şuanda karzoların bulunduğu yer karşı kabile hugatlılar tarafından yoğun işgal altında taş üstünde taş bırakmadılar herkes sefil oldu bu savaşı durdurmak imkansız iki kabileden biri yokolucak diğer kabilelerden 5 i karşı tarafta 2 si bizim tarafta pek adil bir savaş değil aslında en güçlü kabilede hugat kabilesi olduğu için pek birşey yapamıyoruz şimdi kabilemizin orda saklandığımız çok gizli bir mağara var seni oraya zütürcem ve diğer büyücülerle tanıştırcam sonrasına bakıcaz artık sağ salim mağaraya varalım gerisi kolay dedi. Mağaraya şafak vaktinde ancak vardık bu surede 2 tane adını bilmedigim ama etinin güzel olduğu sölenen hayvan avladık onlarla beraber mağara girdik arabayı mağaranın 500 metre uzağında ateşe verdik ve sadece atla döndük atıda mağaraya soktuk mağaraya girdiğimde içerde 20-25 civarında büyücü vardı hepsi oturmuş savaşın durumunu konuşuyorlardı dedeyi ve beni görünce cok sevindiler ve saygıdan hepsi ayağa kalkıp başlarını eğerek selam verdiler.Bu benı biraz sevindirdi ve kendimi biraz değerli hissetmeme neden oldu hepsi bana teşekkür etti dedeyi getirdiğim için ve onların selamlaşması olan değişik birşey yaptık. Bana oturmam için biryeri gösterdiler oraya oturdum bana nerden geldiğimi sordu bi tanesi nerden geldiğimi bilmiyorum gözümü açtığımda dedeyle beraberarabadaydık esir olarak zütürüyolardı kadını öldürüp atı silahları ve avladığımız hayvanlarla beraber buraya geldik. Dedim adamlar anlamıştı sanırım ne olduğumu bizi bu savaştan galibiyetle ayrıltcak tek kişi sensin buralarda insan yaşamaz evlat seni gördüğümüzde umutlandık sen bizim kabilemizde bulunursan çok büyük önemin olur eğer kazanırsak seni kral bile seçebilir halkımızdedi benim krallıkta gözüm yok ben burda geçiciyim ama savaşta canımı ortaya koyar sizin yanınızda savaşırımdiyince hepsinin gözleri parladı sevinçten.ama bilmediğim birşey vardı benim önemim neydi bu kadar nasıl kazandırabilcektim. herkes burdayken soruyum dedim ben neden bu kadar önemliyim sizin için nasıl oluyordu tek bir insan savaşı bu kadar etkileyebiliyordiye sordum. adam anlatmaya başladı:yıllar önce bu topraklarda senin gibi bir insanoğlu vardı muytabu kabilesinin lideriydi o zamanlar altın çağını yaşıyordu muytabu kabilesi.Yuh-şahda o insanoğlunun derebeylerinden birisiydi o zamanlar daha sonra ismini bilmediğimiz karanlık güçler bir şekilde kao-changa geldi ve herkesin huzurunu bozmaya başladılar. Kadınlarımızı kaçırıp tecavüz ediyorlar bebekleri öldürüyorlardı taş üstünde taş baş üstünde baş bırakmamışlardı insanoğlu büyük bir ordu topladı ve buna bir dur demek için savaşmaya karar verdı. Savaş kao-changın çöllerinden birisinde oldu o kadar çok kan döküldüki kim kimden belli olmuyordu savaş bittikten sonra herkes kendi şehitlerini toplamak için meydana gitti ama karanlık güçlerden hiç kimse gelmemişti ve insanoğluda ortalıkta görünmüyordu o günden sonra kao-changda hiçbir yabancı varlık adımını atmamıştır ve bütün kao-chang halkı o zamandan beri her yıl insanoğlu için büyük bir ziyafet ve anma töreni veriyorlar çok kutsal bir varlık olarak görüyoruz biz insanoğlunu bu yüzden sen buraya gelmiş en büyük 2. varlıksın bir insanoğlu kral daha görmek istiyorsak bu savaşı kazanmalıyız ve tek umudumuz sensin sana herşeyi öğreticez ama önce bağlılık yemini etmeni istiyoruz senden

4 gün geçmişti ben yavaş yavaş büyüleri öğreniyordum ve savaşa biraz daha hazır hale gelmeye çalışıyordum 4.günde bittiğinde gece yatmak için uykuya daldık. Gece ormandan gelen bir sesle uyandık kabiledeki 50 kişinin 40 ı uyanmıştı ormana doğru baktık kırmızı goz şeklinde noktalar belirmeye başladı evet tahmin ettiğim gibi hugat kabilesindekiler gelmiş mecburen savaşıcaktık dede yanımdaydı ve korkmuyordum onlar dövüşçü biz büyücüydük ama ben hem dövüşçü hem büyücüydüm gücüm kuvvetım yerımdeydı erkeklerı cok rahat bir sekilde öldürebilirdim sadağımdan bir ok cektim yayıma yerleştirdim ve birisini vurdum yaklaşıyorlardı hızlı bır şekilde herkes saldırıya geçti 9 ok ve 9 leş kılıcımı cektim kalkanımı aldım koşarak saldırıya geçtim.ilk düşmanla karşılaştım kılıcım kaldırdım sağ şakağına doğru bir darbe salladım kaçtı ve bacağıma hafif bir kılıç darbesi vurdu ikinciyi vurcakken kalkanla blokladım ve karşı saldırıya geçtim midesine doğru kılıcımı sapladım iğrenç bir sıvı aktı ve can cekişerek öldü ama savaş bitmemişti dede güçlü saldırıyordu ama büyücülerin bir kısmı acemiydi ve cok zorluk çekiyora benziyorlardı koşa koşa onların yanına gittim yeni öğrendiğim büyüyle birisini diz çöktürdüm ve kafasını tek vuruşla uçurdum gücüm tükenmişti ama bilek gücüm vardı ve düşman 200 kişi civarındaydı bu savaşı kaybedersek kabilenin sonu gelicekti çünkü sadece 50 kişi kalmıştık yerden sadağımda kalan 7 okuda attım ve 7 de 6 vurdum 6 kişi daha öldürmüştüm tekrar kılıcımı aldım ve diğerlerine döndüm acemi büyücülerin birisini sarmalamış 6 kişilik bir grup vardı direk oraya koştum arkaları dönük olduğu için birincisini direk şah damarına vurarak öldürdüm diğerinide çok seri bir biçimde boynuna sapladığım kılıçla öldürdüm 4 kişi kalmıştı ve büyücüyü bırakıp bana doğru gelmeye başladılar çok hızlılardı kılıcımı bir kez daha salladım ama kacmayı başardı ve kalbime doğru bir hançer attı son anda çekildim ve hançer arkamdakine geldi 3 kişi kalmışlardı acemi büyücü de yanıma geldi son gücüyle bir büyü yaptı ve birisini alıp yere vurdu hemen kılıcımı ona soktum ve 2 kişi bıraktım artık büyücü cok yorgun düstü ve bayıldı 2 ye tekti artık. Birisine kılıcımı salladım omzuna geldi ama o benım baldırıma doğru bir kılıç sapladı olduğum yere çakılı kaldım yere düşmüyordum ama hareket edemiyorum boynuma doğru bir kılıç salladı kaçtım elinden ittim ve kılıcımı karnına sapladım artık teke tekdi ve şartlar eşitti son bir kuvvetle büyü yaptım ve etraftaki ağacların birisine vurdum yayıma yerden buldugum bir ok yerleştirdim ve güzel bir atışla kafasından vurdum. Dizlerim biraz açılmıştı, savaşı az olmamıza rağmen yeniyorduk nasıl başarıyorduk bilmiyorum ben bu kadar etki edemezdim yavaş yavaş topallayarak tekrar savaşa döndüm düşman askerlerinden 2 kişi üstüme geliyordu biri kılıcını salladı eğildim ve yatay bir bicimde karnından ikiye ayırdık o iğrenç sıvı gene akmıştı diğerinin salladığı kılıçtan etrafımda dönerek geçtim ve sırtına sapladım. Savaş yavaş yavaş sona eriyordu kazanıyorduk savaşı karşıdan kalan askerlerden 5-6sı kaçtı ve 35 kisiye 41 kişi kaldı sayıca az olmamıza rağmen daha güçlüydük dede yanımdaydı ikimiz en on saftaydık dizim ve baldırım yaraydı ama genede savaşıcaktım kılıcı elıme aldım kalkanı atmıstım savaş narası atarak koşabildiğim kadar koşmaya başladım zıpladım ve ilk gelen düşmana kılıcı sapladım çektim sallıyordum kılıcı her sallayışta bir kişi düşürüyordum sağdan omzuma cok acı verıcı bır ok saplandı dondum baktım kımse yoktu buyuk ıhtımalle vurup bır ağacın arkasına gırmıstı daha cok acı ve kan cıkar diyerek oku çekmedim savaşmaya devam ettim aynı yerden bu sefer topuğumun üstüne bir ok geldi bu kişi sanırım beni öldürmek istemiyorduki bole sacma yerlere nişan alıyordu dondum baktım bu sefer korkunç ve suratını seçemediğim bir yaratık vardı ne kadar korksamda oraya doğru gittim bi anda kayboldu ağacın arkasına geçmiştir die yürümeye devam ettim bir adım attımki ağacın arkasından çıktı ve karaciğer tarafıma cok sıkı bır yumruk gecırdı suratımı kaldırdım baktım daha once hıc bole bırsey gormemıstım kalkmaya calıstım ama cok yorgun olduğumdan dolayı kalkmadım karşı kabileden kalan 2-3 kiside savaş alanını kaçarak terk ediyordu zaten bu kimdi çok merak ettim.