1. 126.
    0
    @97 sayende bende güldüm amk.
    ···
  2. 127.
    0
    huur çocukları bi susun da adam hikayeyi bitirsin
    ···
  3. 128.
    0
    bu yarak kime patlıycak onu merak ettim ben.
    ···
  4. 129.
    +2
    alkis olmadan anlatmiyor beyler adam, ne ilgi manyagi bi adammissin lan
    ···
  5. 130.
    +2 -1
    bir gün okuldan eve gelmiştim.o gün arkadaşlarımla parti vermeye karar vermiştik. annem geceleri çalışıyordu. arkadaşlarım partiyi saat 8:30 verelim dediler.ve bizde vermeye karar verdik. Neyseki akşam olmuştu. arkadaşlarım(erkek kız karışık)gelmişlerdi. herşey çok güzeldi. saat 10:30 du.tam o sırada telefon çaldı. telefon çaldığını duymamıştık. volumü çok açmıştık .ikinciyide duymadık .derken tam arkasından 3.cü çaldı.ben baktım. esrarlı ses bana akşam yalnızmısın diye sordu ben şoke oldum. telefonu kapattım. herkes telaşlanmıştı. sağa sola gidiyorlardı.ben partiyi teyzemin3 katlı evinde verdiğim için yukarıdan sesler geliyordu. yani tavan arasından... kapı çaldı. korkudan kapıyı açmadım. telefon çaldı. esrarlı ses bana oyun oynamak mı istiyorsun! diye haykırdı. olanlar olmuştu şarter attı aniden. kapı çaldı. kapıya el yordamıyla açmaya çalıştım. nabzım küt küt atıyordu.ve açtım sonunda... cee diye bir ses geldi meğer teyzemmiş. arkadaşlarım ve ben bu partiyi aylarca konuşmuştuk. telefondaki esrarlı sese gelince bunu teyzem yapmadığını söyledi.o günden sonra ne parti verdik ne de teyzemin evinde sonuç teyzemin evi lanetliymiş .arkadaşlar inanmazsanız inanmayın. dört sene önce gaztelerde yayınlanmıştır...
    ···
  6. 131.
    0
    @102 başlık benim gibimde mi bin? hayatınızda görmediğiniz duymadığınız bir hikayeyi anlatıyorum. hayatınız kayacak, korkudan delireceksiniz diyorum, adam bana başlığın bin oldu diyo. başlığın dıbına koyayım sana bişey olmasın kardeşim benim. raad ol. şimdi dinlemek isteyenler buyursun yamacıma.
    ···
  7. 132.
    +23 -2
    biz iki arkdaş bi akşam yurtta "yat" saati geldi ve nerkes uyudu biz uyumadık sonra tuvaletten esrarengiz bir ses geldi "kurtarın beni"diye. hemen koştuk ve bi arkadaşımız bağırıyor meğerse arkadaşımız kabız olmuş *
    ···
  8. 133.
    0
    senide anlatcağın hikayeyide gibeyim.. dallama anlatacaksan anlat taşak mı geciyon merak ettik.
    ···
  9. 134.
    0
    @109 hadi anlat ulan bin ben dinliyom kimse dinlemese de
    ···
  10. 135.
    +1 -1
    Pencerenin önüne oturuyorum.. Kül rengi akşam-

    lardan biri başlıyor yine... insanlar, akşamın geldiği-

    ni fark ederek tüneğine tüneyen tavuklar gibi evle-

    rine çekiliyor, ve cadde birazdan ıssızlaşıyor...

    Çocukluğumun geçtiği kasaba yıllarına dönüyorum

    doğduğum evi hayal meyal hatırlıyorum, bahçenin

    içinde kocaman bir ceviz ağacı vardı, amcanın karı-

    sı dikmişti galiba... Tek katlı, taştan yapılma, evin

    rüzgar vurdukça garip sesler çıkaran pencere ka-

    pakları, ve gök gürültülü gecelerde, bir kadın çığlı

    ğına benzeyen sesler içimde ürperti yaratırdı.

    Ebem, bu seslerin bahçeden geldiğini söylerdi.

    Halamın kızı, Bedriye, bizim bahçede bir mezar ol-

    duğu, ama bu mezarda kimin yattığını kimsenin bil

    mediğini söylerdi.. Eskiden evin içinde tuvalet ol-

    madığı için-, tüm kasaba evlerinde tuvaletler dışar

    dadır, çişimi yapmak için korka korka yüz numara-

    ya girerdim. Arkamdan sanki bir tutacakmış gibi

    bir hisse kapılır, kaçarak eve girerdim...

    Geceleri , gerçekten de bahçeden tuhaf sesler

    geliyordu. Ebem, çişimi yaparken, sakın ceviz ağa-

    cının dibine işeme, gece sıcak su dökme diye beni

    uyarırdı... Ebeme sorardım, " torunum Cinler adamı

    çarpar derdi...

    O günden sonra Cin korkusu içime iyice yer-

    leşmişti. Hacı amcamın köyüne gittiğimde, köy

    çocukları küllükte gece yarılarına kadar korkusuz-

    ca oynarken, ben evden dışarı çıkmazdım.. Amcam-

    ın kızları, mısır koçanları içinde ,anne ve babaları-

    nın yatmasını da fırsat bilerek geç vakte kadar oy-

    narlardı..En çok ta söbe oyunu oynarlardı. Biri ebe

    olur, gözlerini kapar, diğerleri saklanır, gidip onları

    bulmaya çalışırken, kurnaz olan gelir ebenin dur-

    duğu yeri söbelerdi..

    Cinden sonra, en çok korktuğum yılanlardı

    Yazın Aleyçikte "bağ evi" yatılırdı... Amcanın kızları

    yere yatak serer yatardık..Ama uyuyamazdım,

    hışır hışır sesler duyardım. Bildiğim tüm duaları

    okurdum, amcamın küçük kızı Nurgül, "yat sabaha

    daha çok var !" diye beni teskin etmeye çalışrdı

    Dışardan hışır hışır diye sesler geliyor derdim

    "Sana öyle gelmiş, korkacak bir şey yok !"derdi

    "Ya yatarken boğazımıza yılan akarsa derdim

    Yılan, gece olmaz, hem çok sıcakta çıkar yılanlar

    Sabah, güneşi tepeden doğarken, karpuz tarlasına

    giderek, karpuzlardan olgun bir tanesini tefeğinden

    koparan amcamın büyük kızı, Rahime, aleyçiğe

    getirir, küçük bir naylon tabağa keserek, yanına da

    çırpma "soğan domates biber maydonoz" yaparak

    bize öğle ziyafeti çekerdi..

    Küllüğe sakın işeme derdi Rahime abla..

    "işersem ne olur ?"derdim.

    " Dişisine rastlarsan sana aşık olur ! Sonra bir

    daha, hiçbir kızla evlenemezsin !" derdi..

    Gece yatıyordum... Bir ses, davul zurna sesi

    şamata, hayal mi görüyorum aceba dedim... Hayal

    değildi, sesler bağın içinden geliyordu. Korkudan

    sesimi çıkaramıyordum, sanki üzerime bir adam

    oturmuş, boğazımı sıkıyordu, bağırmak istiyordum

    ama ne mümkün... Amcamın kızları aşağı kavaklığa

    gitmişti.. Bostanları vardı orada. Birden bir hışıltı

    duydum, koskocaman bir kafa, çatal dili olan en az

    üç metre boyunda bir yılan ,yatağımın yanında

    durmuyor mu ? Soğuk soğuk terler döküyorum

    Amcamın ortanca kızı, " haydi kalk Ertan abi !"dedi.

    "Öğlen oldu, gözümü bir açtım yatakktayım...

    Ama gördüğüm rüyanın etkisinde o kadar kalmışım

    ki, yatağımın yanında yılan arıyorum. Nilgün, şaşkın

    şaşkın yüzüme bakıyor. "Ne arıyorsun Ertan abi !"

    dedi. " Yılan... yatağımın yanında gördüm... Nereye

    gitti ? "dedim. Güldü, yatağımın yamında renkli bir

    ip duruyordu.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 136.
    0
    anlat hadi züt veren artis artis hareketler amk bikerede anlaysdn ya amcık
    ···
  12. 137.
    0
    @110 yardin pic.

    @109 sen anlat lan bu arada ben dinliyom hic olmazsa
    ···
  13. 138.
    -1
    ayak olayını merak edenler sesinizi duyayım. istanbuuuuuuuuuuuuul, i caaaant here yaaaaaaaaaaaaaa
    ···
  14. 139.
    +2
    pazar günü akşamı annemle babam evde yoktu kardeşimle ben evde yanlızdık telofon çaldı açtım sert bir ses bana yarım saat sonra öleceğimi söyledi çok korktum az sonra kapı çaldı elektrikler gitti kapıyı açtım annemle babam geldi annee bana şaka mı yaptınız dedim hayır dediler az sonra tekrar kapı çaldı açtım meğer bizi arayan yengemlermiş bu akşam bize geliceklermiş beni ve kardeşimi korkutmaya çalışmışlar.
    ···
  15. 140.
    0
    @109 verdim şükünü bin
    ···
  16. 141.
    +1 -4
    Korkutucu bir sessizlik evi sarmıştı. Kadın ürkek adımlarla odadan odaya dolaşıyordu. Bir şey arıyordu ama peşinde dolaşan gölgeden habersizdi. Kadın aradığını bulmaktan ümidini kesmiş ve
    yorgun bir halde, pencere kenarındaki sandalyeye oturdu, dışarı bakmaya başladı. Peşinde dolaşan adam, kadının oturduğunu görünce saklandığı yerden çıktı. Ses yapmamaya çalışarak sırtı kendisine
    dönük kadına yaklaşmaya başladı. Kadına iyice yaklaşınca yakalamak ister gibi ellerini kadının boynuna doğru uzatır. . . o anda kadın ani bir hisle geri döner, adam hiç vakit geçirmeden atılır, kadının sırtına vurur ve bağırır; " -Ebe ebe. " ve kaçmaya başlar.
    • * * *
    Adam yorgun argın koltuğa oturur; "-Tamam pes, sen kazandın, öldüm yorgunluktan. Saat kaç ?"
    Kadın sakin sakin cevap verir; "-Saat 10. "
    Adam "-10' mu iyi. "dedikten sonra birden bir şey hatırlayıp telaşlanır ; "-Ne !. . Olamaz. Paketleri bu gece yarısındaki uçağa yetiştiremezsem mahfoldum demektir, kesin kovulurum. "
    -Ama sen karanlıktan korkarsın, fobin var.
    -Bunu düşünmeye şimdi vaktim yok, kovulduğum zaman bol bol düşünürüm. Çabuk çabuk içeri odaya koyduğum paketleri getir.
    Adam paketleri alıp, koşarak dışarı çıktı. Dışarı çıkar çıkmaz bir an tereddüt etti, karanlık fobisi onu geriye dönmesi için zorladı ama çaresizdi, devam etti yoluna.
    • * * *
    Adam elinde bir kaç paketle sakin sakin yürüyordu. Birden bulutlar çoğalıp ayı kapatmaya, karanlığı artırmaya başladı. Adam karanlıktan korktuğunu belli eder şekilde adımlarını sıklaştırdı, yürürken sürekli çevresine bakınmaya başladı.
    Adam ürpertiyle, kararan göğe bakarken bir merdivenin altından geçti. bunu uğursuzluk sayardı, korktu uzaklaşırken tekrar tekrar altından geçtiği merdivene baktı.
    Korkusunu yenmek için ıslık çalmaya başladı ama ölüm marşını çaldığını farkedince sustu. Neşeli bir melodi hatırlamaya çalışırken önünden bir karakedi geçti. Hemen durdu, endişeyle
    çevreye baktı, sonra tekrar yürümeye başladıBu kez ürkek adımlarla yürüyor ve sürekli sağa sola bakıp bir tehlike olup olmadığını kontrol ediyordu.
    Bir köşeden iki adam çıkıp onun peşi sıra yürümeye başladı. Gece serindi ama adam yanaklarına doğru soğuk terlerin boşaldığını hissetti. Bir sonraki köşede peşindeki iki adama bir
    adamın daha katıldı. Diğer iki adama boğuk bir sesle sordu ; "-saat kaç ?. "En iri yarı olanı ; "-10. 30. " dedi. Yeni gelen "-Vakit kaybetmeyelim, çabuk olalım. " dedi.
    Adam arkadan gelen üç kişinin konuştuklarını duyunca hızlandı. Ayak seslerinden arkadakilerin de hızlandığını anladı, korkuyla titredi. Yeni gelen adamın sesini tekrar duydu ; "-haydi biraz hızlanın. "
    Adam yorgundu ama peşindekiler hızlanınca o da hızlandı, korkusuiyice arttı, peşindeydiler, yetişmek üzereydiler telaşlandı elindeki paketlerden biri düştü. Can derdine düşmüştü, paketi almak için duraklamadı bile.
    Arkadan tekrar bir ses duydu ; "-Yetişemeyeceğiz koşalım. "
    Adam da koştu koştu, paketlerden biri daha düştü, kan ter içinde kalmıştı. Mesafeyi biraz açmıştı ama yorgunluktan bitmişti. Paketlerden biri ekgib olunca diğerlerinin önemi olmadığını düşündü, artık işten kovulmak filan önemsizdi, daha hızlı koşmak için elinde kalan paketleri de fırlatıp attı ve koşmaya devam etti. Fakat birden ayağı bir taşa takılıp düştü, dehşete kapıldı. Üç adam koşarak geliyordu. Kalkmaya çalıştı ama telaştan tekrar düştü. Üç adam yetişmişti, kaçamayacağını anlamıştı. Korkuyla gelenlerin yüzlerine baktı, yüzlerinde insaftan eser göremeyince, ümitsizce acı bir çığlık attı.
    Adamlar garipseyerek ona baktılar sonra aynı boğuk sesi duydu ; -"Sarhoş galiba. " diğeri devam etti; "-Boş ver onunla oyalanacak vaktimiz yok, nerdeyse başlayacak Galatasaray-Monako maçı. " "-Ne dersin deplasmanda yenebilir mi ? Rakip nede olsa Avrupa takımı. "
    Üç adam maçı tartışarak koşup gittiler. Onlar gidince yerdeki adam yarı şaşkın yarı sevinçli ayağa kalktı. Bir süre hızlı nefes alışlarla adamların peşisıra baktı, heyacanını yatıştırmaya
    çalıştı, alnındaki terleri sildi.
    Sendeleyerek ara sokaklardan birine daldı. Ana caddelerde yine birileriyle karşılaşmaktan korkmuştu.
    • * * *
    Ay hafifçe bulutların arasından sıyrıldı. Adam loş sokaklarda evlerin gölgesine sığınarak yürümeye başladı. Bir evin duvarına nerdeyse sürünerek giderken kararlı, sert bir sesle olduğu yerde kaldı ;
    -Dur!. .
    Sesin nereden geldiğini anlayamamıştı, aynı ses bu kez öfkeli bir tonla haykırdı ;
    -Kaldır ellerini
    Titreyerek kaldırdı ellerini
    -Ya paranı ya canını.
    Telaşla ceplerini aramaya başladı, bir türlü cüzdanını bulamıyordu.
    Demek paranı vermeyeceksin
    Korkuyla araştırırken iç cebinde buldu cüzdanı, çıkarmaya çalışırken aynı sesi duydu
    -Öyleyse geber
    Cüzdanı çıkardı ama geç kalmıştı, iki el silah sesi duydu, ayaklarının bağının çözüldüğünü hissetti, yere yığıldı.
    Aynı ses bir kahkaha attı ama kahkahası bir çıt sesiyle kesildi. Yere yığılan adamın bulunduğu evin penceresinden bir ses geldi ;
    -Hanım yine gangster filmi varmış, kapattım televizyonu.
    Adam yığıldığı yerden bir yarası olup olmadığını kontrol ederek kalktı, sapasağlamdı, bir"-ohh!. . "çekti, üstünü başını çırpıp yeniden yürümeye başladı.
    • * * *

    Henüz iki sokak geçmiştiki birden yerde dev bir köpek gölgesi gördü, sallana sallana yaklaşıyordu. Her an köşeyi dönüp karşısına çıkabilirdi. Sağına soluna baktı, kaçabileceği yer yoktu. Kaçmayı denese bile başaramayacağını düşündü, korkusu arttı ama yine de kaçmaya başladı. O anda da köpeğin köşeyi döndüğünü gördü. Birden şaşkınlıkla durdu; gölgesi kocaman olan köpek küçük bir yavruydu.
    Adam kendisine ecel terleri döktüren bu yavru köpeğe öfkeyle bir tekme savurdu, tekmesi isabet etmedi. Yavru köpek havlayarak kaçtı. Yavru köpeğin kaçtığı taraftan onun annesi olduğu anlaşılan iri yarı bir köpek çıkarak adamı kovalamaya başladı. Bir süre kovaladıktan sonra adamın peşini bırakıp yavrusunun yanına döndü.
    Köpeğin döndüğünü görmeyen adam kaçmaya devam ediyordu.
    Adam yorulana kadar koştu. Köpeğin, peşini bıraktığını anlayınca oturup nefeslendi.
    • * * *
    Adam bu kez de ara sokakların karanlığından korkmuştu. Hemen ana caddeye yöneldi, yürümeye başladı. Tam bir polisin yanından geçiyordu ki, ilerdeki sokak lambasının altında dikilen bir kıza iri yarı bir adamın saldırdığını gördü. Polis o taraftan geliyordu. Fakat polisin hareketlerinde bir telaş yoktu. Adam şaşkınlık içinde olaya bakarken, kız adamın elinden kurtulup çantasından bir silah çıkarmayı başardı. Saldırgan tekrar atıldı kızın silah tutan elini
    bileğinden yakaladı. Kuvvetli bir iki silkeleyişle kızın elindeki silahı fırlattı. Silah polisle adamın yanına kadar savrulmuştu.
    Adam korkudan kısılmış bir sesle polise seslendi ;
    -Yardım etsenize.
    Polis alaylı bir şekilde güldü ;
    -Yardıma gerek yok, o tek başına da kızı öldürebilir.
    Polis daha sonra adamın şaşkın bakışları arasında yürüyüp gitti.
    Adamın şaşkınlığı sürerken, kız saldırganın bir tokatıyla yere yuvarlandı. Saldırgan yerdeki kızın üstüne giderken belinden bir bıçak çıkardı. Onları seyreden adam kızın korku içinde attığı
    çığlıkla kendine geldi, ayaklarının dibine düşmüş olan aldı ve kızı öldürmek üzere olan saldırgana çevirdi, tetiğe bastı. . .
    Saldırgan, hiç bir şey olmamış gibi ayakta duruyor, şaşkın ona bakıyordu. Adam bir daha ateş etti, bir daha bir daha. Kurşunu bitmişti ama saldırgana bir şey olmamıştı. Üstelik elindeki
    bıçakla öfkeli bir şekilde üzerine geliyordu. Yerdeki kız ise oturmuş rahat bir vaziyette onları seyrediyordu. Eli bıçaklı adam karşısına gelince kanlı dişlerini göstererek bağırmaya başladı.
    Ne söylediği anlaşılmıyordu ama öfkesi gözlerinden okunuyordu. Adam vampirlere inanmıyordu ama karşısındaki adamın kanlı, koca koca dişlerini görünce dizleri tutmadı olduğu yere yığıldı.
    Saldırgan uzandı elindeki silahı aldı, ağzından kanlı dişleri çıkardıktan sonra bu kez anlaşılır bir sesle bağırdı ;
    -Ne yaptığını sanıyorsun sen, şurda rahatça bir film çeviremeyecek miyiz ? Üstelik tabancadaki tüm kurusıkıları harcamışsın!. .
    Filmi çeken diğer adamlarda köşeyi dönüp gelmiş adama bağırmaya başlamışlardı, adam ayağa kalktı, topuğunun üstünde geriye döndü, silah sesini duyup gelen az önceki polisin bıyık
    altından gülerek kendisine baktığını görünce başıyla selam verdi, yanından geçip sakince yürümeye başladı, filmciler hala arkasından bağrışıyordu.
    Adam başka bir caddeye dönünce, ağzıyla rüzgar uğultusunu andıran korkunç bir ses çıkarmaya başladı, duvara dayalı bir merdivenin altından geçti, önünden geçen kara kediye tekme attı,
    karşısına çıkan bir köpeği korkuttu. Yanından geçtiği çocuk parkına girdi, kaydıraçtan kaydı, parktan çıkarken gördüğü sarhoşun yanından sallanarak geçerken seslendi ; "-iyi geceler hık. . .
    birader hık. . . " diye, sarhoş taklidi yaptıktan sonra caddeye çıktı, bir şarkıyı ıslıkla çalarak, neşeli adımlarla, kah zıplayıp, kah oynayarak evine doğru yürümeye başladı.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 142.
    0
    lan pic, yarim saat sonra geliyorum bu hikaye bitmis olsun, yoksa corumlu esege gibtiririm seni
    ···
  18. 143.
    +2 -2
    bir gün arkadaşımla birlikte babamın arabasına binmiş oturuyorduk.o sırada bir çığlık koptu.ama dışarısı zifirkarnlığındaydı.ama biz yinede bakalım dedik. saat olmuş gece yarısı çok korkuyorduk. bide baktım ki meğerse o kediymiş.ama kedi kanlar içinde. kedinin leşi ezilmişti.ama çok korkunç gözüküyordu. arkadaşım yanlışlıklar kedinin leşine bastı. osıdaarkadaşım bayıldı. sabah kalktığımda meğerse bu bir rüyaymış.
    ···
  19. 144.
    0
    anlatıyorum lan, sessiz çoğunluk beni dinliyor. beyler, ayaklardaki ilginç olan olay şu. çocuğun ayakları yok. düşünün. vücut insan, kafa eşşek, ayaklar ise bileklerden itibaren yok. ve bunu sükunetle gösteren bir baba.
    ···
  20. 145.
    -6
    Dr.Opr. Korhan, yüzüme bakarak, "mikroskopta

    tespit ettiğin virüs, bakterilere karşı dirençli mi?"

    dedi Ümüitsizce, "evet, ne yazık ki !"diye cevap

    verdim. "Yani en az birbuçuk milyon insan

    ölecek mi ?" Başımı salladım. "Sence, bu virüs

    neden bu kadar, direnç kazandı ?"dedi."Bunların

    birçok nedenleri var, havadaki partiküller, eksoz

    gazları, atom denemesi, ozon tabakasındaki deliğin

    kapatılmaması, insan vücudundaki bağışıklık siste-

    minin zayıflaması, sebze , meyve ve etlerde hor-

    mon kullanılması, ayrıca genetiği değiştirilmiş ürün

    ler, ve doğanın dengesinin bozulması... Güldüm,

    "Şu Kongo krım "hastalığı da bu yüzden mi ortaya

    çıktı ?" Dr. Opt. Korhan, "Dr.Eren, biyolojik savaş

    yöntemi bunlar !"dedi.."Eskiden, kene bu kadar öl-

    dürücü müydü ? Köylü, hayvanlarla ,iç içe yaşıyor-

    du... Ama ölen nadirdi... "

    Kürsü hocası Pr. Doktor, K.B. içeriye girdi.

    "Ne o arkadaşlar niye toplandınız ?"diye sordu.

    Dr.Korhan"Hocam, şu meçhul hastalığı tartışıyor-

    duk !" dedi.."Dünya Sağlık Teşkilatı ve ABD deki

    Bilim Adamları, da bu hastalık üzerinde çalışıyor.

    Hastalığın belirtileri ne efendim ?" Hoca, ağzındaki

    piponun küllerini sigara tablasına silktikten sonra

    "hastalık , merkezi sinir sistemini etkiliyor, kişi de

    dengesizlik, beyin travması, ve felç görülüyor, male

    sef, bu hastalığın tedavisi henüz yok... !"

    "Hocam, Türkiye Hükümet ile ABD Hükümeti

    arasında, bu konuda bir iş birliği yapılacak mı ?"

    "Biz, üniversite olarak, bir raporla durumu

    Sağlık Bakanlığına bildirdik... Artık, onların bieceği

    iş... !"

    • * * *

    Sedat Bey, koltukta kestiriyordu ki, Lisede oku-

    yan kızı jale içeri girdi..Çok heyecanlı görünüyordu

    Ayak sesine, genç adam uyandı.

    "Hayrola kızım ? Niye yüzün soluk bugün ?"

    "Şey... baba, yeni bir grip çıkmış, öldürücüy-

    müş... Televziyon haberlerinde vermiş, hastalık

    Türkiye'de de görülmüş. " Odasından çıkan yaşlı

    anneanne, "n'oluyor damat ? Hüseyin efendi mi

    ölmüş ? Vah vah, genç adam gitti demek !"

    Sedat Bey, gülmemek için zor tuttu kendini

    "Valide hanım, seni ilgilendiren bir konu değil bu...

    Hastalık çıkmış, hastalık !"

    "Bursa da teyzemin kızı hastaydı o mu öldü

    yoksa ?"

    "ilahi valide hanım, sen vallahi ölüyü

    diriltirsin !" Yaşlı kadın, söylenerek geri odasına

    girdi. "

    "Jale şu televizyonu aç ta haberleri dinleyelim

    dedi.. Kız ,televizyonu açtı. Televizyonun alt lam-

    bası yandı. Sonra, ekran açıldı, spiker kadın çıktı

    "Burası A... televziyonu, şimdi haberleri veriyoruz

    Ülkemizde görülen gribal bir vaka tesbit edilmiştir

    Hastalık, öksürme, boğaz ağrısı, kaslarda ağrı

    yorgunluk, sinirlilik hali, hafıza kaybı ile kendini

    göstermektedir... Basit soğuk algınlığı ile bu hastalı-

    ğı bir birine karıştırmamak için, vatandaşlarımızın

    en yakın sağlık kuruluşuna baş vurmasını rica

    ederiz... Bakanlığımız, gerekli tedbirleri almış olup

    paniğe gerek yoktur.

    • * * *

    Sağlık Bakanı A... o gün bir basın açıklaması

    yapacağını duyurmuş, medyanın tüm tanınmış

    gazetecileri, foto mubarirleri, televizyon spikerleri

    ve yazarlar bakanı izlemek için yerlerini almıştı.

    Bakan, "Değerli Basın Mensupları, bilindiği gibi

    önce Asya'da Çin' ve Endenozya'da görülen tipik

    grip "Hongong" daha sonra Amerika'ya ve nihayet

    Avrupa Ülkelerinde de görülmeye başlanmıştır

    Virüs, antibiotiklere karşı çok dayanıklı olup , hasta

    lık, bağışıklık sistemi zayıf, yaşlı , çocuk ve kalb

    hastalarında etkili olmaktadır. Hükümetimiz bu

    konuda, bazı hastanelerde karantina tedbirleri

    almış olup, vatandaşlarımızın paniğe kapılmamasını

    rica ederiz. Evet, şimdi, gazeteci arkadaşlar soru

    sorabilir. Buyurun !"

    " H... gazetesinden, C, Sayın Bakanım, bu hasta-

    lık konusunda bazı endişelerimiz var, duyduğumu-

    za göre, virüs, amtibiotiklere karşı çok dirençliymiş

    vatandaşlarımız bu konuda çok kaygılı, yeterli ilaç

    stokumuz var mı ? Ve vatandaşlara, ne önerirsiniz ?

    "Teşekkür ederim Bay C... Hastalık, çok bulaşıcı

    olduğu için, sinema, tiyatro, spor sahaları ve alış

    veriş merkezleri gibi kalabalık yerlerde kalmama-

    nız, mümkünse gaz maskesi takmanız "

    " Evet, siz arka sırada oturan !"

    " Y... Gazetesinden B... Efendim, Sayın Bakana

    bir sorum olacak, bu hastalığın 1.5 milyon insanı

    etkileyeceği ileri sürülmektedir, bu hastalık aşı yapıl

    mak suretiyle, hafif geçeceğine dair bir idaa var

    doğru mu ?"

    "Teşekkür ederim B... Aşının koruyucu ol-

    duğuna dair, bir bulguya rastlanmamıştır. Evet

    arkadaşlar, beni dinleme nezaketinde bulunduğunuz

    için hepinize teşekkür ederim.

    • * * *

    Hastalık, hızla yayılmaya başlamıştı. Hastanelerde

    yatacak yer olmadığı için, bazı hastalar için yer

    yatakları yapılmıştı. Morgtaki kutular kafi gelmediği

    için, yeni kutular sipariş edilmişti... Her evden, bir

    ceneze çıkıyordu. Mezarlıklarda yer kalmamıştı,

    sanki Birinci Dünya Harbinde görülen, Veba,

    Tifüs, Kolera, Cüzzam, Frengi gibi bir hastalık ile

    karşı karşıyaydı insanlık... Avrupa, çıkış yasağı

    koymuştu, Türk işçiler ülkesine gidemiyordu

    ABD de hastalığa karşı çok sert önlemler almıştı

    Dünya üzerinde hastalık korkunç bir boyut kazan

    mıştı. Avrupa devletleri ve Amerika, Güney

    Amerka ve Rusya, Türkiye Cumhuriyetleri, Çin

    uçak seferlerini iptal etmişti.. Basın ajansları

    ABD nin Hiroşima ve Nagazakiye attığı atom bom-

    basından da daha çok ölüme sebep vereceğini

    geçiyordu ..Sağlık Bakanlığının elinde bir ay yete-

    cek kadar ilaç bulunduğunu yazıyordu gazeteler

    Okullar, tatil olmuştu. Belediyeler, sokakta ölen

    kimsesiz insanları, çöp arabalarına koyup, hastalık

    daha da yayılmasın diye yakıyordu... Hastanelerde

    doktor ve hemşireler, çift vardiyeli çalışıyordu.

    Köpekler, insan leşi yediğinden, kuduz tehlikesi

    de baş göstermişti. Diyanet işleri Başkanı

    Camilere, gizli bir tamim göndererek , vatandaşla

    rın, moralini yükseltecek vaazlar verilmesini

    istiyordu. Bazı Din Alimleri, "Dünyanın Sonu "

    geldi diye evlerine kapanıp dua ediyordu.

    Başbakan, ve Bakanlar, toplantı üstüne toplantı

    yapıyordu..Ölen insanları, defnedecek, kabut

    bezi bulunmuyordu.

    Dünyanın her tarafından ölüm haberleri geliyorduı

    Amerika Başkanı B... bu meçhul hastalık yüzünden

    ordusunu tamamen kaybetmişti.. Uçak seferleri

    iptal olduğu için, ABD askerleri Irak topraklarına

    gömülüyordu.

    • **

    Tıp labaratuvarları bu hastalığı yenmek için

    çalışmalarını sürdürüyordu. Bilim adamları, bu

    virüse karşı, yeni bir antibiotik geliştiremezse

    en az on milyon insanın öleceğini ileri sürüyordu
    Tümünü Göster
    ···