1. 76.
    0
    anlat lan bin ben dinliom kız kaşar çıktı başkasıyla çıkıo eee sonra
    ···
  2. 77.
    +1 -1
    @29 burda bitek ben varım ve okumadan gibiyorum kanka allah belamı versin baslıgın bıle yarısını okumadım.
    ···
  3. 78.
    0
    arkadaşlar sanırım konuyu okuyan sadece bazı konuyu gibmek isteyen muallakler war anlatmak artık yersiz olur sanırım.
    ···
  4. 79.
    -1
    derken ertesi hafta artık kendi sınıfıma geçmiştim. sınıfta bi kaç tane güzel kız wardı ama onlarda bana göre değildi . teneffüslerde araya çıkıyor tek başıma takılıyordum. sınıftan bi iki elemanlada muhabbet etmeye balamıştık. bunlar sigara içmeye çıkıyor bende yanlarında onlarla takılıyordum. arada ben de tek tük sigara içiyordum onlarla.
    ···
  5. 80.
    -1
    yazmaya başladın mı sdfösfgj
    ···
  6. 81.
    -1
    daha liseyi yeni bitirmiştim lisede sürekli saçımıza karışılmasına isyan edip saçlarımı uzatmayada başlamıştım. son 1 ay zaten okula gitmemiştim okul bittiğinde saçlarım bayaa uzamıştı . öss ye girdim fakat kazanamadım zaten çalışmamıştım . anadolu meslek lisesini bitirmiştim zaten kazanmayıda beklemiyodum. dersaneye yazıldım hemen. bir yandanda sporculuk hayatıma devam ediyodum.
    ···
  7. 82.
    -1
    bütün yazımı çeşme marmaris bodrum ve yurt dışındaki kamplarda geçirmiştim. derken dersane zamanı geldi ve dersaneye başladım . ortam çok hoşuma gitmişti . malum anadolu meslek çıkışlıydım zaten bizim sınıfta kız yoktu okulda kimya bölümü olmasa kız görünce şaşırırdım zaten bunlar ne biçim yaratıklar diye. okulum oturduğum yere uzak olduğu için liseden hiç bir tanıdığımda yoktu . öle tek başıma takılıyodum.
    ···
  8. 83.
    -1
    zaten dersaneye gittiğim ilk gün hemen ilk sınawımızı olmuştuk . ama benim aklım kızlardaydı. zaten ders çalışmayıda sevmediğimden soruları bile okumadım. hoş okusamda bişi değişmicekti en kötü sınıfa düşücektim kesin. sınawlar hemen açıklandı ve beklediğim sonuç ortaya çıktı . dersanenin en kötü sınıfındaydım. zaten ailevi durumumuz iyi olmadığı içinde en kötü dersanelerden birine gidiyodum.
    ···
  9. 84.
    -1
    panpa sen tüm gibişleri atlamışsın amk
    ···
  10. 85.
    -1
    fermantasyon tarihçesi
    fransız kimyageri louis pasteur 1857'de fermantasyon etmeninin canlı maya hücreleri olduğunu bulmuştur. 1907 nobel kimya ödülünü kazanan eduard buchner, fermantasyonun canlı hücrelere has bir olay olmadığını, maya hücrelerinin parçalanması sonucu elde edilen öz suyun da fermantasyon gücüne sahip olduğunu göstermiştir.

    buchner'in bu sıvıda fermantasyon gücüne sahip etmene "zimaz" adını vermişti. zimaz'ın aslında tek bir etmen olmadığı, izleyen yıllarda keşfedilen alkol dehidrojenaz, pirüvat dekartaksilaz, heksokinaz, glikoz fosfat izomeraz , pirüvat kinaz , enolaz , fosfofrüktokinaz ve aldolaz gibi enzimleri ortaya çıktı. danimarka'daki carlsberg araştırmacılarının bira mayalanması üzerindeki çalışmaları sayesinde hem maya hem de fermantasyon hakkında pek çok bilgi edinildi.
    ···
  11. 86.
    -1
    @43 ben okumuyorum bin gibtir git yat bence ben çıktım hadı kolay gelsın
    ···
  12. 87.
    -1
    13. alba düşesi, (10 haziran 1762 – 23 temmuz 1802), i̇spanyol aristokratı ve ressam francisco de goya'nın eserlerinin popüler modellerinden biri. maría del pilar teresa cayetana de silva alvarez de toledo, 1776 yılında i̇spanya'nın en eski ve etkili hanedanlarından biri olan alba hanedanı'nın 13. düşesi ilan edildi. kocası 15. medina-sidonia dükü josé maría alvarez de toledo y gonzaga ile olan evlilikleri çifti i̇spanya krallığı'nın en zengin ve güçlü ailesi haline getirdi. bu konudaki tek rakipleri ise osuna hanedanı idi.
    düşes'in ünlü i̇spanyol ressam francisco goya ile dostluğu ölümüne kadar devam etti. ressam, kadının pek çok portresini yaptı. bu tabloların büyük çoğunluğu düşes'in eşinin 1796'daki vefatından sonra sanlúcar de barrameda'da yapıldı. goya, medina-sidonia dükü'ne ait bu kırsal alanda uzun süre kaldı. goya'nın dul düşese gittiği her yerde eşlik etmesi ve bir çok portresini yapması ikilinin sevgili olduğuna dair dedikodular çıkmasına sebep oldu. bu dedikodu hiçbir zaman doğrulanamasa da, sadece ressamın yaptığı düşesin portrelerinin sayısı bile en azından aralarında çok yakın bir platonik ilişki olduğunu gösteriyo
    ···
  13. 88.
    -1
    Lale çılgınlığı, diğer adlarıyla Lale balonu, Lale spekülasyonu Hollanda Altın Çağı'nda lale soğanlarının fiyatlarının aniden aşırı derecede yükselip çöküşe geçtiği döneme verilen isimdir. Şubat 1637’de Lale Çılgınlığı’nın doruk noktasında laleye dayalı sözleşmeler yetenekli bir zanaatkarın yıllık gelirinin 10 katına satılmıştır. Bu olay genelde tarihteki ilk spekülatif balon (veya ekonomik balon) olarak bilinir. Lale çılgınlığı terimi günümüzde varlık fiyatlarının gerçek fiyatlarından sapmasını ifade eden bir benzetme olarak kullanılmaktadır. Olay, 1841 yılında ingiliz gazeteci Charles Mackay’ın Olağanüstü Kitlesel Yanılgılar ve Kalabalıkların Çılgınlığı (Extraordinary Popular Delusions and the Madness of Crowds) adlı kitabıyla popülerleştirilmiştir. Mackay’a göre bir noktada tek bir Semper Augustus soğanı için 12 akre (5 hektar) arazi teklif edilmiştir. Mackay, fiyatlardaki ani düşüşten dolayı bu tür yatırımcıların battığını ve Hollanda piyasalarının ciddi bir sarsıntı geçirdiğini iddia etmektedir. Mackay’ın kitabı bugün çokça basımı yapılan bir klagib olsa da iddiaları itirazlarla karşılaşmıştır. Çoğu bilim adamı çılgınlığın Mackay tarafından bahsedildiği kadar sıra dışı olmadığını, fiyat değişikliğinin balona sebep olmadığını iddia etmektedir. Lale çılgınlığı üzerindeki araştırmalar 1630’lardan kalan kısıtlı ve yanlı kaynaklardan gelen veriler nedeniyle zordur. Her ne kadar genel kabul görmese de bazı çağdaş iktisatçılar fiyatlardaki artış ve azalışlar için spekülatif bir çılgınlıktan ziyade bazı rasyonel açıklamalar getirmişlerdir. Örneğin, bazı diğer çiçek türleri de (zambak gibi) ilk defa getirildiğinde yüksek fiyatlarla alıcı bulmuş daha sonra çarpıcı fiyat düşüşleri yaşamıştır. Yüksek fiyatların bir nedeni de dönemin parlamentosu tarafından sözleşmelerin düşük bir bedel karşılığında iptal edilmesine imkân veren ve alıcı üzerindeki riskleri azaltan bir yasa tasarısı çıkaracak olması yönündeki beklenti olabilir.
    ···
  14. 89.
    -1
    fermentation is a process that is important in anaerobic conditions when there is no oxidative phosphorylation to maintain the production of atp (adenosine triphosphate) by glycolysis. during fermentation pyruvate is metabolised to various different compounds. homolactic fermentation is the production of lactic acid from pyruvate; alcoholic fermentation is the conversion of pyruvate into ethanol and carbon dioxide; and heterolactic fermentation is the production of lactic acid as well as other acids and alcohols.

    fermentation in progress
    typical examples of fermentation products are ethanol, lactic acid, and hydrogen. however, more exotic compounds can be produced by fermentation, such as butyric acid and acetone.
    although the final step of fermentation (conversion of pyruvate to fermentation end-products) does not produce energy, it is critical for an anaerobic cell since it regenerates nicotinamide adenine dinucleotide (nad+), which is required for glycolysis. this is important for normal cellular function, as glycolysis is the only source of atp in anaerobic conditions.
    fermentation products contain chemical energy (they are not fully oxidized) but are considered waste products since they cannot be metabolised further without the use of oxygen (or other more highly-oxidized electron acceptors). a consequence is that the production of atp by fermentation is less efficient than oxidative phosphorylation, where pyruvate is fully oxidised to carbon dioxide. fermentation produces two atp molecules per molecule of glucose compared to approximately 36-38 by aerobic respiration. even in vertebrates, however, it is used as an effective means of energy production during short, intense periods of exertion, where the transport of oxygen to the muscles is insufficient to maintain aerobic metabolism. while fermentation is helpful during short, intense periods of exertion, it is not sustained over extended periods in complex aerobic organisms. in humans, for example, lactic acid fermentation provides energy for a period ranging from 30 seconds to 2 minutes. the speed at which atp is produced is about 100 times that of oxidative phosphorylation. the ph in the cytoplasm quickly drops when lactic acid accumulates in the muscle, eventually inhibiting enzymes involved in glycolysis. contrary to currently popular belief, it is not the lactic acid itself which causes the drop in ph, but rather atp-derived hydrogen ions.
    ···