1. 1.
    +2
    adam dalmaçyalı gibmiş beyler dağılın
    (bkz: bi bi vücudu vardı kaybederse surattan kaybedebilirdi ama suratı da çirkin değildi yani yüzünde hafif lekeler vardı siyah benekler)
    ···
  2. 2.
    +1
    @41 hadi ismail uyan artık babanla dükkana gideceksin
    ···
  3. 3.
    -1
    kırmızı çoraplı küçük bir kız hatırlıyorum. babasıyla el ele tutuşmuş okula gidiyor. fakat ne çantası ne de okul önlüğü var bu küçük kızın. ayrıntıları hafızamdan silinmiş bir etek ve etek altında uzun kırmızı çoraplar... küçük kız okula kayıt olmaya gidiyor.o güne kadar görmediği ama herkesten işittiği okul... acaba nasıl bir şeydi küçük kızın hayalinde. babası,"okula gidince bir çok arkadaşın olacak"demişti. okula gitmeden önce küçük kıza babası, üzerinde atatürk resmi olan bir alfabe kitabı almıştı. kalemleri,defterleri, kitapları vardı küçük kızın. okul çantası, okul önlüğü hepsi hazırdı. okul deyince küçük kızın hayalinde işte böyle bir resim çizilirdi.i̇simleri ayşe, fatma,ali, ahmet olan arkadaşlar, üzerinde atatürk resmi olan kitaplar, kenarları kırmızı kalemle çizilmiş defterler, rengarenk kalemler... haftanın ilk günü,bir pazartesi sabahı okullar açıldı. annesiyle beraber sınıfa girdi küçük kız. hayalindeki resimde bir ekgiblik vardı. öğretmen... ayakta duruyor, ellerini sınıf defterinin olduğu masaya dayamış yoklama yapıyordu. küçük kız onu da ekledi hayalindeki resme ve yoklama bitti. anneler çocuklarını bırakıp gittiler. öğretmen adını söyledi, adım "hülya can"dedi.o günden sonra küçük kızın en sevdiği isim"hülya" oldu.en sevdiği oyun da öğretmencilik... bir gün hülya öğretmen, öğrencilerin defterlerine yazdıklarını kontrol ediyordu. sıra küçük kıza geldiğinde "aferin,ne güzel yazıyorsun"demişti.o günden sonra küçük kız öğretmenini çok hem de çok sevdi. hayalindeki öğretmen resminin çizgileri gittikçe daha belirgin, daha yumuşak ve ayrıntılıydı. günler geçtikçe öğretmenin üzerine siyah bir kazak çizildi. öğretmeni bu kazağı çok giyerdi. küçük kız, hülya öğretmenin saçlarını, yüzünü,bakışlarını, ille de o sevimli yanaklarını-gülerken elmacık kemikleri daha bir belirginleşir, sanki yüzünde güller açardı-evet, illede o sevimli yanaklarını tüm ayrıntılarıyla çizdi.onu çizerken çizgiler o kadar yumuşaktı ki... tıpkı hülya öğretmenin sıcacık, yumuşak elleri gibi... küçük kız doyamıyordu öğretmenine.onu o kadar çok seviyordu ki... paydos zili çalar çalmaz kitaplarını çantasına yerleştirir, hülya öğretmenin arkasından yetişmeye çalışırdı. otobüs durağına kadar hülya öğretmenle beraber yürümek, ayrılırken "iyi akşamlar" deyip el sallamak ne büyük zevk verirdi küçük kıza.ilk iki sene böyle geçti. küçük kız artık 3. sınıf olmuştu.o yıl hülya öğretmen hamileydi. tıpkı annesi gibi o da bir bebek bekliyordu.bir akşam, küçük kızın babası annesini hastahaneye zütürdü. küçük kızla kızkardeşi o gece babaannelerinde kaldılar. ertesi gün babaanne küçük kızla kızkardeşine müjdeyi verdi.bir erkek kardeşleri olmuş.o gün küçük kız okula gitti ancak öğretmeni sınıfta yoktu.o gün hülya öğretmen okula hiç gelmedi. küçük kız eve döndüğünde annesi ona öyle bir haber verdi ki küçük kız çok şaşırdı. tesadüfün böylesi, meğer küçük kızın annesiyle hülya öğretmen aynı hastahanede aynı gün doğum yapmışlar. ertesi gün küçük kız, arkadaşlarına vereceği haberin sabırsızlığıyla okula gitti. sınıfa girdiğinde arkadaşlarına, öğretmenlerinin bir kızı olduğunu bu yüzden okula gelemediğini söyledi. hülya öğretmen kırk gün doğum izni almıştı. küçük kız tam kırk gün hülya öğretmenini göremeyecekti.o gün hülya öğretmenin sınıfını üç, dört gruba ayırıp diğer sınıflara dağıttılar. küçük kız şimdi hem arkadaşlarından hem de hülya öğretmeninden ayrıydı. alışamadı yeni sınıfına, sevemedi yeni öğretmenini, yeni arkadaşlarını. küçük kız artık güzel yazı yazamıyordu. derste parmak kaldırmıyor, sorulara cevap veremiyordu. okulu artık sevmiyordu.her sabah ya başı,ya karnı ağrıyor okula gitmek istemiyordu. küçük kız geçen her günün hesabını tuttu. kırk gün sonra öğretmeni gelecek o yumuşacık, sıcak elleriyle küçük kızın çenesini okşayacak, yine ona "aferin"diyecekti. neyseki günler geçti. kırk gün dolmak üzereyken bir öğretmen sınıfa girdi ve"hülya öğretmen bundan sonra 4.sınıfları okutacakmış"dedi. küçük kız kulaklarına inanamadı. belki de hayatının ilk acı hayal kırıklığıydı. dersin sonuna kadar zor tuttu kendini.zil çalar çalmaz hıçkırıklara boğuldu. okuldan eve ağlayarak geldi. annesine olanları anlattı. annesi hülya öğretmenine telefon açıp kararının sebebini sordu. hülya öğretmen ne söyledi, küçük kızla ne konuştu... hepsi hafızamdan silinmiş hatırlamıyorum.o günkü telefon görüşmesinden sonra küçük kız,bir okul dönüşü hülya öğretmenle karşılaştı. hülya öğretmen küçük kızı görünce çok sevindi.ona sarıldı, yanaklarından öptü. küçük kızın yanaklarında ruj izleri kalmıştı. hülya öğretmen "bak yanaklarına kelebekler konmuş"dedi. yine mutluydu, yine sevinçten uçuyordu küçük kız, yanaklarındaki kelebeklere eşlik edercesine... küçük kız ertesi gün eski sınıfına girdi. okulun ilk günü çizdiği resim yeniden canlandı. hülya öğretmen yazı tahtasının önünde duruyor, küçük kıza gülümsüyordu.ve arkadaşları, isimleri ayşe, fatma,ali, ahmet olan arkadaşları, onlar da o gün oradaydılar. şimdi küçük kız büyüdü.bir zamanlar babasıyla el ele yarı ürkek, yarı heyecanlı girdiği okul kapısından bu yılın sonunda ayrılıyor. yeni bir resim çizecek küçük kız. elleri öğretmen masasının üzerinde, gözleri yoklama listesinde. kendini çizecek küçük kız.i̇simleri ayşe, fatma,ali, ahmet olan öğrencileri-kimbilir bunların içinde okulun o ilk gününü resimleştiren kırmızı çoraplı küçük bir kız olacak. yine resimde bir şey ekgib olacak. kimse dolduramayacak onun yerini. küçük kızı okutan, adı hülya olan öğretmenler de... o kürsü hep boş kalacak. küçük kız elini yanaklarında gezdirecek, kelebeklerin uçtuğunu farkedecek.bir okul dönüşü hülya öğretmeni bekleyecek, kimbilir belki karşılaşırız ümidiyle...
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    0
    senin dıbına koyayım çok yavaşsın bin
    ···
  5. 5.
    0
    evet beyler o gün o sinemada tarihin yiyişmesi oldu.. sinem saçlarımı okşamaya başlayınca niyetini anladım zaten.. döndüm dudağına yapıştım.. her zaman kendisini önce bir geri çekip sonra bırakan sinem şimdi tıpkı benim gibi dudağıma yapıştı be dilini ağzımın içinde gezdirmeye başladı.. inlememek için kendimizi zor tutuyorduk.. sinemin kollarını sıkıyordum inlememek için.. dilini ağzımın içinde öyle müthiş dolandırıyordu ki mükemmeldi.. dili küçücüktü ve putur puturdu.. öpüşürken dişlerimiz birbirine çarpıyor hafif hafif çıt çıt sesleri geliyordu.. ellerle yüzümü tutuyordu yanaklarımı iki eliyle kavramış ve dudaklarımı somurmaya kaptırmıştı kendini.. ben de ona eşlik ediyordum tabi ellerim yüzünde değildi.. bacaklarını okşuyordum.. elimin birini göğsüne koydum hafif hafif sıkmaya başladım sıktıkça inliyor nefesi hızlanıyordu..
    ···
  6. 6.
    0
    dinliyoruz sen anlat
    ···
  7. 7.
    0
    upupupup
    ···
  8. 8.
    0
    apapap
    ···
  9. 9.
    0
    tam olarak hatırlamıyorum ama rahat 15 20 dakika bu şekilde öpüştük.. bilen bilir .. bu şekilde uzun süre öpüşürsen artık miden bile bulanabilir mk.. dudağımı çektim boynunu yalamaya başladım.. kafamı tutuyordu.. kulağıma bişeyler fısıldıyordu ama anlayacak kadar zinde bi beyine sahip değildim o ara.. zevkten uçmak diye buna denir sanırım.. göğüs bölgesine doğru öpmeye başladım.. üstünde atkılı bi bluz vardı.. elimle sıyırdım.. sütyeni meydana çıktı.. memelerini görebiliyordum kısmen.. çok iri değillerdi.. biraz küçük sayılırdı ama onlara bakarken derin bi nefes almak geldi içimden.. kıyamıyordum sanki o memerei yalamaya.. ama çok müthiş bişey oldu o sırada. sinem kafamı göğsüne doğru bastırdı ve yala aşkım dedi..
    ···
  10. 10.
    0
    @1 olum bak yeter lan 3 günden beri senin mesajlarını takip ediyorum mal mal şeyler yazıyon gibiyon sözlüğü gibtir git ulan gibtir git zor tutuyorum sana küfretmemek için ya senin dıbını gibicem sen bekle ben bi moderasyona bildiriyim de sana bi 1 aylık uzaklaştırma yazsınlar sen bi toparla kendini öyle gel
    ···
  11. 11.
    0
    upupupupup
    ···
  12. 12.
    0
    @1 ilkokullar açılsaydı böyle durumlar yaşamazdık sözlükde
    ···
  13. 13.
    0
    aslında sinem i kolaylıkla eve atıp çatır çatır gibebilirdim.. ama gören falan olursa ne diyecektim mk.. ders çalışıyoz falan denmezdi heralde saçma olurdu.. artık her an kafamı bu işe yoruyordum.. acaba sinemi nerde nasıl gibebilirdim.. yada sevişebilirdim işte fark etmezdi benim için.. ama rahat bir yer olması önemliydi.. ben düşünedurim, sinemle takılmaya devam ediyorduk bi ara bi filme bilet aldık sinemadan.. filmin adını bile hatırlamıyorum yani o derece.. hiç ilgilenmedik filmle.. tam arka sıradan istemiştim.. en arkadaydık ve köeye yakın sayılırdık.. yani kör nokta.. kimse göremezdi.. ulan yalanım varsa ne olayım, daha fragmanlar dönerken sinem saçımı okşamaya başladı elini arkama dolayıp.. şimdi benim niyetim filimi izlemek arada işte gülerken falan öpüp koklamaktı.. ama daha fragmanlarda sinemin bu hareketi yapması onun amacının bütün film boyunca yiyişmek olduğunu gösteriyordu.. hem de ne yiyişmek...
    ···
  14. 14.
    0
    sonunda ananızın amı falan diyip taka sararsan giberim.
    ···
  15. 15.
    0
    @5 şuku bin
    ···
  16. 16.
    0
    evet beyler toplanın devam ediyorum..
    ···
  17. 17.
    0
    aslında istediğim şey sinem i çatır çatır gibmekti sadece .. zaten aşık falan olamıyorum ben.. ama sinem inde bana aşık olduğunu sanmıyordum tamamen fiziksel temasımızdan karşılıklı hoşlandığımız için ilginç bir ilişkinin içindeydik.. sinem sürekli bana dokunarak konuşuyor ve gözlerimin içine bakıyordu.. ama bilen bilir, kimi aşk için bakar böyle kimi ciks için, bu kız gözlerime bakıp resmen seviş benimle diyordu.. ben de azıyordum tabii.. neyse işte bi kaç haftamız böyle karşılıklı sürtünmeyle geçti gitti..
    ···
  18. 18.
    0
    devam et bin
    ···
  19. 19.
    0
    Hikaye Dinleyeceğinize Video izleyin Daha iyi...

    http://bit.ly/a3tc03
    ···
  20. 20.
    0
    artık ikimiz de daha ileriye gitmek istiyorduk.. bunu istediğini gözlerinden anlıyordum.. hafif dokunuşlarla , hafif okşamalarla geçiştirmek istemiyorduk saatlerimizi.. zaten oldum olası sevmem böyle parkta , ayaküstü birbirleriyle koklaşan liselileri.. benim bi kaç hafta sinem ile böyle takılmamın sebebi kızı ürkütmemekti.. zamanla kendime daha çok alıştırdım ve gibmek daha keyifli ve rahat olacak diye düşünüyordum.. mk gibmenin, sevişsem bile uçururdu bu kız beni..
    ···