/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    0
    yok pampa değil
    ···
  2. 27.
    0
    pampalarım bu gecelik gidiyorum maalesef bi işim çıktı aq saatinde. yarın gelicem tekrar devam etmeye. buralarda olun.
    ···
  3. 28.
    0
    dinliyoz panpa devam et
    ···
  4. 29.
    0
    beyler şu an öyle bi sıkıldım ki uyuyamadım geldim anlatıyorum dinleyin.
    ···
  5. 30.
    0
    9. sınıf bitmek üzere. ben bizim tayfayla muhabbeti fazlasıyla ilerletmişim. deniz'le çok saçma bi karar alıp aramızdaki ilişkiyi hiç bi şekilde sınıftakilere bahsetmeme kararı aldık. bu karar başta aklıma yatsa da sonraları sorgulamaya başladım yavaştan. lan dedim neden söylemiyoruz aq. öyle olsun falan dedi. dedim rahat edemiyo heralde ama bi yandan da diyorum benden mi utanıyo yoksa başka bi ilişkisi mi var falan. bende yavaştan bi şüphe bi güven eksilmesi başladı haliyle.
    ···
  6. 31.
    0
    deniz'lerin evi bursa'nın bi ilçesinde. ben merkezde yaşıyorum. aramızda 70 kilometre falan var ortalama. yaz tatilinde bi gün beni eve çağırdı bu. neyse evdekilere dedim ben arkadaşta kalıcam bi akşam. çantayı topladım çıktım evden düştüm yola. bursa terminalinden minibüsler kalkıyodu o zamanlar ilçelere. hala öyle midir bilmiyorum ne zamandır gitmedim hiç bi ilçeye. neyse ben gittim pampalar indim minibüsten. bu beni aldı otogardan başladık yürümeye. belli başlı zaten bi iki yeri vardı ilçenin gezilip görülecek. gezdik gördük. sonrasında eve gittik. annesi de evde. okulda bi kere görüşmüştük annesiyle. tabi kadın aramızdaki mevzuyu bilmiyo sadece arkadaşı olduğumu zannediyo. film falan izledik müzik dinledik standart şeyler. annesi yemek falan yaptı yedik içtik. döndük odaya bu bana dergilerini falan gösteriyo kıyafetlerini sergiliyo falan. sonra geçtik bilgisayarın başına. deniz o zamanlar ingilizcesini geliştirmek istiyordu. liseye yeni başlamış birine göre ingilizcesi fena sayılmazdı. önceden de ilgileniyomuş. bu nedenle bi arkadaş bulmuş kendine fransa'dan. ingilizce konuşuyolar birbirlerinin dillerini geliştiriyolar aynı zamanda deniz fransızca diğer kız da türkçe öğreniyo çat pat. bu arada eve girdiğimden beri bi ilginçlik seziyorum. lan kız sanki 25 yaşında gibi. odasının şekli, kıyafetleri, makyaj malzemeleri falan. hiç bizim yaşam tarzımıza benzemiyo aq.
    ···
  7. 32.
    0
    neyse evlerinin terası var orda bi çocuk havuzu vardı. hani bu şişirilenlerden. içinde oturuyoruz. annesi yatmaya gitti. bu bekliyo ben onu öpeyim diye ama içimden gelmiyo hiç. zaten ilginç şeyler dönüyo etrafımda. o ara babası geldi eve. babasının tekel bayisi vardı. biz tabi ışık kapalı takılıyoruz. ışık birden açıldı baktı bize adam. deniz dedi baba bak bu arkadaşım ***. adam iyi iyi sohbet edin siz ben yatıyorum dedi gitti aq. ailedeki rahatlık üst düzey. neyse ben diğer gün tası tarağı topladım döndüm eve. yaz bitene kadar bi kere de bursa merkezde görüştük bunla. geri kalan tüm olayımız 10.000 sms. bu bi gün bana 'ben fransa'ya gidiyorum' dedi. arkadaşını görecekmiş. orda fazla mesajlaşamayız facebook'tan konuşuruz dedi. iyi dedim git uğurlar olsun. gitti bu bi hafta on gün falan kaldı orda. döndü geri neyse yaz geçti böyle. okul açılacak eylül ayının başları. dedi ki o da türkiye'ye gelecekmiş. aa dedim ne güzel gelsin bakalım falan. kız geldi türkiye'ye 20 gün falan kaldı. okul açıldı o ara. kız bizim sınıfa falan da geldi. lan sınıfta tayfa dahil herkes kızla ilgileniyo ben hariç. kız birden ilgi odağı oldu. e zaten bizim ilişkiyi kimse bilmiyo. deniz de bunun rahatlığıyla bol bol kızla ilgileniyo beni gibine takan yok.
    ···
  8. 33.
    0
    okulun diğer binasına geçtik biz 10. sınıfta. sınıf bostan korkuluğu gibi aq. kocaman. sınıfın içinde çok rahat üçe üç maç yapılıyodu sıraların yanında çok boş yer var. sınıf önceden 120 kişilik falanmış devasa bi ortam işte. neyse bizim herkesten gizli ilişki olayı devam ediyo ama ben kıza karşı bi soğuk davranıyorum. fransız hatun burdayken yüzüme bakmadı 20 gün. e doğal olarak tepkiyi koyuyorum ben de. okulda konuşmuyorum okuldan sonra hemen eve gidiyorum mesajlara geç cevap veriyorum falan. bildiğiniz karı tribi atıyorum deniz'e. biz a şubesindeyiz okulda. c sınıfından da bazı çocuklar var. deniz'le aralarında olaylar var ama anlayamıyorum mevzuyu. sonra bi gün eve gittim işte. açtım facebook'u. ulan anasayfada bi de ne göreyim. abboooo. görmez olaydım lan. c sınıfından bi çocuk deniz'in bi fotoğrafını koymuş. fotoğrafta fransız hatun da var ve öpüşüyolar.
    ···
  9. 34.
    0
    bi insanın ilk ilişkisinde böyle bi travma yaşamasının ne demek olduğunu bilemezsiniz beyler. ben bunu atlatana kadar neler yaşadım lan. noluyoz aq falan oldu yani. neyse bu kısmın pek önemi yok geçiyorum. bu olaylardan sonra ben intikam alma girişiminde bulundum ve bu fotoğrafı malzeme olarak kullandım. tayfanın diline düşürdüm kızı. herkes bi dalga geçmeler bi aşağılamalar falan. homofobik ergen erkek grubundan da başka bişey beklenemez zaten. ulan diyemiyosun da bana asıl koyan kızla öpüşmesi değil beni kızla aldatmış olması. biz deniz'i el birliğiyle öyle bi dışladık ki kız sınıf değiştirmek zorunda kaldı. o sınıftan gidince ben de bi rahatlama oldu kızı da unuttum zamanla. okulda gördükçe kafamı çevirdim. o da kaçtı zaten sürekli. bu ilişki böylelikle son buldu.
    ···
  10. 35.
    0
    tayfada cahit adında bi çocuk vardı. iddialara düşkündü biraz. içimize iddia aşkını soktu. sürekli birbirimizle bişeyler için iddiaya giriyoruz falan. günler böyle geçiyo. o sıralarda sınıfa alper diye bi çocuk geldi başka liseden. kısa zamanda kaynaştık çocukla. kendisi bi fast food restoranında çalışıyomuş. ben de çocukla muhabbeti arttırıp onun sayesinde aynı restoranda işe başladım. bu arada ailevi sebeplerden yurtta kalmaya başladım. hem yurt ortamı hem iş ortamı zamanla benim içime kapanıklığımı, çekimserliğimi aldı zütürdü. fırlamanın biri oldum çıktım. onuncu sınıfın ikinci dönemindeyiz. kantine gidiyoruz. alper ben hüseyin ve cahit. e tabi yavaştan yaz gelmiş kızlarda çorap giymemeler başlamış. biz de abaza erkek grubu olarak kız kesmelere başlamışız. kantinden yemeği aldık yedik çıktık bahçeye. sonra alper ve ben dondurma almak için tekrar kantine girdik. alper dedi ki kantine giderken 'bak şimdi sana bi kız göstercem aynı kolera'ya benziyo' lan zaten ergenliğimi sagopa kajmer-kolera ikilisiyle hiç etmişim. bi hayranlığım var hatuna. göster bakalım dedim. kantinden çıkarken gösterdi. lan dedim hakkaten de benziyo ha. uzaktan da hoş gözüktü gözüme. sonra biz sınıfa gitme ayağına kızın önünden geçtik. baktım yakından kat kat daha güzel. bayaa etkilendim ben. sınıfa gittim. zehra'yı buldum. dedim ki zehra git konuş şu kızla diğer tenefüs. ben bu kıza aşık oldum.
    ···
  11. 36.
    0
    şimdilik bu kadar beyler devam ederiz yine.
    ···
  12. 37.
    0
    anlat panpa başlık takipte
    ···
  13. 38.
    0
    Anlat lan okuyorum
    ···
  14. 39.
    0
    okulda görüyorum diğer gün vera'yı. gözgöze geliyoruz. ikimiz de farkındayız birbirimizi gördüğümüzün ama görmemiş gibi davranıyoruz nedense. yanına gidip konuşmaya cesaretim de yok. tenefüslerde yanında sarışınımsı kumral hafif toplu bi kızla geziyor sürekli. okulda artık kendimi gizlemeden bakıyorum ona. onun da bana baktığını farkediyorum. bunu farkeden de yalnızca ben değilim. tayfa da olayın farkında. her seferinde 'olm o kız çok güzel, o sana bakmaz, sen o kızla çıkamazsın' gibi motive edici telkinlerde bulunuyorlar. hatta cahit her zamanki gibi iddia sevdasına tutuşup 'lan sen o kızı tavla ben de bu merdivenden aşağı atlıcam, üstüne de sana bi ay boyunca her gün bi magnum alcam' diye gaza geldi. okulun ikinci katındaydı sınıfımız. alt kata binanın dışından da iniş vardı. direk zemine atlanabiliyor merdivenden. bina eski ve sınıflar yüksek olduğu için merdivenin en üstünden zemine yaklaşık 6 metre falan bi mesafe var. merdiven ne alaka aq diyecek olan pampalar için açıkladım bu kısmı.
    ···
  15. 40.
    0
    reserved
    ···
  16. 41.
    0
    devam ediyorum beyler.
    ···
  17. 42.
    0
    ilişki gayet güzel gidiyor. her tenefüs vera'nın yanındayım. tayfayla zaman geçirmeyeli günler oldu. çıkışta cod, cs, pes, fifa, blur ne kadar oyun varsa oynamaya gidiyor tayfa. ya gitmiyorum ya da geç gidiyorum yanlarına. haliyle onlar da artık planlarını yaparken beni dışarda tutarak hareket ediyorlar. aradan 20-25 gün geçiyor. vera'yla okuldan sonraları yaptığımız tek şey otobüs durağına kadar beraber yürümek ve onun otobüsünün gelmesini beklemek. bu bile benim için her şeye değer bi aktivite oluyor o zamanlar. 4. haftasonu cumartesi günü buluşmaya karar veriyoruz. ilk kez haftasonu buluşacağız. cuma akşamından konuşup sinemaya gitmeye karar veriyoruz. okul tam gün olduğu için hocalarla aynı anda çıkıyoduk okuldan. okuldan düz inen yol merkeze çıkıyor. hocalar görmesin diye hiç elini tutup rahat rahat gezemedim. cumartesi buluştuğumuzda ilk kez bu kadar rahat şekilde ellerimi uzatabiliyorum vera'nın ellerine. hala ilk günkü heyecan var içimde. elini tutup bi kaç adım attığımda dünyanın en özgür insanıymışım gibi hissediyorum. biraz gezip sinemaya gidiyoruz. pak panter filmine iki bilet alıyorum. oturup izlemeye başlıyoruz. ben filmi değil vera'yı izliyorum sadece. komikli sahnelerde bi güzel gülüyor ki pampalar, bi de utanıp eliyle ağzını kapıyor. her bakışımda tekrar tekrar aşık oluyorum. sinemadan sonra zafer plaza avm'de yemek yiyoruz. akşam olmadan evde olmam gerek diyor. biraz daha turladıktan sonra otobüse bindiriyorum onu. çok mutluyum.
    ···
  18. 43.
    0
    onu öyle çok seviyorum ki, bi yandan tüm dünya duysun bi yandan da hiç kimse bilmesin istiyorum. tüm dünyanın duyması isteğimin ağır bastığı bi an facebook'a girip arkadaş listemde en üstte sürekli gözükecek şekilde sabitliyorum vera'yı bunun büyük bi hata olacağını sonraları farkedeceğimi bilmeden. günlerimiz mutlu mesut şekilde ilerlemeye devam ederken, vera, sadece 3 hafta dayanabildiğim, sonrasında kaydımı sildirdiğim eski dershanemden samimiyetimin az olduğu laçka bi arkadaşımın bana yazın sonlarına doğru sorduğu bi soruyu, ve benim ona verdiğim cevabı öğreniyor o laçka huur çocuğundan. ben çoktan unuttum. o kadar önemsemediğim bi soruydu ki, aklımda dahi kalmamış. bana 'kanka profilindeki şu vera denen kız kim' tarzı bişey sormuş, ben de 'manita adayı hacı' tabirini kullanmışım. nedeni çocuğu gerçekten umursamamış olmam olduğuna adım gibi eminim. ama bunu bi türlü vera'ya anlatamıyorum. çenemi gibeyim diyorum. yazan ellerim kırılsaydı da yazmasaydım. ger gör ki bu günden sonra vera'yla yıldızımız hiçbir zaman barışmıyor. sürekli sorunlu giden şeyler var. düzelmeyen sıkıntılar var. günlerden birinde o huur çocuğu vera'ya yine mesaj atıyor. vera da cevap yazıyor hala o olayın esrar perdesi aralanmadığı için. ben de doğal olarak buna tepki gösteriyorum ve zaten soğuk olan aramız iyice buz kesiyor. sorunlar katlanarak artıyor ve kaçınılmaz son. 3. ayda ayrılıyoruz.
    ···
  19. 44.
    0
    ne ara başlayıp ne ara bittiğini anlayamadan bitti her şey. saatler gün, günler hafta gibi geçti o yokken. okulda her tenefüsümü onu arayarak geçirdim. bazen gördüm, bazen göremedim; ama hep aradım. çok konuşmak istedim, gidip konuşamadım. her gün yatınca, sabah onu görecek olmanın heyecanıyla daldım uykuya. bazen çok mutsuz görürdüm onu. o anlarda zehra'yı yollardım yanına, konuş da bi gel bakalım diye. zehra hep onun iyi bi arkadaşıymış gibiydi, ama aslında daha çok benim için konuşuyordu vera'yla. aylarca hep vera'yı düşündüm. kaç gece ağlayarak uyudum bilemiyorum. sürekli melankoli, sürekli pesimizm. hayatımı vera'ya obsesif yaşadım uzunca bi süre. kendimi eğlenmeye verdim sonra. giberim lan dedim; unutmam lazım. devamsızlığı arttırdım. bazen bi iki gün okula gitmiyodum ya da rapor alıyodum sırf onu görmemek için. işten çıkmıştım, yeniden başladım. okul dışında nerede vakit geçirilebiliyorsa geçirdim. onu düşünmeyeceğim ne kadar eylem varsa hepsini gerçekleştirdim. alkole başladım, sigarayı arttırdım. itin kopuğun biri oldum anlayacağınız pampalar. maaşımı aldığım gün işteki çocuklarla eğlenmeye giderdik. ya meyhaneye ya club'a. maaşın yarısını hiç ederdim ilk geceden. yolumuzu bulamaz sızıp kalırdık birinin evinde. evdekilerle aramı da iyice bozdum bu süreçte. ergenliktendir dedi herkes. giblemedim.
    ···
  20. 45.
    0
    aynı taktan hayatım yaz aylarına kadar aynı şekilde devam etti. okulların kapanacağı gün karneyi elime aldığımda yedi tane kırık vardı. dördünü vermem gerekiyormuş sorumluluk sınavlarında. benim kafa hala dank etmedi. restoranla konuştum. yaz aylarında full-time çalışmak istiyorum diye. tamam dediler, başladım yine yardırmaya. ulan sınavlar ne zamana denk geliyor acaba dedim bi gün. okula gittim, baktım bizim tüm keş tayfa, tüm tembel tenekeler, yan gelip yatanlar orda aq. o zaman ampul yandı benim kafada. aha dedim yannanların gazabına hoşgeldim. çalışmam gerektiğini, çalışmazsam sınıf tekrarının kaçınılmaz olduğunu anlamam geç olmadı. züt de tutuştu bi yandan. ama benim ders çalışmaya ne halimi ne vaktim var. hepsine iki üç gün önceden bakabildim. toplasanız yarım saat bile değil. neyse sınav günü geldi. ilk sınav ingilizce. hem yazılı hem sözlü sınav yapılacakmış. girdim önce yazılı sınava. yazılı sınav dediğim de dört tane resim var onlarla ilgili sorular sormuşlar. sınıfta dört kişiyiz. hoca da bilerek camdan dışarıyı izliyor. biz dört kişi kafa kafaya verip karaladık bişeyler. sonra sözlü sınava geldi sıra. iki tane ingilizce hocası karşımda. benden o dört resimde nelerin döndüğünü anlatmamı istediler. bi tak anlatamadım. az önce yazılı sınavda yazdığımız cevaplardan aklımda kalanları saydırdım. tamam çıkabilirsin dedi hocalar, çıktım sınıftan. aha dedim; kaldık sınıfta.
    ···