beyler hayatımın hatasını anlatıyorum

artık hergün avukattan bahsediyordu bana. onu yemeğe çıkarmasından, kızının ne kadar tatlı olduğundan, adamın ne kadar görmüş geçirmiş ve kibar olduğundan bahsediyordu.

bazen birşey yaşadınızmı diye sormak dilimin ucuna geliyordu ama soramıyordum bir türlü.

kendime güvenimin darmadağın olduğundan bahsetmiş miydim? tam evet benden hoşlanıyor galiba derken bir anda birisini bulup aslında beni kardeş gibi gördüğünü düşündüğümden ya da?

o sırada kulağıma duymamam gereken birşey geldi. onun evli yakın arkadaşlarından bir kadının bir arkadaşımla yattığını öğrendim. uzun süre düşündüm.

en sonunda gidip ona anlattım. arkadaşından böyle birşey beklemiyormuş ki, yüzü değişti birden. bu bana inanmamasından değildi ama.

ben yapsam adımı huurya çıkarırlar dedi.

şaşırdım. bugune kadar ağzından böyle birşey duymamıştım.

artık bir sırrımız vardı ve bu sır bizi birbirimize daha da yakınlaştırmıştı. arkadaşınınsa bizim sırrımızdan haberi bile yoktu. bazen okula onun yanında geliyor hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi onunla konuşuyordu.

hicran destanını kendinden oku,
mecnun'dan duyup da rivayet etme.
aşkın leyla'sını gördünse söyle.
söz temsili bulup hikayet etme.

yüz bin leyla doğar alemde her gün,
senin aradığın zevk, sefa düğün.
tutacağın işi önceden düşün;
daha ilk adımda nedamet etme.

sevdanın oduna pek güvenilmez,
tutuşurşan eğer kolay sönülmez.
bu yolun hükmüdür geri dönülmez,
canına kıymazsan seyahat etme.

i̇yi bak kabına, olmasın delik,
boşuna taşırsın ,gider gündelik.
anında olmalı, ettiğin iyilik,
alem duysun diye, inayet etme.

kabe'den maksadın varmaktır yara,
kör gibi tapınma, kara duvara,
hızır'ı ararsan kendinde ara,
bulamadım gibi rezalet etme.

muhabbet herkesin aklını çelmez,
gönül viranesi kolay düzelmez.
alemden çekinme bir zarar gelmez,
sen kendi kendine hıyanet etme.

şen şatır gönlüne hicran dolmasın,
gençliğin gülşeni gamla solmasın.
neyzen gibi aklın yarda olmasın,
özründen çok büyük kabahat etme

fena değilmiş panpa devam

bu sırada kpss sınavları yaklaşmıştı ve ben çevremdeki herkesten uzaklaşıp ders çalışmaya çalışıyordum. ama o beni sürekli çağırıyor, seninle konuşmaya ihtiyacım var diyordu. herkesi reddetsem de onu reddedemiyordum bir türlü.

birgün dayanamayıp sordum.

-senin avukatla aran nasıl?
-evlilik teklif ediyor sürekli. bense zamana, onu tanımaya ihtiyacım olduğunu söylüyorum.
-yeterince tanıyamadın mı hala?
-evet tanıdım, tanıdım ama, yaşadıkları en az benimki kadar kötü. biz iki mutsuz nasıl mutlu olacağız?
-bence olur. hem birbirinize de uygunsunuz işte her konuda.
-nasıl yani?
-ikiniz de dulsunuz, çocuklar var mesela.
-ben bekar biriyle evlenemem yada sevgili olamam mı yani?
-hayır öyle demek istemedim.
-ne demek istedin?

normalde her söylenene bir cevabı olabilecek ben konuyu değiştirdim.

-ee oğlan nasıl? bayadır görüşemiyoruz.

Öl a.q panpa * ))))))))))))))

Devam panpa bekliyoruz

-konuyu değiştirdin?
-yok sadece cevap bulamadım.
-o zaman cevap ver, ben bekar biriyle evlenemem mi? yada sevgili olamam mı?
-e tabii ki olursun, istediğin her erkeği elde edebilirsin.
-hepsini mi?
-evet hepsini.

konu buraya kadar gelmişti ama ben hala kendime güvenemiyordum bir türlü. ama yine de dayanamadım

-o avukatla bişeyler yaşadınız mı?
+ saçmalama, sen beni dul diye önüne gelenle yatan biri mi sandın?

o an buraya kadarmış dedim içimden.

kendimi yine kpss çalışmaya verdim. birkaç beni ne aradı ne sordu. bende hiç üstüne düşmedim. okulda yanına uğradığımda bana gülen gözlerle bakan kadın gitmiş, beni umursamayan, buyrun ... bey ne istemiştiniz? diyen bir kadın gelmişti.

sanki aylardır süren dostluğumuzu, birbirimizin sırlarını, hayatını unutmuş gibiydi.

ben bu konuya pek kafayı takmamaya çalıştım, takmadım da aslında. gündüz derslerime girip, gece sabahlara kadar oturdum ders çalıştım.

bu arada bizim karı koca hala gidip geliyordu ona. ve sürekli benden bahsettiğini söylüyorlardı.

keşke oda burda olsaydı, o burda olsa bu yemeği hiç sevmez, kesin yemezdi, o burda olsa bize mutlaka izleyecek güzel bi film bulurdu, o burda olsada beni tavlada yine yense ya da beni mutlu etmek için yenilirdi diyormuş.

siz hiç tavlada biri mutlu olsun diye bilerek yenildiniz mi? ve bunu karşıdakinin bildiğini bile bile.

ben yaptım.

uzun bir aradan sonra beni aradı.

+tebrikler atanmışsın.
-teşekkürler.

seviniyorum ama biraz telaşda var, güneydoğuya gideceğim diye. daha doğrusu ailemin telaşı beni de telaşlandırıyor.

+peki bunu kutlamayacak mıyız?
-ben küsüz sanıyordum?
+ben sana küsebilir miyim? sadece kızdım biraz.
-tamam o zaman.

reservbyarin okurum panpa devam

o akşam onun evinde sadece ikimizdik. oğlunun okul bitmiş, babasında kalmaya gitmişti yaz tatiline. o gün beyaz şarap almış. birkaç kadehten sonra dağıtmaya başladım zaten. ve en sonunda ağzımdan baklayı çıkardım.

+seni seviyorum.

güldü.

seni seviyorum dediğiniz biri size kahkahalarla güldüğünde ne hissederseniz onu hissettim. yerin dibine girdim. o an oradan kalkıp gitmeyi, ve bir daha yüzünü bile görmemeyi, hafızamdan çıkarmayı istedim.

+beni sevmiyorsun, dedi.
-hayır seviyorum, gerçekten seviyorum.

gerçekten sevmiyordum, haklıydı.

hikaye güzel panpa devam et dinliyoruz

daha seri panpa

şukular yolda

o an odada belki en fazla beş saniyelik bir sessizlik oldu. ama o beş saniyede -belki size garip gelecek- onunla evlendiğimizi, hayatımızı, oğluna babalık yaptığımı hayal ettim.

+benimle evlenir misin? dedim...

belki en fazla beş saniyelik daha bir sessizlik oldu.

sonra bir beş saniye daha.

bir beş saniye daha.

sonra yeniden bir beş saniye.

artık kafamda sadece geçen 5 saniyeler vardı.

birkaç yüz beş saniyeden sonra, omzuma yaslandı.

bir gün beni evine çağırdı yanlız olduğunu beraber bir kaç bira içebileceğimiz söylerdi cabucak hazırlanıp evine gittim ama beni bi süpriz bekliyordu

içeri girdim gülümseyerek beni karşılayıp içeri davet etti arkamı döndüğüm anda başımda bir acı hissettim