beyler size başımdan geçen olaylar zincirini

sonra bu kadın mehmet ali dedemin arkadaşına yaklaşmış iyice. atlar iyice şahlanmaya ürkmeye felan başlamış. kadın uzanarak adamın boynundan sarılmış. dedemin arkadaşının da boyu baya uzunmuş. kadın o şekilde sarılınca bi an heyecan olmuş ikisinde de. sonra dedem bir an yere doğru bakmış. kadın uzanırken o uzun eteğinin altından ayakları çıkmış. ayaklarının ters olduğunu göründe bağırtıyı bamış dedem "cin lan bu kaç lan" diye. adam , kadın boynuna sarılmış vaziyette olduğundan ötürü yukarıdan bakmış ama görememiş , tam anlam veremediği zannediliyor anın şokuyla. derken dedem atı felanda bırakmış kendi koşarak kaçmaya başlamış. arada bir arkasına bakarak kaçıyormuş. arkasına baktığına arkadaşının da elinden kurtulduğunu ve kaçtığını görmüş. kadın put gibi duruyor ve bunların kaçısını izliyormuş. mehmet ali dedem koşarken bi feryat duymuş , arkasına bakmış arkadaşının önüne karı çıkmış ve o da o anın tepkisi ile yan tarafata duran uçurumdan dereye düşmüş. onun düşerken bağırmasıymış bu ses. mehmet ali dedem koşmaya devam etmiş , bi virajı döndüğünde karı bununda önüne çıkmış bir anda bacaklarının bağı çözülüp yere düşmüş. karı da bunun yanına gelmiş.

orada bu karı bunu durdurduktan sonra kendisiyle evlenmesini istemi mehmet ali dedemin yoksa ona ömür boyu ızdırap olacağını ve çocuğu olmamasını sağlayacağını söylemiş. dedem çok korkmuş ne yapacağını bilememeiş. sonra karı buna 3 gün mühlet vermiş sonra kaybolmuş. karı gittikten sonra arakadaşına bakmaya gitmiş dedem. adam dereye düşüp ölmüş. dedem birkaç komşusunu çağırarak "kurt kovaladı kaçtık bizde arkadaşımda dereye düştü" demiş. o zamanlar insanlar "cinli bu yaklaşmayın" diye laf edyorlarmış. mehmet ali dedem de dışlanmaktan korktuğu için böyle demiş.

3 gün sonra karı gelmiş dedemin yanına evde yemek yerken. dedem bir anda elinden düşürmüş çayını felan hatta , bacağı yanmış o sıra. karı bi tek dedeme gözüküyormuş. mehmet ali dedemde tuvalete gitmiş orada ne konuştuklarını anlatmamış ama sonuç olarak karıyla evlenmiş mecburen. bu olaydan kimsenin haberi yok ama. arada kaybolduğu oluyormuş ortalıktan ama kimse sallamamış. dedem bu sırada daha 5 senelik evliymiş. karısıda hamile kalmış ama sürekli düşük yapıyormuş karısı. geceleri kabus görüyor , düşme hissiyati oluyormuş ve bir şekilde bacakları sürekli birbirne dolanıp bi yerlerden düşüp çocuklarını düşürüyormuş. mehmet ali dedem de çok ağlarmış bu durum çok üzülürmüş. herkes "allah'tan gelen birşey yapacak birşey yok" derken mehmet ali dedem kahroluyormuş. sebebini bir o bildiğinden ötürü kimse olayı oaraya da bağlamamış.

@57 oğlum sen karadenizli değilsin belli bizim orda dereye düşmek demek , 10 metreden direk taşa çakılmak demek. neyse devam ediyorum panpalar.

edit : bahsettiğim dere böyle bi yer mal herif. http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/234967.jpg sen düş bakalım parçan bulunuyormu bir daha. güllük çeşmesinin internette fotoğrafı yok bende de yok. ondan veremiyorum.

sonra mehmet ali dedem ünyeye gitmiş bi ara. mısır satacam bahanesiyle gitmiş. ama aslında orada bi hoca varmış ona gitmiş. hoca kurtulmanın tek yolunun onu öldürmek olduğunu söylemiş. dedemde kabul etmiş. sonra içinde nami-i peygamberi duasıda olduğunu bildiğim birkaç sey vermiş buna. mehmet ali dedem köye döner dönmez hoca ne dediyse harfi harfine uygulamış ve gözü önünde karı yanmış. ama öyle normal alevli bi yanma gibi değilmiş bu. tarfini yapmayı hiç becerememiş mehmet ali dedem o yüzden bende birşey diyemiyorum. sadece yaktığını biliyorum. bundan sonra birisi de benim dedemin babası olan 4 erkek evladı olmuş. o sürekli düşük yapan kadır bir daha düşük yapmamış hiç. bu gelenlerde bu karının kendisi ölmedi de o mu , bir şekilde bir akrabası mı onu seven başka bir cin mi yoksa mehmet ali dedemden çocuk yaptıda onlarmı belli değildir halen. ama olayın bu karıdan ortaya çıktığı bellidir.

@63 bahsettiğim dere böyle bi yer mal herif. http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/234967.jpg sen düş bakalım parçan bulunuyormu bir daha. güllük çeşmesinin internette fotoğrafı yok bende de yok. ondan veremiyorum.

neyse panpalar bu karıdan girişi yaptık. daha olayın içinde babam , halam , amcam , abim ve ben varız. uzun hikaye rezerv leri alın devam edecem. şimdi yemek yiyecem çok acıktım.

@63 ahanda buldum amk. bu şelalenin devamı olan dere. hatta bunun 150-200 m. ilerisinde adamın düştüğü yer.

http://www.orduulubey.gov...i/caglayan_selalesi_1.jpg

@67 salak panpam benim , düz olmayan yerde ata binilmiyormu sanıyorsun? hem o düz yer yayla , yaylaya gidiyorlar dedim ya mayıs ayında. ama adamın düştüğü yer kıyı kesimine yakın olan bi yer. köy yani orası yayla değil. bizim orada herkesin hem yaylada hem köyde evi olurmuş o zamanlar. bak adam yaylada ne olduğunu anlatıyor , ama yaylada değil köyde oluyor 2. olay. sen hakkaten bi karadenizli arkadaş bul la yanına ona sor. senin bizim oralardan hiç haberin yok amk.

@69 lan olum hakikaten sizin karadenizden haberiniz yok. ayrıca suya düşmüyor , su cılızdır evet , ama suyun aktığı yer say beton gibi kayadır dümdüz oraya düşmüş amk. neyse ne kanıtlamaya çalışıosam bende he amk. o kadar şey dedim adamın nasıl dereye düşüp öldüğüne taktı gavatlar.

geldim beyler. dün uyumamıştım hiç şimdi. akşam yemek yedim uyudum , şimdi uyandım. devam edelim olaya.

şimdi bu olayı mehmet ali dedemin naıl başımıza sardığını yazdım bu saaate kadar. artık biraz daha erken vakitlere gelelim , yani 1960lara...

bu sefer olay büyük amcam amcam ve dedemin başına gelmektedir. dedem , kendi babası ve dedesininde isteğiyle köyün imamı olmuştur. bu imamlık mesleğini 34 yıl yaptıktan sonra emekli olmuş , hacı da olarak köyde evinde yatmaktadır. yalnız ziya dedem normal biri gibi değildir. bazı karadeniz fıkralarının bile sebebi dedem olabilir. çok cesur ve çok sinirli birisidir. bugüne kadar karışmadığı kavga , tartışmadığı adam yoktur köyde. köyün imdıbının böyle olması tam bir komedidir. hatta dedem bir gün bayram için köy mezarlığı temizleneceğinden tüm köy ahalini pazar günü mezarlığa çağırır ve "herkes kendi aile mezarını temizlese yeter , mezarlığımız tertemiz olur , bayram vesilesi ile gelen insanlarda otla , dikenle uğraşmadan rahatça kabir ziyaretini yapar" der ama çağırılanların yarısından çoğu gelmez , dedemde camiiye gider minare hoparlöründen gelmeyenlerin isimlerini tek tek okur ve "bu okuduğum kişiler şerefsiz haysiyetsiz verdiği sözü tutmayan güvenilmez kendi ecdadına sahip çıkmayan pis adamlardır!! bu okuduğum adamlar bir daha benim camiime gelirse namaz felan da kıldırmam gider evimde kılarım!! başka köyün camiisine gidin siz dürzüler bundan sonra!!" demiş ve bunu civar birkaç köy dahilinde herkes duymuştur. bu adamdan normal tepkiler almamanız normaldir hikaye boyunca...

dedem ve rıfat amcam (dedemin abisi yani benim büyük amcam) daha çocukken (dedem 11-12 yaşındaymış) ırmağa gidiyorlarmış (bkz: melet ırmağı). tatlı su balığını yakalamak için , ya tam güneşin doğusunu yada tam batışını yakalamanız gereklidir. o zaman yüzeye çıkarlar. bunlarda gece 3 gibi yola çıkmışlar amcamla. amcamda 17-18 yaşında. bizim orda ırmağa giderken "değirmen yolu" dediğimiz biry yol var. bu yol çok kestirme bir yol olduğu çin bende çocukken ordan giderdim hep. dedemlerde ordan gitmişler. yalnız değirmen yolunun olmasının sebebi , orada ırmağı besleyen saprderenin üzerinde ermenilerden kalma eski bir değirmenin dibinden geçiyor olmasıdır. şu an orada değirmenin gram izi yoktur , bana abim tam yerini söylemişti ama hiç taş kaya ev kalıntısı felan yoktur. bir süre olaylardan sonra o değirmen kalıntılarını köylüler taşıyıp başka yerlere dağıtmışlar. olayların başında da dedemin abisi rıfat amcam var.

tamam beyler @99 panpamızın yardımlarıyla tekrar geldim. bugün tatil olduğu için bitirmeye çalışacam ama çok uzun bitermi bilmiyorum. devam ediyorum panpalarım.

köyde dedem ve büyük amcamın bu gördüklerinde öncede büyük halamın böyle bir kızı sürekli gördüğü olayı ortaya çıktı. sürekli bir sarısın bembeyaz yüzlü bir haun görmektedir halam ama kimseye bahsetmemektedir o sıra. deli denileceğinden korkmuş o yüznden söylememiş. mehmet ali dedem bu arada vefat edeli 2-3 yıl kadar olmuş. ne yapılacağı bu konuda ta bilinmemekte. bir musibet olduğu kesindir fakat kurtulma yolları nasıl olacaktır bilinmemekte. dursun ali dedem (dedemin babası) bunu çevresine yaymış ve bu konuda yardım istemiş. bunu duyan birkaç kişide yardımcı olabilmek için bazı isimler tavsiye etmişler. bunlardan biri hacılar köyü diye bir yerden bi hocaymış. dedem halamıda alıp hemen o hocaya gitmiş.

hocanın ismini bilmiyorum ama başlarındakini önce normal bir musibet zannetmiş. ona görede birkaç şey sormuş. neler sordu neler cevap verildi orası tam bilinmemekte gene. ama olay sonrasında hocanın tipi bir süre kaymış ve gözleri dönmüş. dedemin demesine göre zor yırtmış hoca. hoca , dursun ali dedemden mehmet ali dedemn mezarını açmasını ve ondan kalan saç ve kemik getirmesini istemiş. dursun ali dedem şiddetle karşı çıkmış. hoca getirmezsen bu işi çözemeyiz demiş ama dursun ali dedem genede olmaz demiş ve eve dönmüşler. aradan 2 sene kadar geçmiş. bu 2 sene içerisinde evin etrafında arada bir gözükmüş bu kadın , bazen kediler görmüşler , karabasanlar olmuş fakat dursun ali dedem genede mezarı açtırmamış. özellikle büyük halamı çok rahatsız ediyorlarmış.

bu 2 sene içerisnde de rıfat amcam evlenmiş ve karısı hamiledir. karısı da bizimkilerle dalga geçmekteymiş bu konu hakkında. rahmetli büyükbüyük ninem yani dursun ali dedemin karısıda melek gibi biriymiş hiç kaynanalık yapmazmış buna o yüzdende karı azmış da azmış. habire milleti korkutur onlarla dalga geçermiş. zaten 17 yaşında olduğu için gençlik yüzünden oluyordu diyor dedem. çünkü dedem de o sıra 13-14 yaşındaış ve onunla oyun oynarmış. böyle çocuksu bir kadınmış.
o sıralar orduda fındık yok. olsa bile çok az. çünkü para yok , herkes yiyebileceği şeyleri üretmektedir , satabileceği değil. genellikle pancar , turp , salakat , domates ve çogunluklada mısır (mısır unu için) ekilidir tarlalarda. bu tarlalarda genç yaşlı herkes bir işin ucunu tutmaktadır.

büyük yengem , büyük amcam , dedem ve halam mısır tarlasındalarmış. akşam ezanı okunmuş ve eve dönmeye karar vermişler. herkes yavaş yavaş tarlanın içinde ilerlemeye başlamış. evin oradaki harmana gelince de yyngemin daha gelmemiş olduğunu farketmişler. mısır dallar büyük olduğundan kimse birbirini görmüyormuş yürürken bu yüzden büyük yengem geldimi gelmedimi görmemiş kimse. rıfat amcam 1-2 dk beklemiş bakmış gelen giden yok , dallarda kıpırtı yok. gene şaka yapacak zannetmiş tarlaya doğru bağırmış "gel hanım gel haydi başka zaman eğlenirsin yemek yiyelim ben eve giryorum" demiş ve eve girmiş. halam "içimde bi ürperti var rıfat bu sefer başka bişey var" dese de rıfat amcam oralı olmamış.