beyler futbolcu olma hikayemi anlatıyorum

sabrini skeym

55 sabri̇ sarioğlu
orta saha

doğum tarihi 1984-07-26
doğum yeri çarşamba
geldiği takım altyapı
giriş yılı 2003
boyu 170
kilosu 65
lakabı speedy gonzales

oynadığı takımlar 1999-2003 galatasaray (altyapı) ile birlikte a takım’a kalıcı olarak yükseldi. 2006-07 sezonundaki bursaspor maçında kendi ceza sahasından alıp karşı kaleye kadar sürdüğü topu kalecinin üzerinden aşırarak filelere göndermesi, yılın en güzel gollerinden biri olarak nitelendi. 2008-09 sezonunda uefa avrupa ligi'nde oynanan bordeaux maçının son dakikasında attığı golle takıma hayat verdi.
galatasaray'ın şampiyon olduğu 2007-08 sezonunda 28'i ilk onbir olmak üzere 34 maçta forma giyen sabri 1 gol attı. 2008-09 sezonunda 39 maçta görev alan sabri, bu maçlarda ise 1 gol attı ve 7 sarı kart gördü. geçetiğimiz sezon ise oynadığı 35 maçın hepsine ilk onbirde başlayan sabri sarıoğlu 3080 dakika sahada kaldı ve rakip filelere 2 gol gönderdi.

süratiyle “speedy gonzales” lakabını alan sabri, bugüne dek 145 kez milli takımlara çağrıldı. altyapı takımlarında defansif orta saha olarak görev yapan sabri sarıoğlu, asıl mevkii olan sağ kanadın yanı sıra sağ bek de oynayabiliyor. galatasaray’daki forma numarası olan 55 ise memleketi samsun’u temsil ediyor.

@1 hacı sen niye türk bayrağı yerine nike'ı öptün

paf takımda gol kralı oldum. bir gün teknik direktör'ün dikkatini çektim. ve as takıma çağrıldım. bu da böyle bir hikayemdir..

şimdi 55 numara giyiyorum.

goal 1 - goal2 - goal3 terk

galatasaray'a gittiğim için total 90 almıştım. o zamanlar durumumuz iyiydi. bu da bana acayip hava katıyordu.
-
neyse sezon açıldı antremanlara başladık. maçlar falan derken liseyi bitirdim. galatasaray'da bir kaç senelik bir mazi edindim.
paf takıma çıkmıştım.

reserved bin gibiş yoksa seri eksilerm ona göre at kafadan iki tane gibiş bölümü

okul turnuvalarına katılmaya başlamıştım. ilk 3 maç yenilince o gün büyük bir karar aldım.

kalan maçların hepsini yenicem diye vatanımın, dinimin,namusumun üzerine büyük bir yemin etmiştim.
ama tutmadı. ertesi gün yenildik..
-
babam, bu gayretimi görünce destek olmak istedi. galatasaray alt yapısıyla konuşarak beni yazdırdı.

başka mahallelerle maçlar ayarlıyorduk. günde yaklaşık 3 adet mahalle maçı yapıyorduk. bu da formumu üst seviyelere çıkarmam için iyi bir fırsat oldu. sene 2005'e kadar böyle devam ettik. artık namım bütün mahalleye yayılmıştı. herkes beni d9 diye çağırıyordu. mahallede inanılmaz bir karizma edinmiştim. okulum da iyi gidiyordu.

kaan?

dinleyen yok mu amk

neyse mahallede yeni yeni arkadaş çevresi edinmeye başlamıştım. bir kaç hafta bu şekilde geçti. doğukan, mertkan ve ben boş arsada futbol oynamaya başlamıştık. genelde topu ben getiriyordum. ben olmadığım zamanlarda maç oynanmıyordu. takım için değerli sayılırdım..
-
mevki konusunda bir kaç kere tartışma yaşamıştık. çok iyi kaleci olduğumu söylemiştim. ama arkadaşlar kabul etmedi. senden forfet olur dediler.. ben de kırmadım.

o halde başlıyorum..

hiç unutmam sene 2000'di. babam ilk defa eve futbol topu almıştı. o zamanlar anlam veremiyordum. nasıl vurulduğunu felan bilmiyordum. bir kaç defa tv de izlemiştim. ama orada elleriyle oynuyorlardı. Bir kaç alıştırmadan sonra ayakla vurmayı öğrendim. abanmayı da sonra öğrendim. ama babam yasakladı. buzdolabını delmiştim..

devamı 30 secons

@1 haftada 2 kere halısahaya gidip futbolcu olduğunu zanneden bir bin

ismine bakınca güiza olduğundan süphelendim.

sonunu bildiğim hikayeleri sevmem

futbolcu olmanın ne hikayesi olur, gidersin kulübe seçerlerse alırsın oynarsın.

tekmelenmekten bıktın

sabri senmisin panpa ?

reserved