+3
-4
türbanlıyı gibtim
beyler perşembe günü yaklaşık 48 saat uykusuzluktan sonra eve gitmek için halk otobüsüne bindim. 72t bilen bilir. Arka koltuklardan biri boştu oturdum sağ tarafımda bir erkek sol tarafımda da 2 tane kadın vardı. Bir sonraki durakta 3 tane yaşlı teyze bindi otobüse ben de kıpkırmızı olmuş gözlerimi kapadım ve çaresizce başımı sert otobüs zeminine verdim. bakırköye gelmiştik gözlerimi açtığımda sol yanımdaki türbanlı kadının omzunda buldum başımı. onun eliyse de benim bacağımdaydı ve o el nasıl benim bacagıma geldi anlayamadım. sanırım beni uyandırmaya çalışıyordu ve bense tepki veremeyecek kadar uykusuzdum. ve sadece uykusuz da değildim, sabahtan kız arkadaşımın oyununa gelip the stones cafe'de vodka redbull içtim ve çakırkeyftim biraz da. ne sigaram kalmıştı ne de param ne de eve yürüyecek halim vardı. neyse gözlerimi açtım ve ona baktım gülümsedi kötü görünüyorsun inebilecek misin dedi. duraktaydık... evet inebilirim dedim ayağa kalktım ve sendelendim öndeki koltugun kenarına tutundum. sanırım yapamayacagım dedim. koluma girdi ve bana yardım etti. otobüsten indik durağa oturduk ve ne oldu sana boyle dedi. cok uykusuz ve biraz alkollu oldugumu soyledim. evi hatırlıyor musun deyip gülümsedi. bineceğim otobüsü hatırlamama rağmen 19 yıllık evimin yolunu unutmuştum. hayır dedim. seni burda boyle bırakamam bize gidelim dedi ve bir taksi çağırdı. o günden en son hatırladığım çok yorgun olduğum ve 90lardan kalma bir kanepede uyuya kaldığım. çılğınca bir baş ağrısıyla uyandım ve gözüme masadaki kahvaltı ve not dikkatimi çekti. kalkıp lavaboyu aradım, elimi yüzümü yıkayıp salona döndüm. hey kimse yok mu dedim ve cevap alamadım. evde yalnızdım. notta ise isim ve telefon numarası yazıyordu. yumurta zeytin peynir ve ekmekten oluşan kahvaltımı yaptım. çay ise soğumuştu. fazla uzaklaşmış olamaz diyemedim. öylece karnımı doyurduktan sonra çıktım. eve gittim ve akşam onu aradım. ben berk, beni dün evine almıştın çok teşekkür ederim dedim. ben melek, rica ederim dedi. neredesin sana minnet borçluyum dedim ve ondan randevu aldım. akşam 9da sunrise cafede bulusucaktık. 9:04 gece sunrisenin kapısındaydım ve içeri girdim gözlerim onu aradı ama bulamadım. oturdum bir masaya kola söyledim ve kola yarıya geldiğinde kapıdan o girdi. kibar, mütevazi ve aynı zamanda aşırı ciksiydi. onun kaş göz hareketlerini, mimiklerini takip etmek benim için bir zevkti. sohbet ettik kendinden bahsetti. saat 10:30 olmuştu birbirimizi kısmen tanımıştık ve sanırım benden hoşlanmıştı. even cafeden cıktık ve taksi cagırdık. evini hatırlıyor musun dedi. tabii ki dedim. seni evine bırakayım sonra geçerim dedim. taksiye bindik evinin onundeydik. taksiciye parayı odemek icin ceplerimi yokladıgımda bir 20lik ve sigara paketinden baska birsey olmadıgını farkettim. taksiciyi yolladıktan sonra, sanırım anahtarlarım yok dedim. ben de böyle bir şey bekliyordum dedi kapıyı açtı merdivenleri çıktık içeri girdik. başörtüsünü zarif bir şekilde çıkardı saçlarını savurdu ve yakıcı bir bakış attı bana neye ugradıgımı şaşırdım. tshirtumun yakasından tutup beni duvara yasladı be karnımı ellemeye basladı. çakırkeyf veya uykusuz degildim. bunu yapabilirdim. derin bir nefes alıp boynunu öptüm sonra burnumdan nefes vererek dudagına dogru yaklastım. apar topar soyunarak yataga gittik ve sonra olanlar oldu. 4 posta attırmıştım. bu sabah yine orada uyandım hemen üstümü giyinip çıktım eve geldim beyler. neredesin diye mesaj attı ama ona da hala cevap vermedim. nasıl bir insan oldum ben böyle 2 günde...
özet:
bunun özeti ne kadar kısa olabilir dıbına koduklarım, 2 dakika okuyuverin kelime dağarcığınız gelişir
Tümünü Göster