1. 1.
    0
    anlatıyorum dinleyen varsa.
    ···
  2. 2.
    0
    başlıyorum beyler.

    not: bu yazıdaki isimler gerçek değildir.

    2010 senesinin sonunda bir şirkette tasarımcı olararak işe başladım. herşey yolunda gidiyodu. ortama ayak uydurma falan derken 2011 mart ayında şirkete yeni bi tasarımcı geleceği konuşuluyodu. gelen kişinin de bayan olduğunu duydum. Ha geldi ha gelecek derken 12 mart 2011 günü sevimli mi sevimli çıtır mı çıtır bir hatunu yeni ekip arkadaşınız diyerek bizle tanıştırdılar. tabi ben de o zamanlar tipim kayık, saç sakal birbirine girmiş. merhaba ben umut hoşgeldin falan dedim. ama ben o anda kilitlenmiştim. onun güzelliği beni çok etkilemişti. biraz sohbet falan ettik işte nerde oturuyosun falan filan. bayrampaşa dedi. neresi falan derken kız bizim eveden 3 sokak aşağıda oturuyomuş. tabi ben bunu duyunca acayip sevindim. Alışma sürecinde ben ona yardımcı falan oldum. Ama aklımda farklı bişey yoktu. Arkadaşlar bana umut sana bu kızı yapalım falan diyolardı. Ben de gidin yaa. Belki erkek arkadaşı vardır. Uzatmayın falan diyodum ama ikimizin adının anılması bile hoşuma gidiyodu. Derken satış departmanından safiye bana ısrarla bu kızı sana ayarlıyım falan demeye başladı ısrarla. Ben de bak safiye kesinlikle benim ismimi telaffuz etmeden sadece ağzını arayabilirsin dedim. Başka bişey yok.
    ···
  3. 3.
    0
    beyler ofisteyim. bazen yoğunluk oluyo rezervleri alın müsait oldukça yazacam.
    ···
  4. 4.
    0
    neyse ben heyecanla bekliyorum. Ertesi gün oldu. Safiye beni çağırdı.

    - ee? noldu? diye sordum.
    - kızın hayatında kimse yokmuş dedi.

    ben de sevindim belli etmeden ama bu gerizekalı gitmiş kıza demiş ki:

    - Fulya bizim umut senden hoşlanıyo galiba.

    ben bunu duyunca çok kızdım. Niye böyle diyosun falan dedim.
    - Aracılık yapmış gibi oldun. Hiç sevmem böyle şeyleri dedim ve çıktım odadan. Bi sigara içtim.

    Artık ok yaydan çıkmıştı. işin aslını kıza birinci ağızdan anlatmam lazımdı.

    iş çıkışında fulyaya bi yerde oturup bişeyler içmeyi teklif ettim.
    ilkin kabul etmedi ama onunla konuşmak istediğim bi konu olduğunu söyleyince peki! dedi.

    Gittik oturduk bi mekanda. Çayımız kahvemiz falan fistan. Lafa girdim ben uzatmadan:

    - Fulya iş yerinden safiye sana benim hakkımda bişeyler söylemiş galiba.
    - Nası bişeyler? dedi
    - Benim senden hoşlandığımı falan söylemiş. Sakın yanlış anlama. Benim bu süreçle ilgim yok. Kendisi yakıştırmış ama patavatsızlık etmiş kusura bakma. dedim
    - Önemli değil umut. Olur böyle şeyler. Kafana takma. dedi.

    Ben de;

    - Aslında fulya... ( sigaramdan bi fırt çektim )
    - Aslında böyle bi durum yok ama olmasını isterdim açıkçası dedim. Olmayacak manasına da gelmez di mi? dedim.
    - Bilmem... dedi.

    gülüştük. bir süre daha konuştuk. sonra hesabı istedim. hesabı ödedikten sonra evlerimize gittik.
    ···
  5. 5.
    0
    bu olayın üzerinden 3 hafta geçmişti. ama benim fulyaya karşı hissettiğim duygular günbegün artıyodu. bu arada fulya ek bi iş daha yapıyodu. dolayısıyla servisten indikten sonra
    birlikte aynı yere gitme ihtimalimiz yoktu. ben de ne iş yaptığını çok merak etmeye başladım. ulan bi kız akşam akşam ekstra olarak ne iş yapabilirdi ki? üstelik abisi de
    bu işin içindeydi. defalarca sormama rağmen ser verip sır vermiyodu. ben iyice işkillendim. Nası bi iş yapıyosunuz falan diyom. Yaa işte bi ofisimiz var. iki ekip olarak çalışıyoruz.
    Ne işi peki falan diyorum. Yok! yok abi söylemiyo. En sonunda:
    - istersen sana göstereyim işi. Hoşuna giderse sen de yaparsın. Bu işin geleceği çok iyi falan dedi.

    Tabi ben direk gülücüğe odaklandığım için.

    - Tamam olur. Ne zaman geleyim? dedim.

    - Yetkiliyle görüşeyim. Sana bi randevu ayarlayalım. dedi.
    Ben de olur dedim.

    Ertesi gün aradı beni.

    - Pazar günü saat 18:00'de şirinevlerde ol. ben seni ordan alacağım dedi.

    Pazar günü hazırlandım gittim şirinevlere. Telefon ettim nerdesin diye. Aşağıda beklediğini söyledi. Merdivenlerden inerken bütün güzelliğiyle fulya karşımdaydı.

    Onu görünce kalbim yerinden fırlayacakmış gibi oluyodu.

    - Nasılsın? dedim.
    - iyiyim uğraşıyoz işte falan dedi.

    5 dakika yürüdükten sonra bi apartmana girdik. Ofis dediği yer bodrum kattaydı. Ulan kapıyı bi herif açtı. Yolda görsen selam vermezsin amk.

    Hoşgeldin hoşbulduk falan filan. Amk bi de içerisi gülsuyu kokuyo. Acayip tırstım amk. çaktırmıyom fulyaya ama hiç böyle bi ofis hayal etmemiştim.
    ···
  6. 6.
    0
    beyler devam ediyorum

    ulan böyle acayip acayip herifler kitap falan okuyolar. ofşs denilen yer bildiğin hücre evi gibi bişey amk. ulan diyom kıza ayıp olmasın az daha sabret. neyse
    fulya beni çağırdı. bi odaya girdik.
    - liderimiz gelecek birazdan işi o sana anlatacak. onu iyi dinle falan dedi.

    bi masa var içerde 3 sandalye. ben oturdurdum birine fulya yanıma oturdu. ulan nası tırsıyom ama. hücre evi midir nedir. lider falan dedi.
    dedim beni burda gibmesinler kendi kendime.

    neyse bi lavuk girdi içeri. tipi en normal olanları oydu. hoşgeldin beş gittin muhabbetinden sonra mevzuya girdi. ben de anlat panpa dedim dinliyom.

    anlatıyo da anlatıyo. yok networkmüş yok marketingmiş. yok değerli bir ürün alarak işe başlangıç yapıyosun. sağına soluna birilerini bulup dengeni
    kuruyosun. öyle öyle zengin oluyosun falan. ama ben düşünüyom kendi kendime.

    - ulan en kötü bi böbreği kurtarsak kardır falan.

    konuştu konuştu konuştu. sorun var mı falan dedi. yok mok dedim. neyse çıktık odadan. fulyayla birer sigara içtik mutfakta. sonra içeri geçtik
    bana bi video seyrettirdi. iş hakkında neler düşündüğümü sordu. ben de bunu düşüneceğimi söyleyip müsade istedim. fulya da beni kapıdan uğurladı. bi de
    bi kitap verdi bana peynirimi kim kaptı diye. Allah Allah ben bunu bi araştırayım falan diye düşüne düşüne eve gittim.
    ···
  7. 7.
    0
    olum bak dinliyosanız devdıbını yazacam. zaten zor şartlar altında yazıyorum.

    hadi bakalım devam...

    biraz araştırdım falan işi. pek de kafama yatmadı ama kararsız kaldım. fulya yine bi gün benim kahve davetimi geri çevirmedi. (meğersem amacı iş hakkında ne düşündüğümü öğrenmekmiş. bunu
    çoook sonra farkettim) konuştuk iş hakkında. ben dedim fulya ben bu işi araştırdım. kararsızım. kimisi iyi diyo kimisi kötü diyo falan. o da beni ikna etmeye
    çalışıyo tabi. ben de tekrar düşüneyim dedim. 2 hafta falan geçti. ama iş benim umrumda değil. içimdekileri fulyaya söylemem lazımdı. ona sırılsıklam aşık
    olmuştum. tekrar bi gün iş çıkışı bi yerde oturduk.

    -karar verdin mi dedi bana.
    ben de :

    - önce seninle konuşmam gereken şeyler var dedim. bunun sonunda işe girmeye karar verebilirim dedim.

    - seni dinliyorum umut dedi.

    - sen benim için çok önemlisin fulya. dedim . benim gibi asık suratlı, hayattan soğuk birinin kalbinde bir çiçek gibi açtın dedim.

    çok şaşırdı. elini tutup kalbime zütürdüm.

    - hissediyor musun? nasıl da çarpıyor senin için.

    - umut.. bilmiyorum.. böyle sözleri daha önce kimse bana söylememişti. sana şimdi bişey demek istemiyorum. düşünmem lazım. dedi

    ben salak salak bi tebessümle eve gittim bu konuşmadan sonra.
    ···
  8. 8.
    0
    beyler bikaç gündür nete giremiyom. olaylar olaylar dönmüş ama hayat devam ediyo. neyse ben anlat panpa diyenler için devam ediyorum. tabi dinleyen varsa.

    devam
    ---

    birkaç gün bu konu hiç açılmadı ve açılacak gibi görünmüyordu. ben öylesine kaptırmıştım ki kendimi hergün şiirler yazıp ona mail olarak atıyodum. bu şiirler
    2 hafta boyunca hergün devam etti. bu arada fark ettim ki fulya başka biriyle yazışıyodu. moralim alt üst olmuştu. kendimi bi kenara koyup onun derdini
    dinledim. bunun lisedeyken bi sevgilisi varmış şimdi ankarada yaşıyomuş onunla yazışıyomuş. konuştuğu lavuk kanser hastası olduğunu sölüyomuş. bana hiç
    inandırıcı gelmemişti ama fulyaya hiç belli etmedim. bu arada şiirler devam ediyodu. o kadar ki iş yerinde bile şiir yazıp atıyodum ona. bi noktadan sonra
    sanırım sıkıcı olmaya başladım ki fulya ağzındaki baklayı çıkardı sonunda.

    - umut! şiirlerin gerçekten çok güzel. benim için birşeyler yapmanı anlıyorum ama sen ve ben...

    anlamıştım.

    - olmayacak duaya amin demek gibiyiz. dedi.

    gerisi zaten klagib hatun palavraları.

    moralim tamamen tükenmişti ama dik durmaya çalıştım.

    - peki fulya... özür dilerim senin canını sıktım. ama ne olursun beni düşünememenin sebebini açıklar mısın? bunu bilmeye hakkım var. dedim

    - boşver umut. dedi
    - hayır! lütfen anlat. bak gerçekten rahat ol. ben alınmam.

    anlatmak istemiyordu.

    biraz daha ısrarcı olunca en sonunda:

    - sorunu kendinde ara dedi.

    tabi ben mal o zamanlar. sanıyorum ki sadece iç güzellik yeterli olur.

    - haklısın fulya. dedim. bakımsızım ben ama inan ki bu önemli değil aşılır bi şekilde. sen beni tanıyosun. nasıl bi insan olduğumu biliyosun.

    - sana tavsiyem dış görünüşüne dikkat et. dedi. çünkü ilk intiba çok önemlidir.

    onunla konuşmak beni bi nebze olsun rahatlatmıştı.

    iş çıkışı kuzeni aradım ve beşiktaşta buluşup biraz alkol eşliğinde dertleştik. aslında içinde bulunduğum durum bana o kadar koymamıştı.

    şimdi nereden başlayacağıma karar vermem gerekliydi.
    ···