devam et

liselinin hayat hikayesi de ilkokuldan başlıyo. çok büyük olay maşallah.

ikinci haftanın sonuna doğru transfer kız geldi sınıfa. adı deniz. kız o zamana göre biraz taş. kendine has bi tarzı da var. e yanıma da oturmak zorunda. biz bunla yavaştan muhabbeti kurduk. tokio hotel hayranı. metalci bi kız. kulağında bi çok delik var. piercing düşünüyo falan. bunlar o zamana kadar bana hep ilginç gelmişti. ben liseye kadar rap müzik dinleyen, sagopa hayranı boş beleş bi tiptim. kızla birlikte yavaş yavaş bazı tabuları yıkmaya başladım. en ilginci de şudur ki asla rock müzik dinlemeyeceğimi düşünürdüm. hatta daha da ileriye gidip 'lan insanlar bunları nasıl dinliyor oğlum, hiç mi duygu hissetmiyolar, bu müzikten insanlar ne anlıyor' falan diyordum. deniz'le konuştukça bu gibi bazı şeyleri aştım. ama hala içime kapanık biriyim o zamanlarda. e iyi bi liseyi kazandığım için ailem telefon da almış haliyle. artık 10.000 sms yapıp deniz'le mesajlaşmaya başladım yavaştan. telefonuma da bi kaç tane rock müzik attım ve değişimime sevinmeye başladım galiba.

bu arada baturalp yavaştan bi arkadaş grubu edinmeye başladı ben de onlarla ısınmak için yerimi değiştirdim. hüseyin diye bi çocuğun yanındaki kızla yer değiştirdim. böyle olunca deniz biraz alındı ben de zehra'dan deniz'in yanına oturmasını rica ettim. hüseyin'in yanından kalkan kız da zehra'nın eski yerine oturdu. böylelikle işim düştüğünde zehra'yı kullanmalarım da başlamış oldu. bunun en büyük örneğini ilerde anlatıcam zaten size. ben hafif hafif çocukların içlerine karıştım bu arada. kafa çocuklardı çoğu. e her sınıfta olduğu gibi takkeci tipler de var. onları eledik ve bi arkadaş grubu edindik kendimize. adımıza da tayfa dedik aq. arka sıradakiler özentisi bişey olduk. tek farkımız bizim grup 8 saptan oluşuyo. deniz'le de artık sınıfta daha az sohbet eder olduk. daha çok telefondan mesajlaşıyoruz okul dışında. ilginç olan şu ki okuldan sonra falan da hiç bişey yapmıyoruz. ikimiz için de böylesi daha iyi hissettiriyor olmalı o zamanlar.

anlat panpa

okul sonraları tayfayla dönerciye gidip karnımızı doyuruyoruz. internet kafeye gidip counter strike atıyoruz. bi ara silkroad'a sardık. pes'e gidip hesabına birbirimize koyuyoruz falan. kişi sayısı çift olduğu için her ikili ayrışma gereken aktivite rahatlıkla yapılabiliyor. 4e 4 maç da dahil. bi süre sonra lise arkadaşlarımız sadece bu sekiz kişiden ibaret oldu. tenefüslere beraber çıkıyoruz. işemeye bile beraber gidiyoruz. öğle aralarında kantine birlikte gitmeler olsun, okulun alt bahçesinde maç yapmalar olsun tamamen birbirimize aidiz sanki. aramızdan biri başka bir arkadaş edinse diğer yedisi yas tutuyor. birbirimizi kimseyle paylaşamıyoruz. sanki sekiz erkek birbirimizle çıkıyoruz aq.

ama bu iş böyle devam etmedi pampalar. zamanla herkesin farklı bi meşgalesi oldu. sekiz kişi birbirimizle çıkma olayından bahsediyorum. yoksa arkadaşlık kopmadı. ama zamanla ikili üçlü de takılabiliyoduk artık. bizim bu birbirimizden ayrılamadığımız zamanlarda bi akşam ben deniz'le mesajlaşırken löp diye 'seni seviyorum' diye mesaj geldi bana. lan hayatımda ilk kez böyle bi mesaj alıyorum. ne yapacağımı bilemedim. on dakika falan cevap vermedim. ama bu on dakikada aklınıza gelebilecek çok saçma şeyler yaptım. bunlardan birisini söyleyeyim mesela. google'a girip seni seviyorum'a ne cevap verilir tarzı falan bişeyler yazmıştım. teallaam. o terli on dakika sonunda galiba ben de seni seviyorum yazdım. 'galiba?' diye cevap geldi. dedim ki 'yani seviyorum işte' cevaba bakın aq. ben kızla çıkmaya başladım apar topar. haftasonu oldu bu olay. pazartesi günü okula gittim. kız sınıfta. e ben de sınıftayım. hiç bişey konuşamıyorum hatunla. sanki ilk kez tanışmışım gibi. o gün sınıfta hiç konuşmadık. mesaj attım ben buna çıkışta biraz takılalım mı diye. olur diye cevap geldi. konuşma bu kadar.

okul bitiminde okuldan bile ayrı ayrı çıktık niyeyse. buluştuk okulun altında bi sokakta. şimdi ilk kez kanlı canlı bi kız arkadaşım oluyo. bu mevzular nasıl şekillenir hiç bilmiyorum. lan diyorum elini tutayım. ama diyorum herhalde daha çok erken. e ne yapayım ne edeyim falan diye düşünüyorum. kız benden önce kimbilir kaç kişiyle çıkmıştır diyorum. --ki öyleymiş zaten sonradan öğrendim ben onu, oralara da gelicez-- o gün biraz yürüdük. bursa setbaşı'nda bi kafeye oturduk. bişeyler içtik biraz lafladık. sonra ben otobüse bindim eve gittim. o başka bi okulun yurdunda kalıyordu. yurduna doğru yürümeye başladı ben otobüse binince. diğer gün yine okula gittim. okula hep geç kalıyodum pampalar. o yüzden herkes sınıfa girdikten sonra giriyodum sınıfa. bi süre sonra bu durumun bana cool bi hava kattığını düşünüp zütümün kalktığı da oldu hatta. neyse sınıfa girdim. kız orda oturuyo. e zehra da yanında oturuyo. şimdi gidip kalk biz çıkmaya başladık sen hüseyin'in yanına geç desem kıza olmaz diye düşündüm. haliyle aynı yerime oturdum. yine hiç konuşmadık sınıfta. ama bu bilinçli yapılmıyor yani. sanki birbirimizden kaçıyoruz. kaçamak bakışlar falan. lan zaten bi gündür çıkıyorum bi kızla. anlam da veremiyorum olanlara. hafiften de utanıyorum. dedim ki heralde raconu böyle bu işin sen kendi derdine bak oğlum. nihayetinde de öyle yaptım. çıkışa kadar yine konuşmadık.

@52 yanıldın pampa

evet pampalarım tercih sonuçları açıklandı. vay. baturalp'le aynı okuldayız. bursa'nın güzel bir anadolu lisesi. isim vermiyorum. kaydımızı yaptırmaya birlikte gittik ailelerle. artık büyümüş, halk dilinde koca adam olmuş çocuklardık. okula gittik bi güzel gezdik yeni hapishanemizi. artık 4 sene burdaydık. kimbilir ne anılar ne maceralar yaşayacaktık. her fırlama öğrenci gibi okulun kaçış noktalarını aradık önce. sonra sınıfları gezdik. çok güzel bi bahçesi vardı. kaydımızı yaptırdık. hatta kayıtta güzel bi ücret aldıklarını hatırlıyorum. hala var mı bu sistem bilmiyorum ama umarım yoktur. okuldan ayrıldık ve kıyafetlerimizi almaya gittik. kıyafetleri ve kırtasiye alışverişimizi de tamamladığımızda artık hazır asker birer lise öğrencisiydik.

adın burak mı bin :D

reserved tutar bu.Ama yarım bırakıp gidersen seni bulurum panpa

beyler velhasıl-ı kelam ilkokulu iyi kötü bitirdiğim senenin yazında evimizin 30 metre ilerisinde yapılan yeni okulun inşaatı bitti ve yeni eğitim öğretim yılında o okula aldırdı ailem kaydımı. ortaokula başladığım sene yeni okul, yeni arkadaşlıklar ve yeni bi ortam içinde buldum kendimi. artık mavi önlükten kurtulmuş beyaz gömlek, kravat ve hırkaya geçiş yapmıştım. kendimi büyümüş ve fazlasıyla olgunlaşmış hissetmeye başlamıştım. 6. sınıfa gidiyorum. alt sınıfların hepsiyle aynı kattayız. okul yeni açıldığı için sınıflar maksimum 20 kişilik. sınıfın başarılı öğrencilerindenim. zamanla yavaş yavaş arkadaşlıklar kurmaya başladım. sınıftaki mevcudun az olması da çabucak kaynaşmaya yol açıyordu.

pampalarım bi sigara içip geliyorum devdıbını anlatmaya

aslı neslihan ve baturalp isimli 3 kişiyle sağlam bi arkadaşlığımız oldu. sonrasında mine ve mert'in de katılımıyla sıcak arkadaşlık ortamı biraz daha genişledi. 7. sınıfın sonlarına doğru piknik yapmalar, sinemalara gitmeler, şehirde başıboş gezmeleri sıklaştırmıştık. hepimiz birbirimizin en iyi arkadaşıydık. 8. sınıfta tüm itirazlara rağmen oks belası nedeniyle seviye sınıfları yapıldı okulumuzda ve neslihan'la mert ayrıldı sınıftan.bu andan sonra ergenliğin ilk tohumlarıyla beraber yavaş yavaş birbirine ilgi duymalar başladı. tam bir kavak yelleri durumu. cinselliği zamanla çözdüğümüz bu zamanlarda herkes yeni bir bilgiyi paylaşıyordu. ben ilk başta neslihan'a ilgi duyarken onların sınıftan ayrılmasından sonra aslı'ya yöneldim. diğer sınıflardan bizim sınıfa gelen sema da bizim grubumuza girmeye çalışıyordu. alt sınıfta da zamanla neslihan mert yakınlaşması filizlendi. sonraları aslı'nın baturalp'e ilgi duyduğunu öğrendiğimde ben de mine'ye kaldım. buralar çok karışık ve gereksiz bilgi ama bir kere anlatmaya başladım çıkamadım içinden aq. neyse ilk ciddi ilişki baturalp ve aslı arasında oldu. ben hiç bi türlü mine'ye açılamadım.

Rezzzszz

seri yaz dıbını gıdıkladığım. bi ara bakarız

mine'nin de benden hoşlandığı aşikardı. çünkü artık herkes bir ilişki yaşamaya çalışıyordu kendince. okulda kim kimle birlikteymiş, kim kimle çıkıyormuş dedikoduları aldı başını gidiyor. biriyle çıkıyorsanız da yaptığınız en büyük olay teneffüslerde okulun çevresinde dolaşmak ve salçalı tost alırken kızın yerine sıraya girmek. bense beden eğitimi derslerinde atamadığım taklalarımla ve bilgisayar derslerinde miniclip'in oyunlarını oynarken mine'nin yanına oturduğum sandalyemle bir başımaydım. --beyler bu arada farkettim ki aslı ve mine isimlerini kullanmışım kod isim olarak. ikisi de kavak yelleri'nde vardı aq. vay babayın--

8. sınıfta baturalp'le aynı dersaneye yazıldık. bursa başarı dershanesi. bilenleriniz vardır belki. okulda da en iyi sınıftayız. türkçe hocası 25 kişilik sınıftan 8 kişiyle özel bi ekip kurdu fen lisesi kazandırmak için. artık bize özel testler geliyordu okula. beden eğitimi derslerinde kullanılan minderlerin durduğu bi köşe vardı. orayı kartonpiyerle kaplayıp beşinci sınıf bi etüd odası bile yaptılar bizim için. okul önceki iki senede doğru düzgün isim yapamamıştı çünkü kimse doğru düzgün bi yeri kazanamamıştı. bizim senemizde de fen lisesi için hazırlanan ekibimizden bir kişi dahi fen lisesini kazanamadı. oks, dershanenin türkiye geneli sınavlarından sonra girdiğim ilk ciddi sınavdı. fakat ben bunu o zamanlar fazla idrak edememiş olmalıyım ki hiç heyecan yapmamıştım. normalde böyle şeylerde içime bi sıkıntı çöker ve ellerim titret. oks sonucunda -yanlış hatırlıyor olabilirim- 458 puan yaptım. baturalp de benimle yakın bi puan yapmıştı ve dershanedeki pgibolojik danışman rehber hoca bizim tercih listemizi çok benzer hazırladı.

http://tinyurl.com/nducf9w bu arada arkada çalsın hafiften