-
26.
0@6 amk senin film kültürünün kardeşim ama sözümüz söz ... şukunu verdim
-
27.
0a man from earth (14 bin yıl yaşadığını iddaa eden bir adam izle)
12 angry man (bir kişinin hayatını karartmak için fikir birliği yapmış 11 kişiye karşı gelen biri)
law abiding citizen ( izlediğim en iyi intikam filmlerinden sonunda iyi düşün)
bunları izle panpa birde sen de bana böyle felsefi bir film önerirmisin -
28.
0La Haine
American History X
Fight Club
V For Vendetta
3 Idıots
Tare Zaamen Par (böle bişeydi)
Green Street Holigans
The Shawshank Redemption -
29.
0into the wild-2007Tümünü Göster
tam anlamıyla hayatı sorgulatacak bir eser olan into the wild emory üniversitesi nden başarılı bir şekilde mezun olan ve üniversite fonunda biriktirmiş olduğu 24,000 doları bir vakfa bağışlayıp geriye kalan parasını da yakıp, geride arabasını, ailesini bırakarak alaska'ya gitmek için yola koyulan macera adamı christopher mccandless ın hayatını anlattığı aynı adlı kitabın uyarlaması.
filmde asıl olarak hayatı ve içinde bulunduğumuz boşluğu açık bir şekilde sorguluyor. temelde maddeselcilik ilkesine karşı gelen bir film çizgisinde olan bir başyapıt.
the seventh seal-1957
bir ingmar bergman efsanesi. felsefi filmlerin temellerini oluşturan ve başyapıt kelimesinin tanımlamakta yetersiz kalacağı bir film.
yedinci mühür, kıyamet tehdidi altında yaşamın anldıbını çözmeye çalışan yalnız bir adamın çarpıcı bir portresidir. film, inanç sistemlerinin erozyona uğradığı, nükleer bir kıyametin gündelik tehdit olduğu 1950’lerin dünyasında insanlığın hangi değerlere sarılması gerektiğini sorgular. konusu hala günceldir ve kesinlikle izlenmesi gereken bir efsanedir. ölüme dair sentez niteliği taşıyan bir filmdir.
donnie darko-2001
donnie, sorunlu bir ergenlik geçiren, buna karşın güçlü bir karaktere sahip, görünürde sıradan bir amerikan gencidir. ancak iç dünyası, tahmin edilenden daha karmaşıktır. uzun süredir şizofreni tedavisi görmekte olan donnie, bir yandan hastalıkla savaşırken, öte yandan okullarına yeni gelen güzel gretchen’la duygusal bir yakınlaşma yaşar. donnie’nin gündüzleri normal seyirde ilerleyen hayatı geceleri sekteye uğrar. onun geceleri de gündüzleri kadar renklidir, çünkü donnie bir uyurgezerdir ve geceleri gizemli bir gücün rehberliğinde, kendi kontrolü dışında şeyler yapar. geleceği gören ve kendisini tehdit eden bu güç, her geçen an donnie’yi daha çok ele geçirir. o, artık zamanda yolculuğun mümkün olduğu, çevresindeki insanlardan kanalların yayıldığı paralel bir evrene adım atmıştır. sona yaklaşıldığında, zaman ve gerçeklik yitmiş, donnie daha önce varlığından haberdar bile olmadığı bir boyutla karşı karşıya kalmıştır.
tamamıyla izleyiciye açık yorumları barındıran bir sonu ve genel havası vardır. nasıl bir çıkarım yapılacağı tamamen seyirciye bırakılmıştır.
brazil-1985
geleceğin tuhaf ve gereksiz derecede karmaşık, fütüristik dünyasındayız. devlet memuru sam lowrey, etrafını saran bu bürokrasi ve teknoloji cenderesinden bunalmış bir istatistikçidir. kaçışı ve sükuneti, kendisini her şeyden izole ettiği hayallerde bulur.
insan yaşdıbını kötü etkileyen unsurları; saçma sapan bürokratik meselelerle, koyun gibi güdülmeye alışmış insanların başlarında bekçi olmadan işini yapmamalarının sonuçlarıyla, para göz insanların 1 kuruş için bile namusunu satabilmesiyle, sahtekar reklamcıların ve sigortacıların her tarafı kuşatmasıyla örnekleyerek bu filmde beynimize dank dank dank vurmuş yönetmen adeta.
başrolde robert de niro'nun olduğu tam anlamıyla beyin fırtınası yaptıran muazzam bir eser.
s t a l k e r-1979
bir nevi kıyamet sonrası gelecekte, isimsiz bir ülkedeyiz. düşen dev bir meteor açıklanması güç olaylara sebep olmuştur. yarattığı etki zone adı verilen bir alanda etkili olmaktadır. bu alanın ortasında yer alan bir odada insanlığın en derin tutkularını gerçek yapacağı söylenen bir güç vardır. dikenli teller ve askerlerle korunan zone'a sadece zihinsel güçleri ve yeterli cesaretleri olan stalker'lar girebilmekte ve eşlik ettikleri insanları odadaki güçle yüzleşmeye zütürmektedirler. kahramanımız da böyle bir stalker'dır. karısının itirazlarına rağmen bir bilimadamı bir de yazarı yanına alarak hayatının yolculuğuna çıkar.
film değer inanışlarımızı gözden geçirmeye ve tüketim kaynakli sanrılarımızı keşfetmeye yönelten bir andrei tarkovsky efsanesi.
lost highway-1997
los angeles’da yaşayan ve bir gece kulübünde caz saksafon çalan fred madison adlı bir adamın karısının kendisini aldattığı paranoyası ile başlayan bir david lynch klasığı.
bu yönetmenin yaptığı filmlerin hepsi gerçeküstücülük akımına dayanır. filmlerinden sadece fil adam düz işleyiş kafa karıştırmayan bir anlatım diline sahiptir.. sinemaya kazandırdığı çoğu filmi izledim.. filmlerinden seyircinin kafasını allak bullak eden yönetmen gizem-gerilim tozu bakımından yapımlarında farklı bir atmosfer yaratmaya çalışır (onun hayal dünyası).. film boyunca sürekli beyniniz olayları çözme çabası içinde müthiş bir beyin fırtınasının tam ortasında bulacaksınız. gerçek mi rüya mı ya da kabus mu bu david lynch ne yapmak istedi kafasındaki sorulara filmi kendi yapmasına rağmen cevap vermekte zorlanacağını düşünüyorum.her seyircinin filmden sonra farklı farklı yorumlar yapacağı neyin ne olduğunu tam olarak kestiremeyeceği, film bize ne verdi anlatmak istediği neydi öyle kalacaksınız.
mulholland drive-2001
genç, hevesli bir aktrist büyük umutlarla hollywood'a varır ancak gelir gelmez de kendisini bir cinayetten kılpayı kurtulmuş ve geçmişini bilmeyen gizemli bir kadının macerası içerisinde bulur. ancak bu macerada rüya ve gerçek iç içedir.
burada da yönetmen hakkında bilgi vermeyi tercih ediyorum. david lynch filmleri, gerçeklik, rüya, hayal, paralel evren ve pgibolojik düşünceler ile harmanlanmış, tamamen izleyen kişinin zekası ve hayal gücü doğrultusunda yorumlayabileceği son derece kült filmlerdir! hiç bir lynch filmlerinin tam anlamı ile film yorumu yoktur, yani daha doğrusu filmin konusu aslında bellidir, bir kişinin pgibolojisinin en uç noktalarında gezinmektir veya gerçeklik ile hayal karışımıdır, ama iş filmin içindeki sahnelerin, olguların verilen mesajların yorumlanmasına, kurguyu çözmeye gelirse! işte orda herkes hayal gücü kadardır! herkes farklı anlamlandırmalar yapabilir, david lynch'i fenomen yapanda bu sıradışı tarzıdır.
fight club-1999
fight club'da filmi anlatan, ünlü bir otomobil firmasında iyi bir işe sahiptir. tek düze yaşamı kronik uykusuzluk sorunuyla çekilmez bir hale gelmiştir. ailesi ve yakın bir arkadaşı olmayan jack doktorunun tavsiyesi üzerine kanserli hastaların terapi grubuna katılır. bu toplantılar esnasında marla'yla tanışır o da genç adam gibi hasta olmadığı halde grubun toplantılarına katılmaktadır. jack'in ve marla'nın çabaları tüketici kültürünün anlamsızlığına karşı bir duruştur adeta kariyer sahibi ama yanlız insanların bir tepkisi. jack'ın jenerasyonu ölü bir jenerasyondur. bir yolculuk sonrası evinin yanmış olduğunu gördüğünde arayabileceği tek kişinin yolculuk sırasında tanıştığı sabun satıcısı tyler durden olmasıda adeta bunun bir kanıtıdır. i̇çilen birkaç biranın ardından park yerinde tyler, kahramanımızı kendine vurması için kışırtacaktır. aralarında başlayan bu kavga jack'in hayatını değiştirecektir. bir süre sonra jack tyler'ın yanına taşınır. tyler'ın liderliğinde bir dövüş kulübünün kuruluşuyla bu kulübde sayıları elliyi aşmamak kaydıyla genç erkekler birbirleriyle dövüşmeye başlayacaklardır. kısa sürede popüler hale gelen kulüp ve tyler durden hızlı bir şekilde bu ölü jenerasyonun mesihi haline gelir.
bicentennial man-1999
teknolojinin hızla geliştiği yeni binyılın ilk yıllarında richard martin, bir ndr-114 robot satın alır. ailenin en küçük çocuğu robota andrew adını verir. başlangıçta evin sıradan işlerini yapmak için alınan bir robotken andrew düşünmek ve hissetmenin ne olduğunu keşfetmeye başlar. martin ailesi ise satın aldıkları robotun sıradan bir robot olmadığını.
bicentennial man, her bireyin aşk, insanlık ve hayatı anlamaya çalışmayı amaçladığı iki yüzyıllık bir süreyi anlatıyor. andrew öğrendiği derecede öğretiyor ve dünyaya bir varlığın nasıl şefkatle kucaklanacağını gösteriyor.
bir robin williams klasiği olan film giderek kapital sisteme kendini kaptıran insanların ne hale geldiğini gösterirken, normal bir insanın nasıl olması gerektiğini anlatıyor. -
30.
0existenz-1999Tümünü Göster
popüler oyun yapımcısı antenna research şirketi, büyük bir ses getireceğini inandığı yeni oyununu onun yaratıcısı ve birkaç üyesi ile denemek için biraraya getirir. bu grup arasında oyunun esas yaratıcısı, allegra geller'dır, bir yandan oyundaki yenilikleri keşfedip diğer oyunculara da keşfettirirken, bir yandan da en çılgın fantezileri ve gerçek arasındaki çizgiyi yok edecek bir macera yaşanır kılar. existenz oyununu gerçeğe bu kadar yakın kılan şey, oyuna bağlantının oyuncuların sinir sistemine direk olarak kurulması ile sağlanmıştır. insanın omuriliğinden açılan bir delik ile bağlanılan oyunun, oyuncuların hatıralarına, duygularına ve korkularına giriş hakkı vardır.
varoluşçuluk üzerine mükemmel bir yapım.
the big lebowski-1998
herkesin dude diye hitap ettiği jeffrey lebowski günün birinde iki gagnsterin evine girip tartaklayarak borcunu ödemesini istemeleri üzerine bir başka lebowski nin daha aynı şehirde yaşadığını anlar. evine giren gangsterlerin odanın görünüşünü tamamlayan halısına işemelerine içerleyen dude, kirlenen halısını tazmin etmek için diğer lebowski nin yanına gider. bu ziyaret sonucunda işssiz dude para kazanabileceği bir iş sahibi olmuştur. sadece lebowski nin karısını kaçıranlara verilecek fidyeyi söylenen yere bırakması onu zengin bir adam yapacaktır, ancak bu plan düşünüldüğü gibi işlemeyecektir.
varoluşçu denilebilecek bir film sayılabilir. ama filmin yüzü daha çok hayata absürt olarak bakmaya dönük. herkesin bir amacı var ama hangisi daha önemsiz? sorusunu sorduruyor. kara mizah şaheseridir. coen kardeşlerin mükemmel eserlerinden birisidir.
walking life-2001
genç bir adam, rüyaların gerçek dünyadan ayrıldığı yeri aramaktadır. düş, uyanmak, gerçeklik gibi konular üzerine farklı düşünen insanlarla konuşur. farklı yaşam deneyimleri, dünya görüşleri, rüyalara değişik bakış açıları sunacaktır. bu ise gündelik yaşamdaki pek çok felsefi konu üzerine düşünmeye iter izleyiciyi.
ağır felsefi konulardan ziyade daha gündelik olaylara yönlendiren bir felsefik yapıttır.
groundhog day-1993
bir hava durumu spikeri olan phil connors, yapımcısı ve sevimli kameramanı ile birlikte pennsylvania'daki punxsutawney kasabasına geleneksel groundhog day şenliklerini görüntülemek için gönderilir. o gün, belki de phil'in hayatının en kötü günüdür, ama bundan beteri de vardır: phil'in karabasanı, her gün tekrarlanır. artık her gün, onun için groundhog day yeniden yaşanmaktadır. phil, o gün olacak her şeyi bildiği için bunun avantajlarını kullanmayı zamanla öğrenir. ama, hayatının kadının kalbini kazanması için daha yapması gereken çok şey vardır.
filmi hatalardan ders çıkarmak ya da ortama uyum sağlamak söz gruplarıyla özetlemek yeridir. ayrıca gerçek ve has bir komedi eseridir. kesinlikle izlenmesi gerekir.
equilibrium-2002
üçüncü dünya savaşının yaralarını zor da olsa sarmayı başarabilmiş yakın geleceğin dünyasındayız. savaşın travmasını üzerinden atamamış olan hakim totaliter sistem, barışı korumak adına insanların duygularını baskı altına almaktadır. sanatsal nesneler bulundurmak veya sanatla ilgilenmek yasaktır. duyguları tetikleyecek hareketler ya da açığa vuracak davranışların cezası çok büyüktür. üst düzey bir güvenlik elemanı olan rahip john preston (c. bale) kurallara karşı gelenleri bulup yok etmekle görevlendirilmiştir. günü birinde preston kimliğinden uzaklaşmaya başlar.
biçimsel olarak matrix’e, öyküsü ile de fahrenheit 451’e yakın olan film, distopik bilimkurgu filmleri arasında ışıl ışıl parlıyor.
matrix-1999
açıklama yapmaya gerek yoktur heralde. özetle hep bahsettiğimiz biz bu dünyada kuklayız cümlesini hayata geçirmiş filmdir.
--spoiler--
- gerçek mide bulandırıcıdır. (neo'nun gerçeği öğrendiğinde kusması senaristler tarafından bunu simgeliyor)
- cehalet mutluluktur. (cypher'ın her şeyi unutmak istemesi bunu simgeliyor)
filmi izleyenlere bir de sorum var: morpheus'un neo'ya "soluduğunun hava olduğunu mu sanıyorsun?
filmdeki felsefeyi özetlemeye yetecek örneklerdir.
--spoiler--
breaking the waves-1996
1970'lerde kuzey iskoçya da bir kadın var ve bir danimarkalı petrol işçisiyle evleniyor. evlilikten sonra aşkı ve ciksi tanıyan bu kadın tanrıya hergün mutluluğunun bozulmaması için dua ediyor. fakat korktuğu başına geliyor ve eşi petrol kulesinde bir kazanın ardından boynundan ağır bir yara alır ve vücudu tamamen felç olur. tamamen felç geçiren adamla kadın arasında arasında hiçbir cinsel bağ kalmamıştır. adam karısından kendisine yeni bir sevgili bulmasını ve onunla sevişirken yaşadıklarını anlatmasını ister. en başta bu fikirden ürken bess zamanla tüm bunlamrın tanrının buyruğu olduğuna inanmaya başlar.
parça parça olan ve kolaj tekniğiyle birleştirilen bir film. ama bu parçalar sanki izleyicinin kendisini toparlayabilmesi için birer mola gibi. içinizden birşeyler koparak izlemeye devam etmenin yolu bu olsa gerek.
doğallığın insanı en fazla gerdiği, verilen mesajın adeta gözünüze sokulduğu, gerçeklerin alabildiğine rahatsız ettiği, hiçbir karakteri kendiniz ya da bir yakınınıza özdeşleştiremediğiniz bir film...
bir yönetmenin provakatif bir biçimde izleyicinin üstüne gittiği başka bir film yoktur diye düşünüyorum. dürüstlük kavrdıbına değişik bir açıdan bakan bir yapım.
seven samurai-1954
dünya sinemasının efsanelerinden imparator isimli akira kurosawa'dan yine bir başyapıt.
köylülere saldırılarda bulunan haydutlardan bıkan köy halkı bir samuraydan yardım ister. diğer 6 arkadaşını da yanına alan samuray köylülere yardım edecektir.
karşılıksız olarak neredeyse adım atılmayan materyalist dünyada tamamen kendi istek ve arzularıyla insan olarak varlık sebeplerinin en öncelikli nedeni olan dünyayi daha yaşanılır kılabilme adına yardıma muhtaç iyi insanları canlarıyla korumak uğruna bilerek karşılıksızca ölüme adim atan yedi kahramanın insani yönlerinin ödüllendirilişinin öyküsü olarak bu film yıllardır tartışmasız 1 numara olmuştur.
uzakdoğu sinemasının ve dünya tarihinin değişmez başyapıtlarında biri olan eser genel etik kavrdıbını değerlendirirken aynı zamanda bize son dönemde çekilne the last samurai filmine kıyasla samurayların kişilik özellikleri ve işlerine olna inancını daha iyi yansıtan bir akira kurosawa efsanesidir.
the man from earth-2007
film 35 yaşlarında bir üniversitede başarılı bir tarih profesörü olan john adındaki birinin aniden istifa edip başka bir yere taşınmasına anlam veremeyen iş arkadaşlarının john'un evine gidip ona neden böyle böyle yaptığı konusunda oluşturdukları baskı sonucu john'un hayat hikayesini anlatmasını konu alır.
bu filmin temel özelliği tek mekanda çekilmiştir buna rağmen senaryo o kadar iyi kurgulanmış ki bunun bir önemi kalmıyor. john 14000 yaşında tarih öncesi çağdan beri yaşayan bir mağara adamıdır, bizzat buda'dan eğitim almış tarihteki bir çok önemli olaya şahit olmuş hristiyanlık tarihine önemli bir etkisi olmuştur. filmi izlerken kesinlikle oyuncunun ağzından çıkacak her kelimeye dikkat ediyorsunuz ve film sonunda kafanızda bir acaba sorusu oluşmuyor, bir sürü acaba'larla başbaşa bir şekilde etrafınıza bakıyorsunuz bir süre filmin bir çok kişinin hayatını etkileyeceğinden eminim bununla beraber bazı isteeklerimizi bile gözden geçirmeye başlıyoruz misal ölümsüzlük ve yanlızlık arasındaki bağlantıya dikkat etmelisiniz. -
31.
0Beyler ; tercihim dahilinde felsefi filmler olabilir bize birşeyler katacak kaliteli bir film ?
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 01 11 2024
-
zalinazurt bora nın vefatı
-
of kalktı lan
-
topal odlek ordek hayırlı sabahlardiler 01 11 2024
-
zütümüzdeki taku iyi silmeyince
-
pehh yine akşamı ettik pehh 01 11 2024 20 39
-
her şey yanınıza kar kalacak
-
dexer fatih altaylı yayınlarını izlese keşke
-
treatment
-
olum rahatladım allaha şükür
-
elmacı güzeli satılmış ağa var şuku
-
zütten narkoz yeseniz ne olur
-
beyler sevgilime hediye ettiğim saati ifşa
-
bana tyler dursun diyorlar
-
avara hoon
-
beyler endonezyalı sevgilim beni terketti
-
beyler bu iki saate kaç lira verirsiniz
-
adamı yaşlandırma tekniği ile yaşlandırdım
-
gun gelcek akp ye oy verenler çok
-
benden allaha tavsiye
-
türk olmanin bir faydasini görmedim
-
tostçu erol tostlarının içine eroin
-
suphi abi bir aslandı
-
komikse şuku degilse cugu
-
başlığımı eksileyen kim
- / 1