1. 51.
    +9
    Ecrin bana kolyenin anldıbını falan sormadı. O gece ecrin’i öpemedim, öpmedim.

    Çok da önemli değildi, zaten her gece rüyalarımda oluyordu bu. Bana sarılması öyle sözler söylemesi ,ağzı soğan koktuğu için utanması, incecik kollarıyla bana içtenlikle sarılması çok daha güzeldi, içtendi.

    Dünya zevklerinden çok uzak ve farklıydı. Bedenim değil, ruhum tatmin oluyordu.

    Ecrin ile birbirimizden ayrıldık sonunda. Ama ne yalan söyleyeyim ben onunla saatlerce öyle kalabilirdim.

    -gidelim artık telaşlanabilirler.
    Dedi ecrin gülümseyerek. Elini tuttum bir şey demeden. Ayaklarımla çizdiğim yoldan döndük.

    Ne enes bini,ne dilan kaşarı ne de Zeynep (ona bir sıfat bulamadım panpalar) yoktu bu sefer…
    Hele şükür sadece ikimiz vardık. Aşkımızı engelleyen ve bölen yoktu.

    Bizimkiler (piknik yapanlar) bağlama çalan birine eşlik ediyorlardı. Kimin çaldığını bilmiyorum, tanımıyorum. Bir alt sınıftan başak’ın arkadaşlarından biri olabilirdi.

    Kimse bizi farketmemişti. Onlara çaktırmadan ecrin’e çömel işareti yaptım. Yere oturduk beraber.
    Başını omzuma koydum. Bu bahaneyle ipek saçlarını koklayabiliyordum.

    Bağlama çalan arkadaş, döktürüyordu. Çaldığı parça ise işte gidiyorum çeşm-i siyahım idi.
    Zaten ecrin ile benim şarkımız o günden sonra bu türkü oldu.
    ···
  2. 52.
    +9
    servise bindik evlere gitmek üzere. ecrin ile ben yan yana oturmuştuk o cam kenarındaydı. elini tuttum. bana döndü gülümsedik birbirimize. gözlerinden yorgun olduğu anlaşılıyordu. başını aldım, omzuma yasladım bunu çok seviyordum.
    inme vaktim geldiğinde birbirimize veda ettik. ercan ile başak'ın özellikle de başak'ın bana yaptığı bu kıyağı hiç unutmayacaktım.

    onlar olmasaydı nah ben ecrin ile barışırdım.

    eve gittiğimde aptal aşıklara dönmüştüm zaten. ders çalışacak halim yoktu. yatağıma yatıp bugün olanları analiz ettim.

    mutlu uyudum sayılır beyler, uzun zaman sonra..
    ···
  3. 53.
    +9
    Cuma günü oldu beyler. Hele şükür ecrin’i görebildim. Çok özlemişim ulan ders esnasında izin alıp çıktık ikimiz de kimse görmesin diye. Birbirimize sarıldık doyasıya.

    Ona gelmediği için kızmak istiyordum. Ama mahzun duruyordum karşısında. Sevmek bana mahzun durmayı öğretmişti.
    Sevdiğimi görmeden geçirdiğim her gün kederliydim bu günüm zehir içti diye…

    Ben ecrin’e baktığımda sadece bir beden bir güzellik görmüyordum. Güzelliğine kapıldığım kadar ruhuna da aşık olmuştum. Ona ruhumu esir etmiştim.
    ···
  4. 54.
    +9
    Hafta sonu ecrinle buluşmak istiyordum aslında ama babası her gittiği yeri kontrol ediyormuş beyler. Olaylar biraz daha yatışsın, unutulsun diye görüşmedik biz de. Onun yerine başak, ercan ben pizza yemeye falan gittik. Bir yandan da heyecanlıyım beyler hatta başaktan çok.
    ilk defa bir yata gidecektim amk. Yattan bahsediyoruz burada tamam abarttım belki ama yat ulan yat. Bir daha nasip olmazdı bu. Ömür boyu çalışsam para kazansam yine alamazdım ben o yatı.
    Anca öyle bakardım.
    Hafta sonunu değerlendirip biraz da ders çalıştım. Dediğim gibi ailemin gözüne girmem ve unutturmam gerekti bunları. O yüzden inek öğrenci modundaydım hafta sonu bunlarla yürüyüşe falan gittim arayı soğutmamam için.
    Her neyse pazartesi günü geldi çattı. Başak okula gelmemiş zaten hazırlığa yardım ediyormuş. Amk o kadar paran var yatın var. Bir adam tutsaydın hani şu iyi ortamı süsleyen nonoşlardan ona yaptırsaydın zütünü yayıp yatsaydın yani. Ama yok kız milleti işte ille bulaşacak.
    Ben de samimi ortam var diye sevinmiştim ama hediye olayını son güne bırakmıştım amk. Ercan almış hediye. Converse almış. Oha dedim amk. Zaten ercan da “ben kendime böyle pahalı ayakkabı almadım la” diyordu.
    Yine çarşının yolunu tuttuk.7 gibi gidecektik yata. Ecrin’i ercan ile ben alacaktık. Başak zaten orada olacaktı. Güzel görünen bir dükkana girdik. Normal çiçekli bir elbise beğendim beyler. Hem bu converse ile de uyuyordu. Kolsuz, normal boyda şirin bir elbiseydi. Ercan’ın da onayıyla aldım elbiseyi. Aslında yanımızda ecrin olsa da iyi olurdu ama aklımıza gelmemişti.
    Ecrin bu alış veriş tarzı şeylerde akla gelen biri değildi, sevmiyor biliyorsunuz. Böyle şeylerde akla gelen ilk başaktı. E zaten doğum günü onundu o yüzden başak hiç olmazdı.
    Hediye işini hallettikten sonra ecrin’i almak için yola koyulduk.
    ···
  5. 55.
    +9
    O zafer dansıma bu sefer okul şahit oluyordu...
    ···
  6. 56.
    +9
    Artık ona karşı duygularımı daha çekinmeden ifade edebiliyordum. O da bana karşı.
    Her gittiğimiz tatilde bir olay yaşıyorduk. Enes’e de zeynep’e de gıcık oluyordum. Tartışmalarımızın tamamı bu ikisi yüzündendi ama ikisi de bizi giblemiyordu bile.
    Aramızı bozup, keyiflerine bakıyorlardı.
    Ecrin ile rüya gibi vakit geçirdik. Zamanın nasıl geçtiğini söylemiyorum bile.
    Sonrasında gemimize bindik, evlere dönmek üzere.
    Yolculuk boyunca ben uyudum zaten. Çok yorulmuştum. Ecrin başını omzuma yasladı, ben de onun kafasına yasladım başımı. Öylece uyuduk.

    Bizi ercan uyandırdı beyler. Taksiye atlayıp evlere dağıldık. Mutluydum. Ecrin ile asla unutamayacağım anılara sahip olmuştum. Bir sürü fotoğrafımız olmuştu. ileride bakabileceğimiz…
    ···
  7. 57.
    +9
    Grup yıldızların altında’yı çalıyordu. Ki bu şarkı benim gerçekten çok sevdiğim bir şarkıdır.

    Ecrin’i dansa kaldırdım. Hocalar ya da insanlar umrumda değildi. Yüzlerimiz birbirine yakın duruyordu. Ecrin’in çizmeleri hafif topuklu olduğu halde aramızdaki boy farkı yine de görmezden gelinemiyordu.

    Olsun. Güzel görünüyorduk amk. Benim için her türlü iyiydi.

    Zaten uzun boylu kızları pek sevmem ben. Kısa olacak. Kolumu attığımda kafası kalbime gelecek. Onun için atan kalbimi duyabilecek.

    Ecrin’in kafasını göğsüme yasladım. Bu durumdan huzur duysam da hafif gıdıklanıyordum amk.

    Ben her yerimden gıdık alırım beyler. Yani öyle ki kendi kendimi gıdıklayabiliyorum ve buna gülüyorum amk o derece vahim yani. Zaten moralim bozuk olduğunda karnımdan gıdıklarım kendimi beyler. Özellikle sınav yaklaştığında gıdıklanmak beni motive ediyordu.

    Saçma demeyin amk işte alışkanlık.
    ···
  8. 58.
    +10 -2
    ecrin babasıyla kouşurken üzgün bir hal almıştı kaşları. bana bakıyordu konuşurken. telefonu kapattı. "bütün gece bizi aramışlar, senin ailen de geliyor. polisi falan aramışlar"
    bildiğin mal olmuştum. hayır ulan sevdiğim kızın ailesiyle böyle mi tanışacaktım? babası kim bilir ne düşünecekti hakkımda? aynı yerde uyumuştuk sonuçta ne bileyim lan ben olsam gıcık olurdum. gerçi keyfimizden uyumadık hoş da...

    her neyse iş hanının içinde bankta oturup beklemeye başladık bende üzerime atletimi giymiştim nemli de olsa giymem gerekiyordu yoksa ecrin'in trabzonlu babası beni alnımın orta yerinden kurşunlayabilirdi.

    üzerimde de ecrin'in yağmurluğu vardı bir yandan. gömleğimi giymedim o hiç kurumamıştı. bekledik, bekledik. hiç konuşmadan. ecrin, arkasına yaslanmış kollarını bağlamıştı.

    sonra girişte annem, babam ve ecrin'in babası, olduğunu tahmin ettiğim göbekli orta boylu bir adam ve yaş olarak oldukça genç duran saçları röfleli, annesi olduğunu tahmin ettiğim bir kadın belirdi.

    annelerin gözleri dolu doluydu haliyle ben de iki büklüm oldum lan hastayım havalarında. annem kıyamam oğluşum falan diyor bana sarılıyordu. onun ailesi de öyle. yaşça genç görünen röfleli saçları olan kadın elini uzattı bana "merhaba oğlum izel benim adım, seninki nedir?" dedi "ali, memnun oldum" dedim. "ne güzel bir ismin var, anlamı ne?" dedi. bu arada beyler hani benim gerçek ismim ali değil ya, gerçek ismime ilginç diyordu izel abla(teyze demeye gönlüm el vermedi lan yaş olarak genç duruyor.) ben de "tek, eşi benzeri olmayan demekti sanırım" diye yanıtladım onu.

    ecrinin babasına elimi uzattım." vahi" dedi sertçe. ben de hazır konu isimlerden açılmışken böyle bir samimiyet kurarız diye "hiç duymadığım bir isim" dedim salak salak sırıtarak.

    ecrinin babası "vahi güçlü demek. kodum mu otuturum." dedi amk. resmen ayar verdi bana, üstü kapalı tehdit ediyordu amk!
    ···
  9. 59.
    +9 -1
    ben bozuldum tabi amk. hani bazı insan tipleri vardır böyle bir lafı çivi gibi döndüre döndüre sokarlar enes onlardandı işte. duygularını çok iyi gizleyebiliyordu.
    bense öyle değildim, tam tersiydim panpalar. sinirlendim mi gözlerim kızarır, ellerim titrer. bu herifse tam bir profesyonel gibiydi.

    sanki bu ilk tanışmamışız gibi, beni gayet seviyormuş ve aramızda hiçbir problem yokmuş gibi davranıyordu muallak.

    ecrin'e döndüm: "annenler evde mi ecrin bir merhaba diyim?"
    ecrin tuhaf oldu. gözleri doldu amk. kötü bir şey mi dedim diyorum kendi kendime. yatağına çöktü. enes ise kaşlarını çatmış bana bakıyordu. dıbınakoyim sorduğuma pişman olmuştum. ecrin "annem öldü benim, o gördüğün teyzemdi" dedi. çok fena züte gelmiştim.

    kızın resmen damarına basar gibi olmuştu bu. neyse ki çok uzatmadı ayağa kalktı ani bir ruh değişikliğiyle. çekik gözleriyle gülümseyerek "haydi aşağı inelim ayten teyze pasta yapıcaktı" dedi neşeli bir şekilde.

    enteresan biriydi. inişli çıkışlı bir ruh hali vardı beyler. melankolik biri değildi kesinlikle. ya da şu benim annem yok triplerinde duygu sömürüsü yapan biri değildi. her haliyle farkını ortaya koyuyordu. tabi içinde ne tür fırtınalar kopuyordu, ya da fırtına kopuyor muydu orasını bilemiyorum.

    üçümüz aşağı indik. kocaman mutfağa geçtik. ayten teyze pasta börek falan yapmıştı bir güzel mideye indirdik. ayten teyze de mutfaktaki televizyonda binbir gece izliyordu. hatırlarsınız zaten o zaman baya ses getiren bir diziydi.

    sonra enes bininin telefonu çaldı. bu "hıhı tamam" falan dedi kapattı telefonu, ecrini yanağından öptü "görüşürüz ali" dedi bana doğru ayten teyzeye de veda edip gitti. sinir oldum dıbınakoyim. ben kızın evin adresini zar zor bulayım, telefon numarasını ne çilelerle alayım, öpmeyi bırak bakmaya kıyamayayım, adam sıradan bir şey gibi yanağına öpücük konduruyor kızın.

    ama sevgili olmadıkları kesindi beyler. ecrin'i kısa süre tanıyordum ama kaşar olmadığı her halinden belliydi. okul eteği dizlerinde, yüzünde tek bir makyaj malzemesi bulunmayan, günlük hayatında son derece sade giyinen bir kızdı. makyaj yapsa huur olur demiyorum elbette söylediklerimden kastım bu değil ama değildi işte. dikkat çekme çabası olan biri de değildi. doğal ötesiydi.

    ve bu onu daha çekici yapıyordu.
    ···
  10. 60.
    +8
    @156 kardeşim ecrin'in ailesi biraz değişik bir aileydi lan. evlerinde o yılda teyp bulunurdu kasetten müzik dinlerdi. diyorum sana değişik biri. yine atari de oynardı.

    aslında ilerleyen zamanlarda değinmeyi düşünüyordum ama madem öyle açıklık getireyim. panpa ecrin'in abisi vardı ama yürüme engelli.
    abisi okula falan gitmiyormuş zaten evde özel hocalarla eğitim alıyormuş. evde kendisine çok zaman kaldığı için de sürekli atari oynuyormuş. ecrin'de de ondan kalma bi alışkanlıktı atari oynamak.

    her neyse 2002 idi sanırım ecrin'e sormak lazım tarihi yanlış hatırlayabilirim çünkü ecrin'in annesinin memleketi izmir. izmir'den hataya abisiyle annesi dönerken otobüs trafik kazası yapmış öldüler panpa.
    şu son kısım sorunun dışında ama olsun.

    yani 2000li yıllardaydık zaten ama evlerinde hep 90'ların izleri vardı.
    ···
  11. 61.
    +8
    yavaştan yürümeye başladık yan yana "köpek kimin ecrin" dedim sırıtarak. "sokakta buldum bunu" dedi. amk köpek son derece bakımlı ve tasmalıydı üstelik cins köpeğe benziyordu. düşüncelerimi aynen söyledim. "evet rottweiler. manava gitmiştik dün ayşe teyzeyle dönerken bulduk apartmanın altında bakıyorum kimsenin haberi yok" dedi. öyle güzel eve köpek almakla yazık ederdi lan zaten. o deri koltukları parça pinçik ederdi köpek. ipek yumuşaklığında halıya bir güzel işer, sıçar üstüne de yatardı.

    ben de kucağıma aldım lan köpeği minik çok tatlı bir şeydi. ama ecrin'in yaptığını doğru bulmuyordum lan sahibi belki de her yerde arıyordu. ecrin'e bunu da söyledim. güvenliği bilgilendirmiş beyler.
    sonrasında asıl merak ettiğimi sordum.

    "vahi amcayı nasıl atlattın?"
    "iş gezisinde o şanlıurfa'da" dedi göz kırptı bana. ben tabi başımı önüme eğdim yine sırıtıyorum.

    kız yüksek bir katta oturmasa tırmanır camından içeri girerim yemin ediyorum. vahi amcanın ise ne iş yaptığı hakkında bir fikrim yoktu umrumda da değildi. ticaret yapıyordur heralde diye düşündüm zenginlerdi ve o kadar para ticaret ile kazanılabilirdi. ki iş gezisi olayları falan da bunu gösteriyordu kesin şirketleri falan vardır diye geçirdim aklımdan.

    sonra kızı yine soru yağmuruna tuttum:

    "ecrin niye bu saatte buluşuyoruz biz?" yüzü düşer gibi oldu amk keşke sormasaydım diye geçirdim içimden.
    "bilmem ki değişiklik olsun istedim hem köpek de çişe çıkmış oldu" dedi. fırsat bilip durdum biraz yanaştım buna : "yanlış anlamadın dimi buluştuğumuz için mutluyum" dedim gözlerine bakarak. ecrin ise biraz utanmış gibiydi, kafasını salladı yürümeye devam etti..

    utangaç tavırları hoşuma gitse de benden kaçmasını istemiyordum, belki beni peşinde koşturuyor olabilirdi ama ona sarılmak istiyordum artık. elini tutmak istiyordum.
    ···
  12. 62.
    +10 -2
    sabah uyandım, bayağı zor uyandım panpalar. gece 3te yatmıştım haliyle normaldi üstelik çok da yorulmuştum. ders, okul, gece geç yatışım hepsi üst üste gelince halsiz düşmüştüm. uykuya, uyumaya ihtiyacım vardı. ama önümde bir sınav da vardı. bazen keşke enes gibi bir zengin bini olarak dünyaya geleymişim keşke diyordum. adamlarda sınav kaygısı falan yok. liseyi normal bir ortalamayla bitirseler, hatta sınıfı geçseler bile yeter. adam reşit değil; kulüplerde takılıyor, araba yarışları yapıyor, karı kız desen her türlü ortam var.

    ama bir yanım da gerçek mutluluğun bu olmadığını söylüyordu. annem sabah nöbetten gelmiş yatağında mışıl mışıl uyuyordu kahvaltıyı babam hazırlamıştı. ikimiz kahvaltı yaptık babamla. adam 9 saat uyuduğu için acayip dinçti, cin gibiydi. bense gözlerimi zor açıkta tutuyordum. çay ile uykumu açmaya çalıştım. dişimi fırçaladım ve ağzıma bir sakız atarak evden çıktım.

    serviste giderken bir yandan gün içinde planımı yapıyordum kendi halimde. bir yanım öğle arasını test çözerek geçir derken diğer yarım onun yüzünü gör, dayanamazsın diyordu. o artık resmen benim zaafım olmuştu. ecrin'in zaafım olduğunu çok sonra kabul edebildim beyler.

    ilk girişte göremedim zaten onu. sınıfa girdim ercan'la lafladık, onu ektiğim için gönlünü aldım. ilk dört ders geçmek bilmedi. içimi rahatlatmak için ders aralarında test çözdüm biraz. çünkü her ne kadar inkar etsem de ecrin sürekli aklımı meşgul ediyor, derse odaklanmamı engelliyordu.

    zar zor dört dersi atlattım. öğle arası geldiğinde bir poğaça atıştırıp hemen koruluğun yolunu tuttum. gittiğimde ise pek hoş bir manzarayla karşılaştığım söylenemezdi.
    ···
  13. 63.
    +8
    ecrin ile olduğum zaman saatlerin nasıl geçtiğini anlamıyordum bu da kaderin bana bir oyunuydu herhalde ki öğle arası çabucak bitivermişti. istemeyerek de olsa ondan ayrıldım ve geçsin diye dakikaları saydığım derslere girdim. okul çıkışı ecrin'i göremedim.

    eve gittiğimde her zamanki gibi yemeğimi yedim, 1-2 saatimi ders başında geçirdim beyler. saat altı buçuk gibi televizyon karşısına geçtim telefonumu kontrol ettiğimde zeynepten mesaj gelmişti: "merhaba:)" ama 1-2 saat önce gelmiş beyler. ben de "merhaba" diyerek karşılık verdim. bir yandan da ecrin'e mesaj attım "ne yapıyorsun" diye. ikisinden de 1 dakika arayla cevap geldi. ikisiyle de normal konuştum ama ecrin'den mesaj geldiğinde daha heyecanlanıyordum.

    ecrin'li, mesajlı, aşklı bir günüm daha sona erdi beyler.

    ertesi gün okulda olan önemli olaylar var bu yüzden uzatmak istemeyerek direk konuya girmek istiyorum panpalar. ders dil anlatımdı biz de ercanla dinlemiyoruz konuşuyoruz tabi. sonra biri kapıyı tıklattı. ve içeri girdi büyük ihtimalle bu enes'in tayfadaki kızlardandı. uzun boyluydu zaten beline kadar kumral saçları vardı. teni ise çakma esmer gibi duruyordu. fizik olarak ise ağız salyaları akıtan türde biriydi.
    elinde bir kaç kağıt var gibi duruyordu:

    "hocam dersinizi böldüğüm için özür dilerim izninizle bir duyurum olacak. 11. sınıflara sınav için moral gezisi düzenlenecek iki tane. biliyorsunuz aslında şubat tatilinde palandöken'e gidecektik ama gezi kulübü öğretmenimiz tahsin hocanın annesi vefat etmişti. 23 nisan resmi tatil biliyorsunuz, 22 nisan gecesi yola çıkılacak, 23-24-25 nisan günleri kalınacak, cumartesi gecesi yola çıkılıp pazar sabahı herkes evlerinde olacak.

    bir de kıbrıs gezisi düşünülüyor, ama daha ileri tarihte olduğu için tekrar geleceğim ben.
    geziye katılacaklar parayı en geç 10'unda teslim etsin, iyi dersler"

    vay anasını satıyım. okulda tak gibi gezi oluyordu bizim okul kıçının dibindeki gölde piknik yapmaktan acizdi. ne yalan söyleyeyim gezilerin ikisi de umrumda değildi. kayak yapmayı bilmiyordum zaten. rezil olduğumla kalabilirdim. ama ecrin giderse... bu benim için iyi bir fırsat olabilirdi. bir yandan da enes'i düşünüyordum. kesin güzel kayabiliyordur bin.

    her neyse işin bu kısmını bırakıp ecrin'li kısma odaklanmam gerekiyordu.
    ···
  14. 64.
    +8
    öğle arasında yine ecrin'i aradım. bu sefer yanında zeynep vardı. amk iyi ki bir şey konuşacağız. bir gün enes olur, bir gün zeynep. allah'tan öyle aşırı sosyal ortamları olan ya da çevresi çok geniş biri değildi kız, yoksa kafayı yerdim.

    zeynep'i umursamayarak yanlarına gittim. "naber kızlar?" ikisi de gülümseyerek cevap verdiler zeynep kaydı. eliyle yanını gösterdi: "otursana ali" amk ecrin'le aramıza girmiş oluyordu. tabi çok anlaşılmasın diye oturdum yapacak bir şey yok. öğle arası boyunca da kalkmadı oradan. üçümüz oturduk. ecrin ile ben muhabbet edemedik. ettik daha doğrusu da benim istediğim şekilde olmadı bu sohbet. ve geziden konu açamadım.

    eve gider gitmez aklımda ecrin'e mesaj atmak vardı ve attım. bir süre yanıt gelmedi beyler. o sırada yemek yedim ben de. ders falan almıyor kafa mesaj beklerken. neyse ki çok da uzun bir bekleyiş olmadan mesaj geldi. geziden konu açtım, bir aksilik çıkmazsa gideceğim dedi ve bana da gelmemi teklif etti. ecrin neredeyse ben de oradaydım. iyi ki maddi durumu kötü bir ailem yoktu, yoksa bu geziler başıma dert olabilirdi. ben hayatım boyunca sadece ilkokulda ankara gezisine gittim beyler hani eski meclis gezilir falan klagib. onun dışında hiç geziye gitmemiştim. o yüzden ailem de beni göndermek için can atıyordu oğlumuz gezsin görsün sosyalleşsin diye.
    ···
  15. 65.
    +8
    Normalce konuşuyorlardı beyler. Bir numara yoktu yani. Ben de arkalarında bunları izliyorum. Enes’in vücudu ve yüzü ecrin’e dönüktü ecrin ise turuncu bir şey içiyordu.

    Sırtımda bir el hissettim: “selam!” zeynep’ti beyler. Hah bir sen ekgibtin. Enes’imiz var, dilan’ımız kadroya demin dahil oldu, bir de sen.. harika cidden. Zoraki gülümsedim.

    “bira içelim mi?” dedi Zeynep.

    Ne yalan söyleyeyim bira sevmezdim beyler. Yanında cips kola falan olursa belki. Alkolle ilişkim likörlü çikolatalardan ibaretti.

    “sen sporcusun emin misin içeceğine?” dedim zeynep’i ayrıca ecrin ile ilgilenmek istiyordum zeynep’le değil.

    Zeynep biraz bozulur gibi oldu ama hiç bozuntuya vermeyerek “yo bir şey olmaz gel” dedi ecrinler’in oraya gittik tabureye oturdum.

    Enes’e binlik yapma sırası bendeydi. Hep o mu bölecek amk.
    ···
  16. 66.
    +8
    Öğleden sonraki dersleri gibtir ettim. Zaten edebiyat, tarih falan vardı. Ercan’a sonra konuşmak istediğimi söyledim. Çantamı sırtlayıp çıktım sınıftan.

    Okuldan çıkarken Zeynep seslendi. Git gide sinirim bozuluyordu. Bir de hala yanıma geliyordu.

    -noldu ali? Ne bu halin?
    -bir de soruyor musun?
    Diye azarladım. Anlamayarak yüzüme bakıyordu. Devam ettim:

    -senin yüzünden ecrin benden nefret ediyor artık.
    Durdu. yere baktı. Üzülmüştü. dudağını ısırdı tırnaklarıyla falan oynadı. Gözlerimi devirdim.

    Tam arkamı dönmüş gidiyorken her zamanki gibi arkamdan seslendi:
    -ali; sana senin bana davrandığın gibi davransaydım, benden nefret ederdin.

    Başımdan aşağı soğuk sular dökülüyordu sanki. Diyecek bir şeyim, bir lafım, bir cevabım yoktu.

    Fena züt etmişti ve en can alıcı noktalarımdan birinde vurmuştu beni.

    Aşık olmam üzülmeme ve başkalarını da üzmeme sebep olmuştu.
    Zeynep’in bu lafıyla gerçekten bana kırıldığını anlamıştım.

    Evet, harika okulda neredeyse herkesle aram bozuk.
    ···
  17. 67.
    +9 -1
    Saya söve sokaklarda aylak aylak dolaştım. Bakkaldan tane ile satılan sigaralardan aldım. Üst üste iki tane içtim. Normalde nefret ederim sigaradan. Ben çocukken annem içerdi ben de gizlice çöpe atardım, kırar parçalardım.

    Sınav stresi, ecrin,Zeynep, okuldaki tüm bu olaylar kalbimin, beynimin yorulmasına sebebiyet vermişti. Kendimden yorulmuştum ben.

    Telefonumdan müzik açtım taktım kulaklığı 1-2 saat oyalandım. Eve gittiğimdeyse ne yemek yiyecek ne ders çalışacak halim vardı. Annem babam evde yoktu zaten niye okuldan kaçtın bik bik diye hesap sormalarıyla hiç uğraşamazdım.

    Kendimi yatağıma attım. Yaklaşık bundan 1,5 ay öncesine kadar son derece sakin ve olaysız bir hayattan şikayet ederken şu anda içinde bulunduğum durum çok traji komikti.

    Hayal kurarak uyudum. Ecrin ile beraber istanbul adalardayız. Yaz mevsimi –aslında yaz mevsimini sevmem neden hayalimdeki mevsim oydu bilmiyorum-. Faytonlar sebebiyle at taku kokuyor yollar ama aldırmıyoruz. Eli elimde. Neşeli kahkahalar atıyoruz.
    Akabinde uykuya daldım…

    Gece 11 gibi falan uyandım beyler. Ailem uyuyorum diye rahatsız etmemişti büyük ihtimalle. Kafamı dağıtmak için geometri çalıştım.
    Bizimkiler çoktan yatmıştı babam gece konseri veriyordu zaten. Anahtarı, montumu alıp çıktım.

    Sahile doğru yürüdüm, deniz havası almalıydım. Aldığım tane sigaralardan bir tane kalmıştı, cebimdeydi. Bir tane tüttürdüm yine.
    Bir kadın sesi duydum
    -ali?
    ···
  18. 68.
    +8
    bizim başaklar falan her türlü şeyi ayarlamışlar, önceden servisle gideceklerdi. bense aralarına daha sonra katılacak, birden ortamın dengelerini değiştirecektim plana gel.

    okul boyunca ecrin'i hiç görmemiştim beyler, ama dert etmiyordum çünkü akşam yarimin yüzünü görebilecektim. yani umarım. eğer ortadan yine bir enes, dilan,zeynep ve türevi biri çıkarsa çükümü çıkarıp yüzlerine işemeyi planlıyordum.

    okul çıkışı hemen eve gittim. hazırlandım yanıma sakız falan aldım olur da öperim onu diye*
    kolyeyi de aldım çıktım sonra. biraz oyalandım beyler çünkü hemen taksiye binersem onlardan önce varabilirdim. zaten akşam komşularımız bize gelicekmiş annem market alış verişi yaptırmıştı.

    alış verişe gidip işimi halledip eve gelinceye kadar 1 saat geçmişti zaten. sonra biraz sahil kenarında oyalandım. deli divane gibi dolandım.

    sonunda artık vakit geldi diye düşündüm, bindim taksiye.

    arsuz'un yolunu tuttum...
    ···
  19. 69.
    +8
    ecrin en sonunda durdu, arkasını döndüğünde beni görünce irkildi:
    -napıyorsun?

    amk bu nasıl soruydu ecrin. biraz daha yaklaştım ona.
    -seni kaçırıyorum.
    dedim. tuttum kolundan biraz daha içerilere girdim. yürürken ayaklarımı sürterek toprakta iz bırakıyordum beyler kaybolma riskimize karşı. ecrin ise bağırıp çağırıyor "bırak beni" diyordu. en sonunda durdum, konuştum:

    -bak ecrin. eğer benim seni seveceğim kadar sevmeyeceksen, aşık olmayacaksan, değer vermeyeceksen yüzüme bakma. ümit verme bana. çünkü canım acıyor tamam mı?

    biraz daha yaklaştım. sorumu tekrarladım
    -tamam mı?

    ecrin dediklerim karşısında yumuşamıştı ama ağzını bıçak açmıyordu. sinirlenmiştim
    -konuşsana ecrin ne bakıyorsun!

    ecrin geri çekildi. gözleri dolmuştu. konuştu.
    -ali soğan yedim ağzım kokuyor..
    ···
  20. 70.
    +8
    neşeli uyandım beyler ertesi gün. en azından babamın o efsane sesiyle ya da annemin kafamdan aşağı su dökmesiyle uyanmamıştım.
    ikisi de sabah yürüyüşe çıkmışlardı. gerine gerine uyandım filmlerdeki gibi. bugünü biraz çalışmaya ayırmalıydım ama şansıma hava da pek güzel görünüyordu.

    ne çok sıcaktı ne de yağmur gelecek gibi görünüyordu. ılıman bir hava vardı.

    ve ben ders çalışacaktım, zorundaydım beyler. gezme tozma derken çok boşlamıştım.

    kahvaltımı yaptım, dersimin başına koyuldum. öğlen 2'ye kadar falan çalıştım. sonra mesaj geldi, heyecanla telefona koştum
    zeyneptenmiş.

    son derece tripli bir mesaj atmıştı
    -benim yanında mutlu olduğum kişi başkasıyla mutlu oluyor..
    ···