1. 1.
    +2
    @678haklısın panpa ohhhppppp tut
    ···
  2. 2.
    +2
    dıbına koyim bide incide bilgi içeriği az diyolar
    şu başlıktaki bilgi hiç bi sözlükte yok lan bildiğin tarihi baştan yazdı kaba tüküren lama
    ···
  3. 3.
    +2
    ilk kız arkıyla lise 2 de cıkmıs beyler muhtemelen hıkayede opustuklerını anlatıcak. dagılalım.agır abaza.
    ···
  4. 4.
    +2
    aq malları o kadar ugrastım okumayın şu muallaknin yalanlarını diye. gibti çocuğu koydu gibtirdi gitti işte
    ···
  5. 5.
    +1
    sonra ben gülceyi bigün bize çaırdım gibişelimmi dedim tabi dedi ağzına yüzüne boşaldım bitti
    ···
  6. 6.
    +1
    amk biz bu malı görmüyoruz bile dalyarak

    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always

    bu şekilde takip edin sadece alwaysin entrylerini görürsününüz diğer abazanda sadece kendini gibmiş olur

    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    http://inci.sozlukspot.co...toplanın-hikayem/@always
    ···
  7. 7.
    +1
    Yan yana cinsel ilişki pozisyonu: Erkeğin üste olduğu pozisyonla çok benzer olup tek fark partnerler yan yanadır. Buradaki tek zorluk yüz yüze durumunda partnerlerden bir tanesi bacağını partnerin üstüne atması gerekiyor. Bu da zaman zaman krampla sonuçlanabiliyor. Kadın erkeğe sırtını verdiği durumda yavaş ve rahatlatıcı ilişki elde etmek mümkündür. Hatta bu pozisyonda uyumak bile mümkündür.

    Arkadan cinsel ilişki pozisyonu: Bu pozisyonda uygun bir pozisyon olup kadın dizinin üstünde durup erkek arkadan penisiyle vajinaya girer. Bazı insanlar bu pozisyondan nefret eder. Nedeni ise hem duygusallıktan yoksun hemde erkek egemenliğini vurgulayan bir pozisyon olması. Bazı erkeklerin bu pozisyondan hoşlanması ise özgürlüğün olması ve gücün kullanabilinmesinden kaynaklanır.

    Oturur vaziyette pozisyon: Yavaş bir ciks için uygulanmakla beraber özellikle ilk gece yani gerdek gecesi için uygundur. Erkek ya iskemlede oturur veya yerde bağdaş kurarak. Kadın erkeğin üstüne oturur. Yüz yüze veya sırt yüze bakarak da olabilir. Bu pozisyon birbirinizi okşamak birbirinize sarılmak ve yakın ten teması için idealdir.

    Ayakta cinsel ilişki pozisyonu: Bu pozisyon zor bir pozisyon olmakla beraber başarılı olmakda her baba yiğidin harcı değildir. Penisin vajinaya girebilmesi güç olabilir. Kadınlar genelde erkeklerden daha kısa boylu oldukları için kadının ya merdiven basamağında yada duvardan destek alması ile bu pozisyonda başarı elde edilebilinir. Diğer bir yöntemde kadın yüzünü yada duvara veya tutunabileceği herhangi bir şeye verir. Erkekde vajinaya arkadan girer. Bu pozisyon yüz yüze olan pozisyondan çok daha kolaydır.

    Kadının üstte olduğu pozisyon: En çok tavsiye edilen pozisyonlardan birdir ve uygulanması gereken en önemli pozisyondur. Çünkü ciksin hızı kadının kontrolü altındadır. Bu pozisyonda bir kaç varyasyon vardır. Kadın her iki diziyle erkeğin kalçasını sarar. Penisi içine aldıktan sonra ya dizlerinin üstünde cikse devam eder ya da bacaklarını uzatarak. Ayrıca erkeğin üstünde dimdik oturarakda ilişkiye devam edebilir.

    Erkeğin üstte olduğu pozisyon: En klagib pozisyon budur ve bütün erkekler pozisyonda başlar. Erkek üstte, kadın altta, yüz yüze. Günümüzde basında bu pozisyon olumsuz eleştirilere maruz kalmaktadır. Belki eski moda olduğundan belki de ataerkil olduğundan dolayı. Esasında bu pozisyon o kadar da kötü değildir.

    Kuvvet almak sevgilinizle yakın temasta olmak ve hamile kalmak isteyenler için bu pozisyon idealdir. Kadın iki bacağını yana doğru açabilir veya bacaklarını göğsüne doğru çekebilir. Bu her iki pozisyonda erkek kadının en hassas dış cinsel organına elle manipülasyon için erişemez ama ilk pozisyonda göğüslerine erişebilir.

    Birinci varyasyon: Kadın iskemlede veya alçak bir yatağın ucunda oturur, erkek dizlerinin üzerinde penisiyle vajinaya girebilir. ciks terapistleri her ne kadar bu pozisyonun klagib pozisyondan daha da zevk verici olduğunu iddia etseler de, çoğu insan bu pozisyonun yakın temas konusunda ekgib kaldığını düşünmektedir.

    ikinci varyasyon: Kadın karnının üstüne yatar ve erkek arkadan vajinaya girer. Çoğu kadın için bu pozisyon g noktasını uyarır. Ama penisin rahim boynuna çarpmasıda acı verebilir. Yüz yüze olamama dezavantajı olsa bile çoğu çiftin favori pozisyonu arasındadır.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 8.
    +1
    boşaldım amk
    ···
  9. 9.
    +1
    Hazır Giyim Sanayi
    HAZIR GiYiM SANAYiSi, giysilerin tasarı­mı ve üretimiyle ilgili sanayi dalıdır. Dokuma fabrikalarında üretilen kumaşın yanı sıra, ayrı ayrı fabrikalarda üretilen iplik, düğme, fer­muar ve çeşitli süsler bu sanayi dalının gereç­lerini oluşturur. Giysi yapımcıları bu tür gereçleri öbür fabrikalardan satın alırlar ve dikilmiş giysileri mağazalara satarlar.
    Giysi yapımının ilk aşaması giysilerin tasa­rımıyla başlar. Desinatörlerin çizdikleri giysi modelleri daha sonra terzilerce muslin benze­ri ucuz bir kumaşa uygulanır. Modelin seçi­len kumaşa uygulanarak dikilmesinden önce desenlerde değişiklikler yapılabilir.
    Çok sayıda üretilecek modellerin her biri için karton, kontrplak ya da metalden kalıplar hazırlanır. Bu kalıplar biçki bölümüne gönde­rilir. Bu bölümde kumaşlar büyük masalar üzerine yayılır ve bazen 50 ya da 100 kat kumaş üst üste konur. Kalıp bu katların en üstüne konularak tebeşirle çevresi çizilir. Daha sonra büyük biçki makineleri kumaş katlarının tümünü keser. Günümüzde önde gelen giysi üreticileri bilgisayarla çalışan oto­matik biçki makineleri kullanmaktadır. Biçki için artık laser ışınlarından bile yararlanıl­maktadır.
    Biçilen parçalar bundan sonra, içinde çok sayıda dikiş makinesi bulunan bölüme gönde­rilir. Kadın ve erkek giysileri dikim sırasında 40 ayrı işlemden geçer. Bir makineyle düz dikişler yapılırken, öbürüyle giysinin kolları takılır. Biri ilik açarken, öbürü düğmeleri diker. Mo­dern makineler insanlardan daha çabuk ve hatasız çalıştığı için, elle yapılacak iş çok azdır. Makinelerin çoğu otomatiktir ve bilgi­sayarla çalışır. Modern dikiş makineleri daki­kada 5.000 ilmek diker. Aynı zamanda ileri, geri ve zikzak da dikebilir. Bazıları düğme ilikleri açabilir, kumaş üzerine nakış işleyebi­lir. Bazı makinelerde dikiş türünü değiştir­mek için elle çalıştırılan kollar bulunurken, bazıları otomatiktir. Dikimi tamamlanan giysiler büyük buharlı ütülerle ütülenir. Daha sonra giysiler ambalaj ve etiketleme işlemleri tamamlanarak toptan ya da perakende satış mağazalarına gönde­rilir.

    Başlıca Merkezler

    Hazır giyim sanayisinin başladığı ülke olan ABD'de bu sanayinin merkezi New York'tur. Önceleri ABD'deki giyim sanayisinin yüzde 90'ının üretim ye satış bölümleri New York' tayken, birçok kuruluş üretim bölümlerini işçiliğin daha ucuz olduğu güney eyaletlerine taşımıştır. Öbür önemli merkezlerden bazıları da Chicago, Los Angeles, Dallas ve Mia-mi'dir.
    20. yüzyılın başlarında New York'ta işçi olarak çalıştırılabilecek çok sayıda göçmen bulunması dolayısıyla, bu kent giyim sanayisi­nin merkezi olmuştu. Bu göçmenler kalaba­lık, havasız ve kirli işyerlerinde çalışmak zorunda kalıyorlardı. içlerinde bir günlüğüne işe alınanlar bile oluyordu. Deneyimli işçiler iyi para kazansa da çalışma saatleri uzundu ve iş güvenlikleri yoktu. 20. yüzyılın ortalarında giyim sanayisinde çalışan işçileri temsil eden sendikalar bu kötü çalışma koşullarını düzelt­mek konusunda çetin bir mücadele verdi.
    Dünyanın moda merkezi olarak bilinen Fransa'da giyim ve dokuma ürünleri ülkenin en önemli ihraç malları arasında yer alır. Her ülkeden büyük giyim mağazalarının tem­silcileri, ünlü modacıların koleksiyonlarını görmek için yılda birkaç kez Paris'e gelirler. Düzenlenen defilelerde gördükleri modeller­den bazılarını satın alıp fabrikalarında aynı model giysiler üreterek kendi mağazalarında daha ucuza satarlar. Öte yandan bazı model­ler tek olarak satılır, böylece bu modeli yal­nızca onu satın alan kimse giymiş olur.
    Hazır giyim sanayisi açısından önem taşı­yan moda defilelerinin yapıldığı öbür Avrupa kentleri ise Londra ve Roma'dır. Önceleri ayakkabı yapımı ve öbür deri eşya sana­yisiyle tanınan italya'da 1960'lardan sonra gi­yim sanayisi de önem kazandı. Gene 1960'lardan bu yana çok zevkli giysiler üreten merkezlerden biri olan Londra, nitelikli erkek giysileri ve yünlü giyim eşyalarıyla ünlüdür.
    1970'lerden başlayarak Avrupa ülkelerinin ve ABD'nin Japonya, Hong Kong, Hindistan gibi ülkelerden giyim eşyası almaya başlaması bu sanayi dalında bir değişim yarattı. Japonya ve Hong Kong yapay (sentetik) kumaş üreten başlıca ülkeler arasında yer alır. Hindistan ise çok miktarda pamuklu kumaş üretip satmak­tadır. 1970'lerden sonra hazır giyim sanayisi­nin geliştiği öbür ülkeler Portekiz, israil, isveç, ispanya, Almanya Federal Cumhuriye­ti, isviçre, Tayvan ve Güney Kore'dir.

    Hazır Giyim Sanayisinin Gelişimi

    Eskiçağlarda, insanlar giysilerini hayvan deri­lerinden ya da bulabildikleri uygun gereçler­den yapmak zorundaydılar. Dokuma ve nakış Ortadoğu'daki eski uygarlıklar zamanında ge­lişti. Sivri kemikler iğne, sicim inceliğinde de­ri şeritler de iplik olarak kullanılıyordu.
    Ortaçağda Avrupa'da demir iğneler kulla­nılmaya başladı. Yoksul kişiler, seri üretimin başlamasıyla mağazalardan ucuza giysi satın alma olanağı buluncaya kadar giysilerinin çoğunu evde kendileri yapıyorlardı. Oysa zenginler, eski uygarlıklar döneminde bile giysilerini diktirmek için başkalarını çalıştırı­yor ya da dış ülkelerden çorap, ayakkabı ve dantel gibi giyim eşyalarını getirtiyorlardı.
    Bugün bildiğimiz anlamda hazır giyim sana­yisi ancak 19. yüzyıl ortalarından sonra geliş­me gösterdi. Birçok etken hazır giyime tale­bin artmasına yol açtı. Örneğin, Massachu-setts'teki New Bedford'da ilk olarak 1830'da şirketler, kentte yalnızca birkaç gün kaldıkları için giysi diktirmeye zaman bulamayan balina avcılarına hazır giyim eşyası üretip satmaya başladı. 1849'da altın aramak amacıyla akın akın California'ya gelenler de gene bir hazır giyim talebi yarattı. ABD'deki iç savaş bo­yunca (1861-65), hükümet şirketleri orduya üniforma yapımı için görevlendirmiş ve ilk olarak standart beden ölçüleri kullanılmıştır.
    Hazır giyim sanayisinde asıl gelişme maki­nelerin kullanımıyla gerçekleşmiştir. Bundan sonra standart ölçülerde çok sayıda giysi üretilmeye başlandı. 1850'de yaygınlık kaza­nan Isaac M. Singer patentli dikiş makineleri giyim sanayisinin hızla gelişmesine yol açtı . 1860'ta ingiltere'de biçki makineleri geliştirildi ve böylece kat kat kumaşı birden biçme olanağı doğdu. 19.yüzyılın sonlarında da ABD'de ilk kez ilik açan makineler yapıldı. Elle ütü yerine presle ütü yapılmaya başlandı. Bütün bu gelişmeler hem nitelikli, hem de ucuz giysilerin üretildiği fabrikaların kurulmasına yol açtı.
    Demiryollarının yaygınlık kazanması, ula­şım koşullarının gelişmesi malların mağazala­ra taşınmasını kolaylaştırdı. Ulaşılamayan yerlerde yaşayanların posta ile siparişte bulu­nabilmeleri için giysiler gazete, dergi ve kata­loglarla tanıtılmaya başlandı. Giysi modelleri konusunda herkesin aynı zamanda bilgi edin­mesi sonucunda, moda daha hızlı yayılır ve değişir oldu. 20. yüzyılda yapay ve ucuz kumaşların geliştirilmesiyle çok çeşitli giyim eşyası üretilebildi.
    Türkiye'de 1950'lerde çocuk giyim eşyasıyla başlayan bu sanayi dalındaki gelişmeler 1965'ten sonra hızlanmıştır. Günümüzde atöl­ye tipi küçük işyerlerinin sayıca çoğunlukta olduğu giyim sanayisinin dışarıya satılan do­kuma ürünleri içindeki payı yüzde 50'ye yaklaşmaktadır. Türk modacılarının hazırla­dığı giysiler de ülke içinde ve dışında gerçek­leştirilen defilelerde ilgiyle izlenmektedir. Bu gelişmeler istanbul'daki Hazır Giyim Lisesi'nin yanı sıra stilist yetiştiren birçok özel dershanenin açılmasına da neden ol­muştur.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 10.
    +1
    Kurtuluş Savaşı (istiklal Harbi), I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmış
    Birinci Dünya Savaşı, 1914 yılında Avrupa'da başlamış, ancak dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin katılması ve diğer kıtalardaki sömürgelere de yayılması nedeniyle "dünya savaşı" olarak adlandırılmıştır. 1914'te başlayan savaş 1918 yılında sona ermiştir. 30 Ekim 1918'de Osmanlı Devleti Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak savaştan çekildi.
    ... Tümünü okumak için linke tıklayınız.
    Osmanlı imparatorluğu'nun savaşı kazanan devletlerce paylaşılmasına karşı Türk ulusunun
    Osmanlı Devleti, 13. yüzyıl sonlarından 20. yüzyılın ilk çeyreğine değin varlığını sürdüren Türk devleti. Anadolu'da kurulmuş, sınırları tarihi boyunca çok değişmekle birlikte en geniş döneminde bugünkü Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya, Romanya ye Akdeniz'in doğusundaki adaları, Macaristan ve Rusya'nın bazı kesimlerini, Kafkasya, Irak, Suriye, Filistin ve Mısır'ı, Cezayir'e kadar tüm Kuzey Afrika'yı ve Arabistan'ın bir bölümünü kapsamıştır.
    ... Tümünü okumak için linke tıklayınız.
    Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde verdiği mücadeledir.
    Savaş Öncesi Dönem
    Kurtuluş savaşı öncesi,
    Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, 1881 - 1938 yılları arasında yaşamış ulusal önder. 1881 yılında Selanik'te Kocakasım Mahallesi, Islâhhâne Caddesi'ndeki üç katlı pembe evde doğdu. Babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım'dır. Baba tarafından dedesi Hafız Ahmet Efendi 14-15. yüzyıllarda Konya ve Aydın'dan Makedonya'ya yerleşti.
    ... Tümünü okumak için linke tıklayınız.
    1. Dünya Savaşı'nın başlangıcına kadar dayanır.

    Büyük
    Birinci Dünya Savaşı, 1914 yılında Avrupa'da başlamış, ancak dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin katılması ve diğer kıtalardaki sömürgelere de yayılması nedeniyle "dünya savaşı" olarak adlandırılmıştır. 1914'te başlayan savaş 1918 yılında sona ermiştir. 30 Ekim 1918'de Osmanlı Devleti Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak savaştan çekildi.
    ... Tümünü okumak için linke tıklayınız.
    Savaş'tan mağlup ayrılmış olan Osmanlı Devleti, galip devletler ile
    Savaş, geniş kişi toplulukları arasında meydana gelen, genel anlamıyla ileri derecede şiddet içeren olay, çarpışma, çatışmadır. Soğuk savaş gibi politika temelli savaşlar olsa da savaş kelimesi silahlı kitlesel muharebe olarak kullanılır.
    ... Tümünü okumak için linke tıklayınız.
    Mondros Ateşkes Antlaşması'nı imzalamıştı. Bu antlaşmanın 7. maddesi, galip devletlere istedikleri her yeri istedikleri zaman işgal etme hakkını tanıyordu. Böylelikle işgaller bu antlaşmanın arkasına sığınılarak yapılabilecekti.

    1. 1: ingiliz ve Fransız ortaklaşa işgal bölgesi

    2. 2: Yunan işgal bölgesi

    3. 3: italyan işgal bölgesi

    4. 4: Fransız işgal bölgesi

    5. 5: Ermeni işgal bölgesi

    6. 6: ingiliz işgal bölgesi

    Uluslararası
    Mondros Ateşkes Anlaşması, Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti ile itilaf Devletleri arasında imzalanan savaşa son verme belgesidir. Osmanlı Devleti adına Bahriye Nazırı Rauf Bey, Birleşik Krallık adasının Mondros Limanı'nda demirli Agamemnon zırhlısında 30 Ekim 1918 akşamı imzalanmıştır. Mondros Ateşkes Anlaşması, Osmanlı Devleti'nin yıkımından sonra kurulan Türkiye'nin çerçevesini çizen ilk uluslararası belge olması açısından önemlidir.
    ... Tümünü okumak için linke tıklayınız.
    Sevr Antlaşması
    Sevr Antlaşması, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra itilâf Devletleri ile Osmanlı Devleti arasında 10 Ağustos 1920'de imzalanan antlaşma. Bu antlaşması Yunanistan dışında hiçbir devlet tarafından onaylanmamış ve yürürlüğe girmemiştir. Bunun yerine itilaf Devletleri ile Osmanlı arasındaki savaş hali 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması ile sona ermiştir. Antlaşma adını, son müzakerelerin ve imza töreninin gerçekleştiği Paris'teki Sevr banliyösünden alır.
    ... Tümünü okumak için linke tıklayınız.
    10 Ağustos
    10 Ağustos Gregorian Takvimine göre yılın 222. günüdür. Sonraki sene için 143 (Artık yıllarda 144) gün var
    ... Tümünü okumak için linke tıklayınız.
    1920 Osmanlı imparatorluğu'nun son uluslararası antlaşmasıdır. Sevr antlaşması ile
    1920 yılında meydana gelen olaylar, doğumlar ve ölümler.
    ... Tümünü okumak için linke tıklayınız.
    Saray'da yaşıyan

    ... Tümünü okumak için linke tıklayınız.
    Osmanlı Hanedanı ve hükümet,

    ... Tümünü okumak için linke tıklayınız.
    Anadolu'nun ve istanbul'un işgaline kapıyı açmıştır.
    işgal Dönemi
    işgallere Tepki
    Anadolu kelimesi Yunanca güneşin doğduğu yer anldıbına gelen “Anatoli”dan doğmuştur. Romalılar, kendi topraklarına göre doğuda kaldığından buraya doğu toprağı anlamında Thema Anadolia demişlerdir. Anadolu isminin bir bölge adı olması ise Selçukluların Anadoluya gelmesiyle başladı.
    ... Tümünü okumak için linke tıklayınız.
    işgallere ilk tepki işgale uğrayan bölgelerde yaşayan halktan gelmişti.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 11.
    +1
    I. Dünya Savaşı (Birinci Dünya Savaşı)
    Vikipedi, özgür angiblopedi

    Özet
    I. Dünya Savaşı, 1914 yılında Avrupa'da başlamış, ancak dünyanın dört bir yanındaki ülkelerin katılması ve diğer kıtalardaki sömürgelere de yayılması nedeniyle "dünya savaşı" olarak adlandırılmıştır. 1914'te başlayan savaş 1918 yılında sona ermiştir. 30 Ekim 1918'de Osmanlı Devleti Mondros Mütarekesi'ni imzalayarak savaştan çekildi.

    Nedenleri
    Birinci Dünya Savaşı, 19. yüzyıl ile 20. yüzyılın başlarında meydana gelen olay ve gelişmelerin bir sonucudur. Bu bakımdan sebeplerini bu dönemde aramak gerekir. Birinci Dünya Savaşı, Avrupa'da dört merkezi devlete karşı, Avrupa ve diğer kıtalarda bulunan yirmi beş devletin giriştiği, o tarihe kadar görülmemiş ilk dünya savaşıdır. I. Dünya Savaşı Avrupa'da ittifak veya merkezi devletler diye adlandırılan Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı Devleti ile itilaf devletleri diye adlandırılan ingiltere, Fransa, Rusya ve ABD önderliğindeki itilaf devletleri arasında gerçekleşmiştir. I. Dünya savaşının genel ve özel olmak üzere iki nedeni vardır.

    Genel Nedenler
    Fransız ihtilalinin getirdiği yeni anlayış ve görüşler siyasi ve sosyal hayatta büyük değişiklikler yapmıştır. Milliyetçilik düşüncesi özellikle 20. yüzyılın başlarında etkisini göstermeye başlamıştır. 1815 yılında Viyana Kongresi ile Avrupa'ya yeni bir statü getirilmiş ve buna göre de güçler dengesi kurulmuştur. Özellikle 1870 Sedan Savaşı ile Alman ve italyan birliklerinin kurulması ve bu devletlerin girişimlerde bulunmaları Viyana Kongresi statüsünü ve güçler dengesini büyük ölçüde değiştirmiştir.
    19. yüzyıl içinde önem kazanmış diğer bir gelişme de sanayileşmedir. Sanayileşme sonucu sömürgelicilik ortaya çıkmış ve büyük devletlerin çıkar çatışmaları Afrika, ve Uzak Doğu'ya kadar yayılmıştır. Ham madde ve pazar arayışı hızlanmış, bütün devletler sömürge yarışına girmiştir. Bazı devletlerin siyasi birliklerini geç kurmaları blokların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bloklar hızla silahlanarak yeni bir savaşın ortdıbını hazırlamıştır.
    Nedenler kısaca şöyle açıklanabilir:

    1. Avusturya-Macaristan imparatorluğunun velahdı Ferdinand'ın bir Sırplı tarafından öldürülmesi
    2. Milliyetçilik düşüncesi
    3. Sömürgecilik (ham madde ve pazar arayıcılığı)
    4. avrupa devletleri arasındaki ekonomik ve siyasi rekabet(özellikle de Almanya ve ingiltere arasında)
    5. Aşırı silahlanma hareketi

    I. Dünya savasının baslamasındaki en önemli etkendir.

    Özel Nedenler
    Devletlerin izledikleri politikalar ve çeşitli çıkarlar özellikle bu devletleri karşı karşıya getirmiştir. Rekabet ittifak ve itilaf devletleri arasında meydana gelmiştir. Savaş öncesi devletlerin durumuna bakıldığında;

    * Almanya: Siyasal birliklerini kurduktan sonra (1871) ekonomisinde büyük bir canlanma meydana gelmiştir. Birliğini geç kurduğundan dolayı sömürgeciliğe geç başlamıştır. Yeni sömürgeler elde etme ve denizlere hakim olma konularında ingiltere ile rekabete girişmiştir.
    * ingiltere: Almanya'nın siyasal ve ekonomik açıdan güçlenmesinden rahatsız olmuştur. Kendisine rakip olabilecek güçlerden kurtulmak ve Alman birliği ile bozulan Avrupa'daki güç dengesini tekrar kurmak istemektedir. Almanya'nın denizlede güçlenmesinden de fazlaca rahatsız olmuştur.
    * Fransa: 1870 Sedan Savaşı ile Almanyaya kaptırdığı Alsance-Loren bölgelerini geri almak istemektedir. Bundan dolayı Almanyaya karşı bir düşmanlık içindedir.
    * Rusya: Panislavizm ilkesi ile Balkanlara yayılmak istemektedir. Ayrıca Rusya, boğazları ele geçirerek Akdeniz'e inmek amacındaydı.
    * italya: Sömürgecilikte geri kalmıştır. Amacı yeni sömürgeler ele geçirmenin yanında, eski Roma imparatorluğu gibi Akdeniz'e hakim olmaktır.
    * Avusturya-Macaristan: En büyük tehlikesi Rusya ve onun destekçisi olduğu Sırbistan'dır. Panislavizme ve Balkanlar'daki Rus etkisine karşı mücadele etmiştir.
    * Osmanlı Devleti: Trablusgarp ve Balkan Savaşları ile en değerli topraklarını kaybeden Osmanlı Devleti, son yüzyılda kaybettiği toprakları geri almak için Almanya yanında savaşa girmiştir.

    ABD, savaş öncesinde, Avrupa'daki savaşa katılma eğilimi içinde olmamıştır. Ancak 1917 yılında yaşanan bazı gelişmeler ABD'nin de savaşa katılma kararında etkili olmuştur. 1917 yılından itibaren ingiliz ve Fransız deniz ablukasına karşı Almanya'nın giriştiği denizaltı savaşı, Kuzey Atlantik'de Amerikan ticari ve yolcu gemilerini de hedef almaya başlamış, Amerika'nın Avrupa ticaretine katlanılmayacak ölçüde zarar vermeye başlamıştır. Öte yandan Almanya'nın Mekgiba hükümetini ABD'ye savaş açmaya teşvik etmesi de ABD'nin Avrupa'daki savaşa katılmasında etken olmuştur.

    Başlaması
    Avusturya BÜYÜK Sırbistan'ı kurmak isteyenlere gücünü göstermek üzere 1914 yılı Haziran ayında Bosna da bir manevra yapmaya karar vermiştir. Buna katılmak üzere veliaht Ferdinand da Saray Bosna'ya gelmiştir. Ancak veliaht 28 haziran 1914 günü bir Sırplı tarafından öldürülür. Buda I. Dünya savaşına yol açan olayın başlangıcı olur. Avusturya bu olaya Sırbistan'a savaş açarak karşılık verir. Bunun üzerine Almanya, Avusturya-Macaristan'ın, Rusya da Sırbistan'ın yanında yer alır. Böylece savaş kısa bir zaman içinde bütün Avrupa'yı etkilemiştir.

    Osmanlı Cephesi
    Sonuçta, Yavuz (Goesa) ve Midilli (Breslav) gemileri Amiral Sovchen komutasında 28-29 Ekim 1914 gecesi Rusya'nın Odessa ve Sivastopol Limanlarını topa tutması fiilen Osmanlı Devletini savaşa sokmuş oldu.
    Bu olay üzerine önce Rusya ardından ingiltere ve Fransa Osmanlı Devleti'ne savaş açtılar. Böylelikle savaşa resmen katılan Osmanlı Devleti I. Dünya savaşında birçok cephede savaşmıştır.

    Cephe Stratejileri
    Baltık Denizi
    Baltık Denizine egemen olmak ve hem Ruslara silahla cephane yetiştirmek, hem de Almanya'nın mesafelerce düz kumluk halinde bulunan Pomeranya kıyılarına, Berlin'den 150-200 km uzaklıkta olan yerlere, büyük bir Rus ordusu çıkarmak. Lora Fiser'e göre ayrıca üç yere üç ordu çıkarılacak biri asıl çıkış ordusu, diğer ikisi gösteriş ve şaşırtma orduları olacaktır.
    Planın esaslarına göre ingiliz donanması, Almanya Frizon (Frize) adalarından Batı'da bulunan Bordum adasını ele geçirip onu Çanakkale önündeki Limni, imroz ve Bozcaada gibi bir üs olarak kullanacak, o bölgede denize dökülen Alman ırmaklarının ağızlarını tıkayacak, Kiel kanalını tahrip edecek ve genel olarak Almanya'nın kuzey deniz kıyılarını torpille kuşatacaktır.

    Güney Harekat Planı
    Lloyd George Planı: Lloyd George planının esası ilkbaharda kuvveti 700 bin kişiye varacak olan yeni birliklerin Fransa'da Batı cephesine gönderilmeyip Balkanlar'da kullanılmasıdır. Lloyd George ayrıca Türklerin Süveyş kanalına saldırdıkları sırada, Suriye'ye 100 bin kişilik bir kuvvet çıkararak 80 bin kişilik Türk ordusunu mağlup etmeyi de düşünmüştür. Böylelikle Suriye ele geçirilmiş ve Kafkasya ile sıkışık durumda bulunan Ruslara yardım edilmiş olunur.
    Amiral Fisher Batı cephesini Baltık yolu ile Kuzeyden çevirmeyi, Lloyd George ise aynı işi Balkanlar'dan veya Adriyatik kıyılarından yapmayı istemektedir.

    Almanya Harekatı
    JOFR Planı: Bu düşüncede olanlar her şeyi bir kenara bırakarak ilk olarak Almanya'yı ezmeyi istemektedirler. Buna klagib düşünce ve plan denilebilir. Bunu isteyenler, elde edilecek bütün kuvvetlerini, yani en çok ingiltere'de önce gönüllü sonra mecburi olarak silah altına alınan ve alınacak olan birkaç milyon askerin hepsini veya hemen hepsini Batı cephesine yığmak ve Alman ordusunu kemire kemire ezmek düşüncesindedirler. Bu düşünceler ileri sürenlerin başında Fransız orduları başkomutanı Jofr ile ingiltere imparatorluk genel kurmay başkanı General (sonra mareşal) Robertson bulunmaktadır.

    Boğazlar Harekatı

    Churchill-Hankey'in Boğazları Zorlama Planı: Baltık denizine girmek planı da kısmen deniz bakanının düşünceleri arasında olmakla birlikte Churchill, hemen bütün gücünü Çanakkale'nin zorlanması üzerinde toplayacaktır. O sırada ingiltere'de Osmanlı Devleti, düşmanların en zayıfı sayılıyordu. O, Almanya'dan damla damla ve adeta kaçak gibi Romanya ve Bulgaristan yolu ile silah ve cephane alabiliyordu, dolaysıyla Türk'ün kahramanlığını göz önünde tutmayanlar Boğazları zorlamayı nispeten kolay sayabilirlerdi.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 12.
    +1
    geniş aile 34. bölüm
    şubat 26, 2010
    geniş aile 34. bölüm izle, geniş aile 34. bölüm seyret, geniş aile 34. bölüm tek parça, geniş aile 34. bölüm full izle, geniş aile 34. bölüm dizi izle, geniş aile dizisi izle

    şuküfe’yi dükkanda ağlarken gören kuddusi, cevahir’den bunun hesabını sorar ve onu yine evden kovar. gece yarısı kalacak yer bulamayan cevahir, mecburen hayat’ın davetini kabul eder ve bir süreliğine onda misafir olur. ama herkese de bekar evine çıktığını söyler.

    doğruyu bir tek ulvi bilmektedir. sevim ile artık örnek bir çift olmaya karar veren ulvi, hayat ve cevahir’e giderek misafircilik oynar. zekai’nin başı da okuldaki tiki tayanç’la derttedir. pırıl ile abla kardeş gibi takıldıkları konusunda ciddi dedikodu çıkartmıştır. herkes onunla dalga geçince zekai de bu dedikodulara son vermek için pırıl ile evde başbaşa kalmak için plan bir yapar.

    nazan, yaptığı son testte hamile çıkar. aynı gece canı kivi çeker. gecenin bir vakti açık manav bulamayan mürsel, kivileri manavdan çalar. ertesi sabah tamamı soyulan aynı manav için polis soruşturmaya gelir. sadece 4 kivi çalan mürsel de nereye kaçacağını şaşırır ve cevahir’e sığınır.

    ancak cevahir’in bekar evi dediği evin hayat’ın olduğu sürpriz bir şekilde ortaya çıkar. bunu öğrenen şuküfe de cevahir’i bitirecek karşı atağa geçer.

    kaynak : geniş aile 34. bölüm
    ···
  13. 13.
    +1
    hehehe bu hikayeyi başka başlığa taşısak tüm yazılanlar sıfırlanır lan.

    hinlik düşünüyorum.
    ···
  14. 14.
    +1
    aylin bahsettigi kadar güzel degil fotoda gülçe daha güzel
    ···
  15. 15.
    +1
    ömre bedel 27. bölüm
    şubat 26, 2010
    ömre bedel 27. bölüm izle, ömre bedel 27. bölüm seyret, ömre bedel 27. bölüm tek parça, ömre bedel 27. bölüm full izle, ömre bedel 27. bölüm dizi izle

    kalp krizi geçiren erdinç yoğun bakımdadır ve durumu oldukça ciddidir. demetin erdinç ile dünya evine girdiğini öğrenen aile ne yapacağı hakkında hiç bir fikri yoktur. demet köşke yerleşir. bu durum erdemin zor anlar yaşamasına neden olur. cesur bu tehlikenin farkına çabuk varmıştır ve hemen yeni planlar için hazırlık yapmaya başlar.

    cesurun ömüre bıraktığı cd süpriz bir şekilde ortaya çıkar. bunun sonucu ise herkes üzerinde şok yaratır. yeni evlerine yerleşen ömür ve erdemi acı bir olay beklemektedir.

    cesurun ortaklığına güvenen demet, cesura deheşet verici bir teklif sunacaktır. köşeye sıkışan cesur önemli bir karar aşamasındadır.

    » yorum bırak; | dizi özetleri | kalıcı bağlantı
    şarkı sözleri tarafından yazıldı

    arka sokaklar 149. bölüm
    şubat 26, 2010
    arka sokaklar 149. bölüm izle, arka sokaklar 149. bölüm seyret, arka sokaklar 149. bölüm tek parça, arka sokaklar 149. bölüm full izle, arka sokaklar 149. bölüm dizi izle

    kip, küçük yaştaki çocuklara uyuşturucu temin eden bir çeteye baskın düzenliyor. seyit’in soruşturması son hızıyla devam etmektedir. seyit’in, arkadaşının verdiği ifadelerle ortaya çıkan gerçek ölüm nedeni, ekibin kanını dondurur.

    yıllardır görmediği kardeşine kavuşan canan, acımasız gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalır. kaçırılan kardeşinin peşine düşen canan ve eşinin başına gelenler, onları şoke edecek bir olayla sonlanır.

    nazike bu kez, tüm ev halkını mutlu eder. alışveriş yaptığı marketten kazandığı tatil, evde neşeli anların yaşanmasına sebep olur. evde kalan tekin ve metin ise, tüm fırsatları değerlendirip, alem yapma derdine düşerler.

    uyuşturucu kullanarak ölen genç bir kızın ölümü, beraberinde birçok olayı açığa kavuşturur. çalıntı mal karşılığında, küçük çocuklara uyuşturucu temin eden kişiler ve ekip arasında heyecanlı dakikalar yaşanıyor. mesut ve tunç’un pgiboloğu arasındaki iletişim gün geçtikçe daha da iyiye gitmektedir. tunç ile birlikte akşam yemeğine çıkan çift, tunç’un ortadan yok olmasıyla, birbirlerine daha da yaklaşmaya başlarlar.

    » yorum bırak; | dizi özetleri | kalıcı bağlantı
    şarkı sözleri tarafından yazıldı

    adanalı 53. bölüm
    şubat 26, 2010
    adanalı 53. bölüm izle, adanalı 53. bölüm seyret, adanalı 53. bölüm tek parça, adanalı 53. bölüm full izle, adanalı 53. bölüm dizi izle, adanalı 53. bölüm izlesene

    çeşme’ye doğru yola çıkan maraz ali ve nazlı’nın mola verdikleri yerde, nazlı birden gözden kaybolur. maraz ali, nazlı’nın kaçtığını düşünerek çeşme’ye doğru yola koyulur. ancak nazlı’dan gelen bir telefon yoldan sapmalarına neden olur. maraz ali, nazlı’yı abisinin elinden kurtarır ancak planlarının ortaya çıktığı gerekçesiyle başka bir kaçış yolu bulmak zorunda kalırlar. maraz ali ve çetesi çeşme’de buluşmak üzere ayrılır. maraz ali ise nazlı’yla birlikte uludağ’a giderler. maraz ali ve nazlı’yı burada farklı maceralar beklemektedir. adanalı ise bu kez organ mafyasının peşine düşer. yaptıkları baskında ameliyatları gerçekleştiren doktora organ mafyasının şantaj yaptığını öğrenen adanalı öfkeden deliye döner.

    » yorum bırak; | dizi özetleri | etiketlendi: dünya, dizi izle, ekonomi, eğitim, güncel, günlük, genel, haber, haberler, magazin, politika, sağlık, siyaset, teknoloji | kalıcı bağlantı
    şarkı sözleri tarafından yazıldı

    kurtlar vadisi pusu 81. bölüm
    şubat 25, 2010
    kurtlar vadisi pusu 81. bölüm izle, kurtlar vadisi pusu 81. bölüm seyret, kurtlar vadisi pusu 81. bölüm tek parça, kurtlar vadisi pusu 81. bölüm full izle, kurtlar vadisi pusu 81. bölüm dizi izle, kurtlar vadisi pusu 4 mart izle
    Tümünü Göster
    ···
  16. 16.
    0
    adam yalancı cıktı beyler
    ···
  17. 17.
    0
    Usta bi saattir şukuya boğuyorum seni hadi hızlı biraz merak denen meret öldürür adamı kahve kek aldım bekliyorum bak
    ···
  18. 18.
    0
    kolpaa dedected
    ···
  19. 19.
    0
    caaaaaaaaaaaappppppppppppppppppppppppppppppssssssssssssssssss
    ···
  20. 20.
    0
    Londra Konferansları ve Antlaşmaları

    Osmanlı Devletinin son yüz senelik döneminde Londra’da değişik tarihlerde yapılan konferans ve antlaşmalar. Osmanlı Devleti, bunlardan bir kısmına katılmadığı halde, dolaylı olarak kendisini ilgilendirmiştir. ingiltere, uzun vadeli siyasî faaliyetleri neticesinde, dünyanın çeşitli bölgelerinde pek çok sömürgeler kurmuştur. Böylece 19. asrın başlarından itibaren dünya siyasetinde önemli derecede söz sahibi olmaya başladı. Bu bakımdan, 19 ile 20. yüzyıllarda yapılan birçok konferans ve antlaşmalar Londra’da yapıldı.

    Londra Antlaşması (6 Temmuz 1827):
    Mora’daki Yunan ayaklanmasını desteklemek, Yunanistan’da bağımsız bir idare kurulmasını sağlamak gayesiyle ingiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalanan antlaşma. 1827’de batılı devletlerin tahriki ile, Yunanlılar, Mora’da büyük bir isyan başlattılar. Osmanlı Devleti, isyanı bastırmak için Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa'dan yardım istedi. Yardım gerçekleşip isyan tamamen bastırılmak üzere idi. Bu durum, Mehmed Ali Paşanın Akdeniz’de güçlenmesi ile neticelenecekti. ingiltere, kendi aleyhine böyle bir durumun gelişmesini engellemek için derhal harekete geçti. “Mısır kuvvetleri zulmediyor, buna son vereceğiz” diyerek, Petersburg’da Çar hükümeti ile 1826’da bir görüşme yaptı. Bu görüşme sonunda bir protokol imzalandı. Bu protokol, Yunanistan’ın Osmanlı’dan koparılması ve bağımsız bir Yunan Devleti kurulması için ilk adımdı. Aldıkları karara göre, Yunanistan, Osmanlı Devletine sadece vergi ile bağlı yeni bir devlet olacaktı. Türkler ise Yunanistan’dan tamamen çıkartılacaktı. ingiltere ve Rusya, bu protokolü Avusturya, Fransa ve Prusya’ya bildirdi. Avusturya ve Prusya karşı çıktılar ise de, Fransa kabul etti. Bundan sonra Londra’da ingiltere, Rusya ve Fransa arasında görüşmeler başladı. Varılan antlaşma neticesinde (6 Temmuz 1827) Osmanlı Devleti, Petersburg protokolünü benimseyip, müstakil bir Yunan Devletinin kurulmasını kabul ederse, Mora’da isyan çıkaran asiler ile Osmanlı Devleti arasında bir anlaşma yapılacak, kabul etmediği takdirde, protokolü imzalayan müttefik devletler, isyancılara yardım edecekler ve isteklerini kabul ettirmek için Osmanlı Devletine baskı yapacaklardı. Bu isteklerini bir nota ile Osmanlı Devletine bildirdiler. Bu hareket, Osmanlı Devletinin iç işlerine bir müdahale olduğundan reddedildi ise de, iş, Osmanlı-Mısır donanmasının yakıldığı Navarin Baskını (20 Ekim 1827) ile neticelendi. Fransızlar, Mora’yı işgal ettiler. Bir taraftan da Osmanlı-Rus Harbi çıktı ve Osmanlı Devletinin aleyhine neticelendi.

    Londra Antlaşması (3 Şubat 1830): Yeni kurulan Yunan Devletinin sınırlarını tespit etmek üzere ingiltere, Rusya ve Fransa arasında varılan antlaşma. Osmanlı donanmasının Navarin’de yakılması, ordularının 1828-29 Rus Savaşında mağlubiyete uğraması ve nihayet Mehmed Ali Paşa isyanı ile karşı karşıya kalması neticesinde, Yunanistan’a bağımsızlık yolu açılmış oldu. Yunanistan’ın tam bağımsız bir duruma gelmesi, bilhassa ingiltere için büyük çıkar sağlayacaktı. Bu sebeple ingiltere, Avrupa devletlerine, Yunanistan’ın bağımsızlığı teklifini yaptı. Bunun üzerine, 3 Şubat 1830’da Londra’da toplanan delegeler, yaptıkları antlaşmalar neticesinde Yunanistan’a tam bağımsızlık tanıdılar. Bu durumu Osmanlı Devletine de bildirdiler. Osmanlı Devleti, o zamanki şartlarda bunu kabul etmek durumunda kaldı.
    Tümünü Göster
    ···