Bu yeni sube benim icin yepyeni bi is firsati yepyeni bi imaj yepyeni bi sehir ve insanlar demekti. Prestij meselesiydi bu. Basardigim her yeni is genc ve basarili diye soz ettiriyodu ismimden. Bu imaj bozulmasin diyede bazi fedakarliklar yapmak sarrtti beyler. Burada gecen gunlerimde basta cok zorlabdim. Amk sube yeri falan belliydi. Ama onceki kiracidan kalan bi ton is vardi. Is yerinin sahibiyle puruzler cikti ben gelince. Kendilerine muhatap bulunca iyice uste cikmaya falan basladi ipneler. Kendi kendilerine fason sartlar kosuyolar sozlesmeye. yeniden fiyat biciyolar ikidebir osuruk dukkana. Bizim sirketinde boyle subeleri cok. Findik falan aliyo sirket anlatmistim biliyosunuz. Bu findiklardan anlasmali okduklari sirketlere gonderiyo toptan tootan. Dis ticaretide var ayni zamanda. Ic ticaretide. Tabi bu firmalardan bazilari gene sirket bunyesinde calisan firmalar. Yani sirket ufak capli bi holding gibi baska bi sirketine bunlardan urunler yaptiriyo. Findik ezmesi findik pestili gibi seyler. Sonra bunlarin ic findik gibi seyler falanda var. Sonra bunlarin perakende satislari yapiliyo bu tur subelerde. Baya kiyak bi sisstem. Boyle ayrik ayrik sirketlerin olusmasida holdinglesmek icin dusunulmemis. Patronun sirketin kurulusunda bilgisi olmadigindan bu mal muhasebeciye hazirlattirmis bunlari niye anlatiyom ben amina koyum ya. Isin ecigi cucugu pardon beyler. Neyse bu sube icin baya ugrastim orda. Ablasmazliklar cozuldun laz inatlari kirildi falan derken bizim sirketin ordaki bolge sorumlusu hakanla baya kosturduk bu islerin pesinden. Beni saga sola o goturuyo ama isleri ben cozuyorum. Benden en az bi bes alti yas buyuk. Ama iyi adam oldugundan saygida kusur etmiyo bana karsi. Bendr ona karsi tabiki. Isleri cozuyoruz kabka gibi takiliyoruz kardes kardes. Ilk ay butun bu evrak kagit kurek isleri falan hallolupta artik yavas yavas dukkanin kendi islerine vakacagimiz sirada bi dedik artik rahatlayak. Cevredeki surekli takildiklari bi mrkan carmis bu hakangilin. Rakili balikli falan bi sofra cektiler bana orda saolsunlar. Guzel bi raki balik attirdik islerin serefine. O gece mahperiden ayri oluota gulebildigim tek geceydi. Ama gulebilmek icin iki buyugun dibini gormem gerekti. Onuda gorduk. Bu sure zarfinda magperiyle baslarda baya cok konustuk. Her gun gece ariyodum saatlerce olani biteni anlatiyofum ondan dinliyodum. Sonra ozledimler falanlar filanlar derken kapatiyoduk telefonu. Biriki gun boylr gitti sonra konusmalar kisaldi once. Sonra aramalar seyreklesti. Iki uc gunde bir gorusmeye basladik. Sonra ozlemeler falanda seyreklesmeye basladi. Gozden irak olan gonulden de irak okur hesabi. En nefret ettigim sekilde mahperiye mesaj atiyidum iki saat sonra kusura vakma arkadaslarlaydim falan diye cevap yaziyodu. Beyler bi tek ben mi takiyorum su gibtigimin seyine. Amk mesaj atinca karsilik istiyorum abi ben. Arayinca ac de ki askim simdi isim var sonra konusalim tamam hayatim diyip birakirim musait olunca konusuruz demi. Ne amk acmiyosun cevao atmiyosun mesajlara falan iki saat donra cevap geliyo arkadaslarlaydiklk kosuura vakma. Nasi cildirmayim simdi ben. Suna bak simdi bile sinirlerim tepeme cikti amk.

Bi kaç küçük tartışma yaşadık bu yüzden. Bunun gibi bi kaç hadise daha oldu. sevgilisini erasmusa gönderen herifler gibi hissediyodum kendimi. tabi tartışmalarda haklı da olsam haksız da olsam alttan alan taraf gene ben oluyodum. ilişkinin böyle sebeplerle hele de yanında değilken başına kötü bişey gelmesini istemiyodum. çok emek harcadım bu kız için. gibindirik bi sebepten küsüpte araya soğukluk sokarsam bi daha dönene kadar o kartopu etkisiyle büyür de büyür işler sarpa sarardı. neyse ki işleri çabuk halletmeye çalıştım. ve 2 buçuk ay gibi kısa bi sürede bütün o zorluklara rağmen hakanla yürüttüğümüz ortak çalışma sonucu şubenin açılışı hazır hale geldi. ben gittikten bir iki ay sonra açılacaktı. bütün evrakları tamamdı. açılış için mekan işleri , çalışacak işçiler, vardiyalar , bordrolar, işçi girişleri falanlar filanlar bir sürü evrak işinin içinden başarıyla çıkmıştım. bunlar daha önceden de gördüğüm şeylerdi. şube açılışı yapmadım tabi de işçi çalıştırma iş yeri açma gibi şeylerin daha önceden içinde bulundum. Herneyse iş kısmı kolaydı anlıycağınız. prestij açısına yeni bi anekdot daha ekleyip döndüm tekrar düzceye. döndüğümde herşey bıraktığım gibi değildi. katilden başlayalım mesela. katil elifle işleri büyütmüş. kendini baya kaptırmış bizim salak kıza. bi ton para yedirmiş. biliyosunuz katili yarak kürek işleri hiç ekgib olmaz. bi gün gelir topuk taşı satacam der. satar tutturamaz. bi gün gelir hediyelik eşya yapacam der. bi gün gelir akvaryum işine girer. bi gün ayrı bişey. sağdan soldan bi şekilde para kazanır ama. kazandığı bu paraları zütürüp zütürüp kıza harcamış ayı. hiç acımamış aldığı paranın tamdıbını kıza yedirmiş. el elde baş başta kalmış. sonra kızla bakmış böyle yedir yedir nereye kadar olacak gibi değil. hiç yoktan şunun bi adını koyalım artık resmiyete binsin bari demiş. kıza düğün nişan falan deyince kızda kendini geri çekmiş. ne nişanı ya falan diye ciddiyete bindirmek istememiş. katilde tamam saftır maftır ama kıza da para yedirip kendini kullandıracak kadar da mal değildir tabi. kızım sen kimi gibiyosun demiş direk. anlamadım demiş kız tabi haliyle. buna bi soluk almış vermiş bizim katil. işler biraz büyümüş. kız sen nasıl bana böyle konuşursun seni pişman edicem falan triplerine girmiş. katilin zütü tutuşmuş başta. sonra demiş iş olacağına varır anam. gelin katili görün. olmadı küçük katili alırsınız. kızda tabi bişey yapacağından değil de maksat ölüyoruz kuyruğu dik tutalım derdinde daha kevaşe. o kadar parasını yedikten sonra bırakmış bizim deloglanı öylece ortada. bizimki de tabi hemen derbeder havalarına girmiş. her gün en az iki tuborg yuvarlıyo falan. saçı başı birbirine karıştırmış. katilken daha da katil olmuş tipi neyi. iyice salmış kendini. mahperiye gelecek olursak. koca bi yaz boyunca stajını yapmış bitirmiş sonra da normal ücretli olarak bizim şirkette devam etmiş biriki ay. ailesi zaten paraya pula bakacak insanlar değil. söylediğim gibi çok ihtiyaçları olduğundan değil boş kaldığı için çalışmak istiyodu zaten kız. biriki ayda öyle çalışmış. son artık 10-15 gün sonra bitirecek çalışmasını ve gidecek. artık şirketle ilişiği kalmayacak. tabi patron buna demiş işte mahperi istersen okul zamanında da bizle çalışmaya devam edebilirsin ibo gibi. sende gel burda işlerini kaldığın yerden devam ettir. sonra okul bitiminde seninle ilgilide bi pozisyon ayarlarız. başlarsın sonradan yükselirsin falan diye. mahperi istemiş aslında aynı yerde çalışmayı. benim için. birlikte olalım diye ama ailesinin mahperiyle ilgili daha değişik planları var. bunu yurtdışına master yapmaya falan gönderecekler. öyle düşünüyolar. bende tabi yarak gibi kalacam. geldim ama nereye geldim. böyle bi ortamın içine düştüm. amk orda ayrı uğraştım düzen getirmek için. şimdi burda hangi birine koşacaktım. katili kendine mi getiriyim önce. mahperiyle vakit mi geçiriyim hale yola nasıl koyacaz onu mu konuşuyum. la valla bazen kendimi böyle bi kutunun içinde gibi görüyorum. sanki amk oyun kutusunun içine koymuşlar beni jim carrey'nin filmindeki gibi. sağdan soldan devamlı değiştiriyolar herşeyi. bakalım napacak diye. öyle bi şanssız adamım ki düşün ki elli kişi çay içmeye gitsek , yanlışlıkla süzeksiz doldurulan bardak bana gelir. bi tavaya elli kişilik yumurta kırsan , düşen kırık parça illa benim ağzımdan çıkar. amk aynı yerden iddaa oynasak aynı kupona aynı maçlara , herkesin ki tutar. herkes parasını alır bana gelince ya elektrikler gider, ya kasada para biter. öyle bi şans var bende. öyle bi talih. öyle bi kader.

günler geçtikten sonra mahperiyle birlikte artık işlerin baya inceldiği noktaya gelmiştik. zaten aramızda zamanla incelen bi iplik gibiydi muhabbetimiz son dönemlerde. o ayrılık hiç iyi olmamıştı. biliyosunuz ayrı şehirlerde yürüyen ilişkiler gitmez amk bi türlü. ne olursa olsun yürümez o ilişki. illa bi pislik çıkar. benimki de o hesaptı. mahperide istiyodu beni. bende istiyodum mahperiyi. ama şimdi de o benim durumumdaydı. iş yerinde son günleriydi artık. konuşmamız lazım diyerek gittik çarşı içinde bi yere bunla birlikte. oturduk. eskiden şen şakrak takıldığımız hallerimiz gitmiş yerine masaya yatırılmış ilişkimizi didikleyen iki ciddi hödük gelmişti. başladı mahperi. şimdi ibo. biliyorum aramızdaki şey çok güzel bişeydi. çok harika bişeydi efsanevi bişeydi ama dedi. dedim niye bişeydi falan diye konuşuyosun ki ? sanki yıllar önce birlikte olmuşuz gibi. ne oldu bitip giden bişey yok ortada dedim. üzülüyorum olum anlayın işte lan. üzülüyorum şerefsiz evladıyım üzülüyorum. daha 2 ay önce şurda karşımda oturup sevgili sevgili suratıma bakan kız gözlerini kaçırıpta ibo çok güzeldi ama falan diyince üzülüyorum anasını satıyım ya. valla bak. ya ibo dedi. istersen bekle bi kabullenelim artık dedi. gitmem gerekiyo benim. zaten güzel bi ilişkimiz vardı ama sonsuza kadar sürmeyeceğini ikimizde biliyoduk dedi. dedim kızım ne demek sonsuza kadar sürmeyeceğini. bi gün bitecek diye mi bekliyodun beni sürekli dedim. yok hayır öyle değil. ama evleneceğimiz fikri falan hiç gelmedi benim aklıma dedi. benim sürekli geldi dedim. istersen anında isteyim babandan dedim. işim param pulum geleceğim herşeyim yerinde ben herşeye hazırım dedim. yaa diyerek eğdi gene kafasını öne. anladım ki boşa kürek çekiyorum. gemi çoktan limandan ayrılmış. kız çoktan gönlünü almış benden eline de verecek başka birini bulmaya gitmek için hazırlanıyomuş. bana elim sende demiş meğer bi süre. şimdi başka birini ebelemeye kimbilir nereye gidiyo. hiçbişey söylemedim. rolünü oynasın , tiyatralini bitirisin diye bekledim. konuştu bi dünya.ço kgüzel şeylerdi hep sol yanımd akalcaksın unutma ki kimse senin gibi olmayacak. ölene kadar hatıraların hep benimle en özel hatıralar olarak kalacak falan diye. bişey demedim. tek kelime etmedim. karşıma oturmuş sözleriyle zütümden gibiyodu zaten beni bide kelime sarf edip zevkini mi artırıyım amk. gitmem lazım kariyerim için dedi. nolur anla beni dedi. kafamı salladım sadece. oda baktı ki konuşması tek taraflı devam edecek. umarım iyi bi şekilde hatırlarsın sende beni dedi. kalkarken elinden tuttum. altın sarısı saçlarına son bi kez baktım. uzun bi tokalaşma oldu. amk dudaklarım falan titremeye başladı. hoşçakal yakışıklı dedim. bi anda titredi böyle bi. bunun dudakları falanda titredi. gözleri dolmaya başladı. bende hiç uzatmadım arkamı dönüp çıktım. hatırlarsınız , hoşçakal diye ayrılmayı ilk burcudan öğrenmiştim. bilerek hoşçakal yakışıklı diyerek ayrıldım bundan. çünkü pekte farklı bi durumu yoktu ayrılığın. her kız farklıydı elbette ama her ayrılık aynı.

mahperinin gidişi çok ani olmuştu benim için. zaten ayrılıklar önceden kestirilemez. önceden bilinemez. başkalarının ayrılıklarından zevk alan bi adamım amk ben. nesini seviyorum bilmiyorum ama birbirlerinden ayrılırken sarılıp ağlayan bi ana oğul görünce kız kavgası görmüş gibi sevinip izliyorum amk. ağladıkça ağlasınlar istiyorum. yada sevgililer , yada başka birileri. ama kendi kendime olunca hiç zevkli olmuyo. katille gene kaderlerimiz birbirine sarmıştı. zütü başı dağıtmış katile mesaj çaktım nerdesin diye. baya bi müddet sonra buluştuk. bedbaht haline bende ortak oldum. biraz kafa dağıttık sohbetti muhabbetti falan derken. her ayrılık sonrası erkek muhabbetine döndü olay. dedim katil niye böyle oluyo la. nası oluyo ibo dedi. dedim kanka hep seviyorum. hayvan gibi eşşek gibi seviyorum. sonra herşey yolunda giderken birden bire pat diye bitiveriyo olum bu kızlar niye böyle lan dedim. sonra kızlara aldık verdik bi soluk. katilde gazlıydı zaten biliyon mu. ne am bıraktı ne baş bıraktı koydu koydu durdu saatlerce. isyan ederek kalktık yerimizden. dedim olum eski halime dönüyorum bırak bu ne amk. şu halimize bak iki tane kıçı kırık kız bizi ne hallere düşürdü katil. looser gibi oturmuş birbirimizin şişesinin dibine bakıyoz amk içmese de ben yudumlasam diye. bu arada onu içme de ben yudumlayım diyip salladım bunun şişeyide. sonra kaldırdım kolundan tutup. gel la yürü gidiyoz dedim. bundan sonra bitti olum değer meğer işleri. artık vur geç hızlı takılacam dedim. klagib beyler. biliyosunuz. her ayrılık sonrası erkekler genelde kızlardan nefret eder. ayrılık sonrası kızların erkeklerden nefret etmesi gibi. bu seferde çapkınlığa saracaktım kendimi. eskisi gibi. eskiden de çapkın bi adamdım. lisede falan gitardı sazdı piyanoydu derken kızları çekmek için türlü numalarım mevcuttu. hepsini bir bir sıralar yerine göre konuşur yerine göre arkadaş olur yerine göre sadece köşede tutardım. üç kızı aynı anda idare ettiğim dönemleri özledim. ona atacağım mesajı başkasına göndermeyi falan. heycanlı ve liseli zamanlarımdı ama güzeldi lan. mahperi yoktu. burcu yoktu eda yoktu. ciks yoktu ama. acıda yoktu be olum. gülüyoduk her bi şeye deli gibmiş gibi. böyle böyle konuşarak sabahı ettik. sabah elimi yüzümü yıkadım. elim direk telefona gitti alışkanlıktan. mahperiye mesaj atmak için. ilk orda vurdu ayrılığın acısı. sildim numarasını falan hemen. ezberimdeydi tabiki de. gene de sildim telefondan. olmasındı. gerek yoktu. üstümü başımı giydim. her zaman ki gibi saatimi falan takıp parfümümü sıktıktan sonra gittim şirkete. ayrılığımız gerçekleşmişti ama henüz mahperi gitmemişti. şirketteydi. ayrılık sonrasındaki ilk görüşü de yaptık. o kadar garip geliyodu ki bi kaç hafta öncesine kadar aşkla bakan gözlerinin kaçışı. yada aşkım diyen ağzının birden soğuk soğuk hoşgeldin şef diyişi. çok garip tuhaf geliyodu. ama alıştım haliyle. mahperiyle aynı ortamda bulunmak istemiyodum. bu tip işler bana ters beyler. ayrıldıktan sonra kızla ilişiği keserim ben. yüzüne de bakmam. arkadaşta kalmam. nefret falanda etmem. öyle eski sevgili mesajları falan sallamam twitter'a facebook'a falan. silerim anında önüme bakarım. bunu da öyle yapmak istedim. gene beklemediğim şekilde terkedilmiş, eşşekten düşmüş karpuz gibi ortalarda kalmıştım. şirketten ayrılmak istedim. patronla görüştüm. efendim dedim bana yaptığınız emeklerden son derece müteşekkirim. çok memnunum. saolun varolun siz bana çok şey kattınız bende size elimden geldiğince hizmet vermeye çalıştım. ama artık ben ayrılmak istiyorum işime burda son verilsin. bende yoluma bakıyım belki daha sonra tekrar çalışabiliriz diyerek kısa ve öz bi konuşma yaptım. orda baya bi karşı çıktı patron. istifamı kabul etmedi. geri çevirdi. asistanı gönderdi yanıma. sonra olmayınca kendi geldi nasihatler falan. kaybetmek istemiyo haliyle verimli ve dürüst bi çalışanım. ama anladı kararlı olduğumu. hesabını kes kapat hesaplarını devirleri falan gerçekleştir yerinede fisunu koy dedi. gerekli işlemleri yaptıktan sonra şirketten aynı gün içerisinde işsiz olarak geri çıktım. mahperi şaşırmıştı. böyle bişey beklemiyodu haliyle. sonuçta kendi gidiyodu bir hafta 10 güne. neden çıktın ya falan diye geldi yanıma eşyalarımı toplarken. boşver ya konuşmayalım bunları. hadi kendine iyi bak dedim. saçmalama ibo ne güzel işin var saçma sapan şeyler yapma biz bittik diye ne bu falan dediyse de dinlemedim. kafamda bazı planlar vardı. dediğim gibi çevrem genişlemiş namım duyulmuştu bi kere. öyle ahım şahım bi nam olmasa da işsiz kalmayacak kadar tanınıyo biliniyodum. zaten eve gidip bir iki gün kendime vakit ayırıp toparlandıktan sonra telefonlar gelmeye başladı çevredeki şirketlerden. bekliyodum zaten bi tane firmadan telefon. beni görüşmeye çağırdılar. firma gayet büyük bi firma. aynı işlemler yapılıyo. ama bizden daha köklü bi firma olduğu için biz onlardan biriki gömlek aşağıda kalıyoduk. buraya girersem işler daha zor olacaktı ama terfi almış gibi olacaktım. neyse teferruatı geçiyorum beyler anlatması da sıkıcı sabah sabah. bu şirket bizim şirket gibi naif bi şirket değil. baya büyük bi şirket. zaten bu zamanlara gelmemde de büyük emekleri geçmiş bi şirket. gidip anlaştım konuştum görüşmeler yapıldı. ücrette anlaşıldı çalışma saatleri falan derken işe alındım. muhasebe de gelip başlıycam işe. şeflik falan gibi bişey yok finans müdürü var. oda bayadır çalışan birisi. diğeri gibi olmayacaktı burda haliyle direk şef olarak başlamıyacaktım tabi. adamlar da sağlam basarak gelmek istiyolardı haliyle. neyse. iş hanı gibi büyük bi yere kurulmuş bi iş yeri düşününbeyler. uzunca katlı otopark gibi bi kaç katı var. her katta 3-4 daire şeklinde tasarlanmış iş yerleri. iş yerlerinde şirketin ufak ufak bölümleri. muhasebe var 3 dairedeyiz. 2. katta. yanda depomuz falan var. dosyaların koyulduğu. yukarı katta daha adli işlerle uğraşan hanım ablalarımız cıbırlarımız falan mevcut. bizim bi altımızda pazarlama satış dağıtım var. her gün yeni elemanlar alınıyo. üniversiteli gençlerden falan tanıtım için ve iş imkanı olsun diye sağa sola gönderiyolar böyle reklam için. şirkette bunların alayının gider olarak kaydedilmesi mevcut. o nedenle bu bebelere ödenen 50-100 liralık meblağlar kendi kendini amorti ediyo. cebimizden bir kuruş çıkmadan işçi çalıştırıp standlarda reklam yapıyoruz. öyle düşünün. neyse beyler ilk şirketten ayrılıp ikinci işime başladım nihayet. masama kuruldum güzelce. yapacağım işlemler anlatıldı. ufak tefek şeylerdi. diğer şirkette yaptıklarımın yanında devede kulak. başladım çalışmaya.

şirkette ilk haftamı tamamladıktan sonra artık düzeni falan kavradım. sağı solu öğrendim. nasıl davranılır falan ortamı biraz çözdüm şirketin içinde. üç beş samimi adam bulup onlarla da kaynaştım muhasebeden. bizim bölümde çalışan bi tane hatun var. bazı günler geliyo bazı günler gelmiyo. giyinişine kuşanışına bakılırsa tam bir iş kadını ve benden biriki yaş büyüktü. ama çok olgun ve iş kıyafetleri içerisine çok ciksi. ayrılıktan yeni çıktığım için tüm kadınları bir intikam aracı olarak görüyodum. bu kadına da şöyle göz ucuyla bakıyorum arada. baya işveli ve çekici bi kadın. herşeyin farkında olan joguar tarzı bi kadın. bilir misiniz la joguar nedir ? bilenlerin dudaklar kulağa doğru ipnece bi esnemiştir zaten şuan. bilmeyenler için bi özet geçiyim. hani böyle orta yaş ciksisi diyelim. vücut falan gayet yerinde olgun orta yaşta gayet ciksi. maturenin memesi sarkmamış hali gibi. amk buda anlatılmıyo ki. neyse. çok yaşlı bi kadın değil. ama yaşıt olmadığımız aşikar. gömleği ve cekedinin altında gayet uyumlu kumaş bi etek çekmiş. bacaklarında şeffaf ve parlak bi çorap var. kalite işi ipek falan olmalı. ayakkabıları parlak ve siyah. aynı zamanda lekesiz pürüzsüz. bakımlı bi kadın. küpeleri her gün değişiyo. her gün farklı bi ruh haline bürünüyo demek ki. bugün nasıl bi kadın olacağına sabahtan karar veriyo. genelde beklediği zamanlar eline kalemi alıp ya bişeyler karalıyo , yada elinde öyle oynayıp duruyo. demek ki hiperaktif ve canlı şeyleri sevebilir. kendi kendime avıma yavaş yavaş yaklaşıyorum beyler. hareketlerinden çıkarımlar yapıyorum. kendi kendime fanteziler kuruyorum falan. bu kadınla genelde çok işim olması gerekir. yani bizim bölümü bi arı kovanı gibi düşünün. bu kadın bizim bölümün kraliçe arısı. yani işleri koordine eden hepimize nereye bal yapacağımızı söyleyen gidip ondan talimat alıp yaptıkça rapor vermemiz gereken hatun kişisi. emrine amadeyiz. üst rütbeden birisi değil tabiki. aynı kategorideyiz. ama buranın şefi de o gibi bişey. neyse dediğim gibi çok işim olması gerekir bu kadınla ama ben ilk konuşmamızın güzel bi izlenimbırakması için takibimi iyi yapıp planımı kurduktan sonra konuşmak istediğimden işlerin alayını ağırdan alıyorum ve buna yaklaşmak için kafamda planlar kuruyorum. görüşmeleri devamlı erteliyorum anlaşılan. bir gün dikkatimi çekti. iş yerinde bu devamlı ciddi görünüp kimseyle laubali olmayan bi kadın olduğundan arada bir kaçıp kaçıp gidiyo. başta üstüne düşmedim tabi şüphelenecek bi durum yok. tuvalete falan gidiyodur diye. sonra biriki dakka aralarla çıktığı anlar oldu. dedim lan nereye gidiyo bu karı. inceden gözledim. köşede fısır fısır telefonla konuşuyo. aha dedim. sevgilisii olsa gerek. iştekilere çaktırmamak için dışarda konuşuyo. ama ne yüzük nede başka bi alamet var kadında sevgiliye dair. yani bu kadın sevgili yapacak bi kadın değil. kızı ailesi falan desem. öyle de değil. kulak veriyim dinleyim ne konuşuyo bakalım dedim. sokuldum gizliden koridora doğru. ya napıyım valla sıkılıyorum ya akşam kızları toplasana biraz kaçalım bi yerlere takılalım falan demesin mi. amk bildiğin bizim üniversiteli kızlar gibi kızları toplayınsana falan yapıyo. içerde varya tafraları görmen lazım. sanırsın doksan senelik iş kadını. nasıl despot böyle nasıl ciddi. dedim tamam abicim. ben damarı buldum. ben burdan yürürüm. geldiğim duysun diye yeni çıkmış gibi çıktım kapıdan patır kütür. birden irkildi beni görünce. sonra telefonuna döndü bişeyler daha söyleyip kapattı. duyduğumu anlaması için geldim yanına doğru gülerek. anladı. ceketini falan düzeltti tekrar ciddi havalarına döndü. ne yapıyosun burda dedi. sigara içmeye çıktım dedim gülerek. baktı bana bi gözlüğünün üstünden. neye gülüyosun sen dedi yargılar gibi. hey allahım dedim gene gülerek. gıcık oldu. ciddi ol biraz kendine gel dedi. niye bu kadar zorluyosun dedim. daha önce kimse ona senli menli konuşmamış. hala da konuşmuyodu ki yadırgadı benim böyle konuşmamı. ne demek o neyi zorluyorum dedi. olduğundan farkı görünmemek için dedim. ehem dedi lafa girecek gibi. tatlılığını gizlemene gerek yok dedim sigarayı ağzıma koyarken. ama ağır karizma takılıyorum beyler. thug life havalarındayım. kadın ağır lokma. biraz oynamak lazım. JD edalarında estiriyorum orda. zaten ciddilik yakışmıyo boşver dedim. amk şok oldu bi anda böyle bi etki bi baskı olmasını beklemiyodu benim tarafımdan. hırçın bir at gibi geri tepti başta. bi joguarı etkilemek istiyosanız romantik davranışlar yada duygulu sözler işinize yaramaz beyler. joguar dediğimiz kadın yabani bir ata benzer. üzerine hiç eyer vurulmamış bir atı evcilleştirmek gibidir. kontrolün onda değil sizde olduğunu , onunda gücünü kabul ederek hissettirmeniz gerekir. gücüne saygı duyarak gücünüze saygı duyulmasını sağlamanız gerek. ben ilgisiz ilgisiz sigaramı içiyorum tabi. hoşuna gitti zillinin. tabi ciddiyetten ödün vermedi gene. kendine gel üslübunu düzelt. yeni olduğun için bişey demiyorum. bi daha böyle bi konuşma olmasın lütfen diyerek kıvıra kıvıra gitti. nasıl istersen dedim bende hiç oralı olmadan. anlaşılan zevkli bi hatun olacaktı bu. güzel bi hatun avına hasret kalmıştım. eskisi gibi.

ilerleyen günlerde bu hatunla ilişkileri ciddiyetle samimiyet arasında zütürmek biraz zor oldu. diğer kızların etkisinden kurtulmak zaman aldı ama. ayak uydurması zor olmadı benim için. hatunun tarzını tamamen benimsedim artık. hatun ciddiyetten ödün vermeden saygılı bi şekilde sürmesini istiyodu işlerin. yılışık yılışık aşkım sevgilim gondişim falan triplerine girmeyelim ama hayvanlar gibi sevişelim diyo yani anlıycağınız dilden :D. bir iki iş çıkışı bunların yolundan gittim. yolda sohbet muhabbet ettik biraz. kendimden bahsettim ona kaç senedir yalnız yaşıyorum dedim gene sigaramı tüttürerek. yalnız kovboyu oynuyorum o ara. rol önemli. hatun dedi nası gidiyo peki tek başına yetebiliyo musun kendi kendine dedi böyle hafiften sırıtarak. baktım yüzüne. en az senin kadar dedim. amk hoşuna gitti ahha dedi böyle iyi koydun lafı delikanlı der gibi. fazla uzatmadan ayrıldım yanlarından. olayım buydu. biriki güzel intiba bırakıp boş kaldığı zamanlarda düşünmesini sağlamak. üstüne düşmeyip imajı karizmaya çekmek. gözünde yalancı bi karizma yaratıp bu karizmanın etkisine girene kadar rolümü oynamak. zaten kızların çoğunluğu böyledir bilirsiniz. en havalı görünen bile bi noktaya kadar tutar o zırhlarını. sonra birer birer iner onlar hepsi birer eda hepsi birer burcu olur çıkar sonra. bu karı çok alengirliydi. aradan bir iki gün geçince işte konuşup samimi olduğu tek erkeğin ben olduğumu farkettim. arada bir konuşmak için saçma bahaneler uydurarak yanıma gelmesi falan da işaret arasındaydı. işaretleri doğru okudum ve hamle yapmam gerektiğinin farkına vardım. ne zaman yürüyeceğimizi bilecez kızlar. artık çimlerden çıkıp aslan gibi avıma saldırma zamanıydı. bir iki defa çay ocağında çay alırken falan yakalayıp yakınlaştım buna. o orda çay alırken yanına kadar sokulup böyle kolunu koluma değmesini sağladım ama farkında değilmişim gibi hiç çaktırmıyorum. tepkisini ölçüp arzulamasını istiyorum. önce pgibolojisine bunu iyice sokmam gerekiyodu. orda konuşurken biriki bel altı şakayla durumu gayet güzel idare ediyodum. saçlarıyla oynamaya falan başlaması bunun alametlerindendi. çok ciksi oluyodu karı. zaten gözlüklü olduğu için bir numara öndeydi. bide iş kıyafeti tam bir üniforma gibi. harika duruyodu üstünde. bi kaç kere depoda dosya aramışlığımız oldu. orda üç dört dosyayı kaldırıp kasların görünmesini falan sağladım. zaten gömlek falan olduğu için baya belli ediyodu kendini. genelde atlet kullanmam ben kışın çok soğuk olmadıkça. göğüs uçları falanda tahrik eder kadınları. deri kolyeden oda çok hoşlanmış olsa gerek ki sordu bi kaç kere bu neyin nesidir diye. sert erkek imajım hala sürüyodu. üzerinde onunda farkında olmadığı bi güç etkisi bırakmıştım. işlerin koptuğu an tamamen şans eseriydi beyler. bir gün gene bununla depoya gittik. depo bizim katın sonundaki dairemizde. daireler standart. bizim çalışma alanımızın aynısı orda da var. ama masalar falan yok. sadece ortada bi masa var. geri kalanı kütüphane gibi raflar. içleri dosyalarla dolu. kapısı kilitli. anahtarı alıp gidiyoruz. ordan dosyaları alıyoruz karıştırıyoruz evrak çıkarıyoruz irsaliye buluyoruz falan baya işlem dönüyo orda. biraz tozlu mozlu oluyo ama. orda çalışmayı seviyorum ben. genelde bu karıyla orda çok alengirli muhabbetlerimiz dönüyodu. neyse olaya geliyim. hazırlanın beyler. alttan ısıtmayı açıyorum.

geçtiğimiz günlerden beridir üstünde çalıştığımız bi evrak işi var. depodan bi fatura bulmamız gerekiyo mutabakat için. ama bi türlü fırsat bulup gidememiştik. bunla ben gidecez gene. önceden tek arıyomuş bu karı. muhabbetlerimizden sonra benle beraber gitmeye başladı. bahanesi de ağır kaldıramıyorum dosyalarda yardımcı oluyo. bu. bahaneni yiyim senin. arkadan kevaşe gibi izleyip zevke geliyorum demiyoda. neyse. önceki günden kararlaştırmıştık zaten yarın depodan arar buluruz sonrada dosyayı tamamlarız şöyle yaparız böyle yaparız falan diye konuştuk gitmiştik. geldik sabah. daha erken. herkes yeni yeni geliyo işe. ilk çaylarını falan içiyo millet. bende gittim bi kahve aldım. bu karı gelmiş herkesten önce bekliyomuş. kahvemi aldığımı görünce koşarak geldi hadi bakıyomuyuz dosyaya diye. dedim bakarız dur şu kahvemi içiyim de diye. sabırsız sabırsız bekliyo gözümün içine bakıyo. kahvemi içmemi bekleyemedi. yarısına gelmeden gel şunu halledelim sonra yaparsın keyfini hadi işimiz gücümüz var diye çıkıştı bana. atarının ve acelesinin benle alakası olduğunu sanmıyodum. genel olarak o ara işimiz çoktu ve aceleliydik her işte. gittik depoya anahtarı alıp. kapattık kapıyı içerde yana döne evrak arıyoruz. bu masaya yatırıyo dosyaları tek tek. bakıyo şu mu bu mu falan diye. bulamayınca benden diğerini istiyo. onu getiriyorum ona bakıyo falan. neyse. baktık bulamadık. rafların en üstünde dosyaların arkasına düşmüş bi dosya var. ucu görünüyo yukarı doğru kalkmış ama yetişemiyorum. onu versene kesin ondadır dedi. bende uğraştım şöyle sağa basıyım sola basıyım yükseliyim diye olmadı bi türlü. raflardan tutunarak biraz yükseldim yukarı doğru. buda topuğunun üstünde sekip duruyo kendi kendine. arzulu kadın bekleyişidir. uyandırıyım. bi yandan dudaklarıyla oynuyosa yada tırnaklarını yiyosa yapışın direk. neyse. dosyaya doğru uzandım benim gömleğin düğmesi pat diye patladı uçtu. lan dedim. gömlek yarıya kadar açıldı birden. atladım tekrar aşağı gömlekle uğraşıyorum. buda geldi hemen. tuttu gömleği noldu ya falan diye. bi anda hemen yanı başımda bitti. karşı karşıya duruyoruz. gömleğimden tutuyo. benim göğüsler falan açık. bunun göğüsler kalkıp kalkıp iniyo nefes alıp verdikçe. dedim gömleğin önü açıldı ya fırladı birden anlamadım dedim. o arada oda bende gömleğin önünü kapatmaya uğraşıyoruz. o arada filmlerde olur ya böyle eller birbirine değer falan. o tip bi elektrik oldu göz göze geldik. ulan karının gözleri var ya. gel gel gel güzelim gel gel acımayacak diye haykırıyodu resmen. biriki saniye göz göze kaldıktan sonra aniden yapıştım dudaklara yanaklarından tutarak. mmmm diyerek buda gömleğimden tutup kendine doğru çekmeye başladı. tamamen şans eseri oluşan bu olayı devam ettiriyoduk. o anda hızlı hızlı öpüşürken dudaklarımız parçalanacaktı resmen. öpüşmüyoduk yiyoduk resmen birbirimizi . gömleğimi falan açtı hızlıca. yarıya kadar sıyırdı. bende eteğini kaldırdım. baldırlarına kadar gelen çorabı muhteşem görünüyodu. amk o manzarayı görünce zaten ben baya erekte oldum. sımsıkı taş gibi bekliyorum. bi hamleyle kucakladım aldım masaya bunu. yatırdım. gömleğinden biriki düğme açıp südyeninin üstüne çıkardım memelerini. siyah giymeyi seviyodu anlaşılan. zaten gömleğinden de anlaşılıyodu südyeninin siyah olduğu. ama memelerin üstüne görmek ayrı bi zevk verdi. memeleriyle oynaşırken baya bi yedim dudaklarını. kavga eder gibi inliyodu karı. resmen hardcore'du yani. boğazından tutup kafamı kaldırdım nihayet yukarı nefes almak için. ve bacaklarını açıp çektim bunun kilodunu yana doğru. tertemizdi. dalgayı saldım içeriye. ön sevişmesiz. ani. sertlikten hoşlandığı belliydi. gözleri falan bi açıldı ooou diyerek. öyle devasa bi gibim olduğundan değil tabi. herkesinki kadar benimki de. ama aniden girişte olur öyle kadınlara. neyse beyler bu inledikçe baya bi zevke geldim ben. orda kütür kütür bunla seviştik. yani aşağı yukarı toplasan 20 dakkayı falan geçmez belki ama tamamen doğaçlama gelişen bi oyundu benim için. fazlasıyla zevkliydi. hatta baya baya zevkliydi. kurgulasam bu kadar olurmuydu bilemem. ama harikaydı. onun içinde beklenmedik bişeydi. bitince biriki dakka nefes nefese kaldık. derinden bi ooof çektim. yatıyodu hala masanın üstünde. valla oooof dedi ordan. gülüştük bi an. evrakı buldum sanırım dedim bunu göstererek. oda hoşuna gitti. ona da ayrı güldük. sonra üstümüzü başımızı toparladık. ben o gün gömlek yarıya kadar açık çalıştım amk. tabi işteki herkes o gömleğin düğmesinin nasıl koptuğunu bilemedi. herkes kafasında kurdu kurdu attı. kesin içerde seviştiler falan diye geçirmiştir binler akıllarından. seviştikte zaten. neyse. harika şekilde gelişen bu oyun işime yaramıştı. evrağı o gün bulamadık. ama bulduğumuz şey çok daha kıymetliydi. hepinize iyi sabahlar beyler. yarın gene görüşürüz umarım. takiptekiler yazarlarsa memnun olurum amk takipte olduklarını bilmek güzel oluyo.

Bizim joguarla sevismemizin ardindan genelde aligib oldugum gibi sevgili triplerine girmesini bekledim. Ama arzulu bakislar ve ihtiraslivgulusler harici bisey yapmadi bana. Iste ortama alismistim. Bende zaten joguara takilipta ona devam etmeyi dusunmuyodum. Benim icin aralarda kacamak yapabilecegim bi arka odaydi o sadece. Pazarlamada baya yeni kizlar gelmis dedikodulari bizim bolumu calkaliyodu. Isteki cevval delikanli oldugum icin gibim tasagima denk gexiyodum. Diger is yerinde oldugum gibi yuksek performans bekliyolardi. Bi kac cozumsuz isi aciga kavusturmada fikir beyan ederek yetindim. Buda goze batmama yetti zaten. Gozler uzerimde dikkatler bende gelecekte ne gibi bi hamle yapacagim merak konusuydu. Benimse aklimda ise yogunlasip burdan yukselmek gibi planlar yoktu. Hazir capkinkik damarim kabarmisken goturebildigim kadar hatun goturmekti amacim. Yaptimda. Ilk isim pazarlama sefi ile iletisime gecmek oldu. Sefle kendi aramizda bi girusme istedim. Sirket icerisinde oturduk bi masanin basina. Diger sirketteki acilimlarimdan bahsettim. Bunlar mallarini diger sirkete nazaran daha cok stand da taniriyolardi. Ve oralarda satislari gerceklestiriyolardi. O yuzden bu standlar reklamdan baska biseye yaramiyodu tam olarak. Ben daha orjinal fikirler gelistirdim. Kucuk isletme tarzinda ufak ufak bolumler acilmali dedim. Vasinda duracak kisiyede kendi ekibini olusturmasi yetkiis verilir. Kardan ufak capli bi oayda vaat edilirse orada calisan alt isveren modunda keyfine bakar hemde performans gelisir ama pazarlamadaki bebelere benim biraz egitim vermem lazim bu konuda dedim. Ben yapabilirim eger uygun gorurseniz diye bi teklif sundum. Sef bunu dusundu mantikli buldu. Ust yonetimle konustu falan gerekli yerlere bilgi verdikten sonra pazarlamabin kapilari bana sonuna kadar acildi. Soyle dusunun. Her gun yenilenen bi kole pazari var. Ve ben o kole pazarindan her gun istifade edebilirim. Oraya hergun girebilirim. Hareme girmis gibiyim amk. Reklam yada fikir sanat islerinde erkeklere cok fazla yer verilmez. Stand gorevlisi erkekte gormemissinizdir hic. Buda pazarlama taktigidir. ciks sattirir sloganinin isletmelerce uyarlanmis hali diyelim. Neyse pazarlama bolumune girdim ki of ki ne of. beyler sirket icinde bir kucuk cennet. Kahve nakinalari basinda pinekleyen duz sacli cibirlar , diger tarafta fitokopide sira vekleyen hatunlar. Ellerinde brosurlerle canta torba toplayan genc kizlar. Kahve icip mola yapan hatun kisiler. Ortada bi fiskiyenin altinda bacaklarini siyiran kiz ekgib yani. O derece. Sirketin genc nufusu toplanin boyle dedim bunlari yuksek sesle. Cektim toplanti odasina. Koca odada yaklagib yirmi otuz atesli bayan. Tek erkek ben. Bazen sansimin bana nasil oyunlar oynadigini kestiremiyorum. Amk essegini kaybedipte bulan adam gibi bi gidiyo bi geliyo. Yeni alinmis turksel hat gibi benim sans. Gidiyo gidiyo. Bunalari masanin basinda topladim. Dedim burasi ne kadar guzel bi ortam ya. Allahim ben ne sevap isledimde bi oda dolusu melekle senlendirdin bu kulunu dedim. Kizlar gulustuler tabi. Sempatik ve esprili hoca modumu aninda koydum bunlara. Kedicikler ve billy shawn gibi amk.

Edit:oha ednan ohtar yazinca billy shawn cikiyo lan :D