir şey değil, ayrıca aklın asıl yöneticisidir.”[3] Felsefenin aklın işi olduğu savından hareketle eleştirinin Us’un yargısı olduğunu ifade edebiliriz.

    Antik Girit ve Ege’de episteme kelimesi; bir şey için yetkili olma (appartenance) anlamındadır. “Felsefe episteme tis’dir, bir tür yetkili olmadır, theorein yapabilen, yani bir şeyi görmeye çalışan theoretikedir ve görmek istediği şeyi görmek ve gözden kaçırmamak yetkinliğidir. Felsefe, bu yüzden epistemetheoretikedir.” [4] Kısaca eleştiri, eleştirenin gördüğü ve görmeye çalıştıklarından bir teori üretmektir diyebiliriz. Benzer şekilde eleştiri; “değerlendirme, yargılama ve ayırt etme anlamlarını dile getiren Grekçe Kritike” [5] deyiminden türediğinden beri kesinlikle felsefede yargılamak anlamında kullanılmıştır. Grekçe Kritikos kökünden türetilerek eleştirel ve eleştirici anldıbının Avrupa dillerine Latince’den Criticus biçimiyle yayıldığını görmekteyiz.

    Eleştirel terimi arı aklın idealist eleştirisi olduğu kadar, ekonomi-politiğin diyalektik eleştirisindeki anlamıyla da kullanılmıştır. Bu anlamda “Eleştirel Teori [6] kavramı, Marksist ideoloji eleştirisi ve Kant’çı eleştirel felsefe geleneklerinden türetilmiştir.” [7] Kant’ın üç büyük yapıtı “salt teorik aklın, pratik aklın, estetik ve ereksel (teleolojik) yargının eleştirisi başlıklarını taşımaktadır. (…) Kant’çı düşün sisteminde eleştiri: Bilgi olanağının koşullarının ve aklın kendisi tarafından girişilen akılsal yetilerin sınırlarının çözümlenmesidir.”[8] Bu durumda akıl, “kendini-dönüşümlü (self relective) ya da aşkınsal bir tavır alarak dünyayı oluşturan, yasa koyucu etkinlik sürecinde kendini çözümler ve eleştirir. Estetik, eleştirinin felsefi kuramıdır ve yalnızca güzelin felsefesi olarak değil, sanatın felsefesi olarak da karşımıza çıkmaktadır. Bir başka yönden estetik, toplumda sanatsal kültürün bilimi olarak da adlandırabileceğimiz bir olgudur. Felsefede eleştiri klagib bağlamda bilginin doğruluğunu yargılama iken, Kant’ta Us’u Yargılama [9] anldıbına gelmektedir. Kant’a göre “her bilgi bir yargıdır. Ne var ki her yargı bir bilgi değildir.” [10] Daha açık olarak söylersek her eleştiri bir bilgi değildir.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 188.
    0
    karamanın koyunu sonra çıkar oyunu beyler
    ···
  14. 189.
    0
    çükü hissedebilmek herşeydir
    ···
  15. 190.
    0
    nutellaya zam gelmiş
    ···
  16. 191.
    0
    bunu hiç unutmayın muallakler
    http://yfrog.com/mlcollegehumo7j
    ···
  17. 192.
    0
    tandanslı konuşmak ağzımızda ne kadar da kekremsi bir tat bırakıyor değil mi üstadlar?
    ···
  18. 193.
    0
    mal bi kere apoyu mit teslim aldı askeler yoktu yarraaaaaamın kurma kolu
    ···
  19. 194.
    0
    mal bi kere apoyu mit teslim aldı askeler yoktu yarraaaaaamın kurma kolu
    ···
  20. 195.
    0
    sigara sağlığa yalan kadar zararlı değildir
    ···