beyler türbanlı ve evli bir kadınla sikiştim

orucluyum bin

lan düşünüyorum deli gibi, yaş henüz 20 o zamanlar. diyorum markete girsem mi girmesem mi? kadının evli olduğunu geç öğrenmiştim. sonradan çok büyük fahişe olduğunu da öğrendim tabii ama henüz olayın başındayım. her şeyi çok net bilmiyorum. kadın günlük ev kıyafetiyle çıkmış. başında bi' tülbent dedikleri şeyden var. ulan diyorum markete girsem, burası kadının mahallesiyse, biri görse duysa, şifa mahallesi'nde bizi giberler amk

vazgeçtim markete girmekten.

keşke vazgeçmeseydim; meğer daha tehlikeli bi' şey yapmışım.

bir kaç gün telefonda konuştuk. seni arzuluyorum muhabbetleri dönmeye başladı.
hatta o zamanlar yannan gibi bi' şarkı vardı popüler olan; senden çocuğum olsun istiyorum mu ne öyle bi' şey. utana sıkıla bunu söyledi bana. şarkı olarak değil tabii ki de. ilk başta güldüm ben. sonra ağlamaya başladı bu manyak.

ne oldu niye ağlıyosun falan diye şaşkın şaşkın sordum.

ben ciddiydim onu söylerken dedi.
neyi dedim
senden çocuk yapmak istiyorum dedi.
iyi de aslı sen evlisin o nasıl olacak dedim
iyi ya işte çocuk yapabilirim ben, 2 tane yaptım dedi

benim başımdan aşşaa kaynar sular dökülmeye başladı.

karşımdaki kadın tesettürlü, mevlütlere falan giden muhafazakar görünümlü bir kadın.
o zamanlar yaş da 20'lerde falan, böyle şeylerle çok sık karşılaşmıyoruz
benim aile yapısı hakkındaki fikirlerim mikirlerim alt üst oldu.

senin hiç sevdiğin yok galiba bin

amk yerinde hepiniz yazar oldunuz. haa şunu farkettim halit ziya'nın zamanından beri pek de bir şey değişmemiş aq ülkesinde.

hala zevrakla ebru aşk-ı memnu

rezerve amk pide alıp geliom

http://inciswf.com/1294166617.swf

nurilk dediği bildiğin ilknur lan orjinal isim vermemek için değiştirmiş

rizörvd

reserved

2000'li yıllarda yaşanmaması gereken şeylerdi tabii ki de.
bunu o kadına izah etmek de güçtü. e teste karşı çıkınca da aile anladı zaten kadının evlenmiş boşanmış olduğunu. istemiyoruz o kadını bu evde falan deyip kapı önüne koydular kadını. murat da peşinde tabii.

bana üst kattaki daireyi sordu. daire tutulmuştu, gidecek bir yer yok doğru düzgün. gitse de uzun süre kalamaz. tesadüftür ki aynı semtte oturan dedesi, memlekete gitmişti.
anlayacağınız şans biraz yaver gidiyodu. anahtarı da alt katta oturan kızına bırakmış dedesi, yani murat'ın halasına. anahtarı aldık, o daireye geçtik. dedesi nerden baksanız bi' 2-3 ay dönmez istanbul'a.

@1 http://inci.ca/ukb1_gj_ei

hacı sizin evli-çocuklu fanteziniz mi var? bir ilişkiniz de normal olsun dıbına koyim

geldim panpalar. keyifler nasıl lan? devam edeyim mi hikayeye?

pardon panpa hatlar karıştı. ben şimdi markete iniyorum sigara almaya. damla markete gidip, hikayeni canlandırcam hayalimde :D

et hacı

daireye yerleştik. murat, murat'ın birlikte olduğu kadın, ben ve diğer kankamız takılıyoruz öyle. teras kat, balkonda tavla oynamalar, yemek yapmalar, kağıt oynamalar falan gayet güzel geçiyo zaman. validesi öğrendi tabii böyle bi' tak yediğimizi. bi' kaç kez evi bastı ama murat kaba kuvvet kullanmak zorunda kaldı. çok kötü günlerdi, çünkü bir insanın annesine kaba kuvvet kullanmak zorunda kalması hiç hoş bi' şey değil takdir edersiniz ki. murat o kadın için herkesi ve her şeyi karşısına almaya başlamıştı bile. ailesiyle düşman oldular resmen. murat evine gidemiyo, ailesi reddetti vs.

her neyse binler nurilk denen kadın telefonda paslaşıyo nurcan ile. o işe devam etmek istiyorum falan diye. gel zaman git zaman küçük kaçamaklar yapıyo ve kocası işe gittiğinde işe kaçıyo geliyo falan. kocası bir kaç kez anlıyo, yakalıyo vs her neyse işte. sonra önüne geçemeyeceğini anlıyo. sonra ben kendi içimde takdir ederken kadının kararlılığını, başka şeyler çıkıyo ortaya...

türbanlı gibmeyen kaldı mı ki amk?