1. 1.
    +1
    o sabah her zamankinden farklıydım sanki beynimde filler gibişmişti. geceleyin bir şeyler olduğu aşikardı ancak anlayamıyordum. metrobüste en ön koltuğa oturmuştum. son hatırladığım şey yanımda yoğurt gibi bir şey taşıyan bir amcanın "kaptan çok hızlı gidiyorsun yavaş" demesi oldu. sonra ne olduğunu anlamadım bir şimşek çaktı sanki, boşlukta buldum kendimi. akabinde gözlerimi zar zor açabiliyordum etraf ateşliydi ve havada süzülüyordum, kilometrelerce yükseklikteydim ve yüzüme vuran rüzgarı hissedebiliyordum donmuştum ama etraf ateş turuncusuydu. düşüyordum.
    ···
  2. 2.
    0
    az sonra turuncumsu bulutlar geçti ve ufak tefek şehir ışıklarını görüyordum ama her şey gökyüzünden tutun gördüğüm en ufak nokta ateş turuncusuydu. sarhoşladım ve kendimi tamamen bıraktım, aklımda hayatımın en önemli anları yankılanmaya başladı. "itü demek ha! bravo oğlum gurur duyuyorum seninle.!" "you are not a fast server but the business is fast so we need to make this decision. sorry." "you are always doing this chris!" "senden nefret ediyorum!" "(babamın ağlama sesi)" "(annemin ağlama sesi)" "the new world order!" bunlara benzer birçok şey duydum ki hikayenin ilerisinde ilgili kısımlarda duyduklarımı yine hatırlatacağım. sürekli bu seslerle ve turuncu alevi bir atmosferde yere doğru müthiş bir hızla ama öyle böyle değil, kaburgamın ve yüzümün çekildiğini kanımın vücudumdan adeta çekildiğini hissettim hem korku hem de fiziksel olarak ve müthiş bir hızla yere çarptım.
    ···
  3. 3.
    0
    gözümü kahvehane gibi bir yerde açtım. ama öyle böyle kötü değilim. kolumu kaldırmaya çalışıyorum yok, kalkmıyor geri iniyor. ben böyle bir acı yaşamadım hayatımda. etrafımda kalabalık var beni masaya yatırmışlar "gözlerini açıyor" diyor birisi. gözlerimi açıyorum ama baygın haldeyim boynumu çevirmeye çalışıyorum sonrasını kontrol edemiyorum boynum o tarafa doğru düşüp kalıyor. sanırım bi 3-4 saat öyle yatıyorum orada sonra biraz daha iyi hissediyorum kendimi ve gözlerimi açtığımda bir kulubede uyanıyorum. adamın biri geliyor, "uyandın mı? vallahi yaşaman bir mucize evladım." zar zor "neredeyim?" diyorum. adam kendini tanıtıyor. süleyman adında bir doktor, beni evine almış. istirahat ettiğimi söylüyor. beni nereden bulduklarını soruyorum, bulan kişiler beni eminönü'ndeki denizden çıkardıklarını söylemişler. hayretler içerisindeyim.
    ···
  4. 4.
    0
    gözüm odayı tarıyor, doğrulmaya çalışsam da yapamıyorum. doktor süleyman dinlenmemi söylüyor, bir içecek getiriyor yeşil renkte. zar zor içiyorum ve uykuya dalıyorum tekrar. uyandığımda sabah ezanını duyuyorum. ev, bir doktorun evine göre oldukça eski püskü ve fakir evi gibi. yerimden kalkıyorum, ve büyük bir gümbürtü duyuyorum ve de çok yakınlardan duyuyorum. penceden dışarı bakıyorum köy gibi bir yerdeyim, lan ne ara getirdiniz beni buraya. fakat o da ne? bir gümbürtü duyuyorum dıbına koyayım uzaklardan pat pat pat pat. ardı arkaya ardı arkaya. o ara duvardaki takvime ilişiyor gözüm 17 mart 1915.
    ···
  5. 5.
    0
    millet elinde meşalelerle sokağa dökülmüştü ve çok uzaklarda patlayan bombaların oluşturduğu turuncumsu görüntüyü korkuyla izliyordu. içlerinden bir dedeyi duydum "geçmişte çok savaşa katıldım, türk ordusunun bu taarruz karşısındaki şansı çok düşük. sanırım bu kez sonumuz geldi ismet.." diyordu. "enver paşa'ya durumu bildirmeliyiz." dedi ismet. hızla ayrıldılar ve meraklı kalabalık arkadalarından bakakaldı. ben şaşkınlıktan dilimi yutmuştum ancak onları takip etmem gerekiyordu. bunlar ismet ve enver paşalar mıydı? belki onlar beni geri gönderebilirlerdi, bu lanet yerde kalmak istemiyordum.
    ···
  6. 6.
    0
    ismet'i takip ettim. bir sokağı döndü, arkasından döndüğümde sokak bomboştu. biraz ilerledim, arkamdan bir tetik sesi duydum "kaldır ellerini kıpırdama!" kafama indirdi yere düştüm. "abi ne oluyoruz bi saniye" demeye kalmadı kafama botu yedim.
    ···
  7. 7.
    0
    uyandığımda bir masadaydım, siyah bir silüet belirdi. yüzünü göremedim başta, sonra yaklaştı, ışık tutulmuştu yüzüme bu yüzden göremiyordum. suratıma sigarasını üfledi birisi. "dıbına kodumun evladı! sigara üfleme suratıma!" diye bağırdım. bir tokat indi suratıma. "huur çocuğu" diye bağırdım. kibirli bir ses "askerler" dedi, bir aparkat mideye bir yumruk dıbına koyim yumruğumu savurdum birinin suratına geldi. hemen ardından bir anda üstüme yüklendiler "tutun!" diyordu bir ses. "durun abi buraday.." diyemeden ağzım yüzüm kan revan içinde kaldı.
    ···
  8. 8.
    0
    abi dedim tamam, ne soracaksanız sorun. "seni kim yolladı?" dedi. "ah ben de onu bir bilsem" dedim bir tokat daha indi yüzüme. "sen bizimle alay mı edersin melul!" dedi. "abi buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum, zaten buraya ait değilim" dedim. "belli zaten, hiç böyle giysileri olan birisini daha görmemiştim, söyle kimin ajanısın?!" dedi suratıma tokat attı. lan vallahi bilmiyorum allah belamı versin dedim. gözüme baktı, askerler dedi çözün bunu. tuttular kolumdan yukarı çıkardılar bi odaya zütürdüler.
    ···
  9. 9.
    0
    ismet paşa girdi içeri "paşam beni dinleyin, kafamı toparladım ve her şeyi anlatacağım. beni köylüye sorabilirsiniz, buraya nasıl geldiğimi bilmiyorum bir doktor beni evine almı... " derken ismet paşa "sus" işareti yaptı "her şeyden haberimiz var." gelecekten geldiğimi anlattım, ismet paşa hiç kesmeden beni dinledi ve ardından şu soruyu sordu: "kuzum seni deli mi gibti?" lütfen inanın paşam dedim dinletemedim. biraz sonra da enver girdi içeri. ismetle arapça bir şeyler konuştular. ismet çıktı enver oturdu.
    ···
  10. 10.
    0
    "hikayeniz etkileyici görünüyor bay ... " dedi yüzüme baktı. adımı soyadımı söyledim. "demek iki isminiz var, çok garip" dedi. cüzdanımı, telefonumu ve pasaportumu attı önüme. "bunlar ne? açıkla." dedi. başladım anlatmaya, gelecekten geldiğime nihayet enver'i inandırdım. hatta ona kafkas cephesine asker yollamamasını söyledim. tokat atıp odadan çıktı.
    ···
  11. 11.
    0
    gece odanın kapısını açtım, basit bir kilit sistemi vardı. dıbına kodumun cahilleri dedim içimden. aşağı inerken gözüme aralık kapı takıldı. içeri girdim, müthiş güzellikte bir hatun yatıyordu. yorganını açıp bacaklarını yalamaya başladım. gülmeye başladı kadın, gözleri hala kapalıydı. boynunu emiyordum, uzun uzun öptüm okşadım yaladım. sonra göğüslere geçtim. göğüs uçları sert ve dikti onları koparırcasına yalıyordum kadın çarşafı tırnaklamaya sıkmaya başladı. "gir artık içime!" diye bağırdı, 10 dakika kadar sertçe gibtim. defalarca boşaldı hatta orgazm yaşadı ağzını çorapla tıkamıştım neyseki. vücuduna attırdım, fermuarımı çektim ve binanın dışına çıktım. hasgibtir, askerler kapıdaydı ama beni görmemişlerdi.
    ···
  12. 12.
    0
    arkadaki duvardan atladım ayağımda müthiş bir acı hissettim ağzıma üstümdeki giysiyi tıkadım ve içime bağırdım. sendeleyerek doktorun evine gittim. 6-7 saat dolandım orada çıkık ayakla amk.
    ···
  13. 13.
    -1
    neyse devamı yarın beyler. hadi iyi geceler.
    ···
  14. 14.
    0
    doktorun evini ararken düşünüyordum. bari geçmişe döndüm savaşın kaderini değiştirebilirim diyordum.
    ···
  15. 15.
    0
    nihayet doktorun evini buldum, doktor bir anda kapısını kapattı. "hainsin sen, aramıza nasıl sızdın? ellerinden nasıl kurtuldun?" dedi. fakat zeki bir adamdı, bağırıp çağırmadan evvel bana da konuşma şansı tanımıştı. kendisine her şeyi anlatacağımı söyledim, elinde tüfek, bana doğrulttu ve "içeri!" işareti yaptı. ben girdikten sonra şöyle bir dışarıya bakıp kapıyı kilitledi. oturdum. "anlat! yoksa mideni mermiyle doldururum." dedi. şakası yoktu.
    ···
  16. 16.
    0
    doktor anlattıklarımı duyunca şok oldu. sanki bir şeyler biliyor gibiydi. "doktor ne oldu?" diyordum, susuyordu. çok büyük bir şey keşfetmişti sanki o an. bir an için donuk gözlerini bana çevirdi: "yavrum, eğer ciddiysen dostum nikola haklıydı... " nikola mı diye sordum, gözlerim alevlendi birden ve nikola tesla mı? diye sordum. gözlerini bana şiddetle çevirdi. "sen nerden biliyorsun?" dedi. alternatif akımı keşfeden kişi o, nasıl bilmem. 21.yüzyıl ders kitaplarında onu okutuyorlar. dedim. gözleri parladı. "oğlum, sen ciddisin!"
    ···
  17. 17.
    0
    sabah ilk iş beraber santrale gittik. askerlerle dolu olacağı için bana peruk ve takma bıyık verdi, bir de giysilerimi değiştirdi tabi. vaktiyle bunların bir oğulları varmış benim gibi 185 cm boyunda yağız bir delikanlı. fakat askere gittikten sonra gizemli bir şekilde ortadan kaybolmuş, ne cesedi bulunabilmiş ne de bir ipucu. onun giysilerini vermişti bana ihtiyar doktor, gözleri dolarak.
    ···
  18. 18.
    0
    santrale gittik, doktor içeri girdiği an askerler selam durdu. doktor aynı zamanda bir binbaşıymış. santraldeki askere "oğlum beni new york'a bağla" dedi. 170 boylarındaki kara delikanlı "emredersiniz komutanım!" dedi telefonun başına geçti. 2 saat sonra hattı yakalamayı başardı. doktor "please let me talk with nicola tesla" dedi. çok düzgün ve akıcı bir ingilizce'si vardı çok şaşırdım. birkaç dakika içinde nicola tesla telefondaydı. inanamıyordum.
    ···
  19. 19.
    0
    "my friend, nicola. i hope you're well. look, there is someone here asserting that he came here from the future, could it be true?" karşısındakini dinleyip "hmm, you're right, forgive me" gibi şeyler söylüyordu. ardından "okay my dear friend, i am looking forward to seeing you again. i know you understand it's a very important issue but control your excitement. it might come to you as a harm. by the way, i know i musn't speak of these issues on a phonecall but be careful about those guys you told me about."

    türkçe mealleri: "hey dostum nicola, allah iyiliğini artırsın nasılsın? bak, burada gelecekten geldiğini iddia eden birisi var, bu doğru olabilir mi? nikola bir şeyler diyor. "hmm anlıyorum, afedersin." "peki dostum, seni tekrar görebilmeyi iple çekiyor olacağım. bunun önemli bir mesele olduğunu anladığının farkındayım ancak heyecanını kontrol etmelisin. bu sana zarar verebilir. bu arada, bunları burada konuşmak doğru değil ama bana bahsettiğin o adamlar hakkında da dikkatli ol."
    ···
  20. 20.
    0
    doktor söylediklerini açıklamaya çalışmadan önce "ne zaman geliyor?" dedim heyecanla. "bu dilden anlıyorsun, çok ilginç." evet dedim gelecekte okullarda ingilizce öğrettiklerini daha önce abd'de bulunduğumu söyledim. şaşırdı, o an başka neler öğrettiklerini merak etmiş olmalıydı.
    ···