-
1.
0anlatıyorum. dinliyo musunuz?
dinliyosanız anlatıcam. -
2.
0tamam beyler başlıyorum. yazabildiğim kadar yazıp öyle yeni entry'ye geçicem. uzun paragraf yazmaya çalışıcam yani.
başlıyorum. -
3.
0ilkbahardı. yıldız parkı'na doğru yürüyordum. arkadaşım koray'la buluşacaktım. koray'la ortak bir arkadaşımızın doğum gününde tanışmıştık. ikimizin de hoşlanmayıp nezaketen doğum gününe iştirak ettiği bu arkadaşımız, daha sonra bizim iyi arkadaş olmamızı kıskanıp ikimizle de konuşmayacaktı ve bu durum en çok bizi rahatlatacaktı. koray'la tanıştığımız günden beri bir şekilde yakındık, aynı şeyleri konuşuyor, aynı şeylere gülüyorduk. koray'ın uzun, sarı, dalgalı saçları vardı. gözleri maviydi. çoğu zaman çerçevesiz gözlüklerini takardı. üstünde neşeli tişörtleri olurdu. koray'a gömlek de yakışırdı aslında. ben koray'ı en çok, evimde kaldığı zamanlarda giysin diye verdiğim, bana kocaman olup onun üzerine yapışan beyaz tişörtü giydiği zamanlarda beğenirdim. koray yapılıydı aslında, ama dişleri küçüktü ve bu, suratını daha sevimli yapıyordu. yüz hatları yumuşaktı, sert durmaya çalışsa da severdiniz koray'ı.
o gece hava güzeldi. az ışıklandırılmış bir sokakta yıldızları bile görebilirdiniz. öyle güzeldi. ben koray'la buluşmak için evden çıkmış, çırağan caddesi'nin bu tarafından beşiktaş'a doğru yürümeye başlamıştım. koray da beşiktaş'tan buraya doğru yürüyecek, ortada bir yerde, muhtemelen yıldız tarafında birbirimize denk gelecektik. kendiliğinden gelişen bu buluşma fikri, çok sonradan fark edeceğim bir naifliğe sahipmiş. en azından ben öyle düşünmek istiyorum. -
4.
0buluşma sandığımız gibi gerçekleşmedi. ben sanırım ağaçların arasındaki tertemiz gökyüzüne bakarak, hızlıca yürüdüğümü bile fark etmemişim. yıldız parkı'na çıkan yokuşa geldiğimde beklemeye başladım. sonra koray'ın belki daha geç geleceğini düşünüp beşiktaş istikametinde biraz daha yürümek istedim. o noktada bir karakol ve karakolun önünde otopark vardır. biz muhtemelen bu otoparkın farklı taraflarından ilerleyip birbirimizi göremedik. çünkü ben çırağan sarayı'nı geçtiğimde, koray beni arayıp geldiğini söyleyecekti. biz koray'la hep aramızda bir şeyler varken farklı taraflarda durup birbirimizi görmeyecektik, bunu henüz bilmiyorduk. belki koray sırf yürürken benimle karşılaşmamak için diğer tarafa geçecekti. o gün de mi öyle yapmıştı, yoksa bu her şeyi önceden sezmem için oluşmuş bir tesadüftü de ben mi anlayamadım emin değilim. bildiğim şey, o gün koray'la mutlu olduğum, onun da mutlu olduğunu sandığımdı. çünkü çok iyi arkadaş olmuştuk ve gittikçe daha fazla beraber zaman geçiriyorduk. ben koray'ın kız arkadaşının bunu hep sorun ettiğinden de habersizdim.
benim sevgilim koray'ı önceden tanıyordu. arkadaşının arkadaşı olduğunu, birkaç defa gördüğünü ama sevdiğini söylerdi. koray ise sevgilimle bir kez denk geldiklerini ve onu hiç sevmediğini anlatmıştı bana. hatta benimle tanıştıktan sonra, sevgilimin kim olduğunu öğrendiğinde şaşırmış. ben aralarında böyle bir gerilim yokmuş gibi davranıp ikisine de bir şey yansıtmamaya çalışıyordum. ikisini de seviyordum nihayetinde. sadece bazen, sosyal çevremin çok küçük bir halkadan oluştuğunu ve dönüp dolaşıp hep birbirini tanıyan bu aynı insanların içinde kalacağımı hissediyordum. bu beni boğuyormuş, ben o zamanlar bunun güven verdiğini düşünmeyi tercih edecektim. -
5.
0koray'la buluşup sarıldık. sonraki günlerde ve haftalarda da yapacağımız gibi gülerek, konuşarak benim evime doğru uzun bir yürüyüş daha yaptık. sokak lambalarının aydınlattığı asfalt yola bakıyorduk. uzun ağaçların dallarına düşen ışıklara ve ardındaki karanlık gökyüzüne bakıyorduk. yanımızdan otomobiller, servisler geçiyordu. bazen karşı taraftan gelen tekinsiz birkaç delikanlı oluyordu. o zaman koray bana biraz daha yakın duruyor, sanki bir içgüdüyle beni sahipleniyordu. ben de başka bir içgüdüyle, kendi içgüdümle -ki beni yanıltıyordu- koray yanımda olduğu sürece olabilecek herhangi bir kötülükten korunacağımı sanıyordum.
eve geldiğimizde benim daha önce izlediğim ama koray izlemediği için yeniden izlemek istediğim bir filmi açtık. bunu başta istemedi, ben tekrar izlemiş olacağım için sıkılıyordu. bu filmi ilk benimle izlemesi gerektiği konusunda ısrar ettim, kabul etti. çok mutluyduk, çok eğleniyorduk. biramız bittiğinde birbirimizinkinden devam ediyorduk ve o da bittiğinde koray kalkıp mutfaktan yenisini getiriyordu. artık evi öğrenmişti. ben odamda sigara içmememe rağmen, koray geldiğinde bu kuralı çiğniyor ve tobacco shop'tan aldığım değişik sigaraları deniyorduk. koray o zaman sadece benim yanımda sigara içiyordu, çok daha önceden sigarayı bırakmıştı. -
6.
0o gece koray'a tişörtünü, aslında benim olan ama bizdeyken hep onun giydiği tişörtü ilk verişimdi. yatacağımız zaman kendi yatağımı ona sermiş, ben diğer odaya geçmiştim. devam eden buluşmalarımızda uyumak için oda değiştirmeyecektim.
haftalar geçer ve ben başka şeylerle de meşgul olurken, her fırsatta koray'la da zaman geçiriyordum. günün hangi saati olduğu fark etmeden, birimiz buluşmak istediğinde en fazla yarım saat içinde yan yana oluyorduk. ben sevgilimden ayrıldığımda, ilk koray'la konuşmak isteyecektim ve bu kez havanın daha serin olduğu bir sonbahar gecesinde yıldız'daki aynı noktada buluşacaktık.
koray'la çok gülüyor ve çok konuşuyorduk. konuşmadığımız zamanlarda beşiktaş'taki barlardan birinde bira içiyor ya da esnaf lokantasında bir şeyler yiyor olurduk. olmadı film izlerdik. beraber film izlemeyi seviyorduk. film izlerken koray bana sarılırdı. ben de sarılırdım. çok alışmıştım ona. hiç gitmeyecek gibiydi, gitmesini hiç istemeyecek gibiydim. bazen beraber piyano çalardık. koray benim yaptığım kremalı makarnayı çok severdi. ben onun parfümünü beğenirdim. koray'dan daha iyi satranç oynuyordum ama tavlada eşit sayılırdık. koray'ın elleri büyük ve yumuşacıktı. -
7.
0şey. beyler okuyosunuz di mi? okuyo musunuz?
-
8.
0firuzağa kahvesi'ne ilk koray'la gittim. çukurcuma'daki arnavut kaldırımlı sokakta, kocaman sarı dolunayın ne kadar büyülü göründüğünü koray'la birlikteyken fark ettim. sevgilimden ayrıldığım zaman, up filminin ilk sahnelerini izleyip ağlarken koray'a sarıldım. hatta ben eylemlere, yürüyüşlere bile koray'la beraber gittim. ben galiba hayallerimi de koray'la paylaştım. korkularımı ona anlattım. şimdi geriye dönüp baktığımda, güvenimi kıran onca şeye rağmen, bunları yeniden yapmazdım diyemiyorum. çünkü ben ilk defa koray varken yalnız hissetmedim.
-
9.
0ya beyler siz okumuyosunuz ya. bırakıyorum.
-
10.
0@10 niye ya pankito? bizi niye şey yapmıyosun, saymıyosun.
-
11.
0yine okunmadı. pehfs.
-
12.
0okumayı sevelim. bye.
-
13.
0yaz geldiğinde tatil için istanbul'dan ayrılmıştım. ondan önce de koray bir-iki aylığına gitmişti. böylece aradaki çok kısa zamanda biraz görüşebildik ve uzun süreler ayrı kaldık. bu zaman içinde hemen her gün internet üzerinden konuşuyor, bir şey olduğunda birbirimize telefon ediyorduk. ben bazı günler koray aradığında yanımda biri varsa cevap vermiyordum. koray'la konuşmak istemediğim için değil, koray'la yalnız konuşmak istediğim için. neden bilmiyorum, sıradan bir konuşma da olsa, onunla paylaşabileceklerimi başka insanların yanında da konuşmak özenle sakladığım bir şeye zarar verecek gibi gelirdi. şimdi şimdi daha iyi anlıyorum bunu.
koray'la başka yerlerde olmak zorunda kaldığımız aylarda, onun hayatı için bazı kritik dönüm noktaları gerçekleşmişti. koray çok istediği bir yerde master'a başlamıştı. hep konuştuğumuz hayallerini gerçekleştirmeye artık daha yakındı. onun için seviniyor ama onun yanında olamıyordum. uzun uzun yazıştığımız günlerde, birbirimizin sesini duyamadığımız, yüzünü göremediğimiz için söylenen şeyleri yanlış anlayıp tartışığımız çok olurdu. tartışmalarımız bazen büyüyüp kavgalara dönüşürdü. bu kavgalardan biri, koray master'a kabul edildiğini öğrendiği gün gerçekleşti. koray sevincini tam yaşayamadığını söylüyor, bense koray'ın benimle böyle basit nedenlerle kavga edebildiği için beni aslında umursamadığını, sevincine gölge düşemeyeceğini düşünüyordum. bir iki gün birbirimize kızgın kaldığımız olurdu. sonra bir şekilde tatlıya bağlar ve ben oraya döndüğümde düzeleceğinden konuşurduk.
uzun yaz tatilinde, hayatındaki bazı şeyler değişen yalnızca koray değildi. ben kendi içimde, yıllardır çözülmeyi bekleyen bazı şeylerle yüzleşiyor ama bunu kimseyle paylaşamıyordum. koray'la birazını paylaşmak istesem, ya eleştiri ya da kırıcı birkaç söz olarak dönüyordu bana. hiç anlatmamaya karar veriyor ve aramızdaki uzaklığın büyümesini seyrediyordum. -
14.
0istanbul'a dönüşüm gecikmişti. bu sırada, artık daha az konuştuğum koray'ın yeni bir sevgilisi vardı ve iki eski dost gibi, en kısa zamanda bir araya geleceğimizden, kız arkadaşıyla tanışacağımdan söz ediyorduk. ben dönmeden kısa süre önce yine tartıştık. tartışmalarımız anlamsızdı, kırıcıydı, en kötüsü de onunla her tartıştığımda daha yalnız kalıyordum. koray bunu muhtemelen bilmiyordu. sonra kulağıma başka şeyler de geliyordu. "koray senin ondan hoşlandığını ama kendisinin istemediğini söylüyor" diyenler de vardı, "koray sana dürüst davranmıyor" diyenler de. hiçbirine inanmadım. o küçük, kısır sosyal çevrede; herkesin birbirini tanıdığı, herkesin birbiri hakkında konuşmayı çok sevdiği o boğucu halkada, insanlar koray ve benim hakkımda, ben uzakta ve sessiz olmama rağmen konuşuyorlardı. koray dışındaki herkesi yalancılıkla, iftira atmakla suçladım. herkesin olayları işlerine geldiği gibi yorumladığını, birbirlerine anlatırlarken çarpıttıklarını söyledim. koray her şeye rağmen benim en iyi arkadaşımdı. ona güvenirdim. konuşmasak bile, hikayelerde tutarsızlıklar görsem bile, koray'dan şüphelenmezdim. koray'ın yanında hep korunacaktım. öyle değil miydi? koray öyle biri değildi. koray'ı çok seviyordum ve diğerleri zaten yanımda bile değildiler. mutlaka başka şeyler vardı, koray'ın suçlu olmadığı şeyler.
istanbul'a döndüm. konusu açıldığında herkese koray'a ne kadar güvendiğimi ve her şeyin nasıl da yanlış gösterildiğini söylüyordum. koray'la konuşmuyorduk. koray'la konuşmadığımızı söylemiyordum. koray'la konuşmayalım diye bir karara varmamıştık ki. ikimiz de aramıyorduk sadece. -
15.
0aylar böyle geçti. somut bir şey olmadı, soyut bir şey bile olmadı. ama koray'la arkadaşlığımız bitti. bunu artık ikimiz de biliyoruz. bilmediğimiz, konuşmadan kapattığımız çokça şeyler de var elbet, hiçbir zaman konuşmayacağımız. sormadan, duymadan öğrendim bazı şeyleri. zaman hafızama yeniden göz atmamı sağlıyor, anılarımı netleştiriyordu. zamanın geçmesi dışında hiçbir şey olmadı ve ben koray'ın gittiğini öyle anladım. hiçbir şey yoktu ama her şey açıktı.
şimdi halkadan çok uzağım. o sınırlı sosyal çevreye dahil olan kimseyle görüşmüyorum, eski sevgilimle bile. hepsini geride bıraktığımda, koray dışındakiler için söylediğim şey, olumsuz da olsa tüm gelişmelerin iyi ki yaşanmış olup benim hayatımdan çıkmalarını sağladığı oldu. koray'la ilgili bir şey söyleyemiyorum. söylemeli miyim? sanmam. söyleyecek olsam ne söylerim, onu da bilmiyorum. artık olmadığını biliyorum. üzgün bir şey mi? hayır hissetmiyorum. yalnız, çırağan caddesi'nde yürürken biraz huzursuzum. sadece orada açığa çıkan bir çeşit agorafobiye bağlıyorum bunu. koray'ın şimdi ne yaptığını bilmiyorum ve firuzağa kahvesi'ne artık gitmiyorum. -
16.
0evet beyler bilmiyorum okudunuz mu. hikaye bitti.
bu kadardı yani. -
17.
0@21 evet ya ben sanem.
@22 selam ben harun abi. abine bi çay kap da gel koçum. -
18.
0okuyan var mı beyler, beğendiniz mi?
-
19.
0@25 okko.
-
hakikimall vardi aga be
-
cok konusma wow girlcik
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 26 11 2024
-
ramstein nobete misin
-
kan bagisi yapmam aga
-
google yazinca cikmiyan sozlluk
-
ulan birfoto atsan nolur
-
videom yuklenmiyo sozluge
-
pümberte abim
-
adam filistindeki çocuklara bile acımıyor
-
anada
-
29 11 2024 cumaya gelmiyenlerr
-
böcek eti yiyceksiniz nakit para kulanmıcaksınız
-
wow girl nude bir fotonu pm kutuma
-
pehh yine akşamı ettik pehh 25 11 2024 19 05
-
sizin gibi sözlüğün anasını gibeyim
-
allahtan başka tanrı olmadığına
-
nıdya
-
hani inci disk yanınca 2020 ye ışınlandı ya
-
kadinlar niye içine alıyor
-
ırğa
-
ulob
-
namayıda
-
noyfa
-
yıldırım ataç
-
birgün ateist hocaya hoca hoca ben
-
aylatna
-
zalinazurt ablana selam söyle
-
bana 10 yıl önce bir o çocuğu
-
nivtra
- / 3