1. 509.
    0
    adam gelene kadar 1000 leyek amk up
    ···
  2. 508.
    0
    @679 adam hakli beyler

    @1 ayip ettin burda takip ediyoduk
    ···
  3. 507.
    0
    am var dediler geldik bin
    ···
  4. 506.
    +2
    @678haklısın panpa ohhhppppp tut
    ···
  5. 505.
    +2
    dıbına koyim bide incide bilgi içeriği az diyolar
    şu başlıktaki bilgi hiç bi sözlükte yok lan bildiğin tarihi baştan yazdı kaba tüküren lama
    ···
  6. 504.
    +2
    aq malları o kadar ugrastım okumayın şu muallaknin yalanlarını diye. gibti çocuğu koydu gibtirdi gitti işte
    ···
  7. 503.
    0
    bize yamuk yaptin pic. eksileyin beyler
    ···
  8. 502.
    0
    amk yaptığın iş mi şimdi yaa.. yarın geç kalk işte devam et kovalayan mı var koç
    ···
  9. 501.
    0
    hay sokiim ya gibtir git uyu amk yarıda kaldı bidada okumam
    ···
  10. 500.
    0
    off peki bakalım
    başlayınca şukula da geliyim
    ···
  11. 499.
    0
    yapma amk anlat işte
    ···
  12. 498.
    0
    ne uykusu panpa. liselimisin. dewam et hadi bakalm
    ···
  13. 497.
    0
    koç devam et hadi be 15 dk daha
    ···
  14. 496.
    0
    dıbına koyarım uyursan bin
    ···
  15. 495.
    0
    am yokmuş dağılın
    ···
  16. 494.
    0
    atih Sultan Mehmed Devri - Karamanoğlu Beyliği
    Karamanoğlu Beyliği 13. yüzyılda, Konya ve civarında hakim olup, 1487 senesine kadar devam eden büyük Türk beyliğine verilen isim. Karaman aşireti, Oğuzlar'ın Avşar boyuna mensuptur.
    Türkiye Selçuklu sultanı Birinci Alaeddin Keykubad (1219-1237), Türkmen aşiretlerini Bizans ve Kilikya hudutlarına yerleştirmişti. Bu sırada, 1228 senesinde Kilikya, Ermenilerden alınınca, Ermenek taraflarına da Karaman aşireti yerleştirildi. ...
    Karamanoğlu ibrahim Bey af diledi. Fatih istanbul'un fethini düşündüğü için onu bağışladı. Fatih Sultan Mehmed, büyük gayesini gerçekleştirmek için, Karamanoğlu ibrahim Bey, Macarlara, Sırplara ve Balkan kavimlerinden. Bir Slav boyu olan Sırplar, Slav dillerinin güney grubuna giren Sırp- Hırvat dili konuşurlar. Sırpçaya mahsus sesleri belirtmek için kabartılmış Kiril alfabesi kullanılır. Hıristiyan olup, Ortodoks mezhebine mensupturlar. ... Bizanslılara karşı yumuşak davranıyordu. Amacı Bizans imparatorluğu, Roma imparatorluğu'nun iS 395'te Doğu ve Batı olarak ikiye ayrılmasıyla ortaya çıktı. Başkenti Roma olan Batı Roma imparatorluğu 5. yüzyılda Germen kabilelerince yıkıldı. Merkezi Konstantinopolis (bugün istanbul) olan ve Doğu Roma imparatorluğu da denen Bizans imparatorluğu ise, bin yılı aşkın bir süre varlığını sürdürdü. Bizans'ın ortaya çıkışı, Roma imparatoru Constantinus'un başkenti Roma'dan bugünkü istanbul'a taşımasıyla da yakından ilişkilidir. . Karamanoğulları Beyliği hükümdarı. Dedesi Alaeddin Bey, babası Mehmed Bey'dir. Babasına karşı gelerek onun zamanında hükümdarlığa geçtiyse de, kısa süre sonra babası idareyi tekrar ele aldı. Mehmed Bey'in ölümünden sonra Karaman Beyi oldu.
    Haçlıların birleşmesini önlemek, onları tahrik etmemek ve zaman kazanmaktı. Bin yıllık tarihinin sonuna gelmiş olan
    Haçlı Seferleri, 1094-1270 arasında, Avrupalı Katolik Hristiyanların, Papanın da etkisini kullanarak, Müslümanların elindeki Ortadoğu toprakları (Kutsal Topraklar) üzerinde askeri ve siyasi kontrol kurmak için düzenledikleri askeri akınlardır. ... Bizans küçüle küçüle sadece istanbul şehrinin sınırları içinde hüküm süren bir devlet durumuna düşmüştü. Ancak buna rağmen Bizans'ın varlığı, Balkanlardaki Türk hakimiyeti açısından tehlikeli oluyordu. Bizans imparatorları, Anadolu'daki çeşitli siyasi güçleri de Osmanlı aleyhine kışkırtmaktan geri kalmıyorlardı. Hatta zaman zaman Osmanlı şehzadeleri arasındaki taht kavgalarına karışıp devletin iç düzenini bozuyorlardı. istanbul'un Osmanlı Devleti'nin hakimiyeti altında girmesi, ticari ve kültürel yönden önemli bir avantajın daha ele geçirilmesi demekti. Boğazlar tam anlamıyla kontrol altına alınacak ve bu sayede, Karadeniz ticaret yolları ele geçirilmiş olacaktı.
    Karamanoğulları meselesini çözen Fatih Sultan Mehmed, istanbul'un fethi için gerekli hazırlıklara başladı. Devrin mühendislerinden Musluhiddin, Saruca Sekban ile Osmanlılara sığınan Macar Urban Edirne'de top dökümü işiyle görevlendirildi. "Şahi" adı verilen bu topların yanında, tekerlekli kuleler ve aşırtma güllelerin üretilmesi (havan topu) yapılan hazırlıklar arasındaydı. Yaptırılan bu büyük toplar istanbul'un fethedilmesinde önemli rol oynadı. Yıldırım Bayezid'in istanbul kuşatması sırasında yaptırdığı Anadolu Hisarının karşısına, Rumeli Hisarı (Boğazkesen) inşa edildi. Bu sayede Boğazlar'ın kontrolü sağlanacak, deniz yoluyla gelebilecek yardımlara karşı tedbir alınmış olacaktı. 400 parçadan oluşan bir donanma inşa edildi. Turhan Bey komutasındaki bir Osmanlı donanması Mora'ya gönderildi ve istanbul'a yardım gelmesi engellendi. Eflak ve Sırbistan ile var olan barış antlaşmaları yenilendi. Macarlarla da üç yıllık bir antlaşma yapıldı. Osmanlıların bu hazırlıkları karşısında, Bizanslılar da boş durmuyordu. Surlar sağlamlaştırılıyor ve şehre yiyecek depolanıyordu.
    Ayrıca Bizans imparatoru Konstantin, Haliç'e bir zincir gerdirerek, buradan gelecek tehlikeyi önlemeye çalıştı. Aynı zamanda Haçlı dünyasından yardım isteniyor, Papa ise yapacağı yardım karşısında Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birleştirilmesini istiyordu. Ancak Katoliklerden nefret eden Ortodoks Rumlar, Roma kilisesine bağlanmak istemiyor, "istanbul'da Kardinal Külahı görmektense, Türk sarığı görmeye razıyız" diyorlardı. Fatih Sultan Mehmed, hazırlıklar tamamlandıktan sonra, Bizans imparatoru Konstantin'e bir elçi göndererek, kan dökülmeden şehrin teslim edilmesini istedi. Fakat imparatordan gelen savaşa hazırız mesajı üzerine, istanbul'un kara surları önüne gelen Osmanlı ordusu, 6 Nisan 1453'de kuşatmayı başlattı. Osmanlı donanması ise Haliç'in girişinde ve Sarayburnu önünde demirlemişti. Ordu; merkez, sağ ve sol olarak üç kısma ayrıldı. 19 Nisan'da yapılan ilk saldırıda, tekerlekli kuleler kullanıldı ve bu saldırı ile Topkapı surlarından burçlara kadar yanaşıldı. Osmanlı Ordusundaki er sayısı 150.000 ile 200.000 arasındaydı. Bu kuvvetlere Rumeli ve Anadolu beylerine bağlı çeşitli kuvvetler de katılmıştı. Çok şiddetli çarpışmalar oluyor, Bizanslılar şehri koruyan surların zarar gören bölümlerini hemen tamir ediyorlardı. Venedik ve Cenevizliler de donanmalarıyla Bizans'a yardım ediyorlardı.
    Fatih Sultan Mehmed Osmanlı donanmasının kuşatma sırasında yeterince kullanılamadığını ve bu yüzden kuşatmanın uzadığını düşünüyordu. istanbul'un Haliç tarafındaki surlarının zayıf olduğu biliniyordu. Bizans bu bölgeye zinciri bu nedenle germişti. Yüksekten atılan taş gülleler Bizans donanmasından bazı gemileri batırmıştı fakat bir kısım donanmanın Haliç'e indirilmesi kesin olarak gerekliydi. Fatih Sultan Mehmed, istanbul'un fethedilmesini kolaylaştıracak önemli kararını verdi. Osmanlı donanmasına ait bazı gemiler karadan çekilerek Haliç'e indirilecekti. Tophane önündeki kıyıdan başlayıp Kasımpaşa'ya kadar ulaşan bir güzergah üzerine kızaklar yerleştirildi. Gemilerin, kızakların üzerinden kaydırılabilmesi için, Galata Cenevizlilerinden zeytinyağı, sade yağ ve domuz yağı alınarak kızaklar yağlandı. 21-22 Nisan gecesi 67(yada 72) parça gemi düzeltilmiş yoldan Haliç'e indirildi. Haliç'teki Türk donanmasına ait toplar, surları dövmeye başladı. Ciddi çarpışmalar cereyan etti.
    Bundan sonraki günlerde top savaşı, ok, tüfek atışları, lağım kazmalar, büyük ve hareketli savaş kulelerinin surlara saldırıları devam etti. Kuşatmanın uzun sürmesi ve kesin başarıya ulaşılamaması askerler arasında endişe yarattı. Ancak, istanbul'u her ne şartta olursa olsun almaya kararlı olan Fatih Sultan Mehmed kumandanların ve alimlerin de bulunduğu bir toplantı düzenledi. Cesaretlendirici bir konuşma yaptıktan sonra, 29 Mayıs'ta genel saldırının yapılacağına dair kararını açıkladı. Çarpışmalar sırasında Bizans'ı koruyan surlar üzerinde kapatılması mümkün olmayan gedikler açılmaya başlamıştı. Surlar içerisine küçük sızmalar oluyor, ancak geri püskürtülüyordu. ilk defa Ulubatlı Hasan ve arkadaşlarının şehit olmak pahasına tutunmayı başardıkları istanbul surları, artık direnemiyordu. 53 gün süren ve 19 Nisan, 6 Mayıs, 12 Mayıs ve 29 Mayıs'ta yapılan dört büyük saldırıdan sonra Doğu Roma imparatorluğu'nun 1125 yıllık başkenti olan istanbul, 29 Mayıs 1453 salı günü fethedildi. istanbul'un fethi, çok önemli sonuçları da beraberinde getirdi.
    Fatih Sultan Mehmed, istanbul'un fethinden sonra batıdaki hakimiyeti pekiştirmek, sınırları genişletmek, islam'ı en uzak yerlere kadar yaymak ve Hıristiyan birliğini bozmak amacıyla Avrupa üzerine bir çok seferler düzenledi. Sırbistan (1454,1459), Mora ( 1460), Eflak ( 1462), Boğdan ( 1476), Bosna-Hersek, Arnavutluk, Venedik ( 1463- 1479), italya ( 1480) ve Macaristan seferleriyle Osmanlı imparatorluğu Avrupa'daki hakimiyetini pekiştirdi. Sırbistan Krallığı tamamen ortadan kaldırılıp Osmanlı sancağı haline getirildi, Mora tamamen fethedildi, Eflak Osmanlı eyaleti yapıldı, Bosna tekrar Osmanlı hakimiyetine alındı, Arnavutluk ele geçirildi. 16 yıl süren Osmanlı-Venedik Deniz Savaşları sonunda Venedik barış imzalamayı kabul etti. italya'ya yapılan sefer sırasında Roma'nın fethi açısından çok önemli bir merkez olan Otranto, fethedildi ancak Fatih Sultan Mehmed'in ölümü üzerine geri kaybedildi.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 493.
    0
    ya ne uykusu hayatta bırakmayız dur olum yaa naptın
    ···
  18. 492.
    0
    Fatih Sultan Mehmed Devri
    Bogazkesen (RUMELI) Hısarı'nın Yapılması Ikinci Mehmed, gerkek dedelerinin ve gerekse babasinin girismis olduklari büyük ve cür'etli tesebbüsü gerçeklestirmek istiyordu. Tabiat ve cografya, Istanbul'u, dogu ve batidaki Osmanli ülkelerine merkez yapmisti. Kostantiniyye, baska bir devletin elinde kaldikça Osmanli ülkesi, Hiristiyan istilasina açik bulunacagi gibi, Avrupa ile Asya arasindaki bag ve alaka da emniyete alinamazdi. Böylece devlet, tam ve saglam bir vücud olacak yerde, gövdesi ortasindan ikiye bölünmüs olarak parçalanmak tehlikesine maruz kalirdi.
    Gerçekten su ana kadar, Osmanlilar tarafindan Istanbul'un fethi için yapilan tesebbüslerin her birinde bir engel çikarak veya çikarilarak muvafakiyet önlenmisti. Fakat burasi, imparatorun elinde bulundukça Osmanlilarin Rumeli'ye tamamen hakim olmalari mümkün degildi. Nitekim, Varna muharebesine gidilirken, Çanakkale'nin ve hatta Sarayburnu ile Bogaza dogru olan yerlerin düsman tarafindan tutulmus olmasi, bu arada Istanbul'un da, düsmani tesvik eden imparatorun elinde bulunmasi yüzünden büyük tehlikeler altinda Ceneviz gemilerine 40 bin duka altin verilerek Rumeli sahiline geçilebilmisti. Su halde, iki kitadaki Osmanli hakimiyetinin, devamli olarak sinsi bir siyasetle, Osmanlilar aleyhinde çalisan Bizanslilar yüzünden, ne kadar korkunç tehlikeler arzettigini hadiseler göstermektedir.
    Ikinci Mehmed, Karaman seferinden dönerken Çanakkale Bogazi'nin Frenk gemilerince tutuldugu haberini alinca, Istanbul Bogazi'na gelip babasinin geçtigi yerden Rumeli sahiline geçer. Bu geçis esnasinda, Anadolu Hisari'nin karsisina bir kale yapilmasini emreder. Istanbul'un fethinden baska bir sey düsünmeyen Sultan Mehmed, bütün planlarini onun üzerine koruyordu. Bunun için atilan ilk adim, Bogazkesen Hisari'nin insasi oldu. Askerî ehemmiyeti kadar âbidevî degeri de yüksek olan bu muazzam kalenin insasi, Türk tarihinin varmis oldugu seviyeyi göstermesi bakimindan önemlidir. Dört buçuk ay gibi akil almaz derecede kisa bir zamana sigdirilan bu insaat, gerek tuttugunu koparan bir tesebbüs, teskilât, idâre ve ikmal dehasi olarak hükümdarin; gerek yardimci ve tatbikatçi olarak fikri, madde
    planinda gerçeklestiren kütlenin yüksek bir teknik seviyesine sehâdet etmektedir.
    Osmanlilarin, iki kita arasindaki gidip gelmeleri esnasinda, tehlikelerle karsi karsiya gelmelerinin kazandigi tecrübeleri, henüz kuvvetli bir donanmaya sahip olamayan bu devlet için, Istanbul'a sahip olmaktan baska çare olmadigini ortaya koymustu. Zira tehlikeli durumlar, ancak bu sayede atlatilabilirdi. Böylece, pâdisahin emri üzerine, Karadeniz'den gelecek her türlü yardima mani olmak ve iki sahil arasinda karsidan karsiya geçmeyi saglayabilmek için, Bogazkesen Hisari denilen Rumeli Hisari'nin yapilmasiyla ise baslandi. Sultan Mehmed, Karaman seferinden Edirne'ye döner dönmez, Anadolu ve Rumeli'ye fermanlar göndererek bin kisilik bir insaat ustasi kadrosu ile o miktarda amele ve kireçci istedigi gibi insaata ait malzemenin ilk bahara kadar hazirlanmasini emir ile bogazda bir hisar yaptirilacagini bildirir. Bizans tarihçisi Dukas, bu haber üzerine gerek Istanbul, gerekse diger yerlerdeki Hiristiyanlarin nasil büyük bir telasa kapildiklarini su cümlelerle belirtir:
    "Istanbul'da, bütün Asya ve Trakya ile adalarda bulunan Hiristiyanlar, bu haberi duyunca çok üzüldüler. Aralarindaki konusmalarda bundan baska bir seyden bahsetmiyorlardi. Ancak "artik Istanbul'un son günü geldi, milletimizin yok olma çanlari çalmaya basladi. Deccal'in günleri geldi, ne olacagiz? Veya, ne yapalim? Ey Allah'imiz! Canimizi al ki, bu kullarin, sehrin yok olusunu kendi gözleri ile görmesinler. Senin düsmanlarin, bu sehri muhafaza eden azizler nerededirler demesinler." Bu münacati yalniz Istanbul halki degil, Anadolu'da incin surette ikamet eden, adalarda ve garp vilayetlerinde bulunan Hiristiyanlar aglayarak bagiriyorlardi."
    "Kulle-i cedide" diye de isimlendirilen günümüzdeki Rumeli Hisari'nda, Fâtih'in vakfiyesinden anlasildigina göre bir de cami vardi. Bu camide vazife gören imam (hitabet vazifesi dahil), bu hizmete karsilik her gün 6 akça, müezzin (temizlik isleri dahil) 4 akça ücret aliyordu. Adi geçen hisarin yeri tesbite çalisilirken bogazin en dar yerindeki (660 m.) bu noktanin seçimi, askerî sevk ve idare bakimindan önemli idi. Bu yeni hisarin, karsisindaki hisar ile birlikte bogaz geçisini kapatabilmesi tasarlanmisti. Geçisi, makaslama ates ile önlemek ve akintilar yüzünden gemilerin burada, yani hisarin bulundugu kiyiya yaklasmak zorunda kalacaklarindan istifade ediliyordu. Hisar, yaklasan hedefleri toplarinin en uzak mesafesinden karsilayarak, güneyde en uzun mesafeye kadar takip edebiliyordu.
    Sultan Mehmed'in kale yaptirmak istedigi mevki, Bizanslilarin Hermaneum Promontarium dedikleri, bogazin en dar yeri olup, milattan bes asir önce Iran Sahi Dârâ, muazzam ordusu ile buradan Avrupa kitasina geçmisti.
    Hisarin yapilmasi ile ilgili hazirliklar üzerine telasa düsen imparator, Edirne'ye elçiler gönderdi. Bunlar, aldiklari talimat geregi, Sehzade Orhan'in tahsisatindan bahsetmeyeceklerdi. Pâdisahla anlasabilmek için her fedakârliga katlanacaklardi. Imparator, elçiler vâsitasiyle I. Murad'dan itibaren gelip geçmis bütün pâdisahlarin, Istanbul'un hariminde bir kale yapmak ve hatta bir kulübe bile yapmak istemediklerini, Yildirim Bâyezid'in, Manuel'in muvafakati üzere Türklerle meskun olan Anadolu sahilindeki kaleyi (Anadolu Hisari) yaptirdigini bildirdikten sonra, kale yaptirmak suretiyle Frenklerin gidip gelmelerine mani olmak ve gümrük resimlerini (vergi) hiçe indirip Istanbul'u aç birakmak istedigini beyanla bunu yapmamasi için ne istiyorsa onu vereceklerini bildirmisti.
    Sultan Mehmed, imparatorun gönderdigi elçiler vâsitasiyle söylenilen seyleri dinledikten sonra:
    "Ben, sehirden bir sey almiyorum. Imparator, sehrin hendeginden disari hiç bir seye malik degildir. Sayet Mukaddes Agiz'da (Bogaz'da) bir kale insa etmek istersem, beni men etmeye hakkiniz yoktur. Her yer benim mülküm altinda bulunuyor. Anadolu yakasinda bulunan kaleler benimdir ve bunlarin içinde oturanlar da Türktürler. Garpta meskûn olmayan yerler de benimdir. Bizans'in orada oturmaya haklari yoktur. Macar Krali üzerimize yürüdügü zaman o karadan gelirken, Frenklerin kadirgalari Ege Denizi Bogazina gelerek Gelibolu Bogazini kapatarak, babamin Trakya'ya geçmesine mani oldular. O zaman babam, Mukaddes Agiz'in yukarisina çikarak babasinin* insa eyledigi kaleye yakin bir yerden Allah'in inayeti sayesinde kayiklar ile bogazi geçti. Binaenaleyh, babamin bogazi geçmek için ne zorluklara katlandigini ve ne gibintilara girdigini pekala bilirsiniz. Babamin, Istanbul Bogazi'ni geçmemesi için imparatorun kadirgalari kesiflerde bulunuyorlardi. Ben, daha çocuktum. Edirne'de oturuyor, Macarlarin gelmelerini bekliyordum. Macarlar, Varna civarindaki yerleri yagma ediyorlardi. Bunlari gören imparatorunuz seviniyordu. Müslümanlar ise izdirap çekiyorlardi. Kâfirler de sevinç ve meserret içinde idiler. Çok büyük tehlikeler ile bogazi geçen babam, karsi tarafa geçer geçmez, Anadolu kiyisinda bulunan kalenin karsisina, garp tarafinda diger bir kale yaptiracagina yemin etti. O, bu yemini yerine getirmeye muvaffak olamadi. Allah'in inayeti ile bunu ben yapmak istiyorum. Neden buna mani olmak istiyosunuz? Memleketimde istedigimi yapmaya gücüm yetmiyecek mi? Gidiniz ve imparatora deyiniz ki, simdiki pâdisah eski pâdisahlara benzemiyor. Onlarin yapamadiklari seyleri bu kolayca yapabilecektir. Onlarin istemedikleri seyleri, bu isteyecek ve yapacaktir. Simdiden sonra bu husus için gelenlerin derisi yüzülecektir."
    Dukas'in, bu ifadelerinden anlasildigina göre Sultan Mehmed, Rumeli Hisari'nin insasina mani olmak isteyen Bizans Imparatoru'na, tarihî
    hadiseleri hatirlatmak suretiyle bu tesebbüsündeki hakliligini isbat etmeye çalisir. Onun için bu isten vaz geçmesinin mümkün olamayacagini tehdid yollu bir tarzda ona bildirir.
    Rumeli Hisari'nin yapilmasi hazirliklarina 1451-52 kisinda baslanmistir. Ilkbaharin baslangicinda Mart ayinin sonlarina dogru, Rumeli tarafina Anadolu Hisari'nin karsisina bol miktarda insaat malzemesi, usta, amele ve kireççi gelmisti. Kereste Izmit ile Karadeniz Ereglisi'nden, taslar ise Anadolu tarafindan getirilmisti. Çalismak üzere külliyetli miktarda insan gelmisti. Sultan Mehmed, bu sirada kara yolu ile bogaza gelerek bilirkisilerle (teknik eleman, mühendis) o havaliyi gezdi. Denizin akintisi hakkinda malumat aldi. Iki sahil arasindaki mesafeyi ölçtürdü. Kalenin yapilacagi sahayi kendisi tayin ile hududunu tesbit ettirdi. Bundan sonra bir rivayete öre önce kiyida, hisarin güney-dogu kösesindeki kule insa edilerek malzeme ve çalismalarin selameti emniyete alinmistir.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 491.
    0
    gibiş car
    ···
  20. 490.
    0
    devam et bin
    ···