beyler size başımdan geçen olaylar zincirini

rıfat amcam eve girmiş elini yüzünü yıkamış , sofra hazırlanmış ama büyük yengemden halen çıt yokmuş. halam gelmiş rıfat amcama "gel bakalım suna bi" demiş , rıfat amcamda "takunu çıkardı bu sefer ama. bulunca ilk dayağını yiyecek benden" demiş ve sinirle sofradan kalkmış. beraberce tarlaya gitmişler. ileri geri gezerken hafif bir ağlama sesi duymuşlar. bu ağlama sesini duyunca brden rıfat amcam heyecan yapmış tarlayı yıka yıka sese doğru gitmiş. mısır dallarının arasında büyük yengemi yani karısını görmüş kanlar içerisinde. bağdaç kurmuş ağlamaktaymış sırtı dönük biçimde amcama doğru. amcam hemen yanına koşmuş yengemin , elinde yumruk kadar eli yüzü bile tam olamış bi cenin varmış. amcam defalrca sormuş ne oldu diye yengem konuşmamış. bi kaç şamar bile atmış kendine gelsin diye ama hiçbir tepki alamamış.

yengemin o çocuğu nasıl düşürdüğünü anlamaa çalışmışlar ama 3 gün boyunca hiç konuşmamış , yememiş. arada bir su içermiş sadece. oturduğu yerede işermiş. tuvalete bile gidecek kadar aklı kalmamıştı der dedem. 3 gün sonunda "aldılar çocuğumu" demiş ilk kelimesinde. rıfat amcam dursun ali dedem , ziya dedem halam felan hemen toparlaşmış bir anda. "kim aldı nasıl aldı ne oldu sana" felan diye herkes bir anda soru yağmuruna tutmuşlar yengemi. büyük yengemde büyük bir çığlık atarak yerinden kalkmış ve kafasını duvara vurmuş. yengemin kafası orda yarılmış. zar zor durdurmuşlar kanamayı. büyük yengemi bi odaya koyduktan sonra dursun ali dedem bir tek ben konuacam demiş tamam demişler. dursun ali dedem odaya girmiş "ne oldu kızım sana?" demiş sacını felan okşayarak , büyük yengem hiç oralı olmamış. dursun ali dedem yarım saat kadar konuşmaya çalıştıktan sonra yengem ağlayarak "gördüm" demiş. dursun ali dedemin aklına gelmiş ama öyle olmaması için dua etmiş. "neyi gördün kızım kimi gördün" demiş. büyük yengem burda sarısın beyaz tenli cini gördüğünü sölemiş ve gerçek ismini de vermiş de dedem bize söylemedi. söyleyince gelir gene musibetsiz dedi.

büyük yengem tarladan eve gelirken rıfat amcamın 2-3 metra arkasından bu bir anda önüne çıkmış. yengemin dili tutulmuş , bir süre haereket edememiş. amcam iyice gözden kaybolmuş ama genede hareket edememiş. hatta amcamın "ben eve giriyorum" diye bağırmasını bile duymuş ama gene cevap verememiş. kilitlnemiş olduğu yere. sonra bu sarısın kadın "o benim evladım" demiş ve bunun üzerine doğru gitmeye başlamış. ama yürümüyor havada süzülür gibi gidiyormuş. büyük yengemin bacaklarının bağı çözülmüş ve olduğu yere yığılmış. bu srıada o sarısın kadın bir anda pis yaşlı kapkara kupkuru bir adama dönüşmüş ve yengeme "o çocuk benim , çocuğumu ver" demiş sürekli. yengemin kanaması başlamış oturduğu yerden. çok feci bir sancı sonrasında çocuk çıkmış fakat çocuk ölü doğmuş. cin çcouğu eline almış ve çığlıklar basarak yengemin üzerine fırlatmış. sonrada gitmiş. bir süre sonra da rıfat amcam gelmiş işte , o halde bulmuşlar bunu.

dursun ali dedem içeri girdiğinde yüzü bembeyazmış. ziya dedeme "bana bi cigara getir hasandan" demiş. hasanda karşı komşumuzdur o zamanlar 22-23 yaşında. mahallede sigara içen bi tek o varmış. dursun ali dedemde ayda yılda bir onunla içermiş. bu olaydn sonra ölene kadar günde 2 paket sigara içti.
dursun ali dedem herkesi oturtturmuş mutfaktaki büyük masaya. herkese mehmet ali ve durmuş ali dedelerinin başına gelenleri anlatmış. o güne kadar herkes birşeyler olduğunun farkındaymış fakt kimse bu hikayeyi bilmiyormuş. herkesin kulağına birşeyler gelmiş konu hakkında ama kimse bu kadar ayrıntılı bilmiyormuş. anlatmamışlar hiç birince ağızdan olayı. kimsede sormamış dursun ali dedeme saygısından ve korkusundan ötürü.

bunu duyan rıfat amcam 2 sene önce hocanın dediği gibi mehmet ali dedemin mezarını açmak için ahıra koşmuş , oradan bir kürek almış yönlenmiş mezarlığa doğru. dursun ali dedem önüne geçmeye çalışmış ama onu da devirmiş. kimse rıfat amcamı durduramamış. ziya dedem yere düşen dursun ali dedemi kaldırmış "durduralımmı baba" demiş ama dedem "yok ziya. hatta sende bi kürekle kazma alda git abine yardım et" demiş. ziya dedemde kazma ile kürek alıp mezarlığa koşmuş. sonra bir bakmış ki mezalığın orda rıfat amcam dikiliyor. hiç hareket etmeden öylece bakıyormuş mezarlığa doğru. yanına yaklaşmış ne olduğunu anlamak için derken o da görmüş. sarışın bir kadın dedesinin mezarına diz çökmüş ve kafasını dayamış toprağa ağlıyormuş. yüzünü toprağa dayadığı için yüzü gözükmüyomuş ama ayakları toynak gibiymiş. elleri de tamamen kemik gibi ve simsiyahmış. ziya dedem hemn içinden okumaya başlamış ve kadın oduğu yerde duman olup kaybolmuş. sonra sok geçiren rıfat amcamıda tutmuş kolundan eve getirmiş mezarı açmadan.

beyler ben bi kahvaltı yapcam öyle devam edecem.

bu arada biraz daha okuyan olsun bakalım. up.

@115 gelecek de müdür olay uzun. valla baya bi sürer gibi. bugün bitirmem zor.

biraz daha rezerv olsa iyi olurdu hani..

upp upp

panpalarım bi yemek yiyecem dediydim ya la. iki dk da sövmüşünüz maşallah. tamam devam ediyorum.

@135 daha çok rezerved alınsın panpa. yazıyorum lan. bugün bir sürü yazdım devam da edecem de bugünde bitmez zannımca.

mezarlıktan gelen ziya dedem ve abisi rıfat dursun ali dedemle karşılaşırlar evin kapısında. dursun ali dedem elinde sigarayla bunları beklemektedir. oğullarına bakan dursun ali dedem "ne oldu?" diye sorar "nedne bu kadar erken geldiniz?" ziya dedemle rıfat amcam göz göze gelir ve birşey demeden içeri girerler.
dursun ali dedem bunların peşi sıra içeri girer ve "bir soru sordum size!" der sert bir üslüpla. ziya dedem olanları anlatır ve dursun ali dedem "o mezar açılacak başka bir çarre yok" der. bunun için ise ilmi kuvvetli biri vardır aklınca giresunda , ona gitmeye karar verir.

dursun ali dedem ve rıfat amcam atın sırtına atlayıp giresunun bulancak ilçesini giderler. şu anki giresunlu yaşar hoca denilen adamın dedesi olan adama giderler. gittikleri adamın torununun sitesi bile var. bu adam iyi üçkağıtçıdır ama dedesi gibi değildir. birşeyleri bilir hakikaten ama sağlam ayakkabı değildir. ahanda sitesi ;

http://giresunyasarhoca.com/

@137 tamam panpa elimden geldiğince yazacam bugün. başka işim yok amk. uyuyana kadar yazarım artıkın.

neyse bunlar bu adama olanlardan bir bir bahsederler. bu cinlerin en tehlikeli türü olan El-Afarit olduğunu söylemiş ve bunun kan ile bağlandığını söylemiş. keza mehmet ali dedem bunu öldürememiş , sadece yakmış ama tam olarak kurtulamamış. kadında mehmet ali dedem ölene kadar bir daha musallat olmamış.
mehmet ali dedemin ölmesiyle , yandaşlarıyla beraber bizim sülaleye musallat olmuşlar , bunu da bu adama söylemişler. bunun için mezarının açılmasının ve mehmet alinin saçından ve kemiklerinden bir parça getirilmesinin doğru bir karar olduğunu söylemiş fakat bunu herkesin yapamayacağını , keza El-Afarit soyundan olan bu cinin müslüman olduğu ve dolayısıyla mezarlığa girebildiği , o mezarı da koruduğunu söylemiş. sonuç olarak kendisi de atın sırtına atlamış ve yola çıkarak orduya gelmiş.

3 günde orduya gelen dursun ali dedem , rıfat amcam ve hoca 1-2 gün hazırlık yapmışlar. ne hazırlık yaptıklarını dedem bize anlatmadı "hazırlık yaptılar işte oğlum ben küçüktüm anlamadım ne yaptıklarını" dedi. bu arada yolda gelirken atların rahatsız olması ve kuyruklarına düğüm atılma gibi durumlar olmuş. arada rıfat amcam birkaç kez bir kadın çığlığı duymuştur fakat olaylar büyümemiştir.

hazırlıklar tamamlandıktan sonra ellerine kazma kürek alarak mezarlıga giderler. hoc mezarlığa girmeden önce birçok dua okur. "ilk önce ben gireyim siz burda durun" der. sonra kendisi mezarlığa girerek etrafta okuyarak gezinmeye başlar. hiçbir sıkıntı çıkmaz bu sıra. dursun ali dedem , rıfat amcam ve ziya dedemi de çağırır içeri ve kazmalarını söyler.

beyler internet kopup geliyor arada kusura bakmayın. neyse devam ediyorum ben.

rıfat amcam ve ziya dedem mezarı kazmaya koyulurlar. yarım metre kadar indkten sonra topraktan 1 metre kadar uzunluğunda yılan çıkar. bu yılan hiç hareketsiz bakmaktadır. hoca bunu gördükten sonra "kazayın artık" der ve yılana yaklaşarak birşeyler okur. yılan kafasını kaldırır ve hocaya doğru hareketlenmeye başlar. tıslar sokmaya çalışır felan ama hocaya her hareketlendiğinde kafasını bi yere çarpar gibi hareket etmektedir. hoca ise hiç hareket etmemekte sadece durup okumaktadır. rıfat amcam küreği kaldırıp tam yılana vuracakken hoca "sakın evladım! sakın öyle birşey yapmayasın!" der ve rıfat amcama küreği indirmesni söyler. bir süre sonra yılan sürünerek mezardan çıkar ve çalılıklara giderek gözden kaybolur.